517 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 517
Membre(s) : 0
Total :517

Administration


  Derniers Visiteurs

lalem : 20h55:47
administrateu. : 3 jours
murat_erpuyan : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - La justice frappe le foot turc
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

La justice frappe le foot turc
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum Sport
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 18 Juil 2011 8:12    Sujet du message: Répondre en citant

Ebru Köksaldı



Daha yeni başlıyor


Geçtiğimiz pazar Fenerbahçe taraftarının cadde ve otoyol yürüyüşünün amacı neydi sizce?

Şike mi? Şampiyonluk ve Avrupa kupası hakları mı?

Yüz bini bulan kalabalığın Türkiye'nin en büyük anlık toplum hareketi sergilemesinin altında bu kadar basit gerekçe olabilir mi?

Standartları(!) bile aşan biber gazı bombardımanına maruz kalmalarına rağmen "hadi bir kez daha yürüyelim" dense tekrar yollara düşecek inadın sebebi bu kadar basit olabilir mi?

Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlıların oluşturduğu o kalabalığı tüm kimliklerinden arındırıp isyana iten basit bir "teneke" mi?

Bu eylemi görmezden gelen medya için öyle olmalı. Yüzdükleri liboşluk ve menfaat çamurunun özetidir ruhunu "tenekelere" veya "yeşil kağıtlara" satmak.

Yürüyüşün sebebini anlatalım o zaman: Fenerbahçe kimliğini korumak, başkalarına yapılanın Fenerbahçe'ye yapılmasına izin vermemek, toplu cinnet saldırılarına maruz kalan kesim olarak adalet için haykırmak, teslim olmayacağız demek...

Neden mi?

Bu masum bir şike operasyonu değil . Çünkü geçen sezonun özellikle son 6 haftasında Bursa milletvekilleri ve diğer siyasi güçlerin her demeci, şimdiki soruşturmada resmedilenlerden daha "net" şike şüphesi taşırken niye hiçbir şey yapılmadığını anlatmak zorundalar. Tıpkı bu sezon Trabzonspor lehine gözdağları veren vekiller, bürokratlar gibi. Onlar nerede?

Bu masum bir şike operasyonu değil. Zira "demokratlaşıyoruz", "Türk futbolu artık temiz olacak" palavralarına inanmamız için bu şike soruşturmasının 15 yıla yayılması gerekir. Yani şu an Türk spor ve siyasetinde önemli pozisyonlarda bulunanlara "dokunmaları" gerekir. O 15 yılın bağırsaklarını deşmeleri gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise aynı devlet kurumlarının görev aldığı 2004 yılına ait benzer dava dosyasının neden o zamanlar gözardı edildiğini anlatmaları gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise 2006 ve 2010 yılında şikayet ve ihbarlarda bulunan Fenerbahçe kulübünün isteklerinin aynı yargı, emniyet ve TFF kurumlarınca neden ciddiye alınmadığını açıklamaları gerekir.
Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise bu soruşturmanın ilk günlerinden itibaren yandaş medyadaki siyaset yazarlarının net biçimde "futbola müdahale edildiği" ve siyasi otorite tarafından "yeniden şekillendirildiği" itiraflarının "masumluğunu" anlatmaları gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise neden gizlilik ve hukuk kurallarının paçavra edildiğini , anlatmaları gerekir. Hem de yalan yanlış ve tamamen yönlendirme amacı güden bilgilerle süslenerek...
Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise resim ve cep telefonu ile gizlice çekilmiş hastane görüntüleri gibi servislerle neden sadece Aziz Yıldırım'ın rencide edilmeye çalışıldığını açıklamaları gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise 1. dereceden yandaş, 2. dereceden yandaşlığa terfi mücadelesindeki ulusal medyanın Fenerbahçe üzerine kirli yayınların ve hakaretlerin sebeplerini anlatmaları gerekir. İlk günden itibaren kurdukları mahkemelerde iddianamesi olmayan bir soruşturma üzerine nasıl son kararı hükmettiklerini açıklamaları gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise neden tüm bu hukuksuzluğun merkezinde "bazı güçlerce seçilmiş" yandaş medya muhabirlerinin oturduğunu anlatmaları gerekir. Onların nasıl günler öncesinden operasyondan haberi olduğunu, daha deliller ve ifadeler netleşmemişken kimin küme düşürüleceği hükmünü koyacak güvene sahip olduklarının izah edilmesi gerekir.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle olsa idi tüm ligi kapsar ve herkes takip edilirdi, sadece Fenerbahçe değil. Ağırlıklı olarak medyanın ve Trabzonluların hedef gösterdikleri değil. Öyle olsa idi Trabzonspor lehine konuşan milletvekilleri ve adaylarının lige verdiği gözdağları da soruşturmaya girerdi. Hem de iddia edilenlerden kat be kat şike gibi şike olarak.

Bu masum bir şike operasyonu değil. Öyle ise 2-3 haftadır konu gereği, ama 10 küsur yıldır her fırsatta geçmişin incelenmesi çağrısında bulunan Fenerbahçelilere diğer kulüp yönetici, başkan ve taraftarlarının niye destek vermediklerini ama neden şimdi "temizliğin" kahramanı olmaya çalıştıklarını açıklamaları gerekir.

Özet şudur: Toplu manipülasyonun tüm amacı zihinlerde mahkumiyet sağlamak içindi... Gün geçtikçe soruşturmanın özü zedelenip güvenilirliliği zedelenirken bu manipülasyon TFF üzerine kaymaya başladı. Spor ve ceza hukuku ayrıdır diyerek kanaatle karar vermeye zorlama paniği içine girildi.

Biz ise yansıyan detaylardan dolayı şaşkınız. Mahkeme bitene kadar kimseye suçlu diyemeyiz. İddiaların tamamını bilmiyoruz. Ama gözaltına alınan ve ifadesine başvurulanlara sorulan sorular referans ise bizler de ligin 2. yarısı ile ilgili liste hazırlarız. Maç maç, pozisyon pozisyon... Böylece tüm ligi kodese sokmaları şart olurdu. Ama seçilmiş muhabirlerin belirttiği gibi emniyet spor programları ve pozisyon tartışmalarını kendisine rehber seçtiyse ortaya çıkan Fenerbahçe merkezli tabloya şaşmamak lazım.

Evet, Fenerbahçeliler soru sordukları için soruşturmanın şikeyi temizleme maksatlı olduğuna inanmıyorlar. Hele 15 yıldır bunların araştırılması için en çok haykıran kendileri iken. Savcıya soruyorlar, medyaya soruyorlar, avukatlara soruyorlar... Ama dava seyrinde hukukun gerekleri haricinde kimseden tatmin edici cevaplar alamıyorlar.

İşin Beşiktaş ve Galatasaray ayağı ise tirajik. Fenerbahçe'nin ortalarda olmaması ile meydanın kendilerine kalacağını, sistemi kendilerinin idare edeceğini zannediyorlar. Öyle ki siyasileşmiş böyle bir soruşturma sürecinde, hukuk sistemine güvenin olmadığı bir ülkede, yalan yanlış bilgilerle kendi teknik direktör ve yöneticilerini anında ortada bırakabiliyorlar. Fenerbahçe olmazsa transfere gerek yok,para harcamayız planı içindeler.

Keza medyanın bir kısmı da naklen yayın üzerinden leş yiyiciliği yapıyor.

Oysa hepsi birer maşa. Ülkede her güç birilerinin olmalı. Her şeyi onlar kontrol etmeli. Alıp başını gitmiş büyük sermaye futbol kaçabilir miydi? İnsanların oy tercihlerini önemsiz kılan böyle bir kimlik var olmamalı. Her an harekete geçebilecek bu kimlik büyük tehdittir.

Onu yerle bir etmek için de önce en güçlü noktasından başlarsınız. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'dan. Onlara dokunursak herkese dokunuruz. Mesaj budur...

Zira siyasi otoriteye sırtını vermeden büyüyen, bağımsız tek kulüp Fenerbahçe. Elindeki tüm dış gelirler alınsa bile (naklen yayın, reklam vs) sadece kendi taraftarının katkısıyla klasmanını koruyabilecek tek kulüp Fenerbahçe. Kuyruğundan yakalanmamış, birilerinin kucağına oturmamış tek kulüp Fenerbahçe. Bağımsızlığını korumak için müthiş titizlik gösteren ve zırh olan da Aziz Yıldırım. Fenerbahçe taraftarının sesini kesmesi, başını önüne eğmesi için hiç bir sebebi yok, göbek bağı yok. Herşey bir yana, pazar günü yürüyen yüzbinlerce insan kendi içinde siyasi olarak ikiye,üçe bölünse de kavgası,sevdası ve sahip çıkmak için yürüdüğü kimliği Fenerbahçe idi. İdeolojisi değil.
Bir ülkede, siyasi otorite ve rant klanı için bundan daha ürkütücü bir kimlik olabilir mi?

Öte yandan bu gözardı edilen en kritik nokta. Diğer güç merkezlerini alaşağı ederkenki kadar dirençsiz yapılamaz. Soruşturma içeriği, aracı olan muhabir ve köşe yazarların futboldaki sosyal yapı ve taraftar reflekslerine hakim olmadıklarını gösteriyor. Tarihi değiştiren Anadolu'dan yeni şampiyon hayalinin gerçekleşmesine rağmen Bursaspor taraftarının niye sokakları yangın yerine çevirdiğini anlayamayan bu insanların daha büyük lokmayı nasıl yutacağı soru işareti.

Dava sonucu ne olursa olsun asla masum şike operasyonu olmayacak ve asla adalet duygusunu tatmin etmeyecek.

Ve artık Türk futbolunda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Fenerbahçe için ise daha yeni başlıyor.



http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18275703.asp
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Juil 2011 15:44    Sujet du message: Répondre en citant

Quelle défense...

"Allons voir comment GS a gagné 8 - 0 contre Ankaragucu".

C'est un match d'il ya 1 dizaine d'année...

Soit GS a triché et alors... Cela ne permet pas aux dirigeants de FB de tricher. Cela montre la faiblesse de la défense.

Lui est tricheur, donc je peux tricher...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 18 Juil 2011 17:56    Sujet du message: Répondre en citant

Certains seraient donc si candides -tels des enfants de 5 ans- au point de croire tout ce que cette presse nauséabonde pond comme inepties ?

Ce n'est pas pour rien que nos aïeux disaient : "yarasi olan gocunur"

Notre ami -qui aime bien son cheval- a sauté à pieds joints et tête baissée dans le piège. Smile

Pour illustrer qu'il ne faut pas croire toutes les âneries qui circulent dans ces tabloïds turcs et qui font dire à certains dirigeants en détention provisoire ce qu'ils n'ont absolument pas dit, citons le communiqué des avocats de Sekip Mosturoglu, qui vient juste de tomber.


Mosturoğlu, pişmanlık yasasından yararlanacağı iddialarını yalanladı

Gündem 18 Temmuz 2011 Pazartesi 18:32

Pişmanlık yasasından yararlanmak için başvuruda bulunacağı iddia edilen Mosturoğlu açıklama yaptı.


Şike soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Fenerbahçe yöneticisi Şekip Mosturoğlu, avukatı aracılığı ile yazılı bir açıklama yaptı. İşte o açıklama



Son günlerde bazı basın yayın organlarında müvekkilimiz Şekip Mosturoğlu’nun kendisi ve diğer bazı kişiler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında itirafçı olacağı, etkin pişmanlıktan istifade etmek istediği ve FB kulübü başkanı Aziz Yıldırım ile aralarında sorunlar bulunduğu yönünde asılsız haberler çıkmaktadır.
Bahsi geçen soruşturma kapsamında müvekkilimizin etkin pişmanlıktan istifade etmesini gerektirecek bir durum söz konusu olmadığı gibi müvekkilimizin de bu yönde bir talebi olmuş değildir. Kaldı ki söz konusu soruşturma çerçevesinde, kanunun etkin pişmanlığı öngördüğü örgüt suçları kapsamında müvekkile yönelik bir suçlama da bulunmamaktadır. Yine müvekkilin itirafçı olduğu iddiası da gerçekdışıdır. Suçsuzluğuna sonuna kadar inanan müvekkilimiz ile ilgili bu şekilde bir iddianın dile getirilmesi dahi mümkün değildir.

Müvekkilimiz Şekip Mosturoğlu’nun Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Aziz Yıldırım tarafından dışlandığı, onunla aynı koğuşta kalma isteğinin reddedildiği yönündeki haberlerin de gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Başkan’ın müvekkile yönelik tepkisi iddiası da tamamen asılsızdır, bunun için bir neden de yoktur.
Sözkonusu basın-yayın organlarında dile getirilen iddialara dayanak yapılan “Müvekkilimizin savcılıkta alınan ifadesi”ne ilişkin olarak düzenlenen zapta eksik geçen ifadeleri için ise kendisi, söz konusu yazılı ifade metnini ilk okuma fırsatı bulduğu anda, kendi el yazısı ile savcılığa derhal yazılı bir bildirim yaparak iki hususta ifade zaptının düzeltilmesini talep etmiştir:

Birincisi, müvekkilimiz, Fenerbahçe Spor Kulübünün Eskişehir-Trabzonspor maçına ilişkin şike yaptığı iddiasını herkes gibi basından duyduğunu, özel bir duyumu olmadığını ifade etmiştir. Müvekkilimiz bu beyanının sözde özel bir duyumu varmış gibi yanlış anlaşılmalara mahal verecek şekilde zapta geçtiğini ifade etmiştir.

İkinci husus ise, Fenerbahçe-Sıvasspor maçında usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkindir. Zapta geçen “Sıvassporlu yönetici olup Fenerbahçeli olduğunu düşündüğüm Ahmet Çelebi isimli şahısla bu amaçla görüştük” şeklinde bir beyanda kesinlikle bulunulmamıştır. Daha önemlisi müvekkile bu cevabı gerektirecek bir soru da kesinlikle sorulmamıştır; müvekkilimiz Sıvasspor maçı biletlerinin 6222 sayılı kanuna aykırı olup olmadığının Aziz Yıldırım ve Ali Koç tarafından sorulduğunu, kendisinin ise konuyu inceledikten sonra kanuna aykırı bir durum olmadığını belirttiğini ifade etmiştir. Müvekkilin konuya cevabı da bu şekildedir, zabıtta bu açıklamalarının sonuna eklenen yukarıdaki cümle, müvekkilden sadır değildir.

Gözaltı yorgunluğu ile zapta geçen bu ifadeler müvekkil tarafından savcılığa verilen bir dilekçe ile gecikmeksizin düzeltilmiştir. Müvekkilin ifadeleri basında yeraldığı için bu düzeltmeyi de sizlerle paylaşıyoruz.

Sayın kamuoyunun bilgilerinize arzederiz.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 20 Juil 2011 14:13    Sujet du message: Répondre en citant

Aziz Yildirim'in avukati Faik I$ik'tan bombalar. Dinlemekte fayda var.



http://www.dailymotion.com/video/xjzfjg_azyz-yildirim-in-av-faik-iyyk-tan-bombalar-tek-part_sport
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Juil 2011 16:54    Sujet du message: Répondre en citant

Depuis le premier jour j'ai souligné que cette affaire est avant tout politique et que le lynchage médiatique est une affaire que personne ne disait rien jusuq'à ce jour...
Ceci souligné encore une fois, les déclarations de l'avocat de AY n'est que polluer le dossier par les affaires du passé.
C'est un peu le cas dans l'affaire DSK, la fille revient en charge après 8 ans de silence...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 20 Juil 2011 19:19    Sujet du message: Répondre en citant

L'avocat d'Aziz Yildirim ne fait que souligner que FB n'a pas à être le bouc émissaire des matchs "truqués" -qui s'étalent sur 10-20 ans, en insistant bien que dans ce cas de figure, nous sommes bien en présence d'un véritable tribunal d'Inquisition. Les accusés ne savent même pas quels documents ont été utilisés pour les mettre en garde à vue proooooooooooolongéeeeee. Il souligne tous les vices de procédure. Mais certains sont encore sur la défensive. Curieusement Tanburaci n'a même pas osé poser de questions. Il n'y a que les vérités qui blessent, comme on dit.

Quand on voit le développement de l'affaire Murdoch aujourd'hui, il y a fort à parier que si cette justice qu'on prétend indépendante (re-sic) en Turquie (ce qui reste à démontrer), n'avait pas été à la botte du pouvoir en place, les instigateurs de cette "opération mains propres" (sic) se seraient déjà retrouvés devant les tribunaux.

Alors arrêtons cette hyprocrisie !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 21 Juil 2011 23:36    Sujet du message: Répondre en citant

Communiqué de l'UEFA sur les clubs turcs

Publié: Mardi, 12 juillet 2011, 19.00HEC

L'UEFA a pris connaissance des accusations de trucage de matches entourant en Turquie certains clubs, individus et joueurs et suit la situation.
Communiqué de l'UEFA sur les clubs turcs
L'UEFA a émis un communiqué concernant la situation en Turquie ©Sportsfile

L'UEFA est pleinement consciente des accusations de trucage de matches entourant en Turquie certains clubs, individus et joueurs.

L'UEFA confirme qu'elle suit quotidiennement l'évolution de la situation et se tient en contact avec la Fédération turque (TFF) sur cette question.

Il ne fait aucun doute qu'il s'agit d'une affaire complexe susceptible d'évoluer mais les matches soupçonnés relèvent clairement de la compétence sportive de la TFF et de la compétence juridique du système judiciaire turc. L'UEFA ne peut donc pas commenter de potentiels jugements.

En ce qui concerne la participation des clubs turcs dans les compétitions interclubs de l'UEFA, l'UEFA a pleinement confiance en la TFF pour présenter à l'UEFA les noms de clubs désignés purement sur ​​leur mérite sportif, et pour prendre les mesures nécessaires et fortes dans cette affaire, avec les informations dont elle dispose.

Compte tenu des informations reçues jusqu'à présent par l'UEFA il n'y a rien, selon les Statuts de l'UEFA ou les règlements, qui conduise l'UEFA à refuser l'inscription à l'un des clubs faisant actuellement l'objet d'une enquête en Turquie.

En outre, chaque club participant à des compétitions interclubs de l'UEFA a fourni à l'UEFA une garantie par écrit qu'il n'a pas été impliqués dans des trucages de matches.

L'UEFA demande aux autorités étatiques turques de transmettre toute information pertinente concernant les enquêtes en cours à la TFF dès que possible afin que la justice sportive puisse passer de la manière la plus judicieuse.

L'UEFA tient à souligner que même après l'admission d'un club dans une compétition de l'UEFA, une décision d'exclusion de la compétition en question ou d'autres compétitions pour une durée variale, peut être prononcée à tout moment s'il s'avère que le club a obtenu la qualification grâce à des trucages de matches.



©UEFA.com 1998-2011. All rights reserved.
Mis à jour le: 13/07/11 23.12HEC

http://fr.uefa.com/uefa/aboutuefa/news/newsid=1650512.html#communique+luefa+clubs+turcs
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11194
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 22 Juil 2011 10:48    Sujet du message: Répondre en citant

Tout le monde que sait que le monde footbalistique turc n'est pas sain. Mais nous observons ici que les supporters de FB ne veulent pas accepter la situation qui consiste selon eux une attaque virulente contre leur équipe. Et ils construisent leur défense sur l'argument que tout le monde a triché pourquoi seulement nous.

Là les supporters de BJK ont pris un autre chemin.

Au fond on est en Turquie, depuis des décennies les générations ont été éduquées par l'idée de "koseyi donmek" et tout est permis pour ça...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 22 Juil 2011 13:36    Sujet du message: Répondre en citant

Arrêtez un peu s'il vous plaît avec vos petits numéros de saltimbanque, tout le monde sait que l'année dernière, le titre de champion a été lamentablement volé à FB, au vu de toutes les déclarations des élus de Bursa et des joueurs après les rencontres de TS-Bursa notamment cette saison; "nous avons payé notre dette à TS". Et je ne reviens même pas sur les autres titres spoliés à FB ou à BJK au dernier match lors des saisons précédentes. Alors de grâce, qu'on vienne pas "nous" dire que ce ne fut pas le cas. Partant du postulat que chaque geste de joueurs, que chaque performance adverse est sujette à caution voire suspicieux, pourquoi lorsque Aziz Yildirim martelait haut et fort, il faut faire quelque chose à propos de ces matchs truqués, tout le monde adoptait la politique de l'autruche ? Ah oui, l'imam d'outre Atlantique en avait décidé ainsi parce que son équipe était concernée par le titre.

Au delà de la question "FB a triché ou pas", moi personnellement ce que je trouve de complètement hallucinant, est le fait qu'on nous bassine uniquement les matchs de FB -alors que tous ces matchs se sont joués au couteau contrairement à certains-, on argue que FB a payé (sic)- sans la moindre preuve en se basant sur des photos, des appels téléphoniques, et cerise sur le gâteau avec l'absence de flagrant délit - les équipes adverses de TS mais par contre quand Antep, Bursa, Karabük jouent comme des morts de faim contre FB et se transforment subitement en doux agneaux innocents contre TS, là curieusement on n'en souffle pas un mot. Pourquoi, juste parce que des ... comme Sadri Sener savent pleurnicher car il n'a pas eu son nonos ? Alors au lieu de vous comporter comme des moutons de Panurge, en reprenant sans arrêt ( avec vos sous-entendus) les mêmes refrains et diffamations de comptoir de ces tabloïds turcs qui n'ont plus rien à envier à ceux de la perfide Albion, repassez tous ces matchs à la loupe et vous verrez qui a fait quoi, qui a triché. Mais pour ça il faudra au préalable, certainement s'armer d'une bonne paire d'yeux et d'honnêteté intellectuelle. Je doute fort que vous en soyez capables. Je n'ai qu'un seul mot qui me vient aux lèvres, lamentable... pour n'évoquer qu'un doux euphémisme.

On a vraiment l'impression que ce pays vire de plus en plus vers une République bananière sans que cela n'interpelle qui que ce soit, quand je vois le lynchage médiatique que FB et les méthodes d'interrogatoire honteux que son Président ont subi pendant ces trois semaines sans la moindre conclusion de la culpabilité, mais c'est pas grave c'est de FB dont il est question après tout. Et hop, l'année prochaine on remet les pendules à zéro et on repart les "mains propres". Belle mentalité, bravo.

Vous êtes sur la bonne voie. Continuez de cautionner ces tribunaux d'Inquisition en faisant bien attention de ne pas finir un jour en garde à vue prolongée sans que que vous sachiez un mot de ce qui vous est reproché. Mais permettez moi s'il vous plaît de douter sérieusement de la sincérité et des bonnes intentions de ce procureur. Cette affaire dépasse largement le cadre sportif, même un enfant de 12 ans serait apte à le comprendre.


PS : FB n'a pas besoin de s'enrichir avec de tels "procédés". En 13 ans le Président de FB a fait ce qu'aucun autre Président a fait pour le sport en Turquie, en faisant passer le budget de son club de 20 millions à plusieurs centaines de millions d'euros. Son seul tort me direz vous, "avoir écrasé" sur son passage, la concurrence qui, n'a pas lésiné -elle- une seule seconde a utiliser les méthodes les plus crapuleuses, les pires intrigues byzantines contre FB. Après tout c'est de bonne guerre, "on jette toujours des pierres à un arbre qui donne beaucoup de fruits" en Turquie.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11194
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 23 Juil 2011 22:54    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

On a vraiment l'impression que ce pays vire de plus en plus vers une République bananière sans que cela n'interpelle qui que ce soit, quand je vois le lynchage médiatique que FB et les méthodes d'interrogatoire honteux que son Président ont subi pendant ces trois semaines sans la moindre conclusion de la culpabilité, mais c'est pas grave c'est de FB dont il est question après tout.

Je dirai bonjour ! Vous réveillez un peu tard. D’autant plus FB était toujours près du pouvoir. D’ailleurs, je ne pense pas que GS a été suffisamment puni depuis l’ouverture de la nouvelle stade, mais probablement le moment n’est pas venu ou autrement dit les cartes ne sont pas complète pour une attaque.

Citation:

le fait qu'on nous bassine uniquement les matchs de FB


Non, apparemment 8 clubs sont dans une position délicate.
Et probablement la coupe de BJK sera invalidée.

Citation:

FB n'a pas besoin de s'enrichir avec de tels "procédés". En 13 ans le Président de FB a fait ce qu'aucun autre Président a fait pour le sport en Turquie, en faisant passer le budget de son club de 20 millions à plusieurs centaines de millions d'euros. Son seul tort me direz vous, "avoir écrasé" sur son passage, la concurrence qui, n'a pas lésiné -elle- une seule seconde a utiliser les méthodes les plus crapuleuses, les pires intrigues byzantines contre FB. Après tout c'est de bonne guerre, "on jette toujours des pierres à un arbre qui donne beaucoup de fruits" en Turquie.


Voilà le point crucial qui joue de rôle unificateur pour les supporters de FB. Le Président a fait tout, il est intouchable, peu importe les moyens qu’il a usés. Oui pour la présomption de l’innocence, mais l’absence totale de suspicion conduit les supporters de FB vers la paranoïa.

Nous avons déjà discuté dans ces forums de la construction du nouveau stade de GS. Les supporters de FB ont crié à l’injustice prétendant que l’état offre un stade à GS alors en cédant la place de l’ancien stade l’état via TOKI a gagné de l’argent, le coût de ce nouveau stade était largement amorti tout en oubliant que l’extension du stade de FB est une construction sans permis et que l’état n’a pas bougé le doigt à cette violation des règles.

L’amour du club rend aveugle ! C’est compréhensible mais pas forcément admissible !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Juil 2011 0:47    Sujet du message: Répondre en citant

Bu yazi Kral'in hosuna gider mi ?

Deniz Kavukçuoğlu
‘Taraftar Sahaya İndi!’
24 Temmuz 2011 - Cumhuriyet

Görsel ve yazılı basın haberi böyle verdi: “Taraftar sahaya indi!” Üç haftadır süregelen, giderek bir kakofoniye dönüşen şike tartışmalarından bunalan, yazılan ve söylenenlerden kulüplerinin “mağdur” olacağı sonucundan başka bir sonuç çıkaramayan Fenerbahçeli yandaşların gerilen sinirleri perşembe akşamı Saracoğlu Stadyumu’nda Ukrayna’dan Shaktar Donetsk takımıyla oynanan hazırlık/dostluk maçında kopma noktasına gelmiş, yüzlerce yandaş sahaya inince karşılaşma tatil edilmişti.

Kimi basın organları olayı “skandal” başlığıyla verdiler, Fenerbahçeli yandaşların bu davranışlarını “ayıp”, “yakışıksız” gibi sözlerle eleştirdiler. Bir takımın yandaşlarının sahaya inip karşılaşmayı durdurmaları doğal ki hoş bir durum değil, fakat o insanları bu noktaya getiren polisin, kimi basın-yayın organlarının, Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Kulüpler Birliği’nin hiç mi suçu yoktu?

***

Fenerbahçe zor günler geçiriyor; başkanı, yöneticisi tutuklu, cezaevinde. Þike suçu işlemişler mi, işlememişler mi henüz belli değil. Hukukta “masumluk ilkesi” denen bir kural var. Sanık, yargı tarafından suçluluğuna karar verilene kadar “masum” kabul ediliyor. Oysa polis daha ilk tutuklamaların başladığı gün Süper Lig ve 1. Lig’de 19 maçın şikeli olduğunu ilan edip çok sayıda görsel ve işitsel malzemeyi basına sızdırdı. Üç gün sonra ise bünyesine 18 Süper Lig kulübünün tümünü toplamış olan Kulüpler Birliği, en yaşlı başkan sıfatıyla İlhan Cavcav’ın ağzından “tek vücut, tek yürek” olduklarını kamuoyuna duyurdu. Bu açıklama, “Aramızda şikeye bulaşmış hiçbir kulüp yok” anlamına gelmiyor mu? Oysa polisin servis ettiği haberlere göre en az dört Süper Lig takımı şaibeli durumda! Bu durumda nasıl tek yürek olunabiliyor? Kim doğrudan yana, bilmek mümkün değil!

Öte yandan Türkiye Futbol Federasyonu yavaş mı yavaş, ürkek mi ürkek, fakat arada ne oluyorsa oluyor, hiçbir gerekçe göstermeden Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak Süper Kupa final karşılaşmasını ileri bir tarihe erteliyor. Demek ki ortada gerçekten şaibeli bir durum var. Yoksa yok mu? Çünkü aynı kurum üzerlerinde kuşku bulutlarının dolaştığı söylenen kulüplerin Þampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası maçlarını oynamalarına itiraz etmiyor, ama iki gün sonra liglerin ağustos sonuna ertelendiğini açıklıyor. “Hava çok sıcak” gerekçesi ise hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.

Bu arada kimi basın-yayın organları kirli bilgi yaymayı sürdürüyor. Parola: “Daha çok tiraj, daha çok reyting!”

***

TFF Başkanı Sayın Mehmet Ali Aydınlar’a ilişkin olarak söylentiler yayılıyor. Aydınlar yürekten Fenerbahçeli. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1907 Fenerbahçe Derneği’nin ve 1907 Fenerbahçe Vakfı’nın üyesi. Ayrıca beş yıl Fenerbahçe Spor Kulübü’nde yönetim kurulu üyeliği yapmış. Başarılı bir işadamı, Acıbadem Sağlık Grubu’nun patronu. Acıbadem Sağlık Grubu ise Fenerbahçe-Acıbadem Bayan Voleybol Takımı’nın ana sponsoru. Fenerbahçe, Beşiktaş, Kayserispor, Çaykur Rizespor, Sivasspor, Bursaspor ve Eskişehirspor’un da sağlık sponsorluğunu üstlenmiş. Bu takımların oyuncularının sağlık denetimleri ve yaralanmaları durumunda bakımları Acıbadem hastanelerinde yapılıyor. Sponsorluk kuruluşu olarak Acıbadem’in adı bu takımların evde oynadıkları maçlarda stadyumlardaki kenar panolarında ve sağlık görevlilerinin giysilerinde yer alıyor. Lig süresince her hafta stadyumlarda ve televizyon başındaki milyonlarca futbol izleyicisinin belleklerine “Acıbadem” simgesi kazınıyor.

Sayın Aydınlar’a, “Haydi artık, hangi takımları alt kümeye düşürecekseniz, düşürün” demek bir yanıyla ona ip uzatıp “Kendini as” demekle eşanlamlı, çünkü dört büyüklerden bir ya da ikisinin Süper Lig’de yer almaması Acıbadem’in “marka imajı” açısından büyük bir hedef kitlenin algı kaybı anlamına geliyor. Bu konumu Aydınlar’ın şike olayındaki kararsızlığına gerekçe olarak gösteriliyor.

Uzaktan izleyip gözlemlediğim kadarıyla Mehmet Ali Aydınlar saygın bir kişilik; duygusal bağlarıyla, özel ticari ilişkileriyle futbol dünyamızda üstlendiği sorumluluğu birbirine karıştıracağına ihtimal vermiyorum. Yine de zor bir durum. Doğrusu Sayın Aydınlar’ın yerinde olmak istemem.

Uzun sözün kısası, hak yerini bulup olay bir an önce noktalansa da bizler o eski, keyifli futbol dünyamıza yeniden dönebilsek…
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 27 Juil 2011 8:32    Sujet du message: Répondre en citant

Bu alttaki yazi her ikinize cevap nitelikte.




Ali Özsoy
PKK Meclis'te Fenerbahçe hapiste!






Hedef şike değil Türk futbolu

Geçtiğimiz haftalarda tüm Türkiye gündemi yine bir AKP operasyonuyla sarsıldı. Tüm siyaset gündemi ve terör bile unutuldu. Ancak bu sefer tutuklananlar Atatürkçü generaller veya aydınlar değildi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınmasıyla başlayan süreç bazıları tarafından gündem saptırma olarak algılanmaktadır. Oysa bu olayın gündem saptırmayla hiçbir alakası yoktur. Çünkü faşizmin toplumu kontrol edebilmesi için atılmış çok hayati bir adım söz konusudur. Futbol sadece gündem saptıran bir eğlence değildir. Kitlelerin ulusal, siyasi, kültürel ve sınıfsal duygu ve taleplerini dile getirebildiği en temel sosyal arenayı futbol camiası oluşturur.

Faşizm aydınları, üniversiteleri, mahkemeleri, askerleri ve sokakları susturduktan sonra, kendinden bağımsız kalan ve halkın kendini ifade edebileceği son alan olan futbol sahasına müdahale etmektedir.

Bu anlamda Fenerbahçe çok önemli bir semboldür. Çünkü Türkiye'de Anadolu kulüpleri belediyeler kanalıyla zaten AKP'nin spor kollarına dönüşmüştür. Diğer iki büyük kulüp Beşiktaş ve Galatasaray ise sağlıksız mali yapılarından dolayı hükümetin pençesindedir. Ancak Aziz Yıldırım yönetimi ve Fenerbahçe kendi taraftarına dayanarak AKP iktidarından bağımsız ve güçlü bir yapı oluşturabilmiştir. İşte bu AKP faşizmi için affedilemez bir durumdur. Hele ki Fenerbahçe taraftarının geleneksel gericilik karşıtı ve ulusalcı tavırları asla kabul edilemez.

Aslında ilk başta müdahale Fenerbahçe kulüp yöneticilerine gibi görünebilir. Bu yüzden futbol fanatizminden kurtulamamış kimseler AKP karşıtı bile olsa sırf Aziz Yıldırım düşmanlığından operasyonu desteklediler. Beşiktaş Çarşı grubu ve Trabzon taraftarları da bu hataya düştü.

Oysa burada Aziz Yıldırım bir simgeydi. Türk futbolunda bağımsız ve güçlü son figürdü. Esas müdahale Türk futboluna ve Türk futbol seyircesinedir.

Her şehit haberinden sonra tribünleri bayraklarla donatan, "Hepimiz Ermeniyiz" saldırısına karşı "Hepimiz Türk'üz" yanıtını veren, Ermeni açılımına karşı Azeri bayrağını dalgalandıran, hatta gerektiğinde Tayyip Erdoğan'ı yuhalayan Türk seyircisi…

İşte asıl hedef onlardır… Nitekim Aziz Yıldırım düşmanları çok hazin bir şekilde içine düştükleri tuzağı görmüştür. Operasyonun bütün büyük kulüpleri hedef alan ve hizaya sokan boyuta ulaşmasıyla çocukça düğün yapanlar şaşkınlık içinde kalmıştır.

Þike değil Ergenekon operasyonu

Þimdi soruyoruz: Eğer Fenerbahçe şike yaptıysa, neden Aziz Yıldırım özel yetkili mahkemede hem de 87 yıl gibi astronomik bir ceza talebiyle yargılanmaktadır?

Eğer Aziz Yıldırım şike yaptıysa ancak asliye veya ağır cezada yargılanır. Büyük ihtimalle de tutuksuz olarak.

Öncelikle operasyon ile ilgili sapı samandan ayırmak vakti gelmiştir. Medyanın kopardığı fırtınanın tersine bu operasyon şike operasyonu değildir. Operasyon bir Ergenekon operasyonudur.

Operasyonu 2010 Aralık ayında başlatan meşhur Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'dür. Bugün devam ettiren ise Balyoz davasında askerleri tutuklatan savcılardır.

Operasyonu Emniyet ve savcılık kaynakları "Ergenekon Terör Örgütüne futbol kanalıyla para aktaran silahlı çeteye" yönelik bir operasyon olarak tanımlamaktadır. Yani soruşturulan bazılarının iddia ettiği gibi şike değil, darbe amaçlı kurulduğu varsayılan farazi Ergenekon örgütünün futbol ayağıdır.

Bu ise Türkiye'yi egemenlik altına alan iktidar güdümlü, özel yetkili faşist yargı sisteminin geldiği noktayı çok açık bir şekilde göstermektedir. Hukuk açısından operasyon tam bir kanunsuzluk örneğidir. Ergenekon Operasyonu bile son operasyona göre daha hukuki kalmaktadır.

Çünkü birilerinin sözde darbe yapmak için çete kurması anlaşılabilir. Peki ama şike yapmak için neden çete kurulsun. Hem de silahlı çete… Þike ile silahın ne alakası var? Hatta daha da ileri gidilsin ve bu çete Ergenekon'la bağlantı kursun. Ve hatta hatta Ergenekon'a para aktarsın. İyi de amaç Fener'i şampiyon yapmak değil miydi? Buna inanan varsa Mehmet Baransu veya ROK (Rasim Ozan Kütahyalı) olsun!

AKP'ye göre her iki kişiye bir çete düşüyor

Þike ile çetenin, çete ile Ergenekon'un düz mantıkla bağdaştırılması Ortaçağ engizisyonuna çok bariz örnektir. AKP döneminde kim neyle suçlanırsa suçlansın önce çete kurmakla suçlanıyor.

Hukuk devletini katleden bu el çabukluğunun tek nedeni vardır. AKP iktidarının bundan sonra istediği her dava "Özel Yetkili Mahkemelerde" görülecektir. Böylelikle soruşturma süresince sanıkların tüm anayasal özgürlükleri çiğnenebilir, anında tutuklanabilir, hakkındaki suçlamaları öğrenmeden yıllarca hapiste yatabilir ve iddianame yazılana kadar yandaş medya tarafından terörist, katil, hırsız ya da şikeci olarak damgalanabilir. Faşizm özel yetkili mahkemelerle bir kara delik yaratmıştır ve artık kimse bu kara delikten kaçamamaktadır.

Soruşturma için kanun çıkarmak

Yürütmenin yargı üstündeki tahakkümüne belki de en iyi örnek bu son operasyondur. Bu operasyon hukuk tarihinde belki de bir ilk yaratmıştır. Soruşturma için özel kanun hazırlanmıştır.

Düşünün bir kere, soruşturma 2010 Aralık ayında başlıyor. Ancak soruşturmayı yürütenler hukuki açıdan kendilerini yeteri kadar güçlü hissetmiyor ve AKP iktidarından soruşturma için özel kanun rica ediyorlar. 13 Nisan 2011'de Sporda Þiddeti ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Meclis'ten çıkarılıyor ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor.

Bir savcı kendini nasıl bu kadar güçlü hissedebilir? Çünkü ona soruşturmayı başlat diyen bizzat Başbakandır. Başı sıkışan özel yetkililer Başbakana rica eder ve hemen yeni kanun çıkarılır. "Sporda şiddet" ile şike ve teşvik priminin ne alakası var diyebilirsiniz. Ama olsun bu kanuna şike ile ilgili 5 ile 12 yıl arası değişen çok ağır maddeler konur.

Tabii herkes şiddete karşı, şikeye de… Ama amaç şikeyi temizlemek değil bir kişiyi temizlemek.

İş burada bitmez. Savcılara göre sürekli şike yapılmaktadır. Para dolu çantaların fotoğrafları çekilmektedir. Þampiyonluk bu yolla saptanmaktadır. Ama ne hikmetse ne polis ne savcılık suçüstü yapmaz. Çünkü operasyonun başlaması için seçimlerin bitmesi gerekmektedir. Bu bile operasyonun Ankara'dan yönetildiğinin göstergesidir. Sonunda seçimler biter. Lig de biter ve soruşturmayı başlatma emri veren siyasi erk düğmeye basar. Operasyonu da başlatır.

Ondan sonra gelsin palavralar: "Konu yargıya intikal etmiştir. Bağımsız yargıya saygı duymak lâzım…"

AKP'nin mahkemesi yandaş medya

Peki madem konu yargıya intikal etti, hükmü nasıl bu kadar çabuk verdik? Bütün yandaş medya ve özellikle Taraf gibi polis bültenleri Aziz Yıldırım ve diğerleriyle ilgili çoktan iddianameyi yazmış, yargılamış, hükmü vermiş ve cezayı infaza başlamış.

Bunun adına Ergenekon hukuku deniyor. Soruşturma gizli olduğu için sizin hakkınızdaki hiçbir delili ve hatta iddiayı bile öğrenemiyorsunuz. Avukatlarınız sizi savunmak için tek bir adım bile atamadığı gibi bazen sizinle aynı "çeteden" içeri düşüveriyor.

Siz müebbetle yargılanmanıza rağmen dosyanıza ulaşamazken, her gün medya sizinle ilgili telefon çözümleri, gizli görüntüler, suç senaryolarıyla dolup taşıyor.

Artık bir sanığın hakkındaki suçlamaları öğrenmesinin tek yolu var. Baransu veya Tayyar gibi polis muh(a)birleri televizyona çıkacak, şok açıklama yapacak. Çünkü soruşturma dosyası herkese yasaktır ama bir tek faşist medyaya serbesttir.

Ve tıpkı Ergenekon operasyonunda olduğu gibi polis çıkıyor açıklama yapıyor: "19 maçta şike tespit edildi." İyi de buna polis mi karar verecek? Ne hakla böyle bir açıklama yapabilirler? Bunun adı polis devleti değil de nedir?

Sıra medyaya da gelecek

Sonra medya kampanya başlatıyor: Kulüpler küme düşürülsün. Federasyon hemen karar versin. Vay be… Beyefendilere bak. Hani konu yargıya intikal etmişti. Bu yüzden Aziz Yıldırım ve diğerleri içeride çile çekmek zorundaydı. Oysa medya dosyayı çoktan kapatmış.

Özellikle medyadaki Kürtçü ve yandaş kalemler azgın bir şekilde, masumiyet ilkesini göz ardı ederek Aziz Yıldırım'ı infaz ediyorlar. Bunda Aziz Yıldırım'ın Yaşar Büyükanıt ve TSK ile yakın ilişkilerinin önemli bir rolü var. Bunu biz iddia etmiyoruz. Kendileri açıkça söylüyorlar. Zaten onlar için TSK ile ilişkili olmak linç edilmek için yeterli…

Fotoğraflar yayınlanıyor. Çanta varmış. Çantada para varmış. İspat? Gereksiz. Polis öyle dedi. Sonra biri telefonda öbürüne demiş ki "Ayşe tatile çıktı." Demiş mi bilmiyoruz? Dese ne yazar? Böyle kanıt mı olur? Telefon sapıklarının kanıtları bunlar.

Özel Yetkili Mahkemelerin klasik yöntemleri… Telefon dinle, ortam izle… Fotoğraf çek, aynı kareye giren aynı çetededir… Tabii bir de pişmanlık yasası ve itirafçıyı unutmayalım. Zavallı İbrahim Akın bu oltaya düşen tek kişi oldu. Sonra beni kandırdılar dedi. Ergenekon'da da aynısı olmamış mıydı? Tek eksiğimiz gizli tanıklar… Yakında onlar da ortaya çıkar…

Yandaş medyanın biraz dışında kalan büyük sermaye medyası ve Doğan Medya ise bu şaklabanlığın her zamanki gibi parçası oldular. Oysa Zaman yazarı ve Feto'nun kankası Hüseyin Gülerce müjdeyi verdi: "Bu daha başlangıç yakında medya operasyonu başlayacak…"

Bugün Aziz Yıldırım'ı linç edenler o zaman ne diyecek? "A bizim patron Ergenekoncuymuş" mu diyecek? Göreceğiz.

Tayyip'in ahlaksız teklifi

Þu anda Türk futbol kulüpleri önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Türk futbolu hayatta kalacak mıdır yoksa Kürt-İslam çetesi kendi futbol camiasını mı yaratacaktır?

Artık federasyon başkanını Tayyip belirlemektedir. Milli takım teknik direktörünü Tayyip belirlemektedir. Þampiyonu Tayyip belirlemektedir. Anadolu kulüplerinin başkanlarını Tayyip belirlemektedir. Sıra Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'a gelmiştir.

Tayyip Erdoğan'ın konu ile ilgili yaptığı açıklama son derece vahimdir. Tayyip kendisinin de Fenerbahçeli olduğunu belirtmiş ve Fenerbahçe taraftarını sakin olmaya çağırmış. "Kişisel suçla kurumsal suçu" ayırmak gerekir diyerek de açıkça Fenerbahçe camiasına ahlaksız bir teklif yapmıştı. Söylediği özetle şudur. Kişisel olarak bizim gözümüzde Aziz Yıldırım suçludur. Artık onu kurtaramazsınız. Gelin Fener'in başına yandaş bir başkan bulalım. Kurumu bu işten kurtaralım. Oysa söylediği yalandır. Çünkü kişi şike yaptıysa kurum da cezayı öder.

Fenerbahçe taraftarı operasyonun ilk günü: "Cemaat Fener'le başa çıkamaz", "PKK Meclis'te Fenerbahçe hapiste" diyerek onurlu tavrını sergiledi. Camiayı önemli bir sınav bekliyor. Küme düşme pahasına başkanlarına sahip çıkmalı ve yandaş bir kulübe dönüştürülmemek için direnmeliler.

Aynı tavır Galatasaray ve Beşiktaş'tan da beklenmelidir. Çünkü AKP ve yandaşlarının İstanbul kulüplerine olan düşmanlığı aslında Cumhuriyet'e olan düşmanlıktan kaynaklanmaktadır. Bu kulüpler Cumhuriyet'in yarattığı değerlerdir. Her üçü Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Þimdi sözde Anadoluculuk yaparak Türk futbolunun mirasını yok etmek istiyorlar.

Kısacası bize teslim olanlar lige devam etsin, geri kalanlar ligden düşsün deniyor. Hodri meydan! Düşürün Fenerbahçe'yi ligden. Bu AKP'nin tarihinde bir rezalet, Fenerbahçe tarihinde ise onur sayfası olur. AKP Abdülhamit ve İngiliz işgal kuvvetlerinin yanında "onurlu" yerini alır. Sonuçta Türklük nasıl ayakta kalacaksa, Türk futbolu da ayakta kalacaktır.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 27 Juil 2011 8:40    Sujet du message: Répondre en citant

Bu alttaki yazi her ikinize cevap nitelikte.




Ali Özsoy
PKK Meclis'te Fenerbahçe hapiste!






Hedef şike değil Türk futbolu

Geçtiğimiz haftalarda tüm Türkiye gündemi yine bir AKP operasyonuyla sarsıldı. Tüm siyaset gündemi ve terör bile unutuldu. Ancak bu sefer tutuklananlar Atatürkçü generaller veya aydınlar değildi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınmasıyla başlayan süreç bazıları tarafından gündem saptırma olarak algılanmaktadır. Oysa bu olayın gündem saptırmayla hiçbir alakası yoktur. Çünkü faşizmin toplumu kontrol edebilmesi için atılmış çok hayati bir adım söz konusudur. Futbol sadece gündem saptıran bir eğlence değildir. Kitlelerin ulusal, siyasi, kültürel ve sınıfsal duygu ve taleplerini dile getirebildiği en temel sosyal arenayı futbol camiası oluşturur.

Faşizm aydınları, üniversiteleri, mahkemeleri, askerleri ve sokakları susturduktan sonra, kendinden bağımsız kalan ve halkın kendini ifade edebileceği son alan olan futbol sahasına müdahale etmektedir.

Bu anlamda Fenerbahçe çok önemli bir semboldür. Çünkü Türkiye'de Anadolu kulüpleri belediyeler kanalıyla zaten AKP'nin spor kollarına dönüşmüştür. Diğer iki büyük kulüp Beşiktaş ve Galatasaray ise sağlıksız mali yapılarından dolayı hükümetin pençesindedir. Ancak Aziz Yıldırım yönetimi ve Fenerbahçe kendi taraftarına dayanarak AKP iktidarından bağımsız ve güçlü bir yapı oluşturabilmiştir. İşte bu AKP faşizmi için affedilemez bir durumdur. Hele ki Fenerbahçe taraftarının geleneksel gericilik karşıtı ve ulusalcı tavırları asla kabul edilemez.

Aslında ilk başta müdahale Fenerbahçe kulüp yöneticilerine gibi görünebilir. Bu yüzden futbol fanatizminden kurtulamamış kimseler AKP karşıtı bile olsa sırf Aziz Yıldırım düşmanlığından operasyonu desteklediler. Beşiktaş Çarşı grubu ve Trabzon taraftarları da bu hataya düştü.

Oysa burada Aziz Yıldırım bir simgeydi. Türk futbolunda bağımsız ve güçlü son figürdü. Esas müdahale Türk futboluna ve Türk futbol seyircesinedir.

Her şehit haberinden sonra tribünleri bayraklarla donatan, "Hepimiz Ermeniyiz" saldırısına karşı "Hepimiz Türk'üz" yanıtını veren, Ermeni açılımına karşı Azeri bayrağını dalgalandıran, hatta gerektiğinde Tayyip Erdoğan'ı yuhalayan Türk seyircisi…

İşte asıl hedef onlardır… Nitekim Aziz Yıldırım düşmanları çok hazin bir şekilde içine düştükleri tuzağı görmüştür. Operasyonun bütün büyük kulüpleri hedef alan ve hizaya sokan boyuta ulaşmasıyla çocukça düğün yapanlar şaşkınlık içinde kalmıştır.

Þike değil Ergenekon operasyonu

Þimdi soruyoruz: Eğer Fenerbahçe şike yaptıysa, neden Aziz Yıldırım özel yetkili mahkemede hem de 87 yıl gibi astronomik bir ceza talebiyle yargılanmaktadır?

Eğer Aziz Yıldırım şike yaptıysa ancak asliye veya ağır cezada yargılanır. Büyük ihtimalle de tutuksuz olarak.

Öncelikle operasyon ile ilgili sapı samandan ayırmak vakti gelmiştir. Medyanın kopardığı fırtınanın tersine bu operasyon şike operasyonu değildir. Operasyon bir Ergenekon operasyonudur.

Operasyonu 2010 Aralık ayında başlatan meşhur Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'dür. Bugün devam ettiren ise Balyoz davasında askerleri tutuklatan savcılardır.

Operasyonu Emniyet ve savcılık kaynakları "Ergenekon Terör Örgütüne futbol kanalıyla para aktaran silahlı çeteye" yönelik bir operasyon olarak tanımlamaktadır. Yani soruşturulan bazılarının iddia ettiği gibi şike değil, darbe amaçlı kurulduğu varsayılan farazi Ergenekon örgütünün futbol ayağıdır.

Bu ise Türkiye'yi egemenlik altına alan iktidar güdümlü, özel yetkili faşist yargı sisteminin geldiği noktayı çok açık bir şekilde göstermektedir. Hukuk açısından operasyon tam bir kanunsuzluk örneğidir. Ergenekon Operasyonu bile son operasyona göre daha hukuki kalmaktadır.

Çünkü birilerinin sözde darbe yapmak için çete kurması anlaşılabilir. Peki ama şike yapmak için neden çete kurulsun. Hem de silahlı çete… Þike ile silahın ne alakası var? Hatta daha da ileri gidilsin ve bu çete Ergenekon'la bağlantı kursun. Ve hatta hatta Ergenekon'a para aktarsın. İyi de amaç Fener'i şampiyon yapmak değil miydi? Buna inanan varsa Mehmet Baransu veya ROK (Rasim Ozan Kütahyalı) olsun!

AKP'ye göre her iki kişiye bir çete düşüyor

Þike ile çetenin, çete ile Ergenekon'un düz mantıkla bağdaştırılması Ortaçağ engizisyonuna çok bariz örnektir. AKP döneminde kim neyle suçlanırsa suçlansın önce çete kurmakla suçlanıyor.

Hukuk devletini katleden bu el çabukluğunun tek nedeni vardır. AKP iktidarının bundan sonra istediği her dava "Özel Yetkili Mahkemelerde" görülecektir. Böylelikle soruşturma süresince sanıkların tüm anayasal özgürlükleri çiğnenebilir, anında tutuklanabilir, hakkındaki suçlamaları öğrenmeden yıllarca hapiste yatabilir ve iddianame yazılana kadar yandaş medya tarafından terörist, katil, hırsız ya da şikeci olarak damgalanabilir. Faşizm özel yetkili mahkemelerle bir kara delik yaratmıştır ve artık kimse bu kara delikten kaçamamaktadır.

Soruşturma için kanun çıkarmak

Yürütmenin yargı üstündeki tahakkümüne belki de en iyi örnek bu son operasyondur. Bu operasyon hukuk tarihinde belki de bir ilk yaratmıştır. Soruşturma için özel kanun hazırlanmıştır.

Düşünün bir kere, soruşturma 2010 Aralık ayında başlıyor. Ancak soruşturmayı yürütenler hukuki açıdan kendilerini yeteri kadar güçlü hissetmiyor ve AKP iktidarından soruşturma için özel kanun rica ediyorlar. 13 Nisan 2011'de Sporda Þiddeti ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Meclis'ten çıkarılıyor ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor.

Bir savcı kendini nasıl bu kadar güçlü hissedebilir? Çünkü ona soruşturmayı başlat diyen bizzat Başbakandır. Başı sıkışan özel yetkililer Başbakana rica eder ve hemen yeni kanun çıkarılır. "Sporda şiddet" ile şike ve teşvik priminin ne alakası var diyebilirsiniz. Ama olsun bu kanuna şike ile ilgili 5 ile 12 yıl arası değişen çok ağır maddeler konur.

Tabii herkes şiddete karşı, şikeye de… Ama amaç şikeyi temizlemek değil bir kişiyi temizlemek.

İş burada bitmez. Savcılara göre sürekli şike yapılmaktadır. Para dolu çantaların fotoğrafları çekilmektedir. Þampiyonluk bu yolla saptanmaktadır. Ama ne hikmetse ne polis ne savcılık suçüstü yapmaz. Çünkü operasyonun başlaması için seçimlerin bitmesi gerekmektedir. Bu bile operasyonun Ankara'dan yönetildiğinin göstergesidir. Sonunda seçimler biter. Lig de biter ve soruşturmayı başlatma emri veren siyasi erk düğmeye basar. Operasyonu da başlatır.

Ondan sonra gelsin palavralar: "Konu yargıya intikal etmiştir. Bağımsız yargıya saygı duymak lâzım…"

AKP'nin mahkemesi yandaş medya

Peki madem konu yargıya intikal etti, hükmü nasıl bu kadar çabuk verdik? Bütün yandaş medya ve özellikle Taraf gibi polis bültenleri Aziz Yıldırım ve diğerleriyle ilgili çoktan iddianameyi yazmış, yargılamış, hükmü vermiş ve cezayı infaza başlamış.

Bunun adına Ergenekon hukuku deniyor. Soruşturma gizli olduğu için sizin hakkınızdaki hiçbir delili ve hatta iddiayı bile öğrenemiyorsunuz. Avukatlarınız sizi savunmak için tek bir adım bile atamadığı gibi bazen sizinle aynı "çeteden" içeri düşüveriyor.

Siz müebbetle yargılanmanıza rağmen dosyanıza ulaşamazken, her gün medya sizinle ilgili telefon çözümleri, gizli görüntüler, suç senaryolarıyla dolup taşıyor.

Artık bir sanığın hakkındaki suçlamaları öğrenmesinin tek yolu var. Baransu veya Tayyar gibi polis muh(a)birleri televizyona çıkacak, şok açıklama yapacak. Çünkü soruşturma dosyası herkese yasaktır ama bir tek faşist medyaya serbesttir.

Ve tıpkı Ergenekon operasyonunda olduğu gibi polis çıkıyor açıklama yapıyor: "19 maçta şike tespit edildi." İyi de buna polis mi karar verecek? Ne hakla böyle bir açıklama yapabilirler? Bunun adı polis devleti değil de nedir?

Sıra medyaya da gelecek

Sonra medya kampanya başlatıyor: Kulüpler küme düşürülsün. Federasyon hemen karar versin. Vay be… Beyefendilere bak. Hani konu yargıya intikal etmişti. Bu yüzden Aziz Yıldırım ve diğerleri içeride çile çekmek zorundaydı. Oysa medya dosyayı çoktan kapatmış.

Özellikle medyadaki Kürtçü ve yandaş kalemler azgın bir şekilde, masumiyet ilkesini göz ardı ederek Aziz Yıldırım'ı infaz ediyorlar. Bunda Aziz Yıldırım'ın Yaşar Büyükanıt ve TSK ile yakın ilişkilerinin önemli bir rolü var. Bunu biz iddia etmiyoruz. Kendileri açıkça söylüyorlar. Zaten onlar için TSK ile ilişkili olmak linç edilmek için yeterli…

Fotoğraflar yayınlanıyor. Çanta varmış. Çantada para varmış. İspat? Gereksiz. Polis öyle dedi. Sonra biri telefonda öbürüne demiş ki "Ayşe tatile çıktı." Demiş mi bilmiyoruz? Dese ne yazar? Böyle kanıt mı olur? Telefon sapıklarının kanıtları bunlar.

Özel Yetkili Mahkemelerin klasik yöntemleri… Telefon dinle, ortam izle… Fotoğraf çek, aynı kareye giren aynı çetededir… Tabii bir de pişmanlık yasası ve itirafçıyı unutmayalım. Zavallı İbrahim Akın bu oltaya düşen tek kişi oldu. Sonra beni kandırdılar dedi. Ergenekon'da da aynısı olmamış mıydı? Tek eksiğimiz gizli tanıklar… Yakında onlar da ortaya çıkar…

Yandaş medyanın biraz dışında kalan büyük sermaye medyası ve Doğan Medya ise bu şaklabanlığın her zamanki gibi parçası oldular. Oysa Zaman yazarı ve Feto'nun kankası Hüseyin Gülerce müjdeyi verdi: "Bu daha başlangıç yakında medya operasyonu başlayacak…"

Bugün Aziz Yıldırım'ı linç edenler o zaman ne diyecek? "A bizim patron Ergenekoncuymuş" mu diyecek? Göreceğiz.

Tayyip'in ahlaksız teklifi

Þu anda Türk futbol kulüpleri önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Türk futbolu hayatta kalacak mıdır yoksa Kürt-İslam çetesi kendi futbol camiasını mı yaratacaktır?

Artık federasyon başkanını Tayyip belirlemektedir. Milli takım teknik direktörünü Tayyip belirlemektedir. Þampiyonu Tayyip belirlemektedir. Anadolu kulüplerinin başkanlarını Tayyip belirlemektedir. Sıra Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'a gelmiştir.

Tayyip Erdoğan'ın konu ile ilgili yaptığı açıklama son derece vahimdir. Tayyip kendisinin de Fenerbahçeli olduğunu belirtmiş ve Fenerbahçe taraftarını sakin olmaya çağırmış. "Kişisel suçla kurumsal suçu" ayırmak gerekir diyerek de açıkça Fenerbahçe camiasına ahlaksız bir teklif yapmıştı. Söylediği özetle şudur. Kişisel olarak bizim gözümüzde Aziz Yıldırım suçludur. Artık onu kurtaramazsınız. Gelin Fener'in başına yandaş bir başkan bulalım. Kurumu bu işten kurtaralım. Oysa söylediği yalandır. Çünkü kişi şike yaptıysa kurum da cezayı öder.

Fenerbahçe taraftarı operasyonun ilk günü: "Cemaat Fener'le başa çıkamaz", "PKK Meclis'te Fenerbahçe hapiste" diyerek onurlu tavrını sergiledi. Camiayı önemli bir sınav bekliyor. Küme düşme pahasına başkanlarına sahip çıkmalı ve yandaş bir kulübe dönüştürülmemek için direnmeliler.

Aynı tavır Galatasaray ve Beşiktaş'tan da beklenmelidir. Çünkü AKP ve yandaşlarının İstanbul kulüplerine olan düşmanlığı aslında Cumhuriyet'e olan düşmanlıktan kaynaklanmaktadır. Bu kulüpler Cumhuriyet'in yarattığı değerlerdir. Her üçü Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Þimdi sözde Anadoluculuk yaparak Türk futbolunun mirasını yok etmek istiyorlar.

Kısacası bize teslim olanlar lige devam etsin, geri kalanlar ligden düşsün deniyor. Hodri meydan! Düşürün Fenerbahçe'yi ligden. Bu AKP'nin tarihinde bir rezalet, Fenerbahçe tarihinde ise onur sayfası olur. AKP Abdülhamit ve İngiliz işgal kuvvetlerinin yanında "onurlu" yerini alır. Sonuçta Türklük nasıl ayakta kalacaksa, Türk futbolu da ayakta kalacaktır.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 27 Juil 2011 8:50    Sujet du message: Répondre en citant

FENERBAHÇE TARAFTARI HAKLIDIR

Önce “şiddet” tanımı üzerinde durmalıyız; nedir şiddet?

Gazetecilere atılan her madde şiddete neden olur.

Güzel. Peki…

Gazetecilerin daha –üstelik gizli olan- soruşturma iddialarıyla kişileri itibarsızlaştırma, mahkûm etme eylemi şiddet değil midir?

Hangisi daha çok can yakar!?

Aslında bir özeleştiri zamanı gelmedi mi?

Þimdi kimse çıkıp Fenerbahçe taraftarının medya protestosunu kınamasın. Ortada bir tahrik yok mudur?

Günlerce gazete sayfalarında (ki çoğu manşet) ve TV ekranlarında başta Aziz Yıldırım olmak üzere insanların haysiyetleriyle futbol topu gibi oynanmadı mı?

Sadece “ama iddia bunlar” bahanesine mi sığınacak medya?

Ne “iddiası”; kamuoyu 4 yıllık süreçte bu tür kelime oyunlarıyla karanlık tezgahlara inandırılmadı mı?

Medya polis-savcı sızdırmalarıyla tarihin en kötü sınavını verdiğini artık kabullenmek zorunda değil mi?

Bu linç kültürüne boyun eğdiğini artık kabul etmelidir.

Hiçbir editör, yazıişleri müdürü, genel yayın yönetmeni Ergenekon süreci ile başlayan bu dönemde “masumiyet karinesini ayaklar altına aldık” açıklaması yapmadı daha. Hiç kimse polis-savcı sızdırmalarına “hayır” demedi, iştahla bu tür yönlendirici sözde kanıtları sayfalarına, ekranlarına taşıdı.

Hiç kimse şüphe duymadı bu sızdırma yalanlardan. Polis-savcı verdi; polis muhabirleri yayın kuruluşlarına getirdi ve, ya manşet oldu ya da üzerine TV’de program yapıldı. “adam asmaca oyunu”ydu bu.

Çoğu medya yöneticisi ne yazık ki bunları elinin tersiyle iteklemedi, oyuna katıldı.

Öyle ya, Ergenekon, Balyoz vd. soruşturmalara kimse sesini çıkarmıyordu; insanlar korkuyordu. Ya da sesini çıkaranları medya görmezlikten geliyordu. Ama bu oyunu Fenerbahçe taraftarı bozdu.

Medya belki de taraftar protestosuyla kendine gelecektir. Haberciliğine, yayıncılığına çekidüzen verecektir. Kimi “özel yetkili” polis muhabirlerini kapı önüne koyacaktır. Koymalıdır.

Bu, habercilik değildir, bu gazetecilik değildir. Polisin- savcının kamuoyunu etkilemek amacıyla sızdırdığını büyük bir iştahla “haber” diye verme dönemi artık bitmelidir.

Yoksa…

Görünen o ki biten medya olacaktır.

Odatv.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Juil 2011 15:39    Sujet du message: Répondre en citant

Anlasildi Kral, FB melek, anasinin karnindan çikmis bebek kadar masum, basarilarini kiskananlar herkes koalisyon yapmis bebecige saldiriyor...

Allah kurtarsin demek geliyor insanin içinden.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum Sport Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
Page 3 sur 5

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.