178 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 178
Membre(s) : 0
Total :178

Administration


  Derniers Visiteurs

cengiz-han : 08h35:08
SelimIII : 22h15:03
murat_erpuyan : 1 jour, 10h42:15
vickii : 4 jours
duygu : 5 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Turk demokrasisi
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Turk demokrasisi
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11167
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 24 Aoû 2009 0:53    Sujet du message: Répondre en citant

"Bir başbakan bu sözcükleri kullanamaz"
Cumhuriyet - 22 Ağustos 2009

CHP TBMM Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Dünyanın hiçbir ülkesinde bir başbakan, beğenmediği eleştiriler karşısında 'namussuz' ve 'alçak' sözcüğünü kullanamaz'' dedi.
Foça- CHP TBMM Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Foça İlçe Başkanlığı tarafından Reha Midilli Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Siyasette Ahlak'' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Siyaset kurumunu yalandan ayırmanın halkla birlikte yapılabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, siyasetçiye güvenilirliğin sağlanmasının yalnızca Türkiye'nin değil, insanlığın temel sorunlarından biri olduğunu söyledi.

Siyasette ahlak konusunun çok önemli olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Siyasetin temel normlarından birisi, siyasetçinin eleştiriye açık olmasıdır. Yüzüne pasta atılan, yumurta atılan politikacıdır. Karikatürleri en acımasız çizilen politikacıdır. Politikacılar, sertliğin karşısında yumuşaklığını korur. Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri budur.
Dün Sayın Başbakan, Kürt açılımıyla ilgili televizyonlara açıklama yapıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir başbakan beğenmediği eleştiriler karşısında 'namussuz' ve 'alçak' sözcüğünü kullanamaz. Kullandığı andan itibaren RTÜK'e görev düşüyor. Sayın Başbakan çıktığı zaman oraya 18 yaş üstü logosu koyması lazım. Bir başbakanın herşeyden önce haddini bilmesi lazım. Tabii ki eleştirilere katlanacaksınız. Siz iktidarsınız, başbakanın belden aşağı yanıt vermesi doğru değildir. Hele bunu Cuma namazı çıkışında yapması daha büyük hatadır.''

Eleştiri nereden gelirse gelsin bir politikacının, bir başka politikacıya bu ifadeleri kullanmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''siyasetteki ahlak kurallarını Başbakan'ın elinin tersiyle ittiğini'' söyledi.

Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan, 'Siz AK Parti'ye AKP diyemezsiniz, sizi adaba davet ediyorum' diyor. Siz acaba Cuma namazı çıkışında, bizim çocuklarımıza öğretmek istemediğimiz o kelimeleri hangi adap anlayışıyla kullandınız, onu çıkıp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anlatmanız lazım'' dedi.


''Siyasette ahlakın sağı, solu yoktur''

Siyasette ahlakın sağı solu olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ahlakın ''kamu vicdanı'' anlamına geldiğini vurguladı.

Siyasette ahlakın tarihin süzgecinden geçerek bugünlere geldiğini ve her toplumda farklı uygulandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, Japonya'da 2 saat su kesintisi yaşandığı için bir belediye başkanının istifa edebileceğini, buna karşılık Ankara'da 15 gün suların akmadığını, ancak yine aynı belediye başkanının seçildiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Şimdi ona düşen bir görev var. 15 gün yetmedi, 1 ay daha kesebilir. Uygulama, toplum vicdanı tarafından kabul edilmiyorsa, toplumun seçim sandığında gerekli yanıtı vermesi lazım. Biz, yolsuzluk yapanları sandıktan çıkarıyorsak, toplumun vicdanında sorun var demektir. Bu sorunu aşmak zorundayız. Bu sorun nasıl aşılır? Bu sorunu aşmanın yolu, yanlış söyleyen, ahlaksızlık yapan politikacıyı parlamentoya taşımamaktır. Hırsız hırsızdır. Hırsızın sağcısı solcusu olmaz.''

Türkiye'de kimi ''sendika ağaları'' bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit döneminde emeklilik yaşının çıkarılmasını protesto eden sendikaların, son emeklilik yaşı düzenlemesini protesto etmediklerini bildirdi.

''Türkiye adım adım faşizme gidiyor''

Güçler ayrılığının olmadığı bir yerde demokrasiden sözedilemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, son 20 yıldır Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yaptığı atamalarda hiç gürültü patırtı yaşanmadığını, ancak atamalarda bir türlü karar çıkmadığını söyledi.
O dönemde yaşananlar ve bunların kamuoyuna açıklanması konusunda hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu, kurulun siyasal ve mali özerkliğinin bulunması gerektiğini vurguladı.

Erzincan'da bir savcının yaptığı soruşturmada kimi önemli ipuçlarına ulaştığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Savcı bakıyor ki kendisi de dinleniyor. Siz tümünüz dinleniyorsunuz. Bu gerçek demokrasi mi? Biz şimdi yöneticilerimizden korkuyoruz. Beni dinliyor mu? Sabaha karşı evimizi basılacak mı? Türkiye adım adım faşizme gidiyor'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, dosyanın Erzurum'a getirildiğini belirterek, ''Ama Erzurum'a taşımak için gerekçe yaratmanız lazım. Kimlerin telefon ettiğini de önümüzdeki günlerde açıklayacağız'' dedi.

Son günlerde ülkede Kürt açılımının konuşulduğuna değinen Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan, 'kanın durmasını istiyoruz' diyor. Bu ülkede kan aksın diyen var mı? Çatışma durmasın diyen var mı? Hepimiz yıllardır izliyoruz. CHP olarak 1989'da, 2001'de söyledik. Raporlarımız var. Sayın Başbakan, 'Siz niye görüş bildirmiyorsunuz' diyor. Lütfedip okursan görüşlerimizi öğrenirsin'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kürt açılımıyla ilgili duygulu bir konuşma yaptığını hatırlatarak, iyiniyetinin zamanla anlaşılacağını söyledi.

Ergenekon ve Deniz Feneri davalarıyla ilgili de görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, ''Deniz Feneri davasında beraat ettirecekler, ettiremiyorlar. Almanlar'ın yüzüne nasıl bakacaklar. Ergenekon'u da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bir sürü insanı haketmediği halde içeri aldılar'' dedi.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Jan 2010 3:11    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet 02.01.2010
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
2010’da Türkiye’yi
Yönetecek Üçlü:
Erdoğan, Öcalan, Gülen (mi?)
Sevgili okurlarım, yeni yılınızın sağlıklı ve başarılı geçmesini dilerim.
2010 yılı ülkemiz için neler getirecek?
Refah ve mutluluk mu?
Bunalım ve gerilim mi?
2009’un nasıl geçtiğini, ne sonuçlar doğurduğunu iyi çözümleyebilirsek, 2010 için tahminde bulunmak kolaylaşabilir.
***
Mehmet Ali Birand, 31 Aralık tarihinde Posta’da, 2009 yılı bakımından önemli saptamalar yaptı.
“2009’un kazananları: Erdoğan, Gülen ve Öcalan...” başlığını taşıyan bu yazıdan bazı satırları siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum:
“Başbakan, tek başına karar veren ve ülkeyi hemen her konuda tek başına yöneten bir konuma girdi.
…Bürokrasi ve belediyeler, neredeyse tümüyle Ak Parti’nin etkin denetimine girdi…
…Bu çerçevede yargı’nın da bu etki sahasının içine girdiğini belirtmeliyiz.
Kendi zenginini yarattı.
…İş dünyası da Ak Parti’nin kontrolüne girdi. Daha da önemlisi, parti kendi zenginlerini yarattı.
…Aydın Doğan’a uygulanan vergi cezası, muhalif iş çevrelerini korkuttu, pıstırdı. Seslerini çıkaramaz duruma soktu.
Kendi medyasını kurdu.
Þimdiye kadar hiçbir iktidara nasip olmayacak sayıda ve genişlikte, Ak Parti iktidarına destek veren gazete-tv kanalına sahip oldu. Muhalif medya ise açıkça ürktü. Bunun sonucunda, Ak Parti medya üzerinde de son derece yaygın bir kontrol oluşturabildi.
TSK ile ilişkilerde de, Erdoğan şimdiye kadar hiçbir iktidarda görülmemiş oranda dengeleri dönüştürdü.
…Erdoğan’dan çekinen … bir Genelkurmay görüntüsü doğdu.
…2009’un ikinci “kazananı” ise Abdullah Öcalan oldu.
…Kürt Sorunu-PKK terörü sürecinde, onsuz hiçbir şey yapılamayacağını ispat etti.
…Amerika’da tedavisini sürdürmesine rağmen, Gülen’e gönül vermiş olan cemaat, ülkenin bürokrasisinde ve çeşitli kurumlarındaki ağırlıklarını büyük oranda arttırdılar.
…Ak Parti ile kader birliğini sürdürüyorlar. Ak Parti sayesinde, eski asker ve yargı baskısından kurtulduklarından dolayı da, artık çok daha kolaylıkla hareket edebiliyorlar.
…Poliste, Silahlı Kuvvetler’de, medyada ve bürokrasideki yapılanmalarının gerçek mi, yoksa bir şehir efsanesi mi olduğu, bir türlü tam anlamıyla bilinmez. Buna rağmen, genel olarak 2009 yılında Cemaat’in etkinliği kabul edilen bir unsur oldu.”
***
Birand, 1 Ocak 2010’da da 2009’un “Kaybedenlerini” yazdı.
Listesi şöyle:
İşsiz kalan vatandaşlarımız.
Ulusalcı cephe.
DTP.
Medya.
Avrupa Birliği.
İsrail.
***
Birand’ın saptamaları ilginç.
Kazanan ve kaybedenlere başka bazı maddeler de eklenebilir ama bu listeler esas itibarıyla 2009’un nasıl geçtiği hakkında gerçekçi bir izlenim veriyor.
Birand’ın saptamaları çerçevesinde 2010 yılında ciddi sorunlar yaşayacağımızı kestirmek için kâhin olmaya gerek yok.
Dilerim bu sorunları çok fazla bedel ödemeden aşarız!
ekongar@cumhuriyet.com.tr
www.kongar.org
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Jan 2010 17:21    Sujet du message: Répondre en citant

Bir Anayasa Prof. olarak Suheyl Batum konuya aciklama getirmis...

Süheyl Batum
Yazara ulaşmak için : sbatum@bahcesehir.edu.tr
Arama, makul şüphe ve gerçekler
İnanılması güç bir “toz bulutu içindeyiz.” Çok az kimsenin gerçekte ne olduğu konusunda bilgisi var. Buna son örnek de, “Seferberlik Daire Başkanlığı’nda” yapılan arama. Þimdi günlerdir “devlet sırrının ne olduğu” tartışılıyor, bir bakıyorsunuz biri “ne güzel demokratikleşiyoruz” diyor. İlgili Mahkeme tutmuş; “gizli diye delilleri toplayamazsak, hukuk devleti zarar görür” diyor. Bunu duyan Cumhurbaşkanı “Mahkemeye karşı devlet sırrı olmamalı” diyor. Onu duyan bir gazeteci program yapıyor, “Devlet sırrının mahkemede kullanılması nasıl sağlanabilir” diye. Oysa Cumhurbaşkanı da, diğerleri de, birine sorsalar, öğrenecekler ki, zaten Türk hukukunda “mahkemeye karşı devlet sırrı diye bir şey yok”. CMK’nın 47. maddesi bu noktada çok açık. Pekiyi gerçek ne?

Ceza Muhakemesi Kanunu çok açık. 47. madde; “bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.” Ayrıca 47. madde, bir de “nelerin, hangi bilgilerin devlet sırrı olarak kabul edilebileceğini” açıkça yazmış. Üstelik aynı düzenleme CMK’nın 125. maddesinde de son derece ayrıntılı olarak yine düzenlenmiş. Ve yine 125. maddede; “devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir” diye de açıkça yazmış.

Pekiyi tartışılan ne? Sadece şu: 47. ve 125. maddeye göre, ilgili hâkim bu yetkiyi soruşturma sırasında kullanabilir mi, yoksa dava açıldıktan sonra mı kullanmalıdır? Tartışılan sadece bu teknik hukuk konusu. Bunun dışında “mahkeme inceleyemez” diyen yok. “Neden inceliyor” diyen de yok. “Bunlar devlet sırrı, kimse görmemeli” diyen de yok. Yani Cumhurbaşkanı da, diğerleri de, neyin tartışıldığını anlamamış.Ya da bize öyle yapıyorlar.

Ama tartışılması mutlaka gereken başka bir şey daha var. Ve bence bu çok daha önemli: Söz konusu olan hukuksal anlamda “bir arama işlemi.” Yani sizin, benim evimin aranması gibi “bir arama işlemi.” Türk hukukuna göre arama işlemi nasıl ve ne zaman yapılır? CMK’nın 116 ve devamı maddeleri, bu konuda düzenleme getirmiş; “bir şüphelinin veya sanığın yakalanması veya suç delillerinin elde edilmesi konusunda makul şüphe varsa, arama yapılabilir.” Çok açık. Yani benim ya da sizin bir suç işlediğiniz konusunda makul şüpheler varsa, arama yapılabilir. Pekiyi makul şüphe ne demek? Hukuk ve üstelik İnsan Hakları Mahkemesi kararları, ona da yanıt veriyor; “normal zekâda olan bir kişiyi, objektif bir gözlemciyi, o kişinin suç işlediği konusunda ikna edebilecek ölçüde veriler” demek. Yani evinizin aranması için bile, “objektif bir kişiyi ikna edecek kanıtlar, veriler” gerekli. Arama ancak o zaman yapılabilir.

Þimdi olaya dönelim: Malum, yurt dışından yapılan isimsiz bir ihbar. Diyor ki, “şu anda iki subay, Arınç’a suikast için, evini arıyorlar, ellerinde de adres var.” İki kişi yakalanıyor. O bildiğiniz yok yuttuydu, yok adresi ezberleyememişti. Sonra bakılıyor ki, biraz zayıf kaçtı, şu ekleniyor; “daha başka imzasız ihbarlar ve telefonlar var. Onlara göre de, bu suikast planı, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu daire başkanlığında hazırlanıyor ve sonra da planları yakıyorlar.” Bir savcı, bunları çok inandırıcı buluyor. Ve üstelik suikastların Genelkurmay tarafından hazırlandığına da kani oluyor. Ve gidiyor bir yargıca. O da inanıyor. Pekiyi arama için “makul şüphe uyandıracak yeterli veriler” gerekli değil mi? Eh o da var(!) Dedim ya, “imzasız ihbarlar, ellerindeki işaretli adresi suyla yutmaya çalışan iki subay ve tabii bir de izleyen arabadan çıkan bahçıvan ve aşçı.” Bunlardan daha etkili, daha geçerli “makul şüphe doğuran, ikna edici veri, delil” olabilir mi? Değil mi ya?

Son husus.... Gerçekten de bu imzasız mektuplar ve telefon ihbarları, Genelkurmay’ın suikastlar planladığı konusunda yeterli ve makul bir şüphe oluşturabilir mi? Ama bu soruya yanıt vermeden önce, Osman Kaçmaz’a, Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’e, Ömer Faruk Eminağaoğlu’na, Osman Paksüt’e, HSYK üyelerine reva görülenleri, baskıları bir düşünün. Þimdi siz yargıç olsanız yeterli görmeyebilir miydiniz?

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=280402&Categoryid=4&wid=45


Dernière édition par SelimIII le 02 Mar 2013 14:24; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Jan 2010 0:52    Sujet du message: Répondre en citant

TSK sabah aksam darbe planlamaktan baska bir is yapmiyor Taraf adli gazeteye bakarsan ! Ali Sirmen'de TSK adami, hani bir zamanlar darbe karsiti oldugu için kislalarda tutuklu tutulan Sirmen.

Cumhuriyet 23.01.2010

ALİ SİRMEN

Olacak İş Var, Olmayacak İş Var...

Taraf gazetesinin ortaya attığı iddia, senaryo mu, plan mı, harp oyunu mu, aynı zamanda komplo mu; ne olduğu tam olarak belli olmayan bir şey.
Türkiye son zamanlarda askeri darbe ile yatıyor, askeri darbe ile kalkıyor, herkes askeri darbeye bakarken sivil darbe artık hızla amacına doğru ilerliyor.
Askeri darbe ezberi, en çok sivil darbecilerin işine yarıyor, böylece kendi darbelerini gözden kaçırıp dikkatleri başka alana yöneltmeyi becerebiliyorlar.
Bu arada, askeri darbe söylentileri birbirini izleyen, plan, senaryo, darbe girişimi açıklamaları, komplolar, TSK’nin yıpratılması sonucunu doğuruyor, buna da sivil darbenin zorunlu dış desteğini sağlamış olanlar, korktukları, güçlerin tasfiyesi yolunda mesafe aldıklarından seviniyorlar.
Hukuksuzlukların hukuk adına sokuşturulduğu dönemde, ortalık toz duman.
Bu ortamda, olayları sakin olarak irdelemekte sayısız yarar var.
Üzerinde durulması gereken birinci nokta, Türkiye’de askeri darbeler döneminin geride kaldığı..
Bunun ana nedeni, ABD’nin artık askeri bir darbeye destek vermeyecek olmasıdır.
Bilindiği gibi, ABD geçmişte, Türkiye’de darbelere ya yeşil ışık yakmış ya da doğrudan teşvikçi olmuştur.
- Bizim oğlanlar sonunda yaptılar.
Yukarıdaki sevinç çığlığı Washington’da 12 Eylül darbesinin başarısı üzerine atılmıştı.
Türkiye’de bunu da, bugüne gelmemize neden olan bütün gelişmelerin kaynağında 12 Eylül rejiminin bulunduğunu da kimse unutmadı ve de unutmamalı.
***
ABD ne oldu da askeri darbelere destek vermekten vazgeçti?
Türkiye’de laikliğin tehlikede olmadığını mı, yoksa darbelerin demokrasiyle bağdaşmadığını mı düşündü?
İkisi de değil; ne Türkiye’nin laikliği umurundadır ABD’nin ne de demokrasisi...
Ama ABD, artık Türkiye’deki bütün emellerine, bugün işbaşında bulunan ve sivil darbeye yönelmiş olan iktidar ile daha rahat varacağını düşündüğü için bu yolu tuttu.
Kısacası ABD için Türkiye’de amaca askeri darbe ile gitme dönemi kapandı, sivil darbe ile ulaşma dönemi başladı.
Bu durumda da Türkiye’de askeri darbe dönemi bitmiştir.
Çünkü ABD destekli darbeler baş tacı iken ABD desteksizleri yok olmaya mahkûmdur. Ve ABD desteği olmadan darbe yapanların akıbeti Talat Aydemir örneğinde olduğu gibi malumdur.
Ama darbenizde ABD desteği var ise “darbe önlüyorum, darbeci tasfiye ediyorum” diye ortaya atılanların dahi Amerikan icazetli Kenan Paşa’nın kılına bile dokunamamaları örneğinde görüldüğü gibi, her türlü güvenceniz sağlanmış demektir.
Hele hele TSK’nin ABD’nin amaçlarıyla ters düşmeye başlaması, Washington’ın yalnızca askeri darbelerden desteğini çekmekle sınırlı kalmayıp aynı zamanda askeri karşısına almasına da neden olmuştur.
Bu durumda Türkiye’de askeri darbeye teşebbüs edenler, ilk aşamada başarıya ulaşsalar bile, en sonunda hüsrana uğramaya mahkûmdurlar.
***
Evet, olacak şey var, olmayacak şey var.
Türkiye’de askeri darbe olmayacak şeydir, sivil darbe ise olacak şey.
Askeri darbenin başarı şansı yoktur.
Geçmişin başarılı askeri darbelerinin ortaya koyduğu bir başka gerçek de darbelerin Türkiye’nin hiçbir sorununu çözme imkânı olmadığıdır.
Bu durumda ancak aptallar askeri darbeye destek verebilirler.
Birçok kez dile getirdiğim bu gerçeği bir kez daha anımsatmakta yarar görmemin nedeni, Taraf gazetesinde yayımlanan doğruluk payı konusunda büyük kuşkularım bulunan olası darbe halinde “faydalanılacak” 137 gazeteci listesinde adımın yer almış olmasıdır.
Þimdiye kadar askeri darbelerin zararlarını şahsında görmüş bir kişi olarak, darbenin kendisinden yararlanacağı bir kişi olarak nitelenmemi nefretle, şiddetle reddederim.
Askeri darbelerin yararlanacağı bir gazeteci olmadım, olmam da...
Ama aynı zamanda sivil darbeye alkış tutan, destek veren bir gazeteci de olmam...
Çünkü askeri darbeye karşı görünüp de sivil darbeye karşı çıkmayanların da demokrasi şarlatanı olduklarını düşünürüm.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Jan 2010 13:54    Sujet du message: Répondre en citant

Izlenmeye deger :

http://www.seyret.gen.tr/spor/51481.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Mar 2010 1:50    Sujet du message: Répondre en citant

akp olmazsa, sarıgül verelim...
VE SARIGÜL’E DİKKAT!!!
Haberler
26 Kasım 2009
VE SARIGÜL’E DİKKAT!!!
“F. GÜLEN aleyhinde olan insanlarla görüşmem, laf söyletmem, konuşulanları dinlemem, yazıları da okumam.” Bu sözler D. Baykal’ın bilinen muhalif isim M. Sarıgül’e ait… – Yoksa, Sarıgül, F. Gülen’nin yeni prensi mi?- Görüşmem dediği kişi ise N. Veren…!– AKP her geçen gün kan kaybederken Mustafa Sarıgül ve TDH parlatılıyor mu, daha kurulmayan bir parti için trilyonlarca liralık binalara satın alınıyor…Sarıgül neden her yerde “ben 2.Özal’ım” diyor…Onur Öymen’in Dersim örneğinin abartılarak çarpıtılması ve bunu gündemde tutma çabaları ve Alevileri kışkırtma çabalarının öncülüğünü Fethullahçıların ve DTP’lilerin yapması, Cumhuriyet’in ve CHP’nin çimentosu Alevileri CHP’den koparıp Sarıgül’e yöneltmek için büyük bir psikolojik harekat mı…Bu ABD’nin açılımına ket vuran ve anketlerde AKP’yi yakalayan CHP’ye kurulan bir tuzak mı? Sarıgül STV’nin kuruluş yıldönümünde canlı yayında “Bu kanalı kuranlardan,yaşatanlardan Allah razı olsun” demişti…
İşte hiçbir zaman tekzip edilemeyen, eski ama güncel bir yazı ve uyarı…
Þişli belediye başkanı M. Sarıgül’ü Ağustos ayında yakın bir arkadaşı beraberinde N. Veren olduğu halde ziyaret etti. N. Veren yanında bulunan “ABD’nin Truva Atı Fethullah Gülen Hareketi KUÞATMA” isimli kitabı Sarıgül’e uzattı. Sarıgül kitabı gördüğünde, filmlerde vampirilere gösterilen haç gibi geri çekildi ve korktu… Ayrıntısına girmek istemediğim, N. Veren ile M. Sarıgül arasında kısa süreli bir tartışma çıktı.
Bu arada N. Veren’i tanımayanlar için kısa bir hatırlatma yapayım, F. Gülen’nin 35 yıldır arkadaşı, FGÖ’nün dışa açılma, yurt, dershane, okul, finans ve basın-yayın gibi faaliyetlerinin bizzat uygulayıcısıdır.
Çeşitli söylemler ile D. Baykal’ı eleştirerek CHP’ye aday olan bir isim, F. Gülen’den “korkması” nasıl yorumlanmalı, ona geçelim… Bir kere şuanda Türkiye’nin önüne konulan rejim değişikliği kökü eski olduğu gibi yeni ve görünen aktörü, APO benzeri bir piyon olan F. Gülen’dir. AB-D-İNG’li sapkınların Türkiye’deki en büyük destekçisi FGÖ’dür. O çokça söz edilen “ılımlı İslam’ın” tam karşılığı ise bir türlü ifade edilmeyen “Protestan
İslam”dır.
Türkiye’de Atatürkçü olmayı beceremeyen, Cumhuriyet’in kurum ve kuruluşlarını yaşatamaya üşenen, aynı zamanda tembel olan sözde laik kesim; vatandaşın, aşırı dincilerin etkisine gireceğini de hesap ederek, FGÖ yapılanmasının önünü açtı ve o “Protestan İslam” tuzağına düştü!… Diğer bir ifade ile kolayına geldiği için Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni bu yolla korunacağını planladı. Laiklik ise Müslüman’lara ne yazık ki İslam karşıtlığı olarak algılatıldı ve öğretildi. Hedef, binlerce yıldır dini kurumları kullanarak dünyayı idare eden, “kolay yönetim alışkanlığının” karşısında duran Cumhuriyeti yok etmekti.
Laikliğin, İslam dinin de olduğu gibi, ve bütün dinleri tanınmaz hale getiren “o aracıları hedef alan temel yönü” bir türlü anlaşılmadı… Bugün anlaşılmayan yön, T.C. Devletinin merkezine oturdu. Her konuda olduğu gibi gözdeden kaçırıyoruz ama “Protestan İslam” CHP’yi, M. Sarıgül’de bu yönde esen rüzgarı arkasına almak istiyor.
M. Sarıgül, tabii ki FGÖ’den korkacak…
Lafazanlık yapacağına, ben laik Cumhuriyet’ten yanayım, “Protestan İslam”a ve F. Gülen’e karşıyım desin de görelim. İşte o zaman “amuda bile kalkarım.”
Muammer KARABULUT
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Déc 2010 0:26    Sujet du message: Répondre en citant

"Hababam sınıfının Mahmut Hocası kadar olamadınız"

Sevigen Başbakan'la toplantı yapan rektörler için "pısırık" ifadesini kullanırken, "Pısırık halde Başbakan'dan talimat alan rektörler, Hababam sınıfının Mahmut Hocası kadar olamadılar. Öğrencilerine sahip çıkamadılar" diye konuştu. AKP döneminde 35 bin 914 kişi hakkında hakkını aradığı için dava açıldığını ifade eden Sevigen, "Bu kadar zulmetmenin faydası yok" dedi. Sevigen bir soru üzerine öğrencilerin sabah saatlerinde Meclis'e alınmamalarının gerekçesinin 'devlet büyüklerine karşı eylemde bulunmaları' olduğunu belirterek Meclis Başkanı ile yaptığı görüşmede Þahin'in "YÖK'e karşı yapılmış bir eylem" olduğunu söylediğini kaydetti.

Sevigen "Tayyip Erdoğan'ın dokunulmazlığı mı var. Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var. Kendini padişah sanıyorsa yazık günah. Bu çocukların suçu ne? Hırsızlık mı yolsuzluk mu yapmışlar. Hırsızlık, yolsuzluk yapsalardı Meclis'e girerlerdi. Parlamentoya kim gelirse gelsin engellenmesinler. Parlamentoda çözülmeyen iş başka yerlerde çözülüyor. Biz Tayyip Erdoğan gibi yerlerde çözmüyoruz" diye konuştu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Déc 2010 0:24    Sujet du message: Répondre en citant

KELLEDEN PAÇAYA, DEMOKRASİ
Mine Kirikkanat

http://fb.me/Lq6zGl2u
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 10 Juin 2011 23:34    Sujet du message: Répondre en citant

Ileri demokrasiye bak !
Erdoğan ve Gül'ü protesto eden yanıyor



http://bit.ly/mwZY7n
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11167
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 12 Juin 2011 0:41    Sujet du message: Répondre en citant

B. Coskunun bu yazisi Turkiye demokrasisini irdelemek açisindan onemli :



Önce İnsan Olsan Ya Kardeş...
Bekir Coşkun - Cumhuriyet 12.05.2011


AHA yine bildirdi:

“Bizi kardeş yapan Müslümanlıktır, laiklik değil...”

*

Kardeş!..

*

Laik Batı ülkelerinde yetmiş millet, din, ırk bir arada kardeş kardeş yaşıyor...

Birbirlerini kesmiyorlar...

Asansörlerde selam verirler birbirlerine...

Bak Müslüman ülkelere:

Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta, Sudan’da, Cezayir’de, Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Pakistan’da, Afganistan’da Müslümanlar birbirlerinin gırtlağına çökmüşler AHA kardeş...

*

Niçin?..

Çünkü inanç, din, iman, mezhep gibi kavramlar devlet işin içine girdiğinde, asıl o zaman tüm insanların kardeşliği uçup gidiyor...

Ama laiklik varsa; Müslüman, Hıristiyan, Budist, ateist bir arada yaşayabilir...

İnsan olmayı yeterli sayarak...

*

Doğrusunu istersen kardeş; sen anlamazsın ama laiklik önce “insan” olmakla ilgilidir...

İnsan olan; dini, imanı kirli dünya işlerine karıştırmaz...

Allah’ın adını binbir yalanın uçuştuğu seçim meydanlarında ağzına almaz...

Müslümanlığını çıkarı için kullanmaz...

Peygamberi; binbir skandalın, yolsuzluğun, rüşvetin, rezaletin, haksızlığın, hukuksuzluğun, hırsızlığın döndüğü siyasi iktidarına ortak etmez...

Ki biz ona ne diyoruz:

Laiklik...

*

Laiklik olmadan asla demokrasi olmaz...

Yeryüzünde laik olmayan bir tek demokrasi göstersene bize kardeş...

AHA görelim...

Bir de utanmadan “demokrasiye” yapışmışsın...

*

Pekiii...

Müslümanlığı işin içine karıştırmadan, salt insan olarak öbür insanlarla “kardeş” olamıyor musun?..

Olamıyorsan...

Ne işin var laik devletin tepesinde...

Kırıta kırıta...

Altında kırmızı plaka, önünde eskort, arkanda laik devletin nimetleri, aylık net 15 bin yolluk, ödenek...

Git dergâhında otur...

*

Mustafa Kemal’in laik cumhuriyeti olmasaydı, oturacak yeriniz de olmayacaktı ya kardeş...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Déc 2011 13:29    Sujet du message: Répondre en citant

Birbirini yiyen siyasi partiler, son gunlerde 2 seyde birlesirverdiler. Oy avciligi (hani Fransa'daki gibi) için sikenin cezalandirilmasini azaltiverdiler....
Sonra da kendi maaslarina zamcik yapiverdiler...

AKP'nin ileri demokrasisinde CHP ve MEH de isine gelince yerini aliveriyor.

[IMG]http://img403.imageshack.us/img403/1885/capturewoj.jpg][/IMG]

Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 14 Juin 2012 14:23    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet'te Hurriyet'in eski yonetmeni Ertugrul Ozkok ile demokrasi ile ilgili kitabi hakkinda soylesi yapilmis :

Citation:

Özkök: Korku alfabesiyle konuşmaya başladık
"Yedi Büyük Günah-Bir Yırtık Don Projesi" adli kitabıyla sıra dışı bir Türkiye senaryosu çizen Ertuğrul Özkök, Cumhuriyet Kitap'a konuştu.


okumak isterseniz :
http://bit.ly/OisT2O
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Juil 2012 11:50    Sujet du message: Répondre en citant

Gül (ve cemaat) ile RTE arasinda zitlasmayi ve Turkiye'de demokrasinin ne hale geldigini anlata bir yazi Yalçin Dogan'dan bugunku Hurriyet'te





Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Sep 2012 10:10    Sujet du message: Répondre en citant

Bugun Hurriyet'te E. Ozkok, yanlis saat bile gunde iki kez dogruyu gosterir sozu misali guzel bir yazi yazmis. Ingiltere'de prensin çiplak resimlerinin yayinlanmasindan sonra Ingiltere halkinin "pis ahlaksiz" la basliyarak kotu seyler soylememesine bilakis prensin ozel yasami bizi ilgilendirmez demesini islemis.
Dunya'da birçok ornekte var. Amerika gibi sekilci muhafazakar bir toplum bile Clinton'un basindan geçenler için hosgoru gosterdi. Mitterand'in kizi Mazarin'i seçimi kaybedecegini bile bile G. d'Estaing kullanmadi. Bugun Cumhurbaskani birlikte oldugu kadinla evli degil... Bu bir problem olusturmuyor...

Bizde sekilci bir ahlak dayatmaciliginin arkasinda oylesine pislikler ortaya çikiyorki insanin akli duruyor.

Ileri mi yoksa geri mi demokrasi oldugunun iyi bir kaniti

Citation:

Bu fotoğrafa bakarken içimden şu feryadın yükseldiğini hissetim:
“Bizler aynı cesareti Deniz Baykal’a, MHP’li milletvekillerine yapılan ahlaksızlık karşısında gösterebilseydik, Türkiye’nin gerçek sivil anayasasını yazmaya başlamış olurduk.”
O günleri bir kere daha hatırlayalım.
Seçim öncesi, karanlık bir çete, insanların yatak odalarına pusu kurarak, özel hayatlarına ait görüntüleri internet sitelerine koydu.
Böylece Türk siyasetinin en kalleş bel altı vuruşları başladı.
Bizler ne yaptık?
Hadi itiraf edelim, bir kısmımız, büyük bir merakla ve iştahla o görüntülere baktı.
Bir kısmımız, “Canım bu ahlaksızlık da yapılır mı” gibi nötr bir cümlenin arkasına saklanıp tam siper oldu.
“Ahlaksızlık” ifadesiyle kalleş pusucuyu mu, yoksa o kalleşliğin kurbanı olan insanları mı kastettiği bile belli olmayan, iğreti ve iğrenç bir ifadeyle geçiştirdik.
Bir kısmımız ise giderek sahteleşen ve otoritenin bahanesi haline gelen bir “yeni muhafazakârlıkla” kurbanları açıkça hedef aldı.


yaziyi okumak isterseniz :
http://bit.ly/OETuqx
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Mar 2013 14:35    Sujet du message: Répondre en citant

Konusmayan, protesto etmeyen, yandas gençlik ozentisinin sonuçlari :



Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4  Suivante
Page 3 sur 4

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.