Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 8 Mart 2018 de Turkiye!
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 11 Mar 2018 13:46 Sujet du message:
Citation:
Kadınla yaşamak kadını öldürmek
Ali Sirmen - Cumhuriyet, 08 Mart 2018
Bugün 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü”. Uygarız ya! Biz de Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz. Devletlularımız, şevketlularımız, haşmetlularımız demeçler veriyor, nutuklar atıyor, bildiriler yayımlıyor, kadının değerinden, toplumumuzun ve dinimizin ona verdiği önemden söz ediyorlar.
Bunlara kanan kimi kadınlar da, “9 yaşında çocuk evlenebilir” diyerek çocuk gelinler uygulamasının önünü açan düzenlemeyi protesto için Ankara’da gösteri yapmaya kalktıklarında Ankara Valiliği OHAL’i gerekçe göstererek, gösteriyi yasaklıyor, polis gösterici kadınların üzerine saldırıyor, benzeri olay Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde de tekrarlanıyor. Pazartesi günkü Cumhuriyet’in manşeti “Kadına devlet şiddeti” idi. Polislerin gösterici kadınları darp ettiklerini gösteren resmin altında Ankara’da 18, Çorlu’da ise 8 kadının gözaltına alındığı açıklanıyordu.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu zaten daha önce yaptığı bir açıklamada, kadın cinayetlerinin OHAL ile birlikte arttığını vurguluyordu. Türkiye’de kadın darp edilmeli, şiddet görmeli, taciz edilmeli, tecavüze uğramalı, öldürülmeliydi.
Türkiye’de kadına bu yakışırdı ve bu oluyordu,
Ama buna rağmen devletlularımız, şevketlularımız, haşmetlularımız kadını kutsayacak, kutlayacaklar.
Biz de geri kalmayalım:
- Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
***
Kutlama ile birlikte yeni rekor haberini de verelim:
Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nden sekiz gün önce sona eren şubatta bir ay içinde cinayete kurban giden kadın sayısı tam 47’ye varmış.
Bu yeni bir rekordur. Herkese hayırlı olsun!
Kadın öldürmede rekora doymuyoruz. 2017 ortalamasında da 409 olay ile kadın cinayetleri yüzde 25 oranında artış göstermişti. Kadın cinayeti rakamlarının yıllık artışı söyleydi:
2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409.
Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı bir türlü yaşama geçiremeyen ülkemiz, sürdürülebilir kadın öldürmede maşallah çok becerikliydi.
Bu sürdürülebilir kadın cinayeti eylemi bölge ayrımı olmaksızın yurda “adil!” biçimde dağılmış.
Kadın cinayetlerinin bölgelere dağılımı ise şöyle:
Marmara bölgesi 77 olay, Ege bölgesi 76 olay, İç Anadolu bölgesi 48 olay, Akdeniz bölgesi 64 olay, Doğu Anadolu bölgesi 28 olay, Güneydoğu Anadolu bölgesi 59 olay.
Bu rakamları okurken her bölgenin nüfus yoğunluğunu da dikkate almak gerektiğini belirtmeye gerek var mı?
Görülüyor ki, cinayetler bütün yurt düzeyine yayılmış. Her yer eskilerin deyimiyle “maktel” (katil eylemenin meydana geldiği yer).
Yani ünlü bir deyişi biraz değiştirerek şöyle söyleyebiliriz:
- Hattı maktel yok, sathı maktel var, o da bütün sathı vatandır.
Öldürülmekten kurtulan kadınlarımızın durumu da pek parlak değil, araştırmalar ülkemizde her iki kadından birinin şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor.
***
Geçen gün ekranda bu konuya değinen hanım sunucu, “Ne olur cezaları artırın, bu katliamı durdurun!” diyordu.
Sorun hukuki düzenlemeyle çözülecek türden değil. Erkek egemenin de ötesinde “hırt egemen toplum”un zihniyeti değişmedikçe sorun çözülmez. Kadın ile yan yana, eşitlik ve dayanışma içinde, özgürce sevişerek, koklaşarak, üreterek, paylaşarak bir arada yaşamayı becerecek yapıya ulaşmak gerek.
Toplumun kültürü ve davranışı buna elvermiyor. Kadın ile erkeğin asansörde yalnız kalmaları halinde halvet olmuş olup olmayacakları sorusunu ortaya atan sapık zihniyet tabii ki, kadın ile bir arada insan gibi yaşamayı beceremez ve bu kafa yapısı değişmedikçe de beceremeyecek.
Kadın ile insan gibi bir arada yaşayamayan erkek ya da daha doğru deyişle hırt, kaçınılmaz olarak ona şiddet uygulayacak ve onu öldürecek.
Bu durumda şu soru geliyor akla:
- Suçumuz acaba erkek olmak mı?
Yanıtı açık:
- Hayır, suçumuz erkek olmak değil, suçumuz hırt olmak!
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 11 Mar 2018 13:54 Sujet du message:
Citation:
Kadının yeri cehennemin dibi
Mine Söğüt - Cumhuriyet, 07 Mart 2018
Kadını aradığınızda onu bu toplumun güvenli olarak belirlediği dar bir alanda elinizle koymuş gibi bulursunuz.
Kadın buralarda öyle fazla uzağa gidemez, geniş bir hayat hayal edemez...
Yukarı çıkamaz, derine inemez.
İpi kısadır.
Ya mutfakta soğanların ve patateslerin hemen yanındadır ve patlıcan kızartmakta, fasulye ayıklamakta, turşu kurmaktadır;
Ya da tencerelerin, tavaların, tabakların, bardakların, yıkanmış, yıkanmamış bulaşıkların arasında bir ileri bir geri sallanmaktadır.
Zaman zaman pencereden dışarı bakmaktadır ve çatalların ve bıçakların sivrisi hep kalbine kalbine saplanmaktadır.
Olmadı, çamaşır makinesinin dibinde, kirli yığınının altında, ütü masası kadar dar bir alanda iki büklüm yatmaktadır.
Karnında bir sancı, kasıklarında bir akrep, onu kadınlığından sokmaktadır.
Evden ancak bakkala, manava kadar uzaklaşır; bazen berbere gider, bazen ağdaya, bazen komşuya, bazen sinemaya.
Gider... gider... gider...
Ve nihayetinde hep onun için belirlenen o güvensiz yere, kapalı kapıların çekili perdelerin arkasında, ona öğretildiği gibi güven içinde yaşamaya döner.
Tertemiz evlerde kirli düşlerle, kimseyi üzmeden ve namusuna leke değdirmeden, kadınlığın tedirginliğinde sadece izin verilen ölçülerde var olmaya devam eder.
İlk kanamasında bir tokatla kendine getirilir, son kanamasında sosyal hayatın kimsesizler mezarlığına gömülür.
Onaylanmayan aşkları tadamayacağına, gemileri yakamayacağına, farklı davranamayacağına, tabulara kafa tutamayacağına ikna edildiğinden;
Fikirleri dolaptaki kıyafetlerin ölçülü kısalığına, yakaların temkinli açıklığına kilitlidir.
Hedeflerine erkeğin izin verdiği uzaklıkta durur.
En çok topuklu ayakkabıları kadar yükselebilir yerden.
En çok, ailesinin haysiyetine zeval getirmeyecek kadar genişler fikren.
Sadece kendi içinde delirirse iner derine.
Kutsal aile ile kutsal toplumun hedefindedir ve yapma denileni yaptığı anda hayatı artık tehlikededir.
Bir erkeğin bir kadını öldürmesi, aile mahkemeleri kurulup kadınların intihara sürüklenmesi, evden kaçan kızların illa kötü yola düşmesi o yüzden bu coğrafyada kimseyi şaşırtmaz.
Yoldan çıkan kadının başına her türlü felaket gelir.
Yasaları korkunç bir eril yargıya göre düzenleyen ve kadınlığı bir varoluş hatası olarak gören kültürlerin tehdidindeki varlığı lanetlidir.
Onu ne doğurganlığı kurtarabilir bu lanetten ne de kadim kültürlerde taşıdığı değerler.
Kadının yeri neresidir diye tartışırken bile, o yer erkeğe göre belirlenir.
Kadını cennetle cehennem arasındaki bir Araf’ta, bir lekeleyip bir melekleştiren şizofren kültür onun erkeğin altında mı, yanında mı yoksa üstünde mi olduğunu tartışadursun...
Medeni bir erkek milyonların gözü önünde “Kadın kendi istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına yanılgılarına bırakmamalı” diyerek “medeni” bir kadını kadın erkek eşitliğine ikna etmeye çalışıyorsa...
Ve o “medeni” kadın, erkeğin bu endişeli uğraşına “Ama..” diye başlayan ve erkeğin kadına üstünlüğünü savunan cümlelerle cevap vermekte ısrar ediyorsa...
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum