439 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 439
Membre(s) : 0
Total :439

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 14h27:36
murat_erpuyan : 1 jour, 14h30:36
SelimIII : 2 jours
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Yan gelip yatanlar (2) -Vatan sagolsun ve RTE (devam...)
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Yan gelip yatanlar (2) -Vatan sagolsun ve RTE (devam...)

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
sultani
Spammer
Spammer


Inscrit le: 17 Mar 2006
Messages: 996
Localisation: Grenoble

MessagePosté le: 11 Sep 2006 13:35    Sujet du message: Yan gelip yatanlar (2) -Vatan sagolsun ve RTE (devam...) Répondre en citant

bana bugün Türkiye'den gelen mail'i buraya aktariyorum...


Kanaltürk yazarı Melike İlgün'ün yazısı
>>
>>
>> Hangi vatan saÄŸolsun?
>>
>>
>> Pamuklara sarıp yetiştirdin çocuğunu. Bebekken geceleri kalkıp
>> ayakucunda nefesini yokladın, içinde her anne gibi hep bir
garip
>> korku, ya ölürse ...
>>
>>
>> Önce okul kapısında bekledin, sonra "arkadaşlarım dalga
geçiyor"
>> dedi, pencere önünde gözledin dönüşünü... 5 dakika gecikse
ruhun
>> sıkıldı hep, araba mı çarptı, biri mi sataştı, düştü dizi mi
>> yarıldı.
>>
>>
>> Sonra büyüdü, "aman okusun" dedin, binbir zorlukla bir
üniversiteye
>> girdi, hiç bir şeyini eksik etmedin. Evde, malda, mülkte
deÄŸildi
>> gözün. Yemedin yedirdin, giymedin giydirdin. Oğlunu üç kuruş
"helal"
>> maaşınla adam ettin.
>>
>>
>> Ve birgün askerlik geldi dayandı kapıya... Senin gibilerin
evladı
>> nerelere giderse o da oralara gitti. Otobüs terminalinde
arkadaşları
>> " En büyük asker bizim asker" diye omuzlarına aldığında bile
için
>> titredi. "Aman düşeceksin oğlum, bir yerin incinecek, aman
oÄŸlum"
>>
>>
>> O nöbetteyse sen de nöbette, operasyondaysa tetikdeydin.
Bebekken
>> nasıl dinliyorsan öyle dinledin nefesini kilometrelerce öteden.
>> İçinde hep bir garip korku, ya ölürse...
>>
>>
>> Bir Eylül günü kara haberi geldi oğlunun subaylar eşliğinde.
Sonra
>> kameralar yığıldı kapının önüne.. Haberi duyan geldi, duyan
geldi...
>> Ertesi gün cenazede tanıdığın, tanımadığın bir sürü insanın
önünde,
>> için taş kesmiş, damarların koparılmışken, son bir kez
saramadığın
>> oğlunu buz gibi çerçevelenmiş bir resimde arıyorken, herkes
senden
>> aynı iki kelimeyi bekledi. Sen demedin, diyemedin, "vatan
saÄŸolsun"
>> diye.... "Hakkımı helal etmiyorum" diye haykırdın, "etmiyorum,
>> hakkımı helal etmiyorum"
>>
>>
>> Hakkını helal etmediğin kendi çocukları Amerika'da okurken
>> seninkini
>> ateşe atanlardı.
>>
>>
>> Hakkını helal etmediğin senin oğlun çelik yeleksiz kimin
eliyle
>> beslendiği belli düşmana koşarken, uğruna savaşılan vatan
toprağını
>> pazarlıkla satanlardı.
>>
>>
>> Hakkını helal etmediğin "haram" yiyip "helal" üzerinden
politika
>> yapanlardı.
>>
>>
>> Þimdi "Vatan sağolsun" demeni bekliyorlar senden. Yarın
Lübnan'da
>> muhtemelen üzerinde made in USA yazan bir kurşunla
"yanlışlıkla"
>> öldürülen bir başka evladın annesinden de aynı şeyi
bekleyecekler.
>> Sen oğlunun hasretinden bayram sabahları şehitlikteki taş
mermerleri
>> severken, onlar havaalanında Amerika'dan dönen oğullarını
>> bekleyecekler. Akşam haberlerinde onların oğullarının açtığı
>> pastörize yumurta fabrikalarını göreceksin. Onların oğulları
>> Amerikan
>> bankalarında çalışacak. Onların oğullarının yaptığı ölümlü
trafik
>> kazaları usta ellerce örtbas edilecek. Sen hergün taş
keseceksin,
>> biraz daha, biraz daha...
>>
>>
>> Analar uyanıyor, anaların isyanından korkun beyler.
>> Siz ki hak üzerinden politika yaparsınız hep, anaların
haklarını
>> helal etmemesinden korkun, hiçbirşeyden korkmadığınz kadar.
>>
>>
>> Çünkü artık inanmıyorlar size. Sizin vatan bildiğinizle
onların
> vatan
>>
>> bildiği aynı değil, biliyorlar. Ve artık yüksek sesle
soruyorlar.
>> Hangi vatan saÄŸolsun, sizinki mi, bizimki mi?
>>
>>
>> Siz ki kanundan, kuraldan, halktan, haramdan korkmazsınız. Ama
>> anaların isyanından korkun.
>>
>>
>> Onlar ki Riksos Otel'de bir gecelik konaklamanın bir çelik
yelekten
>> daha pahalı olduğunu bilirler. Teşvikiye Camii'nden hiç şehit
>> cenazesi çıkmadığını bildikleri gibi...
>>
>>
>> Onlar ki Lübnan'a neden asker göndermek istediğinizi de
bilirler,
>> vatana ihanetin ne olduÄŸunu bildikleri gibi....
>>
>>
>> Onlar ki sıksan şüheda fışkıracak toprak için yıllarca
oğullarını
>> başlarına kına yakıp yolladılar askere. Artık "vatan sağolsun"
>> diyemiyorlarsa bir bildikleri vardır.
>>
>>
>> Salı günü anaları düşünün...(düşünmediler !!!)
>>
>>
>>
_________________
"Si je désire une eau d'Europe, c'est la flache
Noire et froide où vers le crépuscule embaumé
Un enfant accroupi plein de tristesses, lâche
Un bateau frêle comme un papillon de mai" (A.R.)






Dernière édition par sultani le 20 Oct 2006 10:31; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
sultani
Spammer
Spammer


Inscrit le: 17 Mar 2006
Messages: 996
Localisation: Grenoble

MessagePosté le: 12 Sep 2006 3:46    Sujet du message: Ve ayni alanda, Mine Kirikkanat'in güncel yazisi Répondre en citant

Buraya Kadar ! - Mine G. KIRIKKANAT

(ilk kursun gazetesi web sitesinden alindi)
http://www.ilk-kursun.com/haber/2870


Aşiret kulluğundan, ancak bir cinayet örgütünün buyruğuna geçebilen tutsak zihinler,insanlık kamburu,uygarlık cüceleri,özenle yetiştirdiğimiz,silah değil kitap taşıttırdığımız,üstüne titreyerek okuttuğumuz çocuklarımızı,umutlarımızı, geleceğimizi kırıyor.
Nobel ödüllü Ä°ngiliz ozan ve yazar Rudyard Kipling’in, “oÄŸluna mektupları” 1910′da yayınlanan “If” (eÄŸer) ÅŸiiriyle baÅŸlıyordu.

Kipling, “EÄŸer” diyordu oÄŸluna yazdığı ÅŸiirde: “EÄŸer zaferi tanırsan yenilgiden sonra/ Ve karşılarsan aynı cepheden bu iki yalancıyı/ EÄŸer korursan cesaretini ve aklını/ Ötekilerin hepsi kaybettikleri zaman/ Ä°ÅŸte o zaman Krallar, Tanrılar, Kader ve Zafer/ Ä°taatkâr tutsağın olur hepsi/ Ve daha iyisi, Krallar ve Þan’dan bile deÄŸerli/ Adam olursun, oÄŸlum.”

Adam olması beklenen oÄŸulun adı, John Kipling’di. Elbette şöhretli babasına layık olmak gerekiyordu. Birinci Dünya Savaşı baÅŸladığında, “EÄŸer” ÅŸiiri yazılalı dört yıl olmuÅŸ ve Rudyard Kipling’in oÄŸlu John henüz 17 yaşındaydı. Aşırı derecede miyopluÄŸuna karşın, Ä°ngiliz ordusuna gönüllü yazılmak için baÅŸvurdu John. Gözlerinin saÄŸlam olmadığı gerekçesiyle, reddedildi.

Baba Rudyard Kipling, oÄŸlunu orduya gönüllü yazdırmak için uÄŸraÅŸtı ve sonunda, “torpil” yaptırarak Ä°rlanda BirliÄŸi’ne kattı.

John Kipling, 1915′te birliÄŸiyle Fransa’ya gönderildi ve orduya katıldıktan sadece 6 ay sonra, can attığı savaÅŸtaki ilk çatışmasında, Loos Muharebesinde can verdi.

KuÅŸkusuz silahını kullanacak zamanı olmamıştı. “Adam” olacak zamanı da.

Rudyard Kipling, oÄŸlunun ölümünden sonra deÄŸiÅŸti. 1919′da, unutamadığı oÄŸlunun aÄŸzından, “EÄŸer sorarlarsa niçin öldüğümüzü, babalarımız yalan söylediÄŸi için deyin onlara” diye yazıyordu…

***

22 yaşındaki Furkan Işık’ın bitirmeye zaman bulamadığı internet sitesine koyduÄŸu, kardeÅŸine sarıldığı fotoÄŸrafa bakıyorum iki gündür.

Onun da gözlükleri var. Belki astigmattı, belki miyop, John Kipling gibi.

Ä°ktisat mezunu ve bilgisayar tutkunu Furkan Işık’a kim yalan söyledi acaba? Kim öğretti ona ve onunla aynı gün, Þırnak’tan Van’a, kana doymayan o topraklara verilen sekiz can, sekiz oÄŸula “adam” olmanın “eÄŸer”lerini?

Hayır, o çocuklar “adam olsun” diye savaÅŸa gönderilmedi. O yiÄŸit oÄŸullar, zaten adamdı! Ve onların tırnağının kiri olamayan, köle doÄŸup köle ölen cellatlara kurban verildiler. AÅŸiret kulluÄŸundan, ancak bir cinayet örgütünün buyruÄŸuna geçebilen tutsak zihinler, insanlık kamburu, uygarlık cüceleri, özenle yetiÅŸtirdiÄŸimiz, silah deÄŸil kitap taşıttırdığımız, üstüne titreyerek okuttuÄŸumuz çocuklarımızı, umutlarımızı, geleceÄŸimizi kırıyor.

SözleÅŸmeli askerlik sistemine dayalı, yani çoÄŸu profesyonel modern orduların tersine, bizim ordumuz zorunlu askerlik hizmeti üzerine kurulu. Þahsen birinci sistemden yanayım. Ama diyelim ki böylesi doÄŸrudur. Ancak zorunlu askerlik düzeneÄŸinin, olmazsa olmazı “eÅŸitlik” ilkesidir.

Oysa bu eÅŸitlik ilkesinin, çok uzun süreden beri, tam olarak PKK ile “düşük yoÄŸunluklu” savaÅŸtan öteye çiÄŸnendiÄŸi, hiçbir “devletlü” oÄŸlunun sıcak bölgelere asker çıkmamasından bellidir!

Türk halkı, ordusunu sever ve oÄŸullarını övünerek askere gönderir. Ancak ÅŸehit oÄŸulların ardından artık “vatan saÄŸolsun” demeyeceÄŸini bağıra bağıra ilan eden ana babaların mesajı çok açık:

Kollanan kalantor çocukları ve ÅŸehit cenazeleri dönen halk çocukları gerçeÄŸi, hem üst kimlikti alt küllüktü diye Kürtçülüğe taviz verenlerin başını yiyecektir, hem de vatan savunmasında “eÅŸitlik” ilkesine duyulan güveni sarsmaktadır.

Ulusun çocuklarını, kendi topraklarında iç düşmana karşı koruyamayan, kendi sınırlarının güvenliğini sağlayamayan ve zaten parçalanma tehlikesi içinde bir devlet, büyüklüğünü önce kendi vatandaşına kanıtlamalıdır!

Türkiye’de küçülttüğü devleti, Lübnan’da büyütmeye kalkan AKP hükümeti, bugün mecliste ya kendi sonunu imzalayacak ya da erteleyecek. Ama deÄŸiÅŸtiremeyecek. Çünkü artık belli: Kaderini öyle ya da böyle, halk çocuklarının ÅŸehit cenazeleri çizecek.
_________________
"Si je désire une eau d'Europe, c'est la flache
Noire et froide où vers le crépuscule embaumé
Un enfant accroupi plein de tristesses, lâche
Un bateau frêle comme un papillon de mai" (A.R.)




Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
sultani
Spammer
Spammer


Inscrit le: 17 Mar 2006
Messages: 996
Localisation: Grenoble

MessagePosté le: 20 Oct 2006 10:30    Sujet du message: yan gelip yatanlar (devam) Répondre en citant



_________________
"Si je désire une eau d'Europe, c'est la flache
Noire et froide où vers le crépuscule embaumé
Un enfant accroupi plein de tristesses, lâche
Un bateau frêle comme un papillon de mai" (A.R.)




Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group ¦ Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.