Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Þafak Pavey
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Sozcu'de gorunce buraya tasimaga karar verdim ama selimiii benden once davranmis, ancak bu AKP Turkiyesindeki onca mesajin içinde kalmasin istedim. Cunku bu igrençlik oyle basit bir sey degil. Turkiye'nin nerelere geldigini gosteriyor.
SelimIII a écrit:
Basbakan buyurdu "dindar ve kindar bir gençlik yetistirecegiz".
Malatya AKP Gençlik Kolları MYK üyesi uygulamaya geçti :
Citation:
"Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın."
Bunu kime soyluyor, arkadasini kurtarmak isterken bacagini kaybeden CHP milletvekili Þafak Pavey'e...
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 22 Déc 2012 23:23 Sujet du message:
Kim bu Þafak Pavey kufurbazin biri mi? Benim bildigim nazik bir kadin.
Baktim :
Citation:
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Atla: kullan, ara
Þafak Pavey
Doğum 10 Temmuz 1976 (36 yaşında)
Ankara
Meslek Diplomat, siyasetçi
http://www.safakpavey.com
Þafak Pavey (d. 10 Temmuz 1976, Ankara[1]) Türk diplomat, siyasetçi. Ayşe Önal'ın kızıdır. Erzurumludur.
Londra Westminster Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdikten sonra yüksek lisansını London School of Economics'de tamamlamıştır. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve giriş seviyesinde Arapça, Farsça bilmektedir. Uluslararası işaret diliyle de konuşabilmektedir.[2]
Birleşmiş Milletler'deki Engelli İnsan Hakları Sekreterliği görevini bırakarak 15 yıl sonra Türkiye'ye geri dönmüş,[3] 12 Haziran 2011 seçimlerine girip Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1. bölge 5. sıradan milletvekili seçilmiştir.[1] İsviçre Zürih'te, Cenevre Üniversitesi'nde sanat eğitimi aldığı dönemde tekerlekli sandalyedeki bir arkadaşını trene bindirmeye çalışırken geçirdiği bir kaza sonucu sol kol ve bacağını kaybetmiştir. Buna karşın yaşama sevincinden, gücünden hiçbir şey kaybetmemiş, bu duruşu ile Zürih Üniversite Hastanesi’nde tez konusu olmuştur. Bu çalışma kitap olarak yayımlanmıştır. Türkiye-Güney Kore Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesi ve Türkiye-Norveç Parlamentolararası Dostluk Grubu başkanvekilidir. 30 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Cumhuriyet Halk Parti Merkez Yönetim Kurulu'nda Doğa Hakları ve Sosyal Poltikalardan sorumlu Genel Başkan yardımcılığı görevini yürütmektedir.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 23 Déc 2012 0:48 Sujet du message:
Gerçekten mide bulandirici bir durum.
Bu kadari da olmaz dedirtten cinsten, ustelik isin içine muslumanlikta karistirilmis...
Karamsar olmamak elde degil.
Ben de buraya Safak Pavey'in konusmasini tasimak için geldim. Cengiz Bey benden once davranmis.
Pavey'in konusmasi tarihe geçecek cinsten, din somurusunu, ikiyuzlulugu çok kibarca anlatiyor.
Saçlarini orterek bir daha kirlenmeyeceklerini soyleyebilecek kadar musluman olduklarini ileri suren turbanli milletvekilleri kendileri gibi olmayanlari pis olarak niteleyebiliyorlar ama Pavey'in takma bacagini kapatabilmek için pantalon giymesine karsi çikan zihniyete onlar için viz geliyor tiris gidiyor. Kendilerine ozgurluk isterken kendileri gibi olmayanlarin ozgurlukleri onlar için bir hiç...
Ustelik Pavey'in bacagini kaybetmesini "Allah belani vermis daha ne istiyorsun" gibisinden laflar ediyorlar, o bacagin bir kisiyi metro kazasindan kurtarmak için kaybedilmesi onlar için hiç bir anlam ifade etmiyor, tipki Turkan Saylan'a yaptiklari gibi...
Dinde vicdan ve merhamet var, Pavey'in dedigi gibi gostermelik yok... Ama dindar olduklarini bagiranlarda bunlardan hiç yok...
Her cümlesi özenle seçilmis bir konusma Pavey'in ki.
Inscrit le: 22 Juil 2008 Messages: 435 Localisation: Paris
Posté le: 01 Nov 2013 3:42 Sujet du message:
Bu genc kadinin TBMM Genel Kurulu onundeki harika konusmasini dinlerken gozlerim bugulandi.
Yaninda olsaydim, sevgiyle, takdirle ve saygiyla bagrima basardim onu.
Bacaklari olan kof beyinliler cok dunyanin her yerinde.
Bu kadinin bir bacagi eksik ama beyni saglam, olaylari ve durumlari yorumlayis tarzi hayranlik uyandirici.
En yadsinamaz aci gercekleri bile, her turlu saldirganliktan uzak kalarak, ustelik gulumseyerek dile getirirken, tasi gedigine oturtmakta ne denli usta oldugu besbelli.
Halen internette kolayca bulunabilen ve yedi dakika suren bu konusmasinin videosunu izlerken kendisini dinleyenlerden kimilerinin (bu arada bazi kadin milletvekillerinin) onun soylediklerinden ne kadar rahatsiz olduklarini farketmemek olanaksizdi.
Gozlerini ona dikemeden, bazan da baslarini dik tutamadan duydular onun soylediklerini.
Bu mumkun olsa onun TBMM’den uzaklastirilmasini dusledikleri besbelliydi.
“Dogruyu soyleyeni dokuz koyden kovarlar” ya !
Onlarda bu nefret hissini yaratabildigi icin de kutluyorum kendisini…
BUNLARI YAZDIKTAN SONRA SU ACIKLAMADA BULUNMAM YARARLI OLABILIR :
Ben ne onun TBMM’de temsil ettigi CHP’nin sempatizaniyim, ne de herhangi bir baska siyasal partinin.
Sadece Safak Pavey’in kisiliginin bende uyandirdigi hayranligi, sevgiyi ve saygiyi dile getirmek istedim bu ictenlikle yazdiklarimla.
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 01 Nov 2013 19:12 Sujet du message:
SAFAK PAVEY'in konusma metni:
“Size bu konuşmayı; her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum... Ortalama yaşın 50 olduğu bir mecliste su içmenin dahi yasak olduğu bir genel kurulda çalışıyoruz. Yaşlı haklarının, hasta haklarının bile düşünülmediği bir genel kuruldan söz ediyorum.
Turist olarak bile gitmediğiniz coğrafyalarda, Afganistan’da, Yemen’de, İran’da, yıllarca türban kullanmaya mecbur edilmiş biri olarak yapıyorum. Mecliste pantolon giymesi, bir erkek vekil tarafından engellenmiş, bir kadın vekil olarak yapıyorum. Olmayan bacağı, erkekler tarafından siyaset sohbetine dönüştürülen biri olarak yapıyorum. Ve artık AKP ’nin başı açık vitrin vekillerinin; emanet oyları, gerçek sahibelerine geri verme zamanının gelip çattığını düşünüyorum. AKP’yi iktidara taşımış asıl kadınlarının meclis koltuklarını almalarının hakları olduğuna inanıyorum.
Elbette ülkemde sekülarizmin geleceği ile ilgili muazzam endişelerim var. Ama kaygım türbanla, kırmızı ruj arasına sıkıştırılmış semboller değildir.
Demokrasi paketinde aynı ideolojiyi paylaşan erkek polis doğal karşılanırken; türbanlı kadın polise yasak gelmesine çok şaşırmıştım. Daha vahim bir cinsiyet ayrımcılığı olabilir mi? Ben polisin başındaki türbandan değil, bana vaat ettiği şiddet geleceğinden korkarım.
Mecliste, cemevi açmak için Diyanet’ten fetva isteyen anlayıştan korkuyorum. Yani bir inancın ibadet hakkını diğer inancın iznine bağlayan anlayıştan korkuyorum. Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkuyorum.
Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Söylemek isterim ki; Özgür bir hayat çok yavaş kurulur ama çok hızlı yıkılır.
Tam da bu nedenle, çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Türbanla özgürlük ilişkisi bıçak sırtı gibidir. Bir yandan inanç özgürlüğünü temsil eder, öte yandan inanç baskısını. Birçok kadın inanarak örtünürken, birçok kız kendilerini kontrol eden aile güçleri tarafından zorla kapatılırlar.
Clinton, 2007 de ‘Kadın değişirse, gelecekte değişir’ demişti. Hatta Emine Erdoğan o kadar beğenmiş olmalı ki; geçenlerde konuşmasında kullandı. Sosyal özgürlük alanlarımız, geleceğimizden çalınarak, birer birer imha ediliyor. Beş yaşında örtülen, on beş yaşında evlendirilen kızlarımıza bakalım. Geleceğimiz gerçekten kadınlarımızın hali üstünden, berbat bir şekilde değişiyor. Biz kültür olarak hiç önemsemeyiz ama her özgürlük aynı zamanda büyük bir sorumluluktur...
Türbanlı kadın vekillerden beklentim büyük; Mesela, ülkemin neden, kadın hakları konusunda dünyanın yüz yirmincisi olduğunu anlatmalarını bekliyorum. Neden, 57 İslam ülkesindeki toplam kadın hakları ortalamasının, tek başına Birleşmiş Milletlerde bile yer alamayan Tayvan seviyesine erişemediğini açıklamalarını bekliyorum. Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir. Artık, türbanı bir insan hakları ihlalinden, bir insan hakları kazanımına dönüştürmek, onların sorumluluğudur. İnanç özgürlüğünün en büyük güvencesi, geleceğimizi dini rehberlikle kontrol etmek değil, kusursuz bir sekülerizmdir. Ne demek istediğimi,
seküler Norveç’te doğup, ülkemde vekil olanlar anlayacaktır. Umarım ortak geleceğimize inanıyorlarsa hukuk ve sekülerizmin neden elzem olduğunu taraftarlarına anlatırlar. Lütfen hatırlayın, Ortadoğu da bizim seküler toplumumuz tek taş pırlanta gibi ışıldıyordu…
Oldukça merak etiğim bir ayrıntı var. İnanç gösteri için kullanılabilir mi? Büyük bir ruh temizliğinden doğan muhteşem bir tevazu ile yaşanması emredilmiyor mu? Buraya gelmeden önce, türbanlı vekillerimizin konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüklerine dair tek bir kelime kullandıklarına rastlayamadım. Kendi inanç özgürlüklerine gösterdikleri hassasiyeti, Ruhban Okulu, azınlık okulları, cemevleri, bir inanç biçimin mundar olarak ilan edilmesi gibi sorunlu inanç alanlarında göremedim.
Mesela bilimin özgürlüğünü kelepçeleyen YÖK hakkındaki fikirlerini de bilmiyorum.
Ama şu hakareti bütün haberlerde duydum: “Başımı açarak, bir daha kirlenmeyeceğim.” Bu durumda başı açık olanlar kirlenmişler midir? İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir?
Görülüyor ki bir arada yaşama efsanemiz çökmüş... Kibirden küfelik olmuşsanız, size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız? Bir taraf, bir arada yaşamanın yolunu ararken; öbürü sindirmek, dönüştürmek, özgürlüklerini birer birer yok etmek istiyorsa; bizi yok ettiğinizde; gelecek olimpiyat tanıtımına kimi koyacaksınız? Biz Sivas’ta yakılan, Gezi de vurulan, evlerine işaret konulan, hayat tarzından ötürü cezalandırılanlarız. Ama her nasılsa kronik mağdur sizsiniz…
Azınlığın çoğunluğu ezmesi sürdürülemez. Ama çoğunluğun azınlığı ezmesi sürdürülebilirdir.
Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir akıbete sürüklemekten kaçınmaya niyetliyseniz; adaletle öç almak arasındaki farkı en kısa zamanda öğrenmelisiniz.
Türkiye Cumhuriyetinin gelmiş geçmiş en otoriter hükümeti nasıl oldu da, birkaç dakikasını almayacak olan iç tüzük değişikliğini yapmadı. Acaba planladığı gösterinin kavgaya dönüşmesini hayal ederek kazanacağı politik kar mı cazip geldi? Bunu bilemiyorum ama bir kanun yapıcı olarak ben iç tüzük değişmeden asla pantolon giymeyeceğim. Bizden çatışma bekleyenler için altını çiziyorum: Biz çatışmıyoruz, var olmak için direniyoruz.
Tarihe dönüp bakarsanız hepimizi neyin beklediğini göreceksiniz. Kendi yarattığınız radikal canavarın sizi de teslim almasını; sadece bizim var olma mücadelemiz önleyebilir. Bundan sonrasını arif olanlara bırakıyorum…” _________________ Родион Романович Раскольников
Belden asagi vurmayi, ezildikleri zaman karsisindakinin ozel hayatini didikleyip onunla bu alanda basa çiklayi surdururler... Sevilay denen kadinda boyle biri iste...
Madem ozel hayata giriliyor, Pavey'de kaçinilacak bir durum yok !
Inscrit le: 29 Jan 2010 Messages: 742 Localisation: Paristanbul
Posté le: 06 Nov 2013 3:55 Sujet du message:
Admirable, courageuse, les mots ne suffisent pas pour qualifier Mme Pavey, son discours à l'assemblée fût absolument remarquable et les attaques contre elle d'une bassesse tenant réellement de la mauvaise foi. Que se passe t-il dans la tête des femmes non-voilées de l'akp comme Fatma Sahin? Le font-elles exprès de ne pas voir la réalité? Mme Sahin parle des soi-disant progrès accomplis dans l'éradication des violences faites aux femmes depuis dix ans. Est-ce de l'ironie? La peur d'être sanctionnée?
Une forme d'omerta règne au sein de l'akp, pas étonnant pour le parti d'un dictateur...
Yukarida adi geçen, Safak Pavey'in meclisteki konusmasi uzerine onun ozel yasamina atifta bulunarak, bacagini aslinda sevgilisinin kendisini terketmesi uzerine intihar etmek uzere trenin onune atladigini yazacak kadar asagilasan Sevilay denen kadinin ne kadar sahibinin sesi oldugunu biraz dah iyi anladim simdi bu forumlarda "Atatürk" için ne yazilmis diye merak edip arama yaptigimda.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page 1, 2Suivante
Page 1 sur 2
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum