Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - "Ya.. Ya.. Ya.. Þa.. Þa.. Þa! Tayyip Tayyip Çok Yaşa"
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 14 Fév 2011 2:54 Sujet du message: "Ya.. Ya.. Ya.. Þa.. Þa.. Þa! Tayyip Tayyip Çok Yaşa"
Cumhuriyet 21.01.2011
ALİ SİRMEN
Ya.. Ya.. Ya.. Þa.. Þa.. Þa! Tayyip Tayyip Çok Yaşa
Gazete haberlerini gördünüz mü?
Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nin açılışında “yuh” çekip ıslık çalan 13 bin kişi mercek altındaymış.
Þişli Cumhuriyet Savcılığı’ndan İstanbul Emniyeti’ne giden talimat üzerine, 15 Ocak günü, Galatasaray tesislerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan ıslıklı ve yuhalı protesto için soruşturma başlatılmış.
Demokrasilerde başbakan alkışlamak gibi, ıslıklamak da; “yaşasın!” diye sesli tezahürat gibi, yuhalamak da serbesttir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verdiği hakka dayanarak herkes, kimi isterse yuhalama özgürlüğüne sahiptir.
Binaenaleyh bu durumda ortada yuhalama ya da ıslıklama diye bir suç yoktur.
Ama, suç olmayan bir olayı suçmuş gibi kovuşturarak, insanlar üzerinde baskı ve korku yaratıp onları sindirmeye çalışanlar, makam ve mevkileri ne olursa olsun, kaynağını anayasadan almadıkları bir yetkiyi kullanmaya teşebbüs ettikleri için, bir suç işlemiş olurlar, aynı zamanda da, bir hukuk ve demokrasi ayıbının failleri durumuna düşerler.
Eğer bu ülkede demokrasi varsa, bu duruma dur denmesi gerekir.
***
Yukarıda söylediklerimizin hepsi, normal çağdaş demokrasiler için geçerlidir, yani olması gerekeni anlatmaktadır.
Bir de “ileri demokrasi” diye adlandırılan yalancı demokrasilerde olanlar var.
Oralarda, statlarda, başbakanı ıslıklamak ve yuhalamak, zinhar suçların en büyüğü sayılmalı ve terör suçları arasına dahil edilerek, özel yetkili ceza mahkemelerinin alanı içine sokulmalıdır.
Bu fiiller “terör suçları” kapsamına alındığına göre, zaten Ceza Muhakemesi Kanunu 100. maddesine göre, suçun mahiyeti gereği tutuklama nedenleri oluşmuş var sayılacağından yargılanmalarına tutuklu olarak devam edilmesi ve suç örgütlü olduğundan çözülmesinin güçlüğü de göz önünde bulundurularak, azami tutukluluk süresi olan 10 yıldan önce de salıverilmemelerinin sağlanması için gerekli olan her şey yapılmalıdır.
Ülkemize ileri demokrasiyi getiren önderin yuhalanması ya da ıslıklanmasının, terör suçunun ötesinde, bir insanlık suçu olarak addedilmelerinin yanı sıra, bu tür suçluların yetişmesine veya yaşamasına methaldar olan, kişilerin, yani aile fertlerinin de objektif cezai sorumluluğa sahip kabul edilerek, cezalandırılmaları cihetine gidilmesi de sağlanmalıdır.
Tabii bu çok ciddi yargılanmalar sırasında, tutukluların tahliye taleplerini kabul edecek herhangi bir şaşkın yargıç çıkarsa, bağımsız HSYK tayinine karar vermelidir.
***
Bütün bu cezai önlemlerin yetersiz olduğu düşünülerek, gerektiğinde, saygı ve sevgi ifade eden davranışların özellikle stadyumlarda, etkileyici biçimde dışavurulması, ülkemizi pek nevi şahsına münhasır ileri demokrasiler arasında küresel bir güç haline getirmiş olan muhterem mürşidimize sevgi ve saygımızı dile getirmek üzere, maçlardan önce, mutat olan İstiklal Marşı okuma eyleminden sonra seyircilerin hep birlikte ayağa kalkarak, bir ağızdan şöyle haykırmaları sağlanmalıdır:
Mürşidi Azama şükranlarımızı sunma gösterisine daha fazla yer ayırmak ve demokrasi için zararlı olan gereksiz ulusalcı tepkilerden kaçınmak üzere, eskiden beri alışılageldiği şekilde İstiklal Marşı okunmasına son verilmeli ve stat, maçtan önce, maçın devre arasında ve maç sonrasında bütün seyircilerin katılımıyla inlemelidir:
Eğer bu gösterilere katılmayan veya yarım ağızla katılan seyirciler olursa, bunlar da stattaki kameralarla tespit edilerek, haklarında gereken işlem yapılmalıdır.
Galatasaray’da münafıkları ihbar işlevini en iyi yerine getirecek kişi olduğunu ispatlamış bulunan Adnan Polat kayd-ı hayat şartıyla başkan olarak seçilmelidir.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 27 Sep 2011 23:08 Sujet du message:
Hurriyet RTE'nin Times' verdigi roportajdan alintilar yapmis. Bunun uzerine, bakin bu sefer samimiyetle soyluyorum, bu topikin basligini içten soyluyorum.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 08 Jan 2012 1:23 Sujet du message:
Dersim iiçin ozur dileyince, niye Ermeni soykirimi için ozur dilemiyorsun derler. Sarkozy'ye vuracagim diye Cezayir'i isin isine sokunca zor durumda kalirsin, burada bile yazildi. Iste Cezayir'den yanit:
Bir ülkenin Basbakani anca bu kadar aciz duruma düsebilirdi.
Merak etmeyin yakinda sözde soykirimida moykirimida taniyip bunuda Kemalistlere yükler, tereyagindan kil çeker gibi bu isin içinden de siyrilmaya çalisir...
Tayyip saç traşı olmak için berebere gitmiş. Berber sormuş: başbakanım, laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tayyip duymazdan gelmiş. Berber 5 dakika sonra tekrar sormuş: başbakanım, laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tayyip yine duymazdan
gelmiş. Berber 5 dakika sonra sorusunu tekrarlayınca Tayyip sinirlenmiş: sana ne ulan laiklikten, artistlik yapma, işine bak, diye azarlamış adamcağızı.
Berber gülerek karşılık vermiş: laiklik sözünü duyunca saçlarınız diken diken oluyor da daha kolay kesiyorum.
İlk defa İsviçre'de üretildiği için bu adı alan alette neredeyse yok, yoktur.
Testere-Çakı-Makas-Törpü-Tirbuşon-Gazoz Açacağı-Tırnak Makası-Bıçak-Fırça gibi çok sayıda işlevi olan faydalı bir alettir.
İsviçre, bu çakısı ile övünür ve her yıl milyonlarcasını satar.
Bizde ise faydalı olup olmadığı tartışılabilecek, İsviçre Çakısı gibi çok işlevli bir siyasetçimiz var;
Türkiyeli Başbakan Erdoğan.
Maşallah akıl küpü gibi. Bu dünyada bir faninin bilmesi gereken her şeyi bildiğini söyler.
İnsan Başbakan olunca, dünyadaki tüm bilgiler ya vahiy yoluyla, ya da bir çip ile beynine monte edilir ya, bizimki de o hesap, her şeyi bilir.
Derde devadan gayri...
*Milletin kafası çalışmaz zanneder, kimin kaç çocuk yapacağına o karar verir.
Bazen en az üç der, bazen hızını alamaz, beşe kadar yolu var der.
Sanki herkesin, çocuklarını beleşten okutacak Remzi Abisi varmış gibi.
Sanki herkes çocuklarına gemiler-pırlanta mağazaları-rafineriler-medya kuruluşları alabilecekmiş gibi.
*Sadece doğurtulacak çocuk sayısını değil, doğum şekline bile o karar verir.
Kadın-Doğum Uzmanlığını Potamya'da tamamlayan Erdoğan, normal doğum mu yoksa sezaryenle doğum mu olsun diye karar verecek en büyük otorite olarak kendisini görür.
Vatandaşın biri çıkıp; "Benim yatak odamdan, karımla ilişkimden, kaç çocuk yapacağımda sana ne kardeşim.
Çıksana benim yatak odamdan" dese, bizim Jinekolog ne yapacak, çok merak ediyorum.
Öğretmen'e dediği gibi, al o oyu, bir yerine koy mu diyecek?
*Belediye Başkanlığı sırasında, mahalle bakkalından "Gıda Uzmanlığı" sertifikası da alan Erdoğan, milletin yiyeceği ekmeğin rengini de belirler.
Ekmek beyaz mı olacak, esmer mi olacak, sarışın mı olacak sadece o karar verebilir.
Bu konuda otoritedir ama yakında tüketeceğimiz buğdayın tamamını ithal edeceğimizi görmezden gelir.
Uyguladığı tarım politikaları sonucu Cumhuriyet tarihinde bir rekora daha imza atan Erdoğan'a "Saman İthal Eden İlk Hükümet" plaketi verilmelidir.
*Terörle mücadeleyi yalnız o bilir.
İnanmayan, Türkiye sevdalısı Öcalan'a ve Leyla Zana'ya sorabilirler; Öcalan; Çözüm AKP'de, Erdoğan'da.
Leyla Zana ne diyor; "Bu işi Erdoğan çözer."
Çöz de al mustafali, çöz de al gari...
*Bahtsız Bedeviyi, çölde gezen Kutup Ayısını o bilir.
İkisinden hangisinin başına ne geldiğini ondan başka kimse bilmez, bilemez!
*Gazeteci kılığına büründükten sonra kendi kendilerini tutuklatan(!), cinsel acizcileri-darbe destekçilerini en iyi o bilir.
*Generalin darbeli mi, darbesiz mi olduğunu bir bakışta anlar.
Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt'ın darbesiz olduğunu, taa kasaptaki soğanın kokusundan hisseder.
*Futbolu çok iyi bilir. Futbol seyircisi de onu çok sever.
Bu sevgisini Telekom-Arena'da Galatasaraylılar, Saraçoğlu'nda Fenerliler, İnönü'de Beşiktaşlılar, Avni Aker'de Trabzonlular ıslık ve yuh sesleriyle ispatlamışlardır.
Bu sevginin kapalı salonlara da yansıması doğaldır.
*En başarılı olduğu konu "Demokrat" olması ve "Hukuk'a" inanmasıdır.
Partisinde, meclis grubunda ve hükümette o ne derse anında yapılır, tek patron odur.
Önseçim-fikir tartışması-eleştiri gibi şeylerden nefret eder.
Yargı dediğiniz kurum, kendi işine bakmalı ve iktidara ayak bağı olmamalıdır.
İşte böyle değerli okurlar. Her şeyi bilen Başbakanımız, "Aspirin" gibi adamdır.
Baş ağrısına-romatizmaya-diş ağrısına-doğum sancısına-kırık ve çıkığa iyi gelir.
Kimsenin malında gözü yoktur. Kendininki ile yetinir.
Aynen Temel gibi;
"Marangoz Temel, işi ilerletip elektrikli testereye geçmiş.
Bir binanın onarımında, ikinci katta çalışırken yanlışlıkla testereyi kaydırır ve sol kulağını kopartır. Kulak aşağıya düşer.
Temel aşağıdaki işçilere bağırır; Uşaklar, oralarda bir kulak gördünüz mü?
İşçiler etrafı ararlar ve kanlar içindeki kulağı bulup Temel'e gösterirler;
Bu mudur?
Temel kulağa bakar ve cevap verir;
Yok yahu. Benimkinin arkasında kalem olacaktı!...
Ne mutlu bize ki böyle bir adamımız var.
Erdoğanlar kolay yetişmiyor. Bir Erdoğan bulabildik. Bundan sonra ne zaman bir tane daha bulabiliriz, bilemiyoruz!...
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 06 Mar 2013 23:48 Sujet du message:
DELİKANLILIK İPTAL
Bitti usta, bitti. Hiç çabalama, bundan böyle kimseye delikanlılık taslayamazsın.
İstersen ceketini omuzda taşı, istesen yumurta topuk-sivri burun ayakkabını topuğuna basarak giy, istersen beyaz gömleğin üstüne yelek, köşeyi senden önce dönen İspanyol paça pantolon giy, istersen yelek cebindeki falçatanın yanına bir de ustura koy, bakanlarından başka kimse seni takmaz artık.
Bu iş böyle be usta! Bunu en iyi sen bilirsin. Ne de olsa Kasımpaşa’daki bitirimhanelerde sabahlara kadar süren taş-okey muhabbetinde, onlarca olaya şahit olmuşsundur.
Bu âlemde karizmayı çizdirmeyeceksin. Bir kere çizdirdin mi, en çömez kabadayı bozuntuları bile sana posta atmak için sıraya girerler.
Geçen hafta, “Yeni Anayasa” yapımındaki en güçlü dostun, senin “Sayın” dediğin bebek katili Öcalan karizmanı bir çizdi ki, öyle-böyle değil!
-Seni, iktidara kendisinin getirdiğini söyledi.
-Seni, 10 yıldır kendisinin ayakta tuttuğunu söyledi.
-Senin “Barış-Kardeşlik” diye söylediklerinin tam aksini dedi.
-Seni tehdit ederek “50 bin kişi ile perişan ederim” dedi.
-Sen mektubun içeriğini boş verip, “Kim ulan o şerefsiz” diye köstebeğin peşine düştün, “Olur mu lan böyle gazetecilik, yazmayacaksın yahu” dedin.
Çıkıp delikanlı gibi “Evet yazılanlar doğrudur üstelik eksiktir, benim emrimle bu görüşmeler yapılıyor” diyemedin. Dilini mi yuttun be Türkiyeli.
Aynı anda Merkel geldi. Kadın başıyla sana attığı fırça, yenilir-yutulur gibi değildi!
*Yüzüne baka-baka “Benim sizden şüphelerim var” dedi.
*Avrupa Birliği için “avucunu yala Tayyip, sen doğru Katar’a” der gibiydi.
Bunların üstüne ABD Dışişleri Bakanı, senin Obama ile Eşbaşkan olduğunu unutup;
-Siyonizm ile Faşizmi aynı tutan görüşüne katılmadığını ve çok tehlikeli bulduğunu söyledi.
-“İsrail ve Türkiye bizim bölgedeki en iyi iki dostumuzdur” diye konuşarak “Tayyip, akıllı ol. İsrail demek ABD demektir, çarpılırsın” diye sana televizyonların önünde ayar verdi.
Bir hafta içinde üç darbe yedin be Türkiyeli.
Hele içlerinden birinin bir “eksik etek” olması, seni tüm İslam âleminde
kötü madara etti.
Amerika’da tüm metro istasyonlarında senin resimlerin var. İran’da adın “Kadından fırça yiyen” adama çıktı. Senin için neler söylüyorlar, bir bilsen kahrolursun yahu.
Türkiyeli Milliyetsiz Milletin Gürcü etnik kökeninden çakma delikanlısı;
*Delikanlılık, yediğin bu fırçalardan sonra iptal edildi.
*Bu kadar acemilik içinde siyaset yapan adama “Usta” denmez. O da bitti.
*Kadından fırça yedin, İslam dünyası liderliği iddian artık fasarya.
*Eşbaşkan’ın Obama’nın Bakanından azar işittin, Eşbaşkan’lık da fos çıktı.
Bundan sonra işin çok zor be Türkiyeli.
En iyisi sen bundan böyle açık oyna. Al sağ yanına Öcalan’ı, sol yanına Karayılan’ı. Bülent abin tam arkanda dursun. Þimdiye kadar Kürt olduğunu söylemekten korkan Zafer Çağlayan’ı ve Ömer Çelik’i de arkaya koy.
Beraberce bir fotoğraf çektirip, poster yapın. Çıkın meydanlara, meydan “Delikanlı” görsün. Sloganınız da benden olsun;
“TAYYİP BAÞKAN-APO BAÞBAKAN” Durmak yok, yolmaya devam.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page 1, 2, 3, 4, 5, 6Suivante
Page 1 sur 6
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum