429 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 429
Membre(s) : 0
Total :429

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 23h07:32
murat_erpuyan : 1 jour, 23h26:11


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - MANDA ANAYASASI -Yılmaz Dikbaş
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

MANDA ANAYASASI -Yılmaz Dikbaş

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 05 Oct 2007 17:53    Sujet du message: MANDA ANAYASASI -Yılmaz DikbaÅŸ Répondre en citant

MANDA ANAYASASI

Yilmaz Dikbas


Altı kişiden oluşan bir komisyon, AKP iktidarına yeni anayasa taslağı hazırlamaktadır. Önce, bu komisyonun üylerini medyada pek yazılmayan yanlarıyla tanıyalım.

* Prof. Dr. Ergun Özbudun - Komisyon BaÅŸkanı olan Prof. Dr. Ergun Özbudun, Bilkent Ãœniversitesi öğretim üyesidir. –

Bilkent Üniversitesi, Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından kurulmuştur. Peki, Prof. Dr. İhsan Doğramacı kimdir?

12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan ‘Amerika’nın oÄŸlanları’ cuntacılar, ülkemizin vatansever insanlarını korkunç bir kıyımdan geçirdikten sonra, üniversitelerimizi ‘Türk Ãœniversiteleri’ olmaktan çıkarma ve geleceÄŸimizin güvencesi olan çocuklarımızı potansiyel tehdit olarak algılayıp onları susturup sindirme görevini Prof. Dr. Ä°hsan DoÄŸramacı’ya vermiÅŸlerdi.

Yalnız üniversitelerimize deÄŸil, vatanımıza da ihanet eden bu ABD ve AB Mandacısı, verilen görevi eksiksiz yerine getirmiÅŸti. – Bilkent Ãœniversitesi’nde öğrenim dili, Ä°ngilizcedir.

Amaç, Türk çocuklarına önce anadilini unutturmaktır. Bu yöntem, sömürgecilerin en temel uygulamalarındandır.

Avrupa’da anadili dışında bir dilde eÄŸitim ve öğrenim yapan tek bir üniversite yoktur. – Bilkent Ãœniversitesi’nde, Avrupa BirliÄŸi (AB)’nin Erasmus Programı uygulanmaktadır.

Bu programın temel amacı, çocukların ‘ulusal kimliklerini eritmek’tir.

Öğrencilere, kendilerini ‘Türk’ olarak deÄŸil, ‘Avrupalı’ olarak görüp hissetmeleri öğretilir.

Bu program sayesinde Türk çocukları, kendi kültür ve tarihlerini önce unutup sonra aÅŸağılayacaklar, bir süre sonra da Avrupa tarihi ve kültürü ile bütünleÅŸeceklerdir. – Erasmus Programını uygulayan profesörlere, ‘Erasmus Profesörü’ denilmektedir.

Bu nedenle, yeni anayasa taslağı hazırlama komisyonu baÅŸkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun, bir Erasmus Profesörüdür. – Erasmus Programını uygulayan profesörler, doÄŸal olarak AB Mandacısıdır.

Bu nedenle, Prof. Dr. Ergun Özbudun da bir AB Mandacısıdır.

– Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türk Demokrasi Vakfı (TDV)’nin baÅŸkan vekilidir. TDV, 1997-2004 yılları arasında AB’den sözde üç proje karşılığı yaklaşık 903.000 Avro hibe almıştır.1

Peki, yaklaşık bir milyon Avro kimler arasında nasıl paylaştırılmıştır?

Sakın böyle bir soruyu, Prof. Dr. Ergun Özbudun’a sormaya kalkmayın!

Çünkü o şimdi, 70 milyon insanımız için bir anayasa taslağı hazırlamaktadır!

AB’den hibe alan kuruluÅŸlar, Anadolu’nun baÄŸrına sokulmuÅŸ birer Truva Atı’dır. Truva Atları, sıkı AB yanlısı, yani AB Mandacısıdırlar.

* Prof. Dr. Levent Köker - Gazi Ãœniversitesi’nde öğretim üyesidir.

– Prof. Dr. Levent Köker, Kemalizm karşıtı olduÄŸunu şöyle anlatıyor:2

“Kemalizm…kendi kendisini yenilemesi gerekiyor. YenilendiÄŸi zaman Kemalizm, Kemalizm olarak kalır mı? Kalmazsa da kalmaz. Öyle bir derdimizin olmaması gerektiÄŸini düşünüyorum.”

Prof. Dr. Levent Köker, daha da ileri gidiyor. Türkiye AB sürecinde eğer ileriye gidecekse, Kemalizmin ortadan kalkacağını, hatta kalkmak zorunda olduğunu söylüyor. Savını güçlendirmek için bir yabancıdan alıntı yapıyor.

“…Nathalle Tocci adında bir bilim insanı, ‘Kemalizm olduÄŸu sürece Türkiye’nin Avrupa’yla entegrasyonu gerçekleÅŸemez’ türünden bir yargıyı temellendirecek bazı çalışmalar ve raporlar yayınlandı. Haksız deÄŸildi. Bugün de aynı noktadayız…”

Aslında, Nathalle Tocci doÄŸru söylemiÅŸ. Kemalizm ayakta durduÄŸu sürece, Türkiye’nin AB’ye katılması gerçekleÅŸemez.

Çünkü, AB’ye katılmanın ön koÅŸulu, Ulusal EgemenliÄŸi Hıristiyan AB’ye teslime hazır olmak demektir.

Oysa Kemalizm’in özünde,

‘Egemenlik hiçbir anlam, hiçbir biçim ve hiçbir renkte ve anlatımda ortaklık kabul etmez’

ilkesi yatmaktadır.

Prof. Dr. Levent Köker, Kemalizm üzerine konuşmasını sürüdürüyor.

“Kemalist Türkiye’nin, siyaset ve sosyal bilimciler tarafından ‘vesayet rejimi’ veya ‘vesayet ideolojisi’ olarak adlandırılmış olduÄŸunu hatırlamak lazım. Kendi kendini yönetme yeteneÄŸini yitirmiÅŸ insanlara vasi tayin edilir, ‘senin aklın yok, iÅŸlerini yürütemezsin, senin yerine bir baÅŸkası yürütsün’ diye. Türkiye’de de Kemalizm bunu çok vurgulayan bir ideoloji oldu.”

Bunları okuyan bir kiÅŸi, Prof. Dr. Levent Köker’in vesayet ilkesine karşı durduÄŸunu, hatta Türk halkının ne türden olursa olsun vesayet altına girmesinden ciddi rahatsızlık duyan bir ulusalcı olduÄŸunu sanar, deÄŸil mi?

Ancak, kazın ayağı öyle değil!

AB yanlısı olmak demek, ‘Kayıtsız ÅŸartsız Türk Milletine ait olan Ulusal EgemenliÄŸi’, Hıristiyan AB’ye teslime razı olmak demektir.

Yani, ‘AB’nin vesayetini’ kabul etmek demektir.

Prof. Dr. Levent Köker, ‘Kemalist vesayet’e karşı çıkıyor, ama ‘Hıristiyan AB vesayeti’nin ÅŸakÅŸakçılığını yapıyor!

- Prof. Dr. Levent Köker’in hukuk dersleri verdiÄŸi Gazi Ãœniversitesi, 30 Mart 2007 tarihinde AB’den sözde üç proje karşılığı toplam, 573.642,07 Avro hibe almıştır.

Þimdi aklınızdan hangi sorunun geçtiÄŸini biliyorum! Aman sakın, Prof. Dr. Levent Köker’e bu paraların kimlere, nerelere harcandığını sormayın! Çünkü ÅŸimdi o, televizyon kanallarında boy gösterip rol keserek, hazırlanmakta olan anayasa taslağını halkımıza yutturmaya çalışıyor!

AB’den hibe alan kurum ve kuruluÅŸlar, Anadolu’nun baÄŸrına sokulmuÅŸ birer Truva Atı’dır. Truva Atları, çok ateÅŸli AB yanlısı, yani AB Mandacısıdırlar.

– Gazi Ãœniversitesi’nde AB’nin Erasmus Programı uygulanmaktadır.


Bu programın temel amacı, hangi ülkede uygulanırsa uygulansın, o ülke çocuklarının ‘ulusal kimliklerini eritmek’tir. Gazi Ãœniversitesi’nde uygulanan Erasmus Programıyla, Türk çocuklarının ‘Türk kimlikleri’ eritilip yok edilmek istenmektedir. Türk çocuklarının kendilerini ‘Türk’ olarak deÄŸil, ‘Avrupalı’ olarak görüp hissetmeleri hedeflenmektedir. Türk çocukları, kendi kültür ve tarihlerini önce unutup sonra aÅŸağılayacaklar, bir süre sonra da Avrupa tarihi ve kültürü ile bütünleÅŸeceklerdir.

Bu dönüşüme, Erasmus Programının ‘Avrupa Boyutu’ (European Dimension) adı verilmektedir.

– Erasmus Programını uygulayan profesörlere, ‘Erasmus Profesörü’ denilmektedir. Bu nedenle, Prof. Dr. Levent Köker de bir Erasmus Profesörüdür. Erasmus Profesörleri, doÄŸal olarak AB Mandacısıdırlar. Prof. Dr. Levent Köker de bir AB Mandacısıdır.

* Prof. Dr. Zühtü Arslan

- Polis Akademisi’nde Anayasa Hukuku dersleri vermektedir.

– AB kurumlarıyla çok yakın iliÅŸkiler içinde olan Prof. Dr. Zühtü Arslan, ÅŸu projelerde çalışmıştır:

*** Avrupa Birliği Komisyonu tarafından desteklenen,

“Türkiye’de Ä°fade Özgürlüğü”

konulu projede uzman ve kitap yazarı olarak yer aldı (2001-2003).

Bu kitap için Prof. Dr. Zühtü Arslan, AB’den ne kadar para aldı?

Bu sorunun cevabını öğrenmek için kendisini onlarca kere telefonla aradım, cevap vermedi. Aradığıma dair notlar bıraktım, hiç oralı olmadı. Cep telefonuna mesaj yolladım, umursamadı.

Hem yakın arkadaşı hem de Polis Akademisi Güvenlik Birimleri Müdürü Prof. Dr. Ä°brahim Cerrah’a aracı olması için baÅŸvurdum. Hem telefonda rica ettim hem de e-posta gönderip dileÄŸimi tekrarladım, ne yazık ki ondan da cevap alamadım.

AB ile çalışmış olmalarından kıvançla söz eden bu profesörlere, ne kadar Avro aldıklarını sorduğumda, sağır duvarlara dönüşüyorlardı!

*** Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından desteklenen

“Dinlerarası Ä°iÅŸkiler: Seküler ve Demokratik bir Sistemde Barış İçinde Birarada VaroluÅŸ Arayışı”

başlıklı projede kitap yazarı olarak yer aldı. (2004).

Bu kitabı için Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın ne kadar Avro almış olduÄŸunu öğrenemedim. AB’yi överken ya da baÅŸları sıkıştığında ‘hesap verebilirlik, ÅŸeffaflık, hukukun üstünlüğü, demokrasi…’ sözcüklerini ağızlarından hiç eksik etmeyenler, konu kendilerinin ne kadar para aldığına geldiÄŸinde, ne ÅŸeffaflık tanıyorlardı ne de hesap verebilirlik!

*** Avrupa Konseyi’nin

“Kolluk ve Ä°nsan Hakları-2000 Ötesi” (“Police and Human Rights-Beyond 2000”) programı çerçevesinde “EÄŸitimcilerin EÄŸitimi (“Train the Trainers”) projesinde uzman öğretim üyesi olarak çalıştı.

Bu projedeki çalışmları karşılığında Prof. Dr. Zühtü Arslan’nın para alıp almadığını aldıysa ne kadar aldığını hiç bilmiyoruz, çünkü bir develet sırrı gibi saklıyor!

***Ä°ngiliz BüyükelçiliÄŸi ile İçiÅŸleri Bakanlığı’nın ortaklaÅŸa yürüttüğü

“Mülki Amirlerin Kolluk Denetim Kapasitesinin Artırılması”

konulu projede uzman olarak yer almaktadır.

Yeni anayasa taslağını hazırlayan komisyon üyesi Prof. Dr. Zühtü Arslan, çeÅŸitli televizyon kanallarında boy gösterip demokrasi, ÅŸeffaflık, ifade özgürlüğü gibi kavramlardan ağız dolu söz edip rol kesiyor, ama yazdığı kitaplar, yaptığı projeler karşılığı AB’den ve diÄŸer kurumlardan kaç para aldığı sorulduÄŸunda, ‘Üç Maymunlar’ı oynuyor!

- Prof. Dr. Zühtü Arslan, Türkiye Ekonomik Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yürütülen,

“Türkiye’de Güvenlik Sektörü-Almanak/2005”

projesinde, “Hükümet” bölümünün yazımından sorumlu yazar olarak yer almıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nın siyasetteki rolünü tartışmaya açan bu projedeki makaleleri nedeniyle, Polis Akademisi’ndeki ÅŸu öğretim üyleri hakkında soruÅŸturma açılmıştı:

Prof. Dr. İbrahim Cerrah (Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Müdürü),
Doç. Dr. Bedri Eryılmaz (Enstitü Müdür Yardımcısı),
Doç. Dr. Zühtü Arslan (Ana Bilim Dalı Başkanı),
Doç. Dr. Önder Aytaç (Güvenlik Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı) ve
Doç. Dr. Ertan Beşe (Öğretim Üyesi).

Bu kişiler savunmalarında özetle şunları söylüyorlardı:

“AB yolunda ilerleyen Türkiye’de hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, ÅŸeffaflık ve demokratik gözetim olmazsa olmaz unsurlardır… Ä°yi niyetle yazdığımız makaleler yüzünden ceza alırsak, bu Türkiye’yi AB nezdinde sıkıntıya sokar.”3

Görüyorsunuz deÄŸil mi, sıkıştıklarında hemen gelsin ÅŸeffaflık, demokratik gözetim, hesap verebilirlik…

Peki, biz de sizlerin AB’den ne kadar para aldığınızı iyi niyetle sorduÄŸumuzda niçin cevap vermiyorsunuz, sığındığınız o kutsal deÄŸerler nereye gidiyor?

Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın makale yazarak projesine katkıda bulunduÄŸu TESEV’in dosyası hayli kabarıktır. Kısaca bir göz atalım.

** TESEV, AB’den sözde iki proje karşılığı 686.129 Avro hibe almıştır.4

AB’den hibe alan kurum ve kuruluÅŸlar, Türkiye’nin baÄŸrına soklulmuÅŸ birer Truva Atı’dır. Truva Atları, kayıtsız ÅŸartsız AB yanlısı, yani AB Mandacısıdırlar.

** ‘Türkiye’de sivil hareketinde, hangi taşı kaldırsanız altından TESEV çıkıyor. TESEV’de hangi projeye ya da yönetim kademesine baksanız, içinde eski devlet görevlileri, eski solcular, eski ve yeni sosyal demokratlar, eski ve yeni iÅŸadamları, büyük ÅŸirketlerin dışarda ve özellikle Amerika’da eÄŸitim görmüş profesyonel yöneticileri, türlü boydan vakıfçıları, dolarlı akademik projelerin başında yer alan ABD eÄŸitimli profesörler çıkıyor.’5

ABD deÄŸil, Ä°ngiltere eÄŸitimli Prof. Dr. Zühtü Arslan, Soros’tan da para alan TESEV’in ‘Almanak/2005’ projesinde çalıştığını, internette yayınlanan özgeçmiÅŸinde halka açıklıyor, ama bu emeÄŸinin karşılığı para alıp almadığını, aldıysa ne kadar aldığından söz etmiyor!

Peki, o dillerinden düşürmedikleri şeffaflık ilkesi nerede?

– Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın Anayasa Hukuku dersleri verdiÄŸi Polis Akademisi’nde AB’nin Erasmus Programı uygulanmaktadır.

Hangi ülkenin üniversitesinde uygulanırsa uygulansın, bu programın amacı o ülke çocuklarının ‘ulusal kimliklerini eritmek’, onun yerine ‘Avrupa kimliÄŸi’ yerleÅŸtirmektir.

Polis Akademisi’nde Erasmus Programı uygulayan Prof. Dr. Zühtü Arslan da, Türk çocuklarına kendi kültür ve tarihlerini unutturmaya, onları Avrupa tarihi ve Hıristiyan Avrupa kültürüyle bütünleÅŸtirmeye çalışmaktadır.


– Erasmus Programını uygulayan profesörlere Erasmus Profesörü denildiÄŸinden, Prof. Dr. Zühtü Arslan da bir Erasmus Profesörüdür. Erasmus profesörleri doÄŸal olarak AB Mandacısı olduÄŸundan, Prof. Dr. Zühtü Arsaln da bir AB Mandacısıdır.

* Prof. Dr. Yavuz Atar

- Selçuk Ãœniversitesi’nde Anayasa Hukuku dersleri vermektedir.

– Selçuk Ãœniversitesi ve Konya Ticaret Odası iÅŸbirliÄŸi yaparak, sözde iki proje karÅŸlığı AB’den toplam 380.797,91 Avro hibe almışlardır.6

Þimdi biz Prof. Dr. Yavuz Atar’a sorsak, AB’den alınan hibeler Selçuk Ãœniversitesi ile Konya Ticaret Odası arasında nasıl kırışıldı diye, bize cevap veremez! Çünkü AB’yle para iliÅŸkileri bir sır gibi saklanır.

– Selçuk Ãœniversitesi, ‘Süt Ä°neÄŸi YetiÅŸtiricileri EÄŸitim Projesi’ adı altında AB’den 99.072,10 Avro hibe almıştır.

Demek ki, Selçuk Ãœniversitesi’nin Veteriner Fakültesi, Hıristiyan AB’ye el açmadan, süt ineÄŸi yetiÅŸtiricilerine eÄŸitim bile veremiyor!

Peki, yüz bin Avro’ya yakın hibe kimlere, nasıl dağıtılmış, iÅŸin o yönünü hiç karıştırmayın, ÅŸimdi iÅŸimiz yeni anayasa taslağı hazırlamak!

– Selçuk Ãœniversitesi’nde AB’nin Erasmus Programı uygulanmaktadır. Önemi nedeniyle yukarıda sık sık tekrarladık, Erasmus Programı, bir ‘ulusal kimlik eritme’ uygulamasıdır. – Erasmus Programını uygulayan profesörlere, Erasmus Profesörü denildiÄŸinden, Prof. Dr. Yavuz Atar da bir Erasmus Profesörüdür. Her Erasmus Profesörü gibi de, doÄŸal olarak bir AB Mandacısıdır.

* Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem

- Dicle Ãœniversitesinde hukuk dersleri vermektedir.

– Dicle Ãœniversitesi, Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediyesi ile birlikte, ‘GüneÅŸ Evi EÄŸitim ve Uygulama Parkı Projesi’ adı altında, 27 Haziran 2007’de AB’den 78.705 Avro hibe almıştır.

Bu hibenin Dicle Ãœniversitesi ile Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediyesi arasında nasıl paylaÅŸtırıldığını sakın Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem’e sormayın!

O şimdi çok daha büyük işlerle uğraşıyor, 70 milyonun anayasasını hazırlıyor!

– Dicle Ãœniversitesi’nde Erasmus Programı uygulanmaktadır. Bu programla, Türk çocuklarının ulusal kimlikleri eritilmekte, onun yerine Avrupalı kimliÄŸi yerleÅŸtirilmeye çalışılmaktadır.

– Bir Erasmus Profesörü olan Fazıl Hüsnü Erdem, AB Mandacısıdır.

* Doç Dr. Serap Yazıcı

- Bilgi Ãœniversitesi’nde öğretim görevlisidir.

– Bilgi Ãœniversitesi’nin kurucularını tanıyalım:

* OÄŸuz Özerden: 900’lü hatlarla ‘seks kanalları’ açarak para sahibi olmuÅŸtur.
* Bülent Akarcalı: AB’den sözde üç proje karşılığı 903.098,48 Avro hibe alan Türk Demokrasi Vakfı (TDV)’nin kurucularındandır.
* Zafer Mutlu: Batık Etibank’ın sahibi Dinç Bilgin’in adamıdır.
* Prof. Dr. Asaf SavaÅŸ Akat: Erasmus Profesörü, AB Mandacısı, televizyon izleyicileri tarafından ‘Televole profesörü’ olarak adlandırılmaktadır.
* Prof. Dr. Toktamış Ateş: Þeriatçılarla canciğer kuzu sarması, Atatürkçü, Türkiye-Avrupa Vakfı Danışma Kurulu üyesi, AB Mandacısı.

– Bilgi Ãœniversitesi’nde eÄŸitim dili, Ä°ngilizcedir. Burada, Türk çocuklarına önce dillerini unutturmak istenilmektedir. Çok örneÄŸi vardır, anadilini unutmuÅŸ toplumların sömürgeleÅŸtirilmesi çok kolay olmaktadır.

– Bilgi Ãœniversitesi’nde, Erasmus Programı uygulanmaktadır. Anadili unutturulacak Türk çocuklarının ulusal kimlikleri bu programla eritlilecektir. Bu çocuklar bir süre sonra dillerini, tarih ve kültürlerini aÅŸağılayacak, Hıristiyan Avrupa tarihi ve kültürü ile bütünleÅŸeceklerdir.

– Erasmus Programı uygulayan Doç. Dr. Serap Yazıcı, bir AB Mandacısıdır.

Ortak Özellikleri

Yukarıdaki özet bilgilerden sonra, AKP adına yeni anayasa taslağı hazırlayan komisyonun altı üyesinin ortak özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.

* Hepsi üniversitelerde öğretim üyesidir. Hepsi de Hıristiyan AB’nin Erasmus Programını uygulamaktadır.
* Hepsi Kemalizm karşıtıdır.
* Hepsi AB Mandacısıdır.
* Ya doÄŸrudan ya da dolaylı olarak AB’den hibe, parasal destek almışlardır/almaktadırlar.
* Hepsi de İslamcı basın tarafından desteklenmektedirler. İşaretler, Fethullahçılarla, öteki tarikatlarla ilişkileri olduğunu göstermektedir.7

Asıl Hedef


Yeni anayasa taslağının ‘Egemenlik’ üst baÅŸlığı altındaki maddelerini okuyalım.

Madde 5 – (1). Egemenlik kayıtsız ve ÅŸartsız Milletindir.
(2). Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır.
(3). Egemenliğin kullanlılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
(4). Milletlerarası ve milletlerüstü kuruluşlara üyelikten kaynaklanan sınırlamalar saklıdır.


5. Maddenin ilk üç bölümünü okuduğunuzda rahatlayabilir, Ulusal Egemenlik hakkımıza dokunulmamış diye düşünebilirsiniz. Ama gerçek, bunun tam tersidir!
5. Maddenin en altına, 4. bölüme yerleştirilen cümleyi bir kez daha okuyalım.

“Madde 5 – (4). Milletlerarası ve milletlerüstü kuruluÅŸlara üyelikten kaynaklanan sınırlamalar saklıdır.


Peki, ‘milletlerüstü’ kuruluÅŸ ne demektir?


Avrupa BirliÄŸi (AB) demektir!

Yukarıdaki madde, Ulusal Egemenliğimizin temeline yerleştirilmiş bir dinamittir! Çünkü bu maddenin tam açık anlamı şudur:

‘Egemenlik, üyelik gerekçesiyle AB’ye devredilebilir’.

Yeni anayasa taslağını hazırlayan, ‘bir Yahudi gibi kurnaz’8 komisyon üyeleri, Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye deveredilebileceÄŸi hükmünü, taslağın 5. maddesinin en altına sinsice gizlemiÅŸlerdir.


Mevcut anayasa ile, yani 1982 Anayasası ile Ulusal Egemenliğimizin devri asla mümkün değildir.

Ä°ÅŸte bu nedenle ben, ‘Avrupa BirliÄŸi Yanlıları Anayasal Düzeni DeÄŸiÅŸtirmek Ä°stiyorlar!’9 baÅŸlıklı makalemde, AB Mandacılarının 1982 Anayasasındaki, Ulusal EgemenliÄŸimizi güvence altına alan, 6, 7, 8, 9, 81 ve 102. maddelerini zorla deÄŸiÅŸtirmek istediklerini öngörmüş, bu eylem içinde olanların ‘vatana ihanete teÅŸebbüsten’ yargılanmalarını talep etmiÅŸtim.

Ancak açıkça görülmektedir ki, ‘bir Yahudi gibi kurnaz’ komisyon üyeleri, Ulusal EgemenliÄŸin devri önünde duran 6, 7, 8, 9, 81 ve 102. maddelerin tek tek deÄŸiÅŸtirilmesi risk ve zahmetine girmiyorlar, hepsini birden bir çırpıda kaldırıyorlar!

Yeni bir anayasa hazırlamaktaki temel amaç, ‘Kayıtsız Þartsız Türk Milletine ait olan Ulusal EgemenliÄŸin’ Hıristiyan AB’ye devredilebilmesini saÄŸlamaktır.


İşte bu korkunç gerçek, Türk Milletinden saklanmakta, gözlerden kaçırılmaya çalışılmaktadır.


Nasıl mı?

Bir örnek verelim.

23 Eylül 2007 Pazar günü, TV8’de Sedat YazıcıoÄŸlu’nun sunduÄŸu ‘SaÄŸduyu Programı’nın konusu ÅŸuydu: ‘Yeni Anayasa Taslağı’.

Bu konuyu tartışacak stüdyo konukları ise şunlardı:

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk (Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eski Adalet Bakanı),
Prof. Dr. Zühtü Arslan (Polis Akademisi Öğretim Üyesi) ve Sadullah Ergin (AKP milletvekili, AKP Grup Başkan Vekili).


Tartışmada sıra, EgemenliÄŸin AB’ye devredilmesi konusuna gelince, çarçabuk geçiÅŸtirildi, hiç karşı çıkan olmadı.

Bülent Ecevit’in ünlü adalet bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk de diÄŸer iki konukla aynı görüşteydi! EgemenliÄŸin AB’ye devredilmesi konusunu hızla geçen konuklar;

“Gelelim asıl kıyametin koptuÄŸu yere, başörtüsü konusuna!”

diyerek gerçek yüzlerini gösterdiler. Bu ünlü konukların gözünde, Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye devri deÄŸil, asıl başörtüsü kıyamet koparıyormuÅŸ!

Konuklardan biri:

“Başörtüsü, üniversitelerde serbest olacak mı?”

diye soruyor, öteki:

“Türkiye; Ä°ran, Cezayir, Malezya olur mu?”

diye sözde kaygılarını dile getiriyor ve tartışma bu eksende sürüyordu…

Artık şu gerçek açıkça ortaya çıkmıştır.

22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde ve hemen sonraki cumhurbaÅŸkanı seçiminde Türbanı öne çıkaran Mandacılar, yeni anayasa taslağı hazırlanırken de aynı taktiÄŸi uygulamakta, yüz binlerce ÅŸehit ve gazimizin kanıyla kazandığımız Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye devredileceÄŸi kararının da üzerini Türbanla örterek halkımızı kandırmak, aldatmak ve uyutmak istemektedirler.

Bu hıyanet içerisinde olanlar, yalnız yukarıda sözünü ettiğimiz televizyon programının konukları değildir.


Üniversite rektörleri de yeni anayasa taslağına bakın nasıl karşı çıkıyorlardı.


“Rektörler, Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinde türban konusunda sert tepki göstermeye hazırlanıyorlar. Rektörler, Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinde üniversitelere türbanla giriÅŸin serbest bırakılması halinde Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne gidecekler”.10

Rektörler, Ulusal Egemenliğimizin devrine karşı değiller.

Peki, ulus devlet yıkıldıktan, ulusal egemenlik elden gittikten sonra, ulus olma niteliğininin yitiririleceğini, Türk Ulusunun köleleşmiş sıradan bir halk topluluğuna dönüşeceğini, bu anlı şanlı üniversite rektörleri bilmiyorlar mı?

Öyle bir topluluğun içinde, kimilerinin türban, kimilerinin de sarık bağlamasının hiçbir önemi kalmayacağını göremiyorlar mı?

Ãœniversite rektörlerinin tamamı, Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye devredilmesinde görüş ve karar birliÄŸi içerisindedirler. Ancak bunu açıkça Türk Milletine ÅŸimdilik söylemiyorlar, ‘bir Yahudi kurnazlığıyla’ bu gerçeÄŸi Türk Milletinden saklayıp üzerini türbanla örtüyorlar…

Cumhuriyet BaÅŸsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın uyarısı bir gazetede manÅŸet oluyor:

“Türban yasallaÅŸamaz. Cumhuriyet BaÅŸsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, hem Türkiye mahkemelerinin hem de AÄ°HM’nin yasakladığı türban gibi fiillerin yasalaÅŸtırılmaması gerektiÄŸini vurguladı. Yalçınkaya, anayasanın temel ilkelerinin sıralandığı baÅŸlangıç bölümünün de deÄŸiÅŸtirilemeyeceÄŸini belirtti”.11

Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, mevcut anayasamızdaki ulusal egemenliğimizi güvence altına alan 6, 7, 8, 9, 81 ve 102. maddelerin de değiştirilemeyeceğini söylemiyor!

Bütün kaygısı, tasası ‘Türban’!

Cumhuriyet BaÅŸsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye tesliminden yana mı?

Eğer değilse, neden asıl dikkatleri, yeni anayasa taslağında Ulusal Egemenliğimizin devredilme tehlikesiyle karşı karşıya olunduğu gerçeğine çekmiyor?

Ulusal Egemenliğimiz; ulsumuzun onurlu ve şerefli yaşamasını sağlayan en temel değerimizdir.

Ulusal onur ve şerefini kaybetmiş, Hıristiyan Avrupalının sömürgesi durumuna düşmüş sıradan bir halk topluluğunda, kadınların başında türban olsa ne yazar!

Son zamanlarda sıradışı açıklamalarıyla dikkatleri üzerine çeken eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da yeni anayasa taslağı üzerinde görüşlerini açıklıyor.

“Bu bir sivil anayasa hazırlığı deÄŸil, sivil darbedir. Dinci oligarÅŸik bir yapının teÅŸebbüsüdür. Bu sivil darbe teÅŸebbüsüne sadece sivil toplum örgütlerinin deÄŸil, laik demokratik Cumhuriyetin inanmış her vatandaşının, her yurttaşının her türlü olanakla ve kendi gücüyle karşı çıkması ÅŸarttır”.12

Aralarında laiklik ilkesinin de bulunduğu Cumhuriyet Devrimleri, bir bütündür. Gerçek Cumhuriyet Devrimcileri, devrimlerin tümüne birden sahip çıkar, tümünü birden korur ve savunur.


Aralarında laiklik ilkesinin de bulunduğu Cumhuriyet Devrimlerinin temelinde, Ulusal Egemenliğimiz bulunmaktadır.

Ulusal EgemenliÄŸimizi Hıristiyan AB’ye devretmek demek, Cumhuriyet Devrimlerini temelden yıkmak demektir!

Ulusal Egemenliğimiz elimizden gittikten, Cumhuriyet Devrimleri temelden yıkıldıktan sonra, onlardan biri olan laiklik ilkesini korumak mümkün olabilir mi?

İşte bu nedenle, gerçek cumhuriyetçilerin, laiklik ilkesini koruyabilmek için, her şeyden önce Ulusal Egemenliğimize sahip çıkmaları, korumaları ve savunmaları gerekmez mi?

Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, yeni anayasa taslağına Ulusal Egemenliğimizin devredilmesine olanak sağlayan bir maddenin sinsice yerleştirilmiş olmasından neden hiç söz etmiyor!

Sabih KanadoÄŸlu’ndan, Ulusal EgemenliÄŸimizi Hıristiyan AB’ye devretmeye hazırlanan iktidara ve her alandaki yandaÅŸlarına karşı tüm Türk Milletini ayaklanmaya çağırmasını beklemez miydiniz?


Yeni anayasa taslağındaki, Ulusal EgemenliÄŸimizin Hıristiyan AB’ye devredilmesine olanak saÄŸlayan maddesine; CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan, Hükümet, Milletvekilleri, Genelkurmay, Yargı, TBMM’de temsil edilen siyasi partiler, iÅŸveren sendikaları, üç büyük işçi konfederasyonu, meslek odaları, üniversiteler ve medya karşı çıkmıyor!

Peki, bu Manda Anayasasına kim karşı çıkacak?

‘Atatürk’ün GençliÄŸe Hitabı’nın adını şöyle deÄŸiÅŸtirmeliyiz:

‘Atatürk’ün Türk GençliÄŸine Yazılı Görev Emri’.

Türk GençliÄŸi, kendilerine Büyük Devrimci Atatürk tarafından verilmiÅŸ olan ‘Yazılı Görev Emri’ni çok dikkatli okuyacaklar, gereÄŸini yapacaklar ve Manda Anayasasını yırtıp parçalayarak Tarihin çöplüğüne atacaklardır!

30 Eylül 2007

1 Yılmaz DikbaÅŸ, “Avrupa BirliÄŸi Tabuta Çakılan Son Çivi”, AsyaÅŸafak Yayınları, Ä°stanbul, Mayıs, 5. Baskı, sf.338-339

2 Hür Fikirler, “Levent Köker ile ‘Kemalizm’ üzerine…”, www.hurfikirler.com

3 Polis Haber, “Ceza AB’yi Kızdırır”, 27.10.2006, www.polis.web.tr/article_view.php?aid=2185

4 Yılmaz DikbaÅŸ, “Avrupa BirliÄŸi Tabuta Çakılan Son Çivi”, AsyaÞafak Yayınları, Ä°stanbul, Mayıs 2007, 5. baskı, sf.348

5 Mustafa Yıldırım, “Sivil ÖrümceÄŸin Ağında”, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Ä°stanbul, Þubat 2005, 5. Baskı, sf. 319

6 Yılmaz DikbaÅŸ, “Avrupa BirliÄŸi Tabuta Çakılan Son Çivi”, AsyaÞafak Yayınları, Ä°stanbul, Mayıs 2007, 5. Baskı, sf. 327

7 Özdemir Ä°nce, “Yeni Anayasa’nın ilginç taÅŸeronları”, Hürriyet, 11.09.2007

8 Bu bir Ä°ngilizce deyimdir: “Cunning like a Jew”.

9 Yılmaz DikbaÅŸ, “Avrupa BirliÄŸi Tabuta Çakılan Son Çivi”, AsyaÞafak Yayınları, Ä°stanbul, Mayıs 2007,
5. Baskı, sf.713

10 “Rektörlerin Türban Tepkisi”, Yeni Adana, 19 Eylül 2007

11 Cumhuriyet, 20 Eylül 2007

12 Cumhuriyet, 30 Eylül 2007


www.acikistihbarat.com
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11194
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 06 Oct 2007 0:07    Sujet du message: Répondre en citant

Bilkent Ãœniversitesi’nde öğrenim dili, Ä°ngilizcedir.
Amaç, Türk çocuklarına önce anadilini unutturmaktır. Bu yöntem, sömürgecilerin en temel uygulamalarındandır.


Tipki GSL ve GSU gibi mi ?

Rahmetli Inonu'nun tabiriyle hadi canim sende !

Anayasa tasligini kiritike etmenin yolu hazirliyanlara alttan vurarak mi olacak ? Seks kanallarindan para kazananin kurdugu universiteden gelince laf soylemeye hakkin yok demek !

Yahu bu prosedurun ve metnin elestirilecek oyle yani var ki bu çirkeflige ne gerek var. Ayni dinci gazetelerin "din" dersi almak istemeyen çocuugu anasini babasini ve adreslerini teshir etmesi gibi bir sey...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 06 Oct 2007 0:43    Sujet du message: Répondre en citant

Hadi canim sende...demek ha???

Cevaplanmasi gereken soru: bu anayasa taslagi kime hizmet ediyor?
Türk ulusuna mi? Onu parçalamaya, ona mili kimligini unutturmak isteyenlere mi?
Laik, ulusal ve üniter Türk devletine mi? Onu parçalara bölmek isteyen, Atatürk'ün baskanliginda ve yüce önderliginde kurulan Cumhuriyet'i emperyalistlere peskes çekmek isteyen seriatcilara mi?

Yol ayirimi buradadir.
Bu bir akademik tartisma düzenine indirgenemez.
Türkiye'nin ve Türklerin gelecegini belirleyen bir KAVGA'dir.
Burada herkes taraftir.
Ya o taraf ya da bu taraf.
Bu kavgada tüm milliyetçiler, ulusalcilar tarafimdir, dostumdur, müttefikimdir.
Öbürleri de düsmanimdir.
Gaflet içinde dostlar varsa, onlari dalalet (sapiklik) ve hiyanetten korumak bize görevdir.
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 06 Oct 2007 16:53    Sujet du message: Répondre en citant

Tartismaniza katilmam dogru olmaz gibime geliyor ama Salih Bey sordugunuz hakli sorularin cevabi hazirlayicilarin ksilik ve ozel yasamlarini kotulemekten geçmiyor ki.

Note : Madem bu postte hem Murat Bey hem de Salih Bey var. Açikca Murat Beyi ayrimcilik yapmakla suçluyorum, bana gazete koselerini aynen buraya getirme diye uyarmisti ama Salih bey Bekir Coskun'dan baslayim birçok kose yazzini aynen kopyalamis. Olmadi.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group ¦ Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.