511 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 511
Membre(s) : 0
Total :511

Administration


  Derniers Visiteurs

cengiz-han : 1 jour, 06h14:15
SelimIII : 1 jour, 07h26:23
lalem : 2 jours
administrateu. : 5 jours
murat_erpuyan : 5 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - özür dilemiyorum!
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

özür dilemiyorum!
Aller à la page 1, 2, 3, 4  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 19 Déc 2008 16:49    Sujet du message: özür dilemiyorum! Répondre en citant

Kırmızı başlıklı Horoz ve 2500 Sahte Aydıncık

DURAN ÇAM



Ne zamandır, yazacam , yazacam... diyorum.. bir türlü nasip olmuyor..
Tam gazetelerde görüyorum. Uleee varya, şimdi yazcam diyorum...
yine olmuyor...

Malum konumuz bugün;

Kırmızı başlıklı Horoz ve 2500 Sahte Aydıncık

Þimdi, Gazeteleri açtım okuyorum. Vatan Gazetesinde bir haber..
"Ermenilerden Özür diliyoruz sayısı; 2000 küsürü geçmiş heralde"

Bence sayı biraz fazla olması lazım: Eğer, Gerçekten 2000 kişiyse;
Vallaha biz salağız ha....

Düşünsenize; 2000 kişi; 70 milyonu uyutuyor.. Korkunç bi rakam,
korkunç bi oran .

Ha söylemişken söylim:

Baskın Oran'da orda...

Ben hani bizim Solculara kızıyorum ya;
Sevgili Mahir Çayan vardı.
Denizin Tüm arkadaşlarını severim.
O dönem temiz kalanlardan bahsediyorum.

Kızıldereden sağ kurtulan, Ertuğrul Kürkçü'de orda,
Murathan Mungan'da orda..

Ordan dönün sola,
Fenerbahçede bir zamanlar yorumculuk yapıyordu,
şimdi ben göremiyorum.
Ama, Sigara içtiği için; beyaz sakalları da muhtemelen !!!
Sararmış gözüken...! Hani bilmiyorum ama, öyle görünen;

Cengiz Çandar da orda !!!...

Sevgili Aziz Nesin'in oğlu; Ali Nesin'de orda...

Ha, Hadi Uluengin'de orda.
Radikal'den Perihan Mağden var.
Þahsen hiç okumadım... Ama, yine Doğan grubunda...

Lale abla var, Lale Mansur... Yavuz Bingöl...Oral Çalışlar...
Suavi...Mahir Günşiray...

Yav Unutmuşum ,
Hasan Cemal , Yine Hürriyet; 2 defans 1 forvetle katılıyor ...
Yeni Þafaktan; Hüseyin Hatemi...

Sol görüşün kendine göre savunucularından; Fikret Başkaya...
Yeni Þafaktan bir Sağ açık daha , Ali Bayramoğlu, yazar...

Ece Temelkuran Milliyetten... Araya sıkışmış heralde bu ablamız ...

Þahsen bazılarını tanımıyorum. Ama, Yavuz Bingöl'ün sürekli böyle
aralara girmelerine bayılıyorum ha... valla..

Bakıyorsunuz, nerde bi özgürlük mücadelesi adı altında;
dandik dunduk şeyler var, onun altında hemen imzası var..
Onun altında gösterisi var.......

Ben hani Akli Baliğ olduktan beri düşünürüm. Özellikle bazı konulara
daha dikkat etmeye başladım.

Adına Aydın denilen; Ama, Aydınla hele; aydıncıkla bile alakası
olmayan. Bu ülkenin Kültüründen bi haber.. Bazılarının tezgahlarından
ve kucaklarından inmeyen insancıklara sadece şunu tavsiye ediyorum....

Düşünsünler; biraz araştırsınlar; biraz okusunlar....
Ben isterim ki,
İlk Ermeni Başbakanı Kaçaznuni'yi okusunlar....
Onun kadar delikanlı ve aydın olsunlar....

Kaçaznuni derki...;

"Türkiye'nin daha savasan ülkeler ailesine katilmadigi 1914 sonbahari
boyunca Transkafkasya'da büyük bir gürültü ve büyük bir enerjiyle
Ermeni gönüllü birlikleri olusturulmaya baslandi. - Kayitsiz Sartsiz
Rusya'ya baglandik. Çarlik Hükümetinin yardimlarimiz karsiliginda bize
Türkiye'deki Ermeni vilayetlerinden ve Transkafkasya'daki
Ermenistan'dan olusan özerk Ermenistan'i bahsedeceginden emindik. -
1915 yazinda ve sonbaharinda uygulanan tehcir (göç ettirme), Avrupali
diplomatlarin bize söz verdigi bagimsiz Ermenistan hayalimizi suya
düsürdü. Türkiye ne yaptigini çok iyi biliyordu. Bugün pismanlik
duymasi için hiçbir neden yok. "
Tasnaklarin savastaki komsulari sadece Türkiye ve Gürcistan'la sinirli
degildi. Azerbaycan'la ve Ermenistan'da yasayan Müslümanlarla da kanli
çatismalar içinde bulunduk.
Müslüman bölgelerinde düzeni saglayacak idari önlemler alamadik,
silaha sarilmak zorunda kaldik, ordular gönderdik, yaktik ve katliamlar gerçeklestirdik. Türkiye'de kendini savunma içgüdüsü canlandi. "

Ben İlk Ermeni olaylarının başladığı; 1914-1918 başlangıç; 1915'te
başlaması gibi kavramlarında sürekli düşünmüşümdür. Bazı kronolojik
saptamalar yapmıştım bir ara; baya bir uğraşmıştım;
"Herkes Hrant olduğu " zamanlarda; benimle sağolsunlar; İP'siz, Sapsız baya Yazar müsvettesi de sataşmıştı. Þimdi, ne yapıyorlar merak ediyorum.

Bazı Ermeni vatandaşlarımızın Þerefle; ermeniyiz ama, biz bu ülkeye
ihanet edenlerden olmadık diye söyleyen arkadaşlar var. Mesela,
Kayseride.. Kayseride ermeniler yoğun şekilde yaşıyorlardı. Ermeniler
silaha sarılınca, yandaki köyleri falan yakmaya, yıkmaya, tecavüze
başlayınca; İçlerindeki yüzyıllardır beraber yaşayan Ermeniler isyan
etmiş; Ermeni zulmü karşısında yer almışlardır.

Eğer, Merak edenler varsa söylim. Ermeniler Kayseride yoğundu;
Ermeniler Ticarette de üstündüler. Haliyle; O ticari mantık içinde
yetişen Genetik bir Kayseri Þifresinin olduğu düşünmüşümdür hep...
Çünkü, Ticaret yapanın toprağında kalmak, onlarla yüzyıllarca Ticareti
öğrenmekde ticarette ilerlemek kadar eğitim konusudur..

Neyse, Þimdi gelelim sonuca:
Sonuç her daim adil değil. Görüldüğü gibi; Aydın ve Yazar geçenenlerin
baştacı edildiği; bütün gazetelerde başyazar, köşe yazarı olduğu, milletin parasıyla millete hava atıldığı bir süreç bir şekilde yaşanıyor.

Bana birileri şunu söyleyemez.
Ne kadar Hayvansın duran ? his yok sende diyemez.
Niye?
Çünkü, bu aydın olanları yönlendirenlerin derdi insanlık değildir?
Onları yönlendirenlerin dertlerinin tamamı,
yine büyük Ermenistan hayalidir?

Hrant Dink Diyarbakır Barosunda yaptığı konuşmadan sonra öldürüldü.
Çünkü, Kürtlere mesaj verdi ;

" Biz Batının oyununa geldik ve bu topraklardan gittik. Siz gelmeyin .
Birlikte yaşamaya bakalım dedi. " sonra öldürüldü...

Olay bu kadar basitti. Birisinden özür dilemek mesele değil.
Biz hiçbir zaman Irkçı olmadık. Biz Zalim olmadık. Zalim olsaydık,
su anda, 1000 yıldır Bulgarlar; Yunanlılar; azgın olduğu halde Sırplar;
Arnavutlar; Mısırlılar, Iraklılar; Kırımlılar Aynı yerinde kalmazdı.

Gazeteci olmak başka bişi. Gazeteci olmak, yazar olmak, aydın olmak
başka bişi...Kalemleriniz dik duracak....Tarih sizi sahnesinden
silindiğinde; ağızlarda iğrenç bi tat bırakmayacaksınız...
Yüzyıllarca o dik kalemlerinizle gömülmelisiniz...

Hayatında, Ermeni hakkında bir tez, bir yazı, bir konu, bir makale,
bir tarihi döküman okumayan Lümpen dönek tiplemelerin çıkıp milletin
aydını olduğu nerde görülmüştür.

Ha, yeri gelmişken; İlk Ermeni Başbakanı ne diyor bakın:

..............Savastan korkmuyorduk, öyle ki zaferden kesin emindik...
Türklerin beklenmeyen bir sekilde Oltu'yu almasi bir meydan okumaydi.
Gördük ki, bizzat biz savasi istiyorduk? Sinirda askeri harekatlar
baslamisti ki, Türkler görüsme teklif ettiler. Önerilerini geri
çevirdik. Bu büyük bir cinayetti. - 1919 da Paris Konferansi'nda
gündeme gelen Büyük Ermenistan projesi, Batili devletlerin baskisiyla
Ermeni diasporasinca ileri sürüldü. - Sevr antlasmasi gözlerimizi kör
etmisti. Sevr yerine Türklerle dogrudan bir anlasmaya yanasmis
olsaydik çok sey kazanirdik. O zaman bunu anlamadik. - Türkiye'de ve
Rusya'da giristigimiz terör eylemlerini Bati'nin ilgisini Ermeni
meselesine çekmek için yaptik. - Savastan kaçinmak için hiçbir sey
yapmadik, tam tersine savasa biz yol verdik. Savas tam bir
maglubiyetle sonuçlandi. Karni tok ve ingilizler tarafindan iyi
silahlandirilmis ve giydirilmis ordumuz savasmadi. Aldigimiz
sonuçlardan sonra denebilir ki, övünülecek hemen hemen hiçbir sey
yapmadik. "

Ben bu adam bile diyemeyeceklerimin tarih bilgisini seviyorum:)
Hep söylerler ya;

Türkler en çok tarih filmlerini severmiş.
Çünkü, tarih bizim herşeyimiz...
Tarihle doğduk, tarihle varolduk, tarihle öleceğiz...

Ama, bitmeyeceğiz. Bizim bittiğimiz an; kıyamettir...

Yav aklıma geldi; bir kötü haber vereceğim malesef...
Birilerinin canı sıkılacak ama, bir iyi haber vereyim önce;

Biz Bu topraklardan bir gün gideceğiz....
Topyekün Terkedeceğiz bu toprakları...
Nasibimiz buymuş diyeceğiz....
Bütün Þehitlerimizide alıp gideceğiz.
Üstündeki Yıldızı; ay'ı,Güneşi de alıp gideceğiz...
Merhameti de; Sevgiyide alıp gideceğiz....

Ama, siz bunu göremeyeceksiniz .
Çünkü; Kıyamet Olacak:))))))))))))))

Valla, O güne gadder sabredin valla.
O zaman söz gidcez:)

Yoksa kim uğraşır sizin salakça tezlerinizle yaf...

Ha, yeri gelmişken söylim. Ermenilerin 1915-1918 yılları diye
bahsedilen 1,5 milyon Ermeniyi katlettiniz söylemleri
için bi şi söylim.
Burası çok önemli....

1915-1917 yılları arasında; biz Çanakkaledeydik....
Galiçyadaydık..Yemendeydik...

Asıl Katliamı kendi başbakanlarının söylediği gibi onlar başlattı...
Yalnız; Anadolu Anasının; Kürt, Laz, Çerkez, Türk, Alevi, Sünni
farketmeden, Hepsinin Kocaları savaştayken, kimisi tecavüze uğrayarak,
kimisi tırpanla, kimisi orakla zaten ermenilerin çoğunu yenmişlerdi...

Savaş bitip; Sevr Antlaşması yapılıp; Kocaları ; Oğulları Köylerine
dönen Anadolunun; İşte O zaman Ermenileri Türklerin Elinden İttihat Ve
Terakki Hükümeti Zor aldı... Zorunlu göçe zorladı... Çünkü;

Türkiye balkan savaşlarıda dahil olmak üzere; 6 yıldır savaştaydı. Son
3 yılı köylerinde Ermeni çeteleri zalimlik, katliam yapmıştı.
Çanakkale diye bir destan yazmıştı bu Millet ve Ordan dönen Babalar,
Oğulların Gururlu mücadelesinden sonra; Köy mü kurtularılamayacaktı?Smile

Kısası; Ermeniler Analarımıza yenildi. Çünkü, 3 yıl Kocaları,
Oğullları gelmeden Tek başlarına, Analarımız birlik ederek,
ihtiyarlarla, çocuklarla birlik ederek, Ermeni çetelerle savaştılar...

Sonunda Savaştan dönenlerin köylerine gelmesiyle;
şehirlere gelmesiyle İş bir anda değişti....

Sonra, şunu demeye başladı Ermeni vatandaşları...
"Eyvahhh bizi kesiyorlar, bizi kurtarın..."

Katliamı sevmem, İnsanın insanı öldürmesini sevmem....
Ama, 3 yıl , Tecavüz, hamile kadın;
çoluk çocuk ihtiyar bırakmayan kendileri...

Sonunda ,iş Savaştan geri dönenlerden sonra;
"Eyvahh adam öldürüyorlara" döndü...

Hani meşhur bi hikaye vardır....
Adamın birinin evine hırsız girmiş;
Çocuk demiş ki, baba gidem bakem , bu tıkırtı ne ?
Baba da demiş;

- oğlum boşver; girer çıkar gider... uğraşma....
- Oğul bu; kanı kaynar; gitmiş bakmış; hırsız....
- Tabi hırsızı görünce; hırsız hemen yakasından yapışmış oğulun...

Baba dayanamamış;
- Ne oldu oğlum demiş...
Oğul;
- Baba hırsızı yakaladım demiş...
Baba;
- Eyi o zaman gönder gitsin demiş....

Oğul;
- İyide baba ben bırakıyom, o beni bırakmıyor demiş...

Hani, Aydın görünenler; tarih bilmiyor salak... Bari kendiniz gibi,
Milleti salak yerine koyup, daha fazla atalarınız gibi küçülmeyin.....

Yaşayacaksanız; Adam gibi hepimize yeter bu ülke....
Ha, Eğer; savaş istiyorsanız....

Gidin; Yine Atalarınızın Mezarlarını ziyaret edin... Orda; Savaşın
sonunda karşılaşabileceğiniz sonuçlarla ilgili mutlaka bir acı hikaye
bulursunuz....

Ben hep şuna üzülüyorum ki;

1.Dünya savaşında; Balkan Savaşında; 2 Milyona yakın Türk Sürgün
edildi, 600 yıldır yaşadığı topraklardan... 500 binin üzerindeki Türk
yolda göçte; öldü. Açlıktan ve soğuktan öldü. Savaştan öldürüldü...
Ama, şöyle bişi vardır ya; Mesela, Elin 1 israillisi, 1 amerikalısı
öldü diye; bu ülkeler gider topyekün koskoca ülkenin alt yapısını, üst
yapısını yok eder.. tarumar eder herşeyi...

Ama, 30 yılda bizim bütün Fidanlar tek tek Ana ocağının toprağına
düşüyor... Kimsenin kılı kıpırdamaz... Bizimkinin değeri yoktur. Elin
"kedisi" değerlidir.. Bizim Binbaşı "Can"lar gider değeri olmaz....

Ben son olarak; Benimle aynı düşüncede, aynı yürekte; aynı sezide;
aynı gururda olan; Yüce Türk Milletinin Asil insanları önünde sevgi ve
saygıyla eğiliyorum...

O birlikte Üreteceğimiz; El birliğiyle mücadele edip; bu topraklara can vereceğimiz; Güzellik ve sevginin kol gezdiği zaman gelene kadar,
O Güne kadar, Azim ve Hırsla, Dik durarak,
Tarihe yakışarak kalmanız dileklerimle...

Varlığım Yüce Türk Milletine Armağan Olsun....

DURAN ÇAM
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 19 Déc 2008 16:56    Sujet du message: Répondre en citant

Özrü kabahatinden büyük!
PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV

Ermenilerden özür dileme açıklamasını imzalayanlar var. “Af dileme erdemdir” diyen de oldu. Alçak gönüllülük gösterimi insan doğasında var. Kaba biri bana “küt” diye çarptığında, “özür dilerim” sözü ağzımdan kendiliğinden dökülüyor. Yobaz-işbirlikçi-ayrılıkçı bir faşist özentinin ağır basmakta olduğu ortamdayız. Bunlardan ayrı durmak isteyenler de kendilerine ve dış dünyaya “biz birey olarak demokrat, insancıl, uygar, çağdaş, gerçek Batılı, ileri aydınlarız; onlardan değiliz” demek isteyebilirler. Kimi tanışını, dostunu, Ermeni komşusunu kıramayarak imza koyabilir. Kendini tanıtma, değişik görünme gibi bambaşka örgeler de olacaktır. Her birindeki itici nedene ayrı ayrı bakmak olanaksız. Ancak, önemli bir bölümünün de, tarih bildiğinden ya da Ermeni duygudaşlığından ötürü değil, Cumhuriyete karşı olması nedeniyle katıldığı söylenmezse ve bu tavırların başka oluşumlarla koşutluğu görmezden gelinirse, büyük eksiklik olur.

Ne var ki, tarih eş-dost hatırı, bireyin hoşgörülü görünmesi ya da ABD ve AB sorumluları önünde temize çıkma kaygılarıyla yazılmıyor. Konu Ermeni-Türk ilişkileriyse, bu ikisinin belgelikleri başta olmak üzere, ilgili ve belli başlı devletlerin yayımlanmış ya da basılmamış belge hazineleri var. Kitaplar, kitapçıklar, süreli yayınlar, gazeteler, bilimsel araştırmalar, yıllıklar, doktora ve yüksek lisans tezleri, yazanaklar, toplantılar, açık oturumlar, sempozyumlar, bildiriler, tutanaklar, anılar, albümler, resimler ve benzerleri kitaplıkları doldurur. Birçoğu yayımlandı da. Örneğin, ben kendi adımla Türkiye’de ve yurt dışında, Türkçe dahil, değişik dillerde, seksen kitap ve kitapçık yayınladım. Bu konuda ilk küçük kaynakçayı otuz yıl önce çıkarmıştım. Þimdi Dr. Erdal İlter’in 300 sayfalık ayrıntılı kaynakçası var.

Sayısı yüz milyonu bulan Osmanlı belgelerini bir yana koyalım. Özür dileme açıklamasına imza koyanlardan 200.000 dosyalık Bab-ı Ali Evrak Odasına, 224 cilt Meclis-i Vükelâ Mazbatalarına, 46 ciltlik İradat-ı Seniye Müsveddatına, Yıldız Sarayı belgelerine, her ilin sâlnamelerine, Mesail-i Mühimme ve Gayri Müslim Cemaatlerine Ait Defterlere ve Nazım Paşa vukuatı, Mehmet Mansur Efendi yazanağı, Vali Hakkı Paşa buyrukları ya da Uras incelemesi benzeri yüzlerce ve binlerce ilk elden belgelere bakmış olmalarını beklemiyorum. Bunları renkli filmler olarak önde gelen dünya kitaplıkları ve konuyla ilgili en önemli araştırma merkezlerine yıllar önce armağan etmiştik. Genel Kurmay Başkanlığı bunları kimi yabancı dillere, bu arada günümüz Türkçesine de çevirerek cilt cilt yayımladı. Bu aydınlatıcı çalışmaları da bir kalemde geçelim.

Bize büyük ölçüde hak veren eski ve yeni kuşak yabancılardan ünlü Langer, Hamlin, Whitman, Rambert, Eliot, Ubicini, Arpée, Shaw, McCarthy, Lewis, Levy, Zeidner, Weems, Erickson ve benzerlerinin yazdıklarını da bir yana koyalım.

Ama, gelin görün ki, sorumlu konumdaki Ermenilerin kendi yazdıkları var; hem de hiçbir duraksamaya yol açmayacak biçimde. Ermeniler silâhsız, savunmasız, barışçı, zayıf, sahipsiz, suçsuz çoluk-çocuktan oluşan ve dudaklarında ilâhilerle ölüme koşan örnek Hıristiyan sivilleriydiler, öyle mi? Ama kendileri bile öyle demiyorlar ki! Önce, Anadolu yöresini ve Daşnak terör örgütünün akıttığı kanı iyi bilen Amerikan Ermenisi K.S. Papazian’ın benim sık göndermeler yaptığım kitabında dediği gibi, Ermeniler Anadolu’da, kimilerinin Batı Ermenistan demek istedikleri altı il de dahil olmak üzere, hiçbir yerde çoğunlukta değildiler. Değişen çağa ve koşullara göre, Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan din yayıcıları, gizli görevlileri, silâhları ve paralarıyla başkaldırdılar, zararlar verdiler ve öldürdüler. Sandıklarla silâh, cephane, hattâ büyük kilise mumu biçiminde top namluları ya yakalandı ya da Ermenilerin ellerine sızdı. Kiliselerde, yabancı okullarda ve banka kasalarında patlayıcılar saklandı. Ermeni yazar L. Nalbantian’ın doktora tezindeki terörizm değerlendirmelerini okumakta yarar var.

Nisan 1915 başında Van’da yaşanan silâhlı ayaklanma bu kenti devletten ayırdı ve orada Ermeni önderliği ve Rus desteğinde yönetim kurdu. Komutanlarından G. Pastırmacıyan Amerika’da basılan bir kitabının başlığını Ermenilerin savaşa katılımını “Müttefik kümesinin kazanmasında belirleyici neden” olarak sunuyordu. General Antranik gibi öteki Ermeni komutanların yazdıkları ve açıklamaları hep nasıl Türkleri yok etmeğe yönelik olduklarını anlatır. Ermeniler bir düzine savaşa katılıp karşılarındakileri öldürmediler mi? Salgın hastalıklar Anadolu’yu silip süpürürken onlardan da can almadı mı? 1924’de Amerika’daki bir yayınları Ermenilerin Türklere karşı Kafkasya, Doğu Anadolu, Süveyş, Sina, Kudüs ve Suriye cephelerinde “200.000’lik ordularla”, 1926’daki benzer bir yayın da “200.000’den fazla” silâhlı kuvvetle çarpıştıklarını yazar. Bu yayınlar bende var ve bu bilgilerle belgeleri kaç yıldır yapmakta olduğum Türkçe ve yabancı dillerdeki kitapların içine koyarak okuyucuya sunmayı araştırma ve gerçekçilik görevim bildim.

1914-18 arası Ermeni savaşlarını anlatan A.P. Hacobian ve Ermenilerin doğuda Kafkas cephesindeki askerî eylemlerini anlatan Ermeni General G. Gorgarian “özür açıklaması”na imza koyanların dikkate almadıkları kanıtları kendi kalemleriyle sergilemektedirler. Ben bu Ermeni kaynaklarına da kendi yayınlarımda göndermeler yaptım. Birinci Dünya Savaşının yenginlerinin önderleri olan D. Lloyd George ve G. Clemenceau gibi başbakanlar, General E.H.H. Allenby gibi Ermenilere komuta etmiş ön sıradaki yüksek rütbeli askerler ve siyasal kararların önemli yerlerinde bulunan A.J. Balfour, R, Cecil ve J, Bryce gibi kişiler, Ermenilerin kendilerinin kabul ettikleri gibi, “200,000’den fazla” silâhlı kişiyi Türklere karşı savaşa sürdüklerini yinelemiş ve kendilerine teşekkür etmişlerdir. 1917 Bolşevik Devrimine değin, bu kutlamalara Rus Çarı İkinci Nikola ile Kafkasya’daki Rus generalleri de katılıyorlardı. Bu bilgileri, Türkçe kitaplarım da dahil, çok sayıda okuyucuya ulaşan yayınlarıma gereği gibi aktardım. Başkalarının da yayınları var.

Bu arada, 2003’de basılan önemli bir İngiliz kitabının “Osmanlılar seferberlik hazırlığı içindeyken, Ermenilerin doğuda 120,000 kişiyi boğazladıklarını” belirttiğini de yazdım. İngiliz kaynağı “öldürdüler” dememekte, sanki hayvan kesilen mezbahadan söz eder gibi “boğazladılar” demektedir. Gene aynı kaynak Van’da silâhla başkaldırıp Türk ve Müslüman mahallelerini bastıklarını, kenti devletten ayırıp başa geçtiklerini ve daha sonra da bir 50.000 kişi daha yok ettiklerini yazmaktadır. Bunun belgelerini de yayınladım. Ya Japonlar ABD’nde aynı şeyi yapsaydı, neler olurdu?

Özür açıklamasına imza koyanlar bu kaynakları bilmiyorlar mı? Bilmiyorlarsa, bu bilgiçlik gösterisinin kaynağı ne? Biliyorlarsa neden? Bunda toplumun değerlerinin eksileceğini hesaba katmıyorlar mı? M. Kemal Atatürk’e ve devrimlere karşı takınılan yeni tavırlarda da toplumun değerlerini teker teker eksiltme çabası yok mu? “Ne mutlu Türküm diyene” değerlendirmesiyle topluma güven kazandırmak yerine, bu koca ulus bir kinle bezenmiş aşağılık duygusu örgüsü kıskaçına mı alınmak isteniyor? 1914-18 Savaşında bunca Türk öldürülmedi mi? Ya 1821-1922 arası Balkan, Kafkas ve Kırım Türklerinin başına gelenler? Bunlara hiçbirine neden bir gönderme bile yok? Benim TBMM adına ayrı ayrı Türkçe ve İngilizce hazırladığım iki kitabımın başına şöyle bir not koymuştum: “Bu kitaba konu olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde meydana gelen isyan ve çatışmalarda yaşamını yitiren asker ve masum insanlarla, yıllar sonra teröristlerce şehit edilen Türk diplomatlarının anısına...” O dönem benim de her yurt dışına çıkışımda saklanmak zorunda kaldığım yıllardı. ASALA şubelerinde resmim asılıydı. Kim kimden özür dilemeli?
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 20 Déc 2008 18:10    Sujet du message: Répondre en citant

KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ SENATO KARARI





KARAR 2008-26.132

Son günlerde Türkiye’de başlatılan “Ermeni Soykırımı Özür Dileme Kampanyası”, Türk insanını ve Türk Dünyasını derinden yaralamıştır. Bunun üzerine Üniversitemiz Senatosu 18.12.2008 Perşembe günü saat 14.00’da olağanüstü gündemle toplanarak aşağıdaki bildirinin yayınlanmasına oy birliği ile karar vermiştir.

Kurtuluş Savaşı’nda Türk ulusundan unutamayacağı bir tokat yiyen Batı Emperyalizmi, bugün yine yerli işbirlikçileri ile saldırılarını sürdürmektedir. Bunun son örneği, söz konusu “Özür Dileme Kampanyası”dır. Tarih boyunca Türk ulusu kendisine ihanet edenleri asla affetmemiştir ve affetmeyecektir.

Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında istilacı düşman güçlerine katılarak, kitlesel vahşet eylemleri ile yüzbinlerce insanımızı ve onlarca diplomatımızı katledenleri görmezlikten gelerek Türk milletinin vicdanını yaralayan “Sözde Ermeni Soykırımı” iddiasına destek verenleri, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Senatosu olarak şiddet ve nefretle kınıyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 22 Déc 2008 2:55    Sujet du message: Büyük milletimize ve özürcülere Répondre en citant

Citation:

Büyük milletimize ve özürcülere; - 2008/12/20 - Av.Erdoğan Özer

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1919 yılında;

“Rum ve Ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, devamlı şekilde temasta bulundukları İngiliz subayları ile Amerikan memurlarından çok yüz buluyorlar”
“Adana dahilinde Ermeni’ler, Fransızlar tarafından silahlandırılmış ve İslamlarla boğazlaşmaya sevk edilmişlerdir”

“Tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını düzenlediler ve açıkladılar. İngilizler, bir yandan dış durumumuzu yeni toplu öldürme iftiraları ile sarsarak tasarladıkları İstanbul işgalini kolaylıkla uygulayabilecek bir ortam hazırlıyorlardı”
“Ermeni’lerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir: Rus ordusu 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan ahalisini isyan ettirmişti”

diyerek, emperyalizmin saldırganlığını tesbit ediyor ve sergiliyordu.

Ermeni Taşnak Partisinin kurucusu, lideri ve 1918 yılında kurulan Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni, 1923 yılında Taşnak partisi kongresine verdiği raporunda;

“Birinci Dünya Savaşı öncesinde gönüllü silahlı birliklerin oluşturulması hataydı”
“Kayıtsız şartsız Çarlık Rusya’sına bağlanılmıştı”
“Türklerden yana olan güç dengesi hesaba katılmamıştı”
“Tehcir kararı amacına uygundu”
“Türkiye, savunma içgüdüsüyle hareket etmişti”
“1918 sonlarındaki İngiliz işgali, Taşnakların umutlarını yeniden kabartmıştı”
“Ermenistan’da Taşnak diktatörlüğü kurulmuştu”
“Denizden denize büyük Ermenistan projesi gibi emperyalist bir talebe kapılındı, bu yönde kışkırttılar”
“Müslüman nüfus katledildi”
“Ermeni terör eylemleri batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti”
“Taşnak yönetimi dışında suçlu aranmamalıdır”
“Taşnak partisinin yapacağı bir şey yoktur, intihar etmelidir yani kendisini fesh etmelidir”
diyerek Türk’lerden ve tarihten, 85 yıl önce özür dilemiştir. Kaçaznuni’nin raporu bugünkü özürcüleri yalanlamaktadır.

Lalayan (Ermeni tarihçi);

“Taşnak partisi, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Türk topraklarının bir kısmını işgal ve denizden denize büyük Ermenistan projesini gerçekleştirme hayallerine kapıldı”
“Taşnaklar, Ermeni kitlelerini milli maskeyle aldatarak müslümanları imha etmeye çağırdı”
“Çarlık Rusya, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesinde dayanak yaratarak boğazları elegeçirmek ve Akdeniz’e inmek için Taşnak Ermenilerini kullandı”
“Ermeni gönüllü birlikleri Çarlık makamları tarafından örgütlendi”
“Taşnak gönüllü hareketi, Türk köylülerini orta çağdan kalma yöntemlerle katletti”
“Taşnaklar, amaçları uğruna Ermenileri kullanıp feda ettiler”
“Taşnaklar, müslüman köylerin mallarınıda yağmaladılar”
“Taşnaklar, Birinci Dünya Savaşından sonrada İngiliz, Fransız, ABD emperyalistlerine alet oldular”
“Taşnaklar, yüzlerce yıldır birlikte yaşadıkları Türklere karşı savaşmak istemeyen Ermeni’lere de inanılmaz işkencelerde bulunarak öldürdüler”
Karinyan (Tarihçi ve devlet adamı);
“Türkiye Ermeni’leri, Rusya Ermeni’lerine göre çok daha iyi şartlarda yaşamışlardır”
“Ermeni milliyetçiliğinin nedeni işbirlikçi karakterli oluşundundandır”
“Taşnakizm, saldırgan Ermeni milliyetçiliğinin devamıdır”
“Taşnaklar, her dönemde batı emperyalizminin ve Çarlık Rusyası’nın aleti oldular”
“Taşnaklar, sadece doğu cephesinde değil, Çanakkale cephesinde de emperyalist orduların komutasında savaştılar”
“Bölgede Ermeniler, müslüman nüfusa oranla tartışmasız azınlıktı”


Boryan (Tarihçi);

“Batılı emperyalistler, Anadolu’yu paylaşma projelerini her zaman yapmışlardır”
“Batının Katolik kralları, Haçlı Seferlerinde de Ermeni’leri silahlı kuvvet olarak kullanmıştır.”


Rapor ve belgelerin ortak özellikleri;
1-Türk makamlarınca karar alınarak gerçekleştirilmiş bir “Ermeni katliamı, soykırımı” yoktur.
2-Olay devletler arasında Birinci Dünya Savaşıdır.
3-Savaşın sorumlusu, Çarlık Rusya’sı, İngiltere ve Fransa gibi batılı emperyalistlerdir. Osmanlı Devletini paylaşmak isteyen emperyalist büyük devletler Taşnak Partisi vasıtasıyla bir kısım Ermeni’yi kışkırtmışlar, şiddete, teröre sevk etmişlerdir. Osmanlı Devleti ve Türkiye vatan savunması yapmıştır.


Yaşadığımız yıllarda gündeme getirilen ve özür dilenmesi istenen “Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanı, ABD-AB merkezli emperyalist bir yalandır. Mehmet Akif’in deyişiyle, emperyalizmin hayasız akınını durdurma göreviyle karşı karşıyayız. “Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanı, ABD’nin Kuzey Irak’ta kurduğu ikinci İsrail olan, kukla devleti ülkemize doğru genişletmek ve Türkiye Cumhuriyetini bölmek için gündeme getirilmiştir.
ABD ve AB emperyalistleri, “Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanı kampanyasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görünen özürcüleri harekete geçirmişlerdir. Soros paraları ile emperyalistler için projeler hazırlanmakta, uygun ortam yaratılmak istenmektedir. Özürcüler, girişimleri ile emperyalizmin vahşetini ve planlarını gizleyerek Türk’leri ve Ermeni’leri aldatmaktadırlar.
Tehdit kapsamlıdır, “Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanı bir tarih sorunu değildir, emperyalist tehdittir. Milli devletimiz, milli birliğimiz, vatan bütünlüğümüz, ordumuz ve hepsinin temelinde Türkiye Cumhuriyeti Devrimi tehdit altındadır. Türk milleti olarak birleşerek seferber olmalıyız.
“Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanı, emperyalist devletler ABD-AB’ye yalvararak, hoş görünerek püskürtülemez, işbirlikçi çevreler “Ermeni soykırımı”, “Büyük felaket” yalanını kabul etme sözü vermişler ve bunun için Türk Milletini hazırlamaya çalışmaktadırlar.
Özür girişimi ile hareket edenler, “Mustafa” filmini hazırlayan ve öven kesim gibi milletimizi yanıltmaya, tuzağa düşürmeye çalışmaktadırlar.

Yedi düvele karşı kurtuluş mücadelesi verdiğimiz 1914-1923 döneminden, ABD-AB emperyalistleri ve işbirlikçilerinin 2008’deki yıkıcılığına karşı tecrübe aktarmalıyız.
1915’lerde “Denizden denize Büyük Ermenistan” diye haritalar yapan emperyalistler, bugün BOP ile “Büyük Kürdistan” haritaları yaparak ülkemize karşı suikast peşindedirler. Vatan savunması görevi bugün de geçerlidir.
Milletimize saygı ile sunulur.

20.12.2008

Talatpaşa Komitesi,Cumhuriyet İçin Güçbirliği,İzmir Barosu,İzmir Tabip Odası,Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası,Yol-İş Sendikası,Eğitim-İş Sendikası,Yerel-İş Sendikası,Birleşik Sağlık İş Sendikası,TOBAV,CUMOK,Türk İdareciler Derneği,EGÖDER (Ege Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği),Cumhuriyetçi Avukatlar Derneği,Ulusal Eğitim Derneği,Çağdaş Eczacılar Derneği,Cumhuriyet Kadınları Derneği,Ulusalcı Mimar ve Mühendisler,ÇYDD,Eğit-Der,Ulusal Kanal TV,USMER,Biz Kaç Kişiyiz Derneği,TGB (Türkiye Gençlik Derneği),9 Eylül Cumhuriyet ve Demokrasi Platformu,ATAK İzmir Derneği,Muharip Gaziler Derneği,Hacı Bektaş Veli Derneği
Cumhuriyet İçin Güçbirliği İzmir
İletişim
Dönem Sözcüsü
Av.Erdoğan Özer
05323130998

Gönderi: Nurten Akyazılılar

http://www.turkcelil.com/modules/smartsection/item.php?itemid=4248
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 22 Déc 2008 21:20    Sujet du message: Répondre en citant

Hırant Dink öldükten sonra onbinlerce kişi "Biz Ermeniyiz" diye yürümüşlerdi...
Bunun üzerine, ekteki sunumu hazırlayarak dağıtmıştım. Sunumu özellikle o yürüyüşe katkı veren köşe yazarlarına, gazetecilere ve sivil toplum örgütlerinin liderlerine de göndermiştim...
Ve Hocalı Katliamı'nın 15. yıldönümüne denk gelen 26.02.2007 tarihinde "Biz Azeriyiz" pankartlarıyla yürüyüş yapmalarını, köşelerinde "Biz Azeriyiz", "Biz Türküz" başlıkları atmalarını önermiştim...

Birkaç kişiden "Ermeni Düşmanı" ve "Irkçı" suçlamalarını içeren e-postalar aldım o kadar...



Ermeni Düşmanı değilim... Olmam da mümkün değil:
İlkokul öğretmeni olan annem Kayserinin Ermeni Mahallesi denilen yere yakın bir okula öğretmen olarak atandığı için İlkokul 5. Sınıftaki sınıf arkadaşlarımdan 4'ü Ermeni idi... 3 Kız, 1 Erkek... Onlardan birisi, küçük "Meryem" benim karşı cinsten ilgimi çeken ilk kişiydi. O güzel kara gözlerine dakikalarca bakar, O'nun "Fazlı ne bakıyorsun?" deyişiyle kendime gelirdim.. Çocukluk aşkımdı, desem yanlış tabir kullanmış sayılmam.. Ortaokulu da Talas Ortaokulunda okudum.. Sınıfımızın tek Ermeni kökenlisi olan Serkis ile iki yıl aynı sırayı paylaştık.... Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirleriyle beni O tanıştırdı... Türkçe hocamız, şair saymadığı "Ümit Yaşar"ın kitaplarını sıramızda bulduğu için beraberce dayak da yemişdik... Serkis'in babası Karnik Amca ne iş yapardı bilir misiniz? Besiciydi... Ürettiği koyunları da Kurban Bayramında satar geçimini sağlardı... Kimsenin aklına da "Karnik Efendi'nin sattığı koyunu Kurban olarak kesmek caiz midir?" Sorusu gelmezdi… Annem çalıştığı için Serkis bize pek gelmezdi... Ama ben onlarda çok yemek yedim... Hâla arkadaşımdır, hatta dostumdur Serkis...
Bizim oralarda bağına bakamıyanların bağlarını kiraya vermesi adetdendir... İki yaz üst üste bitişiğimizdeki bağı Kayserili bir Ermeni aile kiraladı... İki yıl komşuluk yaptık... Çocukları Milli boksördü.... Sanırım ismi Garbis'di ama Garip derlerdi... Boksör olduğunun alameti farikası yaygın bir burun, kalın kaşlar, dar bir alın, siyah sık ve dik saçlar, esmer bir ten… Milli Boksör olduğu için sokağımızdaki çoçukların sevgili Garip ağabeyleri… Bu komşularımızın bir de küçük torunları vardı.... 2-3 yaşında.... Ben de ya ilkokul 4. sınıf öğrenciyim ya da 5.... Karşı komşumuzun çocuğu ile birlikte bu küçük kızı müslüman yapmaya karar verdik.... Biz Kelimeyi Þahadet getiriyoruz çocuktan da tekrar etmesini istiyoruz. Çocuk evden tembihli… Söylemiyor… Annem bizim konuşmalarımıza kulak misafiri olmuş …. Hışımla geldi "Ne yapıyorsunuz siz?" ve ard arda gelen tokatlar… Annemden hayatımın ilk ve tek dayağını orada yiyorum… Sonra saatlerce öğütler. Annemin sözlerinin bir kısmını hâlâ kelimesi kelimesine hatırlarım "Bizim dinimiz bize, onların dinleri onlara", "Onlar gibi düşünenler çoğunlukta biz azınlıkta olsak, bize böyle davranılsa ne düşünürdün" Ve çok sevdiği ezbere bildiği Yunus'tan bazı dörtlükler okudu… Sevgi tavsiye eden…

Annem ilginç bir kadındır… Belki Ermenilere düşmanlık besleriz diye, 1915 yılında tehcirden hemen önce Ermeni Taşnak çetelerinin şehit ettiği Dedesi Sivas Askerlik Þubesi Başkanı Ali Fevzi Bey'i kimin şehit ettiğini bizden hep sakladı…. Her konu açıldığında, eşkiyalar şehit etmiş derdi… Bizim de eşkiyanın milliyetini sormak aklımıza gelmezdi…



Onlar komşularımızdı, arkadaşlarımızdı, dostlarımızdı düşmanlık beslememiz mümkün mü? Yalnız bir keresinde ben Talas'ın ayazında titreyerek okula giderken, Serkiz'in ABD'deki akrabalarının gönderdiği kaşkol, bot ve kulaklarını örten kulaklıkla okula geldiğini gördüğümde kıskandığımı itiraf etmeliyim….



Büyük dedemi Ermeni Çeteleri şehit etmesine karşılık Ermenilere yine de düşmanlık duymuyorum… Yıllarca bizlerle kardeşçe yaşayan, Millet-i Sadıka olarak tanımlanan bu toplumu kışkırtanların batılı emperyalist ülkeler olduğunu biliyorum…



Bu coğrafyadaki Toplumsal çılgınlıkların , kutuplaşmaların, dökülen kanın sorumlularını ararken, gözlerimizi Batı'ya ve Okyanus Ötesine çevirmemiz gerekir…

İmza kampanyası da Emperyalizm'in bir oyunu….

Hedef; Türk Milletini suçluluk komleksine sokarak, bilahare gelecek, "Soykırımı Tanıma", "Maddi Tazminat" ve "Toprak Talebi" gibi isteklere uygun bir zemin hazırlamak…

Dileğim, imzacılardan iyi niyetli olanlar varsa bu oyunu biran önce görmeleri ve bir daha emperyalizmin oyununa gelmemeleri…



SONSÖZ

Eğer imza sahipleri zerre kadar iyi niyetli iseler;

Gözlerimizin önünde 1992 yılında yaşanan HOCALI katliamına da tepki göstersinler…

Ermeni Aydınlarını etkileyebiliyorlarsa, HOCALI KATLİAMI ve ASALA TERÖRÜ için imza kampanyası düzenlenmesini sağlasınlar….

1915'de şehit edilen Türkler'den; haksız yere idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'den, Urfa Mutasarrıfı Nusret Beyden; ERMENİ Çeteleri tarafından şehit edilen ve şimdi Refahiye'deki bir Cami avlusunda onlara utançla bakan Büyük Dedem Yüzbaşı Ali Fevzi Bey'den ; Ermeni Çetecilerinin katlettiği Talat, Cemal ve Sait Halim Paşalardan; ASALA terörüne kurban edilen Diplomatlarımızdan da ruhlarını incittikleri için özür dilesinler…

Ve… Bu olayların en büyük sorumlusunun Emperyalist ülkeler olduğu gerçeğini haykırsınlar…

Bunları yapmadıkları sürece, tarih onların boynuna silinmez bir yafta asacaktır: VATAN HAİNİ-EMPERYALİZMİN UÞAÐI



Fazlı KÖKSAL
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11193
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 23 Déc 2008 0:35    Sujet du message: Répondre en citant

Ozur yuzuden bir kere daha pandoranin kutusu açildi, sen çok oldurdun, yok sen daha fazla diye anlamsiz atismalar basladi. Cumhurbaskanin kokenini kurcalamak gibi (hadi koyu niyetle soylenmedigini varsayim) aptalca hareketler yapildi.

Bu Fazli Koksal kim bilmiyorum ama annesinin dersini eksik kavramiski H. Dink cinayetinde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganini yermis.

Ben ozurculerin altina imza attiklari cumlelerde kendimi bulamadagim için ozur dilemedim. Ancak ozur dilemek erdemdir, vakta ki bir çesit mazosistlik gosterisi olmasin.

Ozur meselesi ile Hrant Dink cinayeti bambaska seyler. Bir TC vatandasinin etnik kokeni nedeniyle kallesce arkadan oldurulmesine, hele buna bir Diyarbakir konusmasindan sonra ugramamasina isyan etmemem mumkun degil. Iste boyle bir ortamda "Hepimiz Ermeniyiz" diyenlerin varligi Tûrkiye'yi yuceltti, ben de orada olsaydim hiç tereddut etmeden "Hepimiz Ermeniyiz" diye bagirirdim, Alevi olmadigim halde Sivas'tan sonra da "Hepimiz Aleviyiz" derdim...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 23 Déc 2008 1:29    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:

Ozur meselesi ile Hrant Dink cinayeti bambaska seyler. Bir TC vatandasinin etnik kokeni nedeniyle kallesce arkadan oldurulmesine, hele buna bir Diyarbakir konusmasindan sonra ugramamasina isyan etmemem mumkun degil. Iste boyle bir ortamda "Hepimiz Ermeniyiz" diyenlerin varligi Tûrkiye'yi yuceltti, ben de orada olsaydim hiç tereddut etmeden "Hepimiz Ermeniyiz" diye bagirirdim, Alevi olmadigim halde Sivas'tan sonra da "Hepimiz Aleviyiz" derdim...


Size gene katiliyorum, bende ayni sekilde hareket ederdim de, Hrant Dink cinayetinde oldugu gibi extrémizm yaratmak isteyenlerin kaynak oldugu bir özür dileme kampanyasini düzenleyenlerin hemen hepsinin ortak özelligi, milyarder G.Soros tarafindan finanse edilmeleri.
Citation:
Baskın Oran'ın ve diğer kendine aydin sifati veren bu kisilerin araştırma raporlarını yayınlayan TESEV tümüyle Soros tarafından finanse ediliyor.
Baskın Oran'ın köşe yazarlığı yaptığı Birgün gazetesinin finansörlerinin başında da Soros geliyor.
Baskın Oran'ın Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu için yazdığı rapor bu durumu belgeleyen iyi bir örnek. Tayyip Erdoğan ve AKP'nin isteği üzerine hazırlanan ve Türk kimliğinin yerine Türkiyeliliği öneren ünlü rapor TESEV tarafından yayınlanıyor ve raporun yayın finansmanını da Soros vakfı, Soros'un Açık Toplum Enstitüsü yapıyor.
http://newsgroups.derkeiler.com/Archive/Soc/soc.culture.turkish/2007-07/msg00090.html


Bunun gibi sözde demokrasi ve ifade özgürlügü için kurulan Soros vakiflari Ukranya’da Ukranya’yi Rusya’dan koparabilmek için ‘turuncu devrimini’ getirdiler. Ayni dolaplari Gürcistan’da da çevirdiler, Soros paralariyla sulanan Gürcistan baskani agustos ayinda Rusya’ya kafa tutabilecegine inaniyordu !

Aslinda konunun tartismaya açilmasi diye bir sey yok. Devamli bir çatisma ve uyusmazlik yaratarak bundan beslenen, bundan kendilerine menfaat saglayan kendilerine ‘aydin’ süsü veren insanlarin gelistirdigi bir hareket var.
Sözün kisasi, bu kampanyayi düzenleyen kisiler genel bati politikasininin Türkiye’deki isbirlikçi uzantilari, ve kampanyalarinin da türk demokrasisine verecegi katki kendileri kadar süpheli.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 23 Déc 2008 2:29    Sujet du message: GERÇEKLER KURÞUNA DİZİLEMEZ! Répondre en citant

Citation:

Hürriyet : GERÇEKLER KURÞUNA DİZİLEMEZ! (RAHMİ TURAN) - 2008/12/22
DIÞ güçlerin, Türkiye düşmanlığı konusundaki uygulamaları hep aynı olmuştur. Türkiye’yi yıpratmak isteyen devletler doğrudan düşmanlık ilan etmiyorlar. Tam tersine dost görünüyor, yüzümüze gülüyor, bir yandan da altımızı oymak istiyorlar.
Onlar için Türkiye’de her zaman kullanabilecekleri insan kitleleri var. Kimi Ermenilerin, kimi Kürtlerin hamisi oluyor, korumak bahanesi altında onları tahrik ediyor.
Son zamanlarda Alevi toplumunu da kışkırtmaya başladılar ama Aleviler uygar ve akıllı insanlardır, böyle oyunlara gelmezler.
Türkiye’de Ermeni ve Kürt sorunlarını deşmek ve bu toplumları kargaşa için kullanmak kolay. Yabancılar tarihte de hep onları maşa gibi kullandılar ve acı çekmelerine sebep oldular.

* * *
Osmanlı Devleti’nde Ermeni isyanları 1878 yılında başlatıldı. Batılılar, kiliseyi de kullanarak, Ermenileri kışkırtıp, Osmanlı’ya baş kaldırmalarına sebep oldular. Yıllarca devam eden küçük isyanlar 1915’te iyice büyüdü ve facialara yol açtı.
Rus Çarı’nın orduları, 1915 yılında Ermeni çetecilerinin de yardımıyla, Doğu Anadolu’yu işgal etti. Erzurum’u merkez yapan Ruslar büyük acılara, katliamlara sebep olup terör estirdi.
Ekim 1917’deki ihtilalle Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından sonra Rus orduları Doğu Anadolu’dan çekildi. Ancak, 33 ay süren işgal sırasında Ermenileri iyice kışkırtan Rus subaylar, Türklere çok kötülük etti... Rus askeri elbisesi giyen Ermeni çeteciler toplu katliamlar yaptılar.
Osmanlı Devleti, beş ayrı cephede savaştığından, Anadolu’da eli silah tutan genç erkek kalmamıştı. Tarlaları eken, hayvanları güden, çocuklar, yaşlılar ve kadınlardı.
Ermeniler Doğu’da Ruslarla, Güneydoğu’da Fransızlarla işbirliği yaparak Erzurum, Kars, Van, Erzincan, Bitlis, Maraş, Malatya ve Adana yörelerinde insanlık dışı vahşet uyguladılar, savunmasız Müslüman halka karşı insanlık dışı, tüyler ürpertici katliamlar yaptılar.
Ermeni çetecilerin Anadolu halkına yaptıkları vahşet sırasında birçok Ermeni ailenin bu işlere karışmadığı ve bölgeden, daha güvenli yerlere gitmek istedikleri de bir gerçektir.
* * *
Osmanlı hükümeti, güvenliği sağlamak ve Ermenilerden korunmak için çareyi tehcirde (zorunlu göçte) buldu. Bu göç sırasında hastalanıp ölenler, eşkıyaların hücumuna uğrayıp öldürülenler olduğu biliniyor. Fakat bunların ne kadar olduğuna dair elde belge yok.
Söylentiler o günden bu yana kartopu gibi büyüyerek geldi. Bizim Nobel’li yazarımız Orhan Pamuk bile hiçbir belgeye dayanmadan ve vicdanı sızlamadan "Türkler bir milyon Ermeni’yi öldürdü" deyiverdi. Bazı sözde aydınlar da bu rakamı 1.5 milyona çıkardı!
Yalan üreten merkezlerden, Türkiye’de yaşayan 50 bin Ermeni vatandaşımız da rahatsız!
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkmak isteyen yabancı güçler, bu devletin içinden kendilerine bağlı küçük devletler yaratmaya, askeri güçle yapamadıklarını, siyasetle yapmaya çalışıyor.
Batı ülkeleri, Osmanlı’ya 88 yıl önce Paris’in Sevr banliyösünde imzalattıkları Türkiye’nin parçalanması antlaşmasını bugün tekrar önümüze koymak, topraklarımızın üzerinde Ermenistan ve Kürdistan devletleri kurmak niyetinde...
Bunun için, ülkemizde her zaman bulunan işbirlikçilerden de faydalanıyorlar!
Batılılar, Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyeti hazmedemedi, hazmedemeyecek! İçimizde de bu cumhuriyeti hazmedemeyen sözde aydınlar var.
Avrupa ülkeleri, Lozan’da kabul ettikleri her şeyi bugün inkár edip, ekonomik sıkıntılarımızı da kullanarak, Türkiye’yi bölme inadını sürdürüyor!

Tabii, sahte bir tebessümle, yüzlerine dost maskesi takarak!
http://www.turkcelil.com/modules/news/article.php?storyid=10053
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 23 Déc 2008 2:42    Sujet du message: Özür dilemenin sonu Répondre en citant

Citation:


Özür dilemenin sonu: Tazminat ve toprak -Can Ataklı - 2008/12/22

Sevgili okurlar geçtiğimiz haftanın en çarpıcı ve açıkçası bana hüzün veren gelişmesi birilerinin “aydın” olarak tanımlamaktan nedense vazgeçmediği bir grubun “Özür diliyorum” başlıklı bir imza kampanyası açmasıydı. Buna bir de Cumhurbaşkanı’nın “anlamsız” ve bir de üstüne “Anayasa suçu” işleyen tavrı eklendi.


Ve Cumhurbaşkanı’nın tavrı
Sevgili okurlar, bu gelişmeler içinde akla ve mantığa en aykırı çıkışı ise Cumhurbaşkanı Gül yaptı. Özür kampanyasına destek olarak nitelenecek sözler söyleyen Gül için söylenecek en hafif şey “yetkisini aştığını” belirtmektir. Cumhurbaşkanı bu konuda taraftır ve ne özgürlük, ne hukuk, ne demokrasi adına imzacıların yanında yer alamaz.

Cumhurbaşkanı devletin başı

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olarak devletin başıdır. Ben bir birey olarak devletin resmi politikalarını eleştirebilir ve karşı çıkabilirim. Ama Cumhurbaşkanı devletin resmi politikasının bekçisidir. Türkiye resmi olarak Ermeni soykırımı olmadığını söylemektedir. Cumhurbaşkanı bile olsa bu politikayı Abdullah Gül tek başına değiştirme ya da eleştirme hakkına sahip değildir. Değiştirilme gerektiğini düşünüyorsa bunu ayaküstü biçimde kamuoyuna anlatamaz. Resmi politikanın değişmesinin de kuralları vardır.

Gül istifa etmelidir
Her fırsatta engin bir hoşgörü sahibi, demokrasiye yürekten bağlı, fikir özgürlüğüne çok saygılı imajı veren Gül, Türkiye aleyhine olan her konuda başı çeken sözde aydınların yanında yer alarak puan topladığını düşünmektedir. Oysa yaptığı şey Anayasa’yı ihlaldir ve bir gün bile o makamda oturmaması gerekmektedir.

Erdoğan’ın tutumu
Cumhurbaşkanı’nın aksine Başbakan Erdoğan özür kampanyasına şiddetle karşı çıktı. Ne gariptir ki, Cumhurbaşkanı’nın işlediği suçu görmek istemeyenler durumu “Erdoğan-Gül arasında anlaşmazlık” olarak sunmaya çalışıyor. Bu yalandır, halkı aldatmaktır. Gül’ün davranışı “hükümetle ters düşmek” gibi basite indirgenip yok sayılamaz.

Yok aslında farkları
Çünkü sonuçta Erdoğan’la Gül arasında bir fark yoktur. Temel amaç devletin tamamını ele geçirmek olunca farklı gibi görünmek avantajlı bile sayılabilir. İkilinin aynı konudaki farklı söylemlerine aldanmak ancak safdilliktir.



http://www.turkcelil.com/modules/news/article.php?storyid=10049
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 23 Déc 2008 15:41    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
Ozur yuzuden bir kere daha pandoranin kutusu açildi, sen çok oldurdun, yok sen daha fazla diye anlamsiz atismalar basladi. Cumhurbaskanin kokenini kurcalamak gibi (hadi koyu niyetle soylenmedigini varsayim) aptalca hareketler yapildi.

Bu Fazli Koksal kim bilmiyorum ama annesinin dersini eksik kavramiski H. Dink cinayetinde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganini yermis.

Ben ozurculerin altina imza attiklari cumlelerde kendimi bulamadagim için ozur dilemedim. Ancak ozur dilemek erdemdir, vakta ki bir çesit mazosistlik gosterisi olmasin.

Ozur meselesi ile Hrant Dink cinayeti bambaska seyler. Bir TC vatandasinin etnik kokeni nedeniyle kallesce arkadan oldurulmesine, hele buna bir Diyarbakir konusmasindan sonra ugramamasina isyan etmemem mumkun degil. Iste boyle bir ortamda "Hepimiz Ermeniyiz" diyenlerin varligi Tûrkiye'yi yuceltti, ben de orada olsaydim hiç tereddut etmeden "Hepimiz Ermeniyiz" diye bagirirdim, Alevi olmadigim halde Sivas'tan sonra da "Hepimiz Aleviyiz" derdim...


Sayin Erpuyan, sizle bir kez daha önemli ölçüde görüs ayriliklarimiz var..

Evet, Cumhurbaskani'nin ya da kim olursa olsun, bir TC yurttasinin ya da baska herhangi bir yurttasin dile gëtirdigi görüslerin etnik kökenle açiklanmasi girisimlerini baska bir "topic"te elestirdim.....
Fazli Köksal'i sahsen ben de tanimam, ama görüslerini tartismaya bir katki olarak özür dileme kampanyasina karsi çikanlarin safinda buraya tasidim.
AMA zatialinizin "hepimiz ermeniyiz" sloganini yerenlerle hemfikir olmamasi da beni sasirtti. Birincisi insan olmadigi bir seyi nasil iddia eder? Ben eger bir ermeni, rus, türk, arap, fransiz vb her neyse bir kisinin ugradigi vakada görüs belirteceksem ne isem onu belirterek belirtirim, bu bir...Ayrica sorusturma safhasindaki bir dava sonuçlanmadan hangi hakla (yanilmiyorsan mahkemeler nezdinde bilirkisilik yapiyorsunuz...) Hrant Dink'in ermeni oldugu için öldürüldügünü öne sürebiliyorsunuz? Türlü demagojilerin kol gezdigi ve rant sagladigi (evet öyledir...) bu ortamda, eger gerçekten Hrant Dink'in ölümünu kinamak istiyorsaniz "ben bir türk olarak, bir TC vatandasi olarak bu cinayeti lanetliyorum" deseniz bence daha anlamli olur. Sivas'i da buna "analojik" olarak, yani bir benzestirmeyle ekliyorsunuz. Ilk olarak öldürülmek istenen Aziz Nesin alevi degil ateistti. Ben de biraz demagoji yapayim : hepimiz ateistiz demek "yemedigi" için mi hepimiz aleviyiz dendi acaba? Orada oldürülen TC yurttaslarinin çogunun alevi olmasi bu olguyu degistirmez. "Bir sünni olarak bu katliama karsi çikiyorum" demenin orada da daha anlamli olacagina inaniyorum.
Paris 68 olaylarinda Cohn-Bendit'le dayanisma icindeki göstericilerin "nous sommes tous des juifs allemands" sloganindan 40 yil sonra esinlenmis, öykünmeci bir slogandan öteye gitmiyor.
Yüceltmeye gelince : çok kuskuluyum. Ayni bu özür kampanyasi gibi, Soros ve AB ve daha baska "gizli kapakli" (occulte) fonlarla desteklenen kampanyalarla türk kamu oyu bölünmeye çalisiliyor. Sadece kamu oyu degil..MILLET bölünmeye, kampanyalarin azmettiricilerine hak verir seslerle , kendi "ödedikleri" seslerle azmetticilere uygun ortam olusturuluyor.
Ihanet ortami..Kurtlar puslu hava severmis derler...
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 24 Déc 2008 5:16    Sujet du message: George SOROS, Örümcekleri ve Özürlü Kampanya Répondre en citant

régalez-vous !

Ben çok begendim. Very Happy

‘mütareke basini’ aydinlari özür diliyorlar :

Citation:


Kanal B - Bekleme Odası

Gürbüz Evren'in hazırlayıp sunduğu, Bekleme Odası programında bu hafta:

Gazeteci - Yazar Banu AVAR,

Gazeteci - Yazar Emin ÇÖLAÞAN


George SOROS, Örümcekleri ve Özürlü Kampanya

http://www.guncelmeydan.com/forum/bekleme-odasi-191208-banu-avar-emin-colasan-vt17714.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 24 Déc 2008 16:08    Sujet du message: Répondre en citant

Narine beyin foruma getirdigi Kanal B programini ilgiyle izledim.

Bu konuda, yani "özür dileyici" mütareke basini ve satilmis aydinlarla ilgili bir yazi daha :

ÖZÜR DİLEYENLER…



Kendi kendilerine aydın diyen bazı kişiler bir kampanya başlatmışlar.

1915'de Türkler, sözde Ermeni soykırımı yapmışlar, şimdi bu kişiler günümüz Ermenilerinden özür diliyorlarmış.

Peki, kim bu özür dileyen sözde aydınlar?

Söze gerek yok.

Biz konuşmayalım, rakamlar, daha doğrusu Avrolar konuşsun.

Özür Dileyenler AB'den Aldıkları Hibeler[1]



Prof. Dr. Ahmet İnsel 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu 193,548,73 Avro

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği



Mine Kırıkkanat 70,000,- Avro

Gazeteci Yazar



Prof. Dr. Atilla Yayla 449,620,40 Avro

Liberal Düşünce Derneği



Þerafettin Elçi 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



Ertuğrul Kürkçü 809,760,- Avro

İPS İletişim Vakfı



Prof. Dr. Halil Berktay 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



Etyen Mahçupyan 1,032,921,35 Avro

Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı



Mehmet Ali Birand 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



Adalet Ağaoğlu 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



MAZLUMDER 81,735,15 Avro



Murat Belge 107,414,- Avro

Helsinki Yurttaşlar Derneği



Paris'in Pigal'inde, Londra'nın Soho'sunda ve Amsterdam'ın Kırmızı

Fenerli sokağında, iletişim kurmak için yabancı dil bilmeye gerek yoktur.

Aslında, çok konuşmaya da gerek yoktur.

İngilizce bir tek deyim bilin, yeter.

"How much?"

Yani:

"Kaç para?"

Gerisi kendiliğinden gelir.



Türkiye'de Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerle, Kemalizm karşıtlarıyla, ABD uşaklarıyla,

AB Mandacılarıyla ve şimdilerde ortaya fırlayan Özür Dileyenlerle uzun uzun tartışmaya hiç gerek yoktur.

Kısaca sorun:

ABD'den, Soros'tan ya da AB'den kaç para?

Gerisi kendiliğinden anlaşılır.


Yılmaz Dikbaş

20 Aralık 2008

dikbas@kalinka.com.tr

www.kalinka.com.tr


[1] Yılmaz Dikbaş, "Tabuta Çakılan Son Çivi", Asya Þafak Yayınları, İstanbul, 5. Baskı
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 24 Déc 2008 23:32    Sujet du message: Répondre en citant

Ve, bugün gelen bir mail'i forumdaki sizlerle paylasiyorum. ABD'de ikamet eden bir türk dostumdan geldi :

BEN ÖZÜR DİLEMİYORUM....

ÇÜNKÜ;

NAZİ ALMANYASINDAN KAÇAN YAHUDİLERE BAÐRINI AÇAN BENİM..

ÇÜNKÜ;

ENGIZİSYON MAHKEMELERNDEN KAÇAN ÞOVALYE VE DÖNEMİN BİLİM ADAMLARINI KUCAKLAYAN BENİM..

ÇÜNKÜ;

TARİHTE İRAN'DAN KAÇAN SELMAS AHALİSİNE KUCAK AÇAN BENİM

ÇÜNKÜ;

HUMEYNİ BASKISINDAN VATANLARINI TERK EDEN ONBİNLERCE İRAN VATANDAÞINA KUCAK AÇAN BENİM..

ÇÜNKÜ;

YAKIN TARİHTE SADDAM BASKISINDAN KAÇAN 20.000 KÜRDÜN 5 YIL BOYUNCA SINIRLARI İÇİNE HER TÜRLÜ İHTİYACINI KARÞILAYAN BENİM..

ÇÜNKÜ;

80'Lİ YILLARIN SONUNDA BULGAR TOPRAKLARINDAN GÖÇE ZORLANAN 35.000 SOYDAÞIMIZA KUCAK AÇAN, İÞ VE AÞ VEREN BENİM..

ÇÜNKÜ;

ERMENİ ÇETELERİ TARAFINDAN BASILAN KÖYLERDE YAÞAYAN ERMENİ VATANDAÞLARINI KORUMAK İÇİN ÇOCUK YAÞTAKİ VE YAÞLI TÜRKLERİ (TÜM ERKEKLER CEPHELERDE OLDUÐU İÇİN) KORUCU YAPIP ERMENİLERİ KORUYAN BENİM..

ÇÜNKÜ;

2. DÜNYA SAVAÞINDA ALMAN ORDULARINA KARÞI MÜCADELE EDEN ERMENİ DİRENİÞ ÖRGÜTLERİNE GIDA VE SİLAH YARDIMI YAPAN BENİM..

ÇÜNKÜ BEN ANADOLUYUM..

ÇÜNKÜ BEN YÜZYILLARIN YORGUNUYUM..

ÇÜNKÜ BEN TARİHİM..

ÇÜNKÜ BEN EZİLMEYİ..

ESARETİ..

SIKINTIYI..

DİRENMEYİ BİLİRİM.

ÇÜNKÜ BEN İNSANIM..

ÇÜNKÜ BEN EVLADIM..

ÇÜNKÜ ........... BEN TÜRKÜM..

BEN ÖZÜR DİLEMİYORUM......
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11193
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 25 Déc 2008 16:33    Sujet du message: Répondre en citant

Iyi guzel de sonuçta Turk'un hiç bir zaman hiç bir sey için ozur dilemesi gerekmedigi çikiyor. Bu akilli bir savunma/tepki mi oluyor yani ?

Ne yazikki bu ozur olayi çogunlukla ilkel tepkiler yaratti, hala bir Ali Sirmen akilliginda bilgeliginde veya Mümtaz Soysal turu bir tepki okuyamamanin hosnutsuzlugundayim.

Yazik !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 26 Déc 2008 1:34    Sujet du message: Soykırımı Kabul Kampanyası... Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
Iyi guzel de sonuçta Turk'un hiç bir zaman hiç bir sey için ozur dilemesi gerekmedigi çikiyor. Bu akilli bir savunma/tepki mi oluyor yani ?

Ne yazikki bu ozur olayi çogunlukla ilkel tepkiler yaratti, hala bir Ali Sirmen akilliginda bilgeliginde veya Mümtaz Soysal turu bir tepki okuyamamanin hosnutsuzlugundayim.

Yazik !



Si vous insinuez le député de CHP Aritman en disant des « réactions primaires », je vous comprendrais, mais du moins un autre député de CHP, Þükrü M. Elekdağ explique mieux le pourquoi et le comment de cette campagne d’excuse. Espérant que ceci pourrait vous satisfaire.
Il va falloir que vous vous expliquiez s’il y a un logique ou un bon sens que vous trouvez de vous excuser de “Medz Yeghern” parce que ces intellectuelles à la sauce Soros, parlent clairement de négation, de rester indifférent à “Medz Yeghern” !!

Citation:

Soykırımı Kabul Kampanyası... - 2008/12/24
Þükrü M. Elekdağ CHP İstanbul Milletvekili

Kampanyanın öncüleri, Türkiye’ye hasım çevrelerle işbirliği yapan ve kendi ülkelerini arkadan vuran bir konumdalar.Türkiye’yi mahkûm ettirmek istiyorlar. Bu bakımdan bizim kendilerine tavsiyemiz, akıl ve mantıkla izahı kabil olmayan ve ülkemiz çıkarlarıyla bağdaşmayan bu talihsiz ve sakıncalı girişimden derhal vazgeçme sağduyusunu göstermeleridir.

“Özür diliyorum” kampanyasını başlatanlar, Türkiye’yi soykırımla suçlamak gibi bir hedef ve niyetleri olmadığını, esasen internette imzaya açılan metinde böyle bir ifadenin de yer almadığını vurguluyor ve girişimleriyle güttükleri amacın, Ermenilerin 1915’te Anadolu’da maruz kaldıkları “Büyük Felaket” nedeniyle onların yıllardır duyarsız kalınan acılarını bireysel bazda paylaşmak olduğunu söylüyorlar. İmzaya açtıkları bildiri metni şöyle:

“1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”

Gerçekten de ustaca kaleme alınmış olan bu bildiri, konu hakkında derinliğine bilgi edinmemiş olanlara, insani, masumane ve iyi niyetli bir girişimin ürünü gibi görünebilir. Ancak, içerdiği bazı anahtar sözcükler ve deyimlerle bunların yüklü bulunduğu tanım ve kavramlar, özür dileme kampanyası öncülerinin siyasi motiflerle hareket ettiklerini açıkça ortaya koyuyor.
Soykırım anlamındadır

Bu deyimlerden en önemlisi “Büyük Felaket” deyimidir. Bu deyim Ermenicede, 1915 olayları için soykırım anlamında kullanılan “Medz Yeghern”nin Türkçe çevirisidir. Yani, “Medz Yeghern” ile soykırım eşanlamlıdır. Yahudiler, nasıl “holocaust” yerine çoğu zaman İbranice “shoah” deyimini kullanıyorlarsa, Ermeniler de soykırım yerine “Medz Yeghern” deyimine başvurur ve “Büyük Felaket”i soykırım tanımıyla tamamen örtüşen bir ifade olarak kabul ederler. Nitekim, Papa Jean Paul II’nin Erivan’da 2001’de soykırım anıtını ziyaret ettiği zaman duasında “Medz Yeghern” kurbanlarından söz etmesi, Ermeni yöneticilerle kamuoyunu tatmin etmiştir. Ermeni yazarların, İngilizce ve diğer yabancı dillerde yayımlanan kitaplarında da ve hatta bu kitapların başlıklarında “Medz Yeghern”, İngilizce “genocide” yani soykırım sözcüğüyle eşanlamda kullanılmıştır.

Bu durum, özür kampanyası öncülerinin, “Büyük Felaket” deyimiyle sinsice kamufle etmeye çalıştıkları gerçek niyetlerinin ne olduğunu ortaya koyuyor. Bu bakımdan özür dileme bildirisi, aslında soykırımı kabul bildirisidir. Bu nedenledir ki, ABD’deki Ermeni lobi kuruluşları kampanyayı sevinçle karşılamış ve bunların en önde gelenlerinden biri olan Ermeni Asamblesi (AAA), “Bu özür süreci Türkiye’nin kaçınılmaz olarak soykırım geçmişiyle yüzleşmesi sonucunu doğuracaktır” açıklamasını yapmıştır. Bu ifadeler bir tehlikenin habercisi oluyor. Bu da, Türkiye’ye karşı uluslararası alanda düşmanca bir soykırım kampanyası yürütülür ve bu bağlamda birçok devlet parlamentosu nezdinde ülkemizi suçlayan kararlar alınması için girişimler yapılırken, Türkiye’de başlatılan özür dileme kampanyasının bu girişimlere destek vereceğidir. Bu durumda, özür kampanyasının öncüleri, bilerek veya bilmeyerek, kendilerini, Türkiye’ye hasım çevrelerle işbirliği yapan ve kendi ülkelerini arkadan vuran bir konumda bulmuyorlar mı?

Bildiri metnindeki ikinci anahtar sözcük, “inkâr”dır. Yahudi soykırımının (holocaust) vuku bulmadığı yolundaki iddialar, soykırım literatürüne “inkâr” ve “inkârcı” (denial, denialist) kavramlarının yerleşmesine ve Fransızların Gaysot yasasında da öngörüldüğü üzere “inkâr suçunun” ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu kavrama göre, “inkâr” soykırım suçunun bir parçasıdır, çünkü izleri silme ve suçu örtbas etme hedefini güder. Ermeni militanlar, sırf “holocaust” ile ilişkisi olan bu kavramı kendi mağduriyetlerine de uyarlayarak Türkiye’nin kendilerine karşı “inkârcılık” suçunu işlediğini ileri sürerler. Ne var ki, bunu yaparken, “holocaust”un tartışılmaz delillerle kanıtlandığını ve bir uluslararası askeri mahkeme tarafından hükme bağlandığını, bu nedenle 1915 olaylarına yönelik tartışmalı iddialarını “holocaust”la eşdeğerde tutmalarının fahiş bir hata olduğunu unutmayı yeğlerler.
Saygın tarihçilerin görüşleri

Bildirideki üçüncü anahtar deyim “özür dilemedir”. Ancak bildiriye göre “Büyük Felaket” yani soykırım suçu nedeniyle özür dilenmesi söz konusudur. Oysa, 1915 olaylarının soykırım olarak nitelenmesi tartışmalıdır ve gerek tarihsel, gerekse hukuksal açılardan kanıtlanmamış bir husustur. Nitekim, dünyanın en saygın tarihçileri arasında bulunan Bernard Lewis, Stanford Shaw, Guenter Lewy, Michael Gunter, Andrew Mango ve Norman Stone, söz konusu olayların soykırım oluşturduğu iddiasını arşiv belgelerine dayanarak kökten çürütmüşlerdir. Yazdıkları kitaplar ve makaleler incelenirse, genellikle şu noktalarda fikir birliği içinde oldukları görülür:

• Dünyaya soykırımı olarak kabul ettirilmeye çalışılan olayın, bu kavramla uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Ermeni ahalinin bir bölümünün zorunlu göçe tabi tutulmasının nedeni, etnik kökenleri veya dini inançları değildir. Osmanlı hükümetinin Ermeni milletine karşı sistematik bir kıyım uygulamak veya Ermenileri kısmen veya tamamen yok etmek gibi önceden veya sonradan alınmış bir kararı, planı veya niyeti hiçbir zaman olmamıştır.

• Osmanlı Devleti, Ermeni uyruklarına yönelik olarak, Avrupa’daki Yahudilere karşı kin ve düşmanlığı tahrik eden antisemitizm kampanyasına benzer tutum ve davranışlar içine girmemiştir. “Ermeni tehciri”, bütün ülkeyi kapsamamış, özellikle İstanbul ve İzmir gibi kentlerde uygulanmamıştır.

• Osmanlı Devleti’nin ölüm kalım savaşı verdiği bir dönemde, Ermenilerin, düşmanla işbirliğinde bulunarak devlete ihanet etmelerinden, devletin güvenliğini ve ülke savunmasını büyük boyutlarda tehdit eden sabotaj ve silahlı eylemler yapmalarından dolayı, “tehcir” olayı, devletin varlığını koruma hakkı çerçevesinde meşru ve hukuken haklı bir önlemdir.

Ortak Tarih Komisyonu

Bu satırların yazarı, Türk ve Ermeni ulusları arasında barış ve uzlaşı ortamının ancak her iki tarafın da kendi tezleri lehine kemikleşmiş kanaatlerini değiştirip tarihe ortak bir perspektiften bakmalarının sağlamasıyla mümkün olacağı düşüncesiyle, 1915 olaylarına ilişkin gerçeklerin Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşacak bir Ortak Tarih Komisyonu (OTK) tarafından araştırılıp gün ışığına çıkarılmasını önermişti.
Bu öneri aynı zamanda, Türkiye ve Ermenistan’ın, sorunun tüm yönleriyle aydınlığa kavuşması için kendi arşivlerini tamamen açmalarını ve çalışmaların tam bir bilimsel ciddiyet ve düzen içinde yapılması ve zabıtların tutulmasını sağlamak amacıyla bir tür noter görevi yapacak tarafsız “nötr” bir mekanizmanın da oluşturulmasını öngörüyordu.

Bu önerim üzerinde önce, CHP Genel Başkanı ve Ana Muhalefet Lideri Sayın Baykal ile zamanın Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül’ün mutabakatlarını sağlamam gerekti. Bunu takiben, Sayın Başbakan ile Sayın Baykal 8 Mart 2005 tarihinde bir araya gelerek bu projeyi açıkladılar. TBMM de, 13 Nisan 2005 tarihinde oybirliğiyle kabul ettiği bir ortak deklarasyonla bu öneriye destek verdi.

Basın haberlerinden, üç yıldır Erivan tarafından pek dikkate alınmayan bu önerinin, halen Türkiye ile Ermenistan arasında yürütülen gizli müzakerelerin odak noktasını oluşturduğu anlaşılıyor. Bizim bu konuda söylemek istediğimiz şudur. Gerçeklerden kaçmayan, gerçeklerin ortaya çıkmasına talip olan Türkiye’dir. Türkiye bu maksatla bilimsel araştırma önerisini yapmıştır. Özürnamenin öncüleri ise, bu gerçeği görmezden gelip gerekli araştırma yapılmadan Türkiye’yi mahkûm ettirmek istiyorlar. Bu bakımdan bizim kendilerine tavsiyemiz, akıl ve mantıkla izahı kabil olmayan ve ülkemiz çıkarlarıyla bağdaşmayan bu talihsiz ve sakıncalı girişimden derhal vazgeçme sağduyusunu göstermeleridir.

Özürnamenin talihsiz niteliğinden söz ederken, tabiatıyla bu bağlamda vurgulanması gereken bir husus da, Ermeni mağdurların acılarına yönelik duyarlılığın, telef olan yüz binlerce Türk ve Müslüman ahali ile, alçakça öldürülen diplomatlar ve ailelerinden esirgenerek, onların anılarına gösterilmiş olan saygısızlıktır.
http://www.turkcelil.com/modules/smartsection/item.php?itemid=4288
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=29&hn=25392
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2, 3, 4  Suivante
Page 1 sur 4

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.