265 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 265
Membre(s) : 0
Total :265

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 02h01:34
murat_erpuyan : 1 jour, 02h03:58
SelimIII : 1 jour, 15h28:30
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Türkiye'de Adalet
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Türkiye'de Adalet
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 10 Mai 2012 22:03    Sujet du message: Répondre en citant

Cuneytbelmondo a écrit:
Bu olaylar fransa'da olsaydi millet sokaktaydi simdi.
Bizim millet uyuyor, dizi ve futbol derdinde, sözde istikrar propagandalari insanlarin rahat uyumalarina yetiyor. Türklerin asiligi nerede kaldi? Yoksa Aziz Nesin'in sözleri mi dogrudur? "Türkiye'nin 60% aptal..."



Aptal degil koyun, koyun.

Böyle millete böyle iktidar yakisir. Nokta !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Juin 2012 1:43    Sujet du message: Répondre en citant

Dun bir mailde vardi :
Turkiye'de adalet aramak kerhanede bakire aramaya benzer diye.
Bozuldumdu.

Simdi de yuksek mahkeme seks hayatina olculer getiriyor. Buyurun :



devamini okumak isterseniz :
http://bit.ly/Ls9NHo
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Sep 2012 1:46    Sujet du message: Répondre en citant

Balyoz davasinda karar açiklamasindan sonra benzer karar Ergenekon davasinda alinmadan bilmekte yarar var...


Citation:


Hukukun Bittiği Yerden Çağrı
22 Eylül 2012 – Cumhuriyet
Mustafa Balbay


Ergenekon davasında 18 Eylül Salı günü yaşananlar, yargılamanın geldiği noktanın özetiydi.

O gün duruşma salonundaki koşullar bir doz daha ağırlaştırıldı; sanıklarla avukatlarının birbirlerine dilekçe dahil hiçbir yazılı kâğıt veremeyecekleri, bunun önce hâkim tarafından görüleceği daha sonra taraflara iletilebileceği bildirildi.

Savunma hakkının giderek kısıtlandığı, yargılamanın adeta işkenceye döndüğü bir ortamda böylesi bir uygulamaya neden gerek görüldüğünü mahkeme başkanına sormak istedim.
Bunun için duruşmanın öğleden sonraki bölümünde elimi kaldırdım ve söz istedim.

Başkan vermeyeceğini söyledi. Ben de neden söz istediğimi anlatmaya çalıştım.

Þöyle dedim:

“Sayın başkan, artık talep konuşmaları yaptırmıyorsunuz, usul hakkında kimseye söz vermiyorsunuz. Avukatlarımızla araya fiziki mesafe koydunuz. Bugün de avukatlarımızla diyaloğumuzu kısıtladınız. Bunların hangi yasada yeri var?”

Bu durum elbette tüm sanıklar için geçerli.

Onlar da söz hakkı isteyip haksızlığı, hukuksuzluğu dile getirmek istedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı oturuma ara vererek heyetle birlikte salondan ayrıldı.
***
Heyet salonu terk ederken ben ve kimi sanıklar hâlâ salondaydık.

O sırada duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel bana döndü ve şöyle dedi:
“Sayın Balbay, başkan sözlü bir talep istemiyor. Siz de yazılı bir dilekçe verin, söz hakkını öyle isteyin.”

Bir şekilde yaşadığımız hukuksuzluğu mahkeme heyetine anlatmak, sadece bugün değil gelecek için kayda geçirmek istiyordum.

Bir dilekçe yazdım, mübaşir Hasan Bey aracılığıyla mahkeme başkanına ilettim.

Mahkeme, oturumu o gün dinlenecek tanığın da istemi doğrultusunda sanıksız sürdürdü.

Akşamüstü 17.30 sıralarında hepimiz salona alındık.

Mahkeme başkanı kararları yüzümüze okudu.

Benim “suçlarım” arasında duruşma salonunu “terk etmek” de var.
Oysa kamera kayıtları ortada, her şey yukarıda aktardığım gibi gelişti. Ben salondaydım.

Protesto amaçlı salondan ayrılma da olmadı.

Duruşma salonunda iki metre tepemizde onlarca mikrofon sarkıyor, duruşmanın her anı kamerayla kaydediliyor.

Yani ses ve görüntüyü birleştirmek mümkün.

Gazeteciler, avukatlar, izleyiciler salonda.

Böylesine çok kayıtlı ve tanıklı bir durumda bile heyet, gerçeğe aykırı saptamalar yapıyorsa, yargılamanın nasıl yapıldığı yorumunu okura bırakıyorum.

***

Ergenekon davasında gelinen noktayı madde madde paylaşmak istiyorum.

1- Dava herkesin gözü önünde, açık yargılama ile devam ediyor gibi görünüyor ama aslında dava unutuldu. 7 bin sayfalık 20 iddianamenin birleştiği davada duruşma günü hangi tanık gelmişse, onun söyledikleri bir parça haber oluyor, o kadar. Dava, dava olmaktan çıktı. Tutulduğu yerden şekillenen, tarifi olanaksız bir yapıya dönüştü.

2- Özel yetkili mahkemeler (ÖYM) ellerindeki dosyaları bitirdikten sonra kapatılacak. Bir başka deyimle, en kabarık ve karmaşık dosya olması dikkate alınırsa, ÖYM’lerin ömrü Ergenekon davaları kadar. Sözüm ona, asrın davasına tasfiye halindeki mahkeme bakıyor. Hiçbir hukuk devletinde böyle bir uygulama olmaz.

3- Ellerindeki dosyalarla kaderi birleşmiş olan bu mahkemeler kendilerini adeta Meclis’in çıkardığı yasalardan bağımsız hissediyorlar. Kendi usullerini kendileri üretiyorlar. Kendilerinde, kendilerine yetki verme hakkı görüyorlar. Bu uygulama Türkiye tarihinin en karanlık günlerinde bile yoktu.

4- Meclis’ten geçen 3. yargı paketiyle tutukluluğa devam kararlarının daha zor alınacağı, mahkemelerin tutukluluk gerekçelerini her sanık için ayrı ayrı açıklamak zorunda olacağı belirtilmişti. Silivri tam tersini yaptı, tutukluluğa devamı kolaylaştırdı. 3. yargı paketinden önce ayda bir kez sanıklara söz hakkı veriliyordu. Tutukluluğu gözden geçirme bu 15 dakikalık konuşmadan sonra oluyordu. Silivri’de bu uygulama temmuz ayından itibaren kaldırıldı. 18 Eylül günü bizlere duruşmalardan men cezası verilirken, sanıkları ve avukatlarını dinlemeden tutukluluğa da devam kararı verildi.

5- Silivri’de hukuk, yargılama yok, sadece cezalandırma var. Merak edilen tek şey verilmiş olan cezaların ne zaman açıklanacağı. Hiçbir vicdan bunu kabul edemez.

Hukukun bittiği yerdeyiz.

Bu zulüm devam ettiği sürece herkes tehdit altındadır.

Çağrım şudur:
İletişimin böylesine güçlendiği, çeşitlendiği bir ortamda herkes bu hukuksuzluğu kabul etmediğini bir başkasına iletsin.

Kim bilir, belki de sayımız çoktur!


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Nov 2012 17:03    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Dünyanın dilindeyiz
Avrupa Yargıçlar Birliği'nin yayımladığı ve hükümete de iletilecek deklarasyonda, HSYK'nin atamalarının yargıçlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı vurgulandı.

İlhan Taşcı

Cumhuriyet/Ankara Bürosu- Avrupa Yargıçlar Birliği (EAJ) Washington’da yaptığı toplantıda oluşturduğu deklarasyonda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yeniden yapılandırılması sürecinde, kurula yargıyı temsil eden kişilerin değil, hükümetin görüşlerini ifade edenlerin dahil edilmesini eleştirdi. Hükümete de iletilecek olan deklarasyonda, HSYK’nin atamalarının yargıçlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı vurgulandı.

Mayıs ayında Amsterdam’da toplanan Avrupa Yargıçlar Birliği bir çalışma komisyonu oluşturmuştu. Bu komisyonun hazırladığı deklarasyon taslağı 11 Kasım’da Washington’da gerçekleştirilen toplantıda masaya yatırıldı. Türkiye’yi YARSAV’ın temsil ettiği toplantıda Türkiye’de yargının sorunlarına yönelik kaygı ve endişelerin kaleme alındığı deklarasyon, tüm üye Avrupa ülkeleri yargı örgütlerinin oybirliğiyle kabul edildi.


‘Temel prensiplere saygı gösterilsin’

EAJ’nin Türk yargısına ilişkin deklarasyonunda, yargı bağımsızlığının ve hukuk devletinin yalnızca bunları teminat altına alan mevzuatla değil, aynı zamanda ilgili otoritelerin bu temel prensiplere saygı göstermesiyle korunacağına işaret edildi. Birlik tarafından endişe verici bulunan düzenlemeler deklarasyona şöyle aktarıldı:

“Yargıç ve savcıların rotasyonu kötüye kullanılarak yargıç ve savcılar üzerinde bir baskı aracına dönüştürülmüştür. Rotasyonlara karşı etkili bir hukuki yol bulunmamaktadır ve bu eksiklik Venedik Komisyonu tarafından da ortaya konulmuştur. Bir yargıcın başka bir göreve atanması rızasına bağlı olmalıdır ya da bir disiplin cezası ya da mahkeme sisteminin yasal şekilde değişmesi sonucunda bu tür bir işlem yapılabilir. Başka bir göreve atanma endişesi, özgür karar verme yeteneğini yargıçların elinden alır ve yargı bağımsızlığına karşı bir müdahaledir. Þunu da belirtmek gerekir ki, yargıç ve savcıların kendi istekleri dışında ve objektif gerekçe olmadan, bunlara karşı hukuki başvuru yolu bulunmadan yer değiştirmeleri, uluslararası standartları ihlal etmektedir. Öyle görünüyor ki, Türk hükümeti HSYK’nin yeniden yapılandırılması sürecinde kurula Türk yargısını temsil eden kişileri değil, hükümetin görüşlerini ifade eden kişilerin dahil edilmesini sağlamıştır.”
‘Üç erk birbirine yakın ve bağlantılı’

Kuvvetler ayrılığının, üç erkin birbirine çok yakın, bağlantılı olması nedeniyle tehlikede olduğu vurgulanan deklarasyonda, “Savcıların yürüttüğü gizli soruşturmaların içeriğinin hükümet üyeleriyle paylaşılması, Adalet Bakanı’nın gerekli gördüğünde savcılardan bilgi istemesi, HSYK üyelerinin süregelen soruşturmalara ve süreçlere müdahil olmaya çalışması gibi olaylar bunu göstermektedir” denildi.


Bildiri hükümete gönderilecek

Hükümet temsilcilerinin bağımsız yargının rolü ve hukuk devleti konusunda algı hataları bulunduğu vurgusu yapılan deklarasyonda, “Başbakan, BDP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması konusunda şöyle demektedir: ‘Biz yargıya neyin gerekli olduğunu söyledik. Yargı da gereğini yapacaktır.’ EAJ şunu hatırlatır ki, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının güvenceleri diğer iki erkin yargıya neyin gerekli olduğu konusunda talimat vermesine müsaade etmez. Bağımsız yargı anayasa ve hukuka dayanır, diğer erklerin emir ve direktiflerine değil” denildi. Deklerasyonun mektup olarak Başbakanlık’a, Adalet Bakanlığı’na, HSYK’ye ve Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi organlarına gönderilmesi de kararlaştırıldı.

25 Kasım 2012
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Jan 2013 10:36    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Fév 2013 11:22    Sujet du message: Répondre en citant

Ordusunu sahte belgelerle hapiste tutsak eden adalet, insanliktandan da nasibini almamis...

Citation:

Bir sayfalık raporun sonuç kısmında ise şu ifadelere yer verildi:
“Ergin Saygun’un dosyada mevcut tıbbi evrakı ve kurulumuzda yapılan muayenesi sonucunda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenli Tedbirleri Kanunun 16/2 maddesi gereğince kişide yeni gelişen protez kapak infektif andokardit tablosunun cezaevi koşullarında kalması halinde hayati tehlike yaratacağı, acil tedavi gerektiren bir durum olduğu, hastanede yatarak tadavisine devam edilmesinin uygun olduğu, tedavisi süresince hayatını tek başına idame ettiremeyeceği, tedavisinin hastanede tamamlanmasının müteakip tekrar kurulumuzca değerlendirilmesinin uygun olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.”


Adli tibbin bu raporuna ragmen Mahkeme Engin Pasa'yi hapiste tutarak bugun hayati bir ameliat geçirmesine neden oldu!

Vicdan ve merhamet dinin temel kaynagidir ama devamli dine referans yapanlar, içkiyle, basortusuyle ugrasirken inandiklarini ileri surdukleri dini de takmiyorlar...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Fév 2013 10:16    Sujet du message: Répondre en citant

Anayasa degisikligi ile HSYK ele geçirildi ve boylece yargi da AKP'nin çiftligi oldu. AKP'nin yargisi ile Cumhuriyet'in temellerine dinamit atiliyor, gerçi yargi AKP'den çok Gulenci olarak bilinen kisilerin hakimiyetinde, o da baska konu.

Bugun Sozcu'de çikan yazi bir belge niteliginde bu konuda :

Citation:


Emin Çölaşan

14 Þubat 2013


Fetvacı hakimlere piyango vurdu!



Sevgili okuyucularım, bugün sizi biraz geçmişe, bundan 15 yıl öncesine götüreceğim. Hürriyet gazetesinde 4 Ağustos 1998 günkü yazımı sizlere aktaracağım ve sonrasında günümüze döneceğiz.

Önce o yazımı okuyalım:
“Gözümüz aydın! Türkiye’de her şeyi duymuştuk ama fetvaya dayalı bir yargı
kararını hiç duymamıştık. Þimdi o da oldu!
Edirne İdare Mahkemesi’nin, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçmiş yıllarda
verilmiş olan FETVALARI, kararlarında gerekçe olarak kullandığı belgelendi.
Hadiseyi kısaca özetliyorum:
Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, üniversiteye bağlı fakülte ve yüksek okullarda sınıfa türbanla girmekte ısrar eden kız öğrencileri önce uyarıyor. Uyarıya aldırış etmeyen öğrencilere daha sonra kınama cezası veriliyor. Bu da dikkate alınmıyor. Sonrasında bu öğrencilere okuldan bir hafta ile bir ay arasında uzaklaştırma cezaları veriliyor.
Bazı kız öğrenciler bunun üzerine, bu işlemin yasal olmadığı iddiasıyla Edirne İdare Mahkemesi’nde dava açıp yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istiyorlar.
Edirne İdare Mahkemesi konuyu inceliyor ve kararını veriyor!
Elimde iki ayrı karar var.
Tarih 7 Temmuz 1998. Esas 1998/ 378 ve Esas 1998/ 414.
Mahkeme iki davada da türbanlı öğrencileri haklı buluyor ve kendince gerekçe yazıyor.

* * *

Þimdi size gerekçeli karardan kısa bir alıntı veriyorum. Okuyun da, Türkiye Cumhuriyeti’nde neler olduğunu iyice görün:
“Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 30 Aralık 1980 gün ve 77 sayılı kararından (Fetvasından) açıkça anlaşılacağı üzere, İslam inancına göre uyulması zorunlu olan başörtüsü kullanımının başka hiçbir amaçla özdeşleştirilmeden doğrudan doğruya
kişinin inancının bir gereği ve sonucu olduğu gerçeği dikkate alınmaksızın değişik gerekçelerle yasaklanması, inanç özgürlüğünün özünü zedelediği gibi, söz konusu inancın hor görülmesi ve çağdışı olarak nitelenmesi, dini inanç ve kanaatlerinden ötürü kişinin kınanması anlamını taşır.”
Kararın Türkçesi bozuk ama herhalde anlamışsınızdır!
Karar devam ediyor ve “Mahkeme” kendi anlayışına göre laiklik dersi veriyor:
“Üniversitede örenim gören bir kız öğrencinin, dinsel inancı nedeniyle boynunu ve saçlarını bir örtü ya da türbanla kapatması, çağdaş bir toplumda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir şekilde hoşgörü ile karşılanmalıdır.
Kaldı ki, inancı gereği başörtüsü kullanan bir öğrencinin bu inancının ve inancı gereği yaptığı uygulamanın devlet tarafından korunması, laik devletin en başta gelen ödevlerinden biridir.”

* * *

4 Ağustos 1998 tarihli yazım şöyle devam ediyor:
“Elimdeki iki yürütmenin durdurulması kararı da oybirliği ile alınmış.
İdare Mahkemeleri üç kişiden oluşur. Bir başkan ve iki üye. Bu iki kararın altında beş ayrı imza var:
İlkinde Ali Kazan, Abdurrahman Başer, Gülten Kaya Hatipoğlu.
İkincisinde Mustafa Dinç, Mesut Güngör, Ali Kazan.
Þimdi burada önemli olan, bu isimler. İşin püf noktasını biraz sonra hep birlikte göreceğiz.
O yazımı şöyle sürdürüyorum:
“Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Milleti adına karar veren mahkemesi, kararında FETVAYI gerekçe olarak kullanıyor.
Fetvaya dayalı yargı kararı veriyor.
Böylesi bugüne kadar hiç olmamış, görülmemiş, duyulmamıştı.
Türkiye Cumhuriyeti bir din devleti midir? İran, Afganistan veya Suudi Arabistan mı
olmuştur ki, din esasına dayalı yargı kararı üretilmektedir…”
15 yıl önceki yazımı şöyle bağlıyorum:
“Türkiye’nin belli kesimler tarafından nerelere götürülmek istendiğini görüyorsunuz.
Devletin ilgili makamları bu konuda duyarsız kalırsa, ses çıkarmazsa, gerekli
işlemleri derhal yapmazsa, yakında daha nice böyle “Yargı Kararları (!)” ile karşı
karşıya kalırız…”

* * *

Evet, geçmişteki yazımı okudunuz. Þimdi günümüze gelelim ve bakalım, aradan geçen 15 yıl içerisinde neler olmuş!
Bu kararda adı geçen, fetvalara dayalı mahkeme kararı vermekten sıkılmayan hakimler var.
Ali Kazan, Mustafa Dinç, Mesut Güngör, Gülten Kaya Hatipoğlu ve Abdurrahman Başer.
Bu türbancı-fetvacı hakimler acaba emekli mi oldu, başka yerlerde mi görev yapıyor?..
Ya da AKP döneminde terfi edip yükseldiler mi?..

* * *

Þimdi her birinin bugünkü görev yerlerine bakalım:
Ali Kazan: Danıştay 10. Daire üyesi oldu.
Mustafa Dinç: Danıştay 14. Dairesi üyesi oldu.
Mesut Güngör: Danıştay 8. Daire üyesi oldu.
Gülten Kaya Hatipoğlu: Danıştay Savcısı oldu.
Abdurrahman Başer: Ankara 2. İdare Mahkemesi Başkanı oldu.
Hiç kuşkum yok, son iki ismi de ilk seçimde Danıştay üyesi olarak göreceğiz.

* * *

Bunlardan Danıştay üyesi yapılan ilk üç şahıs, yüksek yargıyı ele geçirmek için devreye sokulan o meşhur AKP furyasında seçilmeyi başardı.
Hani 2011 yılının şubat ayında Yargıtay ve Danıştay’a AKP tarafından çok sayıda yeni
üyeler seçildi ve yüksek yargı tümüyle siyasetin-iktidarın eline teslim edildi ya, işte o
furyada!..
Yargıtay’a bir kalemde 160, Danıştay’a 51 yeni üye seçip çoğunluğu elde ettiler ve işi bitirdiler!
Peki onları Yargıtay ve Danıştay üyeliğine kim seçti?
AKP’nin yargıdaki ön bahçesi olan HSYK!
Geçtiğimiz günlerde Danıştay 8. Dairesi ilginç bir karar verdi.
Türbanlı-sıkmabaşlı kadın avukatlar artık duruşmalara başları bağlı olarak girebilecek!
Geçmişte fetvaya dayalı mahkeme kararlarına imza atan Mesut Güngör isimli şahıs, işte o Daire’nin üyelerinden biri!

* * *

Sevgili okuyucularım, size olayları belgeliyorum, kanıtlıyorum. Bugünkü iktidar, yargıyı işte böyle ele geçirdi.
Geçmişte fetvaya dayalı mahkeme kararlarına imza atmaktan sıkılmayan şahıslar topluca
ödüllendirildi, Danıştay üyesi, Danıştay Savcısı, İdare Mahkemesi Başkanı yapıldı.
Edirne İdare Mahkemesi’nin Diyanet fetvasına dayalı kararlarına imza atan beş hakim, başkan ve tüm üyeleri maçı kazandı, kendi geleceklerini kurtarmış oldu!
Piyango onlara vurdu!
Hele aynı furyada Yargıtay üyeliğine seçilen Eyüp Sarıcalar isimli bir Sulh Hukuk
Mahkemesi hakimi var ki, Yargıtay’a üye yapılan ilk Sulh Hukuk hakimi!.. Kürsüde iken verdiği inanılmaz kararlar, üyesi olduğu Yargıtay tarafından oybirliği ile bozulan biri!
Size bu ilettiklerim sadece birkaç örnek! Daha neler var neler!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 19 Mar 2013 10:30    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet tarihinde adalet hiçbir zaman bugunku duruma dusmemisti.
Kismet "ileri demokrasi"yeye imis !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 10 Juil 2013 18:18    Sujet du message: Répondre en citant

Bu tip haberlerin asparagas olmasini diliyorum ama olmuyor... Hersey kotuye gidiyor. Savci'nin sordugu sorulara bakin !

v
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 10 Juil 2013 20:21    Sujet du message: Répondre en citant

De n’importe où qu’on regarde la Turquie n’est plus un Etat de droit. Ceci est net et clair !!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Juil 2013 0:43    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr

Salkaya ve Sarıçiçek

İddialara göre, askerlerle çalışan sivil daktilo memuru Güllü Salkaya darbeci idi.
Balyoz denilen davada yargılanmış ve 16 yıla mahkûm olmuştu…
Üzerine tahsisli bir bilgisayarda onun tarafından kaydedildiği öne sürülen dijital bir belge bulunduğu iddia ediliyordu…
Salkaya belgeden haberi olmadığını söyledi ama kimse ona inanmadı…
Belki belgeyi de bizzat o yazmış ve hatta darbe planını bile o yapmış olabilirdi:
Yüksek rütbeli sanık komutanlarla birlikte cezaya çarptırılmasının başka bir nedeni yoktu herhalde.
Erzincan doğumlu, işçi emeklisi bir babanın zorla okuttuğu beş evladından biriydi…
27 yıl devlet hizmeti, 22 ve 24 yaşlarında iki çocuğu vardı.
Güllü Salkaya, “Türkiye’nin üzerinden askeri vesayeti kaldıran AKP’nin, ‘demokrasi ve adalet zaferi simgesi’ olarak” tarihe geçti!

***

AKP iktidarı ve yandaş medya, mağduriyet edebiyatına devam için, sürekli olarak darbe tehdidini canlı tutar:
Bunların iddialarına göre darbeciler, mayıs sonunda Taksim’de Gezi Parkı’nda yeni bir girişimde daha bulundular:
Doktorlar, mimarlar, mühendisler, avukatlar, yazarlar, sanatçılar, medya çalışanları, faiz lobisi, bankacılar, borsa aracı kurumları, reklamcılar, özel girişimciler, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler gibi iç mihraklarla işbirliği halinde…
BBC, CNN, AP, otpor, zello, Soros, faiz lobisi, İsrail, Yahudi, Rum ve Ermeni diasporaları gibi dış mihraklarla birlikte…
AKP iktidarına karşı yeni bir darbe teşebbüsüne kalkıştılar…
Ve darbe girişiminin önemli aktörlerinden biri daha nihayet geçen gün yakayı ele verdi:
Oğlu ile birlikte Taksim’de Türk bayrağı satan Roman vatandaşımız Ali Sarıçiçek, “Halkı isyana teşvik etmekten” polisçe gözaltına alındı ve mahkemece tutuklandı.
Gazetecilere konuşan eşi Merhamet “Kazlıçeşme’de de bayrak sattık, orada suç değildi, Taksim’de satınca mı suç oldu?” dedi!
Böylece Ali Sarıçiçek de, Güllü Salkaya ile birlikte AKP’nin, ikinci bir ‘demokrasi ve adalet zaferi simgesi’ olarak tarihe geçti!


16 Temmuz 2013 - Cumhuriyet
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Aoû 2013 15:24    Sujet du message: Répondre en citant

Ergenekon kararlari açiklandi !

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Aoû 2013 15:33    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Aoû 2013 15:39    Sujet du message: Répondre en citant

Ileri demokrasiye bakin hele, ust mahkeme Danistay "ve sadece Batılı yazarların fantezilerini yansıtır nitelikte" yayinlari yansittigi için RTUK'un verdigi cezalari “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırı olduğu” gerkçesiyle onayliyor .
Oha...


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Aoû 2013 3:18    Sujet du message: Répondre en citant



devami : http://cumhuriyet.com.tr/?hn=432998&kn=16&ka=4&kb=16
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
Page 3 sur 6

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.