282 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 282
Membre(s) : 0
Total :282

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 21h54:52
murat_erpuyan : 21h57:16
SelimIII : 1 jour, 11h21:48
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 15 Temmuz darbe girisimi sonrasi yorumlar...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

15 Temmuz darbe girisimi sonrasi yorumlar...
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Aoû 2016 0:41    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Citation:


FETÖ’yü kazıdıkça AKP çıkıyor

Tayfun Atay



10 Ağustos 2016 Cumhuriyet


Nâzım’ın unutulmaz tiyatro oyunu “İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu”, Sovyet sosyalizminin bürokratikleşerek halktan kopuşunun eleştirisi olmanın ötesinde bize insanda iyi ile kötünün diyalektik bir aradalığı üzerine de çok şey söyler. Eserde iyi kalpli bir yönetici olan Sergey Konstantinovic Petrov’un (aslında kendinde saklı kötücül yanı temsil eden) İvan İvanoviç adlı bir karakter tarafından baştan çıkarılarak berbat birine dönüşümü anlatılır.

Oyunun final sahnesi, en çok da o unutulmazdır. Petrov, dönüştüğü halden pişman, bunun sorumlusu saydığı İvan İvanoviç’in derhal yanına gelmesini öfkeyle ister. Ama gelen giden yoktur ve hiç kimse böyle birini tanımamaktadır. Petrov, şaşkınlık içindedir.

Nihayet oyunun bir diğer (iyicil) karakteri “Kasketli”, İvan İvanoviç’i bulur ve onu pataklamaya başlar. Ancak Kasketli’nin dayağı etkisini Petrov’da göstermektedir! İvan İvanoviç’in kafasına inen her sopada Petrov âh etmekte, elini kolunu boşluğa sallayarak kendisini kötekten korumaya çalışmaktadır!..

***

Elbette doğrudan bir tematik bağ kurmak mümkün değil ama ben Nâzım’ın oyununun özellikle bu final sahnesini son günlerde FETÖ’cülük suçlamasıyla önümüze sıkça saçılan görüntüler eşliğinde hatırlamadan edemiyorum.

Tıpkı İvan İvanoviç’e doğru yükselen sopaların Petrov’un kafasında patlamasını andırırcasına, bir siluete “FETÖÖÖ, ulan FETÖ” diye yönelip pat-küt giriştiğinizde de AKP saflarından “Ah kafam, yandım anam” diye feryat figânlar duyuyorsunuz!..

Teşkilatın bütününe bakıldığında veri çok da biz en gözde olanlarını sıralayalım: Darbe girişiminin baş sorumlusu diye yakaladığınız general, AKP kurucu üyesi olup beş dönem milletvekilliği de yapmış genel başkan yardımcısının kardeşi çıkıyor.

Geçmiş dönemin dört bakanı FETÖ bağlantısı nedeniyle topun ağzında.

Bunlar arasında Bülent Arınç, AKP’nin onca yıllık iktidarında en önde gelen üç sembol isimden biri… Ve bir numaralı isim ile nasıl bir “taalluk ve taaşşuk” içinde olduğunu yıllar öncesindeki bir görüntüden hatırlıyorum: Tayyip Erdoğan okuduğu şiir nedeniyle cezaevine girmeden önce bir konuşma yaparken, onun hemen yanı başında içten bir duygusallıkla gözyaşlarını tutamazken…

27 Nisan e-Muhtırası sonrası AKP’nin dik duruşunun simge ismi Cemil Çiçek Gülen’cilikle itham ediliyor.

Burhan Kuzu ise itiraf ediyor:

“2013’e kadar verilen önergeler var; CHP’nin verdiği iki önerge, 2005 ve 2010; ‘F-Tipi Yapılanma’nın devletteki yerinin araştırılması… AK Parti bunu reddetti, yanlış yaptı. O zaman, … netice itibarıyla ne diyor memleketin cumhurbaşkanı, ‘Ne istediler de vermedik’ diyor. Yani sıkışmış bir hükümet, ... her an partinin kapanma riski altındasın, burun burunasın. Efendim, bir bürokratik ekip lâzım, o bürokratik ekip bunlardan oluşmuş. Kimi kullanacağım ben hükümet olarak, ... ne yapacağım?..”

Bu sözler “FETÖ bizim eserimiz” diye tefsir edilse, kim ne diyebilir?!

***

Gülen’le 45 yıl hemhal olduktan sonra şimdi onun karşısındaki Latif Erdoğan’ın televizyonda konuşurken töhmet altında bıraktığı Hüseyin Çelik programa mesaj gönderiyor: 2003-2009 yılları arası Milli Eğitim Bakanlığı döneminde “FETÖ-bağlantılı” sayılan tasarrufların hepsinin, içinde yer aldığı hükümetin Cemaat’le o dönemki ilişkisinin mahiyetiyle tamamen uyarlı olduğu şeklinde!..

Yine aynı programda duyuyoruz AKP döneminde FETÖ’nün devletteki ağırlığının 15 kat arttığı sözünü…

Daha neler neler!.. Önceki gün FETÖ ile bağlantılı diye tutuklanan işadamını pazar günkü Yenikapı mitinginde saf tutmuş selfi çekerken görüyoruz.

Peki, ya meydandaki diğerleri?..

O milyonlar, bundan birkaç sene evvel de Türkçe Olimpiyatları’nda tribünleri hınca hınç doldurmuyordu diyebilir misiniz gönül rahatlığıyla?..

***

Dolayısıyla izliyoruz, FETÖ’nün kökünü kazıma yolunda harala-gürele bir faaliyet yürütülüyor.

Ama bakıyoruz, FETÖ’yü kazıdıkça da altından ha bire AKP çıkıyor.

Çünkü etle tırnak gibiydiler.

O yüzden de AKP’li ağızlardan duya geldiğimiz “Bütün partilere sızmışlar” tarzı ifadeleri ben bir suçluluk psikolojisi içinde sanki suç bastırmaya yönelik sözler olarak değerlendiriyorum. Adeta bir telaş içinde suça ortak arama ve hedef şaşırtmaca ameliyesi olarak…

***

Yine de isterseniz diğer partilere sızıp sızmadıkları hususu, evet bu araştırılsın.

Ama hayır, AKP’ye sızmadılar.

AKP’nin bir temel “yapıtaşı” idiler.

Tavan, yani parti teşkilatı bazında da öyle, taban, yani seçmen bazında da öyle.

Aynı ailenin fertleri, anayla oğul, babayla kız, dedeyle torun, amcayla yeğen, abi-bacı-kardeş nev’inden bir ilişkiydi bu. Siz buna nasıl “sızıntı” dersiniz?!

O yüzden durum, darbe girişimi kadar vahim, dehşetli ve endişe vericidir. Yapılmakta olan, eti tırnaktan ayırmaktır!..

Ve İvan İvanoviç var mıydı, yok muydu gibi biz de sorsak FETÖ var mı yok mu diye…

Duyacağımız cevap bellidir:

“Hem Rabbimize, hem milletimize verecek hesap olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin!..”




www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/582020/FETO_yu_kazidikca_AKP_c ikiyor.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Aoû 2016 15:53    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 12 Aoû 2016 2:36    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 12 Aoû 2016 23:01    Sujet du message: Répondre en citant

"Demokrasi Nöbet"leri konusunda KONDA'nin arastirmasi :

http://konda.com.tr/demokrasinobeti
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Aoû 2016 0:46    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
"Demokrasi Nöbet"leri konusunda KONDA'nin arastirmasi :

http://konda.com.tr/demokrasinobeti


Mersi, ilginç, hiç sasirtmadi beni...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Aoû 2016 0:46    Sujet du message: Répondre en citant

Dusundugum seyi facebook da buldum.
Bakalim bu darbecilerin yargilanmasi surecinde neler neler ogrenecegiz.


http://bit.ly/2aNhBVP
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Aoû 2016 0:47    Sujet du message: Répondre en citant

Yalan mi?



http://bit.ly/2bcLXlE
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Aoû 2016 14:25    Sujet du message: Répondre en citant

Hergun Feto'nun ne kotu adam oldugunu anlatiyorlar... Ulan butun bunlari bilmeyecek kadar salak miydiniz, kaldi yiginla adam bunlari soyledi diye linç edildi hapse atildi... Tabii ki bu kadar salak olmaniz mumkun degil...

Iste "camide içki içtiler" gibi bir ifade daha !

Citation:



Tayyip Erdoğan, askeri liseleri kapatma gerekçesi olarak neyi gösterdi? Kendi sözleri şöyle:
"Kusura bakmasınlar bu darbeyi yapanlar askeri liselerden gelenler değil mi? Silme oradan geldiler, silme. Harp okullarına girdiler. Harp okullarına düz liselerden gelenler girmedi. Sana bunu sorarlar. Harp okullarına girmeyi başarabilenler GATA'dan bir çürük raporu ile gönderildiler. Niçin biz askeri liseleri bu kadar abartıyoruz ki şu anda? Hulusi Paşa düz lise mezunu. Necdet Özel Paşa düz liseden geldi. Demek ki oluyormuş."

***

Ahmet Hakan, Erdoğan'ın gerekçe olarak kullandığı "Darbeyi yapanlar silme askeri liselerden geldi" tezini rakamlarla çürüttü:

* Tutuklanan veya gözaltına alınan general/amiral sayısı: 123

* Sivil lise kaynaklı tutuklanan veya gözaltına alınan general/amiral sayısı: 68

* Tutuklanan veya gözaltına alınan sivil lise kaynaklı general/amiral oranı: Yüzde 55

* Görüleceği gibi bu durumda olan askeri lise kaynaklı subay oranı: Yüzde 45.

***

Bu, olayın sadece bir yönü... Bir başka yönüne gelince... Diyanet İşleri Başkanlığı çoğu imam kadrosunda bulunan 3 bin 672 kişinin görevden uzaklaştırıldığını söyledi. FETÖ mensubu olmaktan tabii...
Peki bu 3 bin 672 kişi, liseyi nerede okumuş?

Yüzde 90'ı İmam-Hatip mezunu değil mi?

Bu durumda, Tayyip Erdoğan'ın mantığıyla, "FETÖ'cü imamlar, silme İmam-Hatip'ten geldi silme" diyerek İmam-Hatip liselerini kapatmak mı gerekir?

***

Tayyip Erdoğan, 28 Eylül 2015'te veli ve öğrencilerinin tüm itirazlarına rağmen İmam Hatip Lisesi'ne dönüştürülen Kadıköy Ahmet Sani Gezici Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi açılış töreninde konuşurken de "Türkiye 8 yıllık eğitim garabetini yaşadı. O ne büyük garabetti. Adeta şah damarımızı kestiler. Şah damarı kesilen bir insan yaşayabilir mi? Yaşayamaz. Nesli o hale düşürdüler. O zaman 600 bin imam hatip öğrencisi vardı, bir anda 60 bine düştü. Sabır, sabır, sabır. Ve bunun neticesinde bu geldi. E ne oldu? Sabrın neticesinde şu anda imam hatiplerde öğrenci sayısı 1 milyon 200 binin üzerine çıktı" demişti.
İmam-Hatip'lerin orta kısmını kapatanlar, kimin şah damarını kesmiş oluyordu? Erdoğan'ın "dindar ve kindar olacak" dediği neslin şah damarını herhalde değil mi? Tabii bir de AKP devletinin şah damarını!
Peki "askeri liseden yetişenler darbeci oluyor" diye bu okulları kapatan mantık, İmam-Hatip Liselerinin sayısını artırmakla, yeni nesli kendi mantığına göre kurgulamış, Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle "tek tip" bir nesil yetiştirmiş olmuyor mu?

***

Asıl mesele nedir peki?

Onu da Tayyip Bey'den dinleyelim:
"Ben İmam Hatiplilere Türkiye'yle birlikte Türkiye'nin hatta tüm dünyayı inşa etme vazifesinin verildiğine inanıyorum." (28 Nisan 2016, İmam-Hatip Gençlik Buluşması konuşmasından..)

Neymiş mesele? Türkiye'yi ve hatta tüm dünyayı yeniden imamlarla inşa etmek!

Başka?

Yine Tayyip Bey söylesin:
"Kapısına kilit vurulmak, öğrencilerin geleceği karartılmak istenen İmam Hatipler, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, bürokrat, belediye başkanı yetiştiren seçkin kuruma dönüştü." (Aynı konuşmadan...)
Yani Türkiye'deki bütün okulları İmam-Hatip'e dönüştürmek... Ve Türkiye'nin A'dan Z'ye bütün yönetimini onlara teslim etmek... Bu arada harp okullarına da İmam-Hatiplilerin girişini sağlayıp, orduyu "İslâm Ordusu" haline getirmek? Sonra da dünyayı hizaya getirmek!
Türkiye, Suudi Arabistan'ın kurduğu "İslâm Ordusu"na katıldığından, düz liseden veya askeri liseden yetişen subay işlerine yaramayabilir!
Erdoğan, kimin şah damarını kesiyor? Türk Ordusu'nun değil mi? Halk, bunu mu istiyor?

Peki FETÖ'nün amacı neydi?




http://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdogan-kimin-sah-damarini-kesiyor-39318yy.htm
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Aoû 2016 22:46    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
medar69
Advanced Expert
Advanced Expert


Inscrit le: 28 Fév 2012
Messages: 328
Localisation: annemasse74

MessagePosté le: 15 Aoû 2016 23:29    Sujet du message: Répondre en citant

Iyi bir askerin okudugu lise onemli olabilir.Fakat herseyden onemli degil .
Tabiki harb okullarin onemi var.
Ilk kalite vatan aski . Cannakkale zaferi harb okullariyla kazanilmadi.
Hadi ona da gelmis gecmis diyelim.15temmuz Isgalini durduran harb okullari degil
Bu vatanin aski .Gogsu Iman dolu .vatandas durdudu.Sehadete inanan vatandas polis ve bazi askerler durdudu. Bu degerlerin kiymetini bilmek lazim.
Sahsen bende ozgurlugume duskunum. Ve Bunu bir Iran rejimi bir suudi rejimi gibi rejimlerde ,ozgur olmanin mumkun olmadiginin farkindayiz. Bu rejimlere
Benzemeyi kimse istemiyor.Onlar bizi model olarak almali.
Rte nin uzerine o bu sorumlulugu,yukluyorsunuz belki anayasa da istedigi gibi
davranmasina engel olan maddeler var.
Adam yillardir anayasa degisikligi diyor.Ben ulkemin gelecegine inaniyorum.
Bir Iki sene icinde ordusu okulu yoluna girer.
Onemli olan kimseye hesap vermemek .Gercek bir hurriyet kazanmak .kimsenin
Masasi olmamak .AB nin alayi olmamak.Istedigimiz zaman istedigimiz ulkeyle ticaret yapmak kimseye hesap vermeden ihtiyaclarimizi kendimiz uretmek .Bu istekler bize haram mi.
Soruyorum yanlis mi bir sey istiyoruz.
Bazi hatalarin oldugunu kimse inkar etmiyo. Sonucta karsinizdaki
sahis ust akil yani CIA .
Dunyaya hakim ulkenin Hakimi .Onlarinda devleti icindeki devlet.
Bu insanlarin dusunce planlari enerji Silah ilac sanayileri daima dolar
Bazinda yapilmasi .Ulkemizin cografi pozisyonu enerji ozellikle gaz ticaretleri
Icin o kadar onemli o kadar kiymetli ki .Konttol ellerinden kactiginda adamlar
Cumhurbaskanimiza kendi sillahimizla suikast duzenliyorlar.
Cumhurbaskani o kadar kotu bir insan olsaydi dunyada gorulmemis bir direnis Y apilmazdi. Tyen An men deki direnis yirmi yildir izliyoruz.Halkimizin direnisi. Tiananmen e bin basar.Peki bâti medyalari olayi direnisi nasil kucumsedini hepiniz gordunuz. Secim den sonra amerika Obamayi suclayip
Ortami geri yapacak .Korkmayin kimse bizden vaz gecemez.Ama biz topraklarimizin degerini hayinlerin kimligini bilelim.Bundan sonra turkiyenin daha guclu olacagina inaniyorum.Dost dusman yok sadece turkiye nin cikari
Var . Bunu bu ulkenin butun dusmanlari anlamasi lazim istekiler de distakiler
de.Aslinda bu vatanin mantigi kimligi hic degismedi .Sadece sahiplerine devredildi.Tarih ten Bu gunlerimize. En buyuk dusman icimizdeki dusman
Onu dize getirmis durumdayiz o yuzden bazi sahislar bu kadar kuduruyo.
Korkmayin bizsiz nato bir hinc.Kimse bizi atamaz. Ama biz cikariz .Batinin demokrasi si sadece kendine disariya oyle birsey yok .Artik acin gozlerinizi.
Biz diyor muyuz her hangi bir ulkeye sunu yapabilirsin bunu yapamazsin.
Daha kiclarini yikamayi bilmeyen medeniyetler bize ders vermeyi birakmali
Anladiniz mi .Ve bu canimiz pahasina olsada.
[/img]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Aoû 2016 16:41    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Ahmet İnsel


Terörden başka örgütlü suç olamaz mı?

16 Ağustos 2016 Salı


Serbest seçimlerle oluşmuş bir iktidarı, zor ve şiddet yöntemleri kullanarak devirmeye teşebbüs etmek çok ağır bir suçtur. Bu girişimin Mısır’da General Sisi’nin darbesi gibi başarılı olması, yapılan eylemin suç olma niteliğini değiştirmez. Mısır’da, demokrat olmadığı açık ama bir o kadar meşru Mursi yönetimini askeri darbeyle devirenler, yarattıkları fiili duruma dayanarak bugün uluslararası camiada kabul görüyorlar. Bu ikiyüzlü uluslararası kabul, darbeci Sisi yönetiminin hak ve özgürlükleri üç yıldır askıya aldığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

Mısır’da darbe yaparak seçimle gelmiş iktidarı devirenler, devirdiklerini terör örgütü olmakla suçluyorlar. Yürütülen soruşturmalarda gözaltına alınan, tutuklanan, işten atılan kişi sayısı tam belli değil ama yüksek olduğunu, uluslararası basında yer alan haberlerden tahmin etmek mümkün. Terör örgütü suçlaması, Mursi hükümeti döneminin eleştirel ama nesnel siyasal değerlendirilmesinin yapılmasını engelliyor. Müslüman Kardeşler’i toplumdan, geçmişte içinde yer aldıkları kurumlardan, kurdukları siyasal ittifaklardan yalıtarak, onların uzaydan gelmiş bir yabancı varlık olarak algılanmasına yol açıyor.

Türkiye’de de durum benzer. Müslüman Kardeşler gibi sivil alanda örgütlenen ve belki onlardan çok daha fazla uluslararası planda kabul görmüş, son otuz yılda kurulmuş hükümetlerin hemen hepsinin çok yakın işbirliğinde bulunduğu bir dini cemaat örgütlenmesi, terör örgütü olmakla suçlanıyor. Mısır’la aradaki fark, Türkiye’de “terörist” olanlar başarısız darbe girişimi yapanlar. Ama biliyoruz ki eğer darbe başarılı olsaydı, bu sefer AKP terör örgütü olarak tanımlanacaktı. Belki darbecilerin atadığı savcı, Erdoğan Terör Örgütü iddianamesi hazırlayacaktı!

Terör suçunun tanımının siyasallaşmasının yarattığı sonuç bu. Darbe sonucu devrilenler ya da başarısız darbe girişiminde bulunanlar terörist oluyor.

***

Gülen cemaatinin görünen kamusal yüzü yanında, yıllardır çeşitli vesilelerle teşhir edilen ama AKP iktidarı ve onu destekleyenlerin kulak asmamakta direndiği gizli yüzü, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında abartılı ifşaatlarla, bir kısmı iktidarın gözüne girme amaçlı yapıldığı bariz olan tanıklıklarla iyice gün yüzüne çıktı. Gülen cemaatinin örgütlenmesinde asli amacı oluşturan bu gizli yüz, devletin kilit kurumlarını kontrol etmek, dolayısıyla seçimle gelmiş iktidarları yönetmek, onların üzerinde bir vesayet gücü olma hedefiyle örgütlenmişti. Bütün bunlar, kanlı darbe girişimi dahil olmak üzere, Gülen cemaatinin gizli yüzünün bir suç şebekesi olduğunu yeteri açıklıkta ortaya koyuyor. Kamu sınavlarında örgütlü sahtecilikten sahte delillerle ceza davaları açmaya, yasadışı yollarla yardım parası toplamaktan asker- sivil devlet memurlarını yasadışı bir sadakat ve hiyerarşi içinde örgütlemeye kadar, hepsi kendi başlarına son derece ağır olan suçları işlediği iddia edilen bir şebeke bu. Darbe suçu da bunlara ilave oluyor. Ama bu suçların, darbe girişimi dahil, terör suçu oldukları ise tartışmalı. Anayasal düzeni zor kullanarak değiştirmeye teşebbüs etmek, Meclis’in ve hükümetin görevini yapmasına engel olmak suçları terör suçu değildir. Yürürlükteki yasalara göre en ağır cezalara çarptırılmaları gerekli olsalar da, Kenan Evren cuntasının işlemiş olduğu suçla aynı nitelikte bir suçtur. Bu suçu işlerken sivil, polis, asker 240 kişiyi öldürmüş olmaları darbecilerin işledikleri suçlara cinayet suçunun ilave olmasına yol açar.

Bugün Gülen cemaatine yönelik suçlamanın merkezine “terör örgütü” iddiasının yerleştirilmiş olması, birçok son derece önemli suçun önemsizleşmesine, bu suçları işlemeyi mümkün kılan idari ve siyasal pratiklerin ve mekanizmaların üzerinin örtülmesine yol açıyor. Belki tam bu nedenle sadece Türkiye’de değil, bütün otoriter rejimlerde terör örgütü suçlaması seçimle ya da darbeyle gelmiş iktidarlar tarafından bu kadar yaygın ve kolay kullanılıyor.



http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/585109/Terorden_baska_orgutlu_suc_olamaz_mi_.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Aoû 2016 16:56    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Aydın Engin


Beyler, siz bal gibi suçlusunuz!..


17 Ağustos 2016 Çarşamba


Sıraya girdiler. Cumhurbaşkanlarının ardından ünlüsü ünsüzü, önemlisi önemsizi, üniformalısı üniformasızı “Allah bizi affetsin, millet bizi affetsin” nakaratlı türküyü gırtlaklarını şişire şişire söylemekteler. Nağmesi bozuk, güftesi daha bozuk bir “af dileği” bu.

Gel de sorma: Niye affedilecekmişsiniz ki?

Hepiniz polis ve adliye diliyle söylersek, “samimi ikrar”da bulunuyorsunuz. Sonunda kanlı bir darbeye kalkışacak bir illegal örgütlenmeyi kendi ellerinizle devletin kılcal damarlarına yerleştirmişsiniz. Sizi uyaranların kimilerini “Yapma paşam, abartıyorsun” diyerek terslemiş, YAŞ toplantılarında, “KURU” toplantılarda üniformalı ve üniformasız bürokratların terfilerini, kilit noktalara yerleştirilmelerini güle oynaya ayarlamış, onaylamış, imzalamış, sırtlarını sıvazlamışsınız.
Sonra da “Millet affetsin, Allah affetsin” öyle mi?

Allah ne yapar bilemem, karışmam da.

Ama “millet” dediğiniz toplumun bir parçası olan bizler bu kadar ağır bir suçu niye affedelim ki?

Bizler, gazeteci, işçi, memur, akademisyen, berber, nalbur, çiftçi, aşçı, tamirci, manav, şoför, falan filan, sıradan yurttaşlarız. Devletin kilit noktalarına, görevlerine, kadın ya da erkek, birilerini yerleştirmeye ne yetkimiz var, ne halimiz.

Bizler aldatılmış olabiliriz. Fethullah Gülen nam zatı mehdi sanan saftiriklerimiz, onun örgütün vitrinine yerleştirdiklerinin haline tavrına, sözüne, diline bakıp “Aaaa, ılımlı İslam bu işte. IŞİD sapıkları gibi kan dökmez bunlar” diyenlerimiz olmuştur.

Kandırıldıysak, bu adamların kanlı bir darbeye kalkışacak kadar gözü dönmüş olduklarını sezemediysek, söylediklerini yuttuysak bunun zararı sadece ve sadece bizedir. Hatta içimizde hizmet iddiasını ciddiye alıp himmet olsun diye üç beş kuruş aktaranlarımız bile olmuştur.
Siz şimdi onları suçlu sayıyor, ev sahibinin kira için verdiği hesap Bank Asya’da olduğu, o garibim de kirasını mecburen oraya yatırdığı için yakasına yapışıp gözaltına alıyorsunuz. “FETÖ ile işbirliği yapmış; çevresinde Cemaatçi olarak biliniyormuş” diyerek on binlerce yurttaşı işten çıkarıyor, açığa alıyor, tutukluyorsunuz.

Devletten ve toplumdan FETÖ’cüleri kazımak (ayıklamak değil kazımak) kararındasınız. Bunu her gün kanıtlıyorsunuz.

İyi güzel de...

FETÖ’cüleri Harbiye’ye, Maliye’ye, Hariciye’ye, Dahiliye’ye, Adliye’ye, Emniyet’e, Üniversite’lere yerleştiren, önlerini açan, sırtlarını sıvazlayan, “Bizim adamımızdır” diyerek devletin dizginlerini teslim eden bizler olamayız değil mi?

Sizler olursunuz değil mi?

Bu ağır, asla affedilemeyecek kadar ağır bir suç değilse suç nedir?
Hem devleti, ülkeyi yöneteceksiniz, hem bu kadar ağır bir suç işleyeceksiniz, sonra da “Allah affetsin, millet affetsin” diye pişkin pişkin türkü söyleyeceksiniz. Kulaklarımızı tırmalıyorsunuz beyler.
Sizler bal gibi suçlusunuz.

Hesabını ‘mahkeme-i kübra’da değil, bu dünyada vermeniz gerekiyor.

Ne dersiniz?

Af dilemenin ötesinde bir şeyler söyleyin de duyalım...


http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/585654/Beyler__siz_bal_gibi_suclusunuz_...html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Aoû 2016 0:04    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Aoû 2016 0:07    Sujet du message: Répondre en citant

Magdurlari oynamak için yandas basin uydururur da uydurur... GG, ABD'nin yesil kusak programi urunu oldugunu soyleyen ise yillardir biz, onlar ki beraber yuruduler bu yollarda...



http://odatv.com/hukumet-medyasi-bu-fotograflar-yanit-verdi-0608161200.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Aoû 2016 0:18    Sujet du message: Répondre en citant

"Fark var"!

Citation:

Willy Brandt ve Devlet Adamı Sorumluluğu



Willy Brandt, Alman Sosyal Demokratların efsanevi lideri. Gençlik yılları Nazilerle mücadele ile geçti. Norveç’e kaçarak toplama kampına gönderilmekten kurtuldu. Ancak Norveç’te huzurlu değildi; “ülkem
Naziler tarafından felaketlere sürüklenirken ben burada duramam” dedi.
Sahte bir Norveçli adına düzenlenmiş bir Norveç pasaportu sağlayarak Almanya’ya döndü. Bir Alman kadınla sahte bir evlilik yapıp oturma izni aldı ve mücadeleye kaldığı yerden devam etmeye başladı. Deşifre olduğunu anlayınca yeniden Norveç’e kaçtı. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar Norveç’i işgal edince İsveç’e geçti.


Savaştan sonra Almanya’ya döndü ve Sosyal Demokrat Parti’ye üye oldu. 1964’de parti liderliğine seçildi ve Berlin Belediye Başkanlığını kazandı.


Savaştan her şeyini kaybetmiş bir yıkıntı yığını olarak çıkmış, üstelik ağır tazminat cezalarına mahkum olmuş Almanya’yı, Konrad Adenauer başkanlığındaki Hıristiyan Demokrat Parti, 10 yıl içinde toparlayarak Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü yapmıştı. Willy Brandt 1969 seçimlerinde bu efsaneyi yenerek iktidara geldi ve Başbakan (Şansölye) oldu.


Başbakanlığı döneminde, çalışanlara dünyanın en ileri sosyal haklarını sağlayan düzenlemeler yaptı. Öyle ki sağladığı bu haklar nedeniyle Türk işçileri ona “Veli Baba” demeye başladılar. 1980 yılında turist olarak bulunduğum Almanya’da Türk işçileri tarafından düzenlenmiş bir toplantıya, izleyici olarak katılmıştım. Toplantıda, kendisini milliyetçi sandığı (!) için Hitler’e sempati duyan bir genç mühendis, “mevcut sosyal hakların tümü Hitler tarafından verilmiştir” gibi bir söz etti. Hemen yerinden fırlayan yaşlı bir işçi, “ben 1958 yılından beri burada çalışıyorum. Bize bu hakların hepsini Willy Brandt vermiştir. Örneğin, ondan önce işsizlik sigortası olarak, kısa bir süre, günlük 2.5 Mark veriyorlardı. Şimdi tam maaşa yakın alıyoruz. Bu böyle biline!” diyerek genç mühendisi susturdu.


1973 seçimlerini de, oyunu arttırarak kazanan Willy Brandt, 1974 yılında gücünün zirvesinde iken bir casusluk skandalıyla yıkıldı. Bir danışmanının Sovyetler Birliği adına casusluk yaptığı anlaşıldı. “Saflığıma gelmiş, aldatılmışım” veya “Kiliseye gittiği için güvenmiştim!” demedi. “Demek ki çalışma arkadaşlarımı iyi seçememişim, Alman halkından özür diliyorum” dedi ve Başbakanlıktan istifa etti.


Adamların tek bir danışmanı yamuk çıkınca hemen istifa ediyorlar. Bizimkilerin ise tüm çevreleri yamuk çıkıyor; yaverler, özel kalemler, korumalar, atamış oldukları bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, generaller, kendi elleriyle köşelere getirip sırdaş yaptıkları gazeteciler, hatta nitelikleri mevzuata uygun olmadığı halde hülle yapılarak atanmış olan yüksek yargı üyeleri, kuvvet komutanları vs. tümü ajan… Bu durum karşısında sadece “Allah’tan af, milletten özür” diliyorlar.


250 yakın kişinin ölümüne, 1000’e yakın kişinin yaralanmasına neden
oldukları ve ülkeyi felaketin eşiğine getirdikleri için “Allah bağışlar mı?” Bunu bilemiyorum ama sanıyorum millet, özrü kabul etmek bir yana, hatta “estağfurullah!” diyor olmalı ki mitinglerde “Türkiye seninle gurur duyuyor“ diye tezahürat yapıyorlar, kamuoyu yoklamalarına göre itibarları gittikçe yükseliyor!..




http://www.olaylaratercuman.com/willy-brandt-ve-devlet-adami-sorumlulugu/69962
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
Page 3 sur 6

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.