440 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 440
Membre(s) : 0
Total :440

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 15h55:52
murat_erpuyan : 1 jour, 15h58:16
SelimIII : 2 jours
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Emin Colaçan : 'Beni böyle kovdular ey halkım'
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Emin Colaçan : 'Beni böyle kovdular ey halkım'

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 06 Sep 2007 17:29    Sujet du message: Emin Colaçan : 'Beni böyle kovdular ey halkım' Répondre en citant

Istanbul dönüsümde merakla forumda bu konuda mesaj aradim ama, mafis!!!

Emin Cölaçan en son su yaziyi yayinladi Hürriyet'teki kösesinde ve sonra Dogan grubu tarafindan sepetlendi...

Emin ÇÖLAÞAN


Vay vay vay!..


ELİMDE İstanbul’da haftalık yayınlanan bir İslamcı dergi var. Seçim sonrasındaki iki ayrı kapağını burada görüyorsunuz. İlkinde Anıtkabir’e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk’ün mezarından ceset halinde çıkarılıyor.

Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: (Aslında Cumhuriyet rejimine küfrediliyor!)

"Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği."

* * *

Derginin Anıtkabir kapaklı sayısında, 19. sayfada bir haber. Bunları sizlerden özür dileyerek aynen veriyorum ki, herkes pisliğin boyutunu görsün. Haberin başlığı: "Dayılanan pezevenge kurşun yağdı."

"Kayseri’de seks dükkanı açarak Müslüman halkımıza meydan okuyan pezevengin kerhanesi kurşunlandı. Kayserili Müslümanlar bu orospu çocuğunun açtığı seks dükkanına giderek ’Ananın porno filmi var mı, eğer gelirse biz satın alacağız. Ananın donunu da dükkanın girişine as’ dediler.

Þimdi biz laiklerden öğrendiğimiz yöntemlerle para kazamayı öğrenen bu orospu çocuğunun anasının filminin vizyona giriş haberini bekliyoruz.

Müslüman Kayseri halkı bizi yanıltmadı ve pezevengin işyeri kurşunlandı. Onları tebrik ediyoruz.

Gün geçmiyor ki Laik Cumhuriyet’in Allahsız ve ahlaksız rejiminin pislikleri görülmesin. Cumhuriyet kazanımları!

’İlke ve inkılapların’ oluşturduğu bu manzara karşısında biz intikam yemini ettik.

Tek tek ve topyekun, hesabını bu dünyada görmek üzere Allah’tan memuriyet diliyoruz."

Bu yayınlar (hem de "Müslümanlık" adına) İstanbul’da Valiliğin, Savcılığın, Emniyet ve öteki ilgili makamların gözleri önünde yapılıyor.

Devlet var mı? Var, var!


14 agustos 2007

Ve zikredilen gerici basinda çikanlarin sureti :




_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]


Dernière édition par Salih_Bozok le 08 Oct 2007 10:52; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 08 Sep 2007 20:46    Sujet du message: Répondre en citant

Nedense kimseden bir tepki gelmedi....

Belki herkes okudu bunu tatilde?? Umarim öyledir...Yâni ben yeniden isitip getirdim buraya..

Ya da, en vahimi..kimsenin orasinda degil....

Bazi laik ve kemalist geçinenlerin de belki gizliden gizliye hosuna bile gidiyor.....

Bunu yalayip yutacak misiniz??

Ben küfür ettigim zaman agizlar pabuç gibi açiliyor.....

Emin Cölaçan, Ata'miza edilen küfürleri teshir ediyor..

Isinden sepet havasi çaliyorlar.....

Tepki verin be!

Gösterin satilmadiginizi!
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 12 Sep 2007 11:07    Sujet du message: Répondre en citant

Evet, bu topigi yeniden gündeme getiriyorum...

Emin Colaçan Ata'miza edilen küfürleri teshir etti ve ertesi günü isine son verildi.

Bu forumda konuya dikkat çekmeye çalistim..

Kimseden en küçük tepki gelmemesi beni düsündürüyor, ve de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna ve temel ilkelerine B.Oran gibilerin sürekli saldirilarina yer veren TE'ye de hiç elestirisiz kucak acilmaya devam edilmesi ikinci bir kaygi nedeni.

Basin ve ifade özgurlügü taraftari ve küfür karsitlari nalinci keseri mi oldu?

Iyi ki varsin Papatya...
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
antoni
Newbie
Newbie


Inscrit le: 11 Avr 2006
Messages: 20
Localisation: Sarcelles

MessagePosté le: 14 Sep 2007 18:07    Sujet du message: Répondre en citant

Cela va peut-être paraitre bizarre à certains mais il n'y a que deux chroniqueurs que je lisais dans le quotidien Hürriyet ...

Emin Cölasan
Bekir Coskun

Et il ne me reste plus que Bekir dont j'affectionne particulièrement les écrits subtils et empreints de poésie et d'humour ...

Quant à Cölasan, c'est vrai qu'il allait un peu trop franchement parfois et défendait des positions par trop tranchées voire même agaçantes mais j'aimais beaucoup le lire.

Antoni
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Sep 2007 16:19    Sujet du message: Répondre en citant

Alors nous partagions le même goût !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 08 Oct 2007 10:52    Sujet du message: 'Beni böyle kovdular ey halkım' Répondre en citant

'Beni böyle kovdular ey halkım'
AKSAM 8 ekim 2007



Ünlü gazeteci seçim döneminde muhalif yazılar yazmaması için uyarıldığını ve “Ne zamana kadar?” diye sorunca, “Köprüyü geçene kadar” yanıtını aldığını söylüyor. Emin Çölaşan’a, Aydın Doğan’ın memleketi Kelkit’e asılan Atatürk aleyhtarı pankartı köşesinde haber yapmasının “sonu getirdiği” aktarılmış

Hürriyet Gazetesi’nde 22 yıl çalıştıktan sonra işine son verilen Emin Çölaşan’ın, yarın raflarda yer alacak “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” adlı kitabında, günlerce tartışılacak diyaloglar yer alıyor. Çölaşan’ın aktarımına göre, seçim sürecinde AKP aleyhinde yazmamasını isteyen Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, “Ne zamana kadar?” sorusuna şu cevabı vermiş: “Tayyip cumhurbaşkanı olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılımlı bir adam, üzerimize bu kadar gelemez. Köprüyü geçene kadar...”

KIRILMA NOKTASI

Çölaşan, Aydın Doğan’la aralarındaki “kırılma noktası”nın ise, 27 Mayıs’taki köşesinde yer verdiği bir pankart haberi olduğunu söylüyor. Gümüşhane Kelkit’te asılan bu pankartta, “Alkollü sürücüler her gün trafik kazalarında hayat kaybediyor, kaybettiriyor” denildikten sonra Atatürk’ün resmi kullanılmış ve “Sizce suç kimde?” denilmiş.

Yazısında, “Atatürk düşmanlığının hangi boyutlara ulaştığını ve nasıl sinsice sergilendiğini bu fotoğrafta bire bir görüyorsunuz. Gümüşhane Valisi ve Kelkit Kaymakamı, bu afişi herhalde görmemişler! Görseler bile anlamını, verdiği mesajı kavramamışlar! Türkiye’de şimdi böyle oyunları çaktırmadan oynuyorlar” diyen Çölaşan, sonrasını şöyle aktarıyor:

“Bilmeden cami duvarına işemişim. Çünkü bizim patron Aydın Doğan Kelkitli... Bunu kovulma saatlerinden önce Ertuğrul söyledi. Kovulma sonrasında Sedat Ergin ‘Senin olayında kırılma noktası bu Kelkit yazısı oldu’ dedi. Onca sorun içerisinde bunun ne kadar doğru olduğunu bilemem. Belki de bir bahane idi. Her şey aklıma gelirdi de, Kelkit’in başıma iş açacağı doğrusu gelmezdi!”

ÖZKÖK: JONGLÖRÜM

Tecrübeli gazeteci, kitabında, 10 Mart 2004’te Özkök’ün Ankara Hilton’daki kral dairesinde Bekir Coşkun, Sedat Ergin ve kendisiyle yaptığı sohbette şunları söylediğini anlatıyor: “Bakın beyler gazeteyi yazar okutmaz, haber okutur. Biz hiçbir şey değiliz. Önemli olan haberlerdir. En baba yazar gazeteden ayrılsa tantanası bilemedin bir ay sürer ve unutulur. Hürriyet’i yönetmek Türkiye’yi yönetmekten çok daha zordur. Aslında gazetecilik yapmıyorum burada biliyor musunuz? Ben cambazım cambaz. Cambazlık yapıyorum. Siz bilmezsiniz. Benim zamanımın ancak yüzde 20’si gazetecilikle geçiyor. Yüzde 80’i cambazlıkla geçiyor. Benim karşımda patron var. Kızları var, damadı var. Hangisine dert anlatacağımı şaşırıyorum. Yediğim fırçaların haddi hesabı yok.Bakın benim yaptığım işi iyi bilin. Ben burada gazetecilik değil jonglörlük yapıyorum. Elimdeki beş topu yere düşürmeden havaya atıp tutuyorum.”

Çölaşan’a sunulan üç seçenek

AKP milletvekili Ömer Çelik ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı iki yazının ardından gelişen olayları ise Çölaşan şöyle aktarıyor: “Ertuğrul yine aramaya başladı: ‘Yine yazıyorsun bunları be kardeşim, bin defa rica ettim yazma diye. Ondan sonra başımıza bela açıyorsun. Geliyorum Ankara’ya’ dedi. 16 Ocak’ta geldi. Derhal konuya girdi.

‘Bak arkadaş, hükümetin POAÞ’ta üzerimize nasıl geldiğini görüyorsun. Biz de önlem almak zorundayız. Aydın Bey’in sana çok selamları ve ayrıca senden çok önemli bir ricası var. Dedi ki; ‘Emin benim eski arkadaşımdır, bunların kesin olarak iletilmesini istiyorum.’ Þimdi sana onları aynen aktaracağım ve karar vermeni isteyeceğim.

# Başbakan, Maliye Bakanı ve hükümet hakkında yazı yazma. Bizim bunlarla işimiz var.

# İstersen uzun süreli izne çık ve bir süre yazma.

# İstersen gazeteden tümüyle ayrıl. Bu takdirde Aydın Bey, sana yüklü bir para verecek. Patron diyor ki ‘Emin’e istediği her türlü olanağı sağlayalım, gelecek kaygısı olmasın.”

Sezer’le karşılaşma

KOVULMA olayının ardından 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, eşi Tansel Çölaşan’la telefonda görüşerek “geçmiş olsun” dediğini anlatan Çölaşan, Farabi’den Cinnah’a doğru yürürken Sezer’in konvoyuyla karşılaşmasını da kitabında şöyle anlatıyor: “Konvoy beni geçti, dört-beş metre ilerimde ve yolun ortasında birdenbire durdu. Þaşırmıştım. Siyah Mercedes’in sağ ön kapısı açıldı ve yaver inip selam durdu. Sonra sağ arka kapıyı açtı ve Ahmet Necdet Sezer aracından çıktı... Ayağımda kot pantolon, yaka bağır açık durumdayım. Sezer’le birbirimize doğru yürüdük. ‘Emin Bey, önce size geçmiş olsun diyorum. Hepimiz çok üzüldük başınıza gelene. Semra da çok üzüldü...”

Simavi telefon edip dert yandı

ESKİ patronu Erol Simavi’nin geçmiş olsun demek için aradıktan sonra söylediklerine, Çölaşan kitabında şöyle yer vermiş: “(Gazetenin başına elleriyle getirdiği Ertuğrul hakkında burada yazılması mümkün olmayan şeyler söylüyordu. Sonra içini döktü) Bak Çölaşan, param olsa inan ki şu yaşımda Babıali’ye dönüp gazete çıkaracağım. Param var ama bana yetecek kadar var. Senin olaydan sonra çok iyi bir promosyon verdikleri halde gazetenin satışı çok düştü. İnşallah ders almışlardır.”

Tekelleşme muhalefeti bitirdi

ÇÖLAÞAN, kitabında, Doğan Medya Grubu’nun tekelleşmesi konusunda da şunları söylüyor: “Doğan Medya Grubu’nda muhalefet yapan bir tek gazete vardı: Gözcü. Gün geldi, zarar ediyor gerekçesiyle onu da kapattılar. Patron, Vatan Gazetesi’ni de satın aldı. Sahip olduğu gazeteler, 2007 sonunda şöyle: Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal, Fanatik, Referans, Vatan. Yazılı basının yaklaşık yarısı. Tekelleşme denilen olayın ta kendisi. Sahip olduğu televizyon kanalları, (eksiğim olabilir) Kanal D, CNN Türk, Star TV. Öbür yanda POAÞ, İstanbul Hilton... Hilton arazisine gökdelenler dikmek için beklenen izinler... Enerji ihaleleri, özelleştirme işleri, yurtdışında satın alınan şirketler. Grup çok büyümüş, büyüdükçe AKP hükümetine olan ihtiyacı artmıştı. Muhalefet yapmak mümkün değildi.”

FETHULLAH GÜLEN UYARISI

KİTAPTA, 12 Kasım 2004’te Fettullah Gülen ile ilgili yazısı üzerine Özkök’le yaptığı telefon görüşmesini, Çölaşan şöyle anlatıyor:

Ertuğrul otelden aradı:

- Yav, gözünü seveyim. Fettullah Gülen’le, Zaman Gazetesi’yle ilgili bir şey yazma.

- Niçin bir şey mi oldu? Onlar da yasak kapsamına mı alındı?

- Zaman Gazetesi’nin dağıtımını biz yapıyoruz. Her gün 500 bin gazetenin dağıtım parasını alıyoruz. Herifleri ürkütüp kaçırırsak, Sabah’ın dağıtım şirketiyle anlaşırlar. Çok büyük para kaybederiz. Senin anlayışına havale ediyorum.

- Eh yani bu kadarına pes diyorum.

- Lütfen bundan sonra bunlara dokunma.

ABDULLAH ILIMLI, BiZi ANLAR

Çölaşan ve Özkök arasında, sansürün süresi için şu konuşma geçmiş:

# Peki ne zaman bitecek bu sıkıntılı dönem?

- Tayyip cumhurbaşkanı olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılılmlı bir adam. Söylediğimizi anlar. O zamana kadar biraz ılımlı gidelim. Köprüyü geçene kadar... Abdullah üzerimize bu kadar gelmez. Þimdi Tayyip bizi batırmaya çalışıyor.

# Peki cumhurbaşkanlığı konusuda Doğan Grubu olarak nasıl bir tavır alacaksınız?

- Sessiz kalacağız, destek vermeyeceğiz ama karşı da çıkmayacağız. Bunlar bizi batıracak. Þu POAÞ olayında üzerimize nasıl geldiklerini gör. Ama Aydın Bey de kinleniyor. Zamanı gelince bunların (...)
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Orcun
Expert
Expert


Inscrit le: 04 Déc 2006
Messages: 225

MessagePosté le: 08 Oct 2007 21:43    Sujet du message: Répondre en citant

BU GERCEKLERI HERKEZ BILMESI GEREKIR

Ve paylasim için tesekkürler Salih_Baba, sen olmasan valla nerden bilecektim

Bu arada hangi gazeteleri bana tavsiye edersin Salih amca
Ben Hurriyet okuyordum, artik Vatan'a geçtim, simdi Aksam'i ögrendim.
TV ise KanalD, CNNT'nin Allah C. versin, TRT desen, ATV ise 12 sehit aksami tam kadro Ibo show ve GÖBEK vardi, Star ayni...
Bi tek Habertürk ve Kanaltürk yayinlarini kestiler sehit haberleri gelirken.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Oct 2007 0:25    Sujet du message: Répondre en citant

Sevgili kardesim
Bak ben sana kardesim diyorum..sen bana baba..amca.. yani iyice moruk olduk gözünde.. Gerçek olan da o herhalde..
Yahu ben bütün gazeteleri bir gözden geçiriyorum, hiç birine tam inanmadan..
Hepsinde -yani bazilari hariç, Vakit, Zaman, Yeni Safak falan...-sevdigim yazarlar var.. Vatan'da Mine, mesela..
Yeniçag'da Altemur abimi okuyup sonra bu foruma tasiyorum.
Cumhuriyet'e de göz atiyorum...Parali abonelik gerekiyor..
TV'yi çanaktan aliyorum, çogu can sikiyor, magazinler, televoleler, kim kimi becerdi, Müjde Ar'in gazoz kapagini ilk kim açti (ciddi..kendi anlatmis...Bedri açti ama içine akitmadi diyor...Clinton gibi olmus herhalde...uff yine sansür edecek Murat baba...).
Yani sana umut verecegim bir durum yok. Durum bok...
Saglicakla kal yine de..
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Oct 2007 9:10    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet gazetesi 9 ekim 2007

Gazeteci-yazar Çölaşan AKP iktidarı döneminde medyada yaşanan baskıları ve 'kovuluşu'nun perde arkasını kitaplaştırdı
'Kovulduk ey halkım unutma bizi'

Çölaşan, 30 yıllık gazetecilik yaşamının sayısız belge açıkladığı, gündem yarattığı, gerçekleri ortaya koyduğu, hakkında yüklü tazminat davaları açıldığı fırtınalı ve bir o kadar da başarılı dönemini geçirdiği Hürriyet dönemine "kovulmayla" nokta konulmasını tüm açıklığıyla anlattı.

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hürriyet gazetesindeki yazılarına son verildiğini, bir yemekte gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök 'ten sözlü olarak öğrenen, resmi olarak gazeteden ayrıldığı 31 Ağustos'tan bu yana konu hakkındaki ayrıntıları konuşmayan Emin Çölaşan , "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi" adlı kitabında olayın perde arkasını yazdı. Çölaşan kitabında, AKP iktidarıyla birlikte kendisine uygulanan baskı ve sansürü belgeleriyle ve çarpıcı diyaloglarla anlattı.

Çölaşan'ın meslek yaşamının 22 yılını geçirdiği, 18 yıl köşe yazdığı Hürriyet'ten kendi deyimiyle "kovuluşu" Türkiye gündeminde uzun süre yer aldı. Çölaşan, 30 yıllık gazetecilik yaşamının Hürriyet dönemine "kovulmayla" nokta konulmasını tüm açıklığıyla anlattı. Çölaşan'ın, Hürriyet'ten resmen ayrıldığı 31 Ağustos 2007'nin ardından, bir ayda yazdığı kitabı "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi" Bilgi Yayınevi'nden çıktı. Çölaşan kitabında, "Hürriyet'te AKP iktidarı döneminde neler olduğunu, nasıl kovulduğunu, kovulma öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını, basındaki iktidar korkusunu, baskıyı, sansürü" bir "medya belgeseli" tadında aktarıyor okuyucuya.
'Büyük işler sorun oldu'

Çölaşan, Aydın Doğan 'ın AKP döneminde çok büyüdüğünü ve girdiği büyük işler nedeniyle sorunlarının arttığını, vergi belalarıyla karşı karşıya kaldığını belirtiyor. "Giderek yıprandı. Yıprandıkça, başına işler açıldıkça duygusallaştı. Yayıncılık ve gazetecilik, patron açısından ikinci plana düştü. Öteki işler öne çıktı. Yayıncılık, kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmaya başlandı" diyen Çölaşan, 3 Kasım 2002'den sonra her şeyin değiştiğini ve Doğan'dan ilk uyarıyı 24 Temmuz 2004'te bir mektupla aldığını ifade ediyor. Çölaşan, Eylül 2003'te aldığı ilk sözlü uyarıyı, aralarında yaşanan diyaloğu şöyle aktarıyor:

"- ...Yazılarında çok acımasız gidiyorsun. Hükümeti çok eleştiriyorsun. Bunlar sende takıntı oldu. Hep aynı konuları yazıyorsun. Kişisel kavganı benim gazetemde yapıyorsun. Bunu yaptırmam. Hakkında bir sürü dava açılıyor.

- Benim hangi kişisel kavgam var? Herkes hakkında, herkes dava açıyor Aydın Bey. Þu anda bizim gazeteler ve televizyonlar hakkında açılmış neredeyse bin adet dava var.

- Yumuşak yaz. Senin yüzünden ben yara alıyorum. Çarmıha germe. Beni gereksiz yere hükümetle kavgaya sürüklemeye çalışıyorsun. Sana iki ay önce mektup yazıp uyardım.

- Ben aynı doğrultuda yazılar yazıyorum; sizi niye kavgaya yönelteyim ki?

- Bak dinle beni; ekonomi iyi gidiyor. Ben özelleştirmeden yanayım. Bazı kaygılarım var ama.. bunlar olsa bile niye senin yüzünden durup dururken iktidarla kavga edeyim? Sen ve senin gibilerle mutabık değilim..."
Özkök müdahalesi

Ertuğrul Özkök'ün 2003'te yazılarıyla oynamaya başladığını anlatan Çölaşan, durumu ancak ertesi gün yazısı yayımlandığında gördüğünü belirtiyor. Özkök'ün yazılarına müdahalesini Çölaşan; "Telefon açıp uyarıyordum. Bu yaptığının çok çirkin ve saygısızca bir davranış olduğunu söylüyordum. Bir daha yapmayacağı konusunda söz veriyor, yemin ediyordu. Bazen beni arıyor, hele yazımda Başbakan, Maliye Bakanı ve hükümete eleştiri varsa pazarlık yapıyordu. 'Yav şu cümleyi çıkaralım, bu şöyle olsun, arkadaşının hatırını kırma, sana arkadaşça yalvarıyorum' gibi sözlerle gönlümü alıp beni razı etmeye çalışıyordu. Bazısını kabul ediyordum, bazısını etmiyordum. Böyle tuhaf ve çirkin bir ilişkiye girmiştik" ifadeleriyle anlatıyor.
'Yazıları okumam'

Çölaşan, 11 Mart 2004'te, yerel seçimlere 17 gün kala Aydın Doğan ile arasında geçen bir başka konuşmayı ise kitabında şöyle yazdı:

"- ...Yazılarım bana haber vermeden makaslanıyor.

- Eee, makaslanır. Ertuğrul'un hakkıdır makaslamak.

- Ama şu AKP dönemine kadar hiç böyle şey olmamıştı. Gazetede birileri her gün Rauf Denktaş 'a bindiriyor, Belçika'dan yazan biri Cumhuriyet rejimiyle, Atatürk 'le alay ediyor ama onlara dokunan yok. Onlar aynen giriyor. Makaslanan tek yazar benim.

- Ben o yazıları okumam. Ben gazetelerimde çıkan çoğu yazıları okumam. Onun için ne yazdıklarını bilmiyorum.

- Hatırlıyor musunuz; Hürriyet'i aldığınız zaman bize topluca bir konuşma yapmıştınız; 'Ben Atatürkçü, milliyetçi adamım' demiştiniz. Þimdi sizin o ilkelerinizi gazetede birileri sürekli çiğniyor.

- Bak sana bir şey daha söyleyeyim. Geçenlerde topalın dergisinden alıntı yaptın köşende. Ben buna izin vermem.

- Topal kim?

- Doğu Perinçek .

- Evet, gayet normal bir alıntı idi. Alıntı her yerden yapılır.

- Bak sevgilim, sen bizim gazetenin en çok okunan yazarı idin. Ben bu konuda gizli araştırmalar yaptırırım. Bu takıntılı yazılarından sonra, artık en çok okunan değilsin.

- Aman Aydın Bey, dün Ertuğrul'a göstermiştim ama önemsemedi. Bakın şu bir hafta içerisinde okurlardan gelen binlerce mesaj işte şu yığında. Ne olur, merakınızdan şöyle bir göz atın hiç değilse.. ya da bunları size vereyim, İstanbul'a götürün ve güvendiğiniz birine okutun. Hürriyet okurları işte bu yığınlarda. Hepsi belgeli.

- Sen onları boş ver. Türkiye'de birkaç yüz kişi vardır, habire mesaj gönderip gaz verirler, dolduruşa getirirler."
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Oct 2007 9:14    Sujet du message: Répondre en citant

Aksam gazetesi 9.10.2007

'Beni böyle kovdular ey halkım' -2


Emin Çölaşan, ‘Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi’ isimli kitabında 22 yıl emek verdiği Hürriyet Gazetesi’nde yazılarına müdahalelerle başlayan süreçte yaşananları Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök gibi isimlerle yaşadığı diyalogları okuyucularıyla paylaşıyor

Emin Çölaşan, “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” adlı kitabında yazılarına patronu Aydın Doğan’dan gelen müdahaleleri Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün nasıl ilettiğini diyaloglarla aktarıyor.

Usta gazeteci kovulmaya kadar giden sürecin başlangıcını kitabında şu sözlerle anlatıyor: 2003 yılı böyle geçti. Ertuğrul yazılarımla oynamaya başlamıştı. Her seferinde kavga ediyorduk. Arkadan vuruyordu. Telefon açıp uyarıyordum. Bir daha yapmayacağı konusunda söz veriyor, yemin ediyordu. Þubat 2004. Ertuğrul Ankara’da. ‘Özel bir şeyler konuşalım’ diye odama geldi. Limonlu çay söyledik ve konuşmaya başladı:

E.Ö: Bak, Doğan Medya Grubu’nun bütün kuruluşları şu anda çok iyi gidiyor. Fakat hükümet isterse en sağlam kuruluşları, en sağlam bankaları bile bir günde batırır. Þimdi senden ricam iki-üç ay hükümetle ilgili bir şey yazma. Bu Aydın Bey’in de ricasıdır.’

E.Ç: Yav Ertuğrul, tam seçim öncesindeyiz. Fıkra mı yazayım? Okuyucu beni tefe koyar. Bütün saygınlığımı yitiririm.

- O halde bir ay falan yazma.

- O da olmaz. Þimdi sen bana dürüstçe söyle. İktidar beni size şikayet mi ediyor?

-Evet.

- Kim.

- Kim olduğunu tahmin edersin.

- Tayyip mi?

-Yorum yok.

-Peki başka kimleri şikayet ediyorlar? Bekir de çok sert yazılar yazıyor. Ona var mı şikayet?

-Ona yok. O mizah üslubuyla yazdığı için kimse iplemiyor.

Çölaşan’ın kitabının bazı bölümlerinde hedef aldığı bir diğer ünlü gazeteci de Mehmet Ali Birand oldu. Çölaşan, Birand ile kendisini şöyle karşılaştırıyor: Ben dolandırıcılıktan hüküm giymiş olsaydım, Hürriyet’ten veya Doğan Grubu’ndan herhalde o gün kovulurdum. Kovulmayı bırakın, insanların yüzüne bakamazdım. Ama hem bizimkilerin hem de Mehmet Ali Birand’ın yüreği genişmiş. O da, bizimkiler de umursamadı bile!

BAÞÖÐRETMEN ERTUÐRUL

Çölaşan, AB ile ilgili bir yazısında Türkiye’yi AB karşısında ‘kuma’ya benzetince, Londra’da bulunan Özkök’ün kendisini “Bir daha böyle yazılar yazma” diye uyardığını anlatarak, şöyle devam ediyor:

Feci bozuldum, tepem attı. Telefonu suratına kapattım. Hiç böyle olmamıştım. Başöğretmen (!) 7 Eylül fırçasından sonra şimdi de üzerime böyle geliyordu. Sigortalarım attı!

SUYUM ISINIYORDU

Özkök’ün 14 Ağustos 2007’de Bekir Coşkun’u öven yazısı ardından da Yılmaz Özdil: Büyük Yazar, Büyük Gazetede” denilerek işe alınması üzerine “Suyumun iyice ısındığını, tezgahın kurulduğunu, bu arkadaştan sonra benim kovulacağımı İstanbul Hürriyet’teki kulağı delik arkadaşlar bana söylemişti. İnanmamıştım” diyen Çölaşan, Kordon Deniz Restoran’da Özkök’ün kendisini nasıl kovduğunu şöyle anlatıyor:

“Biraz meze söyledik. Masaya özel getirilen 15-20 şişe şarap arasından bir Avustralya şarabını seçti... Telaşlı ve ezikti. Birkaç dakika sonra doğrudan konuya girdi. Bak arkadaş, Aydın bey seninle çalışmak istemiyor... Bu kararı kesin. Ben de sana bildiriyorum!”

Çölaşan, tebligatın ardından Özkök’ün mutlaka Bodrum’a giderek Aydın Doğan’ın gönlünü almasını istediğini de yazıyor.

TÜRBEDE DUA ETTİM

İÞİne son verilmesini resmi tebligatla almasının ardından Çölaşan’ın ilk işi Hacı Bayram Türbesi’ne giderek dua etmek oluyor: Çölaşan Büyük Allahım, sana her şey için binlerce şükürler olsun Yarabbim. Allahım, şu geride bıraktığım 30.5 yıllık gazetecilik mesleğim bugün için noktalandı. Ne mutlu bana ki bu mesleği şanla, şerefle, açık alınla, lekesiz sürdürdüm.... Sana her şey için binlerce şükürler olsun yarabbim. Amin.”

Aydın Bey eski Aydın Doğan değil

ÇölaÞan, köşelerin çoğunun iktidar yandaşı yazarlara bırakılmasından yakındığı kitabında patronu Aydın Doğan ile ilgili şu tespitleri yapıyor: “Aydın bey, artık eski Aydın Doğan değildi. Hayatı, büyük parasal çıkarlarına endekslenmişti. AKP döneminden önceki Aydın Doğan gitmiş, yerine sanki bir başkası gelmişti. Kendisine ait bazı yayın organlarında ‘fikir ve ifade özgürlüğü’ adına Kürtçülük, Ermenicilik, şeriatçılık, Fettullahçılık bile yapılıyordu. Hrant Dink cinayeti sonrasında Tempo dergisinin 25 Ocak 2007 tarihli sayısının kapağında Ermeni harfleriyle yazılar vardı. ‘Hepimiz Ermeniyiz’ sloganları atılıyordu. Cinayet kınanırken işin dozu kaçıyor ve halk CNN-Türk televizyonuna CNN-Kürt adını takmıştı.”

_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 09 Oct 2007 10:52    Sujet du message: Répondre en citant

-Peki başka kimleri şikayet ediyorlar? Bekir de çok sert yazılar yazıyor. Ona var mı şikayet?

-Ona yok. O mizah üslubuyla yazdığı için kimse iplemiyor.


Ilginç, hala mizahin gucunu anlamamislar...
Tabii belgelerin bir baska etksi var...

Ozkok'den tepki gelmedi mi ?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Oct 2007 11:01    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
lginç, hala mizahin gucunu anlamamislar...


Bunca dangil dungulun oldugu yerde, mizahi gerçekten ipleyen az, dolayisiyle ancak dangil dungul ve paldir küldür gittinmi anlasilir olup etki yapar ses getirir olursun. Gerçek bu!

Ertugrula gelince, herhalde sekilde görüldügü gibidir:


_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Oct 2007 1:13    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da Cumhuriyet'ten Balbay'dan 14.10.2007
Bana gore en guzel saptamalarin da altini çizdim


Emin Çölaşan'ın Belgesel Kitabı...

Emin Çölaşan , Hürriyet gazetesinden kendi deyimiyle "kovuluşunu" belgesel bir kitap haline getirdi:

Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi!

Bir solukta okunup, çok solukta düşünülecek bir
kitap!

Kitaptaki bilgiler temelinden yola çıkarsak, mesleğinde 30. yılını dolduran Çölaşan'ın Hürriyet'teki 22 yılı iki ana bölüme ayrılıyor:

AKP'den önce AKP'den sonra!

Çölaşan'ın Hürriyet yıllarında AKP gelinceye dek 7 hükümet değişmiş ama, gazetenin Çölaşan'a tavrı hiç değişmemiş:

Bilgisi-belgesi varsa, her şeyi yazabilirsin!

Öyle de olmuş... Ta ki AKP gelinceye dek...

Daha önce gazete yönetiminin bütün katları tarafından takdirle karşılanan Çölaşan, AKP iktidarı ile birlikte hızla ötelenmiş. Hemen vurgulayalım; Çölaşan'ın önceki hükümetlere eleştiri dozunun AKP döneminden kalır yanı yoktu!

Deyim yerindeyse; AKP'den önce ovuluyor, AKP gelince kovuluyor...

Bunun gerekçeleri bütün açıklığıyla kitapta yer alıyor.

Hürriyet, medyada şu adla anılır:

Amiral gemisi!

Haber yelpazesinden gündem saptama gücüne kadar her alanda sağlam temellere sahip Hürriyet bu unvanı kuşkusuz hak ediyor. Ancak AKP ile birlikte amiral gemisinin adında küçük bir değişiklik olmuş görünüyor:

Emir al gemisi!


***

Kitapta bir yazarla gazete yönetimi arasındaki ilişkilerin "AKP hali" son derece ilginç ayrıntılarla yer alıyor.

AKP, Doğan Grubu'na çok açık, demokratik ve çekici bir öneride bulunuyor:

Þu şu ihalelere girebilirsin, ama şu şu haberleri girmezsen!

Medyanın hem ülkesel hem küresel başlıca sorunlarından biri...

Çölaşan'a "yazmaması" karşılığında olağanüstü fırsatlar sunuluyor.

Çölaşan bütün bunları elinin tersiyle itiyor ve Hürriyet'ten "gazetecilik bayrağı" elinde ayrılıyor.

Bir yazarın böyle bir süreci bütün ayrıntılarıyla kaleme alabilmesi için üzerinde hiç ama hiç "defo" bulunmaması gerekir.

Anlaşılan "defo" yoksa sonuna biz bir "l" ekleriz, olur biter, denilmiş!

AKP medyası Çölaşan'ın kovuluşunun ilk günlerinde aleyhte yayın yapmadı. Ama Çölaşan'ın kitabı piyasaya çıkınca, saldırıya geçtiler. Çünkü kitap, AKP iktidarının medyayı nasıl "yola getirdiğinin" bir yazar penceresinden en net ifadelerle anlatımıydı!

***

Bir "tersleme" yapalım:

Kovulan Çölaşan değil de, AB katlarında kabul gören bir i-kinci cumhuriyetçi olsaydı...

Ne olurdu?

İlk tepki Brüksel'den gelmez miydi:

"Türkiye'de ifade özgürlüğü yoktur... Yazarların kalemi elinden alınmaktadır... Yazarların özgürce düşüncelerini topluma anlatamadığı bir ülkenin AB'de yeri yoktur..."

Çölaşan'ın elbette o katlardan bir beklentisi yok. Ancak AB'nin nereye kadar ve kime demokrat olduğunun somut bir göstergesiyle de karşı karşıyayız!

Türkiye'deki kökten AB'cilere zaten sözümüz yok. AB'den tepki gelmeyecek konuya onlar niye eğilsin!

Yazar eğer toplumla birlikte nefes alıp veriyorsa; o ülkenin akciğeridir. Çölaşan böylesi yazarlardan biri. Bu yüzden yaşadıkları, toplumu da doğrudan ilgilendirir, ilgilendirmesi gerekir. Aksi halde o toplum solunum yetmezliğinden gider!

22 yıldır Hürriyet'te yazarak topluma çok şeyler anlatan Çölaşan, kovuluşunu da kaleme alarak anlatmaya devam ediyor...

Türk toplumu onu unutmamalı...

Kitabını bayrak gibi taşımalı...

Çölaşan'lar olmazsa...

Türkiye çöl olur!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.