151 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 151
Membre(s) : 0
Total :151

Administration


  Derniers Visiteurs

cengiz-han : 10h14:34
SelimIII : 23h54:29
murat_erpuyan : 1 jour, 12h21:41
vickii : 4 jours
duygu : 5 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Turkiye Islam Cumhuriyeti'ne dogru
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Turkiye Islam Cumhuriyeti'ne dogru
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4 ... 9, 10, 11  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 14 Sep 2008 1:12    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet 13.09.2008
Bakkal amcaya alkol baskısı

Alkol satan yerlerin kârlılık oranı daha güçlü. Buna karşın alkol satış noktaları genel ortalamanın altı katı hızla kapanıyor.

Ekonomi Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mahalle baskısının aslında içki içmeyenlere uygulandığını savunadursun, yapılan araştırmalar mahalle baskısının içki satan yerleri kapattığını ortaya çıkardı. Uluslararası perakende ölçüm şirketi Nielsen tarafından yapılan bir araştırma özellikle son üç yılda alkollü içki satış noktalarında ciddi bir azalma meydana geldiğini ortaya koydu.

Nielsen’in araştırmasına göre Türkiye’de 2005-2008 arasında alkollü içki satan nokta sayısında yüzde 13 oranında azalma yaşandı. Toplam nokta sayısındaki azalma ise yüzde 2.3 oldu. Araştırmada yaşanan düşüş, “Alkollü içki satan noktalar normal şartlarda kârlılık anlamında daha güçlü olduğundan en fazla toplam pazar kadar küçülmeliyken son üç yılda çok daha fazla azalmıştır” şeklinde yorumlandı.

Söz konusu düşüşte, Erdoğan’ın savının aksine içenlerin yanı sıra satanların da mahalle baskısı altında kalmasının yanı sıra, özellikle kırsal bölgelerde, satış yapanlara çıkarılan zorluklar, ruhsatlarının yenilenmesi için prosedürün gerekli gereksiz uygulanması gibi ‘bir çeşit tarife dışı engellerle’ yaptıkları işten vazgeçmelerine zorlanmalarının etkili olduğu belirtildi. Yine Nielsen’in verilerine göre tüm dünyada 2005-2008 arasında alkollü içki kategorisinde yüzde 6’lık büyüme yaşandı. En geniş pazarlar ise yıllık 1 milyar dolardan fazla satış kaydeden ABD, İngiltere ve Almanya.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Sep 2008 0:29    Sujet du message: Répondre en citant

Adim adim hergun ilerliyorlar...
Turbanlilara eziyet edildigini soyleyenler ipler eline geçince hemen turbansizlara eziyete basladi.
Artik devletin ust katlari turbansizlara kapali. Ust kademe atamada tek kriter turbanli ese sahip olma ya da turbani savunma.

Kritik makamlara 'türbanı savunanlar' getiriliyor bir bir.
Üniversitelerde türbanın serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasına destek veren onlarca isim, art arda devletin kritik makamlarına geldi. İmzacılardan Türk Tarih Kurumu'na başkan, YÖK Genel Kurulu'na üye, 3 üniversiteye rektör, YÖK Başkanı'na danışman, bir vakfa 3 mütevelli heyet çıktı. Türbana özgürlük isteyen isimlerden 36'sı 23 üniversitenin rektör adayı olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderildi. Türban konusunda çarpıcı görüşleriyle tanınan Prof. Dr. Mualla Selçuk'un yeniden atanmadığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nda türban imzacısı profesör yerini korumayı başardı.Kampanya sonrasında devlet kurumlarında yaşanan "görev değişikliklerinden" bazıları şunlar:
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
ipso_facto
Spammer
Spammer


Inscrit le: 04 Mai 2006
Messages: 514
Localisation: Kaçkar Mountains

MessagePosté le: 16 Sep 2008 23:17    Sujet du message: Répondre en citant

Konu basligini, Islam Cumhuriyeti oldugunu görüncek.
Ata Demirer'in bos rolde oynadigi " Osmanli Cumhuriyeti" filmiyle bir baglanti kurulabilecegini düsündüm....

Hikaye sundan ibaret, Osmanli imparatorlugu çökmüs, yerine bir Osmanli Cumhuriyeti kurulmus, Padisah -Ata Demirer'in oynadigi rol- kendini hala çok sözü geçen, önemli biri oldugunu saniyor, gerçeklerden tamamen kopuk bir hayat sürdürüyor...

Simdiki yönetimin hevesleriyle herhangi bir ilgisi varmidir acaba...yorum sizin.

iste linki :

http://www.youtube.com/watch?v=wwZbt8eQJds
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2008 13:34    Sujet du message: Répondre en citant

Basbakan içki içmeyenler zulum ediliyor diye dursun, birileri inatla ve guvenle islam adina zorbaliklarina devam ediyor. Iste yeni bir içki vukuati daha :

Çankaya’da içki dayağı şikayeti 22 Eylül 2008


Nurettin KURT / ANKARA



Daha önce Ankara, Keçiören’de, bir büfenin içki sattığı için zabıtalardan odunlarla dayak yemesinin ardından, bu kez başkentin göbeğinde, Çankaya’da benzer bir olay nedeniyle bir marketçi şikayetçi oldu.


İÞTE O GÖRÜNTÜLER

Müslüm Göksu, önceki sabaha karşı marketine dalan üç kişinin ’Mübarek günde niye içki satıyorsun’ diyerek ortalığı dağıttığını, yardımcısını darp ettiğini ve boğazına bıçak dayadıklarını iddia etti. Dışarıdaki gençleri de taciz eden saldırganlar, güvenlik kameralarına yakalandılar.

KEÇİÖREN’de içki sattığı gerekçesiyle bir büfecinin zabıtalarca dövülmesinin ardınan, Çankaya’da içki satan bir market saldırıya uğradı. Turan Güneş Bulvarı üzerinde, polis karakoluna 300 metre uzaklaktaki Çiftlik Market’in sahibi Müslüm Göksu’nun burnunu kıran üç saldırgan, müşterileri de içki almamaları yolunda tehdit ettikten sonra, "Þikayetçi olursanız burayı tararız" diyerek kaçtı. Markette bulunan kameraların kaydettiği saldırıyla ilgili olarak Göksu, Yıldız Polis Karakolu’na başvurarak şikayetçi oldu. Göksü, karakoldaki ifadesinde olayı şöyle anlattı:

İçki alanlara da taciz

"Marketin sahibiyim. Saat 02.00 sıralarında, daha önce simalarını tanıdığımız müşterilerimizden olan Haluk, Nedim ve ismini bilmediğim üçüncü şahıs marketimin önünde içki alan müşterilerimizi taciz ettiler. Ekmek aldıktan sonra bana da ’Neden içki satıyorsun’ dediler. ’İsteyen içer istemeyen içmez; zorla kimseye birşey satmıyorum’ dedim. Marketten dışarı çıktılar. Bir anda ne olduğunu anlayamadım. ’Mübarek gün sen neden içki satıyorsun?’ deyip içeriye girdiler.

Bir de küfür ettiler

’Sizin kökünüzü kazırım haritadan silerim. Sizi evinizden alırım, senin ananı avradını s... Sülaleni s...’ dediler. Sonra sağı solu dağıtıp ellerine geçirdikleri şişeleri bana ve işçim Halil İbrahim Serben’e atmaya başladılar. Haluk K.’nın amcasının oğlu arkamdan dolandı ve bize ait bıçağı tezgáhtan alarak boynuma dayadı. ’Keserim, öldürürüm. Gerekirse burayı tararım’ dedi. Ben Nedim isimli şahsın belinde tabanca gördüm. Attıkları votka şişesi kafama isabet etti. Ayrıca tekme ve yumrukla beni ve işçimi darp ederek gittiler.

Markette kamera olduğunu anlayınca geri gelip kamera görüntülerin istediler ve ’Vermezseniz keleşle tararım burayı’ dediler. Kamera kayıt cihazını bulamadan polis otosunu görünce gittiler.

Polisi sakın aramayın

Giderken de ’Polise bildirmeyeceksiniz’ dediler. Market sahibi Göksu, saldırganların marketten içki alan gençleri taciz ettiklerini de söyledi. Göksu, "Alkollü içki alan gençlere de ’Ramazanda ne içkisi içiyorsunuz lan’ diyerek azarladılar. Gençler karşılık vermedi. Ama arkalarından gidip kapının önünde de içki alan gençlere ’Si... gidin, ramazanda içki içiyorsunuz it oğlu itler’ diye bağırdılar" iddiasında bulundu. Kamera kayıtlarında ise iki genç kızın saldırı sırasında yaşadığı şok gözleniyor. Görüntülere göre, genç kızlar, önce tezgahın arkasına sonra da merdivenlerden aşağıya inerek bodrum katına gizlenip olaydan kurtuluyorlar.

1.5 dakika süren dehşet

MARKETİN güvenlik kamerasının 1 dakika 46 saniye süren kayıtlarında, üç kişinin hem market sahibini hem de çalışanını darp ettiği ve marketi dağıttığı açıkça görülüyor. Üç kişi marketi dağıtırken siyah montlu biri ekmek bıçağı ile Göksu’nun üzerine yürüyor. Takım elbiseli kişi de şişeleri Göksu’ya fırlatıyor. Saldırganlar daha sonra marketten çıkıp uzaklaşıyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2008 14:17    Sujet du message: Répondre en citant

20 Eylül 2008

Özdemir İNCE


Deniz Fenerleri ve Müslüman Kardeşler


AKP’nin "seçimle gelip seçimle giden" bir parti olmadığı giderek anlaşılıyor:

Deniz Fenerleri’nin de içinde yer aldığı özel yasalı gıda bankaları, özel okullar, özel medya, özel bankalar, özel sermaye grupları, imam hatiplere özel statü kazandırma inadı, Fethullah’ın yarattığı iktidar zinciri... Bütün bunlar, seçimle geldikten sonra gitmeme hesaplarının ipuçları.

SAYFA 5, SAYFA 7

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Görüş’ün tornasından çıkmış kadronun 1970’li yıllarda modeli Müslüman Kardeşler örgütü idi. Hepsi Seyyid Kutub’un, Mevdudi’nin kitaplarını hatmederek kendilerini yeniden İslamlaştırmışlardı. Bu birinci aşama idi. İkinci aşamada, laik toplum içinde kendi İslami cemaatlerini yaratacaklar, Seyyid Kutub’un dediği gibi "İslam’ın insanlığa önderlik alanındaki beklenen fonksiyonunu yeni baştan gerçekleştirmesi için, bu ümmetin varlığını yeniden sağlamak" (Yoldaki İşaretler, S.5) gerekmekteydi.

İslami diriliş hamlesi nasıl başlar?

"Bu hamleyi başlatmaya kesinlikle karar vermiş, bu yola koyulmuş olanların, yeryüzünün her köşesine çöreklenmiş olan cahiliye akımına karşı göğüs gerecek ve bu yolculuk esnasında çevresini kuşatmış olan cahiliye güçlerine karşı bir yandan belirli bir münasebet halinde olmayı ihmal etmeyen bir öncü cemaat teşkil etmeleri gerekir." (Yoldaki İşaretler, S.7).

HASAN EL-BENNA

Müslüman Kardeşler örgütünün kurucusu imam Hasan el-Benna da aynı hedefi işaret etmekteydi. Hasan el-Benna, Müslüman ulusların İslam ilkelerine dayanan birliğini savunuyordu. Ona göre Müslüman ulusların geri kalmasının nedeni, din yolundan uzaklaşılmış olmasıydı. Kurtuluş, İslam öğretilerine geri dönerek sağlanabilirdi. Devlet, İslam dini temelinde örgütlenmeli, İslam hukuku geçerli kılınmalıydı. Toplumun ahlakı ve eğitimi İslam ilkelerine göre yönlendirilmeli, toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliklere son verilmeliydi. Müslüman Kardeşler örgütünün amacı da bu programı gerçekleştirmekti. Mısır’ın çeşitli yörelerinde kurduğu okullar, fabrikalar, hastaneler ve toplumsal hizmet kurumları aracılığıyla görüşlerini yaşama geçirmeye çalışan Hasan el-Benna’nın başlattığı hareket, Arap dünyasını büyük ölçüde etkilemiş tir.

3. EVRE HALLERİ

Milli Görüş ve Fethullah hareketlerinin Hasan el-Benna’ın yarattığı modeli örnek alıp uyguladıklarını anlamamak için ebleh olmak gerekir. İlkin, laik toplum içinde köprübaşı olacak bir İslami cemaat yaratmak; ikinci aşamada bu cemaati, zamanla, toplumun tamamını denetim altına alacak yetenek ve olanaklarla donatmak. Üçüncü aşamada tek parti olarak iktidarın üzerine oturmak.

Müslüman Kardeşler düzenini kurarken kendi soygun düzenini de kuran AKP’nin böyle bir fesadı gerçekleştirmesi mümkün mü? Soygun düzeni kurarak Müslüman Kardeşler idealine katkıda bulunan AKP, bu düzenin kendisine sağladığı maddi olanakları dağıtarak, neden Müslüman Kardeşler’den daha etkili olmasın?

Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi laiklik karşıtı odak olarak ilan etmesinden bu yana Başbakan’ın tanık olduğumuz halleri, üçüncü evrenin başlamış olduğu kuşkusunu güçlendiriyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2008 23:34    Sujet du message: Répondre en citant

Cark nasil donuyor, zorlama nasil kilifina uyduruluyor gorun bakin.

20 Eylül 2008

Þükrü KIZILOT
skizilot@yaklasim.com

Oruç tutma vergisi ve ramazan ziyafetleri


RAMAZANDA oruç tutan işçilerle ilgili oruç tutma vergisini belki duymuşsunuzdur. Bu vergi, oruç tutanlara verilen erzaklarda ortaya çıkıyor.

Üstelik hem gelir vergisi hem de KDV olarak...

ERZAK DAÐITIMI

Ramazanda oruç tutan işçilere, işyerinde yemek yedirilemediği için nakit olarak yemek parası ya da (un, şeker, yağ, pirinç gibi) erzak veriliyor.

Bu nakit para ya da erzakların KDV dahil bedeli, "ücret" olarak kabul ediliyor ve hem gelir vergisine hem de damga vergisine tabi tutulması gerekiyor.

Buna karşılık, oruç tutmayan işçilere, işyerinde yemek verilmesi durumunda, bu yemeklerin bedeli, hiçbir vergiye tabi değil (Bakınız Gelir Vergisi Kanunu, Md.23/Cool.

Oruç tutanlara, ramazan ayında verilen yemek parası tutarı ya da erzağın bedeli, işçinin o ayki ücretine eklenmek suretiyle, "artan oranlı tarifeye göre" gelir vergisine tabi tutuluyor.

Eylül ayında işçilere ödenen ücretlerin tutarı, genellikle vergi tarifesinin ikinci ya da üçüncü dilimine girdiği için, gelir vergisinin oranı da yüzde 20 ya da yüzde 27 olur.

ALIÞVERİÞ ÇEKİ

Oruç tutanlara, yemek parası veya erzak verme yerine alış-verişlerde kullanılmak üzere çek verildiği durumlarda, bunun KDV dahil tutarı "ücret" olarak kabul edilir. GVK Md. 40/1’e göre gider yazılır.

Alış-veriş çekinin satışı, KDV’ye tabi değil. Çünkü, bu aşamada mal teslimi söz konusu olmuyor.

Alış-veriş çekini satan firmalar, bunu dekont vererek belgelendirir ve aldığı bedeli de "avans" olarak muhasebeleştirebilirler. Alış-veriş yapıldığında da fatura düzenlerler.

Alış-veriş çeki ibraz edilerek yapılan mal teslimlerine, o mal için belirlenmiş KDV oranı uygulanır (MB 26.01.2001 Tarih ve 5166 sayılı Özelgesi).

RAMAZAN ZİYAFETLERİ

Bugünlerde, hangi otele gitseniz, bir şirketin "iftar yemeği" var. Özellikle lüks oteller, yüzlerce davetli ile dolup taşıyor.

Þirketlerin çalışanlarına ya da eş-dost ve tanıdıklarına, müşterilerine ve bayilerine iftar yemeği vermesi, güzel bir olay. Bu vesile ile biraraya geliyorlar, güzel bir dayanışma oluyor.

İftar yemeklerine bir diyeceğimiz yok ama faturalarına diyeceğimiz var. Þirketler, iftar yemeği ile ilgili olarak otele ya da restorana ödeme yaptıklarında, doğal olarak fatura da alıyorlar.

Ardından "yemek bedeli" yazılı bu faturayı, defterlerine gider kaydediyorlar. KDV’sini de indirim yolu ile bir anlamda geri alıyorlar.

İşte burada bir sakatlık var.

Þirketlerin, defterlerine gider yazabilecekleri harcamaların "ticari kazancın elde edilmesi ve sürdürülmesi ile ilgili" olması gerekiyor.

Þirketin, eşleriyle birlikte ya da eşsiz olarak, personele ya da eşe-dosta verdiği, iftar yemeğinin faturasını gider yazmasında ciddi sorun var.

Bayilere ve müşterilere yönelik iftar yemekleri, biraz daha farklı. Bunlarla ilgili faturalar "temsil ve ağırlama giderleri" kapsamına sokulup, gider yazılabilir. Ancak bazı inceleme elemanlarının, bu uygulamayı da eleştiri konusu yapabileceğini ve gider kabul etmeye yanaşmayabileceğini de vurgulamakta yarar var.

Þirketler iftar yemeği verdiklerinde, bunun faturasını gider yazmazlarsa ya da faturayı patron cebinden öderse, ortada bir sorun kalmaz.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Sep 2008 17:24    Sujet du message: Gidisat ! Répondre en citant

Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr

Düzeltme ve özür...


2007...

Isparta’da bir öğretmen, öğrencilerine "Atatürk portreli" tişörtler giydirip, Cumhuriyet mitingine götürdüğü için suçlu bulundu, maaşı kesildi.
2008...

İzmir Atatürk Lisesi’ne yapılan baskında, 3 Atatürk büstü, 2 Gençliğe Hitabe, 8 Nutuk ele geçirildi. Öğrencilerin beynini yıkamaya çalışan 9 "Atatürkçü yobaz" öğretmen derhal açığa alındı.

2009...

Kadıköy Anadolu Lisesi’nde gizli gizli "Atatürk’ü anma töreni" yapıldığı duyumları alan Milli Eğitim Müfettişleri, operasyon düzenledi. 200 öğrenci ve 11 öğretmen, İstiklal Marşı söylerken suçüstü yakalandı. Pencereden kaçmayı başaran "elebaşı" fizik öğretmeni aranıyor.

2010...

Milli Eğitim Þûrası’na yakasında Atatürk rozetiyle katılıp, "Burası şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz" diye slogan atan 3 "meczup" öğretmen, dövülerek salondan atıldı.

2011...

Galatasaray Lisesi’nin yatakhanesinde yapılan aramada, yastıkların arasına gizlenmiş halde, 71 Türk bayrağı, 28 Atatürk posteri bulundu. Yatakhane mühürlenip, ilaçlandı... Vefa ve Haydarpaşa liselerinde, iPod’larına "10’uncu Yıl Marşı" yükleten 129 öğrenci, ibret-i alem için falakaya yatırıldı. Bahariye İlköğretim Okulu’nda "Andımız"ı okuduğu saptanan 7 ila 11 yaş arasındaki 90 öğrenci ise psikolojik tedavi altına alındı.

2012...

Gece saat 04.00 sularında ellerinde çiçeklerle duvardan atlayarak Anıtkabir’e girmeye çalışan 3 öğretmen ve 14 öğrenci, belediye zabıtaları tarafından coplandı. Zabıtaları protesto için toplanan Gazi Üniversitesi öğrencileri, tazyikli su ve göz yaşartıcı bombayla dağıtıldı.

2013...

"Þerefli gazeteci Ali Kemal’e iade-i itibar gecesi"nde olay çıktı. Hasan Tahsin posteri açan Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi’nin "gerici" doçentleri, linç edildi.

2014...

Kemalistler, Makedonya’dan TV yayınına başladı. Programlara katılan 8’i rektör 17 profesör, meslekten tart edildi. Makedonya’ya nota verildi. Milli Eğitim Bakanlığı, Makedonya’nın Ankara Büyükelçiliği’ne siyah çelenk bıraktı.

2015...

Florya sahilinde "Atatürk yuvası" ortaya çıkarıldı. İzinsiz kamp kuran ve çadırlarında "Atatürk ilkeleri" eğitimi vermeye çalışan 5 öğretmen ve 78 öğrenci, "kıyı kanununa muhalefet" ve "fuhuş"tan savcılığa çıkarıldı. Çadırlar yıkıldı.

2016...

Dolmabahçe’de İngiliz firkateyninde kutlanan "19 Mayıs Vahdettin Efendimize Saygı ve Gençlik Bayramı" törenlerine gölge düştü... Samsun’da korsan gösteri yapmaya kalkışan 19 Mayıs, 18 Mart, Karaelmas ve Karadeniz Teknik öğrencilerine ateş açıldı.

2017...

Avrupa Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği’ni terör örgütleri listesine aldı. ODTÜ ve İTÜ’de derneğe bağış toplayan 38 örgüt mensubu genç, tutuklandı. Gençlerin ana-babalarının da, 10 yıl önce Tandoğan mitingine katıldıkları, hatta 12’sinin Çağlayan mitingine de gittiği tespit edildi.

2018...

ABD, Fransa’dan Malta’ya geçmeye çalışan Erdoğan Teziç’i paketledi... Yıkıcı faaliyetlerde bulunan eski YÖK Başkanı, Paris’teki Bosna Büyükelçiliği’ne sığınmıştı. Bosna’ya nota verildi. Boliç dövüldü.

2019...

Birleşmiş Milletler, Atatürkçülerin "mülteci" kapsamına alınamayacağını açıkladı. Bu arada Türkiye, Almanya’da tutuklu bulunan eski Başsavcı Vural Savaş’ın yargılanmak üzere iadesini istedi.

2020...

Atatürkçüler, Toroslar’da kıskaca alındı. Stratejik ortağımız ABD, Atatürkçülerin imhası için, insansız uçaklarla anında istihbarat vereceğini açıkladı.

*

Geçen sene yazmıştım bunu.

Düzeltir, özür dilerim...

2020’ye kalmaz çünkü.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Oct 2008 23:47    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
Eh bugunku Hurriyet'te konu devam ediyor...
Ve durum çok vahim. Humeyni'yi sevdigini ama demokrasiyi savundugunu soyleyen iki UNIVERSITE ogrencisi kiz konusuyor.

'Humeyni'yi seviyorum, Atatürk'ü sevmiyorum' Hürriyet - 11 Haziran 2008
(...)


Biraz evvel AA ile tepki yazisini okuyup "link" verdigim blogda bu Humeyni sever kizlarla da ilgili bir bir kisim var :

MANDACI ATATÜRK’Ü NASIL SEVSİN?
http://www.degererbora.blogspot.com/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Oct 2008 18:07    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:

Süleymancilarin islettigi yurtta 18 çocuk canindan oldu. Kimisine gore sehit oldular, anneleri babalari hiç aglamasin dahasi sevinsin onun içinde sorumlu aramaya da gerek yok, kader deyip geçmek yerinde olur...



Olayin devami bugunku Hurriyet'te




Çöken yurt binası davasında tutuklu sanık kalmadı 7 Ekim 2008


A.A


Konya'nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde yurt binasının çökmesiyle ilgili olarak “ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet verme” suçundan tutuklu 2 kişi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.


Yurt binası çökmüş 18 öğrenci ölmüştü

Öğrenciler olayı böyle anlatmıştı

Edinilen bilgiye göre, tutuklu bulunan Özel Boğaziçi Ortaöğretim Yurdu Müdürü İbrahim Çömlek ve yurdun müdür yardımcısı Mehmet Semerci'nin avukatları, Hadim Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak, 2 sanığın tahliyesini ve tutuksuz yargılanmasını istedi.

Talebi görüşen mahkeme heyeti, “ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet verme” suçundan tutuklu Çömlek ve Semerci'nin CMK'nin 109. maddesine göre adli kontrol altına alınıp yurt dışına çıkma yasağı konulmak kaydıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verdi.

Olayla ilgili delil toplanmasına devam edildiği, doğal gaz tesisat raporu ve binanın çökmesiyle ilgili diğer delillerin mahkemeye ulaşmasının beklendiği öğrenildi.

1 Ağustosta Konya'nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde, kız öğrencilerin kaldığı, kaçak kuran kursu verildiği iddia edilen yurt binası, sıkışan gazın patlaması nedeniyle çökmüş, 18 kişi ölmüş, 27 kişi yaralanmıştı.

Olayla ilgili olarak gözaltına alınan 4 kişiden 2'si, daha önce, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Oct 2008 12:20    Sujet du message: Répondre en citant

Artik bu basliktaki soru isaretini kaldirmakta yarar var. Bakin liste hergun yeni bir ornekle uzuyor, islamci, irkçi, hsogorusuz bir toplum olmaya itiliyor Turk halki.
Ogretmenseniz Ermeni olmayacaksiniz, Allah'a inanacak ve bunu her firsatta belli edeceksiniz... Yoksa :

İfade Tutanağı

YUKARIDA açık kimliği ve diğer bilgileri yer alan tanık öğretmen (....) ../11/2007 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 11.30'da Aksu İlköğretim Okulu'ndaki müfettişliğimiz odasına itham edilen konumunda davet edilerek, davet edilmesine esas konu kendisine anlatılıp, bu konuda açıklamalarının istenileceği ve açıklama yapmasına engel bir durumun olup olmadığı, açıklama yapmak isteyip istemediği sorulduğunda, açıklama yapmasına engel bir durumu olmadığını ve özgür iradesi ile açıklama yapmak istediğini belirtmesi üzerine; iddialar/konular ile ilgili olarak Okul Müdürü Mehmet hakkında aşağıdaki iddialar ileriye sürülmektedir.

1- Allah'a inanmadığı, Ermeni olduğu

2- Bayrağa saygısı olmadığı

3- Öğle yemeklerinde ayrana rakı koyup içtiği

4- Öğretmen Sevil 'ye sarkıntılık ettiği ve tacizde bulunduğu

5- Bazı öğretmenleri okuldan attıracağını söylediği ileri sürülmektedir.

Bu konulardaki ifadenizi aşağıya maddeler halinde yazmanızı, varsa belgelerinizi ifadenize eklemenizi rica ederiz.

Nedim Düztepe Mehmet Çağlar
İlköğr. Müfettişi İlköğr. Müfettişi

Bugunku Hurriyet'ten
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10079572.asp?gid=229&sz=21336

Ve bu mufettis efendiler yarin MEB'in en onemli gorevlerine getirilirler, hiç kuskunuz olmasi?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Fév 2010 0:17    Sujet du message: Répondre en citant

Mustafa Yıldırım

HANGİ ORDU?

Ordu, mühimmat-silah ve araç gereç bakımından ABD’ye muhtaç olduğu gibi, subayların eğitimi de Amerikan sistemine uydurulmuştu.
Subaylar halktan uzakta, lojmanlarda kendi düzenleri ve Amerikan kültürü etkisinde yaşıyorlardı. Genç subay adayları ABD eğitim sistemi içinde kendi tarihsel kültüründen bağımsız, teknoloji budalası olarak yetiştiriliyorlardı. Ordunun halk kültürüne özgü duygu ve düşüncesi, geleceğe yönelik temel bir ideolojisi kalmamıştı.
Ordunun teknik yapılanması ve konuşlanması da yurdun ihtiyaçlarına göre değil ABD ve batılı müttefiklerin öngördükleri tehditlere ve NATO’nun ileri cephe harekatına göre düzenlenmişti.
Derken olanlar oldu; iktidar birden el değiştirdi. Yurdun gerçeklerinden kopan, ABD’ye sonsuz güvenen ordu ne yapacağını bilemedi.
Yeni iktidar sahipleri için “Her ne olursa olsun onlar da aynı yurdun evlatlarıdırlar, rejimi değiştirebilirlerdi; ama ordunun yurdu savunma gücünü kırmazlar, diyerek uzlaşma yolunu seçtiler.
Yeni iktidar bu durumdan yararlanmasını bildi; yeni rejimin koruyucularını hızla silahlandırdı.
Olaylar hızla gelişti. Kurulmakta olan yeni rejimi savunmak üzere ordunun dışında donanımlı bir polis gücü oluşturmaya başladılar.
Bu arada yurdun güvenliği için savaşan ordunun bir askeri başarıya ulaşmasından çekinen yeni yöneticiler, ABD ile gizliden anlaşmalar yaptılar ve yeni silahları yeni rejim koruyucuları ordusuna vermeye başladılar.
Savaşan ordu mühimmatsız ve silahsız kalıyor; cephe gerisinde orduyu aşağılamak için yapılmadık şey bırakmıyorlardı.
Halkın bir bölümü hala orduya güveniyordu; ama iktidar ordunun kapılarını “şeffaflık” diyerek açtı ve subayları aşağılamak için yaygın bir karalama propagandasına girişti: Ordunun yetersiz, subaylarının yeteneksiz ve manevi değerlerden yoksun olduklarını yayıyorlardı.
Orduyu zayıf göstermek için halkın gözü önünde araçlarına el koyuyor; subayların sorguya çekiyorlardı.
Savaş boylarına yeni rejimin “manevi kanaat önderlerini” göndererek ikilik yaratmaya başladılar.
Polis teşkilatı da yeni iktidarın ideolojik bekçiliğini yapmak üzere yenilendi; rejimin kurallarına aykırı yaşayanları sindirecek gönüllü birlikler oluşturuldu.
ABD ikili oynamayı sürdürdü; ordu da yeni bir uyanışın başlamaması için ordunun kesin zaferini engelliyor; iktidardakilere silah veriyordu.
Sonunda olan oldu; o yenilmez, güçlü rejim bekçisi ulusal ordu, beş-altı yılda dağılıp gitti ve yeni iktidarın silahlı güçleri rejimin sahibi oldu.
İktidar halkın eski büyük imparatorluk hülyalarını fetvalarla canlandırıyor ve sınırların yapay olduğunu, ulusçuluğun bölücülük ve asıl birleştiricinin din olduğunu yayıyor; komşu ülkelerde silahlı isyana yönelecek timler eğitiyordu.
Tüm yetki ve güç, rejim koruyucuları ordusunu yönetenlere geçti; fetvacılar da bu yöneticilerin kararlarına dinsel gerekçe uyduran makamlara dönüştüler.
Yazı konusu ülke İran; ama söyler misiniz oradaki iktidarın yöntemleri başkalarınca kopyalanmıyor olabilir mi?
Tüm gelişmeleri açıklayacak temel ilke bellidir; iktidarın hukuku başkadır ve amaca ulaşmak için her türlü yol kutsaldır. Birçok uygulama size göre yasadışı, demokrasiye aykırı olabilir; ama onlar tarafından din yolunda meşakkatli bir iş olarak görülebilir!
Þimdi söyler misiniz; Amerikan ağzıyla “simetrik” ve “asimetrik” diyerek gerçekleri örtme kolaycılığının ve sızlanmanın kime ne faydası var?
12 Ocak 2009
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Fév 2010 1:15    Sujet du message: GDO'lar Islam'a uygun mus ! Duyduk duymadik demeyin... Répondre en citant

Cumhuriyet 06.02.2010

ALİ SİRMEN
Gerçekleşen Tehdide Yaptırım Olmaz
Türkiye’de iç tehdit tartışmaları sürüyor. İç tehdide kimi var diyor, kimi yok.
PKK’nin olduğu bir ülkede iç tehdidin olmadığını düşünmek abestir.
Ama kimileri bu gerçeği görmedikleri gibi PKK’nin iç tehdit olduğunu yadsımakla kalmayıp, iç tehdit olarak TSK’yi işaret etmekteler.
Tabii iç tehdit kavramını değerlendirirken, bunun Türkiye dışında görülmediği iddiası gibi cahillik örnekleri de sergilememek gerek.
Bütün bunlar kafası iyice karışmış toplumun daha uzun süre tartışacağı konular.
Bugün burada iki iç tehdit örneğinden söz etmek istiyorum.
Bunlardan birincisi, İstanbul Ticaret Odası’nın düzenlediği Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Semineri sırasında meydana gelmiştir.
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) son dönemlerin en büyük tartışma konularından, katıldığımız görüşe göre de insanlık açısından en büyük tehlikelerinden biri.
Ama bildiğiniz gibi, ABD’nin güdümündeki iktidar, oradan gelen bütün emirlere boyun eğdiği gibi, bu konudaki direktiflere de ram olmakta beis görmemektedir.
Fakat, bizim burada sözünü edeceğimiz, siyasi iktidarın ABD’nin her türlü emrini yerine getirmekteki gönüllülüğü değil.
***
Seminer sırasında söz alan Başbakan Başmüşaviri Dr. Yıldırım M. Ramazanoğlu GDO’larla ilgili olarak Kuran-ı Kerim’de yüze yakın ayetin olduğunu söylemiş, kimi bilim adamlarının çok haklı bir kaygıyla yaklaştığı GDO’ları Kuran ile savunmuş.
İslam dinini siyasetlerine, siyasetlerini de emperyalizmin çıkarlarına alet edenlerin, bizi emperyalizmin her çıkarına boyun eğmeye davet ederken, bunun bir Tanrı buyruğu olduğunu söylemelerine ilk kez tanık olmuyoruz.
Böylelikle Başbakanlık Başmüşaviri, Türkiye’de sağlıkla ilgili sorunların bilim yerine Kuran ile çözülmelerini önerirken, ortaya tabular atarak, bilimsel tartışmanın da önünü kesmektedir.
Laik bir toplum için bu davranışın kabul edilemez olduğu, laikliğin temeline yönelik bir tehdit niteliği taşıdığı yadsınamaz bir gerçektir.
Ve dikkat buyurunuz, bu davranışın hiçbir yaptırımı yoktur.
Yine laiklik ve din ile ilgili bir tartışma da nüfus kâğıdında din hanesinin bulunup bulunmamasıyla ilgili.
Konunun teknik tartışmasının, olayın, istemeyenin din hanesinin eklenmemesini sağlayarak sorunu çözmesi önerisinin yersizliği üzerinde duracak değilim. Yalnızca ilgilenenlere bu konuda, Rıza Türmen’in dünkü Milliyet’in 20. sayfasındaki yazısını salık veririm.
***
Ben burada, Sinan Işık adlı vatandaşın, nüfus kâğıdının din hanesine Alevi yazılması isteğine, Diyanet İşleri’nin Aleviliğin bir din olmadığı, İslamın bir yorumu olduğu itirazıyla karşı çıkmasının üzerinde durmak isterim.
Bir Alevinin, bir Budistin, bir Protestanın ya da bir putperestin inancını nasıl algılayacağına Diyanet İşleri mi karar verecek?
Kişinin inancının özüne Diyanet İşleri’nin karar vereceği bir laik devlet, ne menem bir laikliğin uygulayıcısıdır?
Bilindiği gibi, Diyanet İşleri daha önce de cem evlerinin ibadethane olmadığını söyleyerek, Alevilerin haklı taleplerinin devlet tarafından geri çevrilmesine neden olmuştur.
Laik devlette Diyanet egemenliği artık bir tehdit olmaktan çıkıp gerçek duruma dönüşmüştür.
İşin ilginci, tehdit, tehdit olmaktan çıkınca, tehditken söz konusu olan yaptırım da kalmıyor ortada.
Nitekim irtica tehditken söz konusu olan yaptırımlar da o yaşama geçince bir bir ortadan kalkıyor.
Ne ilginçtir ki durum darbe tehdidi için nasıl ise irtica için de öyledir.
Yani darbe tehdidinin var olan yaptırımı darbe gerçekleşince nasıl ortadan kalkıyorsa, irtica tehdit iken var olan yaptırımı gerçek durum olunca ortadan kalkıyor.
Görülüyor ki, kimi tehditlerin yaptırımlarının ortadan kalkması salt demokrasi yüzünden değil, ama daha çok tehdidin gerçekleşmesinden kaynaklanıyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Fév 2010 23:57    Sujet du message: Répondre en citant

Anladigim oyleki artik bu konular burada bile ilgi gormuyor, ancak birkaç kisi okuyor, bir tepki de vermiyor. Ne yapalim benim de elimden baska bir sey gelmiyor bildiklerimi buraya yazarak dah çok adamin bilgi sahibi olmasi alternatif goruslere sahip olmasini istiyorum...
Iste geçenlerde bir Jandarma Albay tutuklandi nedenini basin pek yazmadi. Asagida bu konuda bir bilgi var iste :

Eskişehir İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, dün gözaltına alındı. Eskişehir’den önce, Düzce ve Erzincan’da il jandarma komutanlığı yapan Gençoğlu’nun bu illerdeki çalışmaları, neden gözaltına alındığını gayet güzel anlatıyor. İşte o albay ve çalışmaları…
Eskişehir’de gözaltına alınan İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, askeri uçakla Erzurum’a götürüldü. Gençoğlu’nun Avukatı Erol Halka, Ulusal Kanal’a yaptığı açıklamada, “Gençoğlu’nun pazar günü mahkemeye çıkarılmasını bekliyoruz” dedi.
Peki Jandarma Kıdemli Albay Recep Gençoğlu’nun gözaltına alınmasının ardında yatan gerçekler neler?
Gençoğlu’nun, Düzce ve Erzincan’daki çalışmaları gözaltı olayını aydınlatıyor. İşte Gençoğlu’nun hedef tahtasına oturtulmasına neden olan çalışmaları…
DÜZCE’DE MAFYANIN ÜZERİNE GİTTİ
Kıdemli Albay Gençoğlu, Düzce’deki görevi sırasında, yerel gazetecilerin deyimiyle “çok başarılı asayiş operasyonları”nı yönetti. Recep Gençoğlu komutasındaki jandarma ekipleri, uyuşturucu ve silah kaçakçılarının önemli faaliyet alanı olan Düzce’de, birçok başarılı çete operasyonuna imza attı.
2004 yılına ait bir istatistik bilgi, Gençoğlu’nun çalışmalarını ortaya koyuyor. Kıdemli Albay Recep Gençoğlu’nun komutanlığı döneminde jandarma ekipleri, bin 529 asayiş ve 86 kaçakçılık olayıyla ilgili bin 619 sanığı yakaladı. Gençoğlu, başarılı çalışmalarından dolayı, halk tarafından hâlâ saygı ve sevgiyle anılan bir komutan oldu.
CEMAAT YURTLARINI BASTI
Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, 2004-2006 yılları arasında Düzce İl Jandarma Komutanlığı görevinde bulundu. Gençoğlu’nun başında bulunduğu jandarma ekipleri, İsmailağa Cemaati’ne yönelik operasyonlar gerçekleştirdi. Bu operasyonlarda, İsmailağa Cemaati’ne ait yurtlara jandarma ekipleri tarafından baskınlar yapıldı.. Sorumlular hakkında yasal işlem başlatıldı.
İSMAİLAÐA CEMAATİ’NİN ÜZERİNE GİTTİ
Eskişehir İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan’daki il jandarma komutanlığı döneminde de İsmailağa Cemaati’nin üzerine gitti. 23 Þubat 2009′da başlatılan operasyonda, 10′u kadın 29 kişi gözaltına alındı. Zanlılardan 9′u tutuklandı. İsmailağa Cemaati’ne ait olan ev, işyeri ve vakıf binalarına jandarma ekipleri tarafından baskınlar yapıldı. Cemaat operasyonu yöneten Gençoğlu, görev süresi dolunca Eskişehir’e tayin edildi. Gençoğlu, Eskişehir’de gözaltına alınmadan önce, çevresine Erzincan’daki operasyonla ilgili şunları anlatmıştı:

DEVLETE VE CUMHURİYETE KARÞI SİLAHLI ÖRGÜTLENME VARDI
J. KD. ALBAY RECEP GENÇOÐLU:
Bizim yürüttüğümüz operasyonun kesinlikle din ve dindarlıkla bir ilgisi yok. Erzincan’da Türkiye Cumhuriyeti devletine ve cumhuriyete karşı silahlı bir örgütlenme vardı. Tamamen yasal mevzuata uygun bir operasyon yürüttük.
Jandarma Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, görev yerlerinde gösterdiği başarı nedeniyle, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık’tan takdir belgesi ve plaketler aldı.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2993
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Sep 2011 10:15    Sujet du message: Répondre en citant

2023'de isim de degisir...



Cumhuriyet
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13614
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Jan 2012 20:57    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet yine mendebur bir haber yapmis



Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4 ... 9, 10, 11  Suivante
Page 3 sur 11

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.