291 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 291
Membre(s) : 0
Total :291

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 19h10:11
murat_erpuyan : 19h12:35
SelimIII : 1 jour, 08h37:07
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP Türkiyesi...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

AKP Türkiyesi...
Aller à la page 1, 2, 3 ... 67, 68, 69  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Juil 2009 15:24    Sujet du message: AKP Türkiyesi... Répondre en citant

AKP et la Turquie adli bir topik var da AKP Turkiyesi yok...
Nereden bu AKP'liler var, orada da AKP'li zaten yok, adamlarin bu zirvalari okuyacak zamani mi var, besmele çeke çeke zengin olmakla ugrasiyorlar. Ha sahi bu fani dunyada bu kadar mali n'apacaklar obur tarafa goturemeyince...
Neyse bakin nereden nereye AKP Tukiyesinde neler oluyor.

20 TEMMUZ-YILMAZ ÖZDİL-HÜRRİYET
21 Temmuz 2009 08:43 | HERHAN | 0 fav | 0 yorum | Etiketler:
20 Temmuz


Temmuz

gecesi...

19’u

20’sine

dönüyor

usul usul.

Akdeniz’in

göbeği...

Ay batmış.

Zifiri

karanlık.

Bir balıkçı teknesi...

Işıkları sönük.

Pata pata, yarıyor suları.

Karaya 3

kilometre mesafe.

"Vakit tamam"

diyorlar.

10 kişiler...

Başlarında o.

Henüz üsteğmen.

*

Üzerinde kamuflaj, ayağında postal, sırtında su almasın diye naylonlara sarılmış hafif silahları, mühimmat... Bakıyor takımına, sözler yetersiz, sarılıyorlar, olur a, yakalanırlarsa, teslim olmaya niyetleri yok nasıl olsa... Helalleşiyorlar. Atlıyor suya.

Peşinden öbürleri.

*

Yüzüyorlar... 3 kilometre... Kamuflaj, postal, cephane, ıslanınca oluyor bin kilo sanki... Yüzüyorlar... Karaya ayak basar basmaz, ilk hedef, hellim peyniri kolilerinde getirilen ve balıkçı mücahitler tarafından Beşparmak’ın eteklerine gizlenen telsizler... Buluyorlar. İlk temas kuruluyor, "Vardık..."

*

Sonraki hedef, tepeci adı verilen, gözcüler... Geleceğimize pek ihtimal vermiyorlar ama, gene de tedbiri elden bırakmıyorlar, ki, gemi memi görünürse, aman haberleri olsun ha... Tepeliyorlar tepecileri birer birer, silah yok, gürültü yok, elleriyle; ruhları bile duymuyor.

*

Yokluyorlar araziyi... Görüyorlar ki, bizim istihbarat doğru, onların istihbarat yanlış, "Buralar sarp, çıkamazlar" dedikleri yerleri boş bırakmışlar, "Çıksa çıksa buraya çıkar" dedikleri, taaa uzak noktalara, uzak plajlara yığılmışlar.

*

Basıyor telsizin

mandalına...

*

Adana, Konya ve Antalya’dan kalkan jetlerimizin homurtusu Kıbrıs semalarını yırttığında, saatler 05.25’i gösteriyor... Balyoz inmek üzere... Rum’un kafasına dank ediyor ama, iş işten geçmiş... 35 dakika sonra, C-47 ve C-160’larımız görülüyor. Kapılar açılıyor...

*

Zirveye yakın o sırada.

Beşparmak’ta.

Kaldırıyor kafasını

üsteğmen.

Gülümsüyor.

EOKA’nın kara bulut gibi çöktüğü Kıbrıs’ın gökleri, beyaz baloncuklarla kaplanıyor. Türk paraşütçüsü yağıyor.

Sağanak.

*

Ufka bakıyor...

İşte oradalar.

Çıkarma gemileri

geliyor.

*

Ve, 35 sene sonra...

*

Gene bir 20

Temmuz sabahı...

*

Zaman ne çabuk da akıp gitmiş, orgeneral olmuş, ordu yönetmiş, çok kritik bölgelerde, sayısız görevlerde, tarifsiz fedakárlıklarda bulunmuş, o üsteğmen... Açıyor televizyonu ki, 35 sene önce henüz dünyaya bile gelmemiş olan genç muhabir, Silivri Cezaevi’nin önünden onu anlatıyor: "Vatana ihanet ettiği, çete kurduğu ve devleti yıkmaya çalıştığı için, 200 küsur sene hapsi isteniyor sayın seyirciler..."
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Juil 2009 15:25    Sujet du message: Répondre en citant

Devam bu da Bekir çoskundan

Tarihin kara sayfalarını yazıyorlar...


ÇOCUKLAR bugünleri tarih kitaplarından okuduklarında şaşıracaklar ve asla saygı duymayacaklar köklerine...

Türkiye kendi tarihinin kara sayfalarını yazıyor bugünlerde...
Nasıl olur?..
Yüz kızartıcı suçlardan sanık (şüpheli) olanların tümü dışarda:
Suistimal...
Sahtecilik...
Yalan beyan...
Zimmete para geçirme...
Nitelikli dolandırıcılık...
Resmi belgede tahrifat...
Sahtekârlık....
Dolandırıcılık...
Liste çok uzundur; aynı zamanda dini duyguları kullanarak “laiklik karşıtı eylemlerin merkezi olmak” gibi...
Ama cumhuriyet endişesi duyup bir çaba harcama gereğini duyanların tümü hapishanelerde yargılanıyorlar...
*
Kim anlatacak bunu topluma?..
Muhalefet yayını yapan üç televizyon:
Kanal-B...
ART...
Biz TV...
Üçünün de sahibi içerde, tesadüf müdür bu?..
Türbana karşı çıkarak laiklik endişesini dile getiren dekanların-rektörlerin hepsi sanık... İktidar karşıtı ağzını açan sivil toplum örgütü önderlerinin tamamı mahkeme kapılarında sürünüyor... Kafası-kıçı oynamayan ne kadar yazar-gazeteci-aydın varsa alıp götürdüler...
Ama zimmet, yalan beyan, suistimal, sahte belge düzenlemek, dolandırıcılık, sahtekârlık suçlarından sanık (şüpheli) olanlar yargılanamıyorlar.
Tersine Türkiye’yi yönetiyorlar...
*
Bu nasıl olur?..
Elbette tarih kitapları bunları yazacak...
“Yüz kızartıcı suçların” itibarlı ve iktidar olduğu... Ama “Atatürk ve devrimlerini ağzına alanların” suçlu sayıldıkları bugünler, iri harflerle yazılacak Türkiye’nin alnına...
Tarihin kara sayfalarının yazıldığı günlerdir bugünler...
İyi izlemelisiniz...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Juil 2009 1:03    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da tam AKP Turkiye'sine uygun bence. Eren Talu'nun ihaleyi kazanmasina çok sasirmistim, cunku cemaatten degildi.
Daha sonra Talu saçmalamaya inançli biri oldugunu ispatlamaya filan çalismisti. Ama yedirmediler. Talu'dan projeyi aldilar.
Bu arada olan GSK'ne olacak, kaptirdilar ellerindeki altin degerindeki araziyi bu stadda gelmeyecek. Neyse, kendi dusen aglamaz.
Buyurun okuyun.

24 HAZİRAN 2009


Aslantepe kredisini TOKİ durdurmuş
GALATASARAY'ın stat hikâyesini biliyorsunuz.
Aslantepe'ye yapılacak "Yeni Ali Sami Yen"in ihalesini Eren Talu kazandı.
Projeye Dubaili bir ortak buldu.
Proje belirli bir aşamaya geldikten sonra Dubaili ortakla birlikte kredi arayışına girdi.
Aranan kredi, TOKİ'nin "kefaletiyle" Halkbank'tan bulundu.
Ancak Halkbank, bütün işlemleri tamamlanan krediyi vermedi.
Kredi verilmeyince inşaat durdu.
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Talu'ya ihtar çekildiğini, tanınan süre sonunda işe başlayamaz ve belirlenen programa uyamazsa projenin Eren Talu'dan alınıp başka birine verileceğini açıkladı.
Bütün bu olan biten arasında şaşırtıcı olan, Halkbank'ın bütün aşamaları tamamlanan krediyi neden vermediğiydi.
Bu sorunun yanıtını dün öğrendim.
Üst düzey bir bankacı, Halkbank'ın krediyi neden vermediğini anlattı:
"Aslında Halkbank olarak kredi line'ını açmıştık. Kredi hazırdı, bütün işlemler tamamlanmıştı ve para Eren Talu ve ortaklarının hesabına geçmek üzereydi. Ancak son anda bu kredi durdu."
Nedenini sordum.
"Çünkü Erdoğan Bayraktar istemedi."
Şaşırdım.
"TOKİ bu krediye kefildi. TOKİ'nin başında da Erdoğan Bayraktar var. Nasıl olur da istemez" diye sordum. Anlattı:
"Onu biz de merak ettik. Anladığımız kadarıyla Erdoğan Bayraktar, Eren Talu'dan yaka silkmiş. Son anda bankadan bu krediyi durdurmalarını istedi. 'Krediyi vermeyin. Ben bu Eren Talu'dan bıktım. Bu işi bitirebileceğini de düşünmüyorum. Niyetim bu projeyi Talu'dan alıp bitirebilecek birine vermek. Bu nedenle bu krediyi durdurmanızı istiyorum' dedi. Biz de krediyi durdurduk. Anladığımız kadarıyla Erdoğan Bey'i çok üzmüş Eren Talu. Sadece onu değil, başkalarını da sıkıntıya sokmuş. O da bıkmış. Daha fazla başı ağrısın istemiyordu."
"Bunları yazabilir miyim?" diye sordum.
"Yazabilirsin ama benim adımı verme" dedi.
Sevgili dostum Eren Talu bu işin içinden nasıl çıkacak bilmiyorum.
Anladığım, TOKİ'nin artık onun yanında olmadığı.

http://www.fatihaltayli.com.tr/index.cfm
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Aoû 2009 17:05    Sujet du message: Répondre en citant

Hep karsilikli paslasmalar... Unakitan bile basbakanin bir arazi konusunu çozemedigi için hukumetten uzaklasmismis...

http://www.odatv.com/Siyaset/basbakan_ve_toki_baskani_birol_tortopu_taniyor_mu-17047.html
BAŞBAKAN VE TOKİ BAŞKANI BİROL TORTOP’U TANIYOR MU?


Galatasaray’ın Seyrantepe Stat ihalesiyle ilgili şaşırtıcı haberler vermeye devam ediyoruz …

İhaleye tek teklif veren firma Siyah Kalem oldu. Bunu herkes biliyor.

Firmanın yüzde 51’inin Güngör Tortop isimli şahsa ait olduğunu da resmi kayıtlardan dolayı biliyoruz.

Siyah Kalem’in fazlasıyla TOKİ ve İstanbul Belediyesi ihalelerini üstlendiğini de zaten sağda solda okudunuz.

Bilinmeyenleri ise Odtav dünden itibaren yazmaya başladı. Odatv, Güngör Tortop’a kimsenin soramadığı soruları sordu ve Tortop özetle şöyle konuştu:

“Bu şirketin asıl sahibi ben değilim.”

Tortop’un anlattığına göre şirketin asıl sahipleri Ayşe ve Cengiz Özdemir. Ticaret sicili kayıtları da bu isimleri doğruluyor.

****

Şirketin sermayesi 2 milyon 250 bin lira. Sermaye üç ortak tarafından karşılanıyor. Tortop, 2.2 milyon liralık sermayenin bir milyon 147 bin 500 lirasını tek başına karşılıyor. Yani 2.2 milyar liralık sermayenin 1.1 milyar lirası Tortop’un ama asıl sahip Tortop değil.

Nasıl oluyor bu diye sormayın, bunu anlatan bizzat Tortop’un kendisi. Tortop aslında bir mühendis ve 2006 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden emekli oluyor.

Ve…

Tortop, Siyah Kalem’in yüzde 51’ini satın alıyor. Yeni ortakla birlikte Siyah Kalem’in işleri açılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden öylesine çok ihale alıyorlar ki, ihaleler tamamlandığında 26 projeden 17 tanesinin belediyeye ait olduğu görülüyor.

(Tortop’a bakılırsa) Siyah Kalem’in sahipleri olan Ayşe ve Cengiz Özdemirler, Tortop’un mühendislik lisansından faydalanarak kamu ihalelerine giriyorlar.

****

Devlet memurları emekli olduktan ya da ayrıldıktan sonra 3 yıl süresince kurumlarıyla ticari ilişki geliştiremezler. Bu mevzuat neden Tortop’u bağlamıyor, bunu da anlamış değiliz. Öte yandan bir emekli belediye memuru, 1.1 milyon lirayı nereden bulur, bunu da bilmiyoruz.

****

Hikayemiz tabi bu kadar değil.

Güngör Tortop’un ilginç akrabaları var. Tortop, Isparta Senirkentli. Aslına bakarsanız Tortoplar Senirkent’in kalabalık, geniş ailelerinden biri. Ve bu ailenin dikkat çeken bir başka üyesi daha var: Birol Tortop.

Kim bu Birol Tortop?

Birol Tortop, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski İmar Daire Başkanı. Milyarca liralık imar işlemlerine yıllar boyu Tortoplar’ın Birol imza atıyor.

Birol Tortop, Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde görev yapıyor ve Erdoğan’ın en güvendiği kadrolar arasında yer alıyor. Ama fazlası da var. Birol Tortop, Erdoğan’la birlikte Akbil Yolsuzluğu Davası olarak anılan davada beraber yargılanıyor.

****

Tortop, bu davada Erdoğan ile beraber ''zimmet'', ''kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık'', ''resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik'', ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' gibi suçlamalardan yargılanıyor. Savcının dava iddianamesinde kullandığı bir cümle de oldukça dikkat çekici:

''Sahte AKBİL kullanımının gerçekleştirildiği, AKBİL gelirlerinin kayıtdışı bırakılarak yandaş şirketlere ya da partiye aktarıldığı…'

Dava beraatle sonuçlanıyor ancak “yandaş şirket” tabiri de ilk kez bu dava sayesinde resmi evraka giriyor.

****

Birol Tortop’un adı dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Müdürlüğü’nün yürüttüğü “Temiz Şehir” operasyonunda da geçiyor. Bu sefer Tortop’a isnat edilen suçlama, (Yeni Şafak’ın sahibi) Albayrak şirketler grubuna trilyonlarca liralık usulsüz ihale vermek.

****

Birol Tortop 1999 yılında Isparta’dan milletvekili adayı olmak için istifa ediyor ve Fazilet Partisi’nden aday oluyor. Ancak milletvekili seçilemiyor.

****

Odatv, Siyah Kalem’in patronu Güngör Tortop’a “Birol Tortop’u tanıyor musunuz” diye sordu.

Güngör Tortop, sorumuzu şaşkınlıkla karşıladı ama cevap verdi:

“Tanışırız, uzaktan akrabam.”

Birol ve Güngör Tortop arasında ne derece akrabalık var, ne derece ticari ilişki ya da çıkar var; bunu henüz bilmiyoruz.

Güngör Tortop ısrarla, “Uzaktan akrabam” diyor başka bir şey de demiyor.

Ama ilişki silsilesi hakikaten ilginç

Barış Terkoğlu
Odatv.com
29 Temmuz 2009
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Aoû 2009 15:29    Sujet du message: Répondre en citant

Ozur dilemis yazar, ama ozur dilemek neye yarar, biraz yanmak lazim karanliklarin aydinliga çikmasi için...

http://www.kuvayimilliye.net/yazar.php?id=1450

Galip BAYSAN

ÖZÜR DİLERİZ ATAM

19 Şubat 2009 17:23
80 YIL ÖNCE

'Ne mutlu Türküm diyene'
M.K. ATATÜRK

80 YIL SONRA

'Sen ne mutlu Türküm dersen o da ne mutlu Kürdüm der. Türklük yerine Türkiyelilik bilinci yerleştirilmelidir.'
Tayyip Erdoğan

'Cumhuriyetin ilanı İstanbul un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür.'
Kadir Topbaş

Kürtlerin geleceği ve özgürlüğü için Türk askerinin kanının oluk oluk akması gerekir.'
Leyla Zana

Toprak tek başına bir anlam ifade etmiyor. APO Türklere Allahın bir lütfüdür.
İnsanları öldürmek yerine Kürtlere istedikleri toprakları vermek gerekir.'
Ahmet Altan

Atatürk öldüğünden beri hala zenginlik ve özgürlük üretemiyorsak sebebi Kemalizm'dir. '
Ahmet Altan

Memleketi bir çift kadın memesine satarım.'
Ahmet Altan

Türkiye, sadece Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir.'
M.Ali Birand

Vatan sevgisi nedir ki? Vatanı seveceğinize gidin evde karınızı sevin.'
Çetin Altan

Kimse söylemiyor bari ben söyleyeyim. Türkiye'de 1 milyon Ermeniyle 30 bin Kürt katledildi.'
Orhan Pamuk

Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sırtımızı Amerika'ya dönmeliyiz.'
Fetullah Gülen

Boğazlar milletler arası bir komisyona devredilmelidir. '
Rahmi Koç
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 11 Aoû 2009 20:19    Sujet du message: Répondre en citant

Videolar :

ULAN TAYYIP SANA BU DA YAPILIR MI ?


http://www.uludagsozluk.com/disari/?b=antiakp%20notlong%20com&u=http%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2Fvideo%2Fvideo.php%3Fv%3D1034980854067%26amp%3Bref%3Dmf

ve devamindakiler......


KAYNAK :

antiakp - AKPARTIYI SEVMIYORUZ !
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 12 Aoû 2009 21:22    Sujet du message: Répondre en citant

Valiye valiye bak ! Tam AKP'lik :



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 13 Aoû 2009 15:15    Sujet du message: Répondre en citant


_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 14 Aoû 2009 19:52    Sujet du message: Répondre en citant

HAZİNE BAKANINA MEKTUP:


Dear Mehmet Şimşek-Minister of Treasury

I am writing this letter to you in English since you are the citizen of the United Kingdom. Please believe in what I am saying: the current economical sitiation is a disaster. If you don?t believe me, check out the numbers below, these numbers were stated by you. If you don?t still believe it, I shall take you to the markets that our citizens used to shop. If the situation is as you stated, the citizens will embrace and applause you, if not, remember the common Turkish tradition: ?pot luck? From now on I will be writing in Turkish, since here is unfortunatelly Turkey not UK. But don?t get upset, I am going to send you an English copy of the letter soon .
Best regards to all your family.


( Siz İngiliz vatandaşı olduğunuz için bu mektubu İngilizce yazıyorum. Söylediğime inanmanızı isterim ki, şu andaki ekonomik durum tam bir felaket. Şayet bana inanmıyorsanız, aşağıdaki rakamları bir kontrol edin. Çünkü bu rakamlar sizin rakamlarınız. Hala inanmıyorsanız, halkın alışveriş ettiği pazarlara sizi götürmek isterim. Eğer durum sizin belirttiğiniz gibiyse halk sizi öpecek ve alkışlayacaktır, fakat eğer değilse bizdeki geleneksel deyişi hatırlatırım: ?Ne çıkarsa bahtına!?. Mektubun bundan sonraki bölümüne Türkçe devam edeceğim. Çünkü burası maalesef İngiltere değil, Türkiye. Ama üzülmeyin, size özel olarak İngilizce versiyonunu da göndereceğim.

Tüm ailenize sevgiler ve saygılar dilerim.)


-Dünyada krizin en ağır yaşandığı ülkeler sıralamasında 3. sıradayız.
-2009 yılının birinci çeyreğinde ekonomimiz % 13.8 küçüldü.
-Son bir yılda imalat sanayinde üretim % 24,5 oranında geriledi.İstihdamdak i daralma % 10,6 oranına ulaştı. 1 milyon 250 bin sigortalı işini kaybetti.İşsizlik ilk defa Türkiye rekorunu kırarak % 16 ların üstüne çıktı.Genç işsizlerin oranı ise % 30 ları aştı.450 bin dolayında üniversite mezunu gencimiz işsiz.
-İhracat gelirimiz % 30 azaldı.
-iç borç stokumuz 302 milyar TL ye çıktı.
-Haziran 2009 sonunda,bankaları n verdiği kredilerin tümü 368 milyar TL,
-Haziran 2009 sonunda bankaların hazine bonosu-tahvile yani devlete verdiği para 221 milyar TL.Yani bankalar sanayiciye,yatı rımcıya para vereceğine devlete vermeyi tercih ediyorlar.Bunda en birinci etken Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince?nin basında defalarca yer alan;Bankalar kanunu?nun ZİMMET maddesinin Avrupa normlarına göre düzenlenmesi talebine hükümetin duyarsız kalmasıdır.Halbuki Sayın Özince bu haklı talebini Barzani kanalıyla iletse, derdi bir günde çözülür,sanayici, yatırımcı,kobiler krediye kavuşur,üretim ve istihdam artardı!
-Vergi gelirleri ,beklenenin % 20 altında gerçekleşiyor. Kaçınılmaz olarak vergiler artacak,petrol, tütün ürünlerine zam gelecek.
-Cumhuriyet tarihinde ilk kez cezaevlerinde mahkum ve tutuklu sayısı 111 bin kişiye ulaştı.Artışın büyük kısmı,karşılıksız çek ve mal bildiriminde bulunmayan köylü vatandaşlarımız.
-Son bir yılda 950 bin kişinin evine ya da maaşına icra geldi.
-45 bin araç haczedildi.
-Kapanan işyeri ve fabrika sayısı 100 bine dayandı.
-Son bir yılda kanuni takibata intikal eden karşılıksız çek sayısı 1 milyon 600 bin.
-Protestolu senet sayısı 1 milyon 574 bine çıktı.
-Kayıtlı işverenlerin, SSK,Bağ-Kur, ve vergi borçları ile bu borçların gecikme faizleri toplamı 130 milyar TL yi buldu.Bu borçlara yıllık % 30 faiz işliyor.Bu borçları ödeyemeyenlerin işyerleri,evleri icra ile satılıyor.
-Bütçedeki faiz dışı fazla rakamı olması gerekenin 10 katı altında.Bu rakam bütçe açığının giderek artacağını gösteriyor.Sonuç ta ülkemizin risk primi yükselecek ve gerek hazine,gerekse özel sektör daha pahalı dış borç bulabilecek.
-Bütçe açığını kapatmak uğruna,hükümet özelleştirmeleri hızlandırmak zorunda.Satacak pek bir şey kalmadı ama olanları?da almak isteyenler çok nazlı.Olursa? da milletin malı çok ucuza gidecek.

Gördünüz mü sayın Hazine Bakanımız,bizim penceremizden baktığımızda ekonomik durum maalesef böyle görünüyor.İngiltere? de çalıştığınız şirketinizden? de bildiğiniz gibi ?rakamlar yalan söylemiyor?
-Rakamlar yalan söylemiyorsa ve bu uluslararası bir kuralsa kim yalan söylüyor Sayın Bakan.?
-Sayın Başbakan?ın İETT deki ve Bisküvi bayiliğindeki, ayrıca İmam Hatip?teki ekonomik deneyimlerine çok güveniyoruz Sayın Bakan,fakat bu rakamlar karşısında sizin yorumunuza ve aydınlatmanıza ihtiyacımız var.Birileri bizi soyuyor?da kim bunlar?
-İlginizi ve cevabınızı bekliyorum,yukarı da dediğim gibi,mektubumun İngilizce kopyasını özel kaleminiz Mrs.Jenny?e ileteceğim.Saygı larımla.13. 08.2009
GOD BLESS YOU.(Tanrı seni kutsasın)

Rifat Serdaroğlu
Sağlık ve Devlet Eski Bakanı
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Aoû 2009 12:54    Sujet du message: Répondre en citant

Nasil da kendilerinden olmayanlara zitlar, kindarlar... Her tarafa imam haci bilmem ne isimleri verilirken hem de eski isimler silinirken Turkkan Saylan ismini vermege elleri varmiyor... Iste AKP Turkiyesi...

Saylan’ın ismini hastanesine vermediler Paylaş




Serkan AKKOÇ / İSTANBUL, (DHA) 25 Ağustos 2009



Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil

Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı

Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind

Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang

İstanbul İl Genel Meclisi Üyesi CHP’li Zeynel Avcı’nın cüzzam hastalığıyla mücadelenin simgesi Prof. Dr. Türkan Saylan’ın isminin İstanbul Lepra Hastanesi’ne verilmesi teklifi AK Parti’li üyelerin çoğunlukta olduğu Çevre ve Sağlık Komisyonu tarafından reddedildi.


LEPRA HASTANESİNE ADINI VERELİM ÖNERİSİ
İl Genel Meclisi üyesi Zeynel Avcı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın geçtiğimiz mayıs ayında yaşamını yitirmesinin ardından 1 Haziran 2009’da meclise sunduğu önergede Saylan’ın isminin İstanbul Lepra Hastanesi’ne verilmesini talep etti. Önergesinde Prof. Saylan’ın cüzzam hastalığı konusunda unutulmaz çalışmalara imza attığını ifade ederek, "Lepra Hastanesi’ne Türkan Saylan’ın isminin verilmesi, bu değerli bilim insanına verdiğimiz değeri ve kadirşinaslığı göstermesi açısından önemli olacaktır" dedi.

Ak Parti'LİLER ÇALIŞTIĞI ÜNİVERSİTENİN KÜRSÜSÜNÜ ÖNERDİLER

İl Genel Meclisi Başkanlığı’nın görüşülmek üzere Çevre ve Sağlık Komisyonu’na havale ettiği önerge burada oylamaya sunuldu. Oylama sonucunda önerge, 5 kişilik Çevre ve Sağlık Komisyonu’nun AKP’li 3 üyesinin oylarıyla reddedildi. Ak Parti’li Komisyon Başkanı Dr. Sadık Danışman, Ak Parti’li Başkan Vekili Eczacı Battal Isırkan ve AK Partili’li üye Metin Genç, Türkan Saylan’ın isminin İstanbul Lepra Hastanesi yerine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki kürsüsüne verilmesinin uygun olacağının yazılı olduğu raporun altına imzalarını attı. Çevre ve Sağlık Komisyonu’nun CHP’li iki üyesi Ali Rıza Yıldırım ile İlhan Güzelgün ise raporu şerh koyarak imzaladılar.

CHP'NİN ÇABALARINA RAĞMEN REDDEDİLDİ
CHP’li İl Genel Meclisi Üyesi Ali Rıza Yıldırım, Türkan Saylan’ın milyonların gönlünü kazanmış bir bilim insanı olduğunu belirterek, "Saylan Hoca’nın cüzzamla yıllar süren mücadelesi ve ortaya koyduğu çalışmalar herkes tarafından bilinmektedir. Ölümünün ardından Bakırköy ilçesi meclis üyemiz Zeynel Avcı, Türkan Saylan’ın çalışmalarının ve isminin yüceltilmesi, onore edilmesi için böyle bir teklifi meclise sundu. Biz de bu teklife çok sevindik. Çevre ve Sağlık Komisyonu’nun Ak Parti’li üyelerinin objektif düşünmelerini sağlamaya ve teklifin haklılığını anlatmaya çalıştık. Tüm çabalarımıza rağmen önergeyi reddettiler. Bazı üyelerin ’Bu benim kızımı başı kapalı üniversiteye sokmadı’ dediklerini kulağımızla duyduk. Olayı ‘İl Genel Meclisi'nin yetkisi yok’ diyerek geçiştirmeye çalışıyorlar. Meclisin yetkilerini işlerine geldiği gibi yorumluyorlar. Bu meclis daha önce benzer kurumların isimlerinde değişiklikler yaptı" diye konuştu.

Ak Parti'Lİ ÜYELER“SAĞLIK BAKANLIĞINA BAĞLI HASTANEYE İSİM VEREMİYORUZ“
Önergeyi reddeden Çevre ve Sağlık Komisyonu Başkanı Dr. Sadık Danışman ise kendisi de bir doktor olarak Türkan Saylan’a mesleki anlamda vermiş olduğu hizmetler ve cüzzamla mücadelede yaptığı çalışmalar nedeniyle saygı duyduğunu belirterek, "Adının İstanbul Lepra Hastanesi’ne verilmesi konusunda iki tane sorunumuz vardı. Birincisi İl Genel Meclisi’nin Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastaneye isim verme yetkisi yok. Teklifin Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne sunularak orada değerlendirilmesi gerekiyor. Biz bunu yapmak yerine öğretim Üyesi olduğu İstanbul Üniversitesi’ndeki ilgili birimlerden birine adının verilmesinin uygun olacağını düşünerek o yönde bir karar aldık" dedi.

PROF.DR ÇELİKEL: GİRİŞİM SİYASETİN KURBANI OLMUŞ
Saylan’ın vefatının ardından ÇYDD Başkanlığı’na seçilen Prof. Dr. Aysel Çelikel, "Biz ne bu tekliften ne de teklifin reddedildiğinden haberdar değildik. İstanbul Lepra Hastanesi’ne Türkan Saylan hocanın isminin verilmesi kadar doğal birşey olamaz. Türkan Saylan ismi lepra dendiğinde akla gelen ilk isimdir. Cüzzam hastalarını yıllar boyunca şefkat ve özveriyle kucaklamış ve hastalığın bitme noktasına gelmesine vesile olmuştur. Türkan hocanın saygınlığı da önemli ölçüde cüzzam hastalığıyla verdiği mücadeleden gelmektedir. Bu kadar güzel bir girişim yine siyasetin kurbanı olmuştur. Herşeyin objektif kurallara göre yapılması gerekir. Demokratik toplumlarda yapılan budur. Gerçekler her zaman siyasetin, kin ve düşmanlığın önüne geçer" dedi.


Türkan Saylan adına üzülmediğini de kaydeden Çelikel, "Türkan hocanın her zaman söylediği bir vasiyeti vardı. Adının bir hastaneye, bir binaya ya da bir birime verilmesini istemiyor, ‘Ben öldükten sonra da buna izin vermeyin’ diyordu. Kurumların yöneticilerinin değişmesiyle isminin kaldırılması durumuna düşmek istemiyordu. Sanırım ruhu şad olmuştur. Ben asıl bu kararı veren insanlar adına üzülüyorum. Hayatlarında belki de bir kez olsun objektif olma fırsatını kaçırdılar" diye konuştu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Aoû 2009 16:54    Sujet du message: Répondre en citant

Yılmaz ÖZDİL

Cüppeli’nin ismini verin o hastaneye

Türkan Saylan.

Elalem, Gandhi Ödülü verdi.
Bizimkiler ise, hayatını adadığı, hayatlar kurtardığı cüzzam hastanesine ismini vermeyi bile çok gördü.
*
Feribot var bu arada...
Tayyip Erdoğan Feribotu.
Pendik-Yalova arası çalışıyor.
Tayyip Erdoğan Mahallesi var.
Antakya’da, 2 bin nüfuslu.
Tayyip Erdoğan Stadı var.
8 bin 500 koltuklu.
Tayyip Erdoğan Caddesi...
Tayyip Erdoğan Bulvarı...
Tayyip Erdoğan Parkı...
Tayyip Erdoğan Orkidesi var abi!
*
(Sri Lanka’nın Türkiye Fahri Konsolosu, başkent Kolombo’daki çiçek laboratuvarında özel olarak yetiştirilen ve salkım yapraklı orkide türü olan Dendrobium’a Tayyip Erdoğan ismini verdi; Büyük Britanya Kraliyet Bahçecilik Kurumu’nda da tescil ettirdi.)
*
Fazla detaya girmeyeyim ama...
Akif Gülle Ormanı var mesela.
AKP Amasya Milletvekili.
Hamdi Bayraktar İlkokulu var.
TOKİ Başkanı’nın babası.
Rahmi Mollaalioğlu Parkı var.
TOKİ Başkanı’nın dayısı.
*
Melih Gökçek Bulvarı.
Melih Gökçek Camisi.
Melih Gökçek Mahallesi.
Seyfi Saltoğlu Caddesi...
Gökçek’in vekiliydi kendisi.
*
Kemal Unakıtan Spor Kompleksi var bi de... Yanlış hatırlamıyorsam, altın madalya getirmişti güreşte, olimpiyattan!
*
Özetle... Hastalarımızı, kızlarımızı kurtaracağım diye uğraşacağına, keşke AKP’ye girseydi rahmetli Saylan.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Sep 2009 23:56    Sujet du message: Répondre en citant

Adam milletvekili, suçlaniyor, aklanmak istiyor, bunun için de yargilanabilmek uzere dokunulmazliginin kaldirilmasini istiyor. Meclis bunu kabul etmiyor. Adam AIHM'e gidiyor. Davayi kazaniyor, dokunulmazligin kaldirilmamasinin siyasi oldugu gorusune variyor. AKP Hukumeti karari temyiz ediyor.

Ne kadar garip degil mi? Adamin yargilanmasini onlemek istiyor, dogrucu, musluman oldugunu iddia eden bu iktidar. Buyurun Cumhuriyet'te konuyla ilgili çikan yaziyi okuyun, bir de kadrolasmaya bakin...




DEMOKRASİNİN üstündeki en büyük şaibelerden biri olan milletvekili dokunulmazlık zırhının kaldırılması için ilginç bir yönteme başvurmuştu CHP Konya Milletvekili Atilla Kart.

Avukatlık döneminden kalma hakaret dosyasından yargılanmak istemiş; sonuç alamayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmişti. AİHM, başvuruyu kabul etti ve 10 ay kadar önce davayı sonuçlandırdı: “Türkiye’de dokunulmazlık bu haliyle siyasidir. Yolsuzluk
iddiası varsa milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.”

AİHM’nin kararından sonra sıra aralarında başbakanın ve bakanların da bulunduğu bir grup milletvekilinin yargılanmasına gelecekti ki işte tam
bu sırada AKP, AİHM’nin bir üst kurulu Büyük Daire’ye itiraz etti, CHP’li Atilla Kart’ın yargılanmamasını istedi.

Bundan sonrasını geçen gün Milliyet’te Yalçın Doğan şöyle yazdı:

“Öğrendiğime göre, AKP’nin itirazını görüşen Büyük Daire, kararı ‘AİHM hükümetleri denetler, Meclisleri değil. Dokunulmazlık Meclislerin takdiridir’ gerekçesiyle bozuyor. Büyük Daire, ilk kararı bozarken, AİHM’deki yeni Türk yargıç Işıl Karakaş’ın katkısı büyük. Işıl Hanım, oraya AKP aday gösterilmesinin hakkını veriyor, Büyük Daire’ye yazdığı raporda AKP’nin itirazını destekliyor. Büyük Daire bu gibi durumlarda, ilgili ülkenin yargıcından gelen raporu dikkate alıyor...

AKP’yi, Işıl Hanım’ı kutluyorum. Adı yolsuzluk iddiasına karışan milletvekilleri artık bayram yapabilir.”

AİHM tabii ki Türkiye’de hükümetin Meclis’i yönettiğinin farkında değil; yasamanın yürütme karşısında bağımsız bir erk olduğunu sanıyor!

Þimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere: Işıl Karakaş kimdir? AİHM’de görev süresi bittikten sonra AKP iktidarı tarafından yeniden aday gösterilmeyen yargıç Rıza Tüzmen’in yerine önerilen hukukçudur. Ve aynı zamanda sahibinin Siirtli Sancak aşiretine mensup ve Recep Tayyip’in en sevdiği işadamlarından Ethem Sancak... Genel yayın yönetmeninin Mustafa Karaalioğlu... Başyazarının Mehmet Altan olduğu Star gazetesinin yazarı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın Zafer Haftası mesajındaki “Güçlü
Ordu, Güçlü Türkiye” görüşüne “kepazelik” diyen adam Eser Karakaş’ın karısıdır Işıl Karakaş! Þaibeli siyasilerin de bacısı!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Sep 2009 1:06    Sujet du message: Répondre en citant

AKP Turkiye'sinden bir ornek daha : okul yikmak...

Neymis efendim kaçak yapiymis. Git o zaman FB stadinin bir kismini yik. Kafes oteli yik. 1800 okuldan 1600 kusuru zaten kaçak yapi imis. Onlari da yik. Yok onlar bana muhalefet eden adamin vakfinin okulu degil yikmam.
Zeynep Oral iyi soylemis, bunlarda Allah korkusu da yok, hersey gostermelik...

Dunku Cumhuriyet'ten :
ZEYNEP ORAL
Memleketimden Utanç Manzaraları

Siz hiç kitapların ağladığını duydunuz mu? Raflardan düşüp parçalanırken, sayfaları kopup yırtılırken? Yasaklanırken, yakılırken? Evlerden toplanıp, torbalara tıkıştırılıp karakollara götürülürken? Bağlanıp, depolara yığılırken? “Suç aleti” olarak ekranlarda teşhir edilirken? Postallar, çizmeler altında ezilip can çekişirken? Kitapların canları yanarken?
Siz hiç tuğlanın, taşın, camın, çeliğin, betonun ağladığını duydunuz mu? Buldozerler, kepçelerle yıkılırken, parçalanıp unufak edilirken? Yasalar çiğnenerek yıkılırken? Yangından mal kaçırır gibi, bir pazar günü sabaha karşı 600 kişilik bir zabıta ordusuyla yıkılırken? Yapının boşaltılmasına bile izin verilmeden ve zaman tanınmadan yerle bir edilirken? “Zaman verirsek yürütmeyi durdurma kararı çıkartırsınız” diyerek, “suçlu” olduklarını, “haksız” olduklarını, yasadışı davrandıklarını bile bile bir aydınlanma yuvasını yerle bir ederlerken taşın toprağın ağladığını duydunuz mu?

Ben duydum. Günlerdir kitapların, taşın ve toprağın ağladığını duydum, duyuyorum… “Biliyor musun benim okulumu yıktılar” diye ağlayan çocuğun gözyaşlarına karışıyor duyduğum ses…

Zeynep Mutlu Vakfı’na ait Kemer Okulları’nın “kaçak” olduğu gerekçesiyle yıkımından beri o ses kulaklarımdan ve yüreğimden gitmiyor. Gerekçenin geçersizliğini Mimarlar Odası ortaya koydu zaten: İstanbul’daki 1850 okulun 1665’i “kaçak”tı.

Okulların açılmasına bir iki hafta kala gerçekleştirilen bu korkunç yıkımın gerçek nedenini artık bilmeyen yok sanırım. Gerçek neden hükümete muhalefet etmek! Zeynep Mutlu Vakfı’nın Başkanı Zafer Mutlu, Vatan gazetesi yönetim kurulu başkanıydı. Genç yaşta yitirdiği güzelim kızının anısını, vakıf okulunun yetiştirdiği binlerce pırık pırıl gençte, oradan yetişen çağdaş öğrencilerde yaşatıyordu.
Allah korkuları bile yok!

Bunu yapan, yaptıran kendini padişah mı sanıyor, diktatör mü; siz buna “açılım” mı diyorsunuz, faşizm mi, doğrusu bilemiyorum. Benim bildiğim tek şey, bunların Allah korkuları bile olmadığı!
Çocukların, “çocukluğunu” çalmak, vicdansızlığın en uç noktası bence. Tek örnek bu değil elbet!

Sevgili Türkan Saylan’ın bu ülkede cüzam denilen hastalıkla nasıl mücadele ettiğini bilmeyen yoktur sanırım. Bu mücadelenin simge adıdır, örnek adıdır. İstanbul Lepra Hastanesi’ne, onun adının verilmesini önleyen AKP’li üyeler de elbet bunu sizin ve benim kadar bilir. Hatta gidin sorun onlara, bu alanda bir ikinci isim önerebilirler mi diye, kesin bilmezler, öneremezler... Ancak onlar Türkan Saylan’ı düşman bellemişlerdir. Yaşamının son günlerinde evinin aranması, kurup yönettiği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) baskın düzenlenmesi, onu Ergenekon’a iliştirme çabaları bu düşman bellemenin sonucudur.
Onlar elbet Türkan Saylan’a düşman olacaklar. Çağdaşlığa, aydınlığa, bilgiye, bilime düşman olandan başka türlüsü beklenemez.

Ancak Allah korkuları yok derken, Lepra Hastanesi’ni düşünmüyordum doğrusu… ÇYDD’nden burs alıp okuyan öğrencilerin terörist olup olmadıkları, terör örgütüyle ilişkileri olup olmadığını araştırmak için emniyete tebligat yollandığını… Veeee 15 bin çocuk, 15 bin öğrenci için gizli rapor hazırlandığını düşünüyordum. Yarın öbür gün bu çocukların başına bu hükümet ne belalar açabilir diye endişelenmiyor değilim doğrusu! Allah korkuları yok demem bundan!

Eskiden… “Allah korkusu” dendi mi, benim aklıma Allah sevgisi, Tanrı sevgisi ya da neye inanıyorsanız onun sevgisi gelirdi. Yani inandığınız için, sevdiğiniz için, yanlış yapmamaya, hatalı davranmamaya, iyi olmaya, adil olmaya, dürüst olmaya çalışırdınız… Ancak bunlar iktidara gelip, bu uygulamaları sürdürdükçe, bu kavramlar da anlamlarını yitirir oldu!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 03 Sep 2009 14:24    Sujet du message: Répondre en citant

Cengiz-han'in dokunulmazliklar uzerine gonderdigi yaziyi okuduktan hemen sonra e-posta ile asagidaki mesaji aldim ve internete baktim bur çok site buldum

Harika Adamlar 500 kişiden biraz fazla çalışanı olan ve bu çalışanların şu suçları işlediği bir kurum/şirket düşünün:

* 29 kişi eşine karşı şiddet kullanmakla suçlanmış,
* 7 kişi sahtekarlık suçundan tutuklanmış,
*19 kişi karşılıksız çek yazmaktan
suçlu
*117 kişi doğrudan veya dolaylı
olarak en az iki işinde iflas etmiş,
*3 kişi tecavüzden yatmış,
*71 kişi kötü kredi geçmişi sebebiyle
kredi kartı alamıyor,
*14 kişi uyuşturucu ile ilgili suçlardan tutuklanmış,
*8 kişi mağazada hırsızlık yaptığı
için tutuklanmış,
*21 kişi halen bir davada sanık olarak
yargılanıyor,
* 84 kişi geçen sene içinde sarhoş olarak araç kullanmaktan tutuklandı

Bunun hangi kurum / şirket olabileceğini tahmin edebilir misiniz?


cevap: T.B.M.M

Bu arastırma TEMPO dergisi tarafından yapılmıstır.

bir de buna bakabilisiniz
http://www.tumgazeteler.com/?a=4748619
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 05 Sep 2009 14:02    Sujet du message: Répondre en citant

Zülfü’ye ve Sezen’e Bir Çift Sözüm Var

ATAOL BEHRAMOĞLU - CUMHURİYET


Sevgili Zülfü, seninle başlayalım.
Ne de olsa dostluğumuz kırk yıl öncelerden geliyor.
Bu kırk yıl ille de birlikte geçmedi.
Fakat tanışıklığımızın başladığı yirmili yaşlarımızdan bugünlere, yaşamlarımız pek çok ortak yana sahip.
Kardeşliğimizin kökleri derin ve güçlüdür.
Faşist darbeler ikimizin de yaşamını altüst etti.
Hapisliği, sürgünü tattık.
Fakat yenilmedik ve daha da önemlisi dönmedik.
İkimiz de ülke dışında kendimize rahat yaşamlar kurabilecekken bu ülkenin kahrını ve mutluluğunu yaşamayı yeğledik.
Tanıştığımız yıllarda ben yine de az çok tanınmış bir şairdim.
Benden birkaç yaş daha genç olan sen, çiçeği burnunda bir baba ve harika bir bağlama virtüözü olmana karşın, yetenekleri henüz ürünlerini vermemiş, ergenlikten neredeyse yeni çıkmış bir delikanlıydın.
Sonraki yıllarda çok büyük adımlar attın.
Başta kuşkusuz müzik olmak üzere pek çok alanda baş döndürücü başarılar kazandın.
Geçen ay Alanya’daki buluşmamızda, şarkılarından birini söylemen ricası ile çağrıldığın sahneden sesin yükseldiğinde, yaşadığımız on yılların tarihinde bu sesin derin bir yeri olduğunu bir kez daha ve belki her zamankinden çok duyumsadım.
Bütün bu yılların tarihi yazıldığında Zülfü Livaneli’nin önemli yeri olacaktır ve böyle bir başarı hiçbir biçimde azımsanıp küçümsenemez.
Bu içten övgü sözlerinden sonra asıl söyleyeceğime geliyorum.
Siyasete neden bu kadar yakın ve aktif girdiğini anlayamadım.
İstanbul Belediye Başkanlığı’na, CHP Genel Başkanlığı’na talip olmanı doğru bulmadım.
Gazete yazarı olarak köşe yazılarına da bir sanatçı için gereğinden çok vakit ve enerji harcadığını düşünüyorum.
Belki de bu nedenle acele ediyor, güncelin anaforuna fazlaca kapılıyorsun.
Şu son olayda olduğu gibi.
AKP gibi bir partinin hiçbir girişiminden bu ülkeye hiçbir yarar gelemeyeceğini nasıl anlamadığını anlayamıyorum.
Daha dün minareler süngümüz diyen, hedefe ulaşmada demokrasiyi araç olarak gördüğünü açıkça söyleyen, eğitimi dinselleştirmek yönünde ülkeyi bunca karanlıklara sürüklemiş bir kafadan, nasıl bir kardeşlik projesi çıkabilir?
Bunları ben de yazıyorum, diyeceksin.
Öyleyse?
Belki de asıl hatan, gereğinden çok “ben” demende.
Son olaylara ilişkin olarak kendini savunurken, AKP’den kişisel olarak gördüğün zararları sıralıyorsun.
Hiç kimse seni bunun tersini söyleyerek eleştirmedi.
Bu partiden ülkenin gördüğü zararların yanında bizim kişisel olarak gördüklerimiz devede kulak kalır.
Burada “ben”e yer yok, “ben”in bir anlamı yok.
AKP doğru bir şey de yapsa karşı mı çıkacağız diye soruyorsun.
Hitler de, sözgelimi, Almanya’yı otobanlarla donatmış. Onu bunun için alkışlayacak mıyız?
Son olarak, Ergenekon’la ilgili tutumuna değineyim.
Bazı konularda, senin sevdiğin deyimle, “gri”ye yer yoktur.
Ya beyaz ya siyah olmak gerekir.
Ergenekon’u ya topyekûn alkışlar ya topyekûn karşısında olursun.
Kendi derin devletini kurmakta olan (ve bu yönde çok yol almış) AKP gibi bir partinin derin devletle mücadele edeceğine inanmak, safsataya inanmakla eşanlamlıdır.

***

Sevgili Sezen, Zülfü’den sana çok az yer kaldığı için bağışla.
1970 sonlarında ya da belki 80 başlarında, bir dost buluşmasındaki karşılaşmamızı umarım anımsarsın.
Başında siyah bir eşarp, minik bir genç kız, o buluşmada yanıma gelip “Yeniden, Hüzünle”yi bestelemek istediğini söylediğinde, şaşırmıştım.
O şiirimdeki farklı ve yeni şiirsel yapının müziğe uyarlanabileceğini, kendim bile düşünemezdim.
Böyle bir şarkı yapmadın gerçi. Fakat yaptığın bütün şarkılar, yolunun daha en başlarında yapacaklarından ne kadar emin, kendinle ne kadar tutarlı olduğunu gösterdi.
Harika bir besteci ve yorumcusun.
Hayranlarından biri olduğumu söylememe bilmem gerek var mı...
Fakat, senin müziğinle de yaşam anlayışınla da hiçbir ilgisi olamayacak, tam tersine bunlara diş bilediğini her fırsatta gözler önüne seren birinin dostluk ve kardeşlik laflarına nasıl inanırsın?
Türkân Saylan’ın evini basan, ölümünü çabuklaştıran, kardelenlerini terörist diye kovuşturan, daha birkaç gün önce uygar bir eğitim kurumunu barbarca yok eden, insanca ve uygarca her şeyin karşısındaki bir yönetimle senin ne gibi bir ortak yanın olabilir?
AKP’nin Türkiye’ye yaptığı ve yapabileceği kötülükler saymakla tükenmez.
Onlara uzatılacak elin amacı, sadece ve ancak onları bulundukları yerden uzaklaştırmak olmalıdır.
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2, 3 ... 67, 68, 69  Suivante
Page 1 sur 69

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.