342 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 342
Membre(s) : 0
Total :342

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 11h20:26
murat_erpuyan : 11h22:50
SelimIII : 1 jour, 47 min.22
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP dönemi yolsuzluklar listesi
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

AKP dönemi yolsuzluklar listesi
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Juil 2010 18:28    Sujet du message: Répondre en citant

Bu sitede en uzun topic herhalde bu olsa gerek ! Smile

Bir tane daha, internet ortaminda birçok yerde yer almis. Melih Asik'ta bilinen taninan bir gazeteci.



Þehir Emini!..
23 Temmuz 2010
Pars ailesi tarafından yıllar önce hastane yapılması için Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağışlanan arsa nasıl döndü dolaştı İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Kavurmacı’nın portföyüne girdi.
Öyküsünü Sözcü’de Tuncay Mollaveisoğlu yazdı...
İstanbul E- 5 üzerinde, eski Cennet otoparkı olarak bilinen 95 dönümlük arsayı deve yapmak için önce bu işlerin erbabı TOKİ devreye girdi. Arazi Sosyal Güvenlik Kurulu’ndan TOKİ’ye geçirildi. TOKİ hastane için ayrılmış arsaya lüks konut ve ticaret merkezi öngören bir plan yaptı. Başkan Topbaş, plan değişikliğini Meclis’e gönderdi. Bu sırada Belediye’nin Planlama Müdürlüğü, plan değişikliğine karşı çıktı ama kim dinler. İmar Komisyonu jet hızıyla plan değişikliğine olumlu görüş verdi. Değişiklik İBB Meclisi’nde eşine az rastlanır bir süratle oy çokluğu ile kabul edildi. TOKİ, hemen ihaleye çıktı ve ihale İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın başını çektiği bir grubun üstünde kaldı. Gül - Keleş- Metal Yapı- K Grup ve Aydınlı Grup ortaklığının 210 milyon lira bedelle aldığı ihalede; K Grup ile Topbaş’ın damadı Kavurmacı’nın arsa payı yüzde 50’nin üzerinde.
Arsanın gerçek değerinin 210 milyon liranın çok üzerinde olduğu söyleniyor.
Hastane yapılması için halka bağışlanan bir arazinin Topbaş’gillere transferinin kısa öyküsü işte böyle... Belediyelerin geçmişte adı “şehremaneti” yani şehir emaneti, belediye başkanlarının adı da “şehremini” yani şehir emini idi. Þehir onlara emanetti. Bu emanete hıyanet edcekleri hiç ama hiç akla gelmezdi...

İdam
12 Eylül döneminde pek çok idamlık mahkûmun avukatlığını yapan avukat Ali Rıza Dizdar dün Odatv.com’a ilginç bir anısını nakletti. O günlerde idam mahkûmu ailelerle birlikte siyasi partileri dolaşarak destek isteyen Dizdar, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da makamında ziyaret ediyor. İdam cezasının kaldırılması için destek istiyor. Bu isteğe Tayyip Erdoğan’ın cevabı:
- Hayır efendim, ne demek idam cezalarının kaldırılması... Biz kısmet olur da iktidar olursak Fatih Sultan Mehmet kanunlarını getireceğiz. Düzenin kurulması için idam cezalarının devam etmesini sağlayacağız. Daha da artırarak...
Dizdar soruyor:
- Yani Fatih Sultan Mehmet kanunlarını getirirken kardeşin kardeşi katletmesi vaciptir mi diyeceksiniz?
Cevap: “Evet”...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Aoû 2010 9:59    Sujet du message: Répondre en citant

Deniz Feneri'ni unutturdular ! Almanya'dan gelen belgeler uyuyor.

Neyse Vtana gazetesinde konuya dokunulmus !

Deniz Feneri'nde 2 yıldır yanıtlanmayan sorular
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız'ın 2 yıl önce İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a yönettiği 7 soruya, 15 gün içinde yanıtlaması gerekirken iki yıla yakın süre içinde bir cevap gelmedi. Yağız bunun üzerine bu 7 soruyu Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönetti.

DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız'ın yanıt almak için yaklaşık 2 yıl beklediği 7 Deniz Feneri sorusuna yanıt gelmemesi üzerine aynı soruları Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması için meclis başkanlığına dilekçe verdi. Meclis İçtüzüğüne göre 15 gün içinde yanıtlanması gereken bu soru önergesi aradan geçen iki yıla yakın süre içinde, İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yanıtlanmadı.

Yağız bunun üzerine aynı soruları TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesi ile aynı soruları Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönetti.

Süleyman Yağız dilekçesinde "İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir Atalay’a, 16 Eylül 2008 günü, Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak bazı sorular yönelttim. Fakat, aradan yaklaşık iki yıl geçmesine karşın herhangi bir yanıt alamadım. O nedenle sorularımı bu kez size yöneltmek istiyorum" dedi.

"Deniz Feneri Derneği’nin önceki Başkanı Engin Yılmaz, Almanya’daki Deniz Feneri e.V’den kendilerine para transferi olduğunu doğrulamış, ancak bu dernekle hiçbir resmi ve hukuki bağlantılarının olmadığını söylemiştir. Yılmaz ayrıca, yurt dışında Deniz Feneri ismini kullanan çok sayıda dernek olduğunu belirterek, “Kamuoyumuz sorabilir, ‘Aynı adı taşıyorsunuz ve bu ismi kullanmanıza itirazınız olmuyor. Bu bir çelişki değil mi?’ diye. Biz adımızı kullananları ya çatımıza davet ettik ya da isimlerini değiştirmelerini istedik. Bu Alman derneğine de aynı uyarılar yapılmıştır” demiştir. Ben de bu bağlamda soruyorum:


1- Deniz Feneri Derneği’nin, aralarında hiçbir bağlantının olmadığını ileri sürdüğü Almanya’daki Deniz Feneri e.V’yi, “Adımızı kullanmayın” diye uyarmasına karşın bu dernekten 6 milyon 940 bin Avro bağış almasını nasıl karşılıyorsunuz?

2- Deniz Feneri Derneği’nin önceki Başkanı Engin Yılmaz’ın iddia ettiği gibi, bu dernekle Almanya’daki Deniz Feneri e.V arasında hiçbir bağlantı yok mudur? Her iki derneğin de aynı adı taşıması ve aralarında bazı ilişkilerinin olması bir tesadüf müdür? İçişleri Bakanlığınca bu konuda herhangi bir inceleme yapılmış mıdır?

3- Deniz Feneri Derneği’ne hükümetinizce 2004 ve 2005 yıllarında sağlanan; “kamu yararına çalışan dernek”, “izinsiz yardım kampanyası düzenleme hakkı” ve “vergi muafiyeti” gibi ayrıcalıkların amacına ulaştığını söyleyebilir misiniz? Bu ayrıcalıkların bazı istismarlara yol açtığı iddialarına katılıyor musunuz?

4- Engin Yılmaz, Deniz Feneri Derneği’nin 80 genel kongre üyesi olduğunu, 156 bin de gönüllü üyesi bulunduğunu söylemiştir. Dünya çapında yardımlaşmayı amaçlayan böyle bir derneğin sadece 80 genel kongre üyesinin olması normal bir durum mudur?

5- Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak 5 Mart 2010 tarihinde size sorduğum, ama süresi geçtiği hâlde hâlâ yanıtını alamadığım sorularım da var. Onları da yinelemek istiyorum. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan ve 2008–2009 Bütçe Uygulama Sonuçları’nı gösteren verilere göre, “kâr amacı gütmeyen kuruluşlar” arasında yer alan dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzerlerine 2008 yılında 139.839.000.- TL yardım yapılmıştır. Bunlar hangi kuruluşlardır ve her birine ne kadar para verilmiştir?

6- Maliye Bakanı Sayın Mehmet Þimşek, kendisine 25 Aralık 2009 tarihinde yönelttiğim bu soruma gecikmeli olarak verdiği 5 Mart 2010 tarihli yanıtında, “Bakanlığımızca Dernek, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık vb. Kuruluşlara herhangi bir yardım yapılmamıştır” demiştir. Ama veriler Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarında yer aldığına göre, söz konusu ödemelerin yapıldığı ortadadır. Ödemeleri Maliye Bakanlığı yapmadıysa hangi bakanlık veya birim yapmıştır?

7- Yine aynı verilere göre, 2009 yılının 11 ayında aynı kapsamdaki kuruluşlara toplam 222.356.000.- TL yardımda bulunulmuştur. Bu kuruluşlar hangileridir ve bunların her birine kaç para ödenmiştir? Deniz Feneri Derneği de yardım yapılan kuruluşlar arasında yer almakta mıdır? Yer almaktaysa bu derneğe, kuruluşundan 3 Ağustos 2010 tarihine dek yapılan yardım miktarı ne kadardır?

İhsan DEMİR - GAZETEPORT
http://haber.gazetevatan.com/deniz-fenerinde-2-yildir-yanitlanmayan-sorular/321054/1/Gundem
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Sep 2010 23:56    Sujet du message: Répondre en citant

Haberde yolsuzluk kanitlanmis degil, adalet onunde. Ancak ilginç olan içisleri bakanligi yandasi belediye baskanini korumak amaciyla olsa gerek "sovusturmaya gerek" gormemesi.

Cumhuriyet 29.09.2010
Başsavcılık el attı

İçişleri Bakanlığı’nın ‘soruşturmaya gerek yok’ kararını verdiği Bursa’daki imar yolsuzluğu soruşturması başlatıldı

LEVENT GENCELLİ

BURSA - Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, son yılların en büyük imar yolsuzluğu soruşturmasını, İçişleri Bakanlığı’nın “soruşturmaya gerek yoktur” kararını Danıştay’da iptal ettirerek başlattı.

Soruşturma kapsamında AKP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, danışmanı Semih Pala ile 8 bürokrat ifade verdi. Savcılık, Bursa Büyükşehir ve Osmangazi belediye meclislerindeki üyelerin tümünün ifadesine başvuracak. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Osmangazi Belediyesi’ndeki imar planı değişikliklerinin yanı sıra Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde onaylanan bazı plan değişikliklerini de inceleme kapsamına aldığı bildirildi.

Kuzey Anadolu Fayı’nın bir kolunun geçtiği Gemlik’te yapılan 1/25 bin ölçekli nâzım imar planı değişikliği şehir plancıları ve mimarlar odası tarafından yargıya taşınmış ve idare mahkemesi planı iptal etmişti. Bu karara karşın plan değişikliği Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde onaylanmıştı. Yargı kararını uygulamayan Bursa Belediye Meclisi’nin 83 üyesiyle ilgili suç duyurusu da Danıştay’ın izni kapsamında işleme konuldu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Nov 2012 12:31    Sujet du message: Répondre en citant

iki yilda bu konuya birsey yazilmamis. Iki sene çok mu temiz geçmis acaba, yoksa kimse sesini çikaramiyor mu?

Okuyun :



http://sozcu.com.tr/toki-skandalinin-yaninda-iski-ne-ki.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 19 Nov 2012 13:40    Sujet du message: Répondre en citant

Deniz Feneri Savcilarinin beraatinden sonra AKP donemi yolsuzluklar bir kez daha gundeme geldi.
Bugun devletin malini peskes çekmekle ilgili haber Sozcu'den (tabii ki, yandas basin saksakcilikta)...


Citation:


Necati Doğru - 19 Kasım 2012

Þeffaf ihale gösterisinin altından büyük sahtekârlık çıktı!


http://sozcu.com.tr/seffaf-ihale-gosterisinin-altindan-buyuk-sahtekarlik-cikti.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Nov 2012 10:54    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da partisel yolsuzluk olsa gerek !



Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 12 Déc 2012 11:55    Sujet du message: Répondre en citant

Sozcu gazetesi THY ve TOKI de yolsuzluklara dokunuyor ama ses yok.
TOKI eski baskani simdi milletvekili olan zat bazi seyleri kabullendi ama hemen Basbakan'dan zilgiti yedi ve sustu.

Bugun Sozcu'de TOKi insaatlerinin berbatligi sergilenmis, dere yatagina yapilan binalardan sozetmis. Yarin ufak bir depremde bu binalar yikilinca vebali kimin olacak...

Beni en çok kahreden, musluman oldugunu soyleyenlerin her an Allah'i agizlarindan dusurmeyenlerin bu yolsuzluklarin içinde olmalarina katlanmalari.

Bugune kadar bu devlet hep soyuldu ama hiç olmazsa soyanlar besmele çekip soymadilar... Simdi bu da oluyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Déc 2012 13:29    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da bal gibi yolsuzlukdur. Birgun adamin onune koyarlar. TOKi devlet parasiyla çalisir, iktidar yandaslarini herkesin vergilerinden topladigi paralarla beslemez. Kamu kuruluslarinin reklam vermesinin bir proseduru vardir.
Ama musluman geçinilen bir donemde bu isler muslumanliklarini one çikaranlar tarafindan yapiliyor. Sasiriyorum, bunlar da Allah korkusu niye yok.

Bakin Emin Colasan bugun yazmis :

Citation:


Emin Çölaşan

25 Aralık 2012


Yandaş besleyen TOKİ

Sevgili okuyucularım, sabah ilk iş olarak bazı gazeteciler bütün gazeteleri ayrıntılı bir biçimde okur, bazıları ise birkaç gazeteye şöyle bir bakmakla yetinir. Ben her sabah en az iki saatimi gazeteleri dikkatle okuyarak geçiririm.

Dün sabah yine görevimin başındayım! Okudukça şaşkınlığım arttı. Çoğunda TOKİ ilanlarını gördüm. Önce dikkatimi çekmedi.
Fakat hangi yandaş-iktidar destekçisi gazeteyi açsam karşımda aynı ilan! Bir değil, üç değil, beş değil!
Her biri tam sayfa. İlanların tamamı daha çok dikkat çeken ve okunan sağdaki sayfalara
konulmuş. İlanın yukarısında Tayyip ve elemanlarının fotoğrafları var.
Başlık şöyle:
“TOKİ bir milyon konut hedefine emin adımlarla ilerliyor.”
Bu kamu kuruluşunun ticari ilanında Tayyip’e, TOKİ Başkanı’na vesaireye övgüler
düzülüyor. Devlet parasıyla siyasi atraksiyon yapılıyor.

* * *

Þimdi bakalım bu tam sayfa paralı ilanların hangi yandaş gazetelerde yayınlandığına:
Hürriyet, Zaman, Yeni Þafak, Star, Taraf, Akşam, Sabah, Milliyet, Habertürk, Akit, Bugün, Posta, Türkiye…
Bildiğimiz iki yandaş daha var, onlarda yoktu. Belki bugün yayınlanır!
Peki bu paralı ilan hükümet karşıtı herhangi bir gazetede yer almış mıydı?
Elbette ki almamıştı!
İktidar, kendi yandaş gazetelerine bir kıyak daha yapmış ve onlara bol kepçe ilan parası
vermiş. Bu 13 gazeteye dünkü ilanlar için TOKİ acaba toplam kaç para ödedi?
Bunlar milletimizden gizlenemez.
Tahminime göre bu iş için TOKİ’nin ödediği para 500 bin Törkiş lira dolaylarındadır.
Eğer değilse, kesin rakamı açıklamaları gerekir.
TOKİ’nin görevleri arasında yandaş beslemek var mıdır?.. Çünkü ilan baştan aşağı
hükümet propagandası.
Devlet parasının hangi gerekçeyle yandaşlara hortumlandığını bilmek herkesin hakkıdır.

* * *

Devlet eliyle, devlet parasıyla yandaş zengin etmenin sihirli formüllerinden biri de işte budur. Onlara açıktan veremediğiniz paracıkları bu gibi yollarla, ilanlar falan vererek, işin yanından dolanarak ödersiniz. CHP bu konuyu mutlaka ülke gündemine getirmelidir. Soru
önergeleri vermeli, konuyu Meclis kürsüsüne taşıyıp üzerine gitmelidir.
Bu uygulamaların hesabı ciddi bir biçimde sorulmazsa neyin hesabı sorulacaktır?
Görelim bakalım hükümet ve TOKİ neyin arkasına sığınacak, nasıl bir mazeret uydurmaya kalkışacaktır!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Jan 2013 12:50    Sujet du message: Répondre en citant

Iste muslumanliga devamli referans yapan AKP rejimi ornegi :

Rize Belediye Baskani hakkinda mufettis raporlari yolsuzluk yapildigini ileri surerken Içisleri Bakanligi kilini kipirdatmiyor ama AKP ile ters dusen AKP'li Adana Belediye Baskanini gorevden aliyor.
Sonra mufettis raporlarindan birsey çikmayan çok basarili olmakla dunyaca unlenen Eskisehir Belediyesine saldiriyor...

Buyurun hak ve adalete...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Mai 2013 1:53    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

“Yani bu şirketleri satın alanların verdikleri paradan daha fazlasını aynı gün geri aldığı ya da bir diğer ifadeyle bu iki şirketin üzerine de fazladan para vermek suretiyle satıldığı görülmektedir. İşin gerçeği şudur; TEDAÞ Genel Müdürlüğü’nün elektrik dağıtım şirketlerinin bir bölümü özel sektöre karşılıksız devredilmektedir”


kamu malini peskes çekmenin, yandasi zengin edif, digerini bertaraf etmenin bir baska ornegi bu TEDAÞ'taki özelleştirme skandalı. Unutmayalim, 292 milyon dolara satılarak ozellestirilen TEKEL'i 1 sene sonra alan 810 milyon dolara sattı ve 1 sene sonra ise 2 milyar 100 milyon dolara bir yabanci firma aldi...

Detaylar için :
http://bit.ly/17KpZOI
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Juil 2013 15:54    Sujet du message: Répondre en citant

AKP donemi yolsuzluklarina veya talana bir ornek daha geliyor, bakalim kilifi nasil hazirlamislar!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 06 Sep 2013 12:11    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Necati Doğru


6 Eylül 2013


Tüpçü gazete patronu muhallebi dikti!



Tüy dikti derler. Onun gibi oldu. Eski günlerde; “Bir gazete patronunun ayıbını, kırığını, ahlaksızlığını öbür gazete patronu görmez” diye gizliden yapılmış anlaşma vardı: Sen “benim tüyümü” yazarsan, ben de “senin tüyünü” yazarım.

Diyalektik çalıştı.
Esirlik, özgürlük getirdi.
Gazeteler, gazete çalışanları, yazarları, son 10 yıllık AKP döneminde; “Vergi müfettişi baskınıyla korkutma ve gerçeği yazan yazarı gazeteden attırma” yollu ağır baskı ve esirlik kıskacına alınınca; halk da kendi “özgür gazetelerini” yarattı. Okurun desteğiyle var olan özgür gazetecilik “bir gazete patronun diğeriyle ahlaksız anlaşma yapma ve başbakan üzülmesin diye gerçeği çarpıtma” imtiyazını da yıktı.
Dikilen tüy gizlenemiyor.
Çünkü özgür basın var.

* * *

Tüp gazcılık yaparken Milliyet ve Vatan gazetelerini satın alan “Tüpçü gazete patronu” biri bizim sektöre olmak üzere “iki adet tüy” dikti. Tüpçü, satın aldığı gazetelerinin;
satışını artıramadı. Türk gazeteciliğine; “Başbakanı üzen yazılar yazan yazarı önce izne çıkarma ve sonra da gazeteden atma” huyunu soktu. Bu kirli huydan ötürü iki gazetenin tirajı düşünce; satılmayan kendi gazetelerini yine kendi satın alıp marinalarda, otel lobilerinde bedava dağıttı. “Milliyet ile Vatan’ın okur sayısı düşmemiş” gibi gösterdi. Devletin Basın İlan Kurumu’ndan, gazetelerin tirajlarına göre verdiği, ilanları almaya ve özel sektörün de ilan havuzundan, hak etmediği ölçüde, reklam almayı sürdürdü, sürdürüyor.
Etik değil.
Haksız rekabet.
Devleti aldatmak.
Özeli kandırmak.
Düpedüz tüy dikmek!

* * *

Tüpçü gazete patronu İstanbul Beyoğlu’nda imar planlarına vücut çalımı attırarak ve yanındaki tarihi caminin silüetini bozarak diktiği Demirören AVM binasına da “muhallebi dikme tüyü” yerleştirdi.
Bina yasalara aykırı yapıldı
Gazeteleri var ya…
Yazıp hesap soran olmadı.
AVM mahkemeye düştü.
Tüpçü gazete patronu 5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Doğan Tekel, soru önergeleriyle ortaya çıkardı ki; bu tarihi bina AVM’ye dönüştürülürken; binanı kot-kesit- oturum ve yüksekliği projeye aykırı olarak değiştirildi. Soğutma, ısıtma, barınma sistemlerinin oturduğu alanlar, tüm katlardaki galeri boşlukları da projeye aykırı olarak genişletildi.
İstanbul Beyoğlu.
Dünya’da eşi yok.
Burada kiralar uçuyor.
Beyoğlu’na bir AVM diktiğin zaman dükkanların metrekaresini aylığı 150 ile 85 Euro’ya kiralayıp, parana para katabiliyorsun. Demirören AVM, projeye aykırı olarak dikildiği için belediyeden “ruhsat” da alamıyor. Ve Belediye Encümeni’nin “ruhsata bağlanmayan aykırılıkların yıkılarak ruhsata uygun hale getirilmesi” kararı da var. Ayrıca “Tüpçü gazete patronunun AVM’sinin iskanı olmadığı” Büyükşehir Belediye Başkanı’nın
yazışmalarından da biliniyor.

* * *

Bütün bunlar bilinmesine rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın aile şirketi “Saray Muhallebisi” Tüpçü gazete patronunun AVM’sinin üst katında 300 metrekare mağaza kiralamış çalışıyor.
Muhallebi, sütlaç,Su böreği, keşkül.
İsteyene döner.
Dileyene ayran.
Beyoğlu Belediyesi zabıta ekipleri, evrakları eksik, kurallara aykırı diye bu bölgede ne kadar muhallebici, sütlaççı, dönerci, börekçi, keşkülcü, biracı, ayrancı, patates kızartmacısı varsa hepsini mühürlüyor, kapatıyor.
Tüpçü’nün AVM’si açık.
Üst katta da muhallebici.
Tam tüy diktiler.
Birinin gazeteleri var; Başbakan üzen yazarları hemen gazeteden atıyor. Diğeri Belediye Başkanı; ruhsatsız AVM’ye muhallebi dikiyor.
Memleketin haline bak!

http://sozcu.com.tr/2013/yazarlar/necati-dogru/tupcu-gazete-patronu-muhallebi-dikti-366924/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Sep 2013 11:02    Sujet du message: Répondre en citant

Hortumlaya son verdik deyip dururdu RTE, evet belli bir kesimden yandaslara geçti hortumlama...
Bugun ku Cumhuriyet'ten

>

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Déc 2013 1:44    Sujet du message: Répondre en citant

Basbakanin bir zamanlar sevdigi tabirle hortumlamanin çerçevi nasil olusturulmus , okuyun da anlayin...

Citation:



Yalçın DOÐAN

Hurriyet / 18 Aralık 2013

Operasyonun teknik kodu: KİY

BÖYLE değişiklik görmediniz.

Ekleme, çıkarma, doğrudan ve dolaylı değişiklikle Kamu İhale Yasası’na (KİY) tam 164 kez müdahale ediliyor. On bir yılda 164 kez, böyle şey görmediniz.

Filmlerdeki gibi müthiş yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dün başlıyor. İhalelerde yolsuzluk ve rant iddiası. İhale deyince, akla Kamu İhale Yasası geliyor. Doğrudan değişiklikle 26 yasa, diğer özel yasalar yoluyla 56 yasa, kanun hükmünde kararnamelerle 82 yasal düzenleme ile toplam 164 dolayında değişiklik var bu yasada. AB şeffaf hale getirilmesi için sürekli uyarıyor, buna rağmen KİY, üzerinde en çok oynanan yasa oluyor.

Bu alanda en yetkin isimlerden CHP Gurup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi’nin söylemiyle:

“Bu değişiklikler ihalelerde şeffaflığı, rekabeti azaltmış, ihaleleri her türlü yolsuzluğa açık hale getirmiştir.”

Þimdi şeffaf olmayan, üzerinde bu kadar çok oynanan bir yasanın sonuçlarını yaşıyoruz, “yolsuzluk ve rüşvet iddiası operasyonu” olarak. Yasadaki değişiklikler aynı zamanda AB ilkeleriyle çelişiyor.

YOLSUZLUÐA AÇIK

Değişikliklerin sonucunda:

- Bazı kurumların alımları Kamu İhale Yasası dışına çıkarılıyor.

- 400 milyar dolarlık kentsel dönüşüm bu yasanın dışında tutuluyor.

- İstisnalar hızla artıyor.

- Belli miktarın üstündeki ihalelerde “açık ihale yerine belli istekliler arasında ihale usulü” kabul ediliyor.

- Su, enerji ve ulaştırma sektörlerinde AB ısrarla “acil düzenleme” isterken ve bu AB’nin tam üyelik ölçülerinden biri iken, bu yönde düzenlemeye gidilmiyor.

- İhalelerde ilan süreleri kısa tutuluyor.

- Bir devlet kurumu ihaleyi iptal ederse, iptal kararını Kamu İhale Kurumu incelemiyor, şikâyetçi olan kişi idari yargı yoluna başvuruyor.

- Kamu İhale Kurulu üyelerinin atanması değişiyor. TOBB ve TİSK temsilcileri kurul üyeliğinden alınıyor. Kurul üyeleri Maliye Bakanı’nın önerisi üzerine Bakanlar Kurulu’nca atanıyor. AB hukukçu üyelerin bulunduğu, siyasi otoriteden uzak bir kurul önerirken, Kamu İhale Kurulu sanki bir bakanlığın genel müdürlüğüne dönüştürülüyor.

Þeffaflık, eşit davranış, rekabet hak getire. Böyle bir yasa, AB’nin her İlerleme Raporu’nda vurgulamasına rağmen, rüşvet ve yolsuzluğa açık hale geliyor.

Operasyonun siyasi kodu

TEFTİÞ kurulları var ve yok gibi. Sayıştay denetimi var ve yok gibi. Meclis
denetimi var ve yok gibi. İdari denetim var ve yok gibi.

Geriye yargının denetimi kalıyor. Yargının muhtemelen iktidarın etki edemediği bölümü belki de hiçbir siyasal iktidar döneminde görülmeyen bir operasyonu başlatıyor.

İşadamları bir yana, operasyonu önemli kılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarındaki siyasal bağlantılar. Üç bakanın oğlu, AKP’li bir belediye başkanı, iktidarın en çok övündüğü kurumların başında gelen TOKİ, bir kamu bankası genel müdürü ile ilgili iddialar...

Daha ne olsun.

“Her şeye hâkim, her şeye muktedir iktidar” görüntüsünü çökerten bir operasyon.

Bu operasyon burada kalmaz. Mutlaka siyasal sonuçlar doğurur.

Yolsuzluğa Meclis Araştırması

DİKKAT çeken bir rastlantı. Yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlatılan operasyon günü CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu bir önerge veriyor.
Tanrıkulu, Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşların sayısız ihaleye çıktığını hatırlatıyor ve bu ihalelerde “yolsuzluk iddialarının netleşmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını” istiyor.

Tam gününde verilmiş bir önerge.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Jan 2014 18:41    Sujet du message: Répondre en citant

Yolsuzluklar 17/12 de baslamadi, buradaki listeye bakin.
Bir de hiçbir yolsuzlugun ceza gormemesi, bu sadece AKP donemine ait degil, taa yegen Yahyalardan beri sure geliyor...

Citation:

Hurriyet 13 Ocak 2014 / Mehmet Y. YILMAZ


Gel de söylenen bu söze inan!

BİNALİ Yıldırım, bacanağının da ifade verdiği soruşturma ile ilgili olarak şöyle söylemiş: “Babam da olsa yanlışı varsa hesabını versin.”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, HSYK’yı, Adalet Bakanlığı’nın genel müdürlüğü konumuna sokacak kanun teklifi komisyonda görüşülürken “Yolsuzlukla ilgili olarak kim olursa olsun üzerine gidilmesini açık açık ifade ettik” diyor.

Böyle söylüyorlar ama doğrusu hiç de inandırıcı değiller.
Deniz Feneri’ni nasıl örtbas ettiklerini, KPSS sorularını çalanları nasıl koruduklarını biliyoruz.

Bu hükümet döneminde ortaya çıkan, uluslararası bağlantıları da olan ve en tepedekileri ilgilendiren iki yolsuzluk dosyası var ki daha kapağı bile açılmadı.

Buyurun, tekrar hatırlatayım, madem böyle sözler söylüyorlar, “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” deyişini de bir kenara not etsinler!
İşte iki örnek:

1– Bazı büyükşehir belediyeleri ile bazı kamu kuruluşlarına elektronik, güvenlik, ulaşım, sağlık ve teknolojik ürünler satan uluslararası 3M şirketi, “Türkiye’de rüşvetle iş yaptığını” açıklamıştı.
Açıklama, üç ayda bir ABD’de ilgili makamlara verilen faaliyet raporunda yer almıştı.

Þirket raporunda “bu iddialarla bağlantılı kamu kuruluşlarıyla da temasa geçtiğini” belirtiliyordu.

Bu konuyu 21 Ekim 2010 tarihinde bu köşede sizlere aktardım.
Umuyordum ki şirketin bu açıklamasından sonra hükümet ya da savcılar harekete geçer, söz konusu şirketin aldığı ihaleleri, yaptığı işleri inceler, kimlere rüşvet verildiğini tespit eder.

Son derece kolay bir soruşturma olurdu üstelik. Hangi belediyelerin ve kamu kuruluşlarının bu şirketten mal aldıklarını tespit etmek, ihalenin yürütülüş biçimini incelemek, ilgili kişilerin o günlerdeki parasal hareketlerini takip etmek, günümüzün olanakları ile çocuk oyuncağı çünkü.

Ama bugüne kadar bu konuda bir tek adım atıldığını duymadık!

2– Siemens Telekom bölümünün eski finans direktörü Michael Kutschenreuter, 7 Aralık 2006’da Münih’te savcılığa verdiği ifadede Türkiye’de bir ihale almak için rüşvet verilmesinin en üst düzeyde kararlaştırıldığını anlatmıştı.

İfadesinde şöyle diyordu: “Türkiye’de askeri bir ihaleyi kapatmak için rüşvet verme kararı alındı. Rüşvet işini düzenlemesi için bir aracıyla anlaşmaya varıldı. İhaleyi 150 milyon Euro bedelle Siemens aldı.”
Görüşüldüğünü iddia ettiği bakanı, ifadesinde “komünikasyon bakanı” olarak açıklamıştı.

(Michael Kutschenreuter’in ifadesini Metin Münir, 26 Ağustos 2008 tarihinde Milliyet’te yayımladı.)

Bununla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması hâlâ neticelenmedi.

Başsavcılık, bana gönderdiği açıklamasında Almanya’dan ilgili belgelerin beklendiğini belirtmişti. Aradan yıllar geçti. Bir gelişme olduğunu duymadık.

Ve son yolsuzluk soruşturmasında, savcıların başına gelenlerden sonra artık bir gelişme duymayacağımıza da neredeyse eminim.
Buraya sadece iki örnek aktardım.

Siemens bu faaliyetleri nedeniyle Amerika ve Almanya’da ciddi soruşturmalara muhatap oldu, 1 milyar Euro’nun üzerinde ceza ödemeyi kabul etti.

Yunanistan’da aynı rüşvet olayı nedeniyle bakanlar istifa ettiler, yargılandılar, mahkûm edildiler.

Türkiye’de hiçbir şey olmadı!

“Hata yaptıysa babam bile soruşturulur” sözünü çok duyduk ama buna babalarımız inanmazdı, bizler de inanamıyoruz!

Yüksek yargının bir fikri yok mu?

PAKİSTAN’ın eski Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, 2008 yılında seçildikten sonra 8 bin kişinin yolsuzluk suçlamalarından muaf tutulmalarını öngören bir af kararı çıkarmıştı.

Af kararnamesinden yararlananlar arasında kendisi de vardı ki geçmişte zaten eşi Benazir Butto’nın başbakanlığı sırasında adı “Bay yüzde 10”a çıkmıştı. Bütün kamu ihalelerinden yüzde on komisyon aldığı ileri sürülüyordu.

Pakistan Anayasa Mahkemesi Zerdari’nin bu kararını, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edince de Zerdari, mahkemeye üç yeni yargıç atadı.

Anayasa Mahkemesi bu yargıçların kişinin atanma kararlarını askıya aldı.
Zerdari direndi ve Pakistan’da avukatlar, yargıçlar ayaklandılar.
Günlerce sokak gösterileri yapıldı.

Türkiye’de de yolsuzluk soruşturmalarını önlemek isteyen hükümet, yargıyı tümüyle Adalet Bakanı’nın iki dudağının arasına hapsedecek bir kanun çıkarmaya hazırlanıyor.

Yargı mensuplarının, avukatların sokağa dökülmelerini beklemiyorum ama yüksek mahkeme başkanlarının bu konudaki görüşlerini de merak ediyorum.

Barolar, yasa ile ilgili fikirlerini açıkladılar. HSYK’nın kurumsal olarak açıklama yapmasına olanak yok ama Ahmet Hamsici “kişisel fikirlerini” açıkladı, “Bu kanun Anayasa’ya aykırı” dedi.

Anayasa Mahkemesi, iş sonunda kendi önüne geleceği için fikrini açıklamaktan kaçınabilir ama Yargıtay, Danıştay başkanları ne düşünüyor, açıklasalar da öğrensek iyi olmaz mı?

Komutanlar artık sorumlu değil mi?

ULUDERE’de 34 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan olayı soruşturan askeri savcı, “askerin kusuru olmadığı” sonucuna varmıştı.

Savcının takipsizlik kararında askerlerin “görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri” vurgulanıyor.

Normal olarak o rütbelere gelmiş askerlerin “hata” yapmayacaklarını varsaymamız gerekir, kendilerinden beklenen, görevlerini yerine getirirken hata yapmamalarıdır.

Hata yaparlarsa bunun bedelini bir şekilde ödeyeceklerini de var saymamız gerekir, ama takipsizlik kararından da anlıyoruz ki, hava harekâtı yapılması sürecinde yer alan komutanların hemen hepsi terfi etmiş, yeni görevlere de atanmışlar.

Öte yandan eğer “görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştüler” ise, karar alma süreçlerinde sorun var demektir.
Bu süreçleri mükemmelleştirmek ve insan hatasını en aza indirmek de o komutanların görevi değil miydi?

Yedek subay okulunda en çok duyduğum sözlerden biri şuydu: Başarıdan da, başarısızlıktan da komutan sorumludur!

Bu olayda açık bir başarısızlık var, savcılık “Hata yaptılar” diyor ama başarısızlığı üstlenip, özür dileyerek istifa eden kimse de çıkmadı.

Zaman içinde askerlikteki kurallar değişti ve ben geride mi kaldım, yoksa bunlar sadece içi boş güzel sözlerden ibaret mi?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
Page 4 sur 5

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.