Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Erken seçim : 24 Haziran 2018
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 21 Juin 2018 9:18 Sujet du message:
Ben iyimser degilim. Musluman olduklarini soyleyip de bu kadar yalan, iftira ve yolsuzluk yapabilenlerin seçim sonuçlarina katlanacaklari sanmiyorum. Evet bu sadece seçim kaybetmenin otesinde hesap verme korkusuda içeriyor.
Iste bunun için muhalefeti saf buluyorum, seçim sandiklarini koruyabilmekte basarili olabileceklerini sanmiyorum. Oyle ya da boyle, gozumuzun içine baka baka hile ve sahtekarlik yapilacak ve "ati alan Uskudar'i geçti" deyip karsit gorustekilerle alay edilecektir.
Niye bu kadar karamsarim? Cunku bu yasadik. Cok açik biçimde seçimin mesrutiyeti kalmadi. Geçersiz oyla sayildi. Muhalefet ne yapti bunu kabul etti. Seçimin mesrulugunu tartismadi.
Zaten bundan da cesaret alacaklar, yine yapariz, yine yerler denecek.
Asgida Cumhuriyet'te Ergin Yildizoglu'nun yazisini bu nedenle veriyorum.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 21 Juin 2018 9:20 Sujet du message:
Citation:
Ülkede iki farklı gerçeklik yan yana. Siyasal İslam ve temsilcisi AKP, seçim sürecini ülkenin geri kalanından farklı bir gerçeklik içinde yaşıyorlar.
‘Gerçek sonrası’ dönem ama...
Seçimlere giderken AKP’nin liderliği, bu ülkenin tarihinde görülmemiş bir düzeyde yalan söyleyebiliyor. Denebilir ki, “N’olmuş, zaten ‘gerçek sonrası’ bir çağda yaşamıyor muyuz?” Belki? Ancak, bu yalanların patolojik bir düzeye ulaşması, belli bir gerçeklik algısına işaret ediyor.
Örneğin, AKP ve siyasal İslamın içinde yaşadığı gerçeklikte, insanlar kendi doğum tarihlerinden 3-4 yıl önce 75 kişilik sınıflarda okuyabiliyorlar; iktidara gelmelerinden 15 yıl önce, İzmir’e havaalanı yapabiliyorlar. Komünistler özelleştirmeden yana olduklarından, köprüyü satmak isterken, neo-liberal liderler, bu özelleştirmeye direnebiliyorlar. Solcular ağaç kesiyor, İslamcılar çevreci oldukları için, ağaç kesimine direniyor. Suruç’ta AKP yanlıları dükkân basıp cinayet işliyorlar. İçişleri Bakanı, “Demirtaş’ı kim ziyaret ettiyse müsebbibi odur” diyebiliyor. Zaten “HDP diye bir siyasi parti yok”... Medyanın neredeyse tamamı AKP denetiminde ama İnce, basın özgürlüğünü kısıtlamakla suçlanabiliyor. Muhalefet parlamenter bir düzende yaşadığını düşünerek, sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı’nın bir danışmanı “parlamenter düzene geri dönüş yok” diyor. Kuzey Kore’den ticaret savaşlarına, Gazze’den İtalya’ya, hatta dünya kupasına kadar dünyanın gündemi dolu ama, siyasal İslamın yazarlarına bakılırsa “tüm dünya durdu, sustu, bize bakıyor”. “Türkiye dünyanın en iyi ekonomisi” ama, uluslararası mali piyasalar “ne zaman havlu atacak” diye bekliyor.
Þimdi iki soru var?
Bu, ölçüyü kaçırmış patolojik yalancılık neyin semptomudur? Bu gerçeklik algısı, seçimler sırasında hangi pratikleri yaratacaktır?
Gezi olayından bu yana olgular, AKP’nin artık toplumun en az yüzde 50’sinin rızasını alamadığını gösteriyor. Dahası, seçim öncesi genel hava, meydanların durumu, AKP’nin rızasını aldığı kesimden de kaybetmeye başladığına işaret ediyor. MHP ile yaptığı ittifak da erimeye başladı. Þimdi, AKP’nin gerek başkanlık gerekse de Meclis seçimlerinde başarı elde edebilmesi, tabanını korumasına, HDP’nin oy potansiyelinin gerçekleşmemesine, partinin barajın altıda kalmasına bağlı.
Patolojik yalancılık bu zor durumun bir semptomu. Bu zor durum AKP’yi tabanını koruma telaşıyla, her türlü yalanı söylemeye, iftirayı atmaya yönlendiriyor. Bu yalan ve iftiralarda sıranın solculara kadar gelmesi de eski bir “Müslümanlar - komünistler (dinsizler)” ikileminden medet ummakla, HDP’yi durdurmakla ilgili. Böylece, AKP liderliği çok tehlikeli bir taktikle, ülkeyi ancak iç savaşlarda görülen türden bir kamplaşmaya itmekten çekinmiyor.
İkinci soru üzerinde düşünmeye başlayınca da, herkesi düşman gören, varoluşuna (fiziki ve dini) yönelik bir tehdit altında olduğuna, adeta sırat köprüsü üzerinde yürüdüğüne inanan bu gerçeklik algısının, daha şimdiden kendini, dozu giderek artan fiziki (İYİ Parti, Saadet Partisi, HDP taraftarlarına yönelik saldırılar, Suruç’ta yaşananlar) ve simgesel (yalanlar, iftiralar, yaygın biçimde sergilenen silahlı fotoğraflar) şiddet yoluyla açığa vurduğunu görüyoruz. Bunu aklımızda tutarak, gerek oy verme ve sayım aşamasında, gerekse de sonuçlar açıklandıktan sonra olabileceklere ilişkin, şu soruları sormamız gerekiyor: Karşımızdaki “iktidar” bir avu ç fırsatçının hükümeti midir? Yoksa, tanımlanabilir bir toplumsal hareketin, egemen sınıf/tabakasının iktidarını temsil eden seçkinlerin hükümeti mi?
Bir avuç fırsatçının hükümetiyse, AKP’nin seçimleri sandıkta çalması, seçimleri kaybettikten sonra da direnmesi neredeyse olanaksızdır. Bu bir avuç fırsatçının hükümeti değilse, karşımızda çok karmaşık bir iktidar yapısı var demektir: Bugüne kadar hiçbir sınıf, iktidarını, seçim sonuçlarına teslim etmedi. Öyleyse, gerek oy verme işlemleri sırasındaki, gerekse de sonuçlar açıklandıktan sonra yaşanabileceklere ilişkin çok tehlikeli olasılıkları içeren bir süreç var önümüzde.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 21 Juin 2018 9:27 Sujet du message:
O kadar iftiracilar ki kendi donekliklerini unutup saçmalamaktan medet umuyorlar.
Soylu adli Içisleri bakani bizi olumle tehdit etti diyebiliyor Demirtas'in "bir oyluk canlari var" sozune...
Ama Suruç'ta milletvekili adaylarinin agir silahli korumalari olmasindan sorumlu degil kaldiki çikan olay sonucundan bu korumalar gidip hasthanede yarali bulunan karsit tarafin adamini oldurebiliyorlar....
ISte AKP Turkiye'si, hastahane basilarak hasim oldurulebiliyor...
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 22 Juin 2018 8:48 Sujet du message:
Adil seçim, hadi oradan!
Bugun 2 ornek :
Citation:
7 günlük TRT Haber yayınında yer alan Haber Bültenlerinde ise; AKP’ye toplamda 10 saat 4 dakika 37 saniye, MHP’ye 1 saat 10 dakika 51 saniye yer verildiği belirlendi. Rapora göre CHP’ye 3 saat 16 dakika 39 saniye, İYİ Parti’ye 1 saat 35 dakika 46 saniye, Vatan Partisi’ne 20 dakika 36 saniye, Saadet Partisi’ne ise 15 dakika 6 saniye yer ayrıldı. Raporda, bu tablo için “siyasi partilere mümkün olduğu kadar fırsat tanınmaya çalışıldığı” değerlendirmesi yapıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu 14 Haziran’da ziyaret ettiği Kocamustafapaşa’da protesto eden 5’i İstanbul Üniversitesi 6 öğrenci bir haftadır gözaltında. Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan öğrencilerin ifadelerinin ne zaman alınacağı ise henüz belli değil. Öğrencilerin ifadesinin alınmaması, Gözaltı süresinin uzatılması durumunda öğrenciler pazar günü sandık başına gidip oy kullanamayacak. Ayrıca gözaltındaki öğrencilerin seçimde müşahit olarak görev aldıkları öğrenildi.
Ilginç bir soka çalismasi ve AKP seçmenin açik profili (hani prof etiketli bir adam soylemisti ya ben cahil adama guvenirim).
Ince diyenlerin en vurgu yaptiklari istek DEGISIM.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page Précédente1, 2, 3
Page 3 sur 3
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum