264 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 264
Membre(s) : 0
Total :264

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 08h49:08
murat_erpuyan : 08h51:32
SelimIII : 22h16:04
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - "Ya.. Ya.. Ya.. Þa.. Þa.. Þa! Tayyip Tayyip Çok Yaşa"
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

"Ya.. Ya.. Ya.. Þa.. Þa.. Þa! Tayyip Tayyip Çok Yaşa"
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Juil 2013 14:35    Sujet du message: Répondre en citant




Iki seye çok guldum :

Medya çarpitiyormus, bugun radyo ve tvlrin tamamina yakini yandas,Taksim olaylari olurken Penguenler bosuna mi? Zaten Basbakan bagimsiz kalan tek haber kaynagi sosyal agalari bosuna mi bas belasi ilan etti...

Finansal esaretten kurtarmak, sicak parayi, konjokturu, artan dis borcu, ve en onemlisi tukurdugu cumhuriyet boyunca kurulanlarin peskes çekilmesini (Tekel gibi) de unutuvermis... Faiz lobisi deyip uslu uslu faizleri arttirmak niye...

Galiba burada okumustum Ilhan Selçuk'un "dalkavuk ve soytari" baslikli yazisini, aklima o geldi...

Aci aci guldum...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 19 Juil 2013 12:14    Sujet du message: Répondre en citant




_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Sep 2013 1:42    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Ergin Yıldızoğlu
ergin.yildizoglu@gmail.com

Bir Yükselişin Hazin Öyküsü

Sinema endüstrisinin ilk dönemlerinde yapımcıların çok sık kullandıkları hazin öyküyü bilirsiniz. Kentin parlak renkli ışıklarının cazibesine kapılarak gelen genç adam/kadın, arzularını gerçekleştirme telaşıyla çok iyi anlayamadığı, aslında boyunu aşan işlerin içine düşer. Kahramanımız önce hızla yükselir, herkes dostudur, elinden tutmaktadır. Ancak, tam arzularının nesnesine ulaşacağı noktada, geldiği yükseklikte tutunamaz, büyük çarkın içine düşer, öğütülür gider.

Yükseliş...

AKP’nin, AKP’nin lideri, Başbakan Erdoğan’ın öyküsü henüz bitmedi ama bu hazin öyküleri anımsatmaya başladı.
AKP, liderliği bir ekonomik siyasi kriz içinde, tükenen siyasi kadrolara alternatif olarak, ABD’nin tam desteğiyle (Oval Ofis ziyaretini anımsayınız) şekillendi. Ülkenin egemen sınıfları, medya kompleksi, liberal entelijansiya, giderek solun bir kısmı AKP etrafında koruyucu bir zırh, toplumun kentli kesimlerinin rızasını almasına olanak veren bir söylem sundular. Bir anlamda “postkolonyal” devletin yönetimi AKP kadrosuna teslim edildi. Yükseliş böyle başladı.
O sırada AB bölgedeki “Büyük Ortadoğu Projesi”yle bir hegemonya restorasyonu operasyonuna başlıyordu. Siyasal İslam da daha sonra Stratejik Derinlik kitabında okuyacağımız, hegemonyacı güce yaslanarak güç yansıtma stratejisiyle işe, kendini BOP eşbaşkanı ilan ederek başladı. Yeni konumundan cesaret alarak daha da ileri gitmeye, içerde ve dışarda “Cumhuriyet Olayı”nın izlerini silecek bir Kapitalist-Osmanlı restorasyonu projesine soyundu.
Buraya kadar yaşananları, şehrin renkli ışıklarıyla “baştan çıkarılma”, sonra ihtirasla ileri atılarak yükselmeye başlama dönemi olarak tanımlayabiliriz. Her şey harikaydı. Kendisine karşı çıkanlar hem içerde ve dışarda ulusalcı, darbeci olarak niteleniyor, her attığı adım içeriğine bakılmadan demokratikleşme olarak kutsanıyordu. Kahramanımız, nihayet istediklerini elde edecek noktaya gelmişti. Medya da avucundaydı, bölgede “örnek ülke”, İsrail’e “one minute” diyen lider, Arap sokağının kahramanıydı.

Ve çöküş

Kahramanlarımız artık restorasyonun son adımlarını atmaya hazırlanıyorlardı. Başkanlık sistemi, “yeni anayasa”, Kürt sorunundan geçerek Irak petrollerine ulaşma, bölgede oyun kurucu olmaya başlama... Ama gözleri amaçlarının parlaklığıyla kamaştığından ayaklarının altındaki zeminin hızla çürümeye başladığının ayırdına varamadılar.
Önce liberallere gerek kalmadığını düşünerek, daha hızlı yükselmek için bu safrayı attılar. Sonra, “seçildim geldim her şeyi yaparım” anlayışını ortaya çıkardılar. “Her şeyi” yapmaya kalkınca da kıyamet koptu.
Þimdi karşılarında hiç beklemedikleri, hiç anlamadıkları, mitolojideki yaratıkları gibi vurdukça büyüyen bir toplumsal muhalefet vardı. Dışardan gelen sesler eleştiriye, parmak sallamaya dönüştü. Dış politikada hesapsızca atılan adımların etkisiyle AKP bölgedeki siyasi, daha da önemlisi mali destekçileriyle ters düşmeye başladı.
Osmanlı mirasını restore etmeye çalışan bir yönetim için şimdi, dünya basınında, “Gerileyen Türkiye”, “yorgun adam”, dünün demokrasi şampiyonu Erdoğan için “diktatör”, “sultan” ifadelerine giderek daha sık rastlanır oldu. AKP içinde, yakın çevresinde “Erdoğan gitsin, AKP kalsın” söylentileri başladı.
Ama kahramanımız, “Muhalefet yok”, “Alternatifim yok”, yüzde 50 oy aldım rehaveti içine düşmekte olduğunu yadsımakta ısrarcı. Ama Türkiye ve bölge siyasetinde doldurması beklenen yer hızla boşalıyor.
İktidar boşluktan hoşlanmaz! Bu düşüşün bir noktasında, ne yüzde elli oy kalır, ne de “alternatif yok” rahatlığı. Postkolonyal devletin “vites kolunu” tutan “el”, eğer toplumsal muhalefetin bir tehlike oluşturmaya başladığını düşünürse, kapitalizmi, etki alanını korumak için finansal, siyasi, hukuki, simgesel (medya vb.) araçları harekete geçirir, işbirlikçilerini bulur, alternatifi yaratır.
Bu öyküden çıkarılacak iki ders var: Birincisi, AKP ve Erdoğan için: Erdoğan sonrasına, hatta AKP hükümeti sonrasına yumuşak bir geçişin koşullarını hemen hazırlamaya başlamaları gerekiyor. İkincisi, sol - muhalefet: Bu geçiş koşullarına hazırlanmak, yararlanacak konumda olabilmek için sistemin, bilinçli ya da bilinçsiz “Truva atlarına” karşı uyanık olmak gerekiyor.

24 Temmuz 2013 - Cumhuriyet



>>>

Citation:

Pazartesi, 12 Ağustos 2013 - 08:15

Günlük soL
Cahil cesareti
Kemal Okuyan
Adam Gençlik ve Spor Bakanı… Gençlik ve Spor Bakanı, hangi hükümetin üyesi olursa olsun, daha özenli konuşur, örnek olsun üniversiteye ve spora siyaset sokulmasına izin vermemeyi kafaya takıntı haline getirmişken, spordan söz eder, eğitimden, kültürden, ne bileyim gençlik programlarından söz eder.
Öyle yapmıyor, “yan bakanın kafasını koparırız” türünden şeyler söylüyor. Polis diyor, radar diyor, ceza diyor, sabıka kaydı diyor, fişleme diyor.
İçişleri Bakanı gibi davranıyor.
İşin gerçeği, AKP’lilerin tamamı içişleri bakanlığına soyunuyor. Ben olsam, Muammer Güler’in yerine sinirlenir, “kardeşim ben sizin işinize burnumu sokuyor muyum” diye diklenirdim. Birkaç gün önce yazdığım gibi, AKP polis partisine dönüşmüş durumda ve herkes bir polis amiri.
Bir süredir, ben dahil soL yazarları, başka gazetelerden kalemler bu psikolojiyi çözmeye çabalıyor. Ortada “derin” şahsiyetler olmadığı için, doğal olarak en ilkel güdüler üzerinden açıklanıyor, bu tehditler, efelenmeler…
“Korku”da birleşiliyor. Hükümeti halk korkusu sardı, bu tamam. Peki artık akıldışı hale gelen önlemler, tehditler bu korkunun kontrolden çıkması anlamına mı geliyor, yoksa korku yaratıclığa mı yol açıyor?
Görebildiğimi, anladığımı paylaşmak istiyorum.
Haziran ayında Erdoğan çok korktu. Ama ondan çok çalışma arkadaşları, bütün geleceğini Erdoğan’a bağlayanlar korktu. İnsanlık halidir, korkulur.
En büyük korkularıysa, Erdoğan’ın pes etmesi, geri çekilmesiydi. Düşüncesi bile bir felaket. Kendileri diyorlar, “iktidardan düşersek bizi çiğ çiğ…”
Evet, bir yandan Erdoğan’ın çıkışlarından, asabiliğinden şikayet ediyor, bunun sonuçlarından korkuyorlardı ama daha fenası Erdoğan’ın her şeyi yüz üstü bırakmasıydı.
Erdoğan bunu anladı. Tayfayı toplamak için asla ama asla geri adım atmayacağını hissettirdi, dahası herkesle ve her yöntemle hesaplaşacağını ilan etti. Kendisini yarı yolda bırakacaklarla özellikle…
Kaçış yolu diktatör tarafından kapatılınca hükümet partisinin bazı üyeleri “cenk kaçınılmazsa, cengaverlik de kaçınılmaz” demeye başladı.
Ancak bir sorun vardı. AKP kavgaya değil sindirmeye alışmıştı; dikensiz gül bahçesinde dolaşmaya, otoriteyi paylaşmamaya, boyun eğdirmeye, cilalanmaya, pışpışlanmaya, birbirini doldurmaya… Oysa şimdi karşısında boyun eğmemeye kararlı, eğmeyeceğini ilan eden bir halk vardı.
Hayat felsefelerine uymuyordu bu durum. Onlar için mutlak itaat, istediğini yapabilmek ve yeni rant kapılarına yelken açmak esastı. Haziran ruhu onlara bu imkanı vermiyordu.
O ruh bir an önce öldürülmeliydi.
Öyle belirsiz bir anda değil, hele halkın istediği zaman ve koşullarda hiç değil. Hemen şimdi, bu iş bitmeliydi.
Halk bir yandan sindirilmeli, bir yandan da tahrik edilmeliydi.
“Bana yan bakarsan kafanı patlatırım” belki yan bakmanın önüne geçerdi. Olmadı… Birileri “yan bakmak suç mu” dedi ve baktı.
O durumda kafa patlatılırdı!
Ama her durumda halk işkencesi biterdi…
Erdoğan yol arkadaşlarını bu hale getirdi işte.
Her tür çılgınlığa hazır hale…
Korkuyu cahil cesaretiyle bastırıyorlar özeti!


<<>>
Citation:

Taraftarların direnişi, direnişin taraftarları...

Ezber bozan bir söyleşi... biraz uzun ama okumanızı tavsiye ederim.


Örneğin üşenirsiniz diye bir bölüm aktarıyorum :

Haziran direnişine katılanların tamamına yakını, aynı zamanda bir takım taraftarıydı zaten. Ama, yaşamlarında bu kimlikleri baskın olmadığından, bir tür “pasif taraftar” olarak tanımlayıp, üzerinde durmayabiliriz. Taraftar grupları olarak katılanlarda baskın unsur, tuttukları takımın “aktif” destekçisi olmalarıydı. Kendi takımının yanında, rakip takımın karşısında. Bu, tribünlerde taraftarlar olarak da karşı karşıya gelmeleri demekti. İşte Haziran, bu illüzyonu kırdı. O taraftarlar da, gündelik hayatta, rakip taraftarlarla aynı sıkıntıları çekiyor, aynı baskılardan etkileniyorlardı. Bu zamana kadar karşıdakine kayıtsızlık hatta nefret boyutuna varan yapay ayrım ortadan kalktı. Taraftar grupları olarak katılımları, yani, formalarını çıkarıp gelmemeleri, kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak takımlarını da vurgulayarak katılmaları, müthiş bir bilinç sıçramasını gösteriyor aslında. Taraftarlığım ayrı, insanlığım ayrı da diyebilirlerdi, ama bu, formamı giydiğimde yine rakip olurum anlamına da gelebilirdi. Buna izin vermediler. Ben takım olarak rakibim, şu takımın destekçisiyim, ama bu insan olarak hayatta tuttuğum yeri değiştiremez mesajı verdiler. Çarşı’dan başlayarak diğer takımlara da sirayet eden örgütlü hareket yetenekleriyle de, formasını birinci planda tutanları da yanlarına çekecek mesajlarıyla, taraftar grupları, direnişin özgün güçlerinden biri oldu. Taraftarlıktaki ayrışma, bu ülkenin yurttaşı olma paydasında buluşmayla ikinci plana itildi ama ayrı takımların yan yana görülmesiyle, toplamda çok daha büyük bir sinerji meydana getirdi. Bu da, onlara “işi gücü futbol” denilerek biraz küçümsemeyle yaklaşanlara da bir yanıttı aslında. Sapla samanı ayırmayı öğrettiler burnu büyüklere...

http://haber.sol.org.tr/medya/solun-yuvarlak-masasinda-bu-hafta-taraftarlarin-direnisi-direnisin-taraftarlari-haberi-77908
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Oct 2013 10:56    Sujet du message: Répondre en citant

BIZ BILIRIZ !

Adamin biri zamaninda "tek bildigim sey, hiçbir sey bilmedigimdir" demis...

AMMA RTE herseyi çok iyi biliyor...




>
LAKIN su CAPULCULAR da gerçekten çapulcu breh, meger onlarda bazi seyleri "iyi bilirlermis"!
Yuhh!

>



Wink
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 10 Nov 2013 0:16    Sujet du message: Répondre en citant

‘Başbakan halife olarak dünyaya geldi’

Citation:


Son tartışmalarda Başbakanımıza karşı çıkanların hangisi genelevlere, kadınların bir meta gibi alınıp satıldıkları, seks kölesi olarak kullanıldıkları içkili gece kulüplerine, tavernalara, kadın vücudunun pazarlandığı otomobil, araba lastiği reklamlarına karşı çıkmıştır? Yeryüzüne halife olarak gönderildiğinin bilinci ile sadece kendi hayatını değil, kendi hayatı nasıl kutsalsa diğerlerinin hayatlarını da öylece kutsal sayarak hareket eden, ailelerin şeref, haysiyet ve insanlık onurunu ayaklar altına alınmaktan kurtarmaya çalışan Sayın Başbakanımızdan Allah razı olsun. Kendisine bir Müslüman olarak en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.


Muğla’da, içki ve sigara satışı yaptığı gerekçesiyle öğrencilerine okulun yakınındaki marketten alışverişi yasaklayan Muğla Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Mehmet Þinasi Çövüt, Facebook’taki kişisel sayfasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için ’Halife’ benzetmesinde bulundu. Kız- erkek öğrencilerin aynı evde kalmasıyla ilgili açıklamasını desteklediğini belirtti.
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/25064792.asp
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2014 19:08    Sujet du message: Répondre en citant



Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. Bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "Ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemen altına dört ucundan gerin" demiş.

Sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "Kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp karizmayı çizdirmeyelim... Tamam mı?"

Adamları, "Başüstüne patron" demişler. Mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış. Kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"Yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"Patrona söyle branda bulamadık!"

"UZUN YAÞAMAK İÇİN EKİBİNİ BECERİKLİ İNSANLARDAN KURACAKSIN"



Sayin "admin" mizah bolumunu ariyordum, bulamadim. Buraciga koyuverdim. Yanlis yaptiysan ozur dilerim, siz duzeltirsiniz artik.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 01 Fév 2014 11:46    Sujet du message: Répondre en citant

http://www.yurtgazetesi.com.tr/ve-huzurlarinizda-%E2%80%98recep-pasa-makale,7119.html

Ve Huzurlarınızda ‘Recep Paşa’!..


İnci Hekimoğlu
inci.hekimoglu@yurtgazetesi.com.tr
01 Þubat 2014, 11:09

Erdoğan'ın seçim sloganı “Yeni Türkiye'nin İstiklal Mücadelesi Lideri” olacakmış. Önceki dönemde kullandığı ‘Dünya Lideri’ tanımından, yolsuzluk iddiaları ortaya dökülünce vazgeçmiş. ‘İkbal’ mücadelesini, ‘istiklal’ mücadelesine çevirmiş, anlayacağınız!
Aslında yakın zamana kadar hayali, Ortadoğu'nun 'Yeni Osmanlı Sultanı' olmaktı ama bu hayal 'stratejik derinliğin' diplerinde un ufak oluverdi.
'Dış güçler' sultan olmasına izin vermeyince, rotayı içeriye çevirdi. Epeydir, ‘Atatürklük’ ile ‘Peygamberlik’ arasında kararsız kaldığından, kendisini nerede konumlandıracağını bilemiyordu ki; derin danışmanları üçüncü bir yol bulup, komutanlığa uygun görmüşler.
Biz farkında değiliz ama Pera'da İngilizler, İzmir'de Yunanlılar, Adana'da Fransızlar cirit atıyor, Anafartalar’dan top sesleri geliyor.
Ülke işgal altında!
Bu durumda, yeni bir 'başkomutan'a ihtiyaç var, haliyle.
Bu olağanüstü hal karşısında ‘Meclis’in, ‘Yargı’nın ve ‘Yürütme’nin tüm yetkilerinin kendisine verilmesini; ‘Ordu’nun iç işleyişi dahil tüm kademelerinde oluşacak kadrolara kendisinin karar vermesini; polisin, asker-sivil tüm istihbaratın ve hatta özel şirket yönetimlerinin sadece kendisinden talimat almasını, verdiği tüm emirlere kayıtsız şartsız uyulmasını istiyor.
Büyük ve acımasız bir savaşa hazırlanıyor.
Kökünü kurutmaya ant içtiği bu 'düşman'lar kimler?
Sabah akşam sıralıyor: 'Gezi'ciler, Çapulcular, kemirgenler, 'hainler', 'vatan hainleri', Haşhaşiler, Zerdüştler, kızlı-erkekliler, dekolteliler, ayyaşlar, çevreciler, mimar-mühendisler, doktorlar, öğrenciler, 'faiz lobisi', solcular, Aleviler...
Yani; ona oy vermeyen herkes!

Bu gerçekten çok ürkütücü.
Hem bir yolsuzluk çarkının tam ortasında olacaksın, hem de asla açıklayamadığın sülale boyu servetin hesabını vermemek için, tüm ülkeyi savaş alanına çevirmekte bir an bile tereddüt etmeyeceksin...
Bunun için; gerekirse, mücadele ettiğini iddia ettiğin askeri vesayeti bile kendi iradende, başkomutanlık yetkileriyle geri getireceksin...
Kürtlerle sürdürdüğün müzakere mi, müsamere mi belli olmayan 'barış görüşmelerini' Meclis’e getirmeyecek, hiçbir yasal düzenlemeyle güvence altına almayacaksın; böylece kendine muhtaç tutarak sürdürmeye ve süründürmeye devam edeceksin...
‘Yargı’yı kendine bağlayacak, adaleti sana biat veya muhalefet ölçüsüyle tartacaksın...
Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Kanunu'ndaki düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmayacaksın; üstüne, hakkında yeni dosyalar yayınlayacağından korktuğun sitelerin varlığını mahkeme kararına bile gerek duymadan kapatacaksın...
İstediğin herkesi örgüt üyesi, terörist yapabilmeni sağlayan OHAL yasalarını kaldırmayacaksın, KCK'den Devrimci Karargah'a, Balyoz'dan Ergenekon'a tüm sanıkların özgürlüğünü elinde rehin olarak tutacaksın...
‘Yeniden yargılama’yla, aylara yayılacak yeni bir dava sürecinde; sanıkları, siyasi iradenin yeniden savcılığa soyunmaması için dua etmek zorunda bırakacaksın...
Arada 'Milli İrade'nin önüne birkaç göstermelik reform paketi atıp, parmağını sallayarak “Önce bir sandığı görelim, gerisi sonra” diyeceksin…
Kolluk, validen izinsiz arama yapamayacak, yani savcı valilikten, dolayısıyla hükümetten izinsiz adım atamayacak…
‘Paralel devlet’, ‘Çete’, “İnlerine gireceğiz” diyeceksin ama tek bir kişiyi ne örgütten ne de çeteden alamayacak, yargı önüne çıkaramayacaksın, hatta “Mağdurlar kişisel başvuru yapabilir” diyerek, aradan çekileceksin…

Ama ‘Darbe’, ‘Faiz Lobisi’, ‘İstiklal Mücadelesi’ diye takiyeyle ‘Paşa’lığa soyunacaksın… Tıpkı askeri idare dönemindeki gibi; çocuklara bile işkence yapılmasına göz yumacaksın… Pozantı'daki tecavüzü anlattıkları için Þakran'a sürülen çocuklara askeri nizamda tekmil verdirilecek, çırılçıplak soyulacak, üzerlerinde sigara söndürülecek, hortumlarla dövülecek, çocuklar ağır fiziksel darbın bütün izlerini üstlerinde taşıdıkları halde doktora bile sevk edilmeyecekler ve sen kalkıp İsrail'e “Siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz!..” diye şov yapacaksın…
Cezaevlerinde ‘A Takımı’, Kürt coğrafyasında ‘Hançer Timi’, Suriye'de ‘Hilal Timi’yle ‘Kontrgerilla’yı yeniden örgütleyeceksin…
Kısacası; biat etmeyen herkesin adli, mali, idari tüm geleceğini iki dudağının arasında tutabileceğin bir rejimi 'sindire sindire' hayata geçireceksin…
İyi de, bunları bir ‘başbakan’ olarak yapamazsın, ancak ‘Vatan- Millet’ hamasetiyle ‘Recep Paşa’ olarak yapabilirsin!..
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Fév 2014 11:48    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Citation:
Bugün Türkiye, AB (Avrupa Birliği) üyesi ülkelerin hemen hemen tamamına yakınından çok daha özgürdür.


Recep Tayyip Erdogan

Sabah sabah hiç gulecegim yoktu !

Laughing

Exclamation


RTE'nin boyle laflar edebilmesinin analizini yapmislar, bugun Hurriyet'te Mehmet Y. Yilmaz'i okurken ogrendim. Orhan Tüzün'ün Radikal'de ki "Erdoğan'ın cevap verme algoritması" gerçekten ilginç...

http://bit.ly/1oeePLw
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 12 Fév 2014 10:42    Sujet du message: Répondre en citant




_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 28 Fév 2014 2:37    Sujet du message: Répondre en citant

Bugunlerde yeniden piyasaya surulen bir gulmece !

Citation:


Başbakan Erdoğan, dış destek aramak için İngiltere’yi ziyarete gitmiş. Ziyaret sırasında Kraliçe tarafından çay içmeye davet edilen Erdoğan, Kraliçeye kendisinin liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş...

Kraliçe: "Çevremi akıllı insanlarla dolduruyorum Tayyip'çim" demiş.

Erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup olmadıklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş.

Kraliçe, "Onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum Tayyip'çim; bak nasıl, şimdi gör" demiş.

Kraliçe hemen Tony Blair'i aramış ve:
"Blair, lütfen bu soruya cevap veriniz: Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız, ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu çocuk?" diye sormuş.

Tony Blair: "Bu çocuk benim majesteleri" diye yanıtlamış.

Kraliçe: "Doğru ! Teşekkürler, iyi çalışmalar Blair" demiş.

Erdoğan’a dönerek:"Gördünüz mü Erdoğan'cım?" demiş.

Erdoğan:"Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu müthiş metodunuzu kesinlikle kullanacağım" diyerek oradan ayrılmış.

Yurda dönüşünde hemen Arınç'ı yanına çağıran Erdoğan: "Bülent abi sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum" demiş.

Arınç :"Tabii efendim, nedir? "

Erdoğan: "Senin annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var ve bu çocuk senin ne kız, ne de erkek kardeşin. Kimdir bu?"

Arınç sağa bakmış, sola bakmış, düşünmüş, tasınmış ve en sonunda: "Efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?" demiş.
Tam ağlayacak gibi olmuş ki, Erdoğan kabul etmiş ve Arınç oradan vakit kaybetmeden ayrılmış.

Arınç hemen Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırmış, saatlerce bu sorunun cevabı üzerinde düşünmüşler, ama kimse bir cevap bulamamış.

En sonunda Bülent Arınç, Kemal Derviş’i aramış ve durumu açıkladıktan sonra: "Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız, ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu çocuk?"

Derviş: "Hayret bişisiniz yaa... Bunu bilemeyecek ne var, tabii ki benim !" diye yanıtlamış.

Cevabı alan Arınç, koşa koşa Tayyip'in yanına gitmiş.

"Buldum buldum buldum efendim ! Kim olduğunu biliyorum, Bu çocuk, Kemal Derviş’tir."

Gözlerini yaşartarak ve burnunu silerek: "Vallaha billaha ben kendim düşüne düşüne buldum efendim" demiş.

Tayyip büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş:
"Olmadı Bülent Abicim, olmadı bu yaa... Doğru cevap "Tony Blair" idi abi yaa..."

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Fév 2014 2:59    Sujet du message: Répondre en citant

eskidi bu be!!!!!!
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Fév 2014 21:12    Sujet du message: Répondre en citant




_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Mar 2014 2:30    Sujet du message: Répondre en citant

Yaya Sasa'dan buralara...

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Mar 2014 14:10    Sujet du message: Répondre en citant

Tokat atsa bu kadar acitmaz diye dusunuyorum. Cok agir bir yazi, ama tam benim dusunceme uygun.


Bu bir beddua değil!
Mehmet Y. YILMAZ - Hurriyet.com.tr / 13 Mart 2014


http://bit.ly/1lBVKjU
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mar 2014 13:05    Sujet du message: Répondre en citant



Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
Page 3 sur 6

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.