15 yıl Paris'te yaşayıp da kendi bölgelerinden çıkıp mesela Şanzelize'de bir kez bile yürümeyenler var. Kulaktan dolma bir bilgiyle ışıltının görkeminden, fiyatların yüksekliğinden dehşete kapılmış olabilirler ama seyr-i alem neşesini de yitirmişler.
Fransa'da görüştüğüm Türkleri mümkün olduğunca çeşitlendirmek istedim. Öğretim üyesi, işÃ§i, esnaf, öğrenci, işadamı, ev hanımı, kamu görevlisi, gönüllü çalışanıyla her kesimi dinlemeye çalıştım. Daha çok inşaat sektöründe yoğunlaşılmış. Kaba işleri Türkler yapıyor, ince işleri Portekizliler. İkinci sektör gıda. Bakkal, döner büfesi şeklinde. Üçüncü olarak da konfeksiyon. Yeni yeni emlak ve turizm piyasasına açılıyorlar. İlk kuşakların Fransızcası, sonrakilerin Türkçesi iyi değil.
Fransa'da çifte vatandaşlık mümkün. Almanya'da değil; ya Alaman olacaksın ya Türk. Fransa'da genel anlamda göçmenlerden bahsediliyor. Ama Almanya'da göçmenlerden çok Türklerden söz ediliyor. Göçmen denildiğinde birilerini özel bir muameleye tabi tutmuyorsunuz. Göçmen tanımı daha geniş. Türk deyince tanımı daraltıp boğucu hale getiriyorsunuz. Böylece o topluluğu zaman içerisinde kendinize muhalif etme olasılığınız artıyor. Aksi de mümkün tabii. Size ne kadar saldırırlarsa siz o kadar içinize kapanıyorsunuz. Toplumla bütünleşemiyor, yalnızlaşıyorsunuz. Fransa'daki geçmişleri 30 yıla yaklaşan Türklerden "göçmen" tanımlamasına itiraz etmelerini, "biz Türk asıllı Fransız'ız" demelerini beklerdim. Fakat konuştuğum insanların çok azı bunu söyleyebildi.
Kimlik bunalımlarının Almanya'daki hemşehrilerine oranla daha derin olduğunu, onların en az 15-20 yıl gerisinde yaşadıklarını gördüm. Fakat Almanya ve Belçika'da yaşayan Türkler de hâlâ "kurban" psikolojisinden kurtulamamışlar. Hiç değilse onlar bunca yıl sonra "İki tarafa da ait değiliz, bir hiçiz" demek yerine "İki tarafa da aitiz, biz çok kültürlüyüz" diyebilmeliydi. Fransa'daki Türkler Türklüğe sarılıyorlar ama çoğu Türkiye ile ilgili bilgilerini güncellememiş, 20 yıl öncesinin düşÃ¼nce kalıplarıyla değerlendiriyorlar. Seyredilen onca Türk kanalına rağmen bunun nasıl mümkün olabildiğine inanamadım.
15 yıl Paris'te yaşayıp da kendi bölgelerinden çıkıp mesela Şanzelize'de bir kez bile yürümeyenler var. Kulaktan dolma bir bilgiyle ışıltının görkeminden, fiyatların yüksekliğinden dehşete kapılmış olabilirler ama seyr-i alem neşesini de yitirmişler. Lui Vuitton'un vitrinine içine düşecekmiş gibi yapışmış Fransızlara bakıp eğlenebilirlerdi. Bir palto 2 bin 800, bir pabuç 380, bir ceket bin 300, bir etek 800 Euro'ya da satılsa, iç geçirmeden, 'kahretsin' demeden, hırsın, sahip olma duygusunun kelepçelerini takmadan; biraz rengin, stilin, kompozisyonun, uyumun, inceliğin zevkine varsalar.
Türklerin Afrikalı göçmenler gibi bir sömürge geçmişlerinin olmayışı belki isyanlara doğrudan karışmalarını engelliyor; ama onlar da diğerleri gibi içten içe yanıyor. Hangi isyan daha tehlikeli, dışarı vurulan mı, vurulmayan mı? Birçok mahallede halk; okul, spor salonu gibi mekanların koruyuculuğunu kendileri üstlenmiş. Türkler, yakıp yıkmaya katılmayışlarını aile kontrolüne bağlıyor ama aynı aile kontrolü başka sorunlara yol açıyor. Gençlerin özellikle kadınların sosyalize olma imkanlarını kısıtlıyor. Bir yandan "gavurlaşmak" bir yandan da "Arap zannedilmek" korkusunun kıskacı altındalar. Birincisi kimlikle, ikincisi güvenlikle ilgili.
Güvenliğin dışında en büyük korku işsizlik. Herkes denizin bittiğinin farkında. Küresel ekonomi yüzünden para akışı takip edilemiyor. Artık proje bazında çalışıyor insanlar. İşler kalıcı olmayınca evler, mekanlar, ilişkiler, duygular her şey yüzüyor. Yani tam toplumla bütünleşme gereğinin anlaşıldığı bir dönemde gelecek korkusu bu bilinci kırıyor ve yeniden içe dönüş eğilimini kışkırtıyor. Yaşadıkları ülkede kalıcı olduklarını nihayet anlayıp bunun şokunu üzerlerinden atamayanlar da var. İşlerini kuranlar, düzenlerini oturtanlar da var tabii ama onlar da geleceklerinden endişeli. Bir sıkışmışlık duygusu içindeler, ne ileri ne geri... Keşke içlerinde Almanya'daki gibi politikaya ilgi duyanlar olsaydı, keşke hiç değilse yerel yönetimlerde temsilcileri bulunsaydı. ""
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum