295 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 295
Membre(s) : 0
Total :295

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 16h46:01
murat_erpuyan : 16h48:25
SelimIII : 1 jour, 06h12:57
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Fransa Turkiye iliskileri
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Fransa Turkiye iliskileri
Aller à la page Précédente  1, 2
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 27 Oct 2020 17:47    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Eski Paris Büyükelçisi Özülker: Sorun, son krizle sınırlı değil

Cumhuriyet, 27/10/2020

Ankara-Paris hattında yaşanan gerilimi değerlendiren Türkiye’nin eski Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, Türkiye-Fransa arasındaki krizin, uzun süredir devam eden sorunların birikiminin sonucu olduğuna dikkat çekti. Yaşanan krize karşın iki ülke ilişkilerinin kopma seviyesine gelmeyeceğini belirten Özülker, “Türkiye, Fransa’yla tüm bölgesel sorunlarda karşı cephelerde yer alıyor ancak ilişkiler öyle girift düzeydeki topyekûn koparıp atılamaz durumda. Macron elbette aşırı politikalar uyguluyor, fakat Macron gelip geçicidir. Dolayısıyla ilişkiyi koparmadan götürmek lazım” dedi.




2002-2005 yılları arasında, Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği görevini yapmış olan Uluç Özülker, Türkiye ve Fransa arasında yaşanan gerilimle ilgili Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Türkiye ile Fransa arasında yaşanan gerilim, sadece Charlie Hebdo karikatürleriyle alakalı değil, bu, büyük bir olayın küçük bir parçası. Macron son dönemde Türkiye’yi karşısında düşman muhatap olarak görme eğiliminde. Bu da Fransa yönünden Macron’a verilmiş yeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir” dedi.

Macron’un köklü bir siyasi gelenekten gelmemesine karşın cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu ırkçı eğilimli Marine LePen’e karşı kazandığını, fakat son dönemde kamuoyu desteğinin giderek azaldığını kaydeden Özülker, şöyle konuştu: “Genelde otokratik rejimlerde bu yaygındır, ama son zamanlarda pek çok ülkede bunu görüyoruz: Liderler içeride sıkıntısı varsa dikkatleri dışarıya döndürmek suretiyle puan kazanmak için dış politikayı kullanabiliyorlar. Macron bu kapsamda Fransa’nın bir dönem manda idaresinde tuttuğu Suriye, Lübnan gibi ülkelerde söz hakkı olduğunu iddia ediyor. Burada Türkiye, yakın çevresinde Rusya ile olabildiği ölçüde işbirliği yaparak Fransa için engel oluşturuyor. Bunun sonucunda Ege, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, şimdi de Azerbaycan-Ermenistan ihtilaflarının hepsinde Fransa, Türkiye’nin karşısında. Bu da bugün olmuş değildir, geçmişten gelen politikalar doğrultusunda gerçekleşmektedir.”

Türkiye ile Fransa’nın ilişkilerinde dönem dönem gerilimler yaşandığını, Fransız kamuoyunun ve siyasetinin Türkiye’yi dost bir ülke olarak görmediğini söyleyen Özülker, buna karşın özellikle ekonomik ilişkiler dikkate alındığında ilişkilerde bir kopmanın öngörülemeyeceğini belirtti. Özülker, “İlişkiyi koparmadan götürmek lazım. Bunun yolu diplomasidir. Diplomaside üslup da içerik kadar önemlidir” ifadelerini kullandı.


‘YALNIZLIĞA SON VERMEK GEREK’

Türkiye’nin mevcut dış politikasıyla kendi lehine çözümlere ulaşmasının mümkün olmadığını belirten Özülker, “Türkiye’nin hakkının, hukukunun savunulması gerektiği muhakkak. Ama herkesle kavga ederek ya da güç gösterisine gidilerek bir yere gidilemez. Türkiye’nin dış politikadaki yalnızlığına son vermesi için de etrafındaki ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye öncelik vermesi gerekiyor. Mesele sadece haklı olmak değil, bu haklılığın diğer ülkeler tarafından kabul edilmesidir” diye konuştu.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Oct 2020 18:30    Sujet du message: Répondre en citant

Erdogan'in Fransiz mallarini boykot çagrisi acizligin yaninda hiç de akilli olmayan bir tepki gosterisi.

2002 den beri ulkenin neyi var neyi yoksa satarken bir çogunu Fransizlar aldi, sanayi, hizmet sektorunde. Ayrica ornegin Renault'yu boykot edersen en çok sen zarar gorursun.

Tabii kendi ayagina da kursun sikmis olursun. Firt Lady'nin bilmem kaçbin Avroluk Hermes çantasi ne oluyor.

Milletin agzi torba degilki dikesin derler, iste sana bir resim :

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Oct 2020 18:30    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
bendeniz
Expert
Expert


Inscrit le: 17 Nov 2014
Messages: 225

MessagePosté le: 29 Oct 2020 1:19    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Erdogan'in Fransiz mallarini boykot çagrisi acizligin yaninda hiç de akilli olmayan bir tepki gosterisi.

2002 den beri ulkenin neyi var neyi yoksa satarken bir çogunu Fransizlar aldi, sanayi, hizmet sektorunde. Ayrica ornegin Renault'yu boykot edersen en çok sen zarar gorursun.

Tabii kendi ayagina da kursun sikmis olursun. Firt Lady'nin bilmem kaçbin Avroluk Hermes çantasi ne oluyor.

Milletin agzi torba degilki dikesin derler, iste sana bir resim :





Simdi bu ekli hali dolasiyor sosyal medyada



daha çantayi eklememisler...



Wink
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
bendeniz
Expert
Expert


Inscrit le: 17 Nov 2014
Messages: 225

MessagePosté le: 29 Oct 2020 1:20    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da mizah olsa gerek

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2020 19:20    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLER

55. Hükümette Devlet Bakanı olarak görev yaptım.
Berber çalıştığım Bakan arkadaşlarımdan vefat edenler oldu.
Bülent Ecevit (Başbakan Yardımcısı), İsmet Sezgin, Refaaddin Şahin, Yıldırım Aktuna, Mehmet Batallı, Yücel Seçkiner, Işılay Saygın, Rüştü Kazım Yücelen, İsmail Cem, Halil İbrahim Özsoy ve Necdet Menzir!

Dün 55. Hükümetin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ı da kaybettik.
Başta Başbakan Mesut Yılmaz olmak üzere, sonsuzluğa uğurladığımız “Devlet Adamı” arkadaşlarım için Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Tüm sevenlerine ve yakınlarına sabır temenni ediyorum.

55. Hükümetteki görevlerimden biri, Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşlarının Sorunlarıyla ilgilenmek ve çözüm üretmek vardı. Sayın Ecevit’in katkılarıyla, “Yurtdışı Vatandaşlık Üst Kurulunu” oluşturduk.
Avrupa’da kendisini ispat etmiş saygın vatandaşlarımızı kurulda görevlendirdik.
Amacımız bu kurulu “TBMM” denetiminde çalışan bağımsız bir kurul haline getirmekti.

Fakat 2002 yılında iktidara gelen AKP, her güzel şeyi bozduğu gibi bu kurulu da bozdu ve ne kadar Milli Görüş artığı, yurtdışındaki vatandaşlarımızı dolandırmış tarikatçı varsa onları kurula aldı!
Kurulun görevi, sadece para toplamak ve AKP Genel Başkanı Avrupa’ya geldi mi onu karşılayıp, alkışlamak oldu!

AKP, şimdi de Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı daha büyük bir tuzağa çekmek için çalışıyor!
AKP, hür dünyada kendisine karşı her gün giderek artan nefreti, İslam Dinine yönlendirerek Avrupa’daki Müslümanları tahrik etme, kışkırtma yolunu kullanmaya başladı.

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın oyuna gelmeyip, bu yobazlara yüz vermemelerini, mümkünse derhal polise bildirmelerini önemle rica ediyorum.

Avrupa’daki liderlere de aklın yolunu seçmelerini, Dinlerarası bir çatışmaya yol açacak söylemlerden uzak durmalarını öneriyorum. Diplomasi ve karşılıklı saygı ile çözülmeyecek problem yoktur.

AKP’nin son çılgınlığı da şudur;
Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde yaşayan, barış ve sevgi dini İslam’ı çarpıtıp cinayet işleyen, kafa kesen radikal örgütlerin militanlarının “Türkiye’ye İltica” taleplerini kabul edip, onları Türkiye’ye almak!
AKP kafası, bu militanları Türkiye’ye almakla, bu sapıkların yaptıkları tüm eylemleri de kabullenmiş olacaktır! Bu davranışla, Çağdaş ve Medeni Türkiye imajı ağır bir darbe daha yiyecektir.

Fransa’da çarpıtılmış radikal İslam’ı yaymakla suçlanan İdriss Sihamedi ve tarikat mensuplarının tamamı Türkiye’den iltica talebinde bulundu.
Bu taleplerin kabul edileceği, Türkiye Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce kendilerine bildirildi.

İltica talebinin kabul edilip, radikal militanların ülkemize kabulleri hem Türkiye’yi, hem de yurtdışındaki vatandaşlarımızı zor durumda bırakacaktır. Zaten, İŞID ve El-Nusra militanlarını Türkiye’de barındıran AKP, şimdi de bu kabulle Türkiye’yi “Teröre ve teröriste yataklık yapan ülke” konumuna düşürecektir.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, yıllardır barış ve dostluk içinde yaşadıkları komşuları tarafından yalnızlığa itileceklerdir. Türkiye ise her türlü ekonomik müdahaleye açık hale gelecektir.

Allah, rezil etmek istediği kullarının önce akıllarını alırmış!
AKP’nin aklının alındığı bildiğimiz bir gerçek.
Tamam da Türk Milletinin günahı ne?
AKP, zücaciye dükkanına giren fil gibi her şeyi kırıyor, yıkıyor.
Ceremesini ise yurtiçinde ve yurtdışındaki Türkler çekiyor.
Sizce bizim günahımız nedir?
“Çalıyor ama çalışıyor” demek, itiraz etmemek, hakkımızı aramamak, Cumhuriyete ve Demokrasiye sahip çıkmamak olabilir mi?

Sağlık ve başarı dileklerimle 31 Ekim 2020
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı




https://cobanatesihareketi.com/ilan/rifat-serdaroglu-l-yurtdisinda-yasayan-turkler
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2020 19:41    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
Devlet, kin'le intikam duygusu'yla yönetilmez.

Akıl'la yönetilir.

Savaşılır, biter, geleceğe bakılır.

Geçmiş yaraları deşmenin ulusal çıkarlara faydası yok.


Fransa Turkiye didismesi demege dilim varmiyor, Erdogan'un Macron'la didismesi, Macron'un kasitli Turkiye karsitligi eski defeterleri açmaya zorluyor. Ben, galiba burada bir-iki daha yazdi, "Fransa Ermeni soykirimini tanir" kanunu geçtiginde onermistim, Maras'ta, Antep'te Fransiz Mezalimi anitlari açilsin diye...

Yine de unutmamak gerekir, Fransa durumu erken anlayip Ankara Hukumetiyle anlasan ilk Batili devlettir.


Y. Özdil defteri açmis...

Citation:


Fransa

30 Ekim 2020

Yılmaz Özdil


Fransa'ya pek öfkelendik.

Asrın liderimiz açtı ağzını yumdu gözünü.

“Siz değil misiniz Ruanda'da insanları katleden” diye bağırdı.

“Siz değil misiniz Cezayir'de insanları katleden” diye hesap sordu.

“Siz değil misiniz sömürge için Afrika'yı işgal eden” diye hatırlattı.

“Siz katilsiniz, katil” dedi.



Elbette hepsi insan evladıdır, kimse kimseyi öldürmesin ama, Ruanda'dan bize ne birader?



Fransa'nın tarihteki insanlık suçlarına hesap soracaksak, düşüne düşüne aklımıza Cezayir mi geliyor?



Fransa'nın sömürge için işgal ettiği ülkelere örnek vereceksek, tee Afrika'ya gitmeye gerek var mı?



Antep niye Gazi?

Maraş niye Kahraman?

Urfa niye Şanlı?



Kimin işgaline karşı verdik bu sıfatları bu şehirlerimize?

Kim silah zoruyla oturdu topraklarımıza?



Türk insanına katliamın feriştahını kim yaptı?




■ Antep'te “14 Şehit Anıtı” var, Kuvayı Milliye müfrezesine ekmek su taşırken yakalanıp, birbirlerine bağlanarak yaylım ateşle kurşuna dizilen, cansız bedenleri süngülenen, henüz 12 yaşındaki 14 çocuğumuz anısına dikildi… Kim katletti onları?

■ “Şayet düşman geçerse, anca naaşımın üzerinden geçer” diyen Şahin Bey, hangi düşmana karşı vücudunu siper etti?

■ Barikatlar kurup, mahalle mahalle, sokak sokak vuruşmadık mı Antep'te? Kiminle vuruştuk?

■ Ahali namazdayken, camilerimizi top atışına tutanlar kimdi?

■ Kadınlarımız tohumluk olarak depolanan zerdali çekirdeklerini kırıyor, eziyor, kepekle karıştırıp ekmek yapıyordu, atlar, eşekler tükenmişti, kedileri bile yemek zorunda kaldık… Antep'i böylesine öldüresiye kuşatma altında tutan kimdi?

■ Maraş Kalesi'ndeki Türk Bayrağı'nı yırtarak kim indirdi?

■ Maraş'ta köylerimizi kim yaktı?

■ Tekke kilisesi'ni cephanelik olarak kullanıyorlardı, adeta kale gibi koruyorlardı, burasını imha edebilmek için kendisini feda edecek, tereddüt etmeden ölümün üstüne yürüyecek bir gönüllüye ihtiyaç vardı, Yusuf çavuş “ben giderim” dedi, kapı gibi pehlivandı, beline dinamit lokumlarını sardı, havanın kararmasını bekledi, zifiri karanlıkta binanın arkasına yaklaştı, ön kapıda nöbet tutanlara görünmeden tırmanmayı başardı, çatıya çıktı, kiremitleri kaldırdı, kasaturasıyla oya oya delik açtı, kelime-i şahadet getirdi, kibriti çaktı, fitilleri ateşledi, dinamit lokumlarını peşpeşe kilisenin içine bıraktı, kulakları sağır eden bir gürültü koptu, cephanelik kilise yokoldu, Yusuf çavuş şehit oldu… Kime karşı şehit oldu?

■ Kuvayı Milliye saflarında Urfa'nın kurtuluş mücadelesine katılan Iraklı Arap aşiret lideri Uceymi Sadun paşa, hangi ülkenin ordusuyla çarpıştı?


■ Adana'da kelimenin tam manasıyla Türk soykırımı yapan, savunmasız sivilleri katleden, ağaçlara asan, kuyulara atan, kadınlarımıza öldürünceye kadar tecavüz eden, kadınlarımızın bileziklerini küpelerini soymak için, ellerini kulaklarını kesen, Kozan'da mesela, defterdar Hamdi efendiyi, mektupçu Ali Rıza efendiyi, emekli yüzbaşı Mehmet beyi, diri diri fırında yakan, kimdi?

■ Kıbrıs'taki askeri kampta İngilizler tarafından eğitilen 120 bin Ermeni'ye üniforma giydirip, üstümüze salan kimdi?

■ Bugün Cezayir'in, Afrika'nın haklarını filan savunuyoruz ama… O günlerde Cezayir askerleri, Senegal askerleri, bizim topraklarımızda hangi ülkenin üniformasıyla Türk öldürüyordu?

■ Ankara müftüsü Börekçizade Rıfat efendi'nin başkanlığında, yurtsever din adamlarımız tarafından kaleme alınan Anadolu fetvası'nda “Adana, Antep, Maraş ve Urfa'ya tecavüz ediliyor” denmiyor muydu? Topraklarımıza tecavüz eden kimdi?

■ Sevr antlaşmasıyla Adana, Antep, Urfa kime bırakılmıştı?

■ Mersin'i kim ateşe verdi?

■ Hatay'ı bize gazeteden biriktirdiğimiz kuponla mı verdiler?

■ İstanbul'un fethini kutlamak yasaklanırken, aynı İstanbul'da hangi ülkenin devriminin yıldönümü kutlanıyordu?


■ Türk milleti katledilirken, topraklarımızda insanlık suçları işlenirken, “Liberte, Egalite, Fraternite” yani “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganlarıyla Taksim'de resmi geçit yapanlar kimlerdi?



Devlet, kin'le intikam duygusu'yla yönetilmez.

Akıl'la yönetilir.

Savaşılır, biter, geleceğe bakılır.

Geçmiş yaraları deşmenin ulusal çıkarlara faydası yok.



Ama, illa Fransız suçu arıyorsan, Ruanda'da ne işin var?

Antep'i anlatacaksın.

Maraş'ı hatırlatacaksın.

Urfa'nın hesabını soracaksın.

Adana'yı örnek göstereceksin.



Yok eğer, illa tarihi ayıp arıyorsan…

Kendi tarihini unutmuşsun.

Asıl ayıp bu!




https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/fransa-6103972/



!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2020 20:12    Sujet du message: Répondre en citant

Imaj o kadar kotu ki Erdogan sayesinde bunu Fransizlara anlatmak beyhude...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 02 Nov 2020 1:31    Sujet du message: Répondre en citant

Fransiz mallarini boykot çagrisi sonrasi :



Fransız kalamazdım!

Fransız ürünlerine yan bakmamız buyuruldu. Milli seferberliğe Fransız kalamam. Üstelik serde hasbelkader edebiyatçılık var. Özgün katkı sunabilmem gerek. O halde buyurun buradan yakın…

28.10.2020 - 00:01




Büyüklerimiz Fransız ürünlerini derhal boykot etmemizi buyurdularsa, hiç tereddüt etmemeliyiz.

Zaten niye tereddüt edelim ki? Milli muhalefetimiz bile bu çok hassas dış meselede -her zaman olduğu gibi- iktidara biat etmiyor mu?

Kafa karıştıracak münafık sorulara yer yok!

Yok efendim Türkiye’de üretilen Fransız ürünleri de boykot edilmeli miymiş? Hammaddesi Türkiye’den giden, orada ya da burada üretildikten sonra son hali burada satılanlar kapsama alınmalı mıymış? Fransız şirketlerinin dağıttığı doğalgaz ne olacakmış? Fransız betonuyla yapılan evleri yıkmak mı gerekiyormuş? Bunlar laf!

Kaldı ki bu meseleler beni aşar. Ben ne anlarım? Ekonomist miyim?

Bana sorarsanız, neme lazım, Fransa ile ilgili ne varsa hepsini atalım: Tüm Fransız şirketlerini kovalım, emperyalist ve hain yatırımlarını da çarpalım suratlarına. Fransız patronları, Türk işçilerini daha fazla sömüremesinler! O işi milli sermayeden başkası kimse yapamamalı…

Fransa’daki vatandaşlarımızı da ortak edelim bu boykota. Fransızlarla her tür alışverişi ve selamı sabahı kessinler. Hatta topluca memlekete dönsünler. Göçmen işçiler giderse Fransız ekonomisi çöker.

“Peki, bu konuda sen ne yapacaksın?” diye soran münasebetsizler var.

Neymiş, çocukluğumun yarısı Fransa’da geçmişmiş, Fransızca ikinci anadilimmiş, hatta Fransa ikinci vatanım sayılabilirmiş… Eee? Öyle olunca memleket evladı olmaktan çıktım mı yani?

Geçimimi Fransızcadan Türkçeye çeviri yaparak sağlıyorum diye, bu milli seferberliğe Fransız mı kalacağımı sandınız? Ayıp denen bir şey var!

Bıraktım efendim. Çoktan bıraktım. Artık çeviri yapmıyorum.

Diyeceksiniz ki çevirecek ne kalmıştı? İki ülke arasındaki ilişkiler epeydir limoni, hatta derin dondurucuda… Korona da tüy dikti, gelen giden yok… Olsun. Çevirmiyorum ya, siz ona bakın. Gerisi teferruat.

Hem… Ben Fransız ürünlerinden uzak durmak için talimat bekleyenlerden değilim: En çok tükettiğim Fransız ürünlerini epeydir boykot ediyordum zaten.

Düşünsenize: Avronun küstahça yükselişi sonrasında en sıradan Fransız şarabının fiyatı, bizim en yüksek vergiye tabi yerli şarabımızın bile iki misli oldu!

Fransız peynirlerinden hiç söz etmiyorum bile: Mis gibi kaşarımız ya da kaşkavalımız varken, kim ne yapsın kamamberi, rokforu, hatta röbloşonu? Glüten alerjim yüzünden zaten epeydir baget de yiyemiyorum…

Gelgelelim, serde hasbelkader edebiyatçılık var. Bunun omuzlarıma yüklediği sorumluluklar var. Herkes gibi sıradan bir boykotla yetinemem. Özgün bir katkı sunmam bekleniyor olabilir.

O halde sormak zorundayım: Ya sözcükler?

Dilimizdeki Fransızca kökenli sözcüklerimizden söz ediyorum. Onları kullanmaya devam mı edeceğiz? Fransızcayı dilimize dolarsak milli şuurumuz tökezlemez mi?

Bence hepsini atalım. Fransızca sözcük kalmasın dilimizde!

Örneğin artık “agresif” olmayı bırakalım. “Balkona” çıkıp “fanatik” “diskurlar” atmayalım… Kimseye “şoven” ve “popülist” “ajitasyonlar” çekmeyelim.

“Demode” “teokratik” “ideolojilere” artık “prim” vermeyelim. “Terörizm” “temalı” “demagojilere” başvurmayı bırakalım.

Kimseyi “polise” “jurnal” etmeyelim. “Despotluğu” da unutalım, “diktatörlüğü” de. “Ültimatomu” bırakalım.

“Megaloman” yapılı “egolarla” beslenen “narsisizme” son verelim. “Egosantrik” ve “eksantrik” ama enikonu “oportünist” “dejenerelerden” medet ummayalım. Daha fazla “nekrofajiye” batmayalım.

“Emperyalist” düşlerden uyanalım, “nasyonal” “sosyalizme” ve “militarizme” sapmayalım. “Faşist” “gangsterlerle” kotarılan “illegal” işlerden uzak duralım. “Parazit” “bürokrasiyi” atalım başımızdan. “Nepotizmden” de kurtulalım artık.

Mümkünse paramızı ha bire “devalüe” etmeyelim. “Enflasyonu” durduralım. Hele bir de “kapitalizmi” tedavülden kaldırabilirsek, daha ne olsun?

Ben sevdim bu Fransa odaklı boykot meselesini!

Gelgelelim, edebi kafamın net olmadığı tek bir konu var, o da Fransızca dilinden yapılan edebi çeviriler: Bu eserler kime ait? Fransız yazara mı Türk çevirmene mi?

Koskoca çeviri bilimin yıllardır çözemediği bir soruyu siyaset cevaplayabilir mi?

“Elbette yazara ait” diyen bir durup düşünsün: Yazar Türkçe biliyor mu? Okuduğunuz Türkçe metni o mu kaleme almış?

Sonuçta metni kaleme alan çevirmen Türk… Dolayısıyla çevrilen o metin Türkçe dilinde yazılmış… Kitabı basan yayınevi, dağıtan kitapçı ve okuyan okur da Türk… Ama yazar Fransız!

O halde çeviri eser kime ait? Fransız malı mı sayılmalı, yerli malı mı?

Bu durumda boykot etmeli miyiz etmemeli miyiz? Çevirmen vatan haini mi vatansever mi?

Hadi bakalım… Ayıkla pirincin taşını!

Bir türlü çıkamıyorum işin içinden. Artık her sabah tıraş olurken, sureti aynaya yansıyan Fransız “öteki ben”le, yani “içimdeki Fransızla” iki dilde kavga ediyorum.

Bir şey değil, elimde jilet var, bir gün kaza çıkacak!



Exclamation
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Nov 2020 0:45    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da Ragip Duran'dan

Citation:

Charlie Hebdo da seni kurtaramaz Mösyö!


Karikatür krizi diniymiş gibi görünüyor. Ama değil. İki ülke arasındaki yapısal farklılıklar hatta zıtlıklar nedeniyle, dergiyi, Fransa’yı, diplomasiyi bilmeyenlerin kör döğüşüne hayır.

29.10.2020 - 00:03


Charlie Hebdo, kanun, kral, ilke tanımayan kısaca anarşist bir dergi. Le Monde’un karikatürsti Plantu’nun dediği gibi ‘’Charlie’cilerin 1 milyarlık İslam dünyasını aşağılamak gibi bir amaçları, niyetleri olduğunu düşünmüyorum, onlar karikatür çiziyor, mizah yapıyor, o kadar’’. Gerçekten de, radikal laikliği savunan Charlie Hebdo, sadece Müslümanlara değil, Hristiyanlara da, Musevilere de, Budistlere filan da…bütün dinlere karşı. Bütün din adamlarını, bütün dini değerleri makaraya sarıyor.

Charlie Hebdo’nun tek mizah konusu Erdoğan değil. Şimdiye kadar başta Macron olmak üzere, Trump da, Putin de, Xi Jinping de, Bolsonaro da, bütün diktatörler Charlie de alay ve aşağılama konusu oldu.



Charlie Hebdo, dalında tek, yegane yayın organı. Bir de Canard Enchainé (Zincirli Ördek) vardır, siyasi-mizah gazetesi olarak ama onlar bir yandan daha habercidir, bir yandan da biraz daha dengeli, ölçülü yayın yapar. Gerçi Canard’ın dün çıkan sayısının manşeti de şöyleydi: Macron’a hakaret etti ve Fransız peynirlerini boykot etme çağrısı yaptı/ Erdoğan, Gülmeyen İnek. Burada bir kelime oyunu var. Çünkü ‘’La Vache qui rit’’ (Gülen İnek) Fransa’nın en ünlü üçgen krem peynirinin markası.

Charlie Hebdo, ancak Fransa’da çıkar. Çünkü Fransa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan bir siyasi-mizah geleneği var. Krallarla, İmparatorlarla, yerleşik düzenle alay eden şiirler, şarkılar, pamphlet’ler (Risaleler) sonra dergi ve gazeteler Fransız kültürünün önemli bir boyutu/parçası.



Charlie bilerek isteyerek seçtiği bu yolun faturasını çok ağır ödedi. IŞİD 2015 Ocak ayında dergiyi bastı 11 karikatürcü ve yazarını kalaşnikovla tarayarak katletti. Başta siyasiler ve dini kurumlar olmak üzere, Charlie’nin hedefindeki herkes dergiyi ağır tazminat davalarıyla boğmaya çalıştı. Charlie ise hala ayakta.

Şunu da unutmamak lazım ki, Türkiye ve Fransa çok çeşitli açılardan çok farklı iki ülke. Tarihi, siyasi, ideolojik, coğrafi, kültürel, demografik, din, tahayyül, müsamaha ve uygarlık açısından çok az ortak yanları var. Ahlak gibi sübjektif bir alanda da iki ülkenin kriterleri çok farklı. Belki bir tek Anayasa’larında laiklik ilkesinin yazılmasını sayabiliriz. Ama Fransa hala laik bir ülke iken, Ankara rejimi uzunca bir süredir politika ve uygulamalarıyla laikliğe açıkça savaş açmış durumda. Zaten Anayasa’sı da bir süredir derin dondurucuda.

İki ülkeyi farklı kılan belki de en önemli unsur bence 1793 yılındaki yasal düzenleme sonucunda blasfeminin serbest bırakılması. Blasfemi, dini değerleri eleştirmek, kınamak hatta aşağılamak anlamını taşıyor.

1789’da burjuvazi, feodaliteyi yıkıp iktidarı ele geçirdikten sadece 4 yıl sonra, blasfemiyi suç olmaktan çıkardı. Çünkü blasfemi, aslında dini olmaktan çok siyasi bir araç işlevini görüyordu. Feodal dönemde, siyasi iktidarın en önemli kalkanı, koruyucusu Kilise yani ruhban sınıfı idi. Ortaçağ karanlığı, Kilise ve ruhban sınıf sayesinde aristokrasiyi halka karşı koruyordu. Siyasi iktidara karşı çıkmak neredeyse günahtı. Gerçi bizde de Osmanlı Padişahının aynı zamanda Halife olması nedeniyle, siyasi iktidarın 1 numarasına muhalefet etmek, Allah’a karşı gelmekle özdeşleştirilebiliyordu. Hilafet kaldırıldı Cumhuriyet döneminde ama ‘’dini değerleri aşağılama’’ Türkiye’de hala suç.

Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü ve laiklik ile blasfemi, Fransa’nın, devletin ve toplumun tayin edici, olmazsa olmaz değerleri. Hiçbir iktidar bu değerlerden kolay kolay vazgeçemez. Katliam ya da tehditlerle terk edilecek değerler değil bunlar.

Fransa ile Türkiye arasındaki önemli farklardan biri de, biri kendi değerlerini ne pahasına olursa olsun savunuyor, geliştirmeye çalışıyor ama bu değerleri zorla başkasına empoze etmiyor. Hiçbir Fransız yetkilisi, yabancı hiçbir devlete, topluma kalkıp ‘’Siz de mutlaka blasfemi hakkını kanunlarınıza geçirin’’ ya da ‘’Siz de mecburen bir Charlie Hebdo yayınlayın’’ dememiştir ve demez.

İslamiyet ya da Hazreti Muhammed’in kutsallığı, bazı devlet yetkililerinin, toplumun önemli bir kesiminin hatta topyekün bütün devletin resmi ve tayin edici değeri olabilir. Buna kimse karşı çıkamaz. Islami Cumhuriyetlerde durum zaten böyle. Ama kendi kutsalını zorla başkasını kabul ettirmek de söz konusu olamaz herhalde.

Bir nokta daha: Batı’da çarmıha gerilmiş İsa, yaygın bir karikatür konusudur. Ne var ki şimdiye kadar hiçbir dindar, İsa karikatürü çizdi diye gidip bir karikatüristi öldürmemiş, karikatürü öğrencilerine gösteren bir öğretmenin kafasını kesmemiştir.

Karşılıklı saygı, hoşgörü şunu gerektirir: Sen benim değerlerime saygı göstermeyebilirsin, bu senin tercihin. Ben de senin değerlerini ciddiye almayabilirim. Bu da benim tercihim. Ama değerlere saygı gösterilmediği için gidip birbirimizi öldürmeyelim. Sen beni olduğum gibi kabul et, ben de seni olduğun gibi kabul edeyim. Görüşürüz, konuşuruz ya da birbirimizin yüzüne bakmayız, o ayrı bir mesele.

Charlie Hebdo’daki Erdoğan karikatürüne Türkiye’den gelen tepkilere baktım. Korkunç! Ana avrat dümdüz küfür etmiş sosyal medyada bir çok insan. Hatta aralarında bir Bakan Yardımcısı da var. Saray’ın sözcüleri ‘’Faşistler’’ filan demiş. Kendi uygulamalarından biliyorlar herhalde. Birileri de ‘’Her Müslüman bir Kouachi’dir’’ diyerek Ocak 2015 katliamını savunuyor.

Cumhurbaşkanı da ipin ucunu kaçırmış görünüyor. Macron’a ağır hakaretler ediyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Charlie Hebdo hakkında soruşturma başlatıyormuş. Kih kih…Cumhurbaşkanına hakaretten dava açacak herhalde. Hukuk Fakültesi birinci sınıf dersinde öğretiler: Bir ülkede işlenen suçları ya da suç olduğu iddia edilen edimleri, o ülkenin savcıları soruşturur, o ülkenin mahkemeleri yargılar. Egemen devletlerin en önemli imtiyazlarından biridir bu. Charlie Hebdo’nun karikatürü Fransız hukukuna göre suç değil, çünkü düşünce, ifade ve basın özgürlüğü ile blasfemi ayrıca da mizah kapsamında değerlendiriliyor orada. Başsavcılık kendi ‘’hukuk’’ anlayışını Fransa’ya da mı kabul ettirmenin peşinde. Fransız hukukçular omuzlarıyla gülüyordur bu girişim karşısında.

Karikatüre karşı kalaşnikovla yanıt vermişti IŞİD. Ankara, karikatüre karşı hakaretle yanıt vermeye çalışıyor. Şiddet ve hakaret, çaresizlerin, çapsızların, haklı bir yanıtı olmayanların silahıdır. Karikatüre karşıysan, tabi ki olabilirsin, en iyi yanıt yine karikatürle verilebilir. Tabi daha iyisini, daha mizahisini, daha etkilisini yapabilirsen.

Washington Post, bu kapışmanın aslında iki lidere de yaradığını savunan bir yorum yayınladı dün. Birileri Hazreti Muhammed aracılığıyla, çok zayıflamakta olan iktidarını kurtarmaya çalışıyor olmasın.

Son nokta: Ne tepki verirsen ver, Charlie Hebdo’ya karşı yönelik bu saldırı, Türk Lirasının değerinin düşmesini engelleyemiyor.




https://artigercek.com/yazarlar/ragipduran/charlie-hebdo-da-seni-kurtaramaz-mosyo
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2
Page 2 sur 2

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.