270 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 270
Membre(s) : 0
Total :270

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 14h59:45
murat_erpuyan : 15h02:09
SelimIII : 1 jour, 04h26:41
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP dönemi yolsuzluklar listesi
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

AKP dönemi yolsuzluklar listesi
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 16 Avr 2008 3:54    Sujet du message: TAM BAGIMSIZ TÜRKIYE RÜYASI Répondre en citant

C'est long peut-être pour certain(e)s d'entre vous , mais le rapport est total!!! Sachez bien de quelle Turquie vous revez !
TAM BAGIMSIZ TÜRKIYE RÜYASI Partie I
Citation:

Türkiye'deki Satışın Kapsamlı Panoraması


Sacide Erçetin

Türk ekonomisini yakın takibe alan yabancılar,
birçok Türk şirketlerini satın alarak ülke ekonomisinde söz sahibi olmuşlardır.
Bu ülke Cumhuriyetin ilk döneminde yokluklarla fabrikalar kurup, raylar döşemiş, ilk iş olarak da tüm özel şirketleri millileştirmişken, bizler bu ulusun nesilleri olarak neden koruyamadık.

Ulusal milli şirketlerimiz tek tek elden çıkarılmasına neden göz yumduk, gençlerimizi yabancı şirketlerin kadrosuna neden mahkum ettik. Neden......


Özelleştirmeler adı altında yapılan satışlar ile ekonomimiz ciddi yaralar alırken, milli değerlerimiz hızla el değiştirirken ülke borçlarımız eksilmediği gibi katlanarak büyüyor. Gelirlerinin nerelere harcandığının cevabı da Türk kamuoyuna verilmesi gerekiyor, verilemiyorsa eğer hukuk insanlarının da ülke adına hesap sorması gerekiyor ?


Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali’nin özelleştirilmelerle ilgili anlamlı görüşü şöyleydi

“ yeterli alt yapıya sahip olmayan azgelişmiş ülkelerin özelleştirmeden herhangi bir yarar sağlamaları mümkün değildir. Bu unsurların yeterince gelişmemiş olduğu toplumlarda piyasa ekonomisi kısa sürede bir soygun düzenine dönüşmektedir ” diyor (Metin Aydoğan’ın "Ne yapmalı" Kitabı).

Sizce de öyle değil mi ?
2008 yılında öngörülen büyük özelleştirmeler listesinde Halk Bankası, Karadeniz Bakır İşletmeleri, SEKA, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Þ., Tekel, Türkiye Denizcilik İşletmeleri bunlardan bazıları ve sırada bekleyen Þeker fabrikalarımızı ve diğer kalan limanlarımız köprüler, otoyollarımızı, Türkiye'nin en büyük fosfat yataklarının bulunduğu yıllardır atıl durumda bırakılan Mardin Mazıdağı, Nehirlerimiz vs unutmamamız gerekir.
Aşağıda detaylarıyla tüm satılan şirketlerimize ait bilgileri toplu olarak bulacaksınız. Uzun süreli çalışmanın ve araştırmanın ürünü olan bu çalışma birçok kaynaklardan derlenerek en doğru bilgilere zar zor ulaşılarak hazırlanılmıştır.

Çünkü satılan milli değerlerimizden çok satılmış insanların yalan yanlış beyanatlarıyla dolu olan medyamızda bu bilgilere ulaşmak için büyüteç gerekiyordu.

Ülkemizde her şey satıldığı için doğal olarak da listem çok uzun oldu umarım sıkılmadan okursunuz.
Bankacılık Alanında Satılanlar: Oyakbank- Denizbank- Þekerbank- Adabank- Akbank- Altarnatifbank- TurkıshBank- Sitebank- Türkiye Ekonomi Bankası- Yapı Kredi Bankası- Dışbank- Garanti Bankası- Finansbank- C Kredi ve Kalkınma Bankası- Tekfenbank- MNG Bank- Demirbank-Vakıfbank- Emlak Bankası- Türkiye Halk Bankası- İmar Bankası- Kıbrıs Kredi Bankası- Marmara Bank- İmpexbank- Toprakbank- Tat Yatırım Bankası.

Sigortacılık Alanında Satılanlar: Ray Sigorta- Acıbadem Sağlık Hizmetleri Acıbadem Sigorta- Başak Sigorta ve Başak Emeklilik- Türkiye Genel Sigorta- Anadolu Hayat Emeklilik- Garanti Sigorta ve Garanti Emeklilik- İhlas Sigorta- İsviçre Sigorta- Emek Hayat Sigorta- Þeker Sigorta- Global Hayat Sigorta- Ankara Emeklilik- TEB Sigorta- Ak Emeklilik- Güven Sigorta.

Diğer Satılanlar:Petkim- Tüpraş- Erdemir- Eti Alimünyum (Seydişehir)- Eti Bakır- Eti Gümüş- Eti Krom- Demirdöküm- İzocam- Döktaş- Biletix- UN RO RO- AFM- Eczacıbaşı İlaç- Falım ve Firs- Dentistanbul- Türktelekom- Avea- Telsim- Turkcel- Sabancı Dupont- EnerjiSA- İstanbul Hilton- Zapmedya- Gittigidiyor.com- TGRT Televizyonu- Süper FM ve Metro FM- Star Gazetesi- Star TV- Sabah ve ATV Kanalları- Boyner Holding- Migros- İstanbul İETT Garajı- Araç Muayene İstasyonu- Tekel Alkollü İçkiler Bölümü- Tekel Sigara Bölümü- Petrol Ofisi- Havaş- Gima- Kuşadası Limanı- Antalya Limanı- İzmir Alsancak Limanı- Mersin Limanı- İskenderun Limanı- Derince Limanıdır - Samsun Gübre sanayii.

Ülkemizin her alanına girmiş olan tahmini yüzde yetmişinden fazlasına sahip olan yabancı sermaye girişine ilaveten Emlak ve toprak satışları ne zaman son bulacak? Evet geriye ne kaldı diye sorabilirsiniz ?

Bende soruyorum ?
Yanıtını bulamıyorum ?
Yetkililer açıklamada bulunurlarsa aydınlanacağız elbet.
OYAKBANK Holandalı finans devi ING Group’a 2 milyar 673 milyon dolara satıldı. (Hürriyet 1.1.2008) Oyak Bank adı artık tarihe karışıyor.Uluslararası finans hizmetler şirketi ING Group, satın aldığı Oyak Bank’ın adını ING Bank Türkiye olarak değiştirdi. ING Group’un 50 ülkede faaliyet gösteren 90 bin acente, 4 bin şubeye sahip olduğunu ve 250 bin broker ile ilişki içinde bulunduğunu vurgulayan ING’nin Bireysel Bankacılıktan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Eli Leenaars da, Oyak Bank’ın ING tarafından satın alınmasının her iki kurumun güçlü yönlerini bir araya getiren önemli bir fırsat sunduğunu söyledi.

“ Bu işlem uzun vadeli sürdürülebilir bir ilişkidir. ING Group olarak finansal kasımız çok güçlü ve bu kası Oyak Bank’ın Türkiye’de büyümesi için kullanacağız. Büyümeye yatırım yapmakta ısrarlıyız ” dedi.

Leenaars, Türkiye'de satışı gündemde olan Halkbank ile ilgilenip ilgilenmediklerine ilişkin soru üzerine ise

“ Biz her zaman fırsatları gözlemleriz. Türkiye'de de istisnai durum olmayacak. Eğer anlamlı gelirse ilerleriz, harekete geçeriz, bir şeyler yaparız ”

karşılığını verdi. ING Bank Türkiye Müdürü Hakan Eminsoy “ING ile Türkiye'ye çok önemli bir kaynak girecek” diye konuşmuş.( Hürriyet 17.1.20089) Bize göre de kaynak transferidir.

DENİZBANK 1930’lu yıllarda kurulmuş bir kamu bankasıydı; özelleştirildi; 1998’de Zorlu Grubu tarafından alındı. Zorlu, Tarişbank’ı da almıştı. İki yapıyı Denizbank adı altında birleştirmiş ve hisselerinin %25’ini halka açmıştı; elindeki %75’ni 30 Mayıs 2006 tarihinde Zorlu Holdingden 2.437.386.290, 51 dolara, Fransa- Belçika merkezli DEXİA küresel banka devi satın aldı. DenizBank’ın %75 hisse devrinde, 6.000 çalışanı, 12 iştiraki, yurt içi ve dışında toplam 250’ye yakın şubesi bulunuyordu.Deniz faktoring A.Þ ve Deniz Finansal kiralama A.Þ.’ne de dolaylı olarak pay sahibi olmasına izin verildi.

ÞEKERBANK 2006 Haziran ayında 33.98 hissesini 424.7 milyon YTL’ye Kazak Bank Turan Alem Group’a satıldı. Böylece bankacılık sektörüne ilk defa Orta Asyalı bir grup girmiş oldu.

ADABANK TMSF Uzan grubundan devraldığı bankayı 45 milyon 100 bin YTL’ ye Kuveyt merkezli The International Investor şirketine 3 Temmuz 2006 yılında yüzde 99.99 oranındaki hisselerini sattı.

AKBANK Dünyanın en büyük bankacılık gruplarından biri olan Citigroup Türkiye piyasalarına Akbank hisselerini satın alarak girdi.
Akbank’ın yüzde 20 hisselerine 17 Ekim 2006 yılında 3.1 milyon dolar ödedi.

ALTERNATİFBANK (ABank) Anadolu Endüstri Holdingin bankası olan Altarnatifbank’ın yüzde 47.02 hissesi yaklaşık 205 milyon dolara Yunanlı Alpha Bank’a satıldı satış işlemleri tamamlanmayı bekliyor.BDDK, Yunanistan’ın ikinci büyük bankası olan Alpha Bank’ın Alternatifbank (Abank) ile yapmak istediği ortaklığa izin vermemiş. BDDK’nın Yunan Alpha Bank ile Abank ortaklığına 8’inci maddeyi gerekçe göstererek izin vermemesinin, Yunan istihbarat teşkilatı EYP’nin eski başkanı Pavlos Apostolidirz’in banka yönetiminde yer almasından kaynaklandığı iddia edilmektedir.

TURKISH BANK National Bank of Kuwait (NBK) ile görüşüyor.

SİTEBANK TMSF bünyesindeki banka 20.12.2001 tarihinde Yunanistan sermayeli NovaBank’a satıldı. Ticaret unvanı 28.3.2003 tarihinde BankEuropa olarak değişti.

TÜRKİYE EKONOMİ BANKASI (TEB) Fransız BNB Paribas’a yüzde 50 hissesini 217 milyon dolara Þubat 2005 tarihinde satıldı.

YAPI KREDİ BANKASI 1944 yılında Kazım Taşkent tarafından kurulmuştur. Yapı Kredi Bankasını satın alan KOÇBANK, Koç Holding ile İtalyan Uni Credit’in ortak kurduğu bir bankadır. Bankayı 2005 yılında 1 milyar 182 milyon Euro ödeyerek satın aldı.

DIÞBANK Doğan grubunun bankası olan Dışbank 2005 yılında Avrupa’nın en önemli bankası olan Hollanda-Belçika finansal grubu Fortis’e yüzde 90 hissesi 985 milyon Euroya satıldı. Türkiye’nin yedinci büyük bankası olan Dışbank’ın ismi Fortis Bank olarak değiştirildi. Yabancıların eline geçen Dışbank’ın ortak olduğu kuruluşlar şöyledir; Dış Yatırım, Dış Portföy, Dış Leasing, Dış Factoring, Dışbank Malta ve Doğan Emekliliktir.

GARANTİ BANKASI Doğuş Grubu’nun en güçlü finans sektörü olan Garanti Bankası 24 Ağustos 2005 yılında Dünya devi General Electric (GE) iştiraki Consumer Finance ile yapılan anlaşma sonucunda 1 milyar 556 milyon dolara satıldı. Türkiye’nin üçüncü büyük bankası olan Garanti Bankanın yönetimine yabancı ortağın temsilcileri gelmesine karşın, idari yapıda büyük değişiklikler yaşanmadı belirtilmiş.


FİNANSBANK Hüsnü Özyeğin’in 1987 yılında kurduğu bankanın yüzde 46 hissesi 3 Nisan 2006 yılında Yunan Bankası National Bank of Greece’ye (NBG) 2 milyar 291 milyon Euro’ya satıldı. Yunan Kilisesi’nin de ortak olduğu banka Türk Para piyasasına giren ilk Yunan bankası oldu.

C KREDİ VE KALKINMA BANKASI C Bank Cıngıllıoğlu grubuna ait banka yüzde 58 hissesi 2005 yılı sonunda İsrail Bank of Hapoalim’e 113 milyon dolara satıldı. Daha sonra ismi Bankpozitif olarak değiştirildi.

TEKFENBANK Toplam değeri 260 milyon dolar olan bankanın yüzde 70 hissesini 182 milyon dolara 8 Mart 2006'da satın alan Yunan EFG Eurobank daha önce Türk mali sektörüne girmişti. İsmi Eurobank Tekfen olarak değiştirildi. Yunanistan `ın ikinci büyük bankası olan Eurobank EFG'nin İsviçre'de UBS ve Credit Suisse'den sonra gelen üçüncü büyük bankacılık grubu ve 30'dan fazla ülkede 1500'den fazla şube ile hizmet veriyor.

MNG BANK Türk Telekom ile Türkiye`nin gündemine oturan Lübnanlı Hariri ailesi MNG Bank `ın yüzde 91 hissesini Nisan 2007’de 160 milyon dolara satın aldı. MNG Bank Doğuş grubunun kontrolünde “Tasarruf ve Kredi Bankası AÞ” adı altında faaliyet gösteriyordu.

DEMİRBANK Yabancılara banka satışı ilk olarak TMSF bünyesinde bulunan Demirbank'ın, 20 Eylül 2001'de HSBC Bank ile hisse devir sözleşmesi imzalamasıyla başladı. Türkiye’nin altıncı büyük bankası olan Demirbank, 163 şubesi, 3.500 çalışanı ve 1 milyon bireysel, 4 bin ticari müşterisiyle 350 milyon dolara HSBC Bank’ın bünyesine katıldı. İngiliz Financial Times gazetesi bu satışı “ bir kilometre taşı” olarak değerlendirmiştir.

VAKIFBANK Hisselerinin yüzde 21.89'unun halka arzında 1 milyar 274 milyon dolar gelir elde edilmiş. Türkiye'nin beşinci büyük bankası olan Vakıfbank'taki hisse satışına gelen yoğun talep nedeniyle 42 milyon YTL nominal tutardaki ek satış hakkı da kullanıldı. Böylece yüzde 21.89 olarak düşünülen halka arz oranı da yüzde 25.18'e ulaştı. Arzda toplam 322 milyon YTL nominal değerde hisse senedi satıldı. Verilen bilgiye göre, 930 milyon dolarlık hisse yurtdışı yatırımcılara, 344 milyon dolarlık hisse de yurtiçi yatırımcılara olmak üzere toplam 1 milyar 274 milyon dolarlık hisse satışı yapıldı. Halka arzda kişisel ve kurumsal olmak üzere toplam 34.168 kişi hisse senedi aldı. 15.11.2005 Milliyet

Vakıfbank’ın, borçlarına karşılık satın aldığı 4 ve 5 yıldızlı turistik oteller, Vakıfbank iştiraklerinden Taksim Otelcilik tarafından satışa çıkarıldı. Vakıfbank’ın beş otelini daha özelleştiriyor. Bankanın iştiraklerinden Taksim Otelcilik bünyesindeki Abant Palace, Abant Köşkü, Obaköy, Side Palace ve Kuşadası otelleri ayrı ayrı satışa sunuldu.
2008 yılında Vakıfbank’ın yüzde 25 hissenin daha halka arzıyla bu bankanın sermayesinin yüzde 50’sinden fazlasının özel banka statüsü haline gelmesi amaçlanıyor.

EMLAK BANKASI Atatürk'ün talimatları doğrultusunda 3 Haziran 1926 tarihinde 'Emlak ve Eytam Bankası' adı altında 20 milyon lira sermaye ile kurulan Emlakbank faaliyetlerini yürütemediği gerekçesiyle 9 Temmuz 2001’de Ziraat Bankası'na devredilmişti.

TÜRKİYE HALK BANKASI A.Þ. 1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından küçük ve orta büyüklükteki esnaf ve sanayiciye, kolay ve ucuz kredi vermesi amacıyla kurulmuş bir ihtisas bankasıdır. Türkiye'nin 4. büyük bankası olan Halkbank’ın sloganı "Üreten Türkiye'nin Bankası" idi. Pamukbank’ın 2004 yılında Halkbank’a devri nedeniyle kapatılan şubeler ve binlerce çalışanı işsiz kalmıştır. Halkbank'ın yüzde 24.98 hissesi Mayıs 2007’de halka arz edildi. Piyasa değerinin 7 - 8 milyar dolar olduğu tahmin edilen Halkbank'ın halka arzından 1 milyar 837 milyon dolar gelir elde edildi. Halkbank için ÖYK kararının ardından Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) onayı beklenecek.

TÜRK TİCARET BANKASI 2004 yılında Sermaye Piyasası Kurulu SPK tarafından tasfiyesine karar verilmişti.

İMAR BANKASI Haziran 2005'te iflasına karar verildi.

KIBRIS KREDİ BANKASI 13 Ağustos 2004 tarihinde iflasına karar verildi.

MARMARA BANK 1995 yılında iflasına karar verildi.

İMPEXBANK 1996 yılında iflasına karar verildi.

TOPRAK BANK1992 yılında kurulan banka Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, TMSF kapsamına aldığı Toprakbank’ı Bayındırbank’la birleştirerek kapatmıştır.

TAT YATIRIM BANKASI (Tatbank) Merkezi İstanbul Karaköy'de bulunan Tatbank, 1992 yılında kuruldu ve sermayesinin yüzde 95.04`ü Diyarbakırlı işadamı Mehmet Salih Tatlıcı ait olan Tat Yatırım Bankasının satışı 31.8.2006 tarihinde tamamlandı.

Dünya genelinde 1.5 trilyon dolarlık varlığı yöneten ABD kökenli uluslar arası yatırım Bankası Merrill Lynch ,Tat Bank ve Tat Menkul Kıymetler`i satın almak üzere anlaşarak hisselerin yüzde 100`ünün devriyle ilgili sözleşmeyi imzaladı. Tat Bank`nın ismi Merrill Lynch olarak, Tat Menkul Kıymetler `in ismi de Merrill Lynch Menkul Değerler olarak değişeceğine karar verildi. Kesin olmamakla beraber 6 milyon dolar ödediği belirtilmiştir.
Elimizde kalan İş Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıflar Bankası ve tabi ki Merkez Bankasında şimdilik yabancılar söz sahibi değildir. Ne acıdır ki, bunun dışındaki tüm bankalarımıza yabancılar hakimdir.

Kaynak arayışlarını hızlandıran hükümet, 2008 yılında Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank'ı da satacak.

İngiltere Bankalar Birliği Başkanı ve İngiltere Merkez Bankası yönetim kurulu üyesi Andrew Buxton Türk bankacılığı için 29 Kasım 2000’de şunları söylemiştir

“ Türkiye’de finanssal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve genişletilmesi için birleşmeler gerçekleştirilecek ve bazı bankalar yok olacaktır”

demiştir. Ve ülkemizde ise bazıları değil tamamı yok edilmiştir. (Metin Aydoğan "Ne Yapmalı" kitabından)

AB ÜLKELERİNDEKİ BANKALARIN YABANCI PAYLARI :

Sinan AYGÜN’ün, yaptığı açıklamada yabancı sermaye payının AB ülkelerindeki yüzdelerini şöyle veriyor Ve Avrupa ülkeleri, bankacılığın ulusal sermayenin elinde kalması için uğraş veriyorlar diyor.

Almanya’da yüzde 5,
İtalya’da yüzde 8,
İspanya’da yüzde 10,
Hollanda’da yüzde 11,
Danimarka’da yüzde 17,
Avusturya ve Fransa’da yüzde 19,

Yunanistan’da ise yüzde 20 oldugunu belirten. ATO Başkanı Aygün, yabancı sermaye oranının IMF’nin kontrolündeki ülkelerden Estonya’da yüzde 100, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 95, Slovakya’da yüzde 93, Meksika’da yüzde 82, Macaristan ve Polonya’da yüzde 65, Arjantin’de yüzde 48, Peru’da yüzde 47, Þili’de yüzde 42 olduğunu belirtmiştir.

PETKİM T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Petkim Petrokimya Holding A.Þ.’nin sermayesindeki %51 oranındaki kamu hissesinin blok satış yöntemi ile özelleştirmesine ilişkin olarak yapılan ihale sonucunda, bahse konu hisselerin 2.040.000.000 ABD Doları bedelle Socar&Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubu’na İhale Þartnamesi çerçevesinde satılması Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 22 /11/2007 tarih ve 2007/63 sayılı kararı ile onaylanmıştır.

Azeri devlet petrol şirketi olan Socar'ın kurdukları TransCentralAsia Petrochemical Holding adlı konsorsiyumun üyelerinin kim olduğu belli değildi. Yüz elli yıllık geçmişe sahip olan Socar, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının yüzde 25 oranında sahibidir.

2008'den itibaren bu hattan akması beklenen 50 milyon ton ham petrolün 40 milyon tonunun Socar'a ait olması bekleniyor. Petkim özelleştirmesi daha gündemde değilken Turcas ile Socar Türkiye'de bir petrol rafinerisi ve petrokimya tesisi yatırımını incelemelere başlamıştı.

Özelleştirmeyi durduran Danıştay kararda,

“Ülkemizde, yapılan yatırımlarla üretim kapasitesi artan ve kâr eden büyük bir petrokimya kompleksi olan Petkim’in yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin özelleştirmesinde üstün kamu yararı bulunmamıştır”

demiştir. Özelleştirme işlemlerinin iptali istemiyle açılan davalarda yargısal denetimin hukuka uygunluk yönünden yapıldığına ve özelleştirme işlemlerin teknik özellikler taşıdığına vurgu yapılan gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:

” Özelleştirmeye ilişkin işlemlerin siyasi iktidarın tercihlerini yansıttığı, dolayısıyla yargısal denetimin daha ziyade işlemin yetki ve şekil unsurları üzerinde yapılabileceği de hukuken kabul edilemez”.(Yeniçağ 12.1.2008 )

Petrol-İş Sendikası Genel Başkan Mustafa Öztaşkın

“Bu satışla, Türkiye devleti Türkiye petrokimya sanayiden ve pazarından çekilirken, % 100 devlet kontrolünde olan Socar aracılığıyla Azerbaycan Devleti'nin girişi sağlanmıştır. Yılda % 15 büyüme hızına sahip ve dünya petrokimya sektöründe 5. büyük pazar konumunda olan ülkemiz, petrokimyasalların üreticisi ülkeler ve şirketler için son derece cazip bir pazar durumundadır."

Bu satış, Türkiye petrokimya sektöründe yabancılaşma yaşanmasına, petrokimya pazarımızın kaybedilmesine ve sayıları 6-8 binlere ulaşan şirketleriyle plastik sektörünün çökmesine yol açacaktır”

demiştir. (www.petrol-is.org.tr/duyurusu)

Petkim’in özelleştirilmesinde kamu yararı olduğunu iddia eden İngiliz vatandaşı Devlet Bakanı Mehmet Þimşek,

“Cari açık yaratan sektörlerden biri petrokimya. O nedenle Petkim özelleştirilmesindeki kamu yararı ortada”

demiştir. Petrol-İş Sendikası'nın Petkim'in yüzde 51'lik kamu hissesinin blok satış yoluyla özelleştirilmesinin iptaline yönelik açtığı dava esastan 19.3.2008 tarihli tüm gazetelerde yer alarak sonuçlandığı bildirilmiştir. Danıştay 13. Dairesi, davayı yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci’ye “ Verin gitsin!!!” talimatı verirken, Milli İstihbarat Teşkilatı, Petkim ihalesini kazanan Rus-Kazak ortaklığının esrarlı yapısı, Ermeni Diasporası ve kara para iddialarını incelemeye almış ve MİT, grubun ortaklık yapısı ve faaliyetlerine ilişkin detaylı bir rapor hazırlayacağını belirtmiştir. Türkiye'nin en büyük petrokimya şirketi olan Petkim, 14 fabrika, 8 yan işletme, 150 milyon metreküplük barajı, büyük tonajlı gemilerin geleceği bir limanı ve lojistik önemi büyük, Aliağa ve İzmir'in su ihtiyacı karşılayan Petkim'in satışı ülke adına büyük kayıptır.

TÜPRAÞ Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi Türk Petrol Rafinerileri Anonim Þirketi büyük badireler atlatarak en sonunda devletin elindeki yüzde 51’lik hissesi 4 milyar 140 milyon dolara Koç-Shell Ortak Girişim Grubuna satılmıştır.

İlk olarak 13 Ocak 2004 tarihinde yapılan ihaleyi 1.3 milyar dolara yüzde 65.76'sını Tataristan'ın devlet petrol şirketi olan Tatneft ile Zorlu Grubu ortaklığına satılmış olup 29 Aralık 2004 Petrol-İş’in açtığı iptal davası Danıştay’ca onaylanarak iptal edilmiştir.

3 Mart 2005 TÜPRAÞ yüzde 14.76'sı, İMKB'de Sami Ofer'in fonlarına satılmış, bu satış hem usul yönünden hem de fiyat yönünden tartışma yaratmıştı. Danıştay'ın satışın iptali kararını vermesinden sonra bu hisselerin geri alınması gerekiyordu Petrol-İş bunun için de dava açarak İsrail asıllı Sami Ofer’e bu satışın neden yapıldığı sorgulanıyordu.

Daha sonra 3 Mayıs 2005 tarihinde TÜPRAÞ’ın kamuya ait yüzde 51’lik hissesinin satışı için tekrar ihale açıldı,12 Eylül 2005 İhalede en yüksek teklifi veren Koç - Shell Grubu, ihaleyi 4 milyar 140 milyon dolarla kazandı ve 26 Ocak 2006 tarihinde ise Koç - Shell Grubu’na hisse devri gerçekleşti.

7.3. 2008 tarihli Hürriyet Gazetesinin haberine göre Danıştay, Koç Grubu`na hisse devri tamamlanan Tüpraş`ın yüzde 51`inin blok satışına yönelik ihaleyi durdurdu. Danıştay, ihale şartnamesinde bazı hükümlerin özelleştirme yasasına aykırı olduğunu bildirmiştir.

Tüpraş `ın satışını protesto etmek için ellerindeki "Tüpraş`ta hakkım var, satmıyorum Kamu malı halkın malı" yazılı dövizlerle yürüyüş yapan işçilere Petrol-İş sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın’ın yaptığı konuşmada, Tüpraş`ın özelleştirilmesine karşı başlattıkları mücadelenin daha bitmediğini söyleyerek

`Tüpraş defteri kapanmaz, herkes kapatsa, Petrol İşçisi, Tüpraş işçisi kapatmaz biz bu mücadeleyi bırakacak değiliz. Yeni mücadeleler verilir hem fabrikada hem de alanlarda. Türkiye`nin her yerinde. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Türk halkı bizimle. Þu anda biz sağduyunun., toplumun vicdanının sesiyiz. Çünkü hep doğruyu söyledi. Ne söylediysek çıktı. Onun için bir kez daha bu olayda haklıyız. Bu satış da iptal olacak, bu ihale yargıdan dönecektir"

diye tepkisini dile getirmiştir.

Türk-İş Genel Sekreteri ve Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş) Genel Başkanı Mustafa Kumlu,

“Enerji savaşlarının yapıldığı günümüzde enerjide özelleştirmenin ülkenin geleceğini karartmak anlamına geldiğini” belirterek, enerjide özelleştirmeden vazgeçilmesini istedi. “Enerji bir ülkenin can damarıdır. Hükümetin görmezden geldiği bir konu var ki, o da enerjide özelleştirmenin diğer özelleştirmelere benzemeyeceğidir”

dedi. Ülkenin coğrafi açıdan stratejik konumda bulunduğunu ve enerjinin de son derece stratejik bir sektör olduğunu kaydeden Kumlu, kaygılarının sadece özelleştirme nedeniyle işsiz kalacak üyeleri için değil, ülkenin geleceği olduğunu vurguladı.

Özelleştirme düşüncesiyle yıllardır tek çivi bile çakılmayan termik santralların kaderine terk edildiğini, ülkenin enerjide yüzde 70’ler düzeyinde dışa bağımlı hale getirildiğini ifade eden Kumlu, enerjide özelleştirme değil, tersine var olan tesislerin bakım ve onarımı ile ihya zamanı olduğunun altını çizmiştir.

ERDEMİR Türkiye’nin en büyük yassı çelik üreticisi olan Ereğli Demir-Çelik İşletmeleri 27 Þubat 2006 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait yüzde 46.12’lik hissesi ile yüzde 3.17'lik Türkiye Kalkınma Bankasına ait hissesinin Oyak'a devrine ilişkin hisse devir sözleşmesi imzalandı.

Erdemir’in özelleştirilme aşamasında kamuoyunun müthiş tepkisi ve Ereğli halkının direnişi bu satışın bitiriliş şeklini farklı bir biçime sokmuştu. OYAK'ın Erdemir'i satın alması kamuoyundaki tepkileri azalttı.

OYAK, Erdemir için Fransız ARCELOR şirketiyle anlaşmış olduğu daha sonra ortaklığının bozulduğu basında yer almıştı. Hisse bedeli olarak 2 milyar 770 milyon doların İdare hesaplarına, 190,2 milyon doların da Türkiye Kalkınma Bankası hesaplarına intikal ettiği bildirildi.

OYAK'ın yüzde 3,17'lik TKB hisseleri için ödeneceği tutar ise yaklaşık 190,4 milyon dolar olarak hesaplanırken, toplam ödeme de 2 milyar 960 milyon doları bulacak. Böylelikle Erdemir'in yüzde 49,29 oranındaki hissesi Ataer A.Þ'ye geçmiş olacak.

Ordu yardımlaşma kurulu tarafından kurulan Ataer şirketi Erdemir'in yeni sahibi oldu.

15 Mayıs 1965'te 470 bin tonluk yıllık sıvı çelik kuruluş kapasitesiyle faaliyete geçen Erdemir mamullerini makine, boru ve profil, ambalaj malzemeleri, ev eşyaları, ısı gereçleri, elektrik makine ve aletleri, tarım araçları imalatı ile gemi ve konteyner yapımı, otomotiv sanayi, yan sanayiciler, tüccarlar, ve ordu başta olmak üzere pek çok kamu kurumu da kullanmaktadır.

Yabancıya gitmesin diyerek Erdemir’i alan OYAK grubu,daha sonra Oyak Bank’ı Hollandalıya satmıştır.

ETİ ALÜMİNYUM SEYDİÞEHİR tesisleri 1967 yılında ABD'nin muhalefetine rağmen Ruslar tarafından kurulan Eti Holding bünyesinde faaliyet gösteren Konya’nın Seydişehir ilçesinde bulunan Seydişehir Alüminyum Tesisleri, dünyada ham madde mamul maddeye ithal girdisi olmayan üç tesisten biri olma özelliğine sahip.

Alüminyum üretimi yanında, dünyada cevher de çıkaran tek işletme ve Boksitten alüminyum üreten tek tesis olan Seydişehir Alüminyum Tesislerinin yüzde yüz blok satış yoluyla 25.7.2005 tarihinde özelleştirme kapsamına alınmış 305 milyon dolarla CE-KA inşaata satılan şirket 49 yıllığına Türkiye’nin beşinci büyük barajı olan Oymapınar hidroelektrik santralını bedelsiz olarak işletme hakkını da elde etmiş.

Fakat SEYDİÞEHİR ALÜMİNYUM TESİSLERİNİN ÖZELLEÞTİRİLMESİ ile ilgili olarak DANIÞTAY 29.05.2006 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ancak hükümet yürütmeyi durdurma kararını uygulamak yerine, yargı kararını uygulamayanlar hakkında yargılamaya da izin vermemiştir.

ETİ BAKIR A.Þ ve KARADENİZ BAKIR İÞLETMELERİ A.Þ Karadeniz bölgesindeki Murgul, Küre, Espiye ve diğer maden sahalarından bakır, bakırlı pirit ve diğer cevherleri çıkarmak ve mevcut tesislere ilave olarak yeni tesisler kurmak, yeni cevher yatakları bulmak ve işlemek maksadı ile 28.05.1968 tarihinde %49 hissesi Etibank’a, %51 hissesi de özel kişi ve bankalara ait olmak üzere 300 Milyon TL sermaye ile kurulmuştur.

Eti Holding'e bağlı ortaklıklarından, Eti Bakır, Eti Krom, Eti Metalurji ve Eti Gümüş’ün özelleştirilmesinde,
Eti Bakır A.Þ. ile Karadeniz Bakır İşletmeleri A.Þ.ye (KBİ) ait Samsun İşletmesi'nin 33 milyon ABD dolara Ce-Ka İnşaat Makina Madencilik A.Þ.’ne satılmıştır.

Eti Gümüş A.Þ. 8 Mayıs 2003 tarihinde, ETİ Gümüş A.Þ.’de bulunan %100 oranındaki kamu hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla açılan ikinci ihaleyi 6 Mayıs 2004 tarihinde 41.200.000 ABD doları veren Söğütsen Seramik Sanayi İnşaat Madencilik İthalat İhracat A.Þ firmasına satılmıştır.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise

“...Eti Gümüş’ün ihalesini kazanan Söğütsen Seramik Þirketinin daha önce iflası istenmiş, uçan kuşa borçlu, daha önemlisi devlete borçlu bir şirket"

olduğu belirtilmiştir. Daha sonra 17.8.2004 Akşam Gazetesi haberine göre Koza Davetiye Mağaza İşletmeleri ve İhracat A.Þ’nin Eti Gümüş’ü satın aldığı duyurulmuştur.

Eti Krom A.Þ. Özelleştirme Yüksek Kurulu, 24.06.2004 tarihinde % 100 oranındaki hissesinin özelleştirilmesini teminen, 58.100.000.- (elli sekiz milyon yüz bin) ABD Doları bedelle en yüksek teklifi veren Yıltaş İnşaat Ticaret Limited Þirketine satılmasına karar verilmişti.

Ancak, şirket ÖİB tarafından uygulanan uzatmalara rağmen Eylül ayına kadar ilk taksidini bile ödeyememesi nedeniyle 14 Eylül 2004 tarihinde yapılan ikinci ihalede 58.050.000-ABD Doları bedelle maden-metalürji sektörleriyle ilişkisi Rusya’dan ithal ettiği kömürü paketleyerek satmaktan öte olmayan Yıldırım Dış Ticaret ve Pazarlama A.Þ. ile satış sözleşmesi imzalamıştır.

Eti gümüş gibi Eti Krom’ da kasalarındaki mevcut nakitleri, stoklarındaki hammadde ve satışa hazır metalleri, taşınmaz varlıkları (arsa, bina,vb), kamunun malı olan madenlerin ruhsatlarıyla birlikte yok pahasına satılmıştır.

Eti Elektrometalurji 15.320 milyon dolara satıldı. Satılırken kasasında 2.06 milyon nakit para ve işletmede 3.4 milyon dolarlık stokları, işten çıkarılacakların kıdem ve ihbar tazminatları için devletin yatırdığı 5.04 milyon dolar da para yatırılmış haliyle satılıyor. Yani alıcı firma para ödemediği gibi üstüne para almış oluyor.

PETROL OFİSİ yüzde 34 hissesini satın almak için Doğan Þirketler Grubu Holding A.Þ. ile anlaşan Orta Avrupa'nın önde gelen petrol ve doğalgaz şirketi Avusturyalı OMV, bu hisseler için 1 milyar 54 milyon dolara 13 Mart 2006 tarihinde anlaşma imzalamıştır.

OMV, 5 kıtada 18 ülkede petrol arama ve çıkarma faaliyetini sürdürüyor.

Petrol ofisi 21 Temmuz 2000 tarihinde Türkiye İş Bankası ve Doğan Þirketler Grubu Holding A.Þ.’den oluşan Ortak Girişim Grubu tarafından satın alınmıştır. 2002 yılının Ağustos ayı itibariyle ise grup, Petrol Ofisi`nin devlete ait olan yüzde 25.83 oranındaki hissesini satın aldı.

Aynı yıl, aralık ayında İş-Doğan ve Petrol Ofisi`nin birleşmesiyle İş Bankası ile Doğan Holding eşit olarak Petrol Ofisi`nin yüzde 47.42`sine sahip oldular. Bu tarihte halka açıklık oranı yüzde 5,16 idi. 2 Eylül 2005 tarihinde İş Bankası’nın sahibi bulunduğu ve toplam sermayenin yüzde 44,06’sına karşılık gelen Petrol Ofisi hisse senetleri Doğan Holding tarafından 616 milyon dolar karşılığında satın alınmıştı.

KOÇ HOLDİNG ÞİRKETLERİ

Demir dökümün satışı: Koç ailesi üyelerinin sahip oldukları 53 yıllık şirketi olan Türk Demirdöküm’ün % 72.56 hissesini 211 milyon Euroya Alman Vaillant’ sattı. (toplam şirket değeri 391 milyon dolara denk gelmektedir) satışın 30 Eylül 2007 tarihinde tamamlanmış.

Vaillant İcra Kurulu Başkanı (CEO) Claes Göransson ise, Vaillant'ın dünyada 10 binden fazla kişiye istihdam sağladığına ve geçen yıl 2 milyar avro gelir elde ettiğine işaret ederek şunları söyledi: "Dünya piyasasının yüzde 21'ine sahibiz ve Demirdöküm'le üstünlüklerimiz daha da artacak. Duvar kombileri sektöründe lider olmak istiyoruz. Türkiye'nin Doğu Avrupa, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yakın olması çok önemli. Buralara yapılan ihracatı artıracağız." diyen Göransson, 'Demirdöküm ismi kalacak mı?' sorusuna, "Kesinlikle. Demirdöküm güçlü bir marka ve kalacak" yanıtı verdi.

Son iki yılda Tüpraş, Yapı Kredi Bankasının bir kısım hissesini, Tansaş gibi büyük satın almalar gerçekleştiren Koç Holding, geçen yıl İzocam, Döktaş ve Biletix'teki hisselerini yabancı yatırımcılara devretmiştir.

İzocam’ın satışı: Koç Topluluğu'nun, Eylül 2005’ de şirket satışlarından birini daha gerçekleştirdi. Koç ailesi ve Koç şirketlerinin İzocam'da sahip olduğu yüzde 61.2 oranındaki hisse, Kuveyt şirketi Alamana Industuries ile Fransız şirketi Saint Gobain Isover'e 171milyon 341 bin dolara satıldı.

Döktaş’ın satışı Koç Holding’den yapılan açıklamaya göre yüzde 49’u halka açık olan Döktaş’ın yüzde 54.96’sına 111 milyon 25 bin 866 dolara Finli Componenta Corporation şirketine Ekim 2006 tarihinde satmıştı. Döktaş'ın yeni hissedarı uluslararası alanda metal sektöründe faaliyet gösteren Componenta Corporations şirketi, Finlandiya, Hollanda, İsveç'te üretim tesisleri bulunuyor.

Koç Topluluğu tarafından 1973 yılında kurulan Döktaş’ın, dünyanın her yerinde faaliyet gösteren demir ve hafif alaşımlı mamul kullanıcıları için ürettiği ham ve işlenmiş komponentler ile Türk döküm sanayinin pazar lideri konumundayken, dünyanın pek çok noktasına kaliteli ürünler sağlıyordu.

Biletix’in satışı Koç Bilgi Grubu şirketlerinden Koç, Biletix'i dünyanın en büyük bilet satış şirketlerinden Amerikalı Ticketmaster'a satıldı. Satış fiyatı ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Tahmini 15-20 milyon dolar çıvarında olduğu söylenmiştir.

Biletix'in yüzde 50 hissesi KoçSistem'e, yüzde 50 hissesi ise kurucu ortaklar Dave Dorner ve Ali Abhary'e aitti. Ticketmaster, hem KoçSistem'in elindeki hisseleri hem de iki kurucu ortaktaki hisseleri satın aldı. Koç Bilgi Grubu, satış fiyatı ile ilgili bir açıklama yapmazken, satışın 15-20 milyon dolar arasında bir bedel üzerinden olduğu söyleniyor. KoçSistem’den yapılan açıklamada, 2000 yılında Koç Grubu ve TAG Enterprises ortak girişimiyle kurulan Biletix'in kısa zamanda Türkiye'nin en başarılı e-ticaret şirketlerinden biri haline geldiği vurgulandı.

2000 başlarında Ali Abhary ve Dave Dorner ile Koç Bilgi Grubu'nun ortaklaşa bir girişimidir. ABD'nin Kalifornia eyaletinde olan ve Türkçe'de adı 'bilet uzmanı' anlamına gelen Ticketmaster sağladığı bilet satış ve dağıtım hizmetlerini, dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinden biri olan www.ticketmaster.com internet sitesi üzerinden, dünya çapında hizmet sunuyor. Ticketmaster; ABD dışında, İngiltere, İrlanda, Hollanda, Norveç, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Almanya, İspanya ve Belçika'yı kapsayan toplam 18 farklı pazarda faaliyet gösteriyor.

UN RO-RO 1993 yılında 48 ortakla kurulan, UN RO-RO deniz taşımacılığı şirketi, UN Ro-Ro’nun satışına önce imza koyan, daha sonra ise ’uyku mahmurluğuyla imzaladım, ölürümde sattırmam, Satış süreci şeffaf değil”diyerek satışına karşı çıkan Saffet Ulusoy 7 ekim 2007 şirketin ABD’li yatırım fonu 1976 yılında Jerome Kohlberg, George Roberts ve Henry Kravis tarafından kurulan (KKR) firmasına şirketi toplam 910 milyon Euro’ya yüzde 97.6’ı hissesinin satışı için imza attı.

İstanbul Ambarlı ve İstanbul Pendik limanlarından İtalya’nın kuzey ucundaki Trieste kentine düzenli olarak seferler düzenleyen UN RO RO' nun tamamı lojistik ve işletme alanında faaliyet göstermekte olan 5 ayrı şirketi bulunuyor.

AFM Adnan Akdemir Ailesi’ne ait AFM sinemaları bir aile şirketi olup 40 yıl önce hizmete girmiş ve hissesinin 51.9’nını 28.5 milyon dolara Turkcell’in ortağı Rus Alfa Grubuna satıldı. Alfa’ya yapılan satışta ise koltuk başına değer çok düşük bir seviyeden belirlendiği ifade edilmiştir. Rus Alfa Grubu, 183 sinema salonu ve 33 bin koltuğu bulunan AFM Sinemaları’nı 55 milyon dolarlık piyasa değeri üzerinden satın almıştır.

ECZACIBAÞI İLAÇ Türkiye'de öncüsü olduğu ilaç sektörünün çınarı 65 yıldır varlığını sürdüren ilaç’ın % 75’ini 460 milyon Euroya Çek kökenli Zentiva’ya sattı. 5 bine yakın çalışanı olan Zentiva'nın Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Romanya'da üretim tesisleri bulunuyor. Zentiva N.V Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi Jiri Michal da, “Eczacıbaşı ile yaptıkları anlaşmanın, bugüne kadar gerçekleştirdikleri en büyük stratejik işbirliği anlaşması olduğunu, bu anlaşma ile Orta ve Doğu Avrupa pazarlarındaki büyüme stratejilerini hayata geçirme yönünde önemli bir adım attıklarını” vurgulamıştır.Onlar büyürken biz de küçülüyorduk !

FALIM Ve FİRST Dandy Sakız adıyla Jak Amram tarafından kurulan ve 1972’de faaliyete geçen şirket daha sonra Intergum Grubu’na dönüştü. Jak Amram, aynı zamanda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) kurucu üyeleri arasında yer alıyor. Intergum grubu Dandy ile piyasaya girip 'Falım' ve 'First' ile son yıllarda markalı sakız üretmeye başlayan ve başta ABD olmak üzere AB ülkelerinin market zincirlerinin raflarını sakızları ile süsleyen önemli bir marka haline geldi. Türkiye’nin lider sakız şirketi olan Intergum’ı Amram ailesinden satın almak için Haziran ayında anlaşma yapan İngiliz gıda devi Cadbury Schweppes’ de çalışan sayısı 50 bin ve 200 ülkede faaliyet göstermektedir.

Türk sakız piyasasının yüzde 46'sı Intergum'ın tekelinden 450 milyon dolara satın alan dünyanın en büyük şekerleme şirketi olan İngiliz Cadbury Schweppes’e satıldı. Kent Gıda’nın yüzde 95.36 hissesine2006 yılında sahip olan Cadbury Schweppes’ten Türk sakız piyasasında yüzde 60'lık payla en büyük oyuncusu haline geldi. Cadbury çatısında Türkiye'de Trident, Nazar, Tipitip, Toybox ve Olips ürünleri bulunuyor.

TÜRKİYENİN İLK DİÞ HASTANESİ DENTİSTANBUL 2001'de Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi adı altında faaliyete başlayan Dentistanbul, 2003'te Türkiye'nin ilk özel diş hastanesi ruhsatını aldı. Yılda ortalama 20 bin hastaya hizmet veren hastaneyi kuran Mehmet Ali Özer büyük bir gizlilik içinde Dentistanbul'u ABD'li Global Environment Fund'a (GEF) sattı. Kurulduğu 1991 yılından beri GEF 6 milyar 200 milyon dolar bağış ve 1800 projeye 20 milyar doların üstünde finansman desteği sağladı. Gelişmekte olan 140 ülkede 800 milyon dolarlık fon yöneten GEF, Latin Amerika, Avrupa ve Doğu Avrupa'da faaliyet gösteriyor. Macaristan ile Polonya'da merkezleri bulunan Euromedics ve Latin Amerika Sağlık Fonu GEF'in başlıca yatırımları arasında bulunuyor. Þirket özellikle Avrupa Birliği'ne giriş aşamasındaki ülkelerde yatırım yapmayı tercih ediyor.
Yabancı sermaye girişi böylece hastanelere de sıçramış oldu.

ACIBADEM SAÐLIK HİZMETLERİ ve ACIBADEM SİGORTA
Acıbadem sağlık hizmetlerinin yüzde 69,6 hissesi Almond AÞ satıldı.

Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya`da öncü sağlık hizmeti sunucusu olma amacıyla Abraaj Capital ile ortak olmuştu. Acıbadem`in başkanı Mehmet Ali Aydınlar ile Abraaj Capital
tarafından % 50-50 eşit hisseyle kurulan Almond AÞ, Acıbadem`in yüzde 69,6 hissesini satın aldı. Abraj Capitol daha öncede Acıbadem sigortanın % 50hissesini almıştı.

Abraaj Capital Grubu`na bağlı Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi üyelerinden Ali Al-Turki`ye ait Almond Holding`e satıldı. Acıbadem Sağlık Grubu’nun, 6 hastane, 7 tıp merkezi ve poliklinikleri, göz sağlığı
merkezi, laboratuar ve şubeleriyle yaklaşık 6 bin çalışanı bulunuyor.

Abraaj Capital, uluslararası bir yatırım şirketinin Deutsche Bank, Citicorp yanında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri kökenli ortakları da olan Arbaaj'ın başlıca uluslararası ortakları arasında DIFC Investments, Emirates Bank International, Mashreq Bank, Zabbeel Investment, Public Institution for Social Security (Kuwait), Al Qudro Holdings gibi kuruluşlar bulunuyor.

BAÞAK SİÐORTA VE BAÞAK EMEKLİLİK 1959'da Ziraat Bankası'nın kurduğu Başak Sigorta ve 1997'de kurulan Başak Emeklilik Özelleştirme İdaresi tarafından, 268 milyon dolara Fransız şirket Groupama International satıldı. Başak Sigortadaki yüzde 56.67 ve Başak Emeklilikteki yüzde 41 hisselerine sahip olan Groupama International Daha önce aldığı Güneş Sigortada da yüzde 30 hisseye sahip. Fransa'nın ikinci büyük sigorta şirketi olan Groupama, 1900'den bu yana çalışmaları sürüyor. Groupama, Fransa dışında İspanya, İngiltere, İtalya, Portekiz, Macaristan, Çin ve Vietnam'da faaliyet gösteriyor 3.2.2006 Milliyet

GÜVEN SİGORTA Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (TTKKMB), özelleştirme kapsamında 2000 yılında satın aldığı Güven Sigortayı satışa çıkarıyor ve 17 Mart 2008'deki ihaleyle açılacak. Güven sigortada halen, 2 bin 600 acentası bulunuyor. Fransız Gruopama Güven Sigorta ile de ilgileniyor. Sonucu belli değil.

RAY SİGORTA Dışbank hisselerini zararına Doğan Finansal Kiralama A.Þ.'ye devretti. Doğan Þirketler Grubu Holding A.Þ.’nin sahibi olduğu Ray Sigorta A.Þ. şirketinin %58.2 hissesi, 81.48 milyon dolara TBIH Financıal Services Group’a 19 Mart 2007 tarihinde satıldı. Yüzde 20 hissesi kalan Doğan Holding bu payın 2010 ve 2011 yıllarına kadar TBIH'e satış opsiyonu olduğu belirtildi . THY filosunu 1968-2004 yılları arasında kesintisiz teminat altına alan Ray Sigorta, üç yıl aradan sonra THY’yi yeniden sigortalamaya başladı.

TÜRKİYE GENEL SİGORTA A.Þ. Mart 2007 tarihinde % 80’nı 285 milyon Euro’ya Mehmet Emin Karamehmet'in sahibi olduğu Çukurova Grubu'ndan satın alan İspanyol Mapfre SA’nın, sigorta, reasürans ve çeşitli finansal hizmetler konusunda İspanya ve Güney Amerika dahil toplam 40 ülkede faaliyet gösteriyor. İspanyol firma, satın alma işleminin tamamlanmasıyla Genel Sigorta'nın Mapfre International'ın bir şubesi durumuna dönüşeceğini bildirdi. Türkiye'de araç sigortasında 6., yaşam sigortası dışındaki sigortalarda 10. sırada bulunan Genel
Sigorta ve acentesi olan Genel Yaşam'ın 310 personeli ve tüm Türkiye'de 297 bayii bulunuyor. Genel Sigorta, Türkiye'deki pazarın yüzde 3,2'sine egemen durumdadır. 24.9.2007

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK, HSBC BANK şubelerinde satışa sunuldu. HSBC Bank, imzalanan acentelik sözleşmesi ile Anadolu Hayat Emekliliğin hayat sigortası ve bireysel emeklilik ürünlerini kendi müşterilerinin finanssal ihtiyaçlarına çözüm olarak sunacak, imzalanan acentelik sözleşmesi ile bankanın ülke çapındaki 156 şubesinde hayat sigortası ve bireysel emeklilik ürünlerinin müşterilere sunulacağını 11.10.2008 tarihli hürriyet gazetesi aracılığı ile bildirdi.

Daha önce tamamı TMSF’na ait olan Demirbank T.A.Þ hisselerinin HSBC Bank satış ve devrine ilişkin sözleşme 20 Eylül 2001 tarihinde İstanbul’da imzalanmıştı. HSBC Bank bu satış işlemi karşılığı, devir tarihinde TMSF’na peşin olarak toplam USD 350 milyon ödemiş. Toplam 198 şubesi ve 3700 civarında çalışanı ile Türk Bankacılık Sisteminde önemli bir yeri bulunan Demirbank T.A.Þ’nin, bu satış işlemi sonucunda HSBC Bank A.Þ. ile birleşmek suretiyle bankacılık faaliyetlerine devam ediyordu.

GARANTİ SİGORTA VE GARANTİ EMEKLİLİK Garanti Bankası ile Avrupa'nın önde gelen sigorta gruplarından Eureko B.V.arasında Mart ayında açıklanan ortaklık, TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve Rekabet Kurumu tarafından onaylandı. 21 Haziran 2007 Perşembe günü imzalanan satış anlaşmasına göre, Eureko, Garanti Sigorta A.Þ.'ye ait %80 oranındaki hisseyi 365 milyon Euro bedelle satın aldı. Þirket ayrıca, Garanti Emeklilik ve Hayat A.Þ.'ye ait %15'lik hisseyi 100 milyon Euro karşılığında satın aldı, %35 oranında yeni hisse alım hakkına da sahip oldu. http://www.garanti.com.tr Garanti Sigorta, bugünden itibaren faaliyetlerine Eureko Sigorta A.Þ. adıyla devam edecek.

Eureko Sigorta hisselerinin yüzde 20'sinin Garanti Bankası'na ait olmaya devam edeceğine işaret edilen açıklamada, yeni dönemde Garanti Bankası ile işbirliğinin aynı şekilde devam edeceği ve banka sigortacılığındaki lider konumunun yanı sıra, diğer dağıtım kanallarında da büyüyeceği belirtildi. Yaklaşık 7 milyon müşteriye hizmet veren Eureko, Avrupa sigortacılık pazarındaki en büyük 10 oyuncu arasında yer almayı hedefliyor. Bu amaçla faaliyet gösterdiği ülkelerde işbirliği yapan Eureko, merkezi Hollanda'nın yanı sıra Avrupa'nın 10 ülkesinde faaliyet gösteriyor.

İHLAS SİGORTA İhlas Sigorta'nın yüzde 88,25'inin Almanya'da sigorta sektöründe faaliyet gösteren HDI International Holding'e (HINT) 23,7 milyon YTL yaklaşık 16.75 milyon Euro bedelle tamamını Alman Talanx Sigorta Grubu'nun iştiraki olan HDI’ sattı. Satış sözleşmesi 30 Haziran 2006 tarihindeki duyurusu Almanya ve Türkiye'ye aynı anda yapıldı. İhlas Sigorta'nın adı değişerek, HDI Sigorta oldu. Brezilya, İspanya, İtalya, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Avusturya gibi dünyanın birçok ülkesinde sigortacılık faaliyeti gösteren Talanx AG, dünyanın birçok ülkesine reasürans kapasitesi sunan Hannover Re'nin de sahibi. Grup, faaliyet gösterdiği ülkeler arasında Türkiye'yi de katmış oldu. Almanya'da Mercedes, BASF, Simens, MAN gibi büyük grupların sigortasını yapan Talanx Grubu'nun, Türkiye'de HDI Sigorta olarak faaliyete geçmesi ile tüm Türkiye'deki Alman şirketlerinin sigortasını üstleneceği ve buna paralel olarak bankasürans (banka sigortacılığı) yapacağı da edinilen bilgiler arasında.

İSVİÇRE SİGORTA 25 yıl önce temsilcilik, daha sonra şube ve Türk-İsviçre ortak teşebbüsü haline dönüşen İsviçre Sigortayı Alman reasürans şirketi "Münich Re"nin çoğunluk hissesine sahip olduğu Ergo, İsviçre Sigorta hisselerinin yüzde 75'ini satın aldı. Yüzde 25 hisse Balcı Ailesi’nde kalırken, satış fiyatı konusunda her iki taraf da açıklama yapmaktan kaçınırken, İsviçre Sigorta ve İsviçre Hayat için Ergo 212.9 milyon Euro ödediğini Almanya’da açıklamıştır. Ortaklığa ilişkin haber ilk kez 11 Temmuz 2006 tarihinde medyada yer almıştır.

EMEK HAYAT SİGORTA Tasarruf Mevduatı Sigorta fonu (TMSF), Aksoy grubundan haczedilen Emlak Hayat Sigorta A.Þ.deki yüzde 99.99 oranındaki hisseyi l milyon 500 bin YTL’ye merkezi Bahamalar’da bulunan Gem Global’a ihale etmiştir. Sabah 21.3.2006

TEB SİGORTA Zurich Finansal Hizmetler Grubunun, TEB Sigorta A.Þ.'nin tamamını satın almak için anlaşma imzaladı.2007 yılında prim üretimi 130 milyon dolara (155 milyon YTL) ulaşan TEB Sigortanın, 600 noktaya ulaşan geniş bir ağ ile hizmet verdiği ifade edildiZurich Finansal Hizmetler Grubunun, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya Pasifik, ve Latin Amerika'nın olduğu çeşitli pazarlardan oluşan global ofis ve şube ağı aracılığıyla hizmet veren sigorta bazlı bir finansal kuruluş, 1872'de kurulan grubun merkezinin, İsviçre'nin Zurich şehrinde bulunduğu ve grubun yaklaşık 55 bin çalışanı ile 120'den fazla ülkede hizmet verdiği bildirilmiştir. Zurich, TEB Sigorta’yı satın aldığı fiyatı açıklamazken, TEB Sigorta’nın ismi de ’Zurich Sigorta’ olarak değişeceği ve TEB Sigortanın satışından Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB) elde edeceği kaynak, banka, leasing, faktoring alanında büyüme için kullanılacak bilgileri basında yer almıştır.

ÞEKER SİGORTA Hisselerinin yüzde 70.20'lik bölümü ABD’li Liberty Mutual Grubu'na geçen Þeker Sigortanın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Joe H. Hamilton,"Türkiye'nin izlediği ekonomik politikalarla Türk sigorta piyasası önemli ölçüde genişlemeye hazır. Bireylerin ortalama harcanabilir gelirleri yükselen bir trende sahip, Arabaları, evleri ve şahsi malları kapsayacak sigorta ürünlerine olan talebi artırıyor” diye belirtirken fiyat açıklanmayan satışta 59.6 milyon dolar tahmin edilmektedir. Hamilton, Liberty Mutual'ın dünyadaki yeri konusunda şu bilgileri verdi:"Liberty Mutual Group, Amerika'nın en büyük şirketleri listesinde 102'nci sırada yer alırken, 39 binden fazla çalışanı, dünya üzerinde 900'den fazla ofisi ile "Asya, Avrupa ve Latin Amerika'da, 20'den fazla ülkede faaliyet göstermektedir.

GLOBAL HAYAT SİGORTA 1998 yılında hayat sigorta ürünleri konusunda faaliyet göstermek amacıyla kurulan Hayat Sigorta şirketi, 1 Mayıs 2003 tarihinde "Global Hayat" ismini almıştır. Avrupa'nın önde gelen finans kuruluşlarından Dexia'ya çoğunluk hisselerini devreden DenizBank, Global Yatırım Holding iştiraki olan Global Hayat Sigorta ile satış anlaşmasını imzaladı. Böylece Global Hayat Sigorta 2 milyon 700 bin YTL’ye Denizbank'ı alan Dexia'ya geçmiş oldu.Dexia Bank, 1996 yılında Fransız Credit Local ve Belçikalı Credit Communal'ın birleşmesi sonucu ortaya çıkan Avrupa'nın en büyük 15 bankasından biri ve dünyanın en büyük 30'uncu bankası konumunda bulunuyor. Banka Belçika ve Fransa dışında Lüksemburg, Hollanda, İngiltere, İsveç, İtalya, İspanya, Almanya ve Amerika'da faaliyet gösteriyor.

ANKARA EMEKLİLİK Anadolu Hayat Emeklilik, Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Bakım ve Yardım sandığının sahibi olan Ankara Emeklilik, Genel merkezi Hollanda merkezli sigortacılık şirketi AEGON’a yüzde yüz hissesini satmıştır. Türk hayat sigortacılık ve emeklilik fonu pazarında söz sahibi oldu. Ankara Emeklilik satıldığında, 54 binin üzerinde bireysel emeklilik katılımcısına ve yaklaşık 35 milyon Euro fon birikimine sahip bulunuyor aynı zamanda Þekerbank ile imzalamış olduğu dağıtım anlaşması çerçevesinde, ürünlerinin, bankanın ülke çapında yayılmış bulunan 236 şubesi üzerinden de dağıtımını sürdürmektedir.

AEGON`un son yıllarda Orta ve Doğu Avrupa`da, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya olmak üzere 5 ülkeyi kapsayan genişlemesine Türkiye yi de katarak tamamlamış oluyor.

AK EMEKLİLİK Sabancı Holding İştiraklerinden Aksigorta'nın Yüzde 99.4'üne sahip olduğu Ak Emeklilik A.Þ. ile İngiliz Sigorta Devi Aviva Plc'nin Türkiye'deki Þirketi Aviva Hayat ve Emeklilik'in Birleşme Anlaşması 21 Mart 2007’de İmzalandı. Yapılan anlaşma Ak Emeklilik'in banka sigortacılığındaki deneyimleri ile, Aviva Hayat ve Emeklilik'in doğrudan satış gücünü biraraya getirerek Türkiye'nin lider hayat ve emeklilik şirketini oluşturmayı amaçlıyor.

Yeni şirket, 31 Mart 2007 itibariyle 572,5 milyon ABD doları bireysel emeklilik fon büyüklüğü ve yüzde 25'lik pazar payı ile bireysel emeklilik sektörünün lider şirketi konumuna yerleşirken, aynı zamanda 30.3 milyon ABD doları toplam prim üretimi ve yüzde 11'lik bir pazar payı ile hayat sigortasında üçüncü sıraya yükselmiş oldu. Birleşme sürecinin tamamlanmasının ardından Aviva Plc, Aksigorta'ya 100 milyon ABD doları nakit ödeme yapacak. Birleşme anlaşması kapsamında yapılan acentalık anlaşması ile de Akbank'ın 687 şubesi üzerinden 5.9 milyon perakende müşterisine hayat ve emeklilik ürünlerinin satışına olanak sağlanıyor. (İhlas Haber Ajansı) 08.06.2007


TÜRK TELEKOM 1 Temmuz 2005 tarihindeki ihaleyi kazanan yüzde 55 hissesinin suikasta kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin ailesine ait olan Oger Telecom 6 milyar 550 milyon doları peşin ödeyeceğini açıklamış ancak daha sonra taksitle ödeme yapmaya başlamıştı. Altı aylık kârı bedelle en stratejik kurumumuz satılmış oldu. ABD dahil hiçbir ülkede yabancılara işletme ruhsatı satış yetkisi vermezken bizim ülkemizde gerçekleşmiştir.

Anayasa Mahkemesi: “Türk Telekom Stratejiktir” mahkemenin 1994/45 sayılı kararında;

“Kalkınmayı hızlandırmak için, elbette, dış borçlanma, yabancı sermaye, yabancı ortaklıklardan yararlanmak gerekir; ancak, özelleştirme yoluyla giderek yabancıların nüfuzuna yol açılması ülke bağımsızlığı yönünden kabul edilemez. Bu gerçek, özelleştirme politikası uygulayan gelişmiş kimi ülkeleri bile önlem almak zorunda bırakmıştır” denilerek, ulusal varlıklarımızın yabancılaştırılması konusuna dikkat çekilmiştir. Mahkeme aynı kararında; “Telekomünikasyon ve elektrik gibi stratejik öneme sahip kamu hizmetlerinin yabancılaşması, ülke savunması, güvenliği ve bağımsızlığı yönünden sakıncalıdır”

görüşüne yer vererek, Türk Telekom’un Stratejik olduğunu vurgulamaktadır.

Fakat daha sonra Anayasa Mahkemesi Başkan vekili Haşim Kılıç, 5189 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2. maddesinde yer alan,

"Devamı süresinde tekel mahiyetinin yaratabileceği sakıncalar da dahil" ve "Aynı maddenin 3. fıkrası" ibarelerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddettiklerini bildirdi.

Haşim Kılıç, bir gazetecinin,

"Böylelikle Telekom'un satışına vize verilmiş mi oldu?"

sorusuna,

"Vize verilmiş oldu. Þu anda Anayasa Mahkemesi açısından bir problem kalmadı"

yanıtını verdi. CHP, Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda, 5189 sayılı yasa ile 406 sayılı yasadan çıkarılan 3. fıkranın iptalini istemişti.

Söz konusu 3. fıkra,

"Yabancı, gerçek ve tüzel kişilerin Türk Telekom'daki hisse oranı yüzde 45'i geçemez ve bunlar doğrudan ya da dolaylı olarak şirketin çoğunluk hisselerine sahip olamazlar"

hükmünü içeriyordu. Bu arada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türk Telekom'un özelleştirilmesiyle ilgili olarak açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ile, Oger Telecoms Ortak Girişim Grubu'nun Türk Telekom'u devralması için hukuki bir engel kalmamış oldu.

Ve satış gerçekleşti. Türk Telekomünikasyon’un yüzde 55 hissesinin 6.55 milyar dolara Oger Telecom Ortak Girişim Grubu’na satışına ilişkin “hisse satış sözleşmesi” imzalandı.

Sözleşme, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Saudi Oger Grubu’nun mali işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Muhammed Hariri tarafından imzalandı.

2004 yılı itibariyle abone sayısı 19 milyon 125 olan Türk Telekom'un 55 bin 794 personeli bulunuyor. 2004 yılında 11.2 katrilyon lira ciro gerçekleştiren Türk Telekom'da net gelir 8.6 katrilyon lira. 5 katrilyonluk toplam gideri olan Türk Telekom'da net kar ise 2.1 katrilyon lira ve Türk Telekom, dünyanın 13'üncü büyük telekom kuruluşuydu, satışı ülke çapında işçi gösterilerine yol açarken, bu durum Oger Telecom CEO'su Muhammad Hariri'nin işten çıkarma yapılmayacağı yönünde bir duyuru yapmasına da neden olmuştu.

Fakat bugün dahi işçilerin grevi halen sürmekte olduğunu görmekteyiz. Devletin üzerine gitmeyip göz yumması ve yeterli denetim yapılmaması nedeniyle, keyfi uygulamalar hüküm sürmektedir. Türktelekom’un satış esnasındaki kasalarında nakit bulunan 1.64 milyar dolar parasıyla bedava değil üstüne para verilerek satılan şirketlerimizden birisidir.

TÜRK TELEKOM - INNOVA'YI ALDI Türk Telekom, 1999 yılında kurulan, 2005 yılında ise Anel Grup bünyesine katılan Innova Bilişim Çözümleri A.Þ.’nin tamamını 18.5 milyon dolara satın aldı. Anel Telekomünikasyon Elektronik Sistemleri Sanayi ve Ticaret AÞ bağlı ortaklığı Innova Bilişim Çözümleri A.Þ. yüzde 100 hissesini sattı.

AVEA SATIÞI CEP telefonu sektöründe Türk Telekom Avea’daki İtalyan hisselerini aldı.

Türk Telekom, Telecom Italia (TIM) ile Avea’daki hisselerinin tamamını satın almak üzere 500 milyon dolara anlaştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Türk Telekom Avea’da yüzde 81 hissenin sahibi oldu. Avea’nın daha önceki ortaklık yapısı yüzde 40 TIM, yüzde 40 Türk Telekom ve yüzde 20 İş Bankası şeklindeydi.

Avea hisselerine ilişkin anlaşmanın temeli Telecom Italia ve Oger Telecom arasında Temmuz 2005’te imzalanan sözleşmeye dayanıyor. Türkiye cep telefonu sektörüne İş Bankası ile kurduğu Aria markasıyla giren daha sonra faaliyetlerini Aria-Aycell birleşmesiyle doğan Avea'da sürdüren TIM'ın, hisselerini devretmesiyle Avea'da da yönetim açısından dengeler değişti. Avea da, yüzde 44.55'lik payıyla Lübnan’lı Oger Telecoms, "fiilen patron" konumuna yükseldi ve daha öncede Türk telekom’un yüzde 55 hissesini satın almıştı.

TELSİM’İN SATIÞI Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) satışa çıkardığı Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Þ., 4 milyar 550 milyon dolarla dünyanın en büyük mobil telekomünikasyon operatörlerinden olan İngiltere'den Vodafone'nin şirketi Vodafone Telekomünikasyon A.Þ.'ye 25.5.2006 tarihinde ihale edildi.

Uzan Grubu’nun borçları nedeniyle TMSF’ye devredilen Telsim’in satışı için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Hayırlı olsun. Fiyat gayet güzel'' diyerek

''Türkiye'de kim yatırım yaparsa yapsın Türkiye Cumhuriyeti'nin mevzuatına tabidir. Türkiye Cumhuriyeti için istihdam oluşturacaktır. Burada kazanıp, burada tüketecektir. Yapacağı herhangi bir yanlış olursa onu da takip edip, düzeltecek mekanizma kurulmuştur. Telekomünikasyon Üst Kurulu'nun görevi de işletmecileri gözetlemektir. Endişe edecek bir şey yok. Hiç kimse buradaki tesisleri alıp bir yere götüremez, gümrük kapılarına tembih ettik.''

demiştir. Telsim satışından Motorola ve Nokia da pay alacak.

Yunanistan'da telekulak skandalına karışan Vodafone Group Plc şirketi, mobil telefon işletmeciliği alanında dünyanın en büyük şirketi olarak biliniyor. Telsim ihalesini kazanan Vodafone, 80 milyar Euro yıllık ciro ve Eylül ayı itibarıyla 171 milyon aboneyle dünyanın önde gelen GSM şebekesi.

Vodafone’un piyasa değeri de Kasım itibarıyla 80 milyar Euro olarak hesaplanıyor. Vodafone İngiliz Manchester United takımının ana sponsorluğunu ve Formula 1’de Ferrari takım sponsorluğu yapıyor. 27 ülkede iştiraki, 15 ülkede ortaklığı olan Vodafone 41 ülkede faaliyette bulunuyor. İngiliz yayın kurumu BBC de, Türkiye’nin 72 milyon nüfusu ile Vodafone için dördüncü büyük pazarı olduğunu belirtti. Telsim’in kısa vadede zarar etmesinin beklendiğini kaydeden BBC, “Telsim’in özelleştirilmesi Türkiye’nin AB üyeliği lehindeki ekonomik argümanlara daha da ivme kazandıracak” yorumunu yapmıştır.14.12.2005 tarihli gazeteler.

TURKCELL’İN SATIÞI Þubat 1994’te hizmete giren Turkcell, Telsim ile birlikte Türkiye’yi ilk cep telefonu ile tanıştıran şirketlerden biri olma özelliğine sahip. Turkcell, 27 Nisan 1998’de Ulaştırma Bakanlığı ile GSM lisans anlaşmasına imza atmıştı. Turkcell, yaptığı anlaşma ile GSM lisans hakkını 25 yıllığına 500 milyon dolara almıştı. Turkcell İletişim`de büyük ortak TeliaSonera’nın yüzde 37,1 hissesi bulunuyor. Turkcell`in ortaklarından İskandinav telekom şirketi TeliaSonera, gelecekte Turkcell ve Rusya`nın MefaFon şirketlerini satın almak için fırsat kolluyor. Hisse satışı sonrasında Çukurova Holding'in Turkcell'deki payı yüzde 27.26'dan yüzde 21.38'e gerileyecek. Turkcell'de Rus Alfa'nın yüzde 13.22, Sonera'nın yüzde 37.09, Murat Vargı'nın yüzde 5.07 hissesi bulunuyor.

Þirketteki halka açık hisse oranı ise yüzde 17 seviyesinde.

Bu arada Çukurova grubunun Turkcell'in yüzde 5.88 hissesi için Alfa ile İsveç - Finlandiya ortaklığı olan TeliaSonera arasında kıyasıya bir çekişme yaşandığı ve daha sonra ise Turkcell'in ortaklarından Rus sermayeli Alfa Grubu, elinde bulunan yüzde 13.2'lik Turkcell hissesinin yüzde 6.6'sını sattığını duyurmuştu. Alfa, piyasa değeri 1.4 milyar dolar olan bu hisseleri sadece 20 milyon dolara Kazak Visor Group'a devrettiğini açıklamıştır.

SABANCI DUPONT İÞTİRAKİNİ SATTI H.Ö. Sabancı Holding, Dusa Dupont Sabancı Brasil S.A. ve Dusa Dupont Sabancı Argentina S.A.'ya ait iştirak hisselerini Hollanda'da bulunan Sabancı Industrial Nylon Yarn and Tire Cord Fabric B.V.'ye sattı. Þirketin iştirakler portföyünde bulunan Dusa Dupont Sabancı Brasil S.A.'ya ait 1 trilyon 573.5 milyar lira nominal değerli hisselerin tamamı 6.8 milyon dolar ve Dusa Dupont Sabancı Argentina S.A.'ya ait 2 trilyon 477.8 milyar liralık nominal değerli hisselerin tamamı 8 milyon dolara satıldı. Satış bedeli olan toplam 14.8 milyon dolar (yaklaşık 10 trilyon lira) şirket hesabına geçti. Söz konusu satışlardan doğan 3 trilyon 576 milyar liralık kazancın sermayeye ekleneceği bildirildi.

ENERJİSA Sabancı Holding’e ait EnerjiSA şirketinin yüzde 49.99'una ortak olan Verbund'a 326.2 milyon dolar ödedi. Avusturyalı elektrik şirketi Verbund (Österreichische Elektrizitätswirtschafts Aktiengesellschaft), yaklaşık 12.5 milyar Euro piyasa değeriyle Viyana Menkul Kıymetler Borsası'nda en büyük şirketler arasında yer alıyor. CNN 15.3.2007

İSTANBUL HİLTON, Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı oteli, İstanbul Hilton’un özelleştirmesinde en yüksek teklifi 255.5 milyon dolarla işadamı Aydın Doğan’a ait Ortadoğu Otomotiv vererek satış gerçekleşmiştir. 12.8.2005 CNBC

ZAPMEDYA 2000 yılında kurulan interaktif reklam pazarlama şirketi Zapmedya'nın % 70'ni İngiliz reklam ve pazarlama şirketi International Marketing and Sales Group, 13 milyon dolara satın aldı. Zapmedya, Bülent Boytorun tarafından kurulduğundan bu yana, 500'ü aşkın kuruluşa Online Reklam konusunda hizmet vermiştir. 2006 yılı sonu itibarıyla 12 milyon dolarlık cirosu ile internet reklamcılığı alanında pazar liderliğini sürdürüyor. Zapmedya'yı satın almak üzere anlaşma imzalayan IMSG ise 1996 yılında halen şirketin başkanlığını yürüten Gregory Thain tarafından kuruldu. İngiltere yanında gelişmekte olan piyasalara önem veren IMSG'nin bu ülkelerde 21 ofisi bulunuyor. IMSG'nin ofisinin bulunduğu kentler arasında Moskova, Almatı, Astana, Duşanbe, Yeni Delhi, Kalküta, Bangalor, Haydarabad ve Budapeşte yer alıyor. IMSG’nin 2007 cirosu 96.5 milyon dolar düzeyinde bulunuyor. IMSG yetkilileri satış tan sonra Zapmedya yetmez yeni şirketler alacağız diye ifade verdi.
www.gittigidiyor.com Þubat 2001 yılında yayına başlayan Gitti Gidiyor, 1.2 milyon kayıtlı üyesi, 360.000 günlük, 4.0 milyon aylık tekil ziyaretçisi ve 500.000’e yakın günlük satış fırsatlarıyla Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezidir. 2001 yılında 3 okul arkadaşı tarafından kurulan ve 1.3 milyon kullanıcısı bulunan sanal açık artırma sitesi "gittigidiyor.com" ilham kaynağı eBay e milyonlarca dolara satıldı. Tam oranı açıklanmamakla beraber, eBay’in gittigidiyor.com’da yüzde 10’un üzerinde hisseye sahip olduğu belirtildi. Türkiye, dünyada 6.8 milyar dolarlık ciroyla, 36 ülkede faaliyet gösteren eBay’in girdiği 37’nci ülke oldu.
TGRT TELEVİZYONU ABD'li medya devi Rupert Murdoch'ın Newscorp şirketi, TGRT'yi 151 milyon YTL'ye satın aldı. Türkiye'de yabancıların yayın kuruluşlarındaki hisse sınırı yüzde 25 olduğundan, kalan hisseler Newscorp şirketiyle ortak hareket eden Atlantic Records şirketinin sahibi Ahmet Ertegün'ün olacak.

Bu arada Avustralya doğumlu olan 74 yaşındaki Murdoch, 1980'li yıllarda ABD'de televizyon satın alabilmek için ABD vatandaşlığına geçmişti. Dünyanın en büyük medya patronları arasında bulunan Murdoch, Avustralya, İngiltere, ABD ve Asya basınındaki önemli varlığıyla tam anlamıyla küresel bir medya imparatoru olarak görülüyor.
25.7.2006 Milliyet

İşadamı Murdoch İngiltere'de Times, Sky TV ve Sun'ın, Amerika Birleşik Devletleri'nde Fox TV, New York Post ve Weekly Standard'ın Türkiye'de de Fox TV adını alan TGRT'nin da aralarında bulunduğu çok sayıda yayın organının sahibidir. İhlas Holding, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından faaliyetlerine son verilmişti. Enver Ören’nin sahibi olduğu İhlas Holding’e ait TGRT’ nin satışına gelen itirazlar reddedildi ve 2 Kasım 2006 tarihinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), İhlas Yayın Holding’in Huzur Radyo TV’deki (TGRT)’nin ABD merkezli Newscorp’a satışını onayladı.

SÜPER FM VE METRO FM RADYONUN SATIÞI

Süper FM'in ihalesinde en yüksek teklifi 33 milyon 100 bin dolarla CGS TV (Kanada-Global ortaklığı) verdi. Uluslararası bir medya kuruluşu olan CanWest Global Communications Corp.'un, Kanada'nın en büyük medya şirketi olarak nitelendiği, kuruluşun, Global Television Network'un sahibi olmasının yanı sıra Kanada'nın en büyük günlük gazete yayıncısı konumunda olduğu bildirildi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF), 7 radyo, 2 televizyon kanalı ve bir gazeteden oluşan Uzan Grubu şirketlerinde Star Medya Grubu şirketlerinin satış ihaleleri Super FM ile başladı, satışları 6 Ekim Star Gazetesi'nin satışıyla sona erdi. İhaleler Metro FM, Joy FM ve Joy Türk FM, Star TV, Rock FM ve Radyo Alaturka, Kral TV, Kral FM olarak devam etmiştir. Metro FM ihalesine en yüksek teklifi yine Kanadalı CanWest-Global ortaklığı verdi. Kanadalı CanWest ve Mehmet Kutman'ın sahibi olduğu Global Yatırım Holding ortaklığından oluşan CGS Grubunun kurduğu Pasifik Televizyon ve Radyo İşletmeciliği ihaleyi 22 milyon 850 bin dolarlık teklifle ilk sırayı aldı.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 16 Avr 2008 4:06    Sujet du message: TAM BAGIMSIZ TÜRKIYE RÜYASI Répondre en citant

TAM BAGIMSIZ TÜRKIYE RÜYASI Partie II



Citation:
Türkiye'deki Satışın Kapsamlı Panoraması - Sacide Erçetin

STAR GAZETESİ 17 Ocak 2006 tarihinde teslim edilen tekliflerin yer aldığı kapalı zarf usulü yapılan ihalede, TMSF'nin satışa çıkardığı Star Medya Grubu şirketlerinin en sonuncusu, Star gazetesi için açılan ihalede 5 milyon 150 bin dolarla Kıbrıslı işadamı Ali Özmen Safa’nın rakamı 8 milyon dolara yükseltmesi üzerine satılmıştır.

Başbakan Erdoğan’ın bir numaralı adamı Ramsey’in patronu Remzi Gür ile Ali Özmen Safa dostluğu İngiltere’ye dayanıyor. Gazetenin patronu Ali Özmen Safa görünse de arkadaki patron Remzi Gür ve onun kayınbiraderi Hasan Doğan’nın olduğu medyada yer almıştır .
STAR TV Star TV Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalıdır.TMSF tarafından satışa çıkarılan Star TV ihalesinde 306.5 milyon dolarla, Doğan Grubu'na ait Işıl Televizyon Yayıncılığa satıldı. Magic Box adında kurulan kanal, 31 Mart 1990'da Star 1 adını almıştı.

SABAH VE ATV KANALLARININ SATIÞI, TMSF’nin 5 Aralık 2007’de Sabah-ATV için yaptığı ihalede 1.1 milyar dolar ödemeyi kabul eden Çalık Grubu’na Rekabet Kurulu’ndan sonra RTÜK’ten de ‘şartlı’ onay geldi.

RTÜK’ten yapılan açıklamada şöyle denildi:

“5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi kapsamında ATV-Sabah ticari ve iktisadi bütünlüğünün, Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Þ’ye devrinin tesciliyle ilgili işlemlerin tekemmül ettirilebilmesi amacıyla, 3984 Sayılı Yasada ve Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşları İdari ve Mali Þartlar Yönetmeliği’nde belirlenen yükümlülüklerin 31 Ocak 2008 tarihi itibarıyla yerine getirilmesinin ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, 7 Þubat 2008 tarihli toplantısında konuyu gündemine almıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Merkez ATV Televizyon Prodüksiyon A.Þ.’nin sahibi olduğu ATV ve Radyo City’ye ait Üst Kurul nezdindeki izin ve lisanslar ile 3984 Sayılı Kanunun Geçici 6. Maddesi kapsamında kullandırılan kanal ve frekansların kullanım haklarının Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Þ. adına tesciline karar verilmiştir.”

Çalık Grubu’nun ödeme için TMSF’den 60 gün süre isteyeceği de belirtiliyor. Þartname gereği Çalık Grubu 1.1 milyar dolarlık muhammen bedelin yüzde 10’una denk gelen 110 milyon dolarlık teminat mektubu vermişti. Devir yapıldıktan sonra Çalık Grubu 1.1 milyar dolarlık alım bedelinin tamamından sorumlu olacak. Þayet ödemede herhangi bir problem çıkarsa, Çalık Grubu bu bedeli ödeyemezse, TMSF Sabah-ATV için yeniden ihaleye çıkacak. O takdirde Çalık Grubu’nun 110 milyon dolarlık teminatı yanacak. Ayrıca ikinci ihalede oluşacak bedel 1.1 milyar dolardan daha az olursa bu fark da Çalık Grubu’ndan tahsil edilecek. Örneğin olası ikinci ihalede en yüksek fiyat 700 milyon dolarda kalırsa, TMSF 400 milyon doları Çalık’tan isteyecekmış!.
(Vatan Gazetesi 8.2.2008 )

BOYNER HOLDİNG Boyner Holding`den İMKB`ye yapılan açıklamada, Boyner Büyük Mağazacılık`ın yüzde 30`u için 160 milyon dolarlık toplam şirket bedeli üzerinden 48 milyon dolar, Beymen`in yüzde 50`si için ise, 290 milyon dolarlık toplam şirket bedeli üzerinden 145 milyon dolarlık bir fiyata Citigroup Venture Capital International (CVCI) 12 şubat 2007 tarihinde satılmıştır.
Dünyanın önde gelen sermaye yatırımı şirketlerinden Amerikalı Citigroup Venture Capital International (CVCI) Asya, Orta ve Doğu Avrupa ve Latin Amerika'da 2001'den bu yana toplam 3.5 milyar dolarlık sermaye yatırımı gerçekleştirdi. New York, Miami, Londra, Hong Kong, Hindistan ve Þili'de ofisleri bulunan CVCI yatırım alanları arasında iletişim hizmetleri, perakende sektörü, ilaç sektörü, telekom, enerji ve finansal hizmetleri de bulunuyor.

MİGROS Koç Holding, Migros’taki yüzde 50.8 hissesinin İngiliz BC Partners tarafından kontrol edilen Moonlight Capital’a 1.977 milyar YTL bedelle satılmasına ilişkin anlaşma imzalandı. Satış işlemi Rekabet Kurumu’nun iznine tabi olacak. Satış bedelinin 20 milyon YTL’si imza tarihinde, 1.957 milyar YTL bakiye tutar ise devir gerçekleştiği tarihte ödenecek.

Devirden önce Koç Grubu, Migros’un sahip olduğu Koçtaş, Tat Konserve, Tanı Pazarlama ve Entek Elektrik hisselerini satın alacak. Migros’un yurtiçi mağaza sayısı 938 çıkmıştır. 220 Migros, 247 Tansaş, 460 Þok, 3 5M, 8 Macrocenter ile tüm Türkiye'de hizmet veriyor.

Dünyanın en büyük 250 perakende şirketi listesine, 236'ncı sıradan giren Migros, 2001-2006 yılları arasında en hızlı büyüyen 50 şirket arasında 12'nci sırada yer almıştır. Migros'u 1954'te İstanbul Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul halkına ucuz gıda ve tüketim maddesi temin etmek için kurmuştu. Migros, İsviçre'de doğup büyümüş, kooperatif yapıda bir mağazalar zinciridir. Önceleri İstanbul'da 45 satış otobüsü ile başlamış ve 1957'den sonra İstanbul Belediyesi, Migros için, belediyeye ait arsalar üzerinde baraka mağazalar kurarak devam etmiştir. Daha sonra 1975'te Migros’u Koç satışmış ve 2005'da Tansaş'la birleşmiştir. Migros'un sermayesinin yüzde 49'u halka aittir. Küçük hisseler olarak dağılmıştır.

Satın alan şirket BC Partners 1986'da Londra'da kurulan bir özel girişim şirketi. Avrupa ve ABD'de çeşitli ofisleri bulunan şirket bugüne kadar toplam değeri 61 milyar Euro olan 66 şirket satın almış. Portföydeki en büyük şirket bu yıl 16.6 milyar dolara satın alınan uydu hizmetleri sağlayıcısı Intelsat ve Türkiye'de Baymak'ın sahibi olan ısıtma ve soğutma gereçleri üreticisi Bax de portföyündedir.
(15.2.2008 Milliyet-Yeniçağ )

İş Bankası, Garanti Bankası ve Vakıfbank’tan yazılı bir açıklama yapılmış. Açıklamaya göre, Koç’tan Migros’un yüzde 51 hissesini 1.97 milyar YTL’ye satın alan Londra merkezli P.C.Partners tarafından kontrol edilen Moonligt Capital (Ayışığı Sermayesi) grubunun ödeyeceği paranın yarısı, bu üç Türk bankası tarafından karşılanacakmış.”

Bir yabancı şirket, bir büyük Türk şirketini satın alıyor. Bunun için Türkiye’ye para getirmiyor. Türk bankalarının, Türk halkından mevduat olarak topladıkları parayla oluşan kaynağı kullanıyor.Yabancılar özelleştirmelerde ve şirket satın almalarında Türk bankalarının kredi imkânlarını kullanmaya başlarsa......
( Güngör Uras Milliyet 6.3.2008 )

İSTANBUL İETT GARAJI Levent’teki İETT garajına daha önce Dubai Towers yapmayı planlayan Dubai Þeyhi Maktum’un şirketi Sama Dubai arazinin satışı için yapılan ihaleyi kazandı. 265.8 milyon YTL muhammen bedelle satışa çıkan arazi kazanan Sama Dubai İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadir Topbaş’ın isteği üzerine 977 milyon YTL’lik teklifi 980 milyon YTL’ye yükseltti. Sama Dubai, yüzde 18’lik KDV ile birlikte toplam 1 milyar 156 milyon YTL ödeme yapacak.

(NTV-MSNBC 22 Mart 2007 )

ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARI Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), yargı süreci nedeniyle bir türlü satışı tamamlanamayan araç muayene istasyonlarını, 2.5 yıl sonra, ihaleyi kazanan Afken-Doğuş-TüvSüd Ortak Girişim Grubu’na (TÜVTURK) devretti. 613 milyon 500 bin dolarlık ihale bedelini peşin ödeme kararı ile yüzde 10 indirimden yararlanan grup, 552 milyon 150 bin dolara, 20 yıllığına araç muayene istasyonlarını işletme hakkını elde etti.

Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 14 Þubat 2005’te satışını onayladığı, araç muayene istasyonları hizmetinin özelleştirilmesine ilişkin olarak, 20 yıllığına I. Ve II. Bölge Araç Muayene İstasyonlarının Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi Hizmetlerine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri 15 Ağustos 2007 devredildi. İhale 14 Þubat 2005’te onaylanmasına rağmen, ihale iptali için açılan davalar süreci uzattı.

HAVAÞ Türkiye'nin ilk Yer Hizmetleri Þirketi olan Havaş, 1933 yılında devlet tarafından havayollarına yer hizmetleri ve ikram servisi sağlamak üzere kurulmuştur. Þirketin ikram hizmetleri 1987 yılında USAÞ adı altında ayrılarak özelleştirilirken, yer hizmetleri bölümü Havaş Havaalanı Yer Hizmetleri A.Þ. olarak faaliyetlerine devam etmiştir.1995 yılı Nisan ayında Havaş hisselerinin %60'ını işadamı Turgay Ciner `in şirketi Park Enerji Yatırım Holding satılması ile şirketin yer hizmetleri bölümü de özelleştirilmişti. TAV Havalimanları Holding A.Þ., Park Yatırım Holding'den Havaalanları Yer Hizmetleri A.Þ. (Havaş) hisselerini satın alarak yaptığı açıklamada

“14 Kasım 2007 tarihinde de Rekabet kurulunun onayının tarafımıza ulaşmış olduğunu açıklamıştık Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü izni alınarak, hisse devri tamamlanmış ve hisse devir bedeli olan toplam 115 milyon dolar Park Yatırım Holding AÞ`ye nakden ve defaten ödenmiştir” denilmiş ve hisse devri işlemleri sonucunda, şirketimizin Havaş’daki payı yüzde 60`dan yüzde 100’e çıkmıştır” açıklamaları basın da yer almıştır.


TAV, 15-16 Þubat 2007 tarihleri arasında sermayesinin yüzde 16'sını halka arza ederek yerli ve yabancılardan oluşan hisse satışında, 225 milyon dolarlık hissesini ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs'a, 90 milyon dolarlık hissesini de Avustralyalı altyapı fonu yöneticisi Babcock&Brown'a sattığı bilgileri yer almıştır.

GİMA Hüsnü Özyeğin’e ait Fiba Holding bünyesindeki parekende şirketleri Gima ve Endi'nin, CarrefourSA'ya satış operasyonunun toplam tutarının 131 milyon dolar olduğu bildirildi. Fiba Holding'den, Gima ve Endi'deki çoğunluk hisselerin CarrefourSA'ya satış işleminin tamamlanmasına ilişkin açıklamada, Mayıs ayında taraflar arasında sağlanan anlaşmanın, önceki gün gerçekleşen hisse devriyle tamamlandığı hatırlatıldı. Açıklamada şöyle denildi:

'Toplam 131 milyon dolarlık anlaşma çerçevesinde, Fiba Grubu'na anlaşma tarihi olan 3 Mayıs 2005 Gima'daki yüzde 10 hissesi için 20 milyon dolar ödenmişti. Gima'nın kalan yüzde 50.2 oranındaki hissesine karşılık 197 milyon dolarlık piyasa değeri üzerinden 98.9 milyon dolar ödendi. Böylece Fiba Grubu, Gima'daki yüzde 60.2'lik hissesine karşılık toplam 118.9 milyon dolar aldı. Ayrıca Endi'nin yüzde 56 hissesine karşılık ise, 21.6 milyon dolar hisse değeri üzerinden 12.1 milyon dolar ödendi.'' Açıklamada, CarrefourSA'nın halka açık tüm hisseler için çağrıda bulunacağı bildirildi.
( Akşam Gazetesi 14.7.2005)

Carrefoursa, yüzde 60 Carrefoursa ve yüzde 40 Sabancı Holding`in ortaklığı ile kurulan bir şirkettir.
TEKEL’İN ALKOLLÜ İÇKİLER BÖLÜMÜ Tekel'in alkollü içki bölümü 2004 yılında özelleştirme ihalesinden 292 milyon dolara hisselerinin yüzde 90'ını satın alan MEY Þirketi, 146 milyon doları peşin ödediğini, MEY Alkollü İçkiler Sanayi ve Tic. AÞ’ye 18 il ve ilçede bulunan fabrika, depo ve arsaları 27.02.2004 tarihinde devrederken kasasında bulunan 348,4 trilyon TL ile birlikte firmaya devredildiği basında fazlaca yer bulmuştur. MEY Alkollü İçkiler Sanayi ve Tic. AÞ grubunda Nurol, Limak ve Özaltın'ın yüzde 29'ar, Tütsab'ın da yüzde 13 hissesi bulunuyordu. Tekel’den devraldığı ürün ailesinde rakı, votka, cin, kanyak ve brendi, likör, şarap, bira, viski ve vermut bulunan Mey, bu özelliği ile dünyada en çok sayıda kategoride üretim yapabilme kapasitesine sahip olmuştur. Haziran 2006 yılına geldiğimizde Mey İçki, kurduğu şirketin %90 ınını 810 milyon dolara ABD'li Texas Pacific Group'a (TGP) devretmiştir. Yani milli içkimiz rakı ikinci kez el değiştirmiştir. Mey İçki Sanayi ve Ticaret A.Þ. üretime başlamasıyla ülkemizde bulumum çeşitte rakılar üretilmiştir.

TEKEL SİGARA FABRİKASI İngiliz British American Tobacco (BAT) teklifini 10 milyon dolar artırarak nihai teklif 1.72 milyar dolar oldu. Stratejik konumda bulunan diğer kurumlarımıza ilaveten Tekel de 22.2.2008 tarihi itibariyle küresel sermayenin eline geçti. Türkiye pazarına 2002’de giren İngiliz BAT, hisse senetleri borsada işlem gören tütün şirketleri arasında dünyanın ikinci büyüğü. Þirketin toplam 44 ülkede 52 sigara fabrikası bulunuyor.

İşçiler meydanlara dökülerek ülkenin dört bir yanında eylem yapan çalışanları AKP aleyhinde slogan attı.

Tekgıda-İş İç Anadolu Bölge Başkanı Lütfü Ceylan, ülkenin “altın yumurtlayan tavuğu” olduğunu söyleyerek “yıllarca kurumun zarar etmesine yönelik girişimlere rağmen Tekel’in kar etmeyi sürdürdüğünü” ifade etti. Ceylan,

“Bu fabrikaları alacaklar bilsinler ki buraları tek etmeyeceğiz. Bu işe baş koyduk” dedi.
Tekel’de yaklaşık 15 bin 313 kişi çalışıyor. İhalede TEKEL’e ait İstanbul, Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları satıldı.
KUÞADASI LİMANI, ilk satılan limandır. 2 Temmuz 2003 tarihinde Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarılmış otuz yıllığına 24.3 milyon dolara Global Yatırım Holding A.Þ. (Global Yatırım Holding) ile dünyanın önde gelen kurvaziyer şirketlerinden Royal Caribbean Cruises Ltd. (Royal Caribbean) ortaklığı tarafından devralınmıştır. 2003 yılından beri Kuşadası Limanı, Ege Liman İşletmeleri A.Þ. (Ege Ports) tarafından işletilmektedir, ortaklar arasında Royal Carribean Cruiseline ve Marvel İnvestment de var. Royal Carribean’ın, Kuşadası’ndan sonra gözünü Galataport projesinde Karaköy limanına dikmiştir.

ANTALYA LİMANI hisselerinin Temmuz 2006’da gerçekleşen ikinci açık artırmada Akdeniz Liman İşletmeciliği A.Þ. 60 milyon 50 bin dolarla teklif veren tek şirket , Türkiye'nin son yıllarda en hızlı büyüyen gruplarından Global Yatırım Holding'in, Musevi işadamı Sami Ofer ve Eyal Ofer iki ortak oldu. Galataport ihalesiyle limanlara ilgisini ortaya koyan Global - Ofer ortaklığı, daha sonra Kuşadası Limanı ve İzmir Sığacık Yat Limanı'nı satışında devam etti. Kuruluşunda adı Global Menkul Değerler AÞ olan şirket, Ekim 2004'te adını Global Yatırım Holding (GYH) olarak değiştirdi. GYH'nin yatırım planlarında nakit yaratma hızı yüksek ve yatırım geri dönüşü hızlı projeler ve özellikle büyük ölçekli altyapı projeleri önem taşıyor.

İZMİR ALSANCAK LİMANI 3 Mayıs 2007 tarihinde yapılan ihale ile 1 milyar 275 milyon ABD doları ile Global-Hutchison-EİB (Ege İhracatçı Birlikleri) Ortak Girişim Grubu'na 49 yıllığına devredildi. Türkiye'nin en büyük iş kapasitesine sahip yıllık geliri 100 milyon, 2006 yılı net kârı 75 milyon dolar civarında olan, Türkiye’nin en büyük kapısı, en önemli limanı ABD-İsrail sermayesini temsil eden Oferle doğrudan bağlantılı olduğu konusunda şüphe bulunmayan Global-Hutchison ortaklığına teslim edildi. Hong Kong kökenli uluslararası denizcilik tekeli Hutchison, 24 ülkede 45 liman işletiyor ve dünyanın en büyük limancılık tekeli durumunda. Ortaklığın önem taşıyan isimleri, Ofer'in Türkiye şubesi Global Yatırım Holding, dünyanın en büyük kruvaziyer şirketlerinden Royal Carribean Cruise Line ile ortak olduğu Kuşadası Limanı ve İzmir Sığacık Yat Limanı 2006 yılında TMSF'den aldığı Antalya Limanı'na İzmir'i de eklemiş oldu.

Grup, İsrail’in bölgedeki enerji açılımlarının müteahhitliğini üstlenmiş durumda. Bakü-Ceyhan boru hattının Hayfa’ya uzatılması için incelemelerde bulunmak üzere daha önce Türkiye’ye gelen Ofer kardeşler, bir enerji şirketi kurup 10 bölgenin doğalgaz dağıtım ihalesini almıştı. 03 Mart 2008 tarihli gazetelerin haberine göre yapılan itirazları kabul eden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, işlemlerin yürütmesini durdurdu sonucunu bekliyor ve takip ediyoruz.
MERSİN LİMANI, TCDD 'na bağlı Mersin Limanı kitlesel protestolara rağmen Singapurlu PSA ile Akfen Grubuna 755 milyon dolara 36 yıllığına kiralandı. Limanın devri, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 11 Mayıs 2007 tarihli kararı ile onaylandı. 1976'da Ankara'da faaliyete başlayan Akfen'in önemli atılımları da 1990'ların ikinci yarısından itibaren gerçekleşti. Akfen ortakları ise Avusturyalı havalimanı işletmecisi Vienna Airport, Singapurlu liman işletmeciliği devi PSA, Türkiye'nin en önemli inşaat şirketlerinden Tepe Grubu, Almanya'nın dünya çapında ün yapmış standardizasyon ve denetleme şirketi Tüvsüd ile ortaklık kurmuştu. Irak'ta Kellogg, Brown & Root firmalarından bazı işleri alarak yürüttüğü haberleri basında yer almıştı.

Türkiye'nin Akdeniz'e açılan kapısı olarak değerlendirilen liman yılda 5 bin gemi kabul ediyor. İncirlik Üssü’nü kullanan ABD Mersin ve İskenderun limanlarında da gözü var.

İSKENDERUN LİMANI TCDD'na ait İskenderun Limanı, 36 yıl süreyle devri için açılan ihaleyi Tepe-Akfen firması kazandı ama Rekabet Kurulu satışa itiraz etti. Kurul, “TepeAkfen, Mersin Limanı’nı da aldı. Birbirine yakın iki limanın aynı firmaya satılması rekabeti aksatır” dedi. İhale şimdi mahkemede. Bu nedenle yeni bir ihale de açılamıyor. Özelleştirme İdaresi, satılacak diye limana yatırım yapılmasına ve işçi alınmasına da izin vermiyor. İskenderun Körfezi, liman ve iskele açısından zengindir. Körfezde irili ufaklı 22 iskele ve liman var. İskenderun Körfezi, İzmit’ten sonra ülkemizin en önemli deniz ticaret bölgesidir.

DERİNCE LİMANI Özelleştirme Yüksek Kurulu Derince limanını 36 yıllığına işletme hakkını 23.11.2007 tarihli resmi gazetede yayınlayarak 195 milyon 250 bin dolara Türkerler Ortak Girişim Grubuna devrettiğini belirtmiştir. İzmit körfezinin kuzeyinde bulunan liman stratejik öneme sahip kara ve demiryolu bağlantılıdır.

İşletme haklarının devri iptal edildiği halde devlete iade edilmeyen limanlar şöyle: Çeşme, Giresun, Sinop, Ordu, Tekirdağ, Rize Hopa limanlarının özelleştirilmesinde durdurma kararı veren Danıştay'ın, limanlarla ilgili olarak verdiği kararların hiçbirinin uygulanmadığı ortaya çıktı. Milliyet 8.8.2005

SAMSUN GÜBRE SANAYİ A.Þ. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 13.5.2005 tarihinde Türkiye Gübre Sanayii A.Þ.’ye (TUGSAÞ) bağlı ortaklığı Samsun Gübre Sanayii A.Þ.'nin yüzde 100 oranındaki kamu hissesinin 41.000.000 (kırkbirmilyon) ABD Doları bedelle en yüksek teklifi veren Tekfen Holding çatısı altında faaliyet gösteren Toros Gübre ve Kimya Endüstrisi A.Þ.'ye İhale etmiştir.

1967 yılında ülkemizin fosfatlı gübre ihtiyacını karşılamak üzere temeli atılan Samsun Gübre Sanayi A.Þ.’nin bünyesinde, yoğunlaştırıcı üniteleri ile birlikte iki adet Fosforik Asit, bir adet Sülfürik Asit, birisi Diamonyum Fosfat diğeri de Kompoze gübre üretimi yapan iki adet Gübre Fabrikası olmak üzere toplam beş ana işletme bulunmaktadır.

Toros Gübre ise Türkiye'nin 7 farklı bölgesinde 700 bayi ile hizmet vermektedir.

Samsun Gübre Sanayii, özelleştirilmek için ihaleye çıkarılınca...Samsunlular demişler ki

- Biz alalım.Ve hemen "Samsun Ortak Girişim Gurubu"nu kurmuşlar.Kimi "yüz dolar" koymuş. Kimi "beşyüz bin dolar." Bir anda "yüz milyon dolar" toplanmış."Ortak Girişim"in, 18 büyük ortağı var. İhale yapılmış....... Ve Samsun Gübre, 46 milyon dolara Ortak Girişim Grubu'nda kalmış. Ama "ne olduysa olmuş." Ankara "satışı iptal etmiş."Samsun Gübre'yi "Samsun Ortak Girişim Grubu'na vermemiş." Samsun'da bize "şu soru" soruldu? 46 milyonu peşin ödeyecek olan Samsun Ortak Girişimi'ne verilmedi.Þimdi yine ihale yapılacak.Kaça satılacak?"Kaça satılacak" sorusunun altındaki anlam belli. "Daha ucuza" gidecek. Bu sorunuza ancak Maliye Bakanı Kemal Unakıtan cevap verebilir.Sayın Kemal Unakıtan. Samsunlular'a söyleyeceğiniz bir şey var mı? Sizden haber bekliyorlar. (YAVUZ DONAT SABAH 29.7.2003 tarihli yazısı).

EVET bizde tekrar soruyoruz, Samsun Gübre sanayisini neden Samsunlulara vermediniz? daha ucuza satmak için mi beklettiniz? 15 aydır üretim yapmadan beklettiğiniz Fabrikada, üretim yapılmaması nedeniyle bölgede oluşan gübre açığını ithalatla karşılamak için mi?, yoksa birilerini kayırdığınız için mi?
Resmi rakamlara göre, 1753’ten 2002’ye kadar satılan taşınmaz mal miktarı sadece 11 milyon 965 bin 181 metrekare iken, AKP iktidarı, rekorlarına bir yenisini daha ekleyerek Kutsal vatan topraklarını en çok yabancılara satan hükümet oldu.

AKP döneminde yabancılar Türkiye’den 24 milyon 79 bin 957 metrekare taşınmaz satın aldı.



Türkiye’deki taşınmazlara ilgi gösteren yabancı ülkelerin başında ise İngiltere yer alıyor.

Bu ülkeyi sırasıyla, Almanya, Yunanistan, İrlanda, Danimarka, Hollanda, Norveç, Avusturya, Belçika ve Fransa izliyor.
Dünyanın her yerinde mütekabiliyet esasına göre yabancılara satış yapıldığını, Türk vatandaşlarının da bir çok ülkede gayrimenkulü bulunduğunu ifade eden Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, “Öyle abartılmaması lazım. Tabii yasal bir prosedür işliyor. Türkiye’de muhalefet var, Meclis var, Anayasa Mahkemesi var, yasalar gereği yapılıyor tüm bunlar” dedi. (29/11/2007 Yeniçağ)

Türk Dil Kurumu'na göre özelleştirme

"Devlete ait taşınır, taşınmaz malların teklif alma ya da ihale yoluyla satışını yapma"

anlamındadır.

Anayasa'nın 168'inci maddesinde

"Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir"

ifadesinin yer almaktadır.
Bir ulus ne kadar çok şirkete sahipse bu şirketler dünyaya ne kadar yayılabilmişse ve de hakimse, ülkelerine ne kadar çok kar transfer edebiliyorsa işte o zaman, o ulus güçlü ve tam bağımsız demektir. Biz yer altı ve yerüstü tüm kaynaklarımızı satarak nasıl güçlü ve bağımsız olabiliriz ki?

TÜRK işadamları piyasadan çekilirken, gelen yabancılar Türkiye'de kazanıp kendi ülkelerine kaynak aktarırken, ülkede hiçbir yatırım yapılmadığı gibi olanlarda elden çıkarken, ulusal güvenliğimizin teminat ı olan tüm stratejik alanlarımız yabancılara teslim edilirken nasıl güçlü olabiliriz?.

Evet, özü itibarıyla özelleştirmeler devletin küçültülmesi, ülkenin teslimiyeti ekonomik yönden işgalidir.

Vatandaşlarımıza bu şartlar altındaki bir ülkenin kurtuluşu için, vatan borcunu ödemek için görevler düşüyor.

Ben ne yapabilirim ki demeyin; çok basit sadece iki kelime “alışverişi kesin” yeter.

Kaynak: Gön : Sacide Erçetin
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7559



Vous croyez toujours pas que l'AKP a vendu le pays !??
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 17 Avr 2008 1:08    Sujet du message: İSİM İSİM AKP'NİN «TORPİL» LİSTESİ! Répondre en citant

Citation:
İSİM İSİM AKP'NİN «TORPİL» LİSTESİ!
Seçimlerde milletvekili adayı gösterilmeyen AKP'lileri, partileri yalnız bırakmadı.
Yaklaşık 40 isim çeşitli bakanlıklarda müşavirlik gibi kilit noktalara getirildi. Ataması gerçekleştirilen isimler arasında

Başbakan Erdoğan'ın askerlik arkadaşı ve Cumhurbaşkanı Gül'ün 40 yıllık dostu da bulunuyor
AKP, seçimlerde milletvekili aday listesine koyamadığı veya aday gösterildiği halde seçilemeyen üyelerini mağdur etmedi. 40'a yakın isim, devlette önemli yerlere atandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 40 yıllık yakın arkadaşı Bahaettin Cebeci de söz konusu isimler arasında. 2007'de AKP Kayseri 7. sıra adayı olan Cebeci, Cumhurbaşkanı danışmanı olarak atandı.

ASKER ARKADAÞI VAR
İnce, Baykal'a verdiği listeye `İslam'da reform olmaz' sözleriyle gündeme gelen Azmi Özcan'ı da ekledi. Özcan, rakibinden daha az oy almasına karşın Bilecik Üniversitesi Rektörü olarak atanmıştı. İnce, ayrıca CHP'den milletvekili aday adayı olan Hüseyin Karakuş'un geri döndüğünde Daire Başkanlığı'ndan eğitim uzmanlığına düşürülmesini de örnek gösterdi. Muharrem İnce, Talim Terbiye Kurulu üyesi iken MHP'den aday olan Veli Kılıç'ın ise eğitim uzmanı olarak işe başlatıldığını, eski unvanına ancak yargı kararıyla döndüğünü de ekledi. İşte CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce tarafından Genel Başkanı Deniz Baykal'a sunulan torpil listesi:

Ahmet Er: Öğretmen, Erdoğan'ın askerlik arkadaşı. 2007'de AKP'den Erzurum 7'nci sıra milletvekili adayı. 2002 yılında aday adayı. MEB Müşavir-Daire Başkanı olarak atandı.
Muzaffer Külcü: 22'nci dönem AKP Çorum milletvekili. Atandığı yer: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ETİ Maden Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyesi.
Abdüssamet Aslan: Mühendis. 2007'de Kahramanmaraş milletvekili adayı. Atandığı yer: MEB Müsteşar Yardımcısı.
Ahmet Bekar Conkar: 2007'de İstanbul 1'inci bölge AKP milletvekili adayı. Atandığı yer: Başbakanlık müşaviri.
Ömer Fatih Sayan: Mühendis, 2007'de İstanbul 1'inci bölge AKP milletvekili adayı. Atandığı yer: Başbakanlık müşaviri.

VEKİL OLAMAYINCA...
Feramuz Üstün: Serbet muhasebeci. 2007'de Gümüşhane AKP milletvekili aday adayı. Atandığı yer: İller Bankası yönetim kurulu üyesi.
Selahattin Beyribey: Doktor, 22'nci dönem Kars milletvekili. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı müşavir.
Mustafa Özgül: Bakan danışmanı. 2007'de Yozgat AKP aday adayı. Atandığı yer: Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdür yardımcısı.

Başlarına talih kuşu kondu
Ayşe Fert Dökmeci: 2007'de Eskişehir 4'üncü sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Milli Piyango Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyesi.
Ethem Kalın: Veteriner, 2007'de Eskişehir Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Maliye Bakanlığı danışmanı.
Serecattin Çom: Doktor, 2007'de Eskişehir Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü.
Alim Tunç: Doktor, 22'nci dönem AKP Uşak milletvekili. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı Müşaviri.
Abdullah Yağlı: Bağ-Kur eski Genel Müdür Yardımcısı, 2007'de AKP Kırıkkale milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Çalışma Bakanlığı, Müsteşar Yardımcısı

YÖK'E ÜYE OLDU
Nurettin Konaklı: MEB Strateji Geliştirme Dairesi Başkanvekili, 2007'de AKP Malatya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: MEB, Strateji Geliştirme Daire Başkanı.
Talip Kaban: 22'nci dönem AKP Erzincan milletvekili. Atandığı yer: Kamu Görevlileri Etik Kurulu Üyesi.
Salih Aynural: İstanbul 3'üncü bölge, 17'nci sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Kamu Görevlileri Etik Kurulu Üyesi.
Sultan Murat Aydın: Din bilgisi öğretmeni, AKP Erzurum milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Sosyal Hizmetler İl Müdürü.
Sabahattin Kalyoncuoğlu: 2007'de AKP Trabzon milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı.
Durmuş Günay: 2007'de AKP Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: YÖK üyesi.
Hakan Taşcı: İşadamı, 22'nci dönem AKP Milletvekili. Atandığı yer: Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavir.
Hasan Kaplan: MEB Genel Müdür vekili, 22'nci dönem AKP Milletvekili Mahmut Kaplan'ın kardeşi. Atandığı yer; MEB Yurtdışı Eğitim Öğretim Genel Müdürü.

AKRABALAR UNUTULMADI
Harun Önalan: 2007'de AKP Malatya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müşavir.
Selahattin Varan: 22'nci dönem Gümüşhane milletvekili Sabri Varan'ın kardeşi. Atandığı yer: Aydın Bayındırlık ve İskan İl Müdürü.
Muammer Gürbüz: AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaettin Akbulut'un akrabası. Atandığı yer: Özel Öğretim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı.
Adnan Ekinci: AKP İstanbul 2'nci bölge milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Ulaştırma Bakanlığı, Müşavir.
Adem Tatlı: Veteriner, 22'nci Dönem AKP Giresun Milletvekili. Atandığı yer: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Müşavir.
Nurettin Kaldırımcı: 20'nci dönem Fazilet Partisi Kayseri milletvekili. Atandığı yer: Rekabet Kurulu Başkanı.
İsmail Barış: İlahiyatçı, 2002 AKP milletvekili aday adayı. Atandığı yer: SHÇEK Genel Müdürü.

Mühendis olmayan ilk genel müdür
Mehmet Hamdi Yıldırım: İktisatçı- 2007 AKP Konya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Maden İşleri Genel Müdürü (jeoloji veya maden mühendisi olmayan ilk genel müdür).
Ali Zor: 2002 AKP Ankara 12'nci sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Ulaştırma Bakanlığı, müşavir.
Selahattin Çimen: Enerji Bakanlığı müsteşar vekili, 2007 AKP Sivas milletvekili aday adayı. Atandığı yer: BOTAÞ Yönetim Kurulu üyesi.
Mehmet Yüksektepe: 22'nci Dönem Denizli Milletvekili. Atandığı yer: Telekom Yönetim Kurulu üyesi.
Mustafa Ilıcalı: 22'nci dönem Erzurum Milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.

Zülfü Demirbağ: 22'nci dönem AKP Elazığ milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.
İlhan Albayrak: 22'nci dönem AKP İstanbul milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.
Nedim Küçüker: 2002, AKP Erzincan 3. sıra adayı, 2007 Erzincan milletvekeili aday adayı. Atandığı yer: TBMM Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı.
Mehmet Altun: Veteriner, 2007 AKP Þanlıurfa Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Bolu Tarım İl Müdürü.

Kadir Topbaş'tan teselli ikramiyesi
Seçim sonrası gerçekleşen teselli atamaları hükümetle sınırlı değil. 22 Temmuz seçimlerinde seçilemeyerek veya aday gösterilmeyerek Meclis dışında kalan bazı AKP'liler, 3 bin YTL'ye varan maaşlarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde yönetim kurulu üyesi oldu. Son genel seçimlerde aday gösterilmeyen AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Topbaş'a ulaşım alanında danışmanlık yapmaya başladı.

Aday gösterilen ancak seçilemeyen Abdülkadir Ömer Abamor ile Yahya Baş ise, Topbaş'a şehircilik alanında danışmanlık yapıyor. Abdülkadir Ömer Abamor İSFALT'a, Yahya Baş ise İSTON'a yönetim kurulu üyesi oldu. Son seçimlerde aday gösterilmeyen Gürsoy Erol da İSPARK'a yönetim kurulu üyesi oldu. Topbaş'ın sınıf ve asker arkadaşı İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ise, belediye şirketlerinden Spor AÞ'de yönetim kurulu üyeliği yapıyor.

http://www.turkcelil.com/modules/news/article.php?storyid=2522


Kürdüm, Türküm, dogruyum, Hrant Dink’im, çaliskanim, Ermeniyim, türbanliyim, Bop’çuyum, az pirinç yer, çok spekülasyon yaparim. Örnegim K.Unakitan, ülküm basbakan’in ki gibi bir servettir.
Beni de ise al AKP ! çetenize ve Avrupa’ya uyumluyumdur !

Je suis Kurde, Turc, droit, Hrant Dink, vaillant, Arménien, voilé, partisan de Grand Moyen-Orient, mange peu de riz, fais beaucoup de spéculation. Mon exemple est K.Unakitan, mon idéal est une fortune comme celui du Premier ministre turc.
Embauchez-moi aussi AKP ! Je corresponds à votre bande organisée et aux accords européens.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 17 Avr 2008 2:06    Sujet du message: Kemal Unakıtan da «RÜÞVETÇİ» Répondre en citant

Citation:


Turhan Çömez'in yeni iddiasına göre Bakan Kemal Unakıtan da «RÜÞVETÇİ»


AKP Balıkesir eski Milletvekili Turan Çömez, Çorum'da yerel bir gazete (Manşet) tarafından düzenlenen "Türkiye Nereye Gidiyor" adlı konferansa katıldı.

Vatan ANKARA, 15 Nisan 2008 Salı


Turgut Özal İş Merkezi Belediye Konferans Salonu'nda yaklaşık 200 kişinin katıldığı konferansta konuşan Turan Çömez, Türkiye gündemiyle ilgili görüşlerini aktardı.

Sessiz yığınların sesi diyerek siyaset yapanların bugün çok kötü durumda olduğunu belirten Çömez,

"Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan, Bandırma'da bir ilçe tarım müdürüne ,orada açacakları fabrikanın bulunduğu alanın mera vasfında olduğunu söyleyip komisyonun toplanıp mera vasfının kaldırılmasını istedi.

Aynı bürokrata birkaç gün sonra Abdullah Unakıtan, babasının selamını ileterek rüşvet teklif etti. Rüşveti kabul etmeyince de bürokrat ertesi gün görevden alındı"

iddiasında bulundu.


"BUGÜNE KADAR HORLANDIM"

Seçildikten sonra ilk yıllarda partiden ayrılmayı düşündüğünü dile getiren Çömez,

"365 kişinin içerisinde salonun bir köşesinde tek başıma oturdum. Arkadaşlarım benimle aynı koltuğa oturmaktan korktular. Eğer yanımda otursalardı, listeden çıkarlardı. Maliye Bakanı bile benden korkardı. Beni gördüğü zaman sehpaların üstünden atlardı. Bugüne kadar hep horlandım"

diye konuştu.


"KANDİL'DE TÜRKİYE'DEN SATILAN ELEKTRİK YANIYOR"


Türkiye'nin gizli kapaklı işlere sahne olduğunu belirten Turan Çömez,

"Türkiye gizli kapaklı Kuzey Irak'a toplam 5 milyar kilovat saat elektrik satıyor ve bunun karşılığında sadece kilovat saatine 4.2 sent alıyor. Kandil'de Türkiye'den satılan elektrik yanıyor. Terör örgütü Türk elektriği ile aydınlanıyor"

dedi.

Çömez Türkiye'nin şu anki durumunun Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dönemiyle benzerlik taşıdığını iddia etti.

http://www.heddam.com/index.asp?H=8389

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 17 Avr 2008 12:46    Sujet du message: Répondre en citant

Yani ben simdi bu sefer seçilemedigi için kindar adama mi guvenecegim !

Je fais l'avocat de diable'in turkçesi yok mu ?
Wink
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 17 Avr 2008 19:59    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
Yani ben simdi bu sefer seçilemedigi için kindar adama mi guvenecegim !

Je fais l'avocat de diable'in turkçesi yok mu ?
Wink



Évidemment, il doit coller sur qui va plus facile, mais, je ne suis pas sur qu’il se venge parce qu’il n’est pas élu, si vous parlez de Turan Çömez.
S’il dit qu’Unakitan avait peur de lui, c’est qu’il pense qu’il peut le chatouiller ! Wink
Puis, je pense qu’on a eu des corruptions d’Unakitan dévoilées par Hürriyet, alors pensez-vous si ça va jusqu’aux pages d’Hürriyet qui se permettait…de faire du sensationnel.
Bof, on peut dire qu’il fait l’avocat du diable !
Vous savez, pour l’instant le meilleur est le ministre d’Agriculture qui a dépassé la Marie Antoinette. Il a dit hier : « Le peuple turc est assez consentant, et s’ils ne mangent pas du riz pendant trois jours, ils ne vont pas mourir. Ils peuvent le remplacer par le boulgour ! »
Y’a pas de pain, et bien mangez des brioches !
C’est la totale révolution vous dis-je ! Very Happy

Citation:
Pirinçteki ünlü vurguncu kim?
Tarım Bakanı Eker pirinç fiyatlarını şişireni belirledi. Çok ünlü bir firma. Eker, "halka üç gün pirinç yemeyin, ben gerekeni yaparım" çağrısında bulundu.
17 Nisan 2008 Perşembe 01:22
ANKARA/ Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, prinçte yaşanın sadece spekülasyon olduğunu ve Türkiye"de prinç stoğu ile ilgili hiç bir sorun bulunmadığını belirterek, "Vatandaş görevini yapsın. Fahiş fiyatla prinç almasın. Üç gün prinç yenmezse bir şey olmaz. Basın da bu olayı köpürtmesin. Ben de kim olduğunu çok iyi bildiğim bu spekülatörleri terbiye ederim. Zaten şu anda terbiye etmeye başladık" dedi.

STOK SORUNU YOK
İNTERNETHABER"e konuşan Bakan Eker, "Bu gerçek bir sorun değil. Yapay ve spekülatörlerin çıkarttığı bir sorun. Sorun olması için piyasada mal olmaması gerek. Halbuki Türkiye"nin hasat mevsimine kadar ihtiyaç duyacağı oranda mal stoku var. 78-79 yıllarında mal yoktu, fahiş fiyatlarla mal satışı oluyordu. Ama şimdi o durum yok"dedi.

Bakan Eker, "Bugünkü sorun ne? Sorun birinin elinde malın değerini arttırmak için piar yapmasıdır. Basın da bunu köpürtüyor. Basın bunu köpürtmesin. Biz onları terbiye ederiz" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

ALMAYIN
'Benim satışım bugün 1.80 YTL. Maliyeti ise 1.30 YTL. Mal sıkıntısı da yok . 3 gün prinç almayın ve yemeyin. Ben almıyorum. Bulgur yiyorum. Hem daha sağlıklı. 3 gün yemesek ne olur ki? Biz bakanlık olarak üzerimize düşeni yaptık. Bizim görevimiz mal bulunmasını temin etmek ve bunu yaptık. Türkiye"nin hasat mevsimine kadar mal sorunu yok. Gereken ürün var. Bakın ben göreve geldiğimde 360 bin ton yıllık çeltik üretimi vardı. Ben bunu 700 binlere çıkardım. Bu yıl 650 bin ton çeltik üretimi oldu. Bundan da 400 bin ton prinç elde ediliyor. Türkiye"nin yıllık prinç tüketimi 550 bin ton. Ben aradaki farkı da yurt dışında bağlantılarını kurdum ve bir kısmını da getirdim. Yani hiç bir stok sorunu yok. Fahiş fiyatla mal satanları engellemek benim görevim değil. Serbest piyasa ekonomisinde her fiyata ürün satılır. Siz almayacaksınız. Engellemenin en kesin yolu vatandaşın duyarlı davranıp, fahiş fiyatla ürün almamasıdır. Yalnızca prinçte değil her üründe öyle olmalı. O zaman spekülatörler haksız kazanç elde edemez.'

TESPİT ETTİK
Bakan Eker, bu yıl 130 bin ton prinç satışı yaptıklarını ve bunu 77 ayrı firmanın satın aldığını da sözlerine eklerken, 'Bunların içinde fahiş fiyatla satış yapanları tespit ettik. Basın da vatandaş da görevini yapsın ben de onları terbiye ederim. Kimse merak etmesin' dedi.


ınternet haber
http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=18339
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 18 Avr 2008 1:33    Sujet du message: Þikayet Edilen : Recep Tayyip Erdoğan-Başbakan Répondre en citant

301'den 309'a ... Müebbet

Citation:


Cumhuriyet Başsavcılığı Ankara -Ankara, 23 Haziran 2005
Þikayet Eden : Prof. Dr. Yalçın Küçük-Yazar
Gazi Üniversitesi-İİBF Öğretim Üyesi Beşevler-Ankara Tel:2862778
Þikayet Edilen : Recep Tayyip Erdoğan-Başbakan
Başbakanlık- Bakanlıklar-Ankara


Suç : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırarak yerine başka bir düzen koymak, Anayasa ve diğer yasalara göre münhasıran kamu görevliler ve bahusus memurlar tarafında yapılmak gereken kamu işlerini yetkisiz ve memur olmayanlara yaptırmak, bakan ve başbakanları denetlemek yetkisine sahip milletvekillerini özel sekreteri olarak kullanarak Büyük Millet Meclisi'ni işlemez hale getirmek, devlet sırlarını bir takım tüccara vermek ile TCK 309 ve TCK 316 maddelerinde yazılı suçları işlemek.

T. Konusu: Cumhurbaşkanı Makamı'na sunulan ve ekte yer alan 12 Haziran 2005 tarihli ariza'da teferruatla izah olduğu veçhile, Anayasa'nın altıncı maddesindeki "hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmüne muhalif olarak, Anayasa'nın 70 ve 128 maddelerinde devlet hizmetlerinin memurlar ve kamu görevlileri tarafında yürütüleceğini emretmesine rağmen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile tarif edilen memuriyet vasfı taşımayan ve 657/6 maddesinde yazılı memur yeminini içmemiş bir takım zevata devlet işleri ve sırları vererek TCK 309 suçu işlenmiş olmaktadır. Tekrarlanan suçlar, sadece başbakanlık erki ile donatılmış olan Recep Tayyip Erdoğan'ın emirlerinden doğmaktadır. Israrla aynı eşhasın kullanılması nedeniyle TCK 316 şartları mevcuttur.

Mebus iken, denetlemek durumunda olduğu başbakanın emrinde ve hatta bir özel sekreter misali çalışan, yetkisiz olmasına rağmen ve memur-sadakat yeminini içmeksizin memur-tercüman işlerini yapan ve hatta memur-müşavir olduğu mervu Egemen Bağış ile hiçbir münasebeti olmaksızın, devlet memuru olmadığı ve memur-yemini içmediği halde devlet işlerine karışan, yüksek devlet sırlarını elde eden tüccardan Cüneyt Zapsu için ayrı yazılar vardır.

İlgili Maddeler: Anayasa m.6, Anayasa m.8, Anayasa m.87, Anayasa m.82, Anayasa m.70, Anayasa m.128, 657 sayılı kanun m.6, Türk Ceza Kanunu m. 262, m.309, m.316.

Yüksek Mahkeme
Kararları: Yargıtay 8.Ceza Dairesi E.2001/16176 K.2001/125 T.15.1.2002 tarihli, "hukuk devleti olmaktan çıkma" ve "devletin meşru güçlerinin yerini alma" hakkında kararı ile Danıştay 1. Daire, E.1993/19 K.1993/137 T. 16.9.1993 tarihli, milletvekili statüsü taşıyanların, seçimle gelen ve siyasi kimlik bile taşıyan, ancak memur sayılan belediye başkanı dahi olamayacağı hakkındaki kararı.

Ekler: Cumhurbaşkanı Hazretleri'ne sunulan ve dava açılmasının bilimsel ve hukuki dayanaklarını ihtiva eden sekiz sayfalık ariza ile kanunlara aykırı hallerini tespit eden sekiz fotoğrafı kapsayan CD.

Sonuç ve İstek : Recep Tayyip Erdoğan hakkında TCK 309* ile dava açılmakla açılan davanın tarih ve yerinin, suçtan zarar gören olarak, tarafıma bildirilmesini arz ederim. Saygılarımla.

(*Müeebbet hapis istemi. ed.)

Cumhuriyet Başsavcılığı
Ankara
Þikayet Eden: Prof.Dr.Yalçın Küçük-Yazar
Gazi Üniversitesi-İİBF Öğretim Üyesi-Ankara Tel:2862778
Þikayet Edilen: Egemen Bagış-Başbakanlık'ta Tercüman ve TBMM'inde mebus-
Başbakanlık-Bakanlıklar ve/veya TBMM-Yenişehir-Ankara

Suç: Anayasa'nın m. 82 hükmü, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri, devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinde… görev alamazlar" hükmünü havi olmakla, Danıştay Birinci Daire T.16.9.1993 "Karayalçın Kararı" ile, milletvekilliğinin, seçimle gelen ve nim siyasi addolunan belediye başkanlığı ile dahi bağdaşamayacağını karara bağlamış, Anayasa madde 87, milletvekiline, "bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek" görevini vermiş iken, Egemen Bağış, bakanlar kurulu başkanının emrine girmiş ve mütemadiyen emrinde çalışmış ve çalışmaktadır.

Diğer taraftan Anayasa madde 6, "hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmünü getirmiş olup, anayasanın hiçbir yerinde, bir milletvekilinin hükümetler arası görüşmelerde tercümanlık yapma izni veya yetkisi bulunmamaktadır. Bunlar ve bakanlara veya başbakana müşavirlik, devlet memurluğu işleri olup kimlerin devlet memuru oldukları kanunlarda yazılıdır. Ayrıca 657/6 memuriyeti, sadakat yemini ile bağlamaktadır ki Bağış bu yemini de içmemiştir. Durumu, "sahte doktor", sahte avukat, "sahte savcı" misalleri kategorisinde olmakla "sahte memur-tercüman" halindedir. Açık suçtur. TCK m. 262, bu durumları cezalandırmaya amirdir. Ayrıca bu fiil, ısrar ve bazı muayyen eşhas ile mükerreren işlenmekle TCK m.316 işlemektedir.

T. Konusu: Cumhurbaşkanlığı Yüksek Makamı'na sunulan 12 Haziran 2005 tarihli ekte mevcut ariza teferruatlı ve mufassaldır. Bağış'ın halleri, Cumhuriyet'in güvenliğini yüksek derecede tehdit etmektedir. Ceza tertibi ile durdurulması elzem görünmektedir.

İlgili Maddeler : Anayasa m.6, Anayasa m.8, Anayasa m.87, Anaysa m.82, Anayasa m.70, Anayasa m. 128, 657 sayılı kanun m.6, Türk Ceza Kanunu, m.262, m.316 ile Yargıtay 8. Ceza Dairesi E.2001/16176 ve 15.1.2002 tarihli, "hukuk devleti olmaktan çıkma" ve "devletin meşru güçlerinin yerini alma" hakkında kararı ve Danıştay Birinci Daire, E. 1993/19 ve 16.9.1993 tarihli, milletvekili statüsü taşıyanların, seçimle gelen ve siyasi kimlik taşıyan, ancak memur sayılan belediye başkanı dahi olamayacağı kararı.

Ekler: Cumhurbaşkanı Hazretleri'ne sunulan ve dava açılmasının bilimsel ve hukuki dayanaklarını ihtiva eden sekiz sayfalık ariza ile şikayet edileni, diğerleri R.Tayyip Erdoğan ve Cüneyt Zapsu ile birlikte ve kanunlara aykırı hallerini tespit eden sekiz fotoğrafı kapsayan CD.

Sonuç ve İstek: Egemen Bağış hakkında TCK 262 ve TCK 316 ile dava açılmakla, açılan davanın tarih ve yerini, suçtan zarar gören olarak, tarafıma bildirilmesini arz ederim. Saygılarımla.

---------------------
www.halkcephesi.com/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 16 Aoû 2008 15:05    Sujet du message: Répondre en citant

Liste sonsuza dogru gidiyor !
Buyurun bir tane daha :

16 Ağustos 2008

Mehmet Y. YILMAZ
mehmetyilmaz@hurriyet.com.tr

Memleketimizde bir savcı mutlaka vardır!


AKP Genel Başkan Yardımcısı Þaban Dişli’nin, bir arazinin imar durumunu değiştirmek için 1 milyon dolar almış olması, "kişisel bir olay" gibi değerlendiriliyor.

Ve hata da burada yapılıyor. Bu sadece Dişli ile ilgili bir olay değil.

Bu işin, bir tek kişinin nemalanacağı bir tezgáh olmadığını da görmek gerek.

Söz konusu arazi, köylülerden 3 milyon 400 bin dolara alındı ve arazinin imar durumu değiştirilerek 13 milyon dolara bir İngiliz şirketine satıldı.

Kaba bir hesapla 10 milyon dolara yakın bir kár var bu işte.

Arazinin imar durumunun nasıl değiştirileceği yasalarda yazılı!

Büyükşehir Belediyesi’nin, Silivri Belediyesi’nin imar planlarını yapma yetkisi kimlerdeyse, onlara da bazı sorular sormamız gerekiyor.

Þaban Dişli’nin, bu işte yapacağı aracılığın sonucunda nasıl bir rant doğacağını en iyi bilebilecek durumda olanlar o kişiler çünkü.

Ve o rantı kuruşuna kadar hesaplayabilecek durumda olanlar da onlar. Ve herhalde Þaban Bey’e bu iyiliği "parti büyüğümüz geçimini temin etsin" diye yapmamış olmalılar.

Þaban Bey’in 1 milyon dolar kazandığı bir işte gözlerinin kalıp kalmadığını, kendilerine de bir şeyler alıp almadıklarını elbette bilemiyoruz.

Ama bunu savcılar kolayca öğrenebilirler.

Sebepsiz yere zenginleşmeleri, banka hesaplarındaki oynamaları, oğlanın sünnetinde, kızın düğününde takılan altınların böyle bir zenginleşmeyi sağlayıp sağlayamayacağını bulmak, günümüz koşullarında bir savcı için çocuk oyuncağı olmalı.

Eminim ki memleketimizde, iktidar gücünü kullanarak zengin olanlara karşı bir soruşturma yürütme cesareti gösterebilecek bir savcı mutlaka vardır!

AKP medyasının görmezden geldiği bölüm
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Sep 2008 0:29    Sujet du message: Répondre en citant

Bir suredir Rusya Turk ihraç mallarina engeller çikariyor, bunun uzerine de Turkiye yaptirimlarla karsilik vermeye çalisiyor. Bu savasin perde arkasi ortaya çikti. AKP’nin yolsuzluklari listesine bir ekleme daha
SAYIMDAN SKANDAL ÇIKTI
29/08/2008 06:13
yenicaggazetesi.com.tr

Rusya, ihracatta miktar ve fiyat saptırmalarını önlemek için “iki taraf iki şirket kursun, denetimi yapsın” teklifini yapar. Gümrüklerden Sorumlu Bakan Hayati Yazıcı, bürokratlarına anlaşmayı onaylatır. Bunu duyan Dışışleri karşı çıkar. Rusya “Bu nasıl iş” deyip resti çeker...

İşte Ruslarla yaşanan Aziz Yıldırım’lı, Ali Þen’li devlet skandalı!
Aktaracaklarım tevatür ya da hikâye değil, belgeli hakikattır.
Yazdıklarımı okuduktan sonra Türkiye’nin nasıl yönetildiğine siz hüküm verin.
Hadise şudur:
Türkiye ile Rusya arasında ticaret hacmi büyüyünce Ruslar çifte
vergilendirme olayı ve buradan kaynaklanan kaybı önlemek için Türkiye’ye bir öneride bulunur.
Öneri şudur:
Rusya ve Türkiye miktar ve fiyat saptırmalarını önlemek ve devletlerin kaybını engellemek için iki tarafta iki şirket kursun.
Bu şirket adeta noter vazifesini görsün.
Þirketlerin beyan edip onaylayacağı miktar ve fiyat faturaları iki ülke gümrükleri tarafından sorgulanmaksızın kabul edilsin.
Þirket özel sektöre ait olsun ve noter misali onama ücreti olarak ihraç edilen her maldan belli bir yüzde alsın.
Evet, Rusya’nın yaptığı öneri bu.
Peki Rusya böyle bir metodu mal aldığı diğer ülkelere
uyguluyor mu?
Hayır.
Ruslar gelir kaybını önlemek için geliştirdikleri bu model için Türkiye’yi pilot ülke seçiyor.
Rusların yaptığı bu öneri Gümrüklerden Sorumlu Bakan Hayati Yazıcı tarafından kabul edilir ve iki ülkenin gümrüklerden sorumlu bürokratları bir araya gelir.
Görüşmeler sonunda mutabakat yukarıda sunulan biçimde hasıl olur ve 18 Þubat 2008 tarihinde imzalar atılır.
Türk tarafından imza atan isim Gümrük Müsteşar Yardımcısı İbrahim Þenel’dir.
Mutabakat protokolünde Umman Hamitoğlu ve Recai Þen gibi diğer bürokratların da isimleri var.
Protokole göre iki tarafta kurulacak şirketler önce havayoluyla yapılacak ihracata okey verecek, ardından organizasyon bitince karayoluna onay verecekler.
İhracat için seçilen iki havalimanı ise Türkiye tarafında Sabiha Gökçen, Rusya tarafında Vunukonova.
18 Þubat tarihinden çok değil 9 gün sonra, yani 27 Þubat 2008’de Ruslarla anlaşma imzalayan gümrük bürokratları, Dışişleri Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, TİM ve DTM Anlaşmalar Genel Müdürlüğü bürokratları bir araya gelir ve o anda kelimenin tam anlamıyla kıyamet kopar.
Niçin mi?
Gümrüklerden sorumlu bakanlığın yaptığı bu anlaşmadan bu birimlerin hiçbiri haberdar değildir de
ondan.
Dışişleri Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, TİM ve DTM Anlaşmalar Genel Müdürlüğü bürokratları ısrarla Türkiye’nin pilot uygulama için neden peşkeş çekildiğini
sorarlar.
Öyle ya sonuçta iki ülke arasında var olan ticaret hacminde eksi veren Türkiye’dir. Hal bu iken Türkiye neden Rusların bu dayatmasına boyun eğmiş ve en önemlisi bu anlaşma ilgili devlet birimlerinden niçin gizli yapılmıştır?
Basına yansımayan, ama devlet bürokrasisi içinde krize dönüşen bu tartışmalar aylar süren müzakerelere rağmen aşılamadı.
Sonuç: Dışişleri Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, TİM ve DTM Anlaşmalar Genel Müdürlüğü baskın geldi ve yapılan bu anlaşmayı onaylamadıklarını bildirdiler. Karar Rusya Devleti’ne iletildi.
Ruslar şaşırdıkça şaşırdı.
Öyle ya onlar sonuçta Türkiye ile resmi bir anlaşma yapmışlardı.
Bu gelişmeler üzerine Ruslar, “Bu nasıl devlet yönetme, bu nasıl devlet anlayışı. Yapılan anlaşma nasıl ayaklar altına alınır” diyerek kızgınlıkla yeni bir uygulamaya start verdi.
Ne midir uygulama?
Gümrük kapılarında tek tek
sayım.
İşte sevgili okurlar, haftalardır Rusya gümrük kapısında kilometrelerce kuyruk oluşturan TIR’larımızın bekletilme sebebi Gürcistan’la yaşanan kriz değil bu olay, yani malların tek tek sayımıdır.
İşte AKP’nin yönettiği devletten manzaralar.
Ve sorular:
Bana gönderilen dosyada kesin diye not düşülmüş, ama biz haksızlık yapmamak için kesin demiyor ve iddia olarak muhataplarına soruyoruz:
1) Malların ihracında onay vermesi için Türkiye tarafında kurulacak ve ihraç miktarına göre komisyon alacak olan ayrıcalıklı Türk şirketinin hissedarları içinde AKP’li Bakan Yazıcı’nın bir yakını, mesela eniştesi var mıdır?
2) Aziz Yıldırım, Ali Þen ve Nihat Özdemir de bu şirketin diğer ortakları mıdır?
3) İhracat için işleticisi Nihat Özdemir olan Sabiha Gökçen’in seçilmesi tesadüf müdür?
Muhataplardan cevap gelirse sütunumuz açık olacaktır.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Sep 2008 16:39    Sujet du message: Répondre en citant

listeyi uzat uzatabildigin kadar :

(M.Þevki Eygi)

Arşivden bir belge çıktı

ALMANYA’daki Deniz Feneri e.V. davasında Türkiye’ye kuryelerle yaklaşık 7 milyon Euro aktarıldığı Alman yargısının iddianamesinde ortaya çıktı ya... Bunun dışında yeni bir bilgiye göre, Almanya Deniz Feneri’nin Eylül 2006’da Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne 200 bin Euro transfer ettiği İçişleri Bakanlığı’nın resmi belgelerinde yer alıyor.

200 bin Euro, 12 Eylül 2006’da iki ayrı parti halinde gönderilmiş... Bu transfer, İçişleri Bakanlığı kayıtlarında ’hibe’ başlığı altında ve 34-090/003 kütük numarasında bulunuyor.

Almanya’dan Türkiye’ye aktarılan paraların belgesi, hükümetin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in 16.10.2006’da TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesine gönderilen resmi yazılarla ortaya çıktı.

CHP’li Ateş, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede "Uluslararası kuruluşlardan, yabancı uyruklu kişilerden, her ne ad altında olursa olsun, yardım, bağış alan kaç sendika, dernek, vakıf, meslek odası vardır? İsimlerini açıklar mısınız?" sorusuna yer vermişti.

Ateş’in soru önergesine, Başbakan adına dönemin Başbakan Yardımcısı M. Ali Þahin ile dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu yanıt verdi. Aksu’nun, Þahin’e gönderdiği 4.12.2006 tarihli yazının ekinde, yurtdışından yardım alan dernek ve vakıfların 77 sayfalık listesi yer aldı. Yazıda, Dernekler Yasası’na göre, derneklerin, önceden bildirimde bulunmak kaydıyla yurtdışındaki kişi ve kuruluşlardan yardım alabileceği belirtildi. Yazıda, dernekleri bakan veya mülki idare amirlerinin en az 24 saat önceden bildirilerek denetleyebileceği vurgulandı.

Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği, Almanya’daki skandalın dava duruşmalarının basında yer alması üzerine bir açıklama yapmış, bu haberleri "mesnetsiz bir kampanya" olarak nitelendirmişti.

70 MİLYONLA DALGA

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ateş, kendisine iki yıl önce verilen bilgilerin devletin arşivinden çıktığını vurgulayarak "Görüldüğü gibi organik bağ var ve içli-dışlı çalışıyorlar. ’Organik bağ yok’ demek, bu ülkenin 70 milyonuyla dalga geçmektir" dedi. "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde devlet bu kadar savunmasız olamaz" diyen Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her isteyen kuruluş dışardan istediği kuruluştan yardım alamaz. Böyle bir serbestlik hiçbir ülkede yok. Dernekler Kanunu’nun buna izin veren maddesi AKP döneminde düzenlendi. RTÜK Başkanı şimdi kalkmış, bu haberleri yapan basın yayın organlarını tehdit eder bir görüntü içinde; bir de RTÜK flamasını, yaptığı usulsüzlüklere kalkan olarak kullanıyor."
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2008 23:42    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet 22/09/2008
Kılıçdaroğlu'ndan 'Biat' belgesi
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya'daki Deniz Feneri davasında en yüksek cezayı alan Mehmet Gürhan'ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'a noter aracılığıyla vekalet verdiğini belirterek, "Bu vekaletname Mehmet Gürhan'ın aslında bir piyon olduğunu, tüm yetkilerin ve sorumluluğun Zekeriya Karaman'da olduğunu açıkça gösteriyor" dedi.


AA

Ankara- CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri yolsuzluğu davasında ceza alan Mehmet Gürhan’ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a noter aracılığıyla vekalet vermesinin "Gürhan'ın 'piyon', tüm yetki ve sorumluluğun ise Karaman’da olduğunu açıkça gösteren bir kanıtı" olduğunu söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Þişli ilçe kongresindeki kendilerine yönelik “çık şerefsiz bir müfteriyim de” şeklindeki sözlerine ise “Dengir Mir Mehmet Fırat’ın iftira attığını sizin imzanızla kanıtlarsam, Fırat’ı partideki görevinden alacak mısınız? İftiracılığı kanıtlanırsa ‘ben şerefsiz bir müfteriyim' diye açıklama yapmasını isteyecek misiniz?” karşılığını verdi.

Fırat’la bütün televizyon kanalları önünde bir araya gelmeye hazır olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu karşılaşmada, belgeleriyle Fırat’ın iftira attığını kanıtlayacağını kaydetti. Başbakan'ın konuşmasında 3Y’den bahsettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “yolsuzlukla mücadele edeyim derken, AKP ve Sayın Başbakan bugün yolsuzluk yapanların en büyük hamisi durumuna gelmiş durumda” dedi.



Failler Başbakan'ın koruması altında

Almanya tarihinin en büyük nitelikli dolandırıcılık davasının Türkiye’deki faili olarak mahkeme kararına geçen kişinin RTÜK’ün başında ve Başbakan Erdoğan’ın koruması altında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan’a sormak isterim. Almanya’daki dolandırıcılık davasının Türkiye ayağını oluşturan kişilerden birisi olarak adı defalarca geçen bir kişiyi, RTÜK Başkanı olarak görmesi nasıl içinize sindiriyorsunuz? Bu davranışınızı hangi ‘şeref ve haysiyet’ anlayışınıza oturtuyorsunuz?” diye konuştu.

Erdoğan’ın RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı olduğu gibi SPK Başkanı Turan Erol’u da görevinde tuttuğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “SPK Başkanı Turan Erol’u hangi şeref ve haysiyet anlayışı ile yerinde tutuyorsunuz? Þayet yolsuzluklarla mücadele programınız bu anlayış ile hazırlanmışsa onun adı ‘yolsuzlukla mücadele’ değil, ‘yolsuzluklara yataklık yapma’dır. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı vergi kaçakçılarının, hayali ihracatçıların, kara paracıların hamisi olamaz” diye seslendi.


Kılıçdaroğlu, toplantıda, Almanya’daki Deniz Feneri Davası’nda en yüksek cezayı alan Mehmet Gürhan’ın, Kanal 7’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a noter aracılığıyla verdiği vekaletnamenin belgesini de dağıttı. Belgenin 21 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul 10’ncu noterliğinde düzenlendiğini ve Türkçe klavyesi olmayan bir daktiloyla yazıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Bu bir genel vekaletnamedir. Bu vekaletnameye göre Mehmet Gürhan Zekeriya Karaman’a diyor ki; 'Türkiye hududlari dahilindeki ortaği olduğum şirketlerdeki hisselerimi devretmeye, Türkiye hududlari dahilindeki şirketlere ortak olmaya, hisse satinalmaya, ortaklikla ilgili haklarimi takip etmege benim adima evrakları imzalamaya, kamu kurum ve kuruluşlari ile özel ve tüzel şirketlerdeki işlerimi takip etmeye TC vatandaşi Kadir oğlu 03.01. 1952 doğumlu Zekeriye Karaman’ı tayip ettim.’ Alman yargıç ne demişti ‘asıl failler Türkiye’de’ Yine demişti ki; ‘Biz Mehmet Gürhan’ın pişmanlığını samimi görmüyoruz. Mehmet Gürhan asıl failleri korumak için suçu üstüne aldı’ Bu vekaletname Mehmet Gürhan’ın aslında bir piyon olduğunu, tüm yetkilerin ve sorumluluğun Zekeriya Karaman’da olduğunu açıkça gösteriyor.”



'Þerefsiz' tartışması

Başbakan’ın yaptığı konuşmalarda, ‘şerefsiz, haysiyetsiz’ sözcüklerini çok sık kullandığını ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Önce Sayın Başbakan’a hatırlatalım. Etrafında saygın kişiler de var. Lütfen onların uyarılarına kulak versin. Þayet Dengir Fırat’la yola çıkarsanız, kendinizi çıkmaz sokakta bulursunuz. Zaten ağzınızın bozukluğu da galiba buradan geliyor. Sayın Başbakan’dan şu iki soruyu Mehmet Mir Dengir Fırat’a sormasını istiyoruz. Mehmet Mir Dengir Fırat’ın en büyük ortağı olduğu MENAS’ın ürünlerini yurt dışına götüren TIR’da 89 kilo eroin yakalandı mı? Yakalanmadı mı? Mehmet Mir Dengir Fırat’ın en büyük ortağı olduğu MENAS şirketi, hayali ihracat yaptı mı? Yapmadı mı? Başbakan’a soruyorum ‘Fırat’ın iftira attığını sizin imzanızla kanıtlarsam, Fırat’ı partideki görevinden alacak mısınız? İftiracılığı kanıtlanırsa ‘ben şerefsiz bir müfteriyim’ diye açıklama yapmasını isteyecek misiniz?”

Kılıçdaroğlu, gazetecilerin belgenin ne olduğunu ve AKP’li Fırat’ın kime iftira attığını kanıtlayacağına yönelik sorulara ise “onu sayın Başbakan sorsun öğrensin bakalım. Ben bunu kanıtlayacağım. O zaman sayın başbakan dönüp Sayın Fırat’a ne söyleyecek, merak ediyorum. Çıkıp televizyonlara ‘ben şerefsiz bir müfteriyim’ diye açıklama yapsın o kadar. Sayın Fırat’la hesaplaşacağız. Bütün medyanın önünde herhalde bir araya geleceğiz. O zaman ben size Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ve şirketinin gerçek yüzünü belgelerle göstereceğim. Öyle kafadan atmak yok. Öyle hakaret etmek yok. Sayın Fırat’a bile sayın sözcüğüyle hitap ediyoruz. Kızmak da yok. Ben belgelerimi göstereceğim. Sayın Fırat’da konuşacak. Bu kadar basit” yanıtını verdi.

Kendisini Habertürk ve Kanal24’ten aradıklarını başka kanalların da Fırat’la karşı karşıya gelmesi konusunda talepleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “talep çok olunca şöyle bir karar aldık. Sayın Fırat’la herhangi bir yerde bütün televizyon kanallarının olduğu bir yerde tartışalım, basın mensupları da izlesin” dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin de Almanya’da bir dernekten yardım aldığı iddialarına yönelik sorusuna ise “doğrusu isterseniz benim böyle bir hesabım yok. Param da yok. Açıklarlarsa sevinirim, Almanya’da bir hesabım olduğunu da öğrenmiş olurum. Kanal 7 yöneticileri Almanya’da 12 hesabımız olduğunu SPK yazısı üzerine duyduk. Öyle SPK uzmanlarının hazırladığı yazı gibi bir yazı getirirlerse doğrusunu isterseniz mutlu olurum., Paraya da ihtiyacım var” karşılığını verdi.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Sep 2008 17:31    Sujet du message: Türkiye ise 180 ülke arasında 4,6 puanla 58. sirada Répondre en citant

Türkiye ise 180 ülke arasında 4,6 puanla 58. sirada

23 Eylül 2008

Saydamlık Örgütü'nün 2008 raporu


A.A.



Uluslararası Saydamlık Örgütü, yolsuzlukla mücadele sıralamasında en son sırada Somali'nin bulunduğunu bildirdi. Türkiye 58. sırada.


Merkezi Berlin'de bulunan örgütün bugün açıklanan 2008 raporunda, yolsuzlukla en iyi mücadele eden ülke unvanını Danimarka, İsveç ve Yeni Zelanda aldı.
10 puan üzerinden yapılan değerlendirmede 3 ülke 9,3 puanla birinci olurken, bunları Singapur, Finlandiya ve İsviçre takip etti.

Türkiye ise 180 ülke arasında 4,6 puanla Litvanya ve Polonya'yla birlikte 58. sırayı paylaştı.

Raporda, 2003 ve 2004'te 77, 2005'te 65, 2006'da 60 ve 2007'de 64. sırada bulunan Türkiye'nin yolsuzlukla mücadele konusunda önemli gelişmeler kaydettiği belirtildi.

Yolsuzlukla mücadelede ilerlemeler kaydeden diğer ülkeler de Arnavutluk, Kıbrıs Rum Kesimi, Nijerya, Umman, Katar, Güney Kore ve Tonga olarak sıralandı.

Yolsuzlukla mücadele listesinin son sırasında 1 puanla Somali bulunurken, 1,3 puanla Myanmar ve Irak, 1,4 puanla Haiti ve 1,5 puanla Afganistan Somali'nin üstünde yer aldı.

Raporda, sıralamanın; yoksulluk, devlet kurumlarının başarısızlığı ve rüşvet arasındaki bağı göz önüne serdiği belirtildi.

Küresel olarak, denetleme kurumlarının güçlendirilmesi, sağlam yasal düzenlemeler ve uygulanmaya hazır yönetmeliklerin yolsuzluk seviyesinin düşmesini sağlayacağı da vurgulandı.

"YOKSUL ÜLKELERDE YOLSUZLUK İNSANİ FELAKETE YOL AÇIYOR"


Uluslararası Saydamlık Örgütü Başkanı Huguette Labelle, yolsuzluğun yoksul ülkelerde "insani felakete" yol açtığını belirtti.

Labelle, örgütün 2008 yolsuzluk raporunu açıklarken, düşük gelirli ülkelerde yaygın olan yolsuzluğun insani felakete neden olduğunu, yolsuzluğun kökünü kazımanın parlamentolar, kanun uygulayıcılar, bağımsız medya ve güçlü sivil toplum kuruluşları aracılığıyla güçlü denetimler gerektirdiğini belirtti.

Bu kurumların zayıf olmasının yolsuzluğu denetlenemez boyutlara yükselttiğini ifade eden Labelle, yüksek boyutlardaki yolsuzluğun sıradan insanlar, adalet ve toplumlarda eşitlik üzerinde daha geniş çaplı olarak "korkunç sonuçlar" doğurduğunu kaydetti.

Merkezi Berlin'de bulunan örgüt, kontrol edilemeyen düzeylerde yolsuzluğun, yoksullukla mücadele konusunda BM'nin Milenyum Kalkınma Hedeflerine ulaşması için fazladan 50 milyar dolarlık masrafa yol açtığının tahmin edildiğini de bildirdi.

Örgütün raporunda, bazı zengin ihracatçı ülkelerin, geçen yıldan bu yana yolsuzluk sıralamasında gerilediğine de işaret edildi.

İngiltere, Norveç, Bulgaristan, Maldivler ve Burundi, mücadelede önemli gerileme olan ülkeler arasında sayıldı. İngiltere'nin, savunma sanayii devi BAE'nin Suudi Arabistan ile yapılan bir anlaşmayla ilgili olarak açılan soruşturmaya devam etmeme kararının alındığı Aralık 2006'dan bu yana yolsuzlukla mücadelede gerilediği kaydedildi.

BAE'nin Suudi Arabistan Kraliyet mensuplarını alımlara ikna etmek için rüşvet verdiği ve bunun için de bir fon kurulduğu iddialarıyla ilgili soruşturma, ülkenin çıkarları ve güvenliğine zarar verdiği gerekçesiyle durdurulmuştu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Oct 2008 23:25    Sujet du message: Répondre en citant

Allah gozlerini doyursun diyecegim ama... Tövbe estagfurlah...
Unakitanlar yine is basinda

Vatan 01.10.2008 Çarşamba

Kamuya tasarruflu ampulleri satmaya Zeynep Unakıtan talip

Başbakanlık genelgesiyle kamu kuruluşlarındaki tüm ampullerin tasarruflu ampullerle değiştirilmesi istendi. En az 5 milyon YTL’ye malolacak karar 13 Ağustos’ta çıktı. Kemal Unakıtan’ın kızı Zeynep Unakıtan da 3 Eylül 2008 tarihinde tasarruflu ampul ithalatı ve satışı yapacak ZİA Enerji’yi kurdu

Gülümhan GÜLTEN


Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kızı Zeynep Unakıtan’ın, ailesiyle birlikte soyunduğu 600 milyon dolarlık asgari yatırım gerektiren termik santral girişimi yürürken, bir yandan da kamudaki tasarruflu ampul pazarını hedeflediği ortaya çıktı. Unakıtan’ın 3 Eylül 2008 tarihinde kurduğu ZİA Enerji Ltd. isimli şirketin ana sözleşmesiyle, santral kurabilme ve elektrik satabilme yetkisi alırken, bir başka maddeyle de “tasarruflu ampul” imalat, ithalat ve müşavirliği yapacağı anlaşıldı. Unakıtan’ın girişiminin Başbakan Erdoğan’ın tüm kamu kurumlarının mevcut ampullerinin değiştirilerek, tasarruflu ampule geçilmesi genelgesiyle aynı döneme rastlaması da dikkati çekti.

3 Eylül’de kuruldu

Maliye Bakanı Unakıtan’ın kızı Zeynep Unakıtan’ın kurucusu olduğu 10 bin YTL sermayeli şirketin Ticaret Sicil kayıtları, 3 Eylül 2008’de kurulan ZİA Enerji şirketinin kapsamını detaylarıyla ortaya koyuyor. Þirketin 10 bin YTL’lik sermayesinin yüzde 51’ine karşılık gelen 5 bin 100 YTL’si Zeynep Unakıtan’a ait. Kalan yüzde 49’u ise İsmail Kılıçlar adlı ortağına ait. Þirketin ana sözleşmesine göre, şirket her türlü elektrik üretim tesisi kurabilecek ve elektrik satabilecek. Ayrıca tasarruflu ampul ve floresan lamba olarak bilinen her türlü elektrik aksamı alıp satabilecek. Bu kapsamda şirket sözleşmesinde şu madde dikkat çekti: “Her türlü enerjinin kontrolü, tasarruf sağlayıcı teknolojik ürünlerin imalatı, ithalat-ihracatını yapmak, bu konuda müşavirlik hizmetleri vermek, acenteler, mümessillikler şubeler açmak ve pazarlamacılık faaliyetlerinde bulunmak.”

Þirket ana sözleşmesinde, Zeynep Unakıtan tüm kamu kurumlarıyla ilgili her türlü işlem ve başvuruda yetkili kılındı. Buna göre Zeynep Unakıtan, “Başbakanlık, tüm bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar, mahkemeler, Danıştay, Merkez Bankası, defterdarlık, uzlaşma komisyonları, gümrük ve kambiyo müdürlükleri, Gelir İdaresi başkanlıkları, vergi daireleri, idari ve vergi mahkemeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlar nezdinde her konuda müştereken temsil ve ilzama, evrak alıp vermeye, belge imzalamaya” yetkili kılındı.

5 milyon YTL’lik Pazar

13 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi enerji verimliliği çalışmalarına öncülük etmek amacıyla tüm kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının mevcut akkor flamanlı lambalarını, tasarruflu ampullerle değiştirme talimatı verdi.

Tüm kamu binalarında akkor ampullerin yerine tasarruflu lambaların takılmasıyla ilk etapta 80 bin kamu binasının verimli ampul alması gerekiyor. Bu karar kapsamında 250 bin YTL değerinde yaklaşık 500 bin adet akkor flamanlı ampulu çöpe atacak olan devlet, tasarruflu ampuller için 3 milyon YTL harcayacak. Ancak kamu kurumlarının bu değişikliği tamamlanıncaya kadar toplam harcamanın 5 milyon YTL’ye ulaşacağı belirtiliyor. Ancak bu ampullerin 3 ay sonra maliyetini çıkardığı yaklaşımıyla, devletin yeni uygulamayla yılda 9.5 milyon YTL elektrik maliyetinden tasarruf edeceği hesabı da yapılıyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 16 Avr 2009 14:34    Sujet du message: Répondre en citant

Bu haber herhalde bu listeye yaikisir :

Havacılık Haberleri

GEMİCİK! PIRLANTACIK! THY'CİK!

Vatan Gazetesi yazarı Necati Doğru, THY ile ilgili çok çarpıcı bir yazı daha kaleme almış. İşte Doğru’nun yazısı…

04 Mart 2009 Çarşamba

Bu “takipçi yazıları” dikkat çeksin, düşündürsün, ses getirsin, karanlıklar aydınlansın, halk uyansın diye yazıyorum. Geçen hafta başladım. Devam edeceğim ve “THY’nin 3 koldan denetlenen kamu şirketi modelinden hamdolsun ve ballı olsun özelleşmiş padişahlık modeline” geçirilmiş olmasını biraz daha açacağım.

Türkiye’nin bayrağıdır.

76 yıllık halk şirketidir.

Dünya markasıdır.

THY’nin dünya markası olması bugünkü başbakanın THY’nin başına yerleştirdiği “3 kişilik AKP’li kadronun; Candan Karlıtekin, Hamdi Topçu, Temel Kotil”in eseri değil; ondan önceki tüm 72 yıllık yönetimlerin ve son 20 yılda da; “Erman Yerdelen-Tezcan Yaramancı ve Yusuf Bolayırlı-Cem Kozlu”nun geliştirdiği “müşteri eksenli-kâr eden-piyasa payını artıran” idarelerin ürünüdür.
Uçak sayısı 128’e...

Çalışanı 14 bine....

Cirosu 5 milyar dolara...

Yolcu sayısı 20 milyona dayanmış THY, şimdiki Başbakan Tayyip Erdoğan döneminde 2006 yılının Haziran ayında, halktan da gizlenerek ve basının da dikkatinden kaçırılarak hisse senetlerinin yüzde 50.88’i özel yerli ve yabancıların eline geçecek şekilde satıldı, devlet payı yüzde 49.12’ye indirildi.

***

Böylece THY’de; “Hamdolsun ve Ballı olsun padişahlık dönemi” başlatıldı. Devlet ve Meclis KİT Komisyonu denetimi kalktı.

THY idi....

THY’cik oldu...

Şöyle anlatayım: Başbakan’ın imkanları, birikimi yetmediği için “bursla okuyan” iki oğlunun mezun olur olmaz birinin “gemicik sahibi”, diğerinin “pırlantacık sahibi” iki özel şirketi var biliyorsunuz. Bunlar özel aile şirketleri olduğu için Başbakan, gemi şirketinin başına da pırlanta şirketinin başına da istediğini yönetim kurulu başkanı, istediğini genel müdür atayabilir. Oğullarına söyler, dediğini yaptırabilir.

Kimse ses çıkartamaz.

Çünkü oğulların şirketidir.

Babaların söz hakkı vardır.

THY de aynen böylesine; “Gemicik-Pırlantacık Şirketleri Modeli”ne sokuldu ve Baba Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “AKP aile şirketi” haline getirildi. THY’nin hisselerinin yüzde 50’si İMKB’de 2006 yılında sadece 460 milyon liraya (9 aylık kârın, 833 milyon lira, neredeyse yarısı fiyatına) satıldı.

Özelleşti THY dediler.

Özelleşti ama yönetimdeki üç isim Candan Karlıtekin, Hamdi Topçu, Temel Kotil kamuyu temsil eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adamları olarak orda kaldılar.

***

Kadroyu istedikleri gibi değiştiriyorlar. Yurtdışı bürolarını iktidar yandaşlarıyla dolduruyorlar. Hostesleri bile bayan ağırlıklı olmaktan çıkartıp erkek ağırlıklı hale getiriyorlar. THY’nin içinden Teknik A.Ş adıyla ayrı şirket yavrulatarak işçilerin 40 yıllık temsilcisi sendikayı devredışı bırakmaya çalışıyorlar, toplu sözleşme görüşmelerini “grev oylaması” noktasına getiriyorlar, grev oylamasını da kaybediyorlar. Önümüzdeki 10 yıl için opsiyonlu olarak 25 tane çift koridorlu, 50 tane tek koridorlu olmak üzere 75 adet toplam değeri 9 milyar dolar haracamalı uçak alım anlaşması imzalıyorlar. Gazetelere apronda deve kurban ederek ve genel müdürü hac dönüşü terlikle gezerken haber oluyorlar fakat Amerikalı film artistine 2 milyon euro ödeyerek reklam yaptırıyorlar. 3 kişilik icra kurulu üyesinin maaşlarını 4 kat, 6 kişilik yönetim kurulu ile 3 kişilik denetim kurulu üyelerinin maaşlarını 3 kat artırıp, maaş artışından doğan vergileri de THY’ye yüklüyorlar. Hindistan’dan “ayda 250 saat uçuş garantisi vererek” saati 10 bin dolardan “zengin yolcuyu okyanus üstünden yatakta uyurken uçarabilicek” uçakları kiralıyorlar fakat bu uçakların ABD’ye uçamayacağını sonradan öğreniyorlar...

Bırakınız yapsınlar.

Bırakınız alsınlar.

Bırakınız satsınlar.

Bırakınız bölsünler.

Hepsi denetimsiz.

THY sözüm ona özel. Fakat onu “padişahlık haline getirmiş” 3 yöneticiyi atayan kamuyu temsilen Başbakan....


Necati Doğru-VATAN
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Mar 2010 10:54    Sujet du message: Répondre en citant

AKP'ye rakip birisi saglam degilse alasagi etmek için elden geleni yapiyor iktidar, Uzan, Dogan gibi...
Ancak burada iyiniyet fila yok, yolsuzlugun sadece kendi tekellerinde olmasi onemli. Adana Belediye Baskani gorevden alinmis, iyi guzel ama AKP'li belediye baskanlari n'olacak, basta Gokçek ?!

Bir de bedava su dagitti diye mahkemeye verdikleri belediye baskani var !

Cumhuriyet 30.03.2010
Aytaç Durak’ı görevden alan İçişleri Bakanlığı, AKP’li belediyelerdeki usulsüzlükleri görmezden geliyor

Bakanlığın 3 maymun oyunu

© Aytaç Durak’ı görevinden alan İçişleri Bakanlığı, çok sayıda AKP’li belediyenin usulsüzlük ve yolsuzluklarını görmezden geliyor.

© Kamu İhale Kurulu AKP’li belediyelerin büyük bölümünde çok sayıda mevzuata aykırılık belirledi.

MURAT KIÞLALI

ANKARA - Adana Anakent Belediye Başkanı Aytaç Durak’ı görevinden alan İçişleri Bakanlığı, çok sayıda AKP’li belediyenin usulsüzlük ve yolsuzluklarını görmezden geliyor. Kamu İhale Kurulu (KİK) AKP’li belediyelerin büyük bölümünde çok sayıda mevzuata aykırılık belirledi. İhaleler iptal edilirken iptal edilmeyen ihalelerde bile yaşanan “yasaya aykırılıklar” dikkat çekti.

KİK tarafından tespit edilmesine karşın İçişleri Bakanlığı’nın görevden almadığı bazı AKP’li belediyelerin usulsüz ihaleleri şöyle:

Ankara: Melih Gökçek’in yaptığı ihalelerde sadece doğalgaz sayacı, kömür, asfalt ve seçim yardımı paketinden kamuya zararı 469 milyon lirayı geçti. Rekabet Kurulu’nun, belediyeye bağlı Belko Limited Þirketi hakkında “Kömürde kendisine tanınan tekel imtiyazını aşırı yüksek fiyat uygulamak suretiyle kötüye kullanarak yasayı ihlal ettiğine ve 41 milyar TL cezalandırılmasına” karar vermesine karşın Gökçek, AKP iktidarında toplam 7 ihalede 440 bin ton kömürü 123.3 milyon YTL’ye Belko’dan aldı.

67.5 milyon lira zarar

Uluslararası Enerji Ajansı dünya fiyat ortalamasının 93.2 YTL olarak gerçekleştiği 2004 sonunda, belediye Belko’dan 206 YTL’ye kömür aldı. Buna göre belediye 67.5 milyon YTL zarar etti.

İstanbul: Belediyenin, aralarında 20 tane AB uzmanı, 45 tane halkla ilişkiler personelinin de bulunduğu toplam 262 personeli, doğrudan almak yerine, bir şirketten hizmet yoluyla almak üzere çıktığı ihale, anayasadaki “kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer görevlileri eliyle görülür” hükmüne ve mevzuata aykırı bulunmasına karşın, sözleşme imzalandığı için iptal edilemedi.

Belediye, kendine ait olmayan Beyoğlu Elifi Efendi Tekkesi için ihaleye çıkarak 3.2 milyon YTL’ye restorasyonunu yaptırdı. KİK ihaleyi İçişleri Bakanlığı’na bildirdi. Belediye’nin 26.4 milyon YTL’ye belediye şirketi İSBAK A.Þ’ye verdiği İstanbul trafiğinin 3 yıllık sinyalizasyonu ihalesi, KİK tarafından “tüm isteklilere eşit davranılmadığı” gerekçesiyle iptal edildi.

Belediye, aynı ihaleyi, bu sefer bir yıllığına ve sadece 2.9 milyon YTL’ye yine kendi şirketi İSBAK’a verdi. Sayıştay da 172 bin YTL’lik kamu zararı tespit etti.

KİK inceleme istedi

Antalya: Arıtma Tesisi Yapımı ihalesinde KİK Başkanlığı, “kojenerasyon ve termal kurutma teknolojilerini içeren işin ayrı ayrı yapılmayıp tek bir ihalede toplanmasının tek bir firmayı tarif ettiği” iddialarının incelenmesini istedi. Hakikaten de ihalede 8 aday firmadan sadece 1’i yeterli bulundu. Belediye ihaleyi iptal etmek zorunda kaldı. Belediye, Lara Atıksu Tesisi Yapımı ihalesini “doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesi gibi olayların çıkması nedeniyle ihalenin ivedi olarak yapılması” kapsamına sokunca, KİK, “mevzuata aykırı olan ihale işlemlerinin İçişleri Bakanlığı’na bildirilmesine” karar verdi.

Malatya: Su abone, sayaç ihalesinde, “ihaleyi alan firmanın ortakları arasında belediye şirketi olduğu ve ihalenin 5 milyon 990 bin YTL üzerinden sonuçlanmasına karşın sonuç ilanında bu miktarın 7 milyon 50 bin YTL olarak belirtildiği” tespit edildi. KİK ihaleyi iptal etti.

Konya: Belediye, kimsesizler için yapılacak sosyal tesis inşaatını, belirlenen yaklaşık maliyetin üstünde bir fiyata ihale etti. Belediyenin ihaleyi verdiği müteahhitin “iş deneyim belgesi yerine diploma sunduğunu” da tespit eden KİK, ihaleyi yasaya aykırı bularak iptal etti.

***

Cumhuriyet 30.03.2010
Dikili’de sosyal belediyecilik

‘Ücretsiz su’ beraat etti

DİKİLİ (Cumhuriyet) - 10 tona kadar olan su kullanımından ücret almadığı için “görevi kötüye kullandığı” ve “kamuyu zarara uğrattığı” gerekçesiyle yargılanan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ve belediye meclisi üyeleri, yargılandıkları davadan beraat ettiler.

2 yıl önce sanıklar hakkında 2 yıldan 6 yıla kadar hapis isteminde bulunan savcılık, savunmaların ve delillerin ardından dünkü duruşmada beraat istedi. Mahkeme heyeti de, davaya konu olan “görevi kötüye kullanma” ve “kamuyu zarara uğratma” suçlarının oluşmadığına hükmederek, sanıkların beraatına karar verdi. Özgüven, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada da, “Bu davanın başından itibaren suyun yaşam hakkı olduğunu savunduk. Burada bizim beraat etmemiz önemli değil, önemli olan suyun yaşam hakkı olduğu yönünde bir kararın açığa çıkmasıdır” diye konuştu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5  Suivante
Page 3 sur 5

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.