287 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 287
Membre(s) : 0
Total :287

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 19h59:39
murat_erpuyan : 20h18:18


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - MINE KIRIKKANAT BUGÜN NE YAZIYOR? :AKP...OHAA!!! Çüş!
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

MINE KIRIKKANAT BUGÜN NE YAZIYOR? :AKP...OHAA!!! Çüş!

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 15 Avr 2007 10:05    Sujet du message: MINE KIRIKKANAT BUGÃœN NE YAZIYOR? :AKP...OHAA!!! Çüş! Répondre en citant

Ä°bretini al da git!

Dün benim en mutlu günümdü, çünkü Türkiye yeniden doğdu.
Dün bu halk, seksenbeş yıllık Cumhuriyet çınarını kimseye biçtirmeyeceğini, hiçbir müteahhitin rant iştahasına teslim etmeyeceğini, o çınarın kendi çınarı olduğunu ve bahçesinde dolaşmalarına izin verdiği konuklara, o ulu çınarın ancak gölgesinde oturabileceklerini, ama göz dikemeyeceklerini anlattı.
Dün Türkiye tarihinde ilk kez, gerçekten ilk kez halk, “Bu cumhuriyet laiktir ve laik cumhuriyet benim!” diye sahip çıktı rejime.
14 Nisan, halkçı cumhuriyetin halkça miladıdır.
Türk milleti, Türk halkı, dün çeyrek toplum desteÄŸiyle önce meclisin çoÄŸunluÄŸunu ele geçiren, ardından cumhurbaÅŸkanlığı makamıyla ülkeyi tek partili bir tarih öncesi rejime sürükleyen AKP iktidarına, “Burada dur!” dedi, “Çizmeyi aÅŸma!” mesajı verdi.
Dünden öteye, artık Türkiye’nin de bir demokrasisi var, sayın okurlar. Çünkü demokrasi budur, sözünü meclise dinletemeyen halkın sokaÄŸa dökülmesi, doÄŸrudan demokrasidir.
Dün Ankara’ya akan milyonların AKP’ye mesajı, BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın cumhurbaÅŸkanı olmaması istemini çok derinden, eninden, boyundan aÅŸmıştır.
Dün Türkiye halkı, Sayın BaÅŸbakan ve AKP iktidarına, “Bana Türk denir, Türkiyeli deÄŸil!” demiÅŸtir.
Kendisine, “Ananı da al da git!” diyenlere, cevabını vermiÅŸtir.
Dün Türk halkı, tam dört buçuk yıldır, manipüle edilen istatistikler, kendisine Mars gezegeninden haberler gibi dinlediÄŸi borsa patlamaları, sepete girmeyen tefeler tüfeler, yalaka odaların ve yalama sendikaların “parlak” aÄŸalarına taban nedir, nasıl tavan yapılır, gösterdi.
Dün Ankara, çok uzun zamandan beri ilk kez BaÅŸkent’ti.
Ve BaÅŸkent Ankara’da, Türkiye’nin en büyük seçim anketi yapıldı dün.
Dün seçimleri “laik cumhuriyet” kazanmıştır.


Vatan 15 Nisan 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]


Dernière édition par Salih_Bozok le 18 Juil 2007 14:05; édité 6 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 17 Avr 2007 7:53    Sujet du message: Répondre en citant

Kırmızı kart

Bu yazının son sözünü, baştan söyleyeceğim: 14 Nisan'da Ankara'da doğan halk iradesine karşı gelecek siyasal bir karar, Türkiye'yi "yurttaşlar ve kullar" kamplarına böler.
Ankara'da şahlanan laik yurttaşlık bilincini, "Böyle kalabalıklar ilk kez görülmüyor ki" alıştırmasıyla bildiğini okumaya hazırlananları uyarmak isterim: Bugüne kadar kendi aralarında top atıp top tuttukları Ankara'ya 14 Nisan'da hakem geldi ve onlara "Kırmızı Kart" gösterdi. Hakemin kararına rağmen sahadan çıkmaz ve "oynamakta" diretirlerse, maç biter, tribünler karışır, Türkiye kaosa sürüklenir.
Neden mi?

***

Çünkü 14 Nisan mitingi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, bir cenazenin ardından "ağıt yakmak" için değil, ekonomik koşullardan yakınmak, ücret zammı istemek için hiç değil; ilk kez bir fikri, laik cumhuriyet fikrini savunmak için bir şenlikte toplamıştır Ankara'ya bunca insanı. Bin yıllardır konuşup durdukları "makul çoğunluk"tur, Ankara'ya yürüyen kalabalık.
Bugüne değin şeriat istemek, bölmek, yıkmak, bazen yalakalık yapmak, bazen de parsa toplamak için meydanlara inmeye cüret edilen bir ülkede, 14 Nisan'da yüz binler barışa cüret etmiştir.
Üç yüz binmiş, beş yüz binmiş diye azımsamaya kalkışan AKP iktidarı hırs körü; görmüyor, uyduruyor: Ankara'da meydanlara sığmayan kalabalığın kat katı, ülkenin dört bir yanında pencerelere asılan bayrakların ardındaydı. Onları sayabildiler mi, acaba?
Diyebilirler ki, "Ä°stesek, biz de bu kadar adam toplar, bu mitingin iki katını karşı görüşle yaparız… "
Yapamazlar. Zaten 14 Nisan mitinginin can alıcı noktası, asıl önemi burada:
Ankara'ya akan yüz binlerin ekranlara, fotoğraflara yansıyan görüntüsüne baktınız mı? Aydınlık, özgür, laik ve uygar Türkiye'nin görüntüsüydü onlar. Başı açık, alnı ak, fikri hür, vicdanı hür kadınlar, çocuklar, erkekler, kırmızı beyaz bir sevinç, bir mutluluk içinde yürüdüler. Birlikteliklerinden güç aldılar ve muhteşem bir sinerji yarattılar.
Böylesine devasa bir kalabalığın toplanıp da en küçük bir taşkınlığın yaşanmadığı, tam tersine bayram havasında gerçekleştiği başka bir miting var mı Türkiye tarihinde, hiç oldu mu? Hayır.

***

Bu miting, son derece mütevazı olanaklarla, hiçbir varsıl kurum ya da iktidarın arkasında durmadığı, tam tersine, para odaklarına uzak derneklerin çabasıyla gerçekleşti ve zaten AKP tarafından ümüğü sıkılan, çanına ot tıkanmaya çalışılan Kanaltürk, tek bir televizyon tarafından duyuruldu, yayıldı.
Sonucun görkemi, hem ne kadar azla ne kadar çok yapılabileceğinin, hem paraya karşı düşüncenin, hem de organizatörlerin halkın sesiyle özdeşleştiğinin kanıtıdır.
Miting günü, Ankara'daki bu tarihi tabloyu, halkın ortak istemini ve iradesini, iktidarı kızdırırız korkusuyla görmezden gelen medya, halkın öfkesine uğradı ve ayıbı tescillendi. Çünkü büründükleri sessizlik, bırakın Türkiye'yi, dünyadan duyuldu, yabancı basın sahip çıktı onların görmezden geldiği habere!
Mitingin gerek hazırlık, gerekse oluşum aşamasında Vatan Gazetesi, dürüst ve yansız yayınıyla iktidar baskısından bağımsızlığını kanıtlayan ender sayıda kurumlardan biridir.
14 Nisan'da Türk halkının, sözde kamuoyu yönlendirici, oysa iktidara bağımlı medyaya rağmen bir ortak bilinç geliştirdiği, korumak istediği laik cumhuriyete yönelik tehlikeyi, şinanay medyanın gözlerine çektiği mile karşı gayet iyi gördüğü anlaşıldı.

***

Ne AKP ne de şürekası böyle bir mitingin karşıtını yapabilir. Çünkü onların toplayacakları yüz binlerin fotoğrafı, tam da 14 Nisan'da Ankara'nın dünyaya ilan ettiği tehlikenin, gericiliğin itirafı olur: Kara çarşaflı, türbanlı, sakallı, takkeli, poturlu, harem selamlık Türkiye'nin karanlık fotoğrafını çekebilirlerse, buyursunlar, toplanıp çektirsinler. Tabii artık "sıkıysa" demek gerek. Çünkü makul çoğunluğun kim olduğu, aydın ve çağdaş Türkiye'yi kimin temsil ettiği, karşı mitingin resmini yanına koyarsak, dünya çapında daha iyi anlaşılır.
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 21 Avr 2007 13:46    Sujet du message: Répondre en citant

Fransa Cumhurbaşkanı kim olmayacak...

Fransa, halkının yaÅŸamak ve yurttaşı olmaktan en mutlu olduÄŸu ülkedir. Fransız ulusu, dünya çapında yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında, “BaÅŸka ülkede yaÅŸamak ister miydiniz?” sorusuna “Hayır!” ve “Ãœlkenizde mutlu musunuz?” sorusuna “Evet!” ÅŸampiyonluÄŸunu yıllardır kimseciklere kaptırmaz. Ãœstelik verdiÄŸi cevabın doÄŸruluÄŸunu sayılarla kanıtlar: 65 milyonluk ülkenin, Fransa toprakları dışında yaÅŸayan ve çalışan nüfusu sadece 900 bindir.

75 milyonluk Türkiye’nin yurt dışında da 10 milyona yakın nüfus sahibi olduÄŸunu düşünürseniz, ne demek istediÄŸimi anlarsınız... Ama konumuz Fransa.

Bayrağının gölgesinden çıkmakta en az hevesli Fransız halkının ülkesinde olmaktan duyduÄŸu mutluluk, gerçekten ÅŸaşırtıcıdır. Çünkü anketler bir yana, dışarıya saldığı nüfus azlığı olmasa, Fransızların Fransa aÅŸkını hiç anlayamazsınız: Dır dır dır, yediden yetmiÅŸe her ÅŸeyden ÅŸikâyet eder, hiçbir ÅŸeye mükemmel demez, alınanın daha iyisini, verilenin daha çoÄŸunu isterler hep. On yedi yıldır arasında yaÅŸadığım insanlara özgü bu kötümserliÄŸe, önceleri kızardım. Zamanla fikir deÄŸiÅŸtirdim ve artık, Fransa’nın dırdır edildikçe, hatta dırdır edildiÄŸi için böylesine güzel yaÅŸanır bir ülke olduÄŸunu, daha doÄŸrusu kalabildiÄŸini düşünüyorum.

Ä°ÅŸte yarın, başındakilerin de kendi başının da etini yemekle beslenen Fransa halkı, yeni bir cumhurbaÅŸkanı seçmek için sandık başına gidiyor. Zaten haziranda da genel seçimler var. Her iki seçim sistemi de iki turlu. Ama birinci cumhurbaÅŸkanlığı turu, bence hem 6 Mayıs’ta yapılacak ikinci turda kimin cumhurbaÅŸkanı olduÄŸunu belirleyecek, hem de haziran ayındaki genel seçim sonuçlarını derinden etkileyecek.

***

Halkoyuyla seçilecek cumhurbaÅŸkanı adaylarının çokluÄŸu, her kafadan bir ses çıkartan toplumun da aynası adeta: Yarın tam 12 adaydan 10’u elenecek, iki finalist bir hafta daha medya minderlerinde güreÅŸecek, bu arada siyasal ittifaklar bozulup tekrar yapılacak ve nihayet 6 Mayıs’ta galip ilan edilen, Élysée Sarayı’ndan borazan çalacak.

Fransa’da resmen cumhurbaÅŸkanı adayı olabilmek için, adayın 500 belediye meclis üyesinden “olur” imzası alması gerekiyor. Aynı meclis üyesi, iki adaya birden “olur” veremiyor. Bu açıdan bakıldığında, 2007 Fransa cumhurbaÅŸkanlığına 12 aday çıkarabilmek bile bir mucize deÄŸil mi sizce? Çünkü adaylar baÅŸta tüm Fransızlar biliyor ki en geniÅŸ sürpriz açılımı ancak ve ancak 4 adaya ÅŸans tanıyor: Nicolas Sarkozy, Ségolène Royal, François Bayrou ve Jean Marie Le Pen. Ötekilerin hepsi, kaybedeceklerini bile bile yarışıyor ve üstelik, taraftarları da adayının kazanmayacağını bilerek onlara oy veriyor. Ama verecek. Ve bu sekiz adayın oy potansiyelini yan yana koyduÄŸunuzda, birinci turda seçmen oylarının en azından yüzde 15’i ediyor! Ä°ÅŸte ben de Fransa’yı bu yüzden seviyorum, aziz okurlarım. Çünkü bu halk arasında neticeye deÄŸil Hatice’ye oynayan, olabiliri deÄŸil hayallerini kovalayan yüzde 15’lik bir “her ÅŸeye raÄŸmencilik” var.

H H H

Öte yandan, yarınki “olabilir” tablosunda da büyük bir sürpriz bekleniyor. Klasik ÅŸema, Sarkozy ve Royal’in finalist kalması. Fakat ben bugüne deÄŸin Fransa’da klasik ÅŸemaların bir kez bile doÄŸru çıktığına tanık olmadım. Daha önce söylemiÅŸtim, gönlüm tüm adaylar arasında en akıllı, en birikimli ve en iç açıcı aday Ségolène Royal’den yana. Oysa Fransız ve yabancı gazeteci arkadaÅŸlarımla bahse girerken, üç numaralı aday François Bayrou’nun cumhurbaÅŸkanlığına oynadım. Niçin böyle düşündüğüm, ancak bahsi kazanırsam önemli sayılır, o zaman açıklarım.

Ama ikinci tura kimler kalırsa kalsın, içimden bir ses, nedense Nicolas Sarkozy’nin cumhurbaÅŸkanı olmayacağını söylüyor bana.

Yarın akÅŸam, TSÄ° 23.30’da Fransa cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin birinci turunu TV5 Monde ekranında yorumlayacak gazeteciler arasında olacağım. Ä°lgilenirseniz, buyrun bakın.
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Orcun
Expert
Expert


Inscrit le: 04 Déc 2006
Messages: 225

MessagePosté le: 23 Avr 2007 10:31    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
Yarın akÅŸam, TSÄ° 23.30’da Fransa cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin birinci turunu TV5 Monde ekranında yorumlayacak gazeteciler arasında olacağım. Ä°lgilenirseniz, buyrun bakın.

Kaçiranlar için :
(veya yeniden yeniden izlemek için.. )
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 27 Avr 2007 8:13    Sujet du message: Répondre en citant

BindirilmiÅŸ aday!

Türk milleti zeki midir, milyonlarca insandan oluÅŸan bir millet akıllı ya da akılsız diye tek kalemde toplanabilir mi, bilemem. Ama Atatürk “Türk milleti zekidir!” derken, kendi zekâsını kanıtlıyordu. Çünkü zekâ, karşısındakinden de zekâ bekler.

Milleti aptal sananların, kendileri aptaldır.

AKP, 2002 seçimlerinde kendisine oy veren yüzde otuzluk bir azınlığın, tam ikiye katlanarak meclise yansımasıyla “çoÄŸunluk” farzedilen bir
iktidar partisidir.

Eğer AKP, meclis çoğunluğuna bakıp millet çoğunluğunu temsil ettiğini düşünüyorsa, çok yanılır.

Özelinde BaÅŸbakan, genelinde AKP iktidarı, 14 Nisan mitinginde ortaya çıkan “Ä°stemiyoruz!” mesajını salt Recep Tayyip ErdoÄŸan’a gönderilmiÅŸ gibi algıladı.

TandoÄŸan Meydanı’nda toplanan bir milyon laik cumhuriyetçi, “bindirilmiÅŸ kıt’alar” idiyse, ErdoÄŸan’ın kendi yerine Abdullah Gül’ü sürmesi, “bindirilmiÅŸ adaylık” deÄŸil midir?

AKP’nin “bindirilmiÅŸ aday” takdiminin ardında, “Bunların aklı olsaydı, laiklik maiklik taksalardı, bizi zaten 2003’te iktidar yapmazlardı. Bir kere yediler, bir daha yerler...” düşüncesi var.

Millete yine ümmet muamelesi çekiyor, çünkü kendilerine oy veren yüzde otuzları, “millet” sanıyorlar.

Hayır. Türk milletinin çoğunluğu, henüz istedikleri kıvama gelmedi, şimdilik ümmet değil, daha.

Türk milletinin çoğunluğu, Tandoğan mitingine katılan bayrakların arkasındaki 45 milyon insandır.

Ne AKP iktidarı anladı bu çoÄŸunluÄŸun özünü, ne de AKP’ye muhalif parti ve örgütler. Ki, sonuncuların arasında TandoÄŸan mitingini düzenleyenler de var ve bence daha vahim, onların anlamaması.

Türk milletinin çoğunluğu, ne ABD düşmanı, ne AB karşıtı, ne de liberal ekonomi. Ne sağcı, ne solcu ve hatta aşırı milliyetçi bile değil. Bu çoğunluğun (şimdilik) üzerinde birleştiği tek bir istem var: Laik cumhuriyet.

Devletin en üst temsil makamında, laik olmayan bir cumhurbaşkanı is-te-mi-yor-lar!

Türk milletinin, sözümona kamuoyu “yapıcı” ve AKP tetikçisi medyanın yaylım ateÅŸine raÄŸmen CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’i baÄŸrına basması, “Laik Çankaya” isteminin en belirgin kanıtıdır.

Türk milleti, dört buçuk yıllık AKP iktidarına “bu da geçer yahu” diye tahammül gücünü de, CumhurbaÅŸkanı Sezer’in Çankaya’daki laiklik güvencesinde bulmuÅŸtur.

***

AKP iktidarı, Türkiye’de “deprem müteahhitliÄŸi” yapıyor. Yüzde otuzluk (yüzde kırk da olabilir, sonuç deÄŸiÅŸmez) temele, yüzde altmışlık kat çıkıyor. Bu katların yarısı “halk izinsiz”, kaçak... Ãœstelik, zemine ibadet/ticarethane açmak için, kolonları kesiyor. Nedir o kolonlar? Laiklik, çoÄŸulcu demokrasi ve bağımsız yargı.

Türkiye’de er geç deprem olur. AKP’nin tek partili gecekondu devleti de ilk sarsıntıda yıkılır. Ama bu enkazın altından, iktidarı muhalefeti, kimse saÄŸ çıkamaz!

Abdullah Gül için söylenecek çok ÅŸey var. Hepsini söyleyeceÄŸiz! Ama bugün, Abdullah Gül’ün adaylığı açıklandıktan sonra çok anlamlı ve dış odaklı iki destek mesajına dikkatinizi çekmek istiyorum: Büyükelçi Ross Wilson’un “türbana sarılı” ince demeciyle, ABD’nin Abdullah Gül’e icazet verdiÄŸi anlaşıldı. Derken, Irak Devlet BaÅŸkanı ve Kürdistan Yurtsever BirliÄŸi BaÅŸkanı Celal Talabani, “Bu ay Türkiye’deki iktidar partisi AKP’nin hiç bir sorunla karşılaÅŸmasını istemediklerini” söyledi.

ABD ile Talabani’nin ortak projeleri ne? Irak’ta bağımsız bir Kürdistan kurmak. Abdullah Gül’ün dört yıllık DışiÅŸleri Bakanlığı sırasında, bütün kırmızı çizgileri yalama olan Türkiye’de, yeni ABD’ullah cumhuriyetinden beklenen tavır “proje onayı”ndan baÅŸka ne olabilir?

Abdullah Gül adaylığı, aslında Türk halkı için bir fırsat: Kırmızı Beyaz bir devrim yapabileceğimiz noktadayız.

Ey kulluÄŸu reddeden yurttaÅŸlar, ey ümmet deÄŸil millet olan çoÄŸunluk, hedefiniz 29 Nisan’da Ä°stanbul ÇaÄŸlayan’dır!

Ankara TandoÄŸan’dan sonra bile milleti hâlâ aldatabileceklerini, direncimizi kırabileceklerini sananlara, “laik cumhur” neymiÅŸ, kaç yazarmış, gösterelim!


Vatan 27 nisan 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 02 Mai 2007 10:46    Sujet du message: Répondre en citant

From Recep with love

BaÅŸbakan Harbiye Marşı’ndan girdi, yolda birlik ve beraberlikle karşılaÅŸtı, askeri bir marşı “gel kardeÅŸim elini ver bana...” diye cıvıtamayacağından “sevgi denilen ulvi duygu”ya oturtup çıktı.

BaÅŸbakanın “ulusa sesleniÅŸ” konuÅŸması, bence mükemmel bir cuma vaazı olabilirdi.

Kaç kez tanık oldum, hoparlörle sokaÄŸa dinletilen bu vaazlarda, aklı başında imamlar da cemaati, “sevgi denilen o ulvi güzelliÄŸi hep birlikte yakalamaya” çağırır, “birbirimize sevgiyle yaklaÅŸtığımız sürece çok ÅŸeyleri aÅŸabileceÄŸimizi,” muÅŸtular.

Camiden huşu içinde çıkan cemaat, kapı önünde pabucunu bulamazsa yüreğindeki sevgiyi oracıkta boğar, pabucunu bulursa iki metre ötede, hatta cami altındaki dükkânda birbirini kazıklar.

Serde imamlık var ya, BaÅŸbakan da bu gerçeÄŸi iyi bildiÄŸinden, vaazında “sevginin büyük bir sermaye olduÄŸunu” vurguladı.

Gerek yoktu.

***

Sevgi sermayesiyle kimlerin dükkân açtığını, cemaat olmayan biz millet, dört buçuk yıllık AKP iktidarında zaten gördük, anladık! ArkadaÅŸların arkadaÅŸ evlatlarını ABD’de okutuverdiÄŸi, gemi alıp armatör yapıverdiÄŸi “sevgi”, büyük bir sermaye deÄŸil de nedir?

Pastörize yumurta oÄŸulları, vergisi düşürülen tavuk yemleri, eÅŸe dosta dağıtılan ihaleler, Suudi’si, emiri ve Türkisiyle ehli Müslim ticari ortaklıklar, hükümetin başı sıkışmasın diye Ä°MKB’ye akan Arap sermayesi, birlik ve beraberlik içinde yakalanan büyük bir sevgi deÄŸil midir?

***

Bir yazar için sözler önemlidir. Ve benim için, bir toplumu birlik ve beraberlik içinde birbirini sevmeye çağırmak, içi boş, dışı kof bir kalıp olup, artık işitilmesi bile gına getiren bir saçmalıktır. Sevgi, kişisel bir duygudur. Kişi, kendisine yakın hissettiğini sever. Sevgi, kavram olarak genelleştirilemez, yayılamaz, dağıtılamaz, yoksa kalmaz.

Bir toplumda, kimse kimseyi sevmek zorunda değildir. Ama herkes herkese saygı duymalı, nezaket göstermeli ve hakkını tanımalıdır. Böyle bir saygı ve hak paylaşımı ise, tüm toplum katmanlarının dayandığı ortak paydalardan geçer. Nedir o paydalar ? Toplumsal düzenin temeli, devletin biçimi, hukuktur.

Laik cumhuriyet, Türkiye’de bu paydaların en önemlisi, çünkü hem devletin temeli, hem toplumun harcıdır.

Çünkü özgürlüktür laiklik. Özellikle bir Ä°slam ülkesinde, olmazsa demokratik eÅŸitliÄŸin de var olamayacağı özgürlük alanıdır. Dünkü haberdi: Van’da küçücük Dilan, tecavüz edildikten sonra tavana asılıp öldürüldü. Benzer binlerce vahÅŸetin yalnızca sonuncu örneÄŸi bu cinayet, sizce nasıl bir cinsel açlığın, nasıl bir cinsel baskının sonucudur?

Bu ülkede yıllardır, diÅŸiliÄŸi mahrem ilanla, hem kızları kadınları eÅŸitlikten mahrum ediyor hem de erkekleri insanlıktan çıkarıyor, hayvanlaÅŸtırıyorlar. LaikliÄŸi niçin istemiyorlar? Çünkü laiklik, dini vecibeleri devlete referans almayarak, kadın erkek eÅŸitliÄŸinin temelini oluÅŸturmaktadır. BaÅŸbakan “birbirinizi sevin” diyor ha?

Kadınlarla erkeklerin, yan yana, el ele oturamadığı, evlenmeden önce flörtün yasak olduÄŸu yerde mi birbirini sevecek birbirini tanımayan insanlar? Dinsel ve cinsel yasaklarla kuÅŸatılan erkekler, konuÅŸamadığı, arkadaÅŸ olamadığı “diÅŸi”ye, hele yeri öküzden sonra gelene, elbette saldırır ancak. Sık sık döver, bazen de öldürür...

***

Van’da küçük Dilan’ın ve tecavüze uÄŸrayan, tecavüzcüsü öldürmezse törecinin geberttiÄŸi, intihara sürüklenen, berdel verilen tüm kızların, kadınların kader mimarı, bu ülkede yıllardır laikliÄŸin dibini oyanlardır...

TandoÄŸan’dan ÇaÄŸlayan’a bu yüzden yürüdü yüz binlerce kadın, çünkü onlar herkesten daha iyi biliyorlar eÅŸitliÄŸin özgürlük, özgürlüğün laiklik demek olduÄŸunu!

BaÅŸbakan, “Türkiye’nin ön yargılardan sıyrılmış sevgiye çok ihtiyacı var,” diyor.

Bizim ön yargılarımız, onların art yargıları olduğu için var. Asıl kendileri kadın erkek eşitliğine dair 700 yıllık art yargılardan sıyrılsınlar da, görelim!
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Orcun
Expert
Expert


Inscrit le: 04 Déc 2006
Messages: 225

MessagePosté le: 02 Mai 2007 12:23    Sujet du message: Répondre en citant

M. Kirikkanat'in bu 02 Mayis tarihli yazisi hayatimin en degerli yazilarindan biri kalacak çünkü resmen sentez gibi Hayat Dersi gibi bu yazi.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Mai 2007 10:03    Sujet du message: Elysée'de Sarkozy Nagy Bocsa! Répondre en citant

Metre belli, metres kim?

Élysée’de cumhurbaÅŸkanları birbirini izliyor, ama Sarayın “hovardalık” kaderi deÄŸiÅŸmiyor.

Ä°ster saÄŸcı olsunlar ister solcu, Fransızlar çapkın olmayan cumhurbaÅŸkanı seçmiyor, kadın ya da erkek, devletin tepesinde resmi eÅŸiyle yetinen, baÅŸka bir deyiÅŸle “kendilerine benzemeyen” bir ahlak kumkuması istemiyorlar.

Fransa’nın sonuncu ve belki de tek “monogam” CumhurbaÅŸkanı General De Gaulle’dü. O da sayısı anlamlı 1969 yılında politikadan çekildi. O gün bugündür, Élysée Sarayı sakinleri arasında görülen en istikrarlı iliÅŸki türü, “üçlü”. Bazen dörtlüsü, beÅŸlisi de oldu, ama “üçlü”nün altına hiç düşülmedi!

Nicolas Sarkozy de kuralı bozmuyor. Fransa halkı, yeni cumhurbaşkanı nasıl davranacak diye beklerken, bana sorarsanız, Élysée Sarayı bu kez üçlü bir ilişkiyi mi ağırlayacak, yoksa dörtlü mü, daha çok merak ediyor.

***

Fransızcanın tuhaflıkları, Fransızların kiÅŸiliÄŸini ele verir. Bu dilde “metr” hem uzunluk ölçüsü, yani metre, hem de sahip, usta, öğretmen demektir. “Metres” ise hem bildiÄŸimiz “öteki kadın” hem de sahibe, diÅŸi usta ve öğretmen.

Fransızlar, Élysée Sarayı’ndaki yeni metr ve metrenin kim olduÄŸunu biliyorlar: 160 cm’lik Nicolas Sarkozy. Ama Élysée Sarayı’nın yeni “metres” yani sahibesi, 178 cm’lik Cecilia kocasıyla kalacak mı, yoksa sıkılıp yine zengin reklamcı sevgilisi Richard Attias’a mı kaçacak, belli deÄŸil...

Öte yandan, Nicolas Sarkozy’nin de bir metresi var: Le Figaro gazetesinin “köşesiz” yazarı Anne Fulda.

Etti mi size dörtlü bir ilişki?

Durumu özetlemek gerekirse, olaylar şöyle geliÅŸti: Cecilia Sarkozy 2005 Mayıs ayında, hem de Avrupa Anayasası referandumu kampanyası sırasında kocasını terk edip reklamcı Richard Attias’la birlikte ABD’ye yerleÅŸti. Terk edilen eÅŸ Nicolas, televizyonda “evliliÄŸinde sorunlar yaÅŸadığını” itiraf etti. Zaten 2006 yılında da Anne Fulda ile “düzeyli bir iliÅŸki”ye girdi. Sarkozy’nin kurmayları, Anne Fulda’yı pek tutmamış olacaklar ki, ne yaptılar ettiler, Cecilia’yı, ama ancak 2006 ortalarında resmi yuvaya döndürdüler.

Ama Sarkozy’lerin arasında artık aÅŸk olmadığı çok belli ve... On gün öncesine kadar Cecilia yine ABD’de, yine Richard Attias’la beraberdi, kocası cumhurbaÅŸkanı seçildiÄŸi gece yanında boy gösterdi, tabii zoraki. Ãœzerinden “Ben burada ne arıyorum?” sorusu aktığı kimsenin gözünden kaçmadı.

Çünkü kısaca Cecilia Sarkozy diye anılan Cecilia Maria Sara Isabel Ciganer Albeniz, Ä°spanya Kralı’yla yakın dost, köklü, varsıl, doygun bir ailenin kızı. Annesi, ünlü Ä°spanyol besteci Isaac Albeniz’in torunu. Cecilia, siyasal alanda baÅŸarılı bir iletiÅŸimci. “Aman First Lady olacağım!” diye Élysée’ye atlayacak biri deÄŸil. Dolayısıyla Saraya yerleÅŸip yerleÅŸmeyeceÄŸi, yerleÅŸirse ne kadar dayanacağı belli deÄŸil.

***

Öte yandan, Nicolas Sarkozy karısı tarafından terk edilince Anne Fulda’da bulduÄŸu teselliyi bırakmaya niyetli görünmüyor ve yanında zoraki duran eÅŸine eskisi gibi aÅŸkla bakmıyor.

Élysée Sarayı yeni “metres”inin kim ve kaç adet olacağını bekleyedursun, 160 cm’lik “metr” Nicolas Sarkozy’nin Romen kadınlara zaafı kesin ölçek: Cecilia’nın baba tarafından dedesi Romen, hem de Çigan. Zaten Ciganer soyadı da “Çigan”lığından geliyor. Anne Fulda ise soy sop Romanya göçmeni.

Aristokrat göçmen çocuÄŸu, Nicolas Paul Stephane Sarkozy de Nagy-Bocsa’nın Fransa’ya nasıl bir cumhurbaÅŸkanı olacağı bilinmiyor. Ama Kont Nicolas’nın 1668’den beri asalet unvanı taşıyan Macar kanıyla Romen Çiganları arasında Élysée Sarayı’nın termometreleri patlayacak, Fransa da epeyce eÄŸlenecek, bu kesin.

Tabii Fransa’nın Élysée’de yaÅŸanacak sıcak geliÅŸmelerden haberi olursa. Çünkü bu tür haberlerde, ne mutlu “Türk gazeteciyim!” diyebilene. Fransız basınına sansür uygulanıyor: Devlet adamlarının özel hayatına dair haber yayınlamak yasak

Vatan gazetesi 9 MAYIS 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 09 Mai 2007 10:08    Sujet du message: Répondre en citant

Yukarıdaki yazısında Mine Kırıkkanat'ın, "fransızcanın gariplikleri" adına "mètre" (metre) ile "maîtresse" (metres) arasında yapay, yersiz ve çok zorlama bir bağlantı kurduğunu da ben vurgulamış olayım !!!
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Orcun
Expert
Expert


Inscrit le: 04 Déc 2006
Messages: 225

MessagePosté le: 11 Mai 2007 14:25    Sujet du message: Répondre en citant

irkolog olmus Mine hanim ?!
Ama gerçekleri de dile getirmis.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 29 Juin 2007 14:01    Sujet du message: Bataklık soylusu: Sarkozy Répondre en citant

Bataklık soylusu: Sarkozy


Tarihin diÅŸleri sivridir. Toplumsal belleÄŸe bir diÅŸ geçirmeye görsün, ısırık izi sonsuza dek kalır... Macaristan’ın Mohaç kenti, karnavalıyla ünlüdür. “Busojaras” diye anılan ÅŸenlikte, Mohaçlılar kent meydanında büyük bir ateÅŸ yakar, koyun postlarına bürünür, korkunç maskeler takar ve vahÅŸi çığlıklar atarak 6 gün, 6 gece boyunca eÄŸlenirler. Karnavalın anlamını soranlara şöyle bir öykü anlatılır:

Türklerden kaçıp civar ormanlara sığınan Mohaçlılar, soÄŸuk bir gece ateÅŸ yakıp çevresinde titrerken, yanlarında ak sakallı bir ihtiyar biter. Kederli köylülere, “EndiÅŸelenmeyin,” der, “Çok geçmeden evlerinize döneceksiniz. SavaÅŸmaya hazır olun. Silahlarınızı bileyin, korkunç kılıklar ve ürkütücü maskelere bürünün, bekleyin. Bir gece yaÄŸmur yaÄŸacak, ÅŸimÅŸek çakacak ve karanlıklardan bir şövalye çıkıp gelecek yanınıza. Onu izleyin.”

Ä°htiyar adam, yitip gider gözden. Köylüler, koyun postlarına bürünüp korkunç maskeler takarak beklerler. Fırtınalı bir gece, söylenen şövalye gelir, ürkünç kılıklı köylüleri peÅŸine takıp vahÅŸi çığlıklar atarak Türklere “sürpriz” bir saldırı düzenler.

Türk ordusu, koyun postuna bürünmüş canavar maskeli Mohaçlıları karşılarında görünce cinlerin, perilerin saldırısına uğradığını sanıp gün doğmadan terk eder işgal ettiği kenti. İşte o gün bugündür, Mohaçlılar her yıl, bu zaferi kutlamaktadırlar, Busojaras karnavalıyla.

***

Efsane, tarihin folklorik doÄŸrulanmasından ibarettir: Türklerden kaçıp ormana sığınan köylüler, 1526’daki Osmanlı zaferiyle biten Mohaç meydan savaşının sonucudur. Türkleri korkutup kaçıran karnaval kılıklı köylülerin saldırısı ise, 1687’de yine Mohaç’ta bu kez Habsburg ordusunun zaferiyle biten 2. Mohaç meydan savaşının anısı...

GeniÅŸletilmiÅŸ lakabıyla Nicolas Paul Stéphane Sarkozy de Nagy-Bocsa olup, kısaca Nicolas Sarkozy diye anılan Fransa CumhurbaÅŸkanı, ikinci derecede bir Macar aristokratı. Neden ikinci derece? Çünkü atası Mihaly Sarkozy basit bir köylüyken, sadece “Ä°ÅŸgalci Türklere karşı savaÅŸmakta gösterdiÄŸi kahramanlık” nedeniyle Kral II. Ferdinand Habsburg tarafından 10 Eylül 1628’de, adını soyuna aktarabilmek ve arma sahibi olmakla sınırlı, “sonradan aristokrat” diyebileceÄŸimiz küçük bir soylulukla ödüllendirmiÅŸ.

Osmanlı’nın Avrupa’da sonu sayılan 1606 Zitvatorok AnlaÅŸması’ndan öteye, Macaristan’daki varlığını 1699 Karlofça AnlaÅŸması’na kadar dövüşe dövüşe yitirdiÄŸi düşünülecek olursa... Mihaly Sarkozy’nin “kahramanlık” unvanını 1606’dan sonraki “bataklık muharebelerinde” kazandığı açıktır. Birinci Mohaç Savaşı sırasında, Osmanlı ordusu baÅŸta Kral Lajos, 27 bin Macar askerini Karasu bataklıklarında boÄŸmuÅŸtu. Macarcada Sarkozy, “Bataklı,” “Çamurgil” anlamına geliyor. “Sar” batak, çamur demek. Kozy, “soyu, oÄŸlu, gil.”

Osmanlı’nın Macaristan’da 150 yıl arayla aynı bataklıklarda boÄŸulduÄŸu hatırlanırsa, Nicolas’nın atası Mihaly’nin niçin böyle bir soyadı aldığı anlaşılır.

***

Nicolas Sarkozy, salt ataları Türklere karşı dövüştüğü için Türkiye düşmanı olamaz, herhalde. Ama...

Aristokrasi dediÄŸimiz “soyluluk,” tam da “soyunu unutmamak” kurumudur. Taşınan soyadı, o belleÄŸin ta kendisidir.

Nicolas Sarkozy’nin genetik belleÄŸinde, Türk düşmanlığına en azından yatkınlık var. Bir baÅŸka Türk düşmanı, Ermeni soykırım avukatı ve zaten yasasının da mimarı Patrick Deveciyan ile sıkı arkadaÅŸlığı, kuÅŸkusuz bu yatkınlığın hem yemi, hem ambarı.

Kan bataklıklarında yetiÅŸen kin tarihi, ancak gelecek geçmiÅŸten daha çok parladığında biter. Türkiye’nin geleceÄŸi, geçmiÅŸinden daha güçlü umutlar vermiyor. Laiklikten vazgeçen ve Ä°slamiyet’e sarılan AKP hükümeti de, “eski” düşmanların bu yüzden iÅŸine geliyor. Çünkü Osmanlı’yı hatırlatan bir Türkiye’yi hem reddetmek daha kolay hem de parçalamak... Bir kez baÅŸarmışlardı, neden yine denemesinler?

Vatan 29 Haziran 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 18 Juil 2007 14:00    Sujet du message: Oha....Çüş! Répondre en citant

Kapan da kaçan mı?


Dün bir arkadaşım, vakıf olduğu son seçim anketine göre oy dağılımını bildirdi: AKP yüzde 47,9. Vallahi farkında bile olmadım, ağzımdan tek sözcük çıkmış: Oha!

“Çüş!” de diyebilirdim. Ama beynim, sahtekârlığın bu kadar kalını, yalanın böyle hamı, soytarılığın bunca kabası, densiz ve yontulmamış kurnazlık karşısında, ancak insanoÄŸlunun homurtularla konuÅŸtuÄŸu bellek katmanında bulmuÅŸtu gerekli tepkiyi.

Odun gibi, ağız dolusu, gırtlağımın tüm baslarını gerektiren bir “oha”.

“Çüş” ün ilkeli.

Kuşkusuz, ecdadımızın ağzından çıkan ilk homurtulardan biri.

Yutturulmaya çalışılan hile kalas gibi olunca, yutmayan beyin de böyle kusuyor demek ki.

Arkadaşım, “Ama anketi ısmarlayan AKP yalakaları bile inanmadı, artık...” dedi.

Oranı, hâlâ daha çok yüksek kararsız oyları etkilemeye yönelik seçim anketlerinde, ciddiyeti geçtik, gülünçlüğü aÅŸtık, gıdık iÅŸkencesine vardık. Yara bere izi bırakmayan müthiÅŸ bir iÅŸkence türüdür “gıdık”. Kurbanı yatırır, baÄŸlarlar. Hassas bölgelerini tüyle gıdıklayarak gülmekten katıltırlar. BaÅŸta sara, kalp, tansiyon vb. hastaları dayanamaz. Katılarak ölür.

***

ErdoÄŸan, dün “gıdık tüyü” nü gösterdi. AKP tek başına iktidar olmazsa, politikadan çekilecekmiÅŸ. Tabii ki çekilmesi gerekir. Ancak rakiplerini de aynısını yapmaya çağırdı. Buna gerek yoktu, çünkü rakipleri onun “yapacağım” dediÄŸini, daha önce yaptı. Dolayısıyla aday ErdoÄŸan’ın dünkü çıkışı, çıkış deÄŸil, rakiplerinin geçmiÅŸte yaptığını izlemekten ibaret: Çekilmek, “sensiz olmuyor” ısrarlarına dayanamayıp dönmek.

Ama AKP’nin tek başına iktidar olacağına dair inancı, aday ErdoÄŸan’a bu kez ölümcül bir blöf yaptırdı. Çünkü BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın, “dokunulmaz” olmadan köşesine çekilip topladığı dünyalığın keyfini çıkarma lüksü yok.

Kapan da kaçan mıııı? Cumhuriyet tarihinin, belki de bugüne kadar siyasal kiÅŸiler hakkında oluÅŸturulmuÅŸ en kapsamlı, en ciddi, en ayrıntılı, en vahim “soruÅŸturma dosyaları” AKP’li baÅŸbakan ve bakanların ifadesini bekliyor. Bu dosyalar zaten ister “dokunulmaz” kalsın, ister “dokunulur” olsunlar, ergeç iÅŸleme konulacak.

Ve tarihimizde örneği olmayan bir hesap süreci başlayacak. Böyle bir hesaplaşma, ancak ve ancak cumhuriyetin yıkılmasıyla önlenebilir.

Ama yıkılmazsa, ama yıkılamazsa, AKP iktidarı bedel ödeyecek.

***

ÇoÄŸunluÄŸun sanal sanal baktığı bir “borsa istikrarı” için AKP’ye hileli seçim anketleri dahil hiçbir desteÄŸi esirgemeyen çevreler, iki kere düşünmeli: Asıl ikinci bir AKP iktidarı, istikrarsızlık getirecek.

Çünkü AKP, devletle kavgaya girdi. Bundan böyle ancak yenerek, yıkarak, yani zorbalıkla ayakta kalabilir. Eh, cumhuriyet de kendisini savunacak elbet. Böyle bir itişme süreci tabii ki istikrarsızlığın daniskasıdır.

AKP iktidarı, ister yensin, ister yenilsin, mutlaka hesaplaÅŸacak laik cumhuriyetle. Bu hesaplaÅŸmanın “istikrarsızlığa” yol açmadan yapılabileceÄŸi tek ortam opsiyonu, AKP’nin muhalefete düşmesidir.

Yoksa, halimiz harap.

Hiçbir devlet, kolay teslim olmaz. Bizimki de bugüne kadar kolay teslim olmakla “ünlü” deÄŸildir. Hatta, tersine, pire için yorgan yakılan yerlerin başında gelir. Ä°ÅŸte bu yüzdendir ki, “Tek başına AKP iktidarı” na yatırım yapanları “pratik” olmaya, kısa görüşlü dürbünlerini hiç olmazsa bir kez, burun kıllarından biraz öteye çevirmeye, dürbün olmasa gözlerine batacak kadar yaklaÅŸan testereyi görmeye çağırıyorum.

Koltuğa ister inilsin, ister binilsin, bu kez kapıp da kaçmak yok!

İstikbal, dururlarsa tıraş, çırpınırlarsa sünnet...

Ama günlük düşünenler, ne kadar vizyon sahibi olabilir?

Vatan 18 temmuz 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group ¦ Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.