Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11192 Localisation: Nancy / France
Posté le: 08 Sep 2006 23:22 Sujet du message: RTE
Primo, personne n'a l'obligation d'aimer qui que soit. N'empêche personne n'a le droit, ici sur ces forum d'A TA TURQUIE d'injurier qui que soit.
Critiquer, montrer sa farouche opposition et sa colère n'implique pas d'injures et de diffamation.
Sinon on tombe dans la même position de la personne que n'aimons pas.
En gros il ne sait pas laisser faire,il a pas fait le leche comme les autres surtout sur le sujet de l'UE.
Ca ca m'a vraiment fait plaisir parce qu'on va pas forcer la porte s'il ne veulent pas de nous.
Il y 'a des pays aujourd'hui qui ressemblent a des pays du tiers monde qui font parti des 25 et je pese mes mots.
Kültür farki” dedigimizde hepimizin aklina din unsuru geliyor. Oysa, Avrupa ile aramizdaki kültür farkimiz günlük yasamda ortaya çikiyor. Tavrimiz, sigara içisimiz, yüksek sesle konusmamiz, müzakere degil de kavga etme aliskanliklarimiz farkli. Son iki hafta yasananlari görünce, sizde bana hak vereceksiniz.
Avrupa’da yayinlanan her makale, her TV programinda, her konferas veya kollog’da sürekli ayni cümle ile karsi karsiya kaliyoruz:
Bizler, bu cümleyi genelde “Türkler Müslüman, oysa Avrupa Hristiyan” diye okuduk. Farkimizi sürekli biçimde dinimize bagladik. Müslümanligimizin böyle bir fark yarattigina inandik. Oysa, ben ayri düsünüyorum.
Evet, din farkimiz var. Ancak “kültür farki” denilen kavramin küçük bir bölümü Müslümanligimizla anlatilabilir. Asil önemli ve büyük bölümü, tamamen egitim seklimizden kaynaklaniyor. Bu fark, kisisel tutumumuz, aliskanliklarimiz, inançlarimiz ve mantik yapimizdan geliyor. Biz baska, onlar baska türlü davraniyorlar.
Son Avrupa Birligi tartismalari sirasinda bu fark açikça ortaya çikti.
Gözleyebildigim kadariyla size bu farkin bir bölümünü anlatmak isterim...
DAVRANISIMIZ FARKLI
En temel farklardan biri, bizim ve onlarin müzakare etme aliskanliklarindan kaynaklaniyor.
- Bizler müzakerelere genelde hazirliksiz girer, herseyi son dakikaya birakiriz. Görüsmelerde hemen “kirmizi çizgilerden” söz ederiz. Çitamizi çok yükseklere koyar, ardindan, indirmemiz gerektiginde de, bu defa “ödün veriyoruz” diye dövünüyoruz. Ruhumuzda, “uzlasi” diye birsey yoktur. Egitim seklimizden olacak, uzlasiyi kötü bir sonuç olarak görürüz. Sadece, kendi çikarimizi düsünürüz. Karsimizdakinin de sorunlari olabilecegini, onlarinda belirli oranda tatmin edilmeleri gerektigini düsünmeyiz...
Avrupali ise, tam tersine uzlasi arar. Hem kendinin, hem de karsisindakinin kazanmasi gerektigini bilir. Önceden iyi hazirlanir ve önceligini saptar. O zaman da ayrintilarda kaybolmaz. Özellikle Avrupa’nin herseyi uzlasiya baglandigi için, çitasini abartili yere koymaz. Kirmizi çizgilerden söz etmez.
- Biz her müzakereye bir Çanakkale Savasi mantalitesi ile gireriz. Söylemimiz “hakli davamizi anlatmak”, çogu zamanda “muzaffer olduk mu?” cümleleriyle doludur. Yüksek sesle konusuruz. Kolay sinirleniriz. Karsimizdaki kisilere tepeden bakan, kolay suçlayan bir yaklasimimiz vardir. Biraz beklentilerimizi bulamayinca hemen karsimizdakini kaba sekilde suçlariz. Kendimizi hiç sorgulamaz, suçu karsi cephedekilere atariz.
Avrupali ise, müzakereleri bir aile içi pazarlik olarak görür. Orada yüksek sesle konusulmaz. Inciltici sözlerden kaçilir. Çikarlarinin çatistigi bir liderle yarin yine bir araya geleceklerini bildiklerinden dolayi dikkatli davranirlar.
- Oturup kalktigimiz yere pek dikkat etmeyiz. Kurallara uymamaya alismisizdir. Aksine, kural tanimamayi (örnegin, yasak olmasina ragmen fosur fosur sigara veya puro içmek, hatta bir otel lobisinde kültablasi aramak yerine, yere atip ayagimizla ezmek gibi) adeta bir üstünlük, ayricalik gibi görürüz.
Avrupali ise, ister söhret, ister Basbakan olsun kurallara uyar. Sinirlarini çok iyi bilir. Abartili davranmaz.
- Bizim medyamiz, hiçbir sinir ve kisitlama, kural tanimaz. Kameramanlar, foto muhabirleri adeta terör estirirler. Hiçbir basin toplantisi yoktur ki, belirli kurallar içinde geçsin.
Avrupali medya, kurala uymadigi anda, afaroz edilir. Herseyin siniri vardir. Ve hiçbir sekilde asilmamaya çalisilir.
- Bizde özellikle Bakan ve Basbakanlar arkalarinda kuyruklu yildiz gibi takilmis bir refakatçi grubuyla yürür. Bunun 5-6 kisilik bölümü koruma, diger büyük bölümü milletvekili veya saksakçilardir. Ikinci bölüm yapisik kardesler gibi yürürler. Birbirleriyle itisme pahasina kendini gösterme , kamera görüntüsüne girme yarisi yaparlar. Sirf liderle olabilmek için 10 kisilik asansöre 15 kisi girmek ve tehlikeyi göze almak, basin toplantilarina partililerin girip tezahürat yapmalari, alkislamalari son derece dogal karsilanir.
Avrupa’daki Bakan veya Basbakan arkasinda 1-2 kisiye geçmeyen en yakin yardimcilari ve toplanti salonlarinda ya korumasiz veya 1 korumayla dolasirlar. Arkalarinda taraftar olmaz. Basin toplantilarina da taraftar sokulmadigi gibi, gazeteciler lideri alkislamaz.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7Suivante
Page 1 sur 7
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum