256 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 256
Membre(s) : 0
Total :256

Administration


  Derniers Visiteurs

lalem : 4 jours
SelimIII : 6 jours
adian707 : 7 jours
cengiz-han : 9 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Turkler, Ermeniler...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Turkler, Ermeniler...

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 18 Avr 2015 1:08    Sujet du message: Turkler, Ermeniler... Répondre en citant

Citation:



Benim Ermenim…
Bekir Coşkun - Sozcu, 17 Nisan 2015


“Benim bir milyon Ermeni’nin ne olduğu konusunda bilgim yok…
Benim bir tek Ermenim vardı…
Annemiz öldükten sonra devlet memuru olan babam, atının arkasına beni ve kız kardeşimi alıp anneannemize götürdü… Urfa’ya yakın Tülmen’in bağları içindeki o büyük evde anneannemiz bizi karşıladı… Çocukluk anıları silinmiş olsa bile, onun bize çok özen gösterdiğini hatırlıyorum…
Anneannemiz o büyük evdeki teyzelerime, öbür kadınlara benzemezdi… Uzun boyu, incecik bedeni, sarı saçları, çakır gözleri vardı, adı Ümmühan’dı…
Bütün aile ona saygı duyar, bütün aile onu severdi. Ona danışılır, görüşü alınırdı… Özellikle sert yapılı ve çok okumuş babamın ona duyduğu güven ve saygı dikkatimi çekerdi…
Biz büyüdük… Büyüdükçe onun asıl anneannemiz olmadığını, anneannemizin öldüğünü, onun sonradan oraya geldiğini öğrendik…
O bir Ermeni kızıydı…
Dedem onu Fırat Havzası içinden, Suriye’ye sevk edilen (tehcir), yer yer yok olan Ermeni kafileleri içinden alıp evlenmişti… Dedem, teyzelerim, yengelerim, kısaca herkes onu sevmiş, ailenin en büyüğü saymışlardı…
Biraz büyüdükten ve gerçeği öğrendikten sonra anneannemizin gözlerindeki o hüznü daha iyi anlamıştım… Dimdik duran o güzel kadının, zaman zaman niye boynunu büktüğünü, beni ve küçük kız kardeşimi severken kimi zaman niçin gözlerinin buğulandığını, yüzünde asla gizleyemediği o kırgınlığı artık görmüştüm…
(……)
İşte benim Ermeni meselem…
Ermenilere neler yapıldığını, bu tartışmaların artık ne anlama geldiğini, gerçeğin ne olduğunu bilemem… Ama anneannemizi, genç bir kızken kimin yurdundan-yuvasından ayırdığını bilmek isterdim…
Gizlemek zorunda kaldığı acıları, belli etmek istemediği hasreti ve belki de her gece hepimizden sakladığı gözyaşları ile onu kimlerin bir sonsuz sürgüne mahkum ettiğinin hesabını sormak isterdim…
Bir milyonu bilemem, benim bir Ermenim vardı…
Çok sevdiğim o hüzünlü kadın…
Benim Ermenim…”

*

Yazım böyleydi…
Yayınlandığından bu yana “Ermeni soyu”, “Ermeni dölü” diye diye yediğim küfürleri bilemezsiniz…
Bir gazete yazısını ve içindeki insani duyguları anlayamayan kafayla, 1915’i dünyaya nasıl anlatacaksın?..
Cehaletin öyle geniş ki kardeşim…
Bütün suçları doldursalar olur…

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 18 Avr 2015 1:10    Sujet du message: Répondre en citant

2012 senesinden kalma
Bir Ermeni vatandaşın mektubu/Courrier d'un citoyen arménien
okumak lazim...

http://www.forum.ataturquie.fr/modules.php?ModPath=phpBB2&ModStart=viewtopic&t=7037&recherche=ermeni&t=7037&recherche=ermeni&sid=12d275af3e110d877c5c7110890e5491
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 18 Avr 2015 14:28    Sujet du message: Répondre en citant

Bir de Tehcir'e tabi tutulan Manuel Kirkyasarian'in hikayesi var.

"Tehcir'e tabi tutulan bir ermeni çocugu" ( "MK le récit d'un déporté")

Baskin Oran'in çevirdigi kitapta o genç ermeni (1915-1916 tarihlerinde 9-10 yaslarinda, ölüm tarihi : 1997) Cemal Pasa'nin nasil 500.000 Ermeniyi ölümden kurtardigini anlatiyor.


"En ce qui concerne Djemal Pacha, commandant de la Quatrième armée turque en Syrie et en Palestine et un autre haut dirigeant du CUP, il y a des preuves fiables qu'il a pris des mesures pour prévenir la violence contre les Arméniens et punissait effectivement les transgresseurs. Le consul allemand à Alep, Walter Rossler, rapportait le 1er avril 1915, qu'un décret pris par Djemal Pacha le 29 mars avait interdit aux particuliers de s'ingérer dans les affaires gouvernementales. Tous les musulmans qui attaqueraient un Arménien feraient face à une cour martiale. Plus tard, au cours de cette année, Djemal Pacha prouva qu'il avait l'intention de faire respecter cet ordre. Deux officiers turcs, Cerkez Ahmed et Galatali Halil, furent impliqués dans des atrocités contre des déportés arméniens dans le vilayet de Diarbékir et furent tenus responsables de l'assassinat de deux Arméniens membres du parlement (Krikor Zohrab et Seringulian Vartkes). A la demande de Djemal, ils furent arrêtés au moment où ils entrèrent dans le territoire sous sa juridiction, jugés par une cour martiale à Damas, et condamnés à être pendus."

Guenter Lewy, The Armenian massacres in Ottoman Turkey : a disputed genocide, Salt Lake City, University of Utah Press, 2005, p. 112-113 :
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
medar69
Advanced Expert
Advanced Expert


Inscrit le: 28 Fév 2012
Messages: 328
Localisation: annemasse74

MessagePosté le: 20 Avr 2015 12:24    Sujet du message: Répondre en citant

Les dates raproches des commemorations de geliboluet de la question arménienne explique tout .les evenements tragiques sont le fruit de l'agression allie ,et du pacte des armeniens avec l'ennemi. Moi ce que je veux dire a ses gens qui veulent entaches le peuple turc qui a enseigne le civisme a ses animaux de croises.
Est la suivante quoi que vous fassiez ou que vous dites:
Quel fierte de se dire turcs.
Quel fierté d'avoir mis en derout e le 2 ème plus gros debarquement de l'histoire ,la plus grande force navale avec si peu de moyen , je veux aussi dire a tous les turcs qui s'affiche constement contre les valeurs religieuse, souvenez vous de ses grands parents qui se sont appuyez sur la foi et la croyance pour vaincre, je veux juste faire un rappel sur ce qui a sauvé ce pays .Quel toupet quel culot d'agresser.de comploter de débarque en disant "on va mètre ses turcs a genous ensuite on se tapera leur soeur et leur femme et qui maintenant viennent nous accuser de génocide pendant un siècle ,vous n'avez vraiment pas de figure excusez les thermes mais c est la stricte vérité.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Avr 2015 1:50    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Milliyetçilik ve Soykırım-I

Emre Kongar
Cumhuriyet, 18 Nisan 2015

Ermeni tehcirinin (sürgününün) bir soykırım olduğu iddiaları, bu sürgünün 100’üncü yılında, yeniden uluslararası siyasetin gündemine oturdu...
Beklenen bir olaydı.

Beklenen bir olaydı ama yeteneksiz ve beceriksiz politikacılar, beklenen bu olaya karşı, Çanakkale Zaferi’nin kutlanması ile Tehcir’i anma tarihlerini çakıştırmak gibi gülünç önlemlerin ötesinde bir hazırlık yapamadılar...

İddialara karşı da, Türkiye’deki 100 bin kadar Ermeniyi sınır dışı etmedikleri gibi garip, ilgisiz ve insanları irkilten bir savunma ile yanıt vermeye çalıştılar.


***

Tehcirin yüzüncü yılında Türkiye artık yapayalnız:
Çünkü beceriksiz ve yeteneksiz politikacıların yaptıkları dış politika yanlışları sonunda ne dünyada ne de bölgemizde doğru dürüst bir müttefikimiz kaldı.

Eskiden dünyada ABD, Ortadoğu’da İsrail ve hatta Avrupa’da bazı ülkeler, soykırım iddialarına karşı Türkiye’nin yanında yer alırdı...
Þimdi bunların hepsi artık Türkiye’ye karşı tavır koyuyorlar.

***

Aslında 1915 sürgününün bir soy-kırım olup olmadığı sorunu, soğukkanlı ve bilimsel bir yaklaşımla, gerek tarih gerekse hukuk açısından hiçbir zaman yeterince tartışılmadı...

Daha çok siyasal bir yaklaşımla, Ermeni diyasporasının büyük bir başarısı olarak, birtakım devletlerin parlamentolarınca karar altına alındı ve birçok yerde “Ermeni soykırımı olmamış-tır” demek hukuken yasaklandı.
Sırf bu gerçek bile konunun siyasal olarak ne kadar istismar edildiğinin bir kanıtıdır.

***

Türkiye’de “Ermeni soykırımı ol-muştur” demek belki çok kolay değil, ama yasak da değil.

Üstelik pek çok entel yazarımız, (soykırım kavramının altında yatan aşırı) milliyetçilik anlayışını “mikrop” olarak nitelerken sadece Türk milliyetçiliğini kastediyor...

Ermeni Soykırımı veya PKK ile görüşmeler söz konusu olduğunda, doğrudan etnikçiliğe dayalı olan Ermeni veya Kürt milliyetçiliklerini yüceltiyor.

Oysa, milliyetçiliğin milliyeti yoktur...

Faşizmin de milliyeti yoktur...

Siyaseti hangi ırka, hangi millete dayalı olarak yaparsanız, o ırkın, o milletin milliyetçiliği tehlike arz etmeye başlar, başka milliyetçilikleri de tetikler...

Ve bu sarmal insanoğlunu nereye götürür bilinmez!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Avr 2015 1:53    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Milliyetçilik ve Soykırım-II

Emre Kongar
Cumhuriyet, 19 Nisan 2015


Din ve milliyet...

Kimliğimizi oluşturan iki kavramdır.

Biz istesek de istemesek de, kabul etsek de etmesek de, başka insanlar da bizi bu iki özelliğe göre sınıflar:

Müslüman Türk, Katolik İtalyan, Protestan Amerikalı, Ortodoks Rus, Budist Çinli gibi.

***

Din ve milliyet...

İnsanları hem birleştirir hem ayrıştırır.

Aynı din ya da milliyetten insanlar birleşir, dayanışır...

Ama farklı din ya da milliyetten insanlar ayrışır, ayrışmakla da kalmaz, birbirlerine tarih boyunca görülmüş olan en büyük zulümleri yapar!
Çünkü hem din hem de milliyet aidiyeti, tarih boyunca iktidar sahibi olmanın gerekçeleri olarak kullanılmış, iktidar mücadelelerinin araçları olmuştur!

Din ve mezhep Tarım Devrimi’nin, ırk ve milliyet Endüstri Devrimi’nin siyasal egemenlik ideolojileridir.

Günümüzdeki egemen ideoloji olan demokrasi ve insan hakları ise bütün dinleri ve milliyetleri eşit gören bir anlayışa sahiptir.

***

Tarihte din ve mezhep adına yapılan zulümler, işlenen cinayetler günümüze kadar gelmiştir...

Bugün Ortadoğu’da yaşanan trajedilerin önemli bir bölümü hâlâ etkisini sürdüren mezhep savaşlarından kaynaklanmaktadır.

Ne yazık ki, tarihte ırk ve milliyet adına yapılan zulüm ve işlenen cinayetler de günümüze kadar gelmiştir.

Sovyetler’in çöküşünden sonra özellikle Balkanlar’ın kan dökülerek yeniden biçimlenmesinde ırkçılık ve milliyetçilik önemli bir rol oynamıştır.

***

Irk ve milliyet, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ve İtalyan milliyetçiliklerinin aşırı noktalara taşınması sonunda Faşizmin temelini oluşturmuş...

En sonunda da bir insanlık suçu olan Yahudi soykırımına (Holocost’a) yol açmıştır.

***

Milliyetçilik, demokratik olduğunda, kendi milliyetini öteki milliyetlerle eşit gördüğü zaman tehlikesizdir.

Ne zaman ki kendi milliyetini bütün öteki milliyetlerden üstün görmeye başlar, işte o zaman Faşizme kayar ve soykırım suçu işlemeye kadar giden bir tehlike oluşturmaya başlar.

Günümüzde herhangi bir milliyetçiliği ötekilerden üstün görmek kadar, onu ötekilere göre aşağılamak da aynı tehlikeye çanak tutmaktır:
Günümüzde hiçbir milliyet ötekin-den daha üstün ya da daha aşağı olarak kabul edilemez...

Artık bütün milliyetler eşittir, sadece aralarında kültürel farklılıklar vardır!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Avr 2015 1:55    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Milliyetçilik ve Soykırım-III

Emre Kongar
Cumhuriyet, 23 Nisan 2015


Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...

Padişah’ın (Halife-Sultan’ın) dine ve geleneğe dayalı iktidarının Millet Meclisi’ne devredildiği gün...

Din-tarım imparatorluğu olan Osmanlı’nın yıkılışını ve ulusal devletin kuruluşunu simgeleyen tarih!

***

Ama unutmayalım ki soykırımın temelinde, faşizme dönüşen aşırı milliyetçilik anlayışı yatar.

İnsanların kimliklerini oluşturan milliyetçilik duygusu, sahip olunan milliyetin ötekilerden daha üstün olduğu anlayışı ile masumiyetini yitirir...
Başka kimlikleri aşağılayan, ezen, faşist bir zehre dönüşür...

Ve bir süre sonra da bir milliyetin yeryüzünden silinmesi hedefine dönük bir katliamın gerekçesini oluşturur!

Anlattığım süreç, insanlık tarihinin belli bir aşamasını oluşturan Endüstri Devrimi sonrası ortaya çıkan milliyetçilik ideolojisinin, Almanya’daki soykırım suçunun gerekçesini oluşturma sürecidir.

Aynı milliyetçilik ideolojisi, ilerici, devrimci bir güç olarak, din-tarım imparatorluklarının çözülme ve ulus devletlerin oluşma sürecini de belirler (Türkiye Cumhuriyeti de böyle kurulmuştur)...

Bu süreç, Birinci Dünya Savaşı ile din-tarım imparatorluklarını yeryüzünden silmiş, dünyayı yeniden ulus devletler bağlamında biçimlendirmiştir.

***

Yahudi soykırımına yol açan Alman Faşizminin temelinde, milliyetçilik ideolojisinin, şu tarihsel, ekonomik ve siyasal olgular bağlamında ÇARPITILMASI yatar:

1) İngiliz-Alman ekonomik ve siyasal rekabeti.

2) Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan ve bu duygunun altında ezilen bir halkın, milliyetçiliğin saptırılmış aşırılıklarında vaat edilen şaşaalı gelecek içinde yaralarını sarma umudu.

3) Softa bir din (bağnaz Hıristiyanlık) anlayışının, temelleri Ortaçağ’a kadar giden bir Yahudi düşmanlığı.

4) Temel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin yerleşmemiş olması; istismar edilen bir seçim mekanizmasının, iktidarın meşruiyet temeli sayılarak, yapılan bütün cinayetlere göz yumulması.

5) Psikopat bir demagogun bütün bu koşulları istismar ederek dünyaya nizam verecek bir diktatörlük peşinde koşması.

***

Milliyetçilik ideolojisinin bir soykırım felaketine yol açması ancak:

Birinci Dünya Savaşı sonrası, tarihin ve toplumun çok özel koşullarının, Almanya’da bir araya gelmesiyle ve milliyetçilik ideolojisinin faşizme dönüşmesiyle olmuştur.

Osmanlı’daki karşılıklı katliam ise başka koşullarda cereyan eden farklı olaylardır.


(Not: Þurada sakin sakin tarihsel bir süreç anlatmaya çalışıyorum. Her iki taraftan da küfür ve hakaret gelmeye başladı. Yapmayın bunu!)

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Avr 2015 2:01    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Cinnet yılları

Soner Yalçın
Sözcü 23 Nisan 2015



Acılar, karşılaştırılamaz; yarıştırılamaz…

Ama…

Gelin görün ki…

Sürekli abartılı istatistik rakamları vererek büyük bir acı, “soykırım” yalanıyla kabul ettirilmeye çalışılıyor.

Madem öyle, biz de rakamlara bakalım!

Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu…

- Ermeni Patrikhanesi‘ne göre, 2.5 milyon idi.

- Lozan Konferansı’ndaki Ermeni heyetine göre, 2.2 milyon idi.

- Fransız “Sarı Kitabı”na göre, 1.5 milyon idi.

- İngiliz Yıllığı’na göre, 1 milyon 56 bin idi.

- Osmanlı resmi belgelerine göre ise…
1893 nüfus sayımına göre, 1 milyon bin 465 idi.
1906 nüfus sayımına göre, 1 milyon 120 bin 748 idi.
1914 nüfus sayımına göre, 1 milyon 122 bin 850 idi.

Peki…

27 Mayıs 1915’te kabul edilen ve 1 Haziran 1915 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “Tehcir Kanunu” ile sevk edilen Ermeni nüfusu ne kadardı?
İngiliz Savaş Propaganda Bürosu (Wellington House) çalışanı Arnold Toynbee editörlüğündeki “Mavi Kitap”a göre, 1 milyon ile 1 milyon 200 bin Ermeni arasındaydı! Bunlardan 600 bini hayatını kaybetmişti!
ABD resmi kaynaklarına göre tehcir rakamı 486 bin kişiydi.
Osmanlı kayıtlarına göre ise tehcir edilenler 428 bin 758 kişi…

Ermeni hemşehrim

Öyle abartıyorlar ki…

Sanırsınız Anadolu vilayetlerindeki tüm Ermeniler tehcire tabi tutuldu!

Oysa…

Adana‘da 14 bin Ermeni tehcire gönderilirken 16 bin Ermeni yerinde kaldı.
Harput‘ta 51 bin Ermeni tehcire gönderilirken 4 bin Ermeni yerinde kaldı.
Sivas’ta 136 bin 84 Ermeni tehcire gönderilirken 6 bin 55 Ermeni yerinde kaldı.

Afyon‘da 5 bin 769 Ermeni tehcire gönderilirken 2 bin 222 Ermeni yerinde kaldı.

Maraş‘ta hiç tehcir olmadı, 8 bin 845 Ermeni yerinde kaldı.
Benim memleketim Çorum‘da ise bin 231 Ermeni nüfusun hepsi tehcir edildi. (Hemşehrim Vahram Dadrian, tehcirde 15 yaşındaydı; kapağına ailesinin fotoğrafını koyduğu, tehcir günlüğü “To the Desert“ kitabı 1945’de ABD’de basıldı. Maddi hataların bulunduğu kitap Ermeni Diasporası’nın başucu eseri oldu!)

Katolik ve Protestan Ermeniler arasında tehcir edilen hemen hemen hiç yoktu.

Bu arada… Diaspora tehcir için “deportaion” yani “yurt dışına çıkarma” diyor ki, Suriye o tarihte Osmanlı toprağı idi!

Peki… Tehcir sırasında ne kadar Ermeni vatandaşımız can verdi?
Sorunun yanıtı için tehcire gönderilenler ile iskan bölgelerine ulaşan nüfus arasında farkı bilmeniz yeterlidir:

Tehcir edilenlerden 56 bin 610 Ermeni iskan bölgesine ulaşamadı.
Bunlardan…

500 Ermeni, Erzurum-Erzincan yolunda;
2 bin Ermeni, Mardin yolunda;
5 binden fazla Ermeni, Dersim bölgesinde öldürüldü.
Katledilenlerin toplam sayısı 9-10 bin idi.

Tifo, dizanteri gibi hastalıklardan 25 bin ile 30 bin arasında Ermeni öldü.
Diğerleri kayıptı; yurt dışına kaçtıkları tahmin ediliyor.

Yok, “1 milyon Ermeni öldürüldü”; yok “1.5 milyon Ermeni öldürüldü” deniliyor!

Batı kaynakları sadece anılara dayanıyor; Osmanlı ise isim isim tuttuğu kayıtlara…

Hemşehrim Vahram Dadrian‘ın bulunduğu Ermeni kafilesi; Çorum, Yozgat, Boğazlıyan, Kayseri, Niğde, Ulukışla, Tarsus, Adana, Hamidiye ve Hasanbeyli yoluyla Halep’e ulaştı. Dadrian ailesi, Hama, Humus, Þam yoluyla Arapların da yaşadığı Jeresh adlı Çerkez köyüne giderek üç yıl kaldı. Savaşın bitmesiyle Kudüs, Hayfa, Beyrut, İskenderun, Mersin, Larnaka, Antalya, Rodos, İzmir deniz yoluyla İstanbul‘a döndüler. Sonra ABD’ye gittiler.

Evet 18 Aralık 1918’deki kararname ile Ermenilerin evlerine dönebileceği açıklandı. Kimi döndü, kimi Avrupa, Amerika, Asya ülkelerine gitti…

Ermeni isimleri

Ermeniler ile Türkler arasında 1071 Malazgirt Savaşı‘yla ilişkiler kuruldu. Ermenileri Bizans zulmünden Türkler kurtardı. Melihşah, Ermeni kralı Kivrike’nin kızıyla evlendi.

Bu Ermeni isimlerine de yansıdı.

Tanzimat’tan sonra yapılan bir çalışmada Ermeniler arasında Melikşah, Gökçe, Kutluşah, Arslanşah, Emirşah, Eymür, Murat, Budak, Hüdaverdi, Tatar, Hızırşah, Orhan, Cihanşah, Atabek, Edip, Fethullah, Kiçibeğ, İsfendiyar gibi yaygın kullanılan isimler vardı.

19’uncu yüzyılın sonlarına doğru Ermeni bebeklerine, “Vrej” (Öç al); “Azad” (özgür); “Armenouhie” (Ermeni); “Vrej houie” (hınç al); “Berdjouhie” (muhteşem) gibi etnik kökene vurgu yapan isimler verilmeye başlandı!

Her şey birkaç yılda değişiverdi…

Oysa… 1826 Yunan isyanından sonra Osmanlı, “millet-i sadıka” dediği Ermenileri Rumlardan boşalttığı devletin önemli koltuklarına oturttu.

19’uncu yüzyılda…
22 Ermeni nazır/bakan yapıldı…
29 Ermeni bürokraside en üst rütbe paşalığa yükseltildi…
33 Ermeni milletvekili oldu…

7 Ermeni büyükelçi, 11 Ermeni konsolos olarak Osmanlı’yı temsil etti. Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı kadrolarında 100’ü aşkın üst düzey Ermeni memur vardı. Yüzyılın sonunda Sayıştay’dan Darphane’ye, Danıştay’dan PTT’ye kadar devletin önemli merkezlere Ermenilere emanet edildi.
Sonra ne oldu?

Yunan, Sırp, Bulgar, Arnavut, Arap gibi Ermeni de Rus ve İngiliz kışkırtmaları sonucu Osmanlı’dan kopmak istedi.

Sonuçta…
8 milyon 856 bin 315 kişinin öldüğü,
21 milyon 219 bin 452 kişinin yaralandığı,
7 milyon 750 bin 945 kişinin kayıp ve esir olduğu,

Ve insanoğlunun o güne kadar hiç görmediği, topyekün cinnet geçirilen o yıllarda sadece Ermeniler değil herkes acı çekti…

Yarın devam edeceğim…


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Avr 2015 12:35    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Bir an... Bir anı... Bir anıt...
2004 sonunda Erivan’da çekilen bu fotoğrafta Hrant Dink, 1915’te yitenlerin anısına dikilen mezar taşlarının arasından yürüyordu. 3 yıl sonra, yitirdiklerimizin arasına o da katıldı. 24 Nisan’ın 100. yılını ve Hrant Dink’i, onun “23.5 Nisan” yazısından bir bölümle anıyoruz.
Hrant Dink, 23 Nisan 1996’da şöyle yazmıştı:

Cumhuriyet, 24 Nisan 2015 Cuma





Citation:


“Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir akgündür 23 Nisan... ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ düsturunun Meclis salonuna perçinlendiği gündür. (..)

24 Nisan ise, yeryüzünün dört bir yanına ‘savrulmuş’ Ermeni ulusunun tarihinde çok önemli bir karagündür. ‘Tarihsel Ermeni Dramı’nın başlangıcıdır.

Hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan’ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle... Kaç insan bu ikilemi yaşıyordur şu yeryüzünde? Ne anlaması kolay ne de anlatması.

Bunlar çözümsüz sorular değil aslında. 23 Nisan bütün çocukların olacaksa eğer, ben derim Ermenistanlı çocukların da olsun bir biçimiyle.

Çağırın onları da bu kutlamalara. Barıştırın çocukları birbirleriyle, tanıştırın. Sadece 23 Nisan da olmasın 24 Nisan’ı da katın içine... Bırakın dünyayı çocuklara, onlar bu işi halleder, yeter ki engel olmayın siz...

Bir başka severim 23 Nisan’ları. Hem, bizim de hanımla evlendiğimiz gündür aynı zamanda...

Gerdeğe girişimiz de 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan geceye rastlar. İlk çocuğumuza can verdiğimiz andır o...

Ne 23 ne de 24 Nisan.

23.5 Nisan’dır belki de o an...”


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 02 Fév 2017 1:50    Sujet du message: Répondre en citant

6 senelik bir yazi ama hâlâ aymazlik devam ediyor. Ve ben her zaman "Türkiyeli" denince tüylerim diken oluyor. Benim bildigim, TC vatandasi olan herkes Türk'tür, tipki benim Fransiz vatandasi olarak Fransiz olmam gibi. Fransalinin Fransizca karsiligi var midir?

Citation:


BİR YAHUDİ TÜRK OLABİLİR Mİ?

19.08.2010

Türk ve Türkiyeli kavramlarının ortalıkta dolaşması kesinlikle gizli bir bölücülük. İlginç ve güzel bir mozaik olan Türkiye'nin yapısını kökünden sarsmaya dengeleri alt üst etmeye sebebiyet verebilecek bir durumla karşı karşıyayız gibi geliyor bana.

Ben ecdadı 1492 yılında İspanya'daki engizisyondan kaçıp Osmanlı Türkiyesince kucak açılmış ve kabul edilmiş, Yahudi dinine mensup bir Türk vatandaşıyım.

1955 yılında doğup 1961 yılında ilkokul 1.sınıfına girdiğim günden itibaren "Türküm doğruyum çalışkanım" tümceleri ile beynime benim Türk olduğum kazıldı.

Bayrağım ve Milli Marşımın ne olduğu öğretildi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kurucusu Atatürk’ün söylediği "Ne mutlu Türküm diyene” sözünü okul duvarında, kitabında ve her türlü malzemenin üzerinde öğrenerek bilinçlendirilerek büyüdüm.

Þimdilerde birileri kalkacak ve bana "yok kardeşim sen Oğuz ve Kayı boylarından, Orta Asya’dan gelmediğin için Türk değil Türkiyelisin" diyecek ve ben de "ha peki haklısınız diyeceğim".

Hadi canım sen de...

Ne olacak benim 50 yıllık eğitimim, öğrenimim. Ne olacak 32 yaşına gelmiş oğluma, 29 yaşına gelmiş kızıma verdiğim Türk eğitimi kimliği, şimdi kalkıp kendilerine kusura bakmayın çocuklar biz Türk değilmişiz, sadece Türkiyeliymişiz mi diyeceğim?

Bunun adına milleti bölmek, halkı parçalamak denmez mi? Kimse bana üst kimlik, alt kimlik hikayeleri anlatmasın. Her birimiz bu ülkede ne olduğumuzu biliyoruz. Dinlerimiz, ırksal veya yöresel farklılıklarımız olabilir ve bu hiç bir zaman bizleri rahatsız etmedi. Þimdi ne oldu da birden bire azınlık sayılacakmışım? Benim atalarım kendilerine özel haklar verebilecek azınlık statüsünü Lozan anlaşmasında bile kabul etmemişler. "Biz Türk vatandaşıyız" deyip azınlık haklarını red etmişlerdir.

Lütfen dikkat edelim. Birileri Türkiye ile oynamak istiyor. Yarın öbür gün bakacaklar diyecekler ki "eee bakın sizin tamamınız Türk değilmiş. 70 milyon Türk’ten şu kadarı Kürt, şu kadarı Alevi, şu kadarı Süryani, şu kadar Keldani, bu kadarı Laz, öbürleri Yahudi, bilmem ne kadar Ermeni, kala kala 1 milyon Türk kaldı. Bu kadar Türk için de bu kadar 777 bin kilometre kare arazi fazla. Gelin şunu efendi efendi paylaşın derler adama. Ne olacak şimdi?

Gözümüzü 4 değil 24 açsak yetmez, bu iş yanık kokuyor.

Sizi bilmem bana Türk değil de Türkiyeli denmesi rahatsız eder.

Rafael Sadi
Odatv.com



http://odatv.com/bir-yahudi-turk-olabilir-mi-1908101200.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.