Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - FETHULLAH GÜLEN
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 03 Nov 2008 16:04 Sujet du message: FETHULLAH GÜLEN
31/10/2008
HALUK HEPKON
Fethullah Gülen, Mercan’ın da kitabının girişinde ifade ettiği gibi, yakın tarihimizin önemli aktörlerinden birisidir. Ama onu bu denli önemi kılan şey kişisel meziyetleri değil, Mercan’ın kitabında bir türlü bahsetmediği, ABD ile ilişkileridir
Bir biyografi hazırlamanın belli kuralları vardır. Bunların başında tarafsız ve gerçekçi olmak gelmektedir. Biyografiyi hazırlayan kişinin tevatüre ve dedikodulara itibar etmemesi şarttır. Hele hele söz konusu tevatür ve dedikoduların kaynağı, konu alınan kişiyse daha da dikkatli olmak gerekir. Velhasıl biyografi hazırlamak zor zanaattir ve kötü bir biyografiyi ucuz bir propaganda broşüründen ayıran çok az şey bulunmaktadır... Faruk Mercan’ın Fethullah Gülen hakkında hazırladığı kitabı Fethullah Gülen’i de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Mercan’ın çalışmasının iki esaslı kusuru bulunmaktadır. Birincisi, taraflıdır. Mercan, Gülen ile ilgili belli şeylere dikkat çekmekte, belli şeylerin üzerinden atlamakta, bazı şeylerdense hiç bahsetmemektedir. Üstelik bunları yaparken kaynak olarak da Gülen’in kendisini ve ona yakınlığıyla bilinenleri kullanmaktadır. İkincisi, Mercan’ın çalışması eksiktir. Gülen, Mercan’ın da kitabının girişinde ifade ettiği gibi, yakın tarihimizin önemli aktörlerinden birisidir. Ama onu bu denli önemi kılan şey kişisel meziyetleri değil, Mercan’ın bir türlü bahsetmediği, ABD ile ilişkileridir. Fethullah Gülen’in ABD ile ilişkilerini göz ardı eden her çalışma eksik kalmaya mahkûmdur. Bu iki büyük kusur Mercan’ın kitabına, tam da Gülen’in Türkiye’ye dönmeyi planladığı bir dönemde, farklı bir mahiyet kazandırmaktadır.
CIA’nın Türkiye Masası eski şeflerinden Graham Fuller Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli son kitabında Türkiye’nin hem Türkiye hem de günümüz İslamı için iki önemli İslami dinamik ürettiğini söylemektedir. Fuller’e göre bunlar kamuoyunda ‘Fethullahçılar’ diye bilinen Fethullah Gülen hareketi ve AKP’dir. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirmek için Amerikan karşıtı olmayan bir Ilımlı İslam’a ihtiyaç duyduğu bilinmektedir. Böylesi bir dönemde Fuller’den ‘önemli İslami hareket’ payesi almak anlamlıdır. İnternetteki sayfasında Fuller’in verdiği ‘radikal değildir’ fetvasını gururla sergileyen Gülen’in önlenemez yükselişinin nedeni işte tam da budur. Bu yüzden son yirmi yıldır istisnasız bütün Amerikancı iktidarlar tarafından açık bir biçimde desteklenmiştir. 12 Eylül’de aranmasına rağmen Çanakkale’ye vaiz olarak atanmış; yakalandığında dönemin başbakanı Turgut Özal sayesinde hemen serbest bırakılmıştır. Orta Asya’ya girişi için her türlü kolaylık gösterilmiş; Süleyman Demirel ve Tansu Çiller zamanında bir dediği iki edilmemiştir. Hakkındaki tutuklama kararı AKP iktidarı döneminde kaldırılmıştır. Kısacası Gülen’in yelkenlerini ABD’den esen rüzgarlar doldurmuş; o da menzilini bu duruma göre ayarlamıştır.
Gerçeğe çok uzak
Zaten Gülen de ABD’ye karşı olan muhabbetini hiç saklamamaktadır. Ona göre ABD ‘dünyanın kaptanı’dır. ABD bütün gücüyle Ortadoğu’ya abanmakta, işgal etmekte, öldürmekte, ırza geçmekte; Fethullah Gülen ise ‘dünyamızın şimdiki kaptanı’ olan ABD’nin dümen suyunda ilerlemeyi marifet bilmektedir. İnsafın dinin yarısı olduğu günler çok geride kalmıştır. Kocasından dayak yiyen kadınlara susmamalarını, karate, tekvando gibi sporları öğrenerek kendilerini savunmalarını tavsiye eden Gülen, söz konusu ABD ve İsrail olunca hiç ses çıkartmamayı yeğlemektedir. Ona göre “inanmış bir insanın Batı’yla ve Amerika’yla entegrasyon karşısında olması düşünülemez”. Zaten Gülen’e göre kendisine bu kadar saldırılmasının nedenlerinden birisi de ABD’ye olan desteğidir. ABD de ondan desteğini esirgememektedir. Nitekim Gülen hakkında dava açılır açılmaz soluğu ABD’de almıştır. ABD’de kalmak isteyen Gülen’e Fuller dışında, CIA’nın Balkanlar uzmanı George Fidas ile ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi ve CIA’nın darbeler uzmanı olarak tanınan Morton Abramowitz gibi kadim dostlarının kefil olması boşuna değildir.
Faruk Mercan kitabında hayır işleriyle uğraşan, siyaseti aklının ucundan bile geçirmeyen bir Fethullah Gülen profili kurgulamıştır. Bunun gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. ABD’nin Ilımlı İslam’ını savunmak ve Büyük Ortadoğu Projesi’nde gönüllü figüranlığa oynamak siyasetle uğraşmanın daniskasıdır. Türkiye’de son yıllarda Gülen’in etrafında şekillenen cemaat kadar politikayla iç içe girmiş bir başka dini yapı bulunmamaktadır. Kaldı ki Gülen’in siyasetle tanışması eskiye dayanmaktadır. 1960’lı yıllarda Komünizmle Mücadele Derneği’ni Erzurum’da örgütlemek için uğraşmıştır. Gülen taraftarlarının emniyet ve ordu içinde örgütlenme çabaları defalarca basına yansımıştır. Yine Ergenekon İddianamesi’nin hazırlanmasıyla ilgili olarak da söz konusu cemaatin ve Emniyet içerisindeki kadrolaşmasının adı sıkça anılmaktadır. Görüldüğü gibi Fethullah Gülen’in siyasetle uğraşmadığını iddia etmek hiç inandırıcı değildir.
Kaldı ki Mercan’ın kitabında bahsettiği hayır işleri de oldukça netamelidir. Mercan, Fethullah Gülen taraftarlarınca açılan okullardan büyük bir sitayişle bahsetmekte, gönüllü mali katkılarla yaşayan bu okulların Türkiye’nin nüfuzunu bütün dünyaya yaydığını ve eğitim dışında bir şeyle uğraşmadıklarını ileri sürmektedir. Ona göre okulların başarısının sırrı burada çalışanların büyük fedakârlıklarında gizlidir. Mercan okulların başarısını anlatmak için son derece manidar bir örnek vermektedir. Buna göre çocuğu bu okullarda okuyan bir Pakistanlı şöyle demektedir: “Her başarısızlığımızın arkasında Amerika ya da Batı’nın olduğunu düşünüyordum. Þimdi öğrendim ki asıl problem içimizde”.
Oysa basında söz konusu okullarla ilgili çıkan haberler Mercan’ın iddialarından farklı bir manzara ortaya koymaktadır. Bu haberlere göre Pakistanlı veliyi başarısızlığının nedenleri konusunda bu kadar derin düşünmeye sevk eden eğitim kadrosu içinde diplomatik pasaporta sahip birçok ABD vatandaşı bulunmaktadır. Ayrıca söz konusu okulların, tıpkı en son Kuzey Irak’ta olduğu gibi, ABD açısından stratejik öneme sahip yerlerde açılmaları insanın aklına bir sürü soruyu getirmektedir. Nitekim okulların faaliyet yürüttüğü ülkelerin yöneticilerinin de akıllarına sıklıkla bu türden soruların geldiği anlaşılmaktadır. Örneğin 1999 yılında Özbekistan’da İslam Kerimov’a yönelik suikast girişiminin ardından bu ülkedeki okullar kapatılmıştır. Yine 2002’de Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkanı Nikolay Patruşev söz konusu okulları kuran vakıf ve derneklerin ABD gizli servisiyle bağlantılı olduğunu ifade etmiştir. Bu açıklamadan sonra SahaYakut, Buryatya, Başkurdistan, Dağıstan, Karaçay Çerkez, Tuva ve Hakasya gibi büyük bölümünü Türk asıllı ya da Müslümanların oluşturduğu Rusya’ya bağlı özerk cumhuriyetlerdeki Gülen okulları kapatılmış, yöneticileri sınır dışı edilmiştir.
Shakespeare’in ‘roman’ları
Öte yandan Gülen’in kendisi de bu okulların açılışı ile ABD arasındaki ilişkiyi reddetmemektedir: “Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Þimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz.”
Biyografi gibi propaganda broşürü hazırlamanın da kuralları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de gerçeklerden kopmamaktır. Gerçeklerden kopulduğunda propaganda amacıyla söylenilen ya da yazılanların gülümsemelere yol açması kaçınılmazdır. Faruk Mercan da sık sık gerçeklerden kopmakta ve bu tuzağa düşmektedir. Mercan’ın kitabında “Komünizme selam dur, Türk askerini arkadan vur” türü tuhaf sloganlar atan, cami avlularına giderek “Ya ya ya, şa şa şa, komünizm komünizm çok yaşa” diye bağıran karikatür tiplerden ve gruplardan bahsetmesini, en hafif ifadeyle, bu türden bir kopuşun neticesi olarak kabul etmek gerekmektedir.
Faruk Mercan, Fethullah Gülen hakkındaki eleştiriler söz konusu olduğunda da soğukkanlılığını ve nesnelliğini yitirmektedir. Ona göre bunların hepsi yalandır, iftiradır. Örneğin Gülen’in hakkında dava açılmasına neden olan kasetlerinin basının eline geçmesi büyük bir komplonun var olduğunu göstermektedir. Bu komployu düzenleyenler o kadar güçlüdürler ki, Gülen hakkında dava açan ve aynı dönemde Recep Tayyip Erdoğan hakkında soruşturma başlatan savcı Nuh Mete Yüksel’in seks kasetinin ortaya çıkmasından bile onlar sorumludur. Komplocular söz konusu kaseti kritik bir zamanda ortaya çıkararak, Fuller’in iki önemli İslami dinamiğinin töhmet altında kalmasını hedeflemişlerdir.
Mercan, çalışmasında döne dolaşa Fethullah Gülen’in ne kadar kültürlü olduğundan bahsetmektedir. Kuşkusuz doğrudur da. Ama kitapta verilen misaller son derece zayıftır. Örneğin Fethullah Gülen’in “Shakespeare’in romanlarıyla” ilgili tahlillerinin, edebiyatla ilgilenen birçok kişinin kafasını karıştıracağı kesindir.
Bir başka zayıf misalse Gülen’in dünyanın yaşayan 100 entelektüeli arasında birinci olduğunun söylenmesidir. Zayıftır çünkü Mercan bu ‘ilginç’ seçimi yapan Foreign Policy dergisinin Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın gayrı resmi yayın organı olarak bilinmesini ve dergiyi çıkaran Carnegie adlı kuruluşun Amerikan dışişleri ve istihbarat mekanizmasıyla doğrudan bağlantılı olmasını önemsememektedir. Seçimi internet üzerinden yapan Foreign Policy dergisi bile Gülen’e yakınlığıyla bilinen gazetelerin anketle ilgili haberi birinci sayfadan vermelerinin ardından sitelerinin inanılmaz bir oy dalgasıyla karşılaştığını ifade etmektedir. Listedeki bir diğer ‘entelektüel’in de Irak’taki işgal kuvvetlerinin eski komutanı General David Petraeus olması son derece manidardır.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında bölgemize saldırmaktadır. Bu büyük saldırı, içinde yaşadığımız döneme damgasını vurmaktadır. Solundan sağına kadar bütün siyasi akımlar bu tehdit karşısında bir tutum belirlemekte ve ayrışmaktadır. İslamcı hareketler de bu durumdan azade değildir. Bir kısmı bugün başını ABD’nin çektiği ‘tek dişi kalmış canavara’ karşı tekrar vücudunu siper ederken, bir diğer kısımsa ‘bu hayâsızca akın’dan payına bir şeylerin düşüp düşmeyeceğinin hesabı içerisindedir. Fethullah Gülen’in ‘sıradışı hayatı’ ve yükselişi de işte bu ayrışmanın hikâyesidir.
FETHULLAH GÜLEN
Faruk Mercan Doğan Kitap 2008 324 sayfa 25 YTL. _________________ Родион Романович Раскольников
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 07 Fév 2010 17:25 Sujet du message:
Bugunku cumhuriyet yine yumurtamis bir seyler!
Ancak zaman france a bakarsaniz bu soylemin hiçte bos olmadigini anlarsiniz. Balyoz harekati "ordunun yeni bir darbe girisimi" olarak yaziliyordu, yani soylenti gerçek yapilmis fransizca okuyanlara oylece satiliyordu...
"Popüler bir partiye karşı darbe olmaz"
ABD'deki özel istihbarat kuruluşu Stratfor'un analiz direktörü Reva Bhalla, Ergenekon dava ve soruşturmalarının arkasında büyük olasılıkla Fethullah Gülen hareketinin olduğunu söyledi.
Elçin Poyrazlar
Cumhuriyet- Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Bhalla, Gülen hareketinin Ergenekon üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedeflediğini ve bunun “açık bir sır” olduğunu ifade etti. Bhalla, ayrıca bu amaçla Gülen hareketinin AKP ile “sembiyotik (ortakyaşamsal) bir ilişki” içinde birbirlerini kullandıkları görüşünde.
“Ergenekon davası kasten çok karışık” diye konuşan Bhalla sözlerini şöyle sürdürdü: “Davanın tam olarak ne olduğunu söylemek oldukça güç. Ancak sanırım Gülen hareketi Ergenekon komplosunda büyük olasılıkla önemli bir yürütücü ve elbette AKP de bunda rol oynuyor. AKP ve Gülen arasındaki ilişki çok karmaşık. Bence bu bir yanda Gülen hareketinin AKP’yi siyasi bir araç olarak kullandığı ve ihtiyaç duyduğu öte yanda AKP’nin etki kurmak için Gülen ağını kullandığı simbiyotik bir ilişki.”
Gülen hareketinin Ergenekon davasıyla Türk ordusunu hedef aldığını söyleyen Bhalla, “İslamcı kökleri olan AKP’nin yanı sıra daha uzlaşmaz İslamcı bir grup olan Gülen hareketi Ergenekon komplosunda ve bunun soruşturmasında orduya karşı yapılan suçlamalarda anahtar bir rol oynuyor. Yani Ergenekon bağlamı içinde, Gülenci İslamcıların ordunun Türk politikasındaki nüfuzunun altını oymak için AKP’yi siyasi bir araç olarak kullandığı ve belli bir politika güttüğü pek çok güç oyunu yer alıyor. Bu soruşturmaların pek çoğu AKP’nin ve Gülencilerin, ordunun siyasi konulardaki çabalarının önünü kesmeye çalışması olarak görülebilir” dedi.
‘AKP denge sağlamaya çalışıyor’
Türk hükümetinin neredeyse her gün yeni bir politikayla gelerek ordunun var olan sorumluluklarını sivil kontrol altına soktuğunu ifade eden Bhalla, Türk ordusunun son aylarda “savunma pozisyonuna” geçtiğini belirtti. Gülen hareketi ve ordu arasında kalan AKP’nin dengeyi sağlamakta zorlandığını ifade eden Bhalla, “Türk siyasetindeki konumunu korumak için AKP’nin ordu ile bir denge sağlaması gerekiyor” diye konuştu. Son dönemde Türk ordusunun darbe söylentileriyle ilişkilendirilmesine de değinen Stratfor uzmanı, TSK’nin “kanatlarının kırpılmasının” özellikle alt rütbelerde hoşnutsuzluğa neden olacağını belirterek şöyle devam etti: “Elbette hoşnutsuzluk var. Ancak darbe planlanıp planlanmadığı konusunda yorum yapamam çünkü bunu bilmiyorum. Ancak ordunun içinde de AKP’nin popüler bir parti olduğu ve güçlü desteğe sahip olduğu biliniyor. Ordunun Türk politikasında bugün oldukça güçlü olan bu iktidar partisine karşı başarılı bir darbe düşünmesi çok zor.”
Ergenekon soruşturmasının ardında ABD ya da gizli servisi CIA’nın olduğu yönündeki savları değerlendiren Reva Bhalla, bunlara inanmanın zor olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin iç meselesinde taraf tutmanın ABD’nin çıkarına olmayacağına işaret etti.
AKP denge arayışında
Özel istihbarat kuruluşu Stratfor’un analiz direktörü Bhalla, Ergenekon davasının yalnızca İslamcılar ile laik milliyetçiler arasında bir çekişme olmadığını belirtti. Konunun daha karmaşık olduğunu ifade eden Bhalla, soruşturmanın arkasında büyük olasılıkla Gülen hareketinin olduğunu öne sürdü. Bhalla, AKP’nin ordu ve Gülen cemaati arasında denge sağlamaya çalıştığını belirtti.
ABD içişlerine karışmaz
Bhalla, “Orduda, AKP’nin popüler bir parti olduğu ve güçlü bir desteğinin bulunduğu biliniyor. Güçlü bir iktidar partisine karşı darbe düşünülmesi zor” dedi. Ergenekon’un arkasında ABD’nin yer aldığına inanmanın güç olduğunu söyleyen Bhalla, Türkiye’nin iç meselesine karışmanın ABD’nin çıkarına olmayacağını belirtti.
Stratfor nedir?
1996 yılında ABD’nin Teksas eyaletindeki Austin’de kurulan özel istihbarat şirketi Stratfor, küresel finans, ekonomi, güvenlik ve jeopolitika konularında stratejik istihbarat sağlıyor. Stratfor’un Başkanı George Friedman’ın “Gelecek 100 yıl”, “Amerika’nın Gizli Savaşı” ve “Savaşın Geleceği” adlı kitapları bulunuyor. Stratfor’un müşterileri arasında ABD hükümetinin yanı sıra, Fortune 100 şirketleri ve çeşitli kuruluşlar yer alıyor. ABD’deki haftalık gazete Barron’s Magazine tarafından “gölge CIA” olarak tanımlanan Stratfor, bu yakıştırmayı reddediyor.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 22 Avr 2010 13:46 Sujet du message:
Time: Gülen'in 6 milyon müridi olabilir
Time dergisinde yayınlanan makalede "Gülen teokratik bir devlete karşı olduğunu söylüyor, ancak müritleri kamu alanında daha çok İslam etkisi görmek istediklerini söylüyor. Peki bu nasıl olacak? Laikliğin Türkiye'deki geleceği bu sorunun cevabında olabilir" denildi.
Cumhuriyet Haber Portalı - 22 Nisan 2010
İstanbul- Time dergisi Fethullah Gülen'i ve okullarını konu edinen bir makale yayınladı. 'Müslüman Misyoner: Vaiz ve Öğretmenler' başlıklı makalede, binlerce gönüllü öğretmenin seneler önce beş Orta Asya ülkesinde çalışmaya başladığı ve bunun dünyada İslam'ın geleceği için yarışan en güçlü ve büyük küresel hareketin başlangıcı olduğunu yazdı.
Fethullah Gülen için 'gizemli vaiz' denilen ve ntv'nin yayınladığı makalede şu ifadeler kullanıldı:
"Þu an Malavi'den ABD'ye kadar 100 ülkede, bir inanç harmanı ve Batı müfredatı sunan bin kadar Gülen'e yakın okul var. Bunların hepsinin fikir babası olan gizemli vaiz; okullarla beraber milyon dolarlık bir ticaret imparatorluğunu en olmayacak yerden, Pennsylvania kırsalından yönetiyor."
Makalede, Kazakistan'da Gülen cemaatine yakın olan 28 okula her yıl bin 400 öğrencinin sınavla kabul edildiği, ancak 30 bin kişinin okula girmek için yarıştığı belirtildi.
Başvuranlar arasında moda tasarımcısı ve işadamlarının çocuklarının da bulunduğu belirtilen haberde, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in yeğenlerinin de bu okulların öğrencilerinden olduğu kaydedildi.
Amacı yeni bir Türk eliti yaratmak
Makalede şu sözler yer aldı:
"Bu dev imparatorluğun arkasındaki isim, 68 yaşındaki emekli bir imam olan Gülen, Orta Asya'ya hiç gitmemiş. Sağlık sorunları nedeniyle TIME'a röportaj vermeyi reddeden Gülen'in hayat misyonu, teknoloji ve bilim konusunda bilgili, küresel pazarda başarılı ve dini bütün yeni bir Müslüman Türk eliti yaratmak. Okullarında İngilizce öğretiliyor, Batı tarzı bir müfredat uygulanıyor, bilim ve matematik dersleri ön plana çıkarılıyor, ders dışında ise Müslüman aile değerleri ön plana çekiliyor.
Hıristiyan misyonerlerden eğitim aldılar
Gülen'in metodu Katolik Cizvitler'in dini iyi bir eğitim ile yaymasına benziyor. Zaten Gülen'in ilk çalışanları da, Afrika ve Güney Amerika'da deneyim kazanmış Hıristiyan misyonerler tarafından eğitildi.
Sorduğunuz kişiye göre Gülen ya bir azizdir, ya yeni Humeyni, ya da Hoca Efendi. Gülen'in İslam yorumu yeni değil, ancak iyi bir iş yürütmek veya uçakta namaz kılmak gibi modern sorunlara da eğiliyor.
6 milyon müridi var
Ancak laik Türklere göre Gülen kadrolarını büyük İslam devrimine hazırlayan ve tekin olmayan biri.
Laiklerin karşıtlığı Gülen hareketinin gizli olmasına neden oluyor. Gülen'in müritlerinin net sayısı belli değil, ama en azından 6 milyon kişi oldukları tahmin ediliyor.
Bu güçte bir organizasyonun şeffaf olması gerekir, ancak bu organizasyonun nasıl finanse edildiği gibi konular hala gizliliğini koruyor.
Laikliğin geleceği bu soruda
Gülen teokratik bir devlete karşı olduğunu söylüyor, ancak müritleri kamu alanında daha çok İslam etkisi görmek istediklerini söylüyor. Peki bu nasıl olacak? Laikliğin Türkiye'deki geleceği bu sorunun cevabında olabilir."
Turkiye'nin laikligi yada islamciligi, ne gulen'e , ne akp ye , ne orduya, nede chp 'ye bagli.
Turkiye laik. Ama turk halki hiç bir zaman laik olmadi. Zorlada olmaz.Sadece ustten baskiyla laiklik olmaz
Bence turkiye'nin gerçek laik mi dinci mi oldugu onumuzdeki 10-15 yil isinde belirlenecek. Ve bunu halk seçecek. Bence bu akp yillari bir nevi "turbulans". Sehirlesme, genç kizlarinin gittikçe daha egitimli olmasi, turkiyeyi bu sefer alttan gerçek laiklige itebilir. Yada , islamcilar daha aktif olabilir... Belli degil.
kardes halk akil sahibi, tamam bazilari bazi dusuncelerin etkisi ile hareket edebilirler ama akilli bir insan kendi seçimini yapar, akp'ymis, gulenmis, erdoganmis bunlara gerek yok
bunu ne zaman anlayacaksiniz, turkiyede magdem ozgurluk diye birsey var insanlar seçimlerini yaptilar
10 15 yil beklemeye de gerek yok
bir insan islama yönelmeyi tercih ettiyse sebebi vardir
bir insan islama veya akp'ye karsi duruyorsa yine ayni sekilde sebebi vardir
kusura bakma da atari senin yorumundan ben insanlarin cahil olduklarini çikariyorum, belkide bana oyle geliyordur,yanlissin bana göre
kardes halk akil sahibi, tamam bazilari bazi dusuncelerin etkisi ile hareket edebilirler ama akilli bir insan kendi seçimini yapar, akp'ymis, gulenmis, erdoganmis bunlara gerek yok
bunu ne zaman anlayacaksiniz, turkiyede magdem ozgurluk diye birsey var insanlar seçimlerini yaptilar
10 15 yil beklemeye de gerek yok
bir insan islama yönelmeyi tercih ettiyse sebebi vardir
bir insan islama veya akp'ye karsi duruyorsa yine ayni sekilde sebebi vardir
kusura bakma da atari senin yorumundan ben insanlarin cahil olduklarini çikariyorum, belkide bana oyle geliyordur,yanlissin bana göre
Konusma tarzina bakilirsa kimin cahil oldugu ortada.
Insanlarin seçimlerini yaptiklari sanmiyorum. Ve hicbir seçim sabit degildir. Ekonomi , ortam, sosyal etkenler, tarih, iç/dis çeliskiler etkisinde degisir.
Nasil 2010 turkiyesi , 1980 turkiye'sinden farkliysa, 2030 turkiyeside mutlaka 2010 turkiyesinden degisik olacaktir.
Sehirlere goçme, nesil yenilenmesi, tarihi kararlar ve krizler (1980 darbesi, 1997 ve refah, 2001 ekonomik krizi), dis etkenler (iran devrimi, irak savasi) , turkiyeye su andaki seklini vermisse, ayni sekilde ; kadinlarin is ortamina atilmasi, egitim seviyesinin artmasi, gelecek ekonomik krizler yada tam tersi gelecek ekonomik pozitif atilimlar, dis etkenler, ayni sekilde turkiye nin ve turk halkinin dusunce tarzini, isteklerini degistirecektir.
Asil cahillik bence (buda senin ki si ) ; turk halki dedigin toplum turkiyenin %41'i degildir. Hatta Akp ye oy veren %41 in islamci bir politika yada yonetim seçtigini zannetmiyorum.
Ve "ozgurluk" , o %41 in diger %59 u ezip gecmesi, hic saymasi demek degildir.
Buda , senin gibilerinin 1950/menderes olaylarindan hic tarih dersi almadigini , asil demokrasinin "cogullugun gucu" degil "butun toplumun huzuru" oldugunu anlamadigini gosterir.
"Seçimleri biz kazandik turkiye artik bizim", "mecliste cogunluguz istedimize yapariz", "turk halki seçimini yapti" gibi saçma sapan , diktatorluk estiren triplere giren insanlardan demokrasi bekleneceginede pek inanmiyorum.
Turkiyede (sag/sol, turk/kurt, alevi/suni, laik/islamci, yani her vatandas) vatandaslar, demoktarisinin aslinda "paylasim" , "milli huzur" oldugunu anlarlar o zaman belki gerçekten turkiye demokrasi kavraminin hazmedildigi, benimsendigi bir demokrasi olur. Gerisi fasa fiso....
hadi magdem bende akil yok, akil sende hadi bul bir çözüm, yok yine bahane vereceksin yok efendimmilet dine uyuyor, yok efendim milet akp'li
yok o zaman senin fikir üretmen lazim. islamiyeti, partileri yok edelim senin için
asil akli olan bir insan zorluklara ragmen çözüm üretir
ama masallah sizde dil baya uzun, anca konusasiniz bos bos, simdi a a ne kdr terbiyesiz diyeceksiniz kendinize, ama en büyük terbiyesizlik sizde
magdem burasi özgür bir muhabbet platformu ise bende konusma hakkimi kullaniyorum
fethullah hocay 2008 yiliin en onemli adamlarindan biri seçilsin dusunceleri için, sen simdi ona da cahil dersin, isine gelmedi mi cahil...
hadi magdem bende akil yok, akil sende hadi bul bir çözüm, yok yine bahane vereceksin yok efendimmilet dine uyuyor, yok efendim milet akp'li
yok o zaman senin fikir üretmen lazim. islamiyeti, partileri yok edelim senin için
asil akli olan bir insan zorluklara ragmen çözüm üretir
ama masallah sizde dil baya uzun, anca konusasiniz bos bos, simdi a a ne kdr terbiyesiz diyeceksiniz kendinize, ama en büyük terbiyesizlik sizde
magdem burasi özgür bir muhabbet platformu ise bende konusma hakkimi kullaniyorum
fethullah hocay 2008 yiliin en onemli adamlarindan biri seçilsin dusunceleri için, sen simdi ona da cahil dersin, isine gelmedi mi cahil...
1) Cahil kelimesini ilk kullanan ben degilim , sensin ...yazismalarimizi en bastan tekrar oku lutfen.
2) Ben çozum bulacagimi, yada digerlerinden daha zeki oldugumu yazdigimi hatirlamiyorum. Sadece , laikligin ustten baskiyli asilanamayacagi ve bu kavramin toplumun akilisina birakilmasi gerektigini, turkiyenin su son senelerde kimlik arayisinda oldugunu ve bu kimligin 10-15 seneden sabitleseceginden bahsettim. (Kimlik "laik Turkiye" mi "dinci turkiye" mi olucagi hakkinda herhangi bi fikir one surmedim.
3) " islamiyeti, partileri yok edelim senin için ", demissin . Bu ne saldirganlik. Islamiyeti yok edin yada partileri yok edin diye birsey yazdimmi ? Eger yazmissan lutfen boyle bisey soyledigim cumleyi gosterebilirmisin?
4) Genç oldugunu dusundugum için bazi kufurlerini pas geçiyorum (buyukluk olsun). Insanlarla , politika , aktualite konusurken , sohbet ederken, tanimadigin kisilere "cahil" , "terbiyesiz" kelimelerini kullanamazsin. Kimse senin dusunce ozgurlugunu yada konusma hakkini kisitlamadi.
5) Feytullah Gulen meselesine gelince . (Hoca demicem , benim için hoca dedigin kisi, dindar, imanli , politika yapmayan , dini kullanarak para kazanmayan, mutevazi bir insandir...mesela bizim mahallenin, sirin, tombul sevimli imami gibi.. ).
Onu seçenler Amerikalilar, Feytullah Guleni senelerdir Amerikanin besledigi hic kimse için sir degil. (Foreign Policy Washington Post'a ait).
1) Cahil kelimesini ilk kullanan ben degilim , sensin ...yazismalarimizi en bastan tekrar oku lutfen.
2) Ben çozum bulacagimi, yada digerlerinden daha zeki oldugumu yazdigimi hatirlamiyorum. Sadece , laikligin ustten baskiyli asilanamayacagi ve bu kavramin toplumun akilisina birakilmasi gerektigini, turkiyenin su son senelerde kimlik arayisinda oldugunu ve bu kimligin 10-15 seneden sabitleseceginden bahsettim. (Kimlik "laik Turkiye" mi "dinci turkiye" mi olucagi hakkinda herhangi bi fikir one surmedim.
3) " islamiyeti, partileri yok edelim senin için ", demissin . Bu ne saldirganlik. Islamiyeti yok edin yada partileri yok edin diye birsey yazdimmi ? Eger yazmissan lutfen boyle bisey soyledigim cumleyi gosterebilirmisin?
4) Genç oldugunu dusundugum için bazi kufurlerini pas geçiyorum (buyukluk olsun). Insanlarla , politika , aktualite konusurken , sohbet ederken, tanimadigin kisilere "cahil" , "terbiyesiz" kelimelerini kullanamazsin. Kimse senin dusunce ozgurlugunu yada konusma hakkini kisitlamadi.
5) Feytullah Gulen meselesine gelince . (Hoca demicem , benim için hoca dedigin kisi, dindar, imanli , politika yapmayan , dini kullanarak para kazanmayan, mutevazi bir insandir...mesela bizim mahallenin, sirin, tombul sevimli imami gibi.. ).
Onu seçenler Amerikalilar, Feytullah Guleni senelerdir Amerikanin besledigi hic kimse için sir degil. (Foreign Policy Washington Post'a ait).
6) Kirmizi renk moderasyon'a aittir.
Saygilar
* ben cahil kelimesini senin için kullanmadim, sen cahil kelimesini üzerine aliyorsan o senin sorunun
* buyukluk mu olsun ? istemez buyuklugunu, kafandan geçirdikten sonra o kelimeleri, ister soyle ister soyleme
bu tur laflari agzina alarak aslinda kendini kuçuk dusuruyorsun
dusuncelerini kufur ile gosteriyorsun, peki sen boyle yaparsan nasil bizden anlayis bekleyebilirsin ki ? ...
* fethullah gulen'i amerikalilar besliyor diyorsun ama dusunmedin mi neden bu adam amerikaya gitmek zorunda kaldi ? Insanlar suikast, öldürme gibi niyetlerle sana karsi gelirlerse acaba sen ne yaparsin ?
* kirmizi rengi bir daha kullanmam, bunu da bilmiyordum, soyledigin için tesekkur ediyorum, bir daha olmaz insallah
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 29 Aoû 2010 17:29 Sujet du message:
Hanefi Avci'nin kitabi bilenen birçok seyin tekrari ama belki de bir taktik. Soyleki, Avci "delil yok, ama delillerin nerede oldugunu soyluyorum, savcilar geregini yapsin diyor" melalinden birsey diyor. Iyi de artik oralarda delil kalir mi?
Boylece, bak bizden biri bizim hakkimizda birseyler yazdi, hiçbirinin asli çikmadi denebilir. Taktikten kastim bu.
ABD’deki özel istihbarat kuruluşu Stratfor’dan AKP ve Gülen raporu
‘Polisi ele geçirdiler’
ELÇİN POYRAZLAR - Cumhuriyet 26.06.2010
WASHINGTON - ABD’deki özel istihbarat kuruluşu Stratfor’un AKP ve Fethullah Gülen hareketini mercek altına aldığı raporunda MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Türk hükümetine yakın olduğu ifade edildi.
Cumhuriyet’in, ilk bölümünü dün haberleştirdiği “İslam, Laiklik ve Türkiye’nin Geleceği İçin Kavga” başlıklı raporda Ergenekon soruşturmasının siyasi muhalefeti ezmek için bir araç haline geldiği değerlendirmesi yer aldı. Raporun AKP ve Gülen hareketinin Türkiye’deki istihbarat, eğitim, ordu, yargı ve dış politika konularındaki eylemleri hakkındaki değerlendirmeleri şöyle:
• Son otuz yılda polis, özellikle de polis istihbaratı AKP ve Gülen hareketinin şemsiyesi altına girdi. İslamcılar şimdi laik rakiplerinin altını oymak için güçlü bir araca sahip.
• AKP ve Gülen hareketi ülkenin polis istihbaratına bilfiil sahip. Bunun yanı sıra MİT içinde de ciddi akın yapıyorlar. Milli Güvenlik Konseyi mayıs ayında Hakan Fidan’ı MİT başkanı olarak atadı. Fidan’ın hem sivil hem de askeri geçmişi ordu ve hükümet açısından tatmin edici olsa da Fidan’ın sempatileri ağırlıklı olarak AKP’den yana gözüküyor.
• Fidan MİT’in yeteneklerini yabancı istihbarat toplamaya yoğunlaştırmayı ve böylece AKP ve Gülen etkisi altındaki polis istihbaratının yurtiçinde çalışması için alan yaratmayı planlıyor. Dış ve iç istihbarat arasında belirgin bir çizgi çizerek ve MİT’in odak noktasını dışa döndürerek AKP ve Gülen hareketi dışarda Türk yayılmacı politikasını ilerletmek için istihbaratı bir dış politika aracı olarak kullanmayı ve ayrıca laiklerin MİT’i içerde casusluk amaçları için kullanmalarına engel olmayı hedefliyor.
• Türkiye’nin İslamcıları devletin güç dengesini değiştirmek için orduyla kapışmaları gerektiğini biliyorlar. Bu süreç yavaş, sessiz ve iyi tasarlanmış olacak ve sonunda ordunun uzun süreli dokunulmaz statüsü ortadan kalkacak.
• Derin devlet unsurlarının Ergenekon soruşturmasına bulaştığına kuşku yok ancak bu soruşturmanın farklı bir biçime dö-nüştüğü ve giderek siyasi muhalefeti ezmek için bir araç haline geldiğine inanmak için nedenler var.
• Gülen hareketi son otuz yılda eğitim sektöründe saldırgan bir biçimde çalıştı. Hedef Gülen geleneğine bağlı iyi eğitimli Türkleri ekonominin stratejik sektörleri, hükümet ve ordu içinde yüksek yerlere getirebilmek.
• Dışişleri Bakanlığı kaynakları Gülen okullarından giderek daha fazla mezunun bakanlıkta çalışmaya başladığını söylüyor. Dışişleri Bakanlığı’na İslamcı katılımı hızlandırmak için AKP büyükelçi olma yaşını 45’ten 35’e indirdi.
• Türkiye ayrıca Gülen hareketinin güçlü bir varlık gösterdiği ülkelerde büyükelçilik açmayı hızlandırdı.
• Laikler yüksek mahkemeler sayesinde siyasi partileri kapatma silahını elinde tutuyor. Þimdi AKP, laiklerin yargı kontrolünü ellerinden almak için tasarlanmış anayasal değişiklik paketiyle laiklerle kapışmaya hazır.
• Eğer referandum geçmezse İslamcılar ile laikler arasındaki kavganın bir sonraki aşaması 2011 seçimleri olacak. AKP Meclis’te süper çoğunluğu sahip olarak yeni bir anayasa hazırlayıp iktidarını pekiştirmeyi hesaplıyor.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page 1, 2, 3, 4Suivante
Page 1 sur 4
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum