303 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 303
Membre(s) : 0
Total :303

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 01h02:09
murat_erpuyan : 1 jour, 01h04:33
SelimIII : 1 jour, 14h29:05
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Davutoglu, Basbakan
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Davutoglu, Basbakan

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Sep 2014 1:49    Sujet du message: Davutoglu, Basbakan Répondre en citant

Citation:


Apoletli Medya

Ragıp Duran'ın Medya Eleştirisi Blogu
31 AÄŸustos 2014 Pazar
AMAN DÄ°LÄ°NÄ°ZE MUKAYYET OLUN!
Yağdaş Medyada Davutoğlu Güzellemeleri

· Tabi kimse, ‘beceriksiz, kendini beğenmiş, mezhep savaşçısı’ diye gerçekleri yazamayacağı için, yeni Başbakan hakkında egemen medyada, henüz hiçbir icraatı olmadan, olağanüstü methiyeler yayınlanıyor. Eleştiri yok, dengeli ve çok yönlü yaklaşım yok, neredeyse ilahi bir empati içinde kendinden geçmiş kalem sahipleri… Ama bunun sonrası da var!


1983-87. Londra. Bir grup arkadaş ITV’de yayınlanan haftalık siyasi eğlence programı ‘Who Dares Wins’i (Cüret Eden Kazanır) izliyoruz. Yayın birden bire kesildi. Bir haber sunucusu ekrana geldi ve son derece ağır ve vahim bir ifade ile bir son dakika haberi okudu: ‘’Sayın seyirciler, biraz önce St. Ann’s hastanesinden aldığımız habere göre Prens Charles başarılı bir ameliyat geçirdi. Başhekim Richard Johnston’un verdiği bilgiye göre, 2 saat 45 dakika süren operasyon sonucunda, Sir Alaistair’in dili Prens Charles’ın makatından çıkarıldı. Prens iki gün sonra taburcu edilecek. Açıklamada, Sir Alaistair’in, konuşma yeteneğini yitirdiği ancak genel sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.’’

Sir Alastair Burnet, aynı kanalda 22.00 haberlerini sunan ünlü bir gazeteciydi. Geçmişte İngiliz basınında ‘Royal Watcher’ denilen Saray muhabirliği de yapmıştı. (Sir, 2012 yazında aramızdan ayrıldı.)

Türkiye gibi resmi ve ciddi bir ülkeden gelen bizler, bu yayın karşısında önce bir afalladık. Bir gazeteci Prens’in kıçını yalarken, dili anüse kaçmış da, ameliyatla alınmış da… Koskoca gazeteciyi de koskoca Prens’i de yerin dibine batıran bir yaklaşım. Ayıp yani değil mi? ‘Yarın ortalık karışır’, ‘Yapımcının işine son verirler’, ‘Sir Alaistair ITV aleyhine dava açar’, ‘Prens acaba kimi mahkemeye verir’ türünden tahmin ve mülahazalar yürüttüğümüzü hatırlıyorum. Ertesi gün hiçbir şey olmadı…

Gazeteciler iktidarla aralarına mesafe koyamaz ise, Kralla, Başkanla iyi geçinmek, onların gözünde makbul insan olmak ya da kendini aklınca hep zirvede tutmak için yalakalık yaparsa, işte böyle dilini kaybeder! Bu yayın, birilerinin kulağına küpe olsun mu?

Benim en az 40 yıllık dostum Fransız satirik siyaset gazetesi Canard Enchainé de (Zincirli Ördek) her hafta iktidar yağcılarını özel olarak ‘Cilacılar’ köşesinde teşhir eder. Ortalama 400 bin satışı olan, bir santim ilan almadan neredeyse yüzyıldır yayınlanan bu gazete Çarşamba sabahı bayiye çıkar ve Salı gecesi geç saatlerde Elysée (Cumhurbaşkanlığı) ve Matignon (Başbakanlık) Saraylarında endişe ve korku ile taranır. Kanalizasyon çukuruna düş, Canard’ın ağzına düşme… Rezil eder Başkanları, siyasetçileri, iş adamlarını, yağcıları, yalakaları... Bu aralar burada çok ihtiyaç var böyle bir gazeteye. Üstelik hiç de konu ve kahraman sıkıntısı çekmez, her hafta 20-30 sayfalık ek bile vermek zorunda kalır…

Þimdi Davutoğlu AKP Başkanı ve dolayısıyla Başbakan oldu ya, yağdaş medyada aman efendim ne övgüler, ne yalakalıklar, sormayın gitsin… Hani Davutoğlu’nun kim olduğunu, ne yaptığını bilmesek, bu yazılarda göklere çıkarılan adamın bir başka Ahmet Davutoğlu olduğunu sanacağız.

Bu yazılardan yeni bir bilgi de edindik: Davutoğlu’nun akademik kariyer yaptığı Malezya, dünyada Ivy League, Eaton ve Ecole Polytechnique’den daha önemli bir üniversite diyarı imiş!

Habercilikte, muhabirin/gazetecinin ne yazdığı ne kadar önemli ise, neyi yaz(a)madığı da bir o kadar önemlidir. Haberlerde, çizilen portrelerde, söyleşilerde, köşe yazılarında ayar tamamen kaçmış. Star, Yeni Þafak, Milliyet, Habertürk gibi gazetelerde, iktidar yanlısı internet sitelerinde, yalakalık vergiye tabi olmadığı için olsa gerek, eline kalemi alan uçmuş. Eleştirel yaklaşım tatile çıkmış, denge, karşı tarafın görüşü namevcut. Nasıl da kalemin ucunu kaçırıvermişler görseniz gülersiniz. Ama bu yazılar sabit, bir yıla kalmaz, arşivden çıkarılıp yazanları pişman eder. Akif Beki mesela tersten yapmış bu hatayı…

Gerçi biz ‘Osmanlı Evladıyız’(Davutoğlu için bestelenen şarkının sözlerinden) Hünkar’a methiye düzme geleneği var bizde. E şimdiki Has Odabaşı da kendisine Neo-Osmanlı denmesinden hoşnut ya… Oysa ki bihaber, çünkü olsa olsa çakma Osmanlı.

Bu zat, yakın bir geçmişte Osmanoğullarının hayatta kalan mensuplarını Londra Büyükelçiliğinde toplayıp onlara bir yemek vermişti. Yemeğin sonunda da ‘Sizleri Konya’ya da davet etmek isterim. Þeb-i Arus törenleri döneminde…’ demişti. Osmanoğullarının beti benzi atmış bu daveti duyunca. Büyük tarih alimi Davutoğlu, Osmanoğulları sülalesinin, yani padişah efradının, Þehzadeler hariç, Istanbul’dan hatta Saray’dan dışarı çıkmadığını, çıkarsa da ya sürgüne ya da ölüme gönderildiğini unutmuş herhalde. ‘Yok Sayın Bakanım, biz Nice’de çok memnunuz, sağolun…’ deyip geçiştirmişler bu tehlikeyi.

CHP’li emekli Büyükelçi Loğolu, yeni Başbakan için ‘Sicili sıfırdır’ dedi. Diplomat terbiyesi içinde ancak bu kadar ağır konuşulur.
Davutoğlu’nu henüz hiçbir şey yapmadan, bu kadar övmenin, övme ihtiyacının sebebi ne olsa gerek?
Komşularla ‘Sıfır Sorun’ diye yola çıkıp, ‘Sıfır Komşu’ durağına varan, Türkiye’yi Ortadoğu’da mezhep savaşına sokup yüzlerce insanın ölümüne neden olan, Wikileaks belgelerine göre Washington yönetimince ‘Deli ve tehlikeli’ olarak nitelenen, oğluna yoksul bursu verilen bir kişiyi bol bol övmek gerekir ki bu olumsuzluklar örtülsün, gizlensin. Yakında dillerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olanlar, kendilerinden geçercesine,
‘’Abdülhamid Han'ın beklenen ruhu
Reisin emanetisin DavutoÄŸlu
Aydınlığa uzanan o kutlu eller için
Mazlumların yanında kıyamda olmak için
Yetimlere dokunan Resullah'ın ahdı için
Ümmet için.../ Millet için... / Allah için..’’
diyerek Davutoğlu’nu şirin göstermeye çalışıyor. Korkunç ve berbat!

Davutoğlu hakkında yazılanların sentezini çıkarmaya çalıştım: Çoğu Gürkan Zengin’in ‘Hoca’ kitabından seçilip alınmış sadece olumlu olay ve görüşler. Doğum yeri Konya-Taşkent’ten akraba izlenimleri. En sık işlenen temalar ‘Annesini 4 yaşında kaybetti’, ‘Babaannesi ona her gün dua ederdi’, ‘Hem İstanbul Erkek Lisesi hem de Boğaziçi mezunu’, ‘Parlak bir bilim adam’, ‘Kitapları çok satıyor’, ‘Türkiye’nin Kissinger’i’…

Bu son tanımlama ilginç. Düşünelim biraz, Henry Kissinger’e neden ‘ABD’nin Davutoğlu’su’ denmez de, bizimkine Vietnam savaşının mimarının yerli versiyonu denir?

Birsi yazdı mı bilmem. Kulis haberidir. Washington’da Dışişleri Bakanı Bayan Clinton, Davutoğlu kendisini telefonla aradığı zaman, sekreterine ‘Yok deyin yok, şu anda toplantıda filan deyin’ diyormuş. O kadar sevilen ve sayılan bir diplomat yani…

Davutoğlu’nun ne kadar zengin bir bilgi birikimine sahip olduğunu göstermek için neredeyse her biyografisinde ‘’Stalin'in "Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm" kitabını okuduğu sırada orta üçteydi’’ cümlesi var. Biri de ‘’Diğer öğrenciler gibi o da hemen Kafka’yı, Goethe’yi okumaya başlamıştı. Berthold Brecht’in eserlerini tanımıştı’’diyor. İyi güzel de Davudoğlu’nun söylem ya da eylemlerinde bugün bu yazarların hiçbir izine rastlayamıyoruz ki… Böyleleri için Fransızca bir deyiş vardır: Vous avez une bonne lecture mais vous lisez mal! (İyi kitaplar okuyorsunuz ama okumanız kötü!)
Davutoğlu’nun simyacı yeteneklerini sergilemiş imzasız bir yağdanlık:
‘’Eflatun'dan Hegel'e kadar düşünce tarihini incelemek, Osmanlı-Türk ve İslam kültürünü içselleştirmesi sonucunu doğurdu.’’ Müthiş bir şey yani…Patates püresinden portakallı ördek yapmak gibi bir maharet!.

Bir de mazlumların koruyucusu edebiyatı var ki, gerçekleri altüst etmenin bu kadarı olur. Okur sanacak ki, Davutoğlu, Türkiye’deki Kürtlerin, Kesep’deki Ermenilerin, Þengal’deki Þiilerin hamisi… Halbuki kendisi İÞİD’e terörist bile diyemiyor!

Davutoğlu yazılarında önplana çıkan o uhrevi, dini söylem de pek sevimsiz. Boğaziçi Üniversitesinden söz ederken mesela ‘O orada öğrenciyken mescit açılmıştı’ bilgisi ne kadar anlamlı değil mi? Davutoğlu sanki Başbakanlık değil Þeyhülislamlık makamına getirilmiş.

Davutoğlu’nu övmede sınır yok. Bence iyi oluyor. Özgüvenle haddini aşmak’ı aynı şey sanan bu şahsiyet, bu yazılarla, bu gaz ve yağlarla, zaten patlamaya az kalmış egosuyla, Türkiye’nin iç işlerinde de dış politikada gösterdiği başarıyı gösterirse, Erdoğan ve AKP hanedanlığı beklenenden de daha kısa süre içinde sona erer.
Ben ondan sonra görürüm dilini ameliyat masasında başka yerde yitirmişlerin suratını… (varsa tabi!).

(*) Evrensel, 31 AÄŸustos 2014, Pazar eki
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Sep 2014 1:23    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Mehmet Y. Yılmaz - Hürriyet - 29.09.2014

Davutoğlu enkaz devralmış!

BAÞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun son zamanlarda söylediklerine bakıyorum da haline acıyorum doğrusu.
Çünkü belli ki kendisi Recep Tayyip Erdoğan hükümetinden bir enkaz devralmış!
Davutoğlu'nun, Erdoğan dönemine ilişkin ilk yakınmasına, TBMM'de hükümet programı açıklandığında yaptığı konuşmada tanık olduk.
Orada şöyle demişti: "Başta kadim şehirlerimiz olmak üzere tüm mekânlarımızda politikamız dikey değil, yatay bir yapılaşma olacaktır. İmar mevzuatını günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenleyeceğiz."
Bu, Erdoğan döneminin simgesi sayılması gereken "her köşeye bir gökdelen" politikasına karşı yeni hükümet başkanının ilk çıkışıydı.
Davutoğlu aynı gün, Erdoğan döneminde ihmal edilen AB üyelik süreci ile ilgili olarak da şunu söylüyordu: "AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak amacıyla ulusal eylem planını yürürlüğe koyacağız."
Davutoğlu hükümetinin, Erdoğan'ın çevresi tarafından hiç sevilmeyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, Erdoğan dönemi inşaat politikalarına karşı sesini yükseltmişti:
"Bir anda çok katlı binalara izin verilebiliyor. Bu hem şehirleri çirkinleştiriyor hem kolay para kazanma kapısını açıyor, rantın adil dağıtımında bizde kuşku uyandırıyor."
Babacan'ın artık inşaat yerine sanayi üretimine yatırım yapılması gerektiği yolundaki sözlerine Davutoğlu'nun desteği hemen geldi.
Davutoğlu da imalat sanayisindeki gerilemeye dikkat çekti, "üretmezsek, finans ve diğer sektörlere dayanan büyümenin ekonomide bir balon yaratacağını" söyledi.
Bu Erdoğan dönemi ekonomi politikalarına Başbakan Davutoğlu'nun ilk itirazıydı.
Erdoğan döneminde devletin savurganlığının zirve yaptığını da Davutoğlu'ndan öğrendik.
Davutoğlu "Devlette haksızlık yaratan bir yapı var. Eğer bir milletin üreten, vergi ödeyen kısmı bazı imkânlara sahip değilse, bürokrasi ya da devleti yönetenler bu imkânlara sahipse, bu sürdürülebilir ve ahlaki bir durum değildir" diyordu.
Hedefi de açıklamıştı: Lojmanlar satılacak, makam arabası saltanatına son verilecek vs.
Davutoğlu ayrıca "kayıt dışı sektörlerle mücadele stratejisini" de en geç kasım ayı içinde açıklamaya söz veriyordu.
Davutoğlu, Erdoğan döneminin eseri sayılması lazım gelen AVM patlamasına karşı da esnafı korumak için sesini yükseltiyor!
Her AVM'ye esnaf kontenjanı ayrılacakmış!
İstatistik Kurumu'nun açıkladığı son rakama göre de işsizlik Erdoğan hükümetinin son günlerinde son 41 ayın zirvesine ulaşmış ve işsiz sayısı 2 milyon 800 bin kişiye ulaşmıştı!
Bütün bu tabloya bakınca Davutoğlu hükümetinin durumuna üzülmemek mümkün değil!
Erdoğan'dan bir enkaz devralmışlar, bakalım altından nasıl kalkabilecekler?
Kim bilir belki de bu ağır yükün altında ezildiği için, Erdoğan'ın Başbakan gibi davranmasına sesini çıkarmıyordur!


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Oct 2014 3:09    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
medar69
Advanced Expert
Advanced Expert


Inscrit le: 28 Fév 2012
Messages: 328
Localisation: annemasse74

MessagePosté le: 01 Nov 2014 16:09    Sujet du message: Répondre en citant

Peki kabul ettik bir enkaz almış ,
Acaba Erdoganin Ecevit ten ve Ecevit en önce ki Amerikan kuklalarindan aldığına da bir isim ver bari, o enkaz sa o ne ,Tanzanya mi ,Mikronezya mi ,yoksa sudan mi
Buna benzer birşey olması lazim Smile
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2015 23:56    Sujet du message: Répondre en citant

medar69 a écrit:
Peki kabul ettik bir enkaz almış ,
Acaba Erdoganin Ecevit ten ve Ecevit en önce ki Amerikan kuklalarindan aldığına da bir isim ver bari, o enkaz sa o ne ,Tanzanya mi ,Mikronezya mi ,yoksa sudan mi
Buna benzer birşey olması lazim Smile


Yahu burada soz konusu enkaz Tayyip'in ki... Yani sefe yukleniyor! Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Jan 2015 0:01    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

26.01.2015 Pazartesi

Makamın saygınlığını korumak kimin işi?

KONYA'da, Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği gerekçesiyle iki gün gözaltında tutulan ve sonra salıverilen çocuk için dava açıldı. Savcılık 16 yaşındaki çocuk için 4 yıla kadar hapis cezası istiyor!

Reşit olmayan, yaptığı işin yanlışlığının anlatılarak eğitilmesi gereken bir yaşta, hapse atılacak yaşta değil!

Ama savcılarımız onu hapse tıkmak istiyorlar ki hapisten çıktığında daha da keskinleşsin, militanlaşsın!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu çocuk ile "oturup konuşmak istediğini" söylemişti.

"Niye 16 yaşındaki bir çocuk Cumhurbaşkanı'na hakaret eder" diye soracak, merakını giderecekti.

Keşke bunu yapabilecek bir fırsat bulsa diye düşünmüyor da değilim ama isterse ben kendisine yardımcı olmaya çalışayım.

Cumhurbaşkanı, bizim ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti'ni ve milletin birliğini temsil eder. Bu nedenle saygınlığının korunması esastır, onun için de yasalarımızda "Cumhurbaşkanı'na hakaret" diye takibi şikâyete bağlı olmayan bir suç var.

Zaten Anayasa'nın cumhurbaşkanlarının tarafsızlığı ile ilgili hükmü de bu nedenle vardır.

Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı ve her türlü siyasetin üzerinde olmalıdır ki, milletin birliğini temsil edebilsin, saygınlığını korusun.

Ama şu anda ülkemizde öyle bir Cumhurbaşkanı var ki bir siyasi aktör olarak hareket ediyor, açıkça tuttuğu bir "tarafı" var.

Taraf tutmakla kalmıyor, "karşı taraf" diye düşündüğü herkese, her gün attığı nutuklarla verip veriştiriyor.

Her vatandaş elbette Cumhurbaşkanı'nın makamına saygı göstermek, saygınlığının üzerine titremek zorunda ama kuşkusuz ki bu kavramlar üzerinde hassas olmak herkesten önce, o makama seçilmiş kişiye düşüyor olmalı.

O, vatandaşları arasında ayrım yapmamalı ki vatandaşlar da o makama saygı göstermeye kendilerini mecbur hissetsinler.

Cumhurbaşkanı tarafsızlık yeminini her sabah yeniden hatırlamaz ise ülkenin bir yarısını da hapse tıksanız, bu saygınlığı elde edebilmek güç olur.



http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/mehmet-y-yilmaz_148/bu-iddianame-bestepe-yi-kizdirir_28048622
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Jan 2015 0:03    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


O unvana yazık oluyor!

27.01.2015 Salı


SİYASAL Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra kısa bir "akademik" deneyimim olmuştu.

Öğrenciyken başladığım gazeteciliğe, Adana İTİA'nın "iktisat kürsüsünde" asistanlık sınavı kazandığım için veda edip "akademisyen" olmaya karar vermiştim.

Önümdeki "rol modelleri" şahaneydi çünkü.

O zaman doçent olan rahmetli Ahmet Taner Kışlalı ve bugünkü insan olmamda büyük paya sahip rahmetli Prof. Dr. Kurthan Fişek ile Yankı dergisinde birlikte çalışmıştım.

Kurthan Hoca için "Kankamdı" da diyebilirim, o kadar yakındık. O tarihte doçent olan rahmetli Ünsal Oskay'ın da "sürekli eğitimi" altındaydım.

Altı ay içinde gazeteciliğin bana daha uygun bir iş olduğuna karar verip yine Yankı'ya Mehmet Ali Kışlalı'nın "tedrisatına" döndüm ama ciddi akademisyenlere sahip olmanın, bir toplum için ne kadar önemli olduğunu biliyordum, hâlâ da öyle düşünüyorum.

Bu nedenle Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Başbakan olduğu zaman ideolojik olarak tamamen zıt kutuplarda olmamıza rağmen ümitlendiğimi de söylemeliyim.

Evet, onun Panislamist fikirleriyle, dünya görüşüyle ve temsil ettiği siyasi akım ile mutabık değilim ama "Ciddi bir akademisyen, belki memleketin siyasi havasına da böylece bir kalite gelir" diye ümit etmiştim.
Ama önceki gün Diyarbakır'daki ucuz hamaset gösterisini izleyince hayal kırıklığım bir kat daha arttı.

Anadolu'yu bir arada tutacak şeyin "İslam mayası, tevhit mayası" olduğunu söylemesini anlayabiliyorum.

İdeolojik olarak buna inanıyor, tartışabilirim ama söylediklerini anlayabilirim.
Ama "28 Þubatta hilal İslam'ı temsil ediyor diye hilali bayraktan kaldırmak isteyenler çıktı" sözünün neresinden tutayım?

28 Þubatçıların hiçbir eylemleriyle mutabık değildim, o dönemde yönettiğim Radikal gazetesi ve yazdığım yazılar arşivlerde duruyor.

Onun için rahatça söyleyebiliyorum ki Başbakan'ın sözünü ettiği talebi hiçbir ciddi kaynaktan duymadım, okumadım.

Öyle görünüyor ki Başbakan da, adının önündeki "prof. dr." unvanına rağmen, taşra politikacıları gibi aklına ilk gelen palavrayı kolaylıkla sallayabiliyor!

Bu oya döner mi diye sorarsanız, evet dönebilir, bizim ülkemizde insanlar buna inanabilirler. Nelere inanmıyorlar ki?

Ama o unvanı kazanmak için harcanan senelere yazık oluyor, onu söylemek istedim!




http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/Mehmet-Y-Yilmaz_148/O-unvana-yazik-oluyor_28056671?__hrp__
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Jan 2015 0:05    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Pizza olmazsa pide var


İTALYA Başbakanı Renzi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Paris'teki terör karşıtı yürüyüşe katılması ile ilgili bir yorum yapmış ve "Paris yürüyüşüne katılması biraz sırıttı" demişti.

Belli ki o da ağzından çıkan sözlerin nereye gidebileceğini kolayca fark edebilen biri değil, densizin teki.

Bunun üzerine Başbakan Davutoğlu da, Renzi'nin bu sözleri için "Yaptığı açıklamayı asla kabul edemeyiz. Eğer çıkıp izahat yapmazsa çok sert mukabelede bulunacağız, uluslararası alanda açıklama yapacağız" demişti.
Başbakan Davutoğlu bu sözleri söylediğinde takvimler 16 Ocak 2015 tarihini gösteriyordu. Bugün ayın 26'sı. On gün oldu yani!

O günden beri takip ediyorum, İtalya Başbakanı'nın bir açıklamasını, "özür dilediğini" ya da "Amacını aşan bir söz oldu" diye kıvırttığını da duymadım.
Onun için heyecanla bekliyorum, "çok sert mukabele" acaba ne olacak diye?
Rizotto mu yasaklanacak? Parma jambonu, mozzarella ya da bresaola mı?
Pizza fırınları kapatılırsa, pideyle idare ederiz ama!




http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/Mehmet-Y-Yilmaz_148/Bu-iddianame-Bestepe-39-yi-kizdirir_28048622
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group ¦ Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.