Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - FB & GS
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 24 Nov 2008 1:25 Sujet du message:
Alex'in Murat'a verdigi yaniti gorunce asagidaki yaziyi buraya koymaya karar verdim. Murat GS'la fena halde dalga geçilen bir referans vermis yine yaranamamis.
Okunmasi gereken bir yazi... Spor basininin hemen hemen tumunun febe'li
oldugu dusunulurse, camiamizin gercekleri korkmadan yazan, bu tarz yazarlara
ihtiyaci oldugu dusuncesindeyim...
Burası Türkiye...*
20.11.2008*
Derbi sonrası spor medyasında bir bayram havası esti... Hüseyin Göçek,
gazetelerde haftanın hakemi ilan edildi. Televizyonlar da hakemin harika
yönetiminden bahsetti.
Televizyonlarda Servet'in sevgilisinin baldır bacak görüntüleri dakikalarca
yer alırken, kırılan elmacık kemiğinden haber yok. Servet'in elmacık
kemiğini kim, nasıl, sahanın neresinde kırdı? Kimse bahsetmiyor.
Televizyonda yorum yapan ağır abiler/hocalar bu pozisyonu es geçmiş.
Maçtan sonra bütün gazeteler 'Þeref Tribünü'ndeki' kavgadan bahsediyor.
Aslında Þeref Tribünü'nde daha büyük bir haber var ama herkes 'pas'
geçiyor...
Delikanlılık raconu kesmek kolay da Paşa ile tribünlere el sallayan Nihat
Özdemir'den bahseden, "Paşam, bu nasıl iş?" diyen yok!
Burası Türkiye...
*
Cemaat lafı bitti!*
Bir de futbolumuzdaki 'cemaat' mevzuu vardı... Artık yok! Hakan Þükür gitti,
cemaat mevzuları bitti. Hoca'nın prensi sanki İstanbul'a gelmedi. Geldi de,
kimse çıt çıkaramıyor. En delikanlı yorumcu abiler bile 3 maymunu oynuyor,
onları sadece futbolu ilgilendiriyor!
Sahi Þükür'ün günahı neydi? Yoksa üzerindeki forma mı? Allah'tan Hakan Þükür
futbolu bıraktı da 'Türk futbolu cemaat gölgesinden kurtuldu!'
Aslında 'haberin kralını' atlayanlar da haklı, herkes 'ekmek' derdinde...
Burası Türkiye...
*
Pavyona mı gitsin?*
Belediye maçında Mehmet Topal ve Lincoln, yedikleri tekmeler nedeniyle
sakatlandı. Çıt yok! Arda'nın maçı tamamlayamaması haftaya damgasını vurdu.
Genç yıldız, sürekli 'özel hayatı' nedeniyle eleştiriliyor. Diyorlar ki,
"Arda Bebek'te geziyormuş!" 21 yaşında, şöhretli bir genç, İstanbul'un en
nezih semtlerinden biri olan Bebek'te gezmeyecek de, Aksaray'da pavyona mı
gidecekti?
Ben Arda'nın yerinde olsam hemen 'cemaate' girerim. Özel hayatıyla ilgili
tüm eleştiriler biter. Tatile Bodrum yerine Amerika'ya gider, kimseler
görmez, kazayla adam öldürse, "Namaza gidiyordum" der yırtar.
Burası Türkiye...
RASIT ALTUN /FANATiK - 20.1.08
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 12 Fév 2009 12:10 Sujet du message:
Kado à M. Erpuyan
Avrupa'da en popüler Cimbom mu, Fener mi
FATİH ÖZYAR - HİLVERSUM / DHA 12 Þubat 2009
Almanya kökenli Sport+Mark adlı pazarlama şirketi, yaptığı araştırma sonrasında Avrupa'da en popüler olan futbol kulüplerini belirledi.
"Football Top 20" adı altında 16 Avrupa ülkesinde yapılan araştırma ve anket sonrasında, Avrupa'da en çok taraftar ve hayran kitlesine sahip olan 20 futbol kulübünün ismi açıkladı.
Sıralamada İspanya kulüplerinden Barcelona, 44,2 milyon hayranla ilk sıradaki yerini alırken, Real Madrid 41 milyonla ikinci sıraya yerleşti.
Bir çok dünya kulübünü geride bırakarak ilk 20'ye girme başarısını gösteren Galatasaray 9 milyon hayran ve taraftar kitlesiyle 15'inci sıraya yükselirken, Fenerbahçe, 7,3 milyon taraftar ve hayranıyla 17'inci sırada yerini aldı.
AVRUPA'DA EN ÇOK KADIN TARAFTARI OLAN KULÜP GALATASARAY
Sporla ilgili araştırmalarıyla bilinen dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından Sport+Markt, Avrupa'da en fazla kadın taraftarı olan futbol kulübünün Galatasaray olduğunu açıkladı. Sport+Markt'ın araştırmasına göre, Türkiye'de futbola ilgi duyan kadın sporseverlerin yüzde 54.2'si Galatasaray'ı destekliyor.
Araştırmaya göre, Avrupa'da futbolun en popüler olduğu ülkelerden İtalya'da kadın futbolseverlerin yüzde 50'si AC Milan'ı destekliyor. AC Milan böylece kadın taraftar sıralamasında Galatasaray'ın ardından ikinci sırada yer alıyor.
Sport+Mark araştırması, Avrupa'da en fazla futbol taraftarının İngiltere'de bulunmasına rağmen, en popüler kulübün Barcelona olduğunu ortaya koydu. Buna göre Barca'ın 44.2 milyon taraftarı bulunurken, onu izleyen Real Madrid 41 milyon taraftara sahip. Üçüncü sırada yer alan İngiliz Manchester United'ın ise 37.6 milyon taraftarı var.
Araştırmaya göre, Avrupa'da en fazla futbol severin bulunduğu İngiltere'de Premier Lig'in toplamda 114.1 milyon taraftarı bulunuyor. Onu ikinci sırada izleyen İspanya'nın Primera Division'unun ise toplam 93.4 milyon taraftarı var.
İtalyan Serie A ise, uzak arayla üçüncü sırada yer alıyor. Buna göre Serie A 60.9 milyon taraftara sahip.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 03 Mar 2009 17:25 Sujet du message:
Aziz Yildirim almis bir dusunce, ya GS finale Kadikoy'e gelirse diye.
Olmaz olmaz deme olur.
Hele hele Hamburg'u da geçerse bu is bitti... Ondan sonra donus olmaz deyip karar vermis.
Bir Ulubatli Souness daha çikar da GS bayragini santrya dikme tehlikesini onlemek gerektiginin elzem oldugunu gormus.
FB UEFA'ya bir mektupla basvurarak stadlarinin son durumlarini gozonune aldiklarida boyle bir organizasyon için elverisli olmadigindan UEFA kupasi finalinin burada oynanmasinin sakincali olacagini ve bu nedenle de finalin baska bir yerde duzenlenmesinde yarar oldugunu bildirmis.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 16 Avr 2009 15:11 Sujet du message:
Nereden nireye...
100. Yıla Hiç Yakışmadı
DOĞAN HASOL - Cumhuriyet 16.04.2009
Geçen pazar akşamı oynanan Galatasaray-Fenerbahçe futbol derbisi ilk
karşılaşmanın 100. yıldönümüne rastlaması nedeniyle çok önemliydi. Ne var ki bir şölen gibi kutlanması gereken buluşma kavgayla noktalandı. Çok yazık!
İki takım arasındaki ilk maç 17 Ocak 1909’da Kadıköy’de yapılmıştı; pazar
günü Mecidiyeköy’deki karşılaşma 362. buluşma oluyordu. Keyifle, coşkuyla kutlanması gerekirdi… Olmadı.
Galatasaray 1905’te kurulmuş, onu 1907’de Fenerbahçe izlemişti. Galatasaray’ın kurucu başkanı *Ali Sami Yen*’in, 1939’da bir gazeteye verdiği demeçte belirttiği gibi Fenerbahçe’nin kuruluşu Galatasaray’ı sevindirmişti. İstanbul’da yabancıların egemenliğinde olan futbola ikinci bir Türk takımı gelmişti. Yen’e göre Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler, adeta “*yabancı bir memlekette rastlanan vatandaşlar*” gibiydi.
Dostluk gelişti… O kadar ki, 1913’te Galatasaray-Fenerbahçe Bayramı’na karar verildi: Her yıl sportif organizasyonlarla kutlanması tasarlanan bayram sürdürülemediyse de niyet önemliydi. Yine o yıllarda Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye futbolcu geçişleri oldu. Bu olgu bile büyük tepkiler yaratmadı. Ali Sami Yen, “*Fenerbahçe bizim ilk yoldaşımızdı. Ona maddeten ve manen ihtiyacımız vardı*” diyecek ve ayrılan futbolculara gücenmediklerini dile getirecekti.
O yıllarda maçlar Kadıköy’de bugünkü Şükrü Saracoğlu Stadı’nın yerinde
bulunan ve Papazın Çayırı olarak anılan yerde Kadıköy Union Club tarafından yaptırılan ilkel bir statta oynanmaktaydı. Başlangıçta iki kulüp arasındaki maçlar hep Galatasaray’ın galibiyetiyle sonuçlanmıştı. 17 Ocak 1909’da oynanan ilk maç özel bir maçtı ve 2-0 bitmişti. İkinci maç bir yıl sonra, 9 Ocak 1910’da oynanan ilk lig karşılaşmasıydı ve 3-0 sonuçlanmıştı. Üçüncü maç 12 Şubat 1911 günü oynanmıştı. Bu da bir lig karşılaşmasıydı. 7-0 Galatasaray’ın lehine sonuçlanan maç Galatasaray’a lig şampiyonluğunu getirmişti. Soğuk, fırtınalı bir kış günü, Şirket-i Hayriye vapurları çalışamadığı için Avrupa yakasında oturan seyirciler gibi Galatasaraylı oyuncuların bir bölümü de Kadıköy’e geçememiş ve maça gelememişti. Galatasaray takımı bu nedenle, maça ancak 7 kişiyle çıkabilmişti. İzleyen yıllarda Fenerbahçe takımı da güçlenecek ve 4 Ocak 1914 günü yapılan 8. derbide Galatasaray’ı yenmeyi başaracaktı.
İki kulübün ortak geçmişiyle ilgili olarak anlatılabilecek öykülerin sonu
gelmez. İlginç bir saptama, bunların çoğunun dostluk öyküleri olduğudur.
Yazık ki son yıllarda, tatlı rekabet içinde süregelen bu uyum azalıyor ve
dostluğun yerini sevimsiz çekişmeler alıyor.
100. yıldaki derbide yaşanan tatsızlıklar giderek sevgisizleşen ortamı
açıkça sergiliyor. Kötü gidişin çeşitli nedenleri olduğu kuşkusuzdur.
Nedenlerin kaynağını öncelikle yöneticilerde, onların tutum ve
yaklaşımlarında aramak gerekiyor. Onların, rekabeti düşmanlığa dönüştüren davranışları, oyuncuları da, seyircileri de, yandaşları da etkiliyor. Zincirleme kötü etkilerden ulusal takımın bile pay aldığını söyleyebiliriz.
Tam 100 yıl sonra bir derbi… Spor yok, skor yok… Kavga var…
Soralım: Tırmandırılan, medet umulan gerginlik kime yaradı? Galatasaray’a mı, Fenerbahçe’ye mi? Toplum zaten yeteri kadar gergin. Politikadan spora ve yaşamın her alanına uzanan bir gerginlik… Bize neler oluyor?
Not : Galiba FB mizikçiliga 7-0'lik maçla baslamis. hasol kibarlik edip soylememis, GS'lilar yahu vapur çalismiyo biz ancak 7 kisiyiz maçi erteleyelim demisler. FB'lilar olmaz demisler ve 7 kisi FB'yi 7-0 'lik bir yenilgiye ugratmis. !
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 16 Avr 2009 15:38 Sujet du message:
Yahu sirasi miydi simdi bu topike geri gelmenin Murat kardes??
FB seyircisi de GS seyircisi de, oyuncular, hakemler, federasyon, a.cik sürüsü..futbol = halkin afyonu... Maalesef öyle oldu, Türk halki (dikkat Türkiye halki demiyorum...) yeniden bu yolla da bölünmeye çalisiyor, milli takimda oynayan, kendini kardes görenler sahada yumruklasiyor..
çözüm = profesyonel futbol yasaklansin, 1930'lar 1950'ler modeline dönelim...Hepimizin sevdigi alkisladigi Lefter'ler, Metin'ler, Can Bartu'lar, Isfendiyar'lar, Turgay'lar baba Seref'ler niteliginde oyuncular tesvik edilsun ve ezeli rekabetler ezeli dusmanlik olmaktan kurtarilsin. _________________ Родион Романович Раскольников
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 17 Sep 2009 2:08 Sujet du message:
Ulubatli Souness ilkonda 8.sirada !!!
Top Ten: Controversial celebrations
8. Graeme Souness – While manager of Galatasaray in 1996, the former Liverpool, Southampton, Blackburn and Newcastle boss celebrated his side’s victory over bitter rivals Fenerbahce in the second leg of the Turkish Cup Final – which was played at Fenerbahce’s stadium – by running onto the pitch and planting a huge Galatasaray flag in the centre circle. Needless to say, this didn’t go down too well with the home fans. "It was after I’d had heart surgery and, not long after I got there, one of the Fenerbahçe directors said in the papers, ‘What are they doing employing a cripple?’" explained Souness. "It wasn’t premeditated but I was handed a huge Galatasaray flag and, as I was running along, I happened to see that director in the stands. I thought, ‘I’ll show you who’s a cripple.’ "
Inscrit le: 28 Fév 2008 Messages: 435 Localisation: France
Posté le: 17 Sep 2009 7:57 Sujet du message:
Célébré quoi ?
Il y avait eu match nul dans ce match retour de coupe de Turquie lorsque G. Souness essaie de planter le drapeau de GS au centre du terrain !
C'est vrai que contre FB, il ne leur en faut pas beaucoup ! Le meilleur résultat qu'ils puissent espérer à Kadiköy, c'est un pitoyable nul !
Pour eux match nul contre FB signifie "victoire" !
Et dire que ça fait 10 ans qu'ils n'ont pas vu de victoire à Kadiköy ! Et 10 ans qu'ils nous bassinent avec leur coupe de l'UEFA ! Je voudrais pas être méchant mais, le disque commence à être rayé !
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 09 Jan 2010 22:48 Sujet du message:
Dans le temps tout était différent. Le fanatisme d'aujourd'hui a remplacé la fraternité de l'autre fois. Je ne savais pas que c'est GS qui a impulsé la création de l'équipe de basket de FB.
F.Bahçe’de Basketbolun Başlangıcına İlişkin Bir Öykü
DOÐAN HASOL - Cumhuriyet 07.01.2010
Geçenlerde Mahmut Kışlalı ilginç bir olaylar dizisi anlattı. Mahmut, Ahmet Taner Kışlalı ile Mehmet Ali Kışlalı’nın arasındaki ortanca kardeştir. Ortaokul ve liseyi Galatasaray’da birlikte okuduk. O sıralar okulun basketbol takımındaydı.
Öykü şöyle:
Yıl 1952… F. Bahçe’nin henüz basketbol şubesi yok. Ünlü spor adamı G. Saraylı Turgut Atakol’un, Ulusal Basketbol Takımı’nın antrenörü Samim Göreç’e “F. Bahçe’de basketbol şubesi kurulmalı; bu yolda çaba harcamalıyız” şeklinde bir önerisi olmuş. Göreç, 1950’de hem G. Saray’ın basketbol takım kaptanı ve antrenörü hem de ulusal takımın antrenörü... Öneri gerçekleşme yolundayken F. Bahçe yönetimi, kurulması tasarlanan basketbol şubesi için 39 bin TL ödenek ayırmış. Basketbol ajanı Muhtar Sencer de, Fenerbahçe basketbol şubesi ile ilgilenmeye başlamış.
O sıralar Vefa’da oynayan ve Türkiye’nin en uzun boylu oyuncusu olan basketçi Altan Dinçer, G. Saray’a geçmek istermiş. Turgut Atakol proje gereği onu Sarı-Lacivertlilere yönlendirmiş. G. Saray Genç Basketbol Takımı’nın kaptanı Mehmet Ali Kışlalı da F. Bahçe’ye geçmiş.
Haftada iki gün Galatasaray Lisesi’ndeki, Mahmut Kışlalı, Kaya Tuncer, Uslu Arapoğlu, Kunter Ağan gibi bazı oyuncuları çalıştıran Samim Göreç, aynı dönemde F.Bahçe’de basketle ilgilenmeye başlamış.
Yine aynı çaba çerçevesinde lisenin basket takımı kaptanı Mahmut Kışlalı da F. Bahçe A Takımı’nın antrenmanlarına katılmaya başlamış. 1956’da F. Bahçe’nin katılacağı özel bir turnuva için Mahmut’un da iki günlüğüne Ankara’ya gitmesi gerekmiş. Okula bir izin dilekçesi vermiş. İzin gerekçesi, “ailevi nedenler”… “F. Bahçe takımıyla maça çıkma” olacak değil ya…
Dilekçe lise müdürü Macit Saner’in dikkatini çekmiş; Mahmut’u çağırarak “ailevi neden”in ne olduğunu sormuş. Mahmut doğruyu söyleyince de kendisine gerekli izni vermiş. Mahmut Kışlalı’nın anlattıkları olayın bir boyutudur; kuşkusuz, konunun başka açılımları da vardır.
1956 yılı sonrasında Taşkışla’da birlikte öğrenim gördüğümüz arkadaşlarla, o zamanlar İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda oynanan basket maçlarını kaçırmazdık. Özellikle de yenilmez armada G. Saray’la F. Bahçe’nin maçlarını… Üçüncü güçlü takım Modaspor’du; Beşiktaş daha basketbol ligine katılmamıştı. G. Saray’ın koçu Ali Uras, F.Bahçe’nin ki Samim Göreç’ti. Yine okuldan G.Saray’lı Yılmaz Gündüz de Sarı-Lacivertilerin as oyuncuları arasındaydı.
İlginç bulduğum bu öyküyü anlatmamdaki amaç, G.Saray-F.Bahçe ilişkilerinin, toplumda sanılanın aksine, düşmanlık değil dostluk temeline dayandığını bir kez daha belirtmektir. Turgut Atakol’un ve Samim Göreç’in çabalarının da, Müdür Macit Saner’in anlayışının da iki kulübün efsanevi büyüsünden yararlanarak Türkiye’de basketbolun gelişmesi için gerekli rekabet ortamını yaratmak adına olduğunu düşünüyorum.
Adamin biri olup cennetin kapisina dayandiginda, cennetin bas melegi durdurur onu.
- "Iceri almadan once sorularima cevap vermelisin? Hayatin boyunca tam anlamiyla iyi bir is yaptin mi, bakalim?"
Adamcagiz uzun uzun dusunur, hafizasini zorlar, ama ne yazik ki yaptigi iyi bir seyi hatirlayamaz. Melek tekrar sorar.
- "Peki, bari soyle, hic cesaret gerektiren bir sey yaptin mi, hayatinda?"
Adam hemen atilir gururla.
- "Yaptim, tabii!"
- "Anlat bakalim, neymis bu cesur is?"
Adam anlatmaya baslar.
- "Ben futbol hakemiydim. Sukru Saracoglu'nda 'da bir Fenerbahce-Galatasaray macini yonetiyordum. Macin son dakikasinda Fenerbahce aleyhine penalti caldim."
- "Vay canina, gercekten cesurmussun sen, hadi gec bakalim!"
Cennetin kapilari acilir. Bizim hakem tam gececekken, melek merak eder:
- "Ne zaman olmustu bu mac?"
- "Asagi yukari uc dakika oluyor biteli..."
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 25 Fév 2010 1:21 Sujet du message:
"Bir tarafta döküldüğü maçta üstüne bir de penaltı kaçırıp herkesin tepkisini alan Nonda'yı sahada tutan Frank Rijkaard, diğer yanda taraftarı daha adam sahadayken ondan formayı almayı bekleyen Semih lehine tezahürat yapan takımın teknik direktörü Christoph Daum. Önce taraftara tepki gösterip sonra dediklerini paşa paşa yapan Daum.
Bir yanda saha kenarında ağlayan Guiza, girmeye hazırlanırken sinsi sinsi sırıtan Semih diğer yanda kontratı fesh edildiği halde güle güle giden, yerine gelen adama başarılar dileyen Nonda."
Inscrit le: 28 Fév 2008 Messages: 435 Localisation: France
Posté le: 25 Fév 2010 16:25 Sujet du message:
Iste buna cahillik denir. Camur at izi kalsin. Neymis sinsi sinsi siritmis ! Camur attigi adama bak, ulan Semih gibi efendi birisi var mi senin takiminda ?
O Semih degil mi ertesi gün teselli eden Guiza'yi idmanda ? Onun yaptigini bir baba bile yapmaz diye bir yazi çikti Hürriyet'te be.
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 25 Fév 2010 22:51 Sujet du message:
yahu bu kadar olur be kardeslerim abesle istigal...
ikiniz de taraftarligin otesinde, maçtan oyunculardan bahsedildimi tam at gözlüguyle bakiyorsunuz olaylara..
Ben 60'larda kaldim, taraftarlik oydu...Metin Turgay GS'nin Lefter Can FB'nin demirbaslariydi....
Guiza'ymis bilmem kimmis...hepsi oynadiklari takimin orospusu...takim ruhu mu var...Emre'ye bak bir gun GS'li ertesi guin FB'li tam bir yuksekkaldirimli..oburleri de oyle..bak Lincoln'e daha once de Ribery'ye hepsi 100% oropspu..kim fazla verirse ona dibini dovduren cinsten..bunlar yuzunden uzulmeye kizmaya hele hele daha ciddi ulke ve dunya sorunlari dururken birbirini taciz etmeye deger mi be????
Ben hiç uzulmedim GS'nin bu geceki yenilgisine...
gGeçen gunku BJK GS macinda da kadrolara baktim, 7 yabanci bir yanda 6 yabanci obur yanda, bir suru avanak turk (Aziz Nesin'e layik..) baskasinin Y..ile gerdege giriyor.. Boyle g.t..e boylesi zaten....Adam olsalar AKP'ye oy vermezlerdi..Siktirsinler gitsinler.... _________________ Родион Романович Раскольников
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum