Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - P.R. François Hollande en Turquie le 27 janvier 2014
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Le footballeur français Malouda de Trabzonspor a offert aux Présidents de la Républiques un maillot
Citation:
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande onuruna Çankaya Köşkü'nde yemek verdi. Gül ve Hollande, davetlileri Büyük Þeref Kapısı'nda karşıladı.
Yemeğe, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ile Hollande'ın heyetindeki Fransız bakanlar ve çok sayıda davetli katıldı.
DAVETLİLER
Yemeğe çok sayıda Türk ve Fransız iş adamı katıldı. Davetliler arasında, salona girişinde "iş adamı" olarak anons edilen Konya doğumlu Fransız vatandaşı Samson Özararat da yer aldı.
Yemekte ayrıca Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Tolga'nın da arasında bulunduğu akademisyenler ile piyanistler Süher Pekinel ve Hüseyin Sermet, stilistler Ayşe ve Ece Ege ile Vural Gökçaylı, sanat tarihçisi Semavi Eyice, sinema eleştirmeni Atille Dorsay, sanat danışmanı Rafi Portakal, gazeteci Ali Sirmen, Trabzonspor'da forma giyen Fransız futbolcu Florent Malouda da bulundu.
HOLLANDE: 22 YIL ÇOK DA UZUN DEÐİL
Hollande, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Çankaya Köşkü'nde onuruna verdiği akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, NATO Zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri ilk görüşmede ilettiği daveti gerçekleştirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Fransa'dan 22 yıl aradan sonra Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyinde ziyaret gerçekleştiğini anımsatan Hollande, 16. yüzyıla dayanan ilişkilerin tarihine bakıldığında 22 yılın çok da uzun bir zaman olmadığını belirtti. Hollande, "İlişkilerin geçmişi, I. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasındaki ilişkilere dayanıyor. Zamanında 'leylak ile hilal arasındaki ittifak' olarak adlandırılan bu ittifak herkesi şaşırtmıştı çünkü son derece modern bir ittifaktı. O zaman bile dini aidiyetlerin ötesinde bir ittifaktı" diye konuştu.
Bu orijinal ittifaktan hareketle iki ülke arasında hiçbir zaman kesilmeyen çeşitli temaslar kurulduğunu anlatan Hollande, diller, kültürler ve toplumların bu ilişkinin tanığı olduğunu kaydetti.
''ÇANKAYA'DA TOPLANIYORUZ VE TABİİ Kİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü DÜÞÜNÜYORUM''
"Bu akşam Çankaya Köşkü'nde toplanıyoruz ve tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ü düşünüyorum. Fransa o zaman, cumhuriyetin kurulmasından önce Kemal Atatürk'ün hükümetini tanımış ilk Batılı ülke olmuştu" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Gül, geçmişten sonra şimdiden ve gelecekten de bahsetmek istediğini ifade ederek Türkiye'nin son yıllarda büyük bir dönüşüm geçirdiğini vurguladı.
''YAÞASIN TÜRKİYE, YAÞASIN FRANSA''
Ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açmak istediğini anlatan Hollande, konuşmasını, "Yaşasın Türkiye, yaşasın Fransa" diyerek tamamladı.
CANDAN ERÇETİN'DEN FRANSIZCA ÞARKILAR
Bu arada, Çankaya Köşkü'ndeki yemeğin kültürel program bölümünde, sanatçı Candan Erçetin Türkçe ve Fransızca şarkılar seslendirdi. Erçetin önce bir Edith Piaf şarkısı olan "Non Je Ne Regrette Rien", ardından Türkçe de yorumlanmış Fransızca şarkılardan "Tombe La Neige-Her Yerde Kar Var" ve son olarak Türkçe sözleri Yahya Kemal Beyatlı'nın bir şiirinden uyarlanan "Sans Toi Je Suis Seule-Sessiz Gemi" şarkılarını söyledi.
ÇANKAYA KÖÞKÜ’NDE RENKLİ GÖRÜNTÜLER
Öte yandan Trabzonspor’un Fransız futbol oyuncusu Maou'un da, her iki ülke cumhurbaşkanına forma hediye etmesi renkli görüntülere neden oldu.
Galatasaray Üniversitesi'nde Hollande ile umutlanmak
Fatih Altaylı - Haber Türk, 29 Ocak 2014 Çarşamba
GALATASARAY Üniversitesi Rektörü Sevgili Ethem Tolga bizzat aramasa hiç gideceğim yoktu aslında.
Hollande gelmiş Türkiye'ye bana ne modundayım.
Biz Avrupa Birliği'nden giderek uzaklaşırken, Avrupalı olmaktan her geçen gün biraz daha vazgeçerken, Galatasaray Üniversitesi'ne gidip Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ı dinleyeceğim de ne olacak?
Aslına bakarsanız ruh halimin Hollande ile de fazla ilgisi yok.
Uzun zamandır böyleyim.
Gazeteden eve, evden gazeteye. Ne dışarı çıkasım var, ne bir yemeğe gidesim, ne gidip eğlenesim, ne iki kadeh içesim. Depresyondayım galiba.
Ama nedeni "içsel" değil, "dışsal"... Memlekette olan bitenden kaynaklanan bir depresyon hali.
Ama mektebimin üniversitesinin rektörü arayıp "Gelir misin?" deyince, gitmemek olmaz. Lisemin müdürünün, üniversitemizin rektörünün, kulübümüzün ve derneğimizin başkanlarının "daveti", biz Galatasaraylılar için "emirdir".
Kalktım gittim.
Erken gitmişim.
Önce üniversitenin bahçesinde, benim çocukken koşturduğum bahçede, İlber Ortaylı ile biraz "geyik" yaptık.
Sonra rektörlük binasında Rektör Ethem Tolga, Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, Galatasaraylılar Derneği Başkanı Polat Bengiserp, Hollande'ı beklerken sohbet ediyoruz.
YANAN BİNA İZİN BEKLİYOR
Rektör Tolga'ya yanan binanın içler acısı halini gösterip soruyorum, "Ne zaman başlıyor inşaat" diye.
Bildiğim kadarıyla Galatasaraylılar tamirat işini devlete bırakmıyorlar. Kendi aralarında 15 milyon topladılar. Gerisini de İnan Kıraç verecek ve yanan tarihi bina aslına uygun olarak yeniden restore edilecek.
Ethem Abi, "İzinleri bekliyoruz" diyor.
Bu arada Rektör Ethem Tolga ilginç bir hikâye anlatıyor.
1968 yılında Fransa Cumhurbaşkanı de Gaulle'ün Galatasaray'ı ziyaretinde de Gaulle'ü karşılayan heyette öğrencileri temsilen yer alan Tolga, 46 yıl sonra bir başka Fransa Cumhurbaşkanı'nı okulunun rektörü olarak karşılıyor.
Masada Hollande'a takdim edilecek hediyelerin paketleri var.
Fransız Cumhurbaşkanı'nın koruma şefi "Görmem lazım" diyor.
Özenle hazırlanmış paketler açılıyor.
İçinde Sinan Genim tarafından hazırlanan ve Kıraç'ın kurduğu İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan "Konstantiniyye'den İstanbul"a kitabının 4 ciltlik takımı var.
Sayfa sayfa kontrol ediliyor kitap.
HOLLANDE FARKLI BİR BAÞKAN
Ardından konferans salonuna geçtik.
Sanki aile ortamı gibi.
90 küsur ile 20 küsur yaşları arasında değişen Galatasaraylılar.
Abi dediklerimiz, beraber büyüdüklerimiz, bize abi diyenler, hep birlikteyiz. Sağım solum, önüm arkam 40 yılı aşkın süredir beraber olduğumuz "dostlarım".
Ardından Rektör Ethem Tolga ve Vakıf Başkanı İnan Kıraç birer "hoşgeldin" konuşması yapıyorlar.
Sonra Hollande çıkıyor kürsüye.
Hollande'a karşı biraz önyargılıyım.
Bendeki izlenimi, tatsız tuzsuz bir adam olduğu yönünde. Gerçi son kaçamağıyla bu imajı biraz sorgulamama neden olmuş ama yine de "parlak" bir hali yok zihnimde.
Konuşmaya başlayınca bu önyargım tuzla buz olmaya başlıyor.
Son derece esprili, özgüvenli, konularına hâkim, samimi bir adama dönüşüyor Hollande.
Daha önce gördüğüm Mitterrand'dan, Chirac'tan çok farklı. d'Estaing'le ise hiç alakası yok.
Onlar ne kadar "kalın" ise, Hollande o kadar "ayakları yerde" bir adam.
Galatasaray'ın iki ülke ilişkilerindeki öneminden söz ediyor.
Kültüre katkısından.
Sonra AB'ye getiriyor lafı. Tam üyeliğin "halklar isterse" "bir gün" olabileceğini söylüyor. Yani "Umutlanmayın" diyor. Zaten umutlu olmadığımızın farkında mı bilmiyorum.
BAÞBAKAN ERDOÐAN'LA AYNI SÖZLER
Suriye meselesinden de söz ediyor ve Başbakan Erdoğan'la aynı ifadeleri kullanıyor. Esad'ın kimyasal kullanmasını anlatıyor ve ekliyor: "Kimyasal insanlık dışı ama kimyasal kullanılmadan da orada binlerce insan öldürülüyor. Buna seyirci kalamayız."
Cenevre toplantısına değiniyor ve "Esad artık kalamaz. Seçimler yapılmalı" derken Tunus'taki normalleşmeyi örnek veriyor.
İLBER HOCA ROL ÇALIYOR
O sırada İlber Ortaylı, Hollande'dan rol çalmaya karar veriyor ve aniden fenalaşıyor. Önce Begüm Kitapçıoğlu fark ediyor Ortaylı'nın durumunu. Orada bulunan bir doktor müdahale ediyor İlber Ortaylı'ya.
Ardından François Hollande duruma el koyuyor. Kendi doktorlarını çağırıyor, İlber Hoca birkaç dakika içinde kendine geliyor ve zorla hastaneye yollanıyor.
Hollande konuşmasına kaldığı yerden devam etmeden önce, "Büyük tarihçi İlber Ortaylı'ya geçmiş olsun diyorum. Büyük bir tarihçi olduğu için tarihi bir anda fenalaştı. Umarım bu, güzel kitaplarının daha çok okunması için de bir vesile olur" diyor.
Ardından Candan Erçetin'e verilen "Sanat ve Edebiyat Nişanı"nı Candan'ın yakasına takıyor.
Dersine çok iyi çalışmış; 40 yıllık okul arkadaşım Candan hakkında benim bildiğim kadar bilgiye sahip. İltifatlar yağdırıyor. Þakalar yapıyor. İki kere de öpünce salondan "Candan dikkatli ol" diyor birileri.
Hollande'ı dinlerken niyeyse mutlu oluyorum.
Büyük bir ihtimalle uzun zamandan beri Türkiye'de bir siyasetçinin kızmadan, bağırıp çağırmadan, suçlamadan, fırçalamadan, gözlerinden ateş fışkırtmadan konuştuğunu görmenin verdiği mutluluk bu.
Belki bir gün biz de siyasetçilerin böyle konuştuğu bir ülke oluruz diye umutlanıyorum.
Sonra salaklığımın farkına varıyorum.
VAR MI Kİ OLSUN
Voltaire'imiz, Moliere'imiz, Hugo'muz, Cocteau'muz, Proust'umuz, Sartre'ımız, Bizet'imiz ve buraya sığdıramayacağım daha onlarcası olmadan politikacılarımız için umutlanmak anlamsız geliyor.
Yine de keyfim çok bozulmuyor.
Ne de olsa birkaç saatliğine bile olsa insanın "evinde" olması güzel.
Dernière édition par administrateur le 30 Jan 2014 0:06; édité 1 fois
"DAVETİMİ kabul ettiniz, teşekkür ederim. Sizinle bizim partilerimiz üzerinden bağımız var, ayrıca ikimiz de Sosyalist Enternasyonal üyesiyiz."
Türkiye’yi ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Hollande önceki gün Fransız Sefareti’ne davet ettiği CHP
Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu sıcak sözlerle karşılıyor. Kılıçdaroğlu’nun yanında CHP Genel Başkan yardımcıları, eski Paris büyükelçisi Osman Korutürk ile eski Washington büyükelçisi Faruk Loğoğlu var.
Fransa cumhurbaşkanları ziyaret ettikleri ülkelerde aslında muhalefetle görüşmüyor, böyle bir usul yok. Ama, CHP’yi kendine yakın görüyor ve Kılıçdaroğlu’nu davet ediyor.
BELLİ Kİ HABERDAR
Hollande, Türkiye’yi yakından izliyor:
“Gezi olayları Türkiye’deki demokrasi bilincini gösteriyor, o açıdan önemli”.
Birkaç ay önce Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da toplandığı zaman CHP Gezi ile ilgili broşür ve film hazırlıyor. Bunlar Gezinin dünyaya tanıtımına katkı sağlıyor. Aynı tarihte Başkan Papandreu Gezi Parkına ağaç dikiyor. O fotoğraf dünyaya yansıyor. Hollande broşür ve filmden haberdar.
ADALET FASLI
Kılıçdaroğlu konuyu AB’ye getiriyor, destek istiyor:
“Biz AB’yi uygarlık projesi olarak görüyoruz, AB’ye tam üye olmak istiyoruz. Bazı engeller var. Þu sırada özellikle 23 ve 24. fasılların açılmasını bekliyoruz.”
Hepimizin son yıllarda en çok ıstırap çektiği sorunlar, 23. fasıl “yargı ve temel haklar”, 24. fasıl “adalet, özgürlük, güvenlik” başlıklarını taşıyor.
23. fasıl “yolsuzlukla mücadeleyi” içeriyor. “Yolsuzluğun hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi tehdit ettiğini” belirtiyor, AB ülkelerini yolsuzlukla mücadeleye çağırıyor.
24. fasıl ise, “güvenilir ve verimli polis örgütü kurulmasını, vizeler, terör ve uyuşturucu ile mücadeleyi” içeriyor.
Boğuştuğumuz sorunlara reçete.
YOLSUZLUK VE SEÇİM
Hollande bu fasılların açılmasına destek vereceğini belirtiyor ve ekliyor:
“Yolsuzluk dünyanın çok yerinde olabilir. Önemli olan bunların üzerine gidilmesi ve yargıya götürülmesidir.” Sonra şu ilginç soruyu soruyor:
“Yolsuzluk iddiaları yerel seçimleri etkiler mi?” CHP Lideri genel bir karşılık veriyor:
“Gezi ile birlikte etkileyebilir, biz genel olarak Türkiye, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir’i kazanmak amacındayız. Türkiye’de artık değişim şart.”
Rahat, dostça bir görüşme. Akşam Cumhurbaşkanı Gül’ün verdiği yemekte Kılıçdaroğlu, Hollande’a en yakın kişi olarak bilinen Fransa Tarım Bakanı ile Savunma Bakanı arasında oturuyor. Aynı masada Tayyip Erdoğan da var doğal olarak.
Une réaction reçue à propos de cette contribution sur le voyage d'Etat du Président de la République française.
Citation:
Avec une main-oeuvre pas chère qui ne revendiquent presque jamais rien, des techniciens et des ingénieurs qualifiés "low cost", la France a tout à gagner en allant faire des affaires avec la Turquie...GDF Suez a remporté un énorme contrat de plusieurs milliards d'Euros...et je ne parle pas des autres entreprises.
Les hommes d'affaires et les CEO turcs vont aussi gagner beaucoup de ces accords commerciaux. Après, au niveau social pour les employés et les populations je pense qu'il y aura des pas de fourmis...
Il ne faut pas oublier que ce genre de visite sert à nouer des liens commerciaux. Quand on va en Chine, personne ne dit rien. Pour ne citer que ça, en Chine il y a un "devchirme" de masse qui est fait sur la population Ouighour. Mais c'est bien connu, la Chine est une Grande Démocratie...
En plus, les contrats signés devraient créer des emplois en France.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page Précédente1, 2, 3Suivante
Page 2 sur 3
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum