177 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 177
Membre(s) : 0
Total :177

Administration


  Derniers Visiteurs

lalem : 4 jours
SelimIII : 6 jours
adian707 : 7 jours
cengiz-han : 9 jours
Kikasddd : 9 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Osmanlilar
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Osmanlilar

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2010 19:08    Sujet du message: Osmanlilar Répondre en citant

Bu konuyu Osmanli'yi kotulemek gibi bir fikirle yazmiyorum. Osmanli kucucuk bir beylikten kocaman bir dunya imparatorlugu çikarmissa demekki birseyler yapmis.
Ancak çagin degistigini anlayamamis, birkaç yuzyillik bir can çekismeden sonra tarihten silinmis.
Bu sureçte olumlu olumsuz seyler; ornek davranislar, kinanacak utanilacak seyler elbette var.
Bir sonraki kisimda Vahdettin uzerine birakacagim mesaj bugun tutucu malum çevrelerin Cumhuriyeti kuçumsemek için Osmanliligi on plana çikarmaya çalismalarina bir tepkidir.
Osmanli tarihinin, olumlu ve olumsuz yanlariyla Turklerin mirasi olduguna inanlardanim.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2010 19:09    Sujet du message: Vahdettin'in Amerikan Baskanina Mektubu Répondre en citant

http://www.guncelmeydan.com/pano/vahdettin-in-amerikan-baskanina-mektubu-t23906.html >

Vahdettin’in Amerikan Başkanına Mektubu


Kaynak: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/33/254.pdf
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2016 10:51    Sujet du message: Répondre en citant

AKP'lilerde bir Osmanli hayranligi var ama bu hayranlik pek havada kaliyor, yani Osmanli'dan hiç bir sey anlamamislar desek yeridir. Abdulhamid iste bu konuda guzel bir ornek olusturuyor. Nedense kendisini çok severler... Amma!

Yilmaz Özdil tasi gedigine koymus iste

Citation:

Abdülhamid

22 Eylül 2016 / Sozcu


Atatürk'ün mareşal üniformalı tablosunu depoya kaldırtan TBMM başkanı ismail kahraman, Dolmabahçe Sarayı'nda padişah Abdülhamid'i anma sempozyumu düzenledi. “Ne yazık ki tarihi ve kültürel miras bilinmiyor, özellikle gençler bilmiyor, unutturuluyor, hükümdarımız Abdülhamid'e vefa borcumuz var” dedi.

*

Bence de öyle.

*

Mesela, bu topraklardaki ilk “rakı” fabrikası Abdülhamid döneminde kuruldu. Şahsen büyük vefa borcum var.

*

(Kendini yeni osmanlı filan zanneden ismail kahramangiller, rakının 19 Mayıs 1919'da icat edildiğini zanneder ama… İlk rakı fabrikası Cumhuriyet'ten 22 sene önce kuruldu. Hem de, bizzat Abdülhamid'in başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından Tekirdağ'da kuruldu. Padişahın isteği, şeyhülislam'ın onayıyla kuruldu. O dönemin en meşhur markaları, Deniz Kızı Rakısı ve Üzüm Kızı Rakısı'ydı. Deniz Kızı Rakısı'nın asıl ismi Tenedos Rakısı'ydı ama, etiketinde güzeller güzeli bir deniz kızı resmi olduğu için, ahalimiz Deniz Kızı Rakısı diyordu. Abdülhamid döneminde üretilen tüm rakı markalarının etiketinde, kız resimleri kullanılıyordu.)

*

Peki, bu topraklardaki ilk “bira” fabrikası kimin döneminde kuruldu? Gene Abdülhamid döneminde kuruldu. Gel de vefa borcu hissetme birader.

*

(Cumhuriyet'i kuranlara “ayyaş” diyorlar ama… Abdülhamid döneminde, yılda 10 milyon litre bira tüketiliyordu. Cumhuriyet bu rakama, yani Osmanlı'nın içtiği kadar biraya, anca 1940'lı yıllarda ulaşabildi. Henüz bira fabrikası kurulmadan önce, övünmek gibi olmasın, Osmanlı'da ilk birahane İzmir'de açıldı. Birahanelerin açılma iznini veren de, Abdülhamid'in babası Abdülmecid'ti.)

*

Osmanlı'nın ilk “şampanya” fabrikası da Abdülhamid döneminde kuruldu. Resmi, mühürlü evrak var, Abdülhamid'in izniyle kuruldu.

*

(Abdülhamid şampanya fabrikası kurdurduğunda, elitler kurdu denilen Cumhuriyet'in kurulmasına 30 sene vardı. Şampanya fabrikasını, musevi Alatini kardeşler kurdu. Abdülhamid hazretleri, bu Alatini kardeşleri madalyayla ödüllendirdi, kendi elleriyle, bir değil, iki değil, üç defa “Mecidi Nişanı” taktı. Musevi Alatini kardeşlerle öylesine cankuştu ki, tahttan indirilip Selanik'e gönderildiğinde, üç sene boyunca, Alatini ailesine ait Alatini Köşkü'nde kaldı.)

*

Abdülhamid efendimiz, rakı, bira ve şampanya fabrikası kurdurdu ama, kendisi “rom” tercih ederdi. Bizzat torunu Osman Ertuğrul televizyonda anlattı: “Dedem rom içerdi, babama söylerdi, bak ben bunu içiyorum, çünkü bu yasak değil, Kuran'a bak, orada şarap diyor, şekerden yapılanın bahsi geçmiyor derdi.”

*

Acayip “sigara” içerdi Abdülhamid… Birini yakar, birini söndürür, vapur gibi tüttürürdü. Saraydaki işi sadece sigara sarmak olan özel ustalar vardı. Kızlarının hatıralarında yazıyor, sürgüne giderken, bavullara en önce sigara paketleri doldurulmuştu.

*

(Türk tütünüyle yapılan Amerikan sigarası Ateshian'ın tiryakisiydi. Chicago'da üretilen bu sigara, New York, Boston ve San Fransisco'nun yanısıra İstanbul ve Kahire'de satılıyordu. Hatta, Ateshian firması, 1900'lerin başında Amerikan gazetelerine verdiği reklamlarda “Türk sultanı Abdülhamid'in içtiği sigarayı için” sloganını kullanıyordu. Bu reklamlarda “haremde, oryantal giysiler içinde sigara içen, saçı açık, hatta göbeği görünen, seksapel bir kadın” resmi kullanılıyordu. Paketi 25 cent'ti.)

*

Abdülhamid'in en önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri ise… Bu topraklardaki ilk “kerhane”yi açtırmasıydı.

*

(Fuhuş elbette vardı, şehre yayılmasını önlemek, kontrol altına alabilmek için, varlıklarını ticarethane olarak sürdürmelerini sağladı. Acem'in hanesi, Alaycı Kadri'nin hanesi, Keseci Hürmüz'ün hanesi, Langa Fatma'nın hanesi gibi evler vardı, zaptiye rüşvet alıyor, göz yumuyordu. Abdülhamid buna son verdi. İstanbul Karaköy'deki Zürefa Sokak'ı hizmete açtırdı. Bugün hayvan zannedip zürafa sokak diyorlar, aslında zürefa'dır, Osmanlıcadır, lezbiyen anlamına gelir. Kendini muhafazakar zannedenler inanmakta güçlük çekecektir ama, bu topraklar kerhane kültürünün kurumsallaşmasını Abdülhamid'e borçludur.)

*

Ha bu arada…
Binlerce yurtseveri Fizan'a Yemen'e sürgün etmiş, zindanlarda boğdurmuş, hafiyeleriyle jurnallerle 33 sene kan kusturmuş, Mısır'ı Tunus'u Kıbrıs'ı Sırbistan'ı Karadağ'ı Romanya'yı, toplam 1.5 milyon kilometrekare toprağı kaybetmiş, tarihçilerin bileceği iştir… Ben kendi payıma, vefa borcumuzu ödemek için “hayırlı” faaliyetlerini yazıyorum!

*

Dolayısıyla…
“Gençlerimiz tarihi ve kültürel mirası bilmiyor, kendisine vefa borcumuz var” diyerek, Abdülhamid'i parlatmaya çalışan ismail kahraman'ı hakikaten tebrik ediyorum.

*

Padişahımızın doğumgünü vesilesiyle düzenlenen sempozyuma, eskort kızlar çağırıp, şampanya ve rom servisi yaparsanız dört dörtlük olur yani… Ben bile iki duble atmaya gelirim gari.



Dernière édition par SelimIII le 25 Sep 2016 13:33; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 23 Sep 2016 19:14    Sujet du message: Répondre en citant

Sozcu'de ayni gun Rahmi Turan da ayni konuyu islemis!

Citation:

Acaip vefa borcu!

Rahmi Turan, Sözcü 22/09/2016


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı AKP'li İsmail Kahraman'ın “Laik Cumhuriyet” ve “Atatürk” ile büyük sorunları var!

“Anayasa'da laiklik olmasın” sözleriyle tepki çeken İsmail Kahraman, Meclis'ten Atatürk'ün mareşal üniformalı portresini kaldırttı.

15 Temmuz gecesi Meclis bombalanmış, bazı bölümleri hasara uğramıştı. Darbe girişimi sonrası yapılan tadilatta, hasar almayan bölümlerden olan ve “Mareşal Locası” olarak bilinen locada bulunan Atatürk'ün portresi, fırsat bu fırsat diye kaldırıldı!

Aynı Meclis Başkanı şimdi de Dolmabahçe Sarayı'nda “Abdülhamid Sempozyumu” düzenleyerek padişahın portresini astırdı!

* * *

Meclis'te Atatürk portresini indirtip, Dolmabahçe Sarayı'na Abdülhamid'in portresini astırarak müthiş bir iş başardığını sanan İsmail Kahraman'ın şu sözleri de ilginç.

“Sultan Abdülhamid'i, 174'üncü doğum günü münasebeti ile anıyor, tarihimiz açısından unutulmayacak bir yeri olan böylesi bir hükümdara olan vefa borcumuzu yerine getirmiş oluyoruz.”

İsmail Kahraman, Abdülhamid'i överken, onun Meclis‐i Mebusan'ı kapattığını ve ülkeyi uzun yıllar istibdat altında inlettiğini söylemedi tabii…
İsmail Bey'in “Vefa borcumuz var” dediği İkinci Abdülhamid 33 yıl ülkeyi baskı ve jurnallerle, haksızlık ve zulümle yönetmişti. Bunların bir kısmını kısaca özetleyelim:

* * *

– İlk Anayasa'mızın mimarı, hürriyet kahramanı Mithat Paşa'yı sürgüne gönderdi ve Taif zindanında boğdurarak
öldürttü.

– Vatan şairi Namık Kemal'i Kıbrıs'a sürdürüp, Magosa zindanına attırdı.

– Abdülhamid, kurduğu hafiye teşkilatındaki jurnalcilerin jurnalleriyle binlerce insanı zindanlarda çürüttü.

– Abdülhamid döneminde Osmanlı İmparatorluğu 1,5 milyon kilometrekare (bugünkü Türkiye'nin iki misli) toprak
kaybetti.

– Mısır, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Kıbrıs, Girit ve doğudaki topraklarımızın önemli
bir bölümü kaybedildi.

* * *

Eee… Bütün bunlara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı AKP'li İsmail Kahraman'a göre “Sultan İkinci
Abdülhamid'e vefa borcumuz var” öyle mi? Hadi canım sen de!

(...)



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 23 Sep 2016 19:36    Sujet du message: Répondre en citant

Bu Abdülhamit hayranligi (174. dogum gununde anilmasi!!! -100 & 200 anlayacagim hadi...) nereden, neden kaynaklanir ben de anlayamayanlardanim.

"Muhafazakarlar neden Abdülhmat'i severler" yazinca google da, bula bula bunu buldum.

https://sonimparatorabdulhamithan.wordpress.com/2009/02/26/sultan-ii-abdulhamid

Onsozu okumak, yazilanin bilimsellikten ne kadar uzakta oldugunu, rehabilite etme amacinin asikarligi ortaya çikiyor.

Bir alinti örnek olsun :
Citation:
Büyük hünkâr II. Abdülhamid Han, bilinenin aksine kan dökü¬cü, zalim ve dahası “kızıl sultan” karalamalarını hak edecek mizaçta bir padişah değildi. Tam tersine son derece merhametli, şefkatli, yufka yürekli ve bağışlayıcı bir karakter ve ahlâka sahipti.
O kadar ki en büyük düşmanlarını bile çoğu defa bağışlamak¬tan çekinmeyecek kadar şefkat ve merhametine -zafiyet düzeyin¬de- yenik düşen bir hükümdardı. Mesela Sadrazam Mithat Pa¬şa’nın, Sultan Abdülaziz’in katlinden dolayı Yıldız Mahkemesinin verdiği, idam cezasını müebbet (ömür boyu) hapse çevirmiş; ken¬dine karşı mücadele eden Namık Kemal gibi Jön Türklerin ve İtti¬hatçıların önde gelen pek çok şahsiyetini affetmiş; hatta onlara ve ailelerine maaş dahi bağlatmıştı.
Sultan Abdülhamid’in en belirgin yönlerinden biri de dengeli ve otoriter bir kişiliğe sahip olmasıdır. Dış politikada izlediği “denge siyaseti” ve batmakta olan devleti kurtarmak için içte ve dışta aldığı katı ve koruyucu tedbirlerde bu durum kendini açıkça belli eder.


Bir baska alinti daha :

Citation:
Voltaire’e “Abdülhamid Tokadı”
İlk misal, Fransız Yazar Voltaire’in kaleme aldığı ve Paris’te sahneye konan Muhammed yahut Taassub isimli piyesle ilgilidir. Piyesin tepkiye sebep olan en dikkat çekici özelliği, Peygamber Efendimiz’i (a.s.m.) küçük düşürmeye çalışmasıydı.
Abdülhamid, oyunu duyar duymaz elçilik vasıtasıyla harekete geçmiş ve oyunun durdurulmasını; aksi halde bunun bir siyasî mesele yapılacağını Fransız Hükümeti’ne bildirmişti. Fransızlar piyesi kaldırmışlar; lâkin bu sefer de aynı oyunun, İngiltere’ye ge¬çip Londra’da sahnelenmesine mâni olunamamıştı.
Bu kez Abdülhamid, Fransızlara çektiği ültimatomu aynen İn¬giliz Hükümeti’ne de gönderecekti. İngiltere Hükümeti ise, geç kalındığı, biletlerin çoktan dağıtıldığı; esasen böyle bir hareketin vatandaşların hürriyetine tecavüz olacağı karşılığını vermişti.
Fakat sultan, tekrar öyle bir ültimatom yazacaktı ki, İngilte¬re’ye tiyatroyu hemen durdurmaktan başka çare kalmayacaktı. Abdülhamid, şöyle demişti: “Müslümanların Halifesi olarak, ‘İn¬gilizler Peygamberimizi karalayın hakaretler ediyorlar’ diye İslâm âlemine bildiri göndereceğim! Büyük Cihad ilan edeceğim!”



Bir baska sitede ise su var !

Citation:
Sultan Abdülhamid'i neden seviyorum?

İşte cevabı: Çanakkale deniz muharebelerinin yeni başladığı günlerde Sultan Abdülhamid Beylerbeyi Sarayındadır. Doktoru Atıf Hüseyin'e söyledikleri çok düşündürücüdür:
"Siz itikad etmezsiniz ama bana iki defa vaki oldu. Peygamber Efendimizin (sas) vasıflarından bahseden Şifa-i Şerif'i okuyordum. Tam kokusunu anlatan yeri okurken etrafımda tarif edemeyeceğim güzellikte bir koku duydum. Bu, Çanakkale'nin geçilmeyeceğine işarettir. Artık gayretullaha dokundu. İnşaallah geçemeyecekler."
O kokuyu duymak bir şereftir ama ona bu kalbi yorumu lehimleyebilmek bambaşka bir derinlik ister. Allah ondan razı olsun, düşmanlarını kahr u tedmir eylesin!

http://yalanyazantarihutansin1453.blogspot.fr/2013/08/sultan-abdulhamid-i-neden-seviyorum.html

Fazla soyleyecek bir sey bulamiyorum.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Sep 2016 13:35    Sujet du message: Répondre en citant

Abdulhamid, Yuce Sultan, vefa borcumuz olan sultan ile devam edelim.

Citation:

DÜYUN-I UMUMİYE

GATA Hastahanesi adı verilen Osmanlı padişahı Abdülhamid imparatorluğu nasıl sömürge durumuna getirdi.

"Berlin konferansından 4 yıl geçtikten sonra, 1882 de, Abdülhamit devletin mali iflası açıklayarak bunu alacaklı devletlere bildirdi; gelin alacaklarınızın bir çaresine bakın, dedi.

Alacaklı devletler; bir mali korporasyon kurarak, bütün Türk borçlarını birleştirip bu korparasyonun sermayesi haline getirdiler. Bu idare bizde, DÜYUN-I UMUMİYE adıyla bilinir. Bu, ödenmeyen Türk borçlarına karşılık imparatorluk ülkelerinin tabii kaynaklarının gelirlerine konmuş bir haciz olduktan başka, bu kaynakları işletecek uluslararası bir şirket idi. Bu borçlar ödeninceye kadar Türk tabii kaynaklarını bu şirket işletecekti.

........iflas eden Türkiye, Düyun-ı Umumiye idaresi altında öyle bir düzenle işletildi ki, her yıl faiz ve borç ödendikten başka, bu korporasyon yabancı devletlere borç verecek kadar kar bile ediyordu. Yalnız bu gelir ve karlar tabii Türkiyeye değil, sermaye sahiplerine ait olacaktı. Örneğin; İtalya, Düyun-ı Umumiye de aldığı borçları Trablus savaşını finanse etmişti! Yani, Türk kaynaklarından, halkının emeğinden edinilen kararla, bir yabancı devlet Türkiye ye karşı bir savaşı finanse edebiliyordu.

Düyun-ı Umumiye aynı zamanda Türkiye de demiryolu, Bayındırlık işlerinde, bazı tarım kollarında yatırım yapıyor, yabancı sermayeye yatırımlar yapmak için aracılık ediyordu.

....Düyun-ı Umumiye Idari Meclisi reisi Sir Adam Block, Hindistan'da Ingiliz Kral vekilleri gibi bir şeydi. Türk Maliye ve ekonomisine ait hiç bir iş onun bilgisi olmaksızın yapılamazdı.

Bu idare 2. Meşrutiyet'ten sonra ve Birinci Dünya Savaşı sırasında da devam etti. Savaş süresinde Ingiliz ve Fransız üyeler gitmiş, fakat onların yerini eski arkadaşları olan Almanlar orayı yine tıkır tıkır idare ediyorlardı......

Düyun-ı Umumiye denen borçların son ve kesin tasfiyesi 25 Mayıs 1954 te tamamlanmıştır."

Niyazi Berkes- Türk Düşününde Batı Sorunu - Yapı Kredi Yayınları

Tarihimizle ilgili gerçekler acıdır ve acıtır.

Koca Imparatorluğu sömürge durumuna düşüren bir Padişahı yüceltme çabası umarım, yeni Düyun-ı Umumiye ler yaratmaz.

Sevgi ve Saygılarımla
M.Emin Atılgan


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11192
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 02 Fév 2017 22:00    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Önce Osmanlı ürünleri sattığı sitesini cuma namazı saatinde kapatmasıyla ardından da başkanlık sistemine verdiği destekle gündeme gelen II. Abdülhamit’in torunu Nilhan Osmanoğlu, şimdi de Galatasaray Adası’nı istiyor…

II. Abdülhamit’in beşinci kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu, Galatasaray Adası’ndan (Suada) hak iddia etti.

Suada’nın tapusunun II. Abdülhamit’in üzerinde olduğunu söyleyen Osmanoğlu, birçok yer gibi buralarda da haklarının olduğunu ve konunun çözülmemesi halinde İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini söyledi.

Geçtiğimiz günlerde Osmanlı ürünleri üzerinden para kazandığı sitenin cuma namazı saatlerinde kapatılmasıyla gündem olmayı “başaran” Nilhan Osmanoğlu, daha sonra başkanlık sistemine verdiği destek ve “Bizim canımıza yetti parlamenter sistem artık” sözleriyle gündeme gelmişti.


http://biliyomuydun.com/abdulhamitin-to
&
http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/669762/1/Galatasaray_Adasi_ni_isteyen_Abdulhamit_in_torununa_tepki_yagiyor__Once_dededen_kalma_borclari_odesin....html


Exclamation

Hanimefendi'nin kendi ailesinin tarihinden haberi yok. Ailesi, Mimar Sarkis Balyan'a olan borclarini odeyemedigi icin adayi borc odemesi olarak Balyan ailesine verdi. GSK de adayi Balyan ailesinin varislerinden 1957 yilinda satin aldi.

Fransizcadaki "le ridicule ne tue pas" cuk oturuyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Fév 2017 1:14    Sujet du message: Répondre en citant

Bu kadincagiz bir alem, yolunu bulmanin yolunu bulmus...

Galatasaray adasinin tarihçesini merak edenlere :
http://bit.ly/2kFbZoB
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Fév 2017 1:45    Sujet du message: Répondre en citant

Murat daha koyamamis, Ali Sirmen'in bu konudaki yazisi buraya yakisir ben hemen aktarayim.


Citation:



Osmanlı’yı rahat bırakın!

Cumhuriyet 04 Þubat 2017 Cumartesi

Abdülhamit’in torununun torunu, Osmanlı hanedanına mensup Nihan Osmanoğlu kendisiyle yapılan bir görüşmede, “parlamentarizm artık canımıza yetti” buyurup, ardından da eklemiş:

- Cumhurbaşkanımızı Sultan Abdülhamit Han’ın yalnızlığına bırakmamak için (referanduma) evet diyorum.

Nihan Hanımefendi’nin parlamentarizm ve siyasi geçmişimizle ilgili sözleri öylesine ipe sapa gelmez ki ciddiye alıp üzerinde durmaya değmez.
Hanedanı, kendi aile bireylerine karşı savunmaya kalkmayacağımıza göre de, Nihan Hanım’a, saygıdeğer hanedan üyelerinin örneğin, Osmanlı’nın İstanbul’da doğan son şehzadesi, 1994 - 2009 arası Osmanlı Hanedan Reisi, Abdülhamit’in torunu, Burhanettin Efendi’nin oğlu, 2009’da 97 yaşında vefat eden Ertuğrul Osmanoğlu’nun “Hilafet, saltanat geçmişte kaldı, cumhuriyete ve laikliğe sarılın! Memleketi kurtaran Atatürk’e her bir Türk’ün borcu var” sözlerini anımsatacak değilim.
Sözüm yalnızca, laik cumhuriyet ve Atatürk ile Osmanlı üzerinden hesaplaşmaya çalışan sözde cumhuriyet çocuklarına:

- Cumhuriyet ile Osmanlı üzerinden hesaplaşmayı bırakın! Osmanlı hanedanının saygın kişileri bile bu tür davranışlara arka çıkmıyor, karşı tavır alıyor.

***

Osmanlı sulbüne dayanarak, laik Cumhuriyet ile hesaplaşıp diktayı egemen kılmak isteyenlerin Osmanlı derken neyi kastettiklerini anlamak güç.

Eğer hanedanı kastediyorlarsa, onun Cumhuriyet ile hesaplaşmak, geri dönüp, cumhuriyeti ortadan kaldırmak diye bir hesabı olmadı. Bundan sonra da olmasını sağlamak için uğraşmak olmayacak duaya amin demeye çalışmaktan öteye geçemez.

Kaldı ki Tanzimat’tan başlayarak, iktidarın dizginleri tedricen hanedanın elinden çıkmıştır. Osmanlı’nın son döneminde, hanedanın belirleyicilik niteliği çok azalmıştır.

Yok eğer, Osmanlı’dan kasıt, ismi var cismi yok, aslında fiilen yarı sömürge konumunda olan imparatorluğun son yıllarındaki toplumu ise, o zaman da şu yadsınamaz gerçeği teslim etmek zorundayız:

Osmanlı toplumu kendi çaresizliğini, tıpkı kendi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu misali, en dibe vurduğu anda, bir kurtuluş savaşını başarıyla yürüterek, küllerinden bir Cumhuriyet doğurarak aşmıştır.

Kendi yetkilerine sahip çıkma konusundaki titizliği bugünkü Meclis ile kıyaslanmasına imkân olmayan Gazi Meclis olarak anılan Birinci TBMM’nin önemli bir bölümü, işgal İstanbul’undan kaçmayı becermiş, son Osmanlı Meclis’i Mebusanı’nın üyelerinden oluşmaktaydı.

***

Cumhuriyet’in temelinde, Osmanlı paşasının, Osmanlı bürokratının, Osmanlı aydınının, Osmanlı diplomatının (Sivas Kongresi’nde delege ve 1. TBMM’de Ankara Milletvekili Osmanlı’nın son Washington Sefiri Ahmet Rüstem’i hatırlayalım) harcı bulunmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk parlamenter sisteminin ilk muştucuları, Mithat Paşa’lara, 1876 Meclis’i Mebusanı’na kadar uzanmaktadır.
Osmanlı toplumunun Damat Ferit veya Damat Ferit’ler çıkarmış olması, onun Cumhuriyet’e katkılarının yadsınmasına yol açmamalıdır.
Damat Ferit’e bakacak olursanız, Cumhuriyet de siyaset alanında daha neler yetiştirmiştir ki Damat Ferit ellerine su bile dökemez.

Tarihimizin son dönemleri hep modernleşme çağdaşlaşma, kimliğini bulma arayışları içinde geçmiştir.

Bunun hem yandaşları olmuştur, hem de karşıtları. Bu olgu Osmanlı için geçerlidir hem de Cumhuriyet için.

Gericilerin kendilerine simge haline getirmek istedikleri Abdülhamit’in bile çağdaşlaşma çabaları olmuştur.

Bütün bunları görmezden gelerek, gerçekte hiç de kimilerinin ileri sürdükleri gibi olmayan Osmanlı’nın hanedanının sulbüne dayanarak, laik Cumhuriyet ile hesaplaşmaya, totaliter bir rejime kılıf hazırlamaya kalkmak boşa gitmeye mahkûm, biçare çabalardır.

Beyler, efendiler, yapmayın! Milleti birbirine düşürdünüz, şimdi de geçmişiyle kavgaya zorlamayın!




Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Fév 2017 1:46    Sujet du message: Répondre en citant

Girgira almislar kadincagizi ama zaten reklamin kotusu olmaz istedigi de bu degil mi?




suite >>>
http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=318148
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Fév 2017 1:47    Sujet du message: Répondre en citant



kaynak : zaytung
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Fév 2017 2:49    Sujet du message: Répondre en citant

Bu kadin iyi kapak olmus! Yolunu bulmak isterken cehaletini de ortaya koyuyor, tabii Yilmaz Ozdil'de verilen pasi 90'ana takiyor.

Citation:

Napolyon evet diyor… Sezar sen de var mısın kardeşim?

4 Þubat 2017


Abdülhamid için pekçok olumsuz şey söylenebilir ama, asla cahil denemez… Fransızca, İtalyanca bilirdi. Kitap kurduydu, Yıldız Sarayı'nda özel kütüphanesi vardı, 18 binden fazla el yazması, 30 bine yakın kitabı vardı. İki bin kitaptan oluşan polisiye roman koleksiyonu vardı, çoğunu Osmanlıcaya tercüme ettirmişti. Matbaaya pek meraklıydı, makineler getirtti, kaliteli divan eserleri bastırdı. Avrupa'da yayınlanan önemli tüm gazetelere aboneydi, ciltletir, kütüphanesinde biriktirirdi. Sporcuydu, çok iyi biniciydi, yüzerdi, güreşi sadece desteklemekle kalmaz, bizzat güreşirdi. Hobileri vardı, marangozluk yapardı, usta işi mobilyalar üretirdi. Tiyatro ve operayı çok severdi, Yıldız Sarayı'na özel tiyatro salonu yaptırdı, yabancı kumpanyalar getirtir, ailesiyle birlikte seyrederdi. Nota bilirdi, piyano ve keman çalardı, viyolonsel dinlemeye bayılırdı. Dedim ya, olumsuz pekçok şey söylenebilir ama, asla bilgisiz denemez, özellikle tarih konusunda yüksek eğitimli, kültürlü bir aristokrattı.

*

Bu Abdülhamid'in “torunuyum” diye ortaya çıkan bi arkadaş var, kendisine “sultan” diye hitap edilmesini istiyor. Saltanat esnafı bi arkadaş… İnternette dükkanı var, tuğralı yüzük, padişah parfümü, püsküllü hanedan fesi, Osmanlı armalı çay bardağı filan satarak, üç beş yolunu buluyor. Referandum vesilesiyle -fırsat bu fırsat- dükkanı büyütmeye niyet etti, “parlamenter sistem canımıza yetti” falan diyerek “evet” kampanyası yürütüyor. Bir yandan Akp'yi şakşaklıyor, beri yandan “padişah dedemin tapulu mallarını geri istiyorum, mesela Boğaz'daki Suada'yı istiyorum, vermezlerse Avrupa insan hakları mahkemesine başvuracağım” diyor. Veraset davası için Napolyon'u şahit gösteriyor, “Napolyon'un Abdülhamid han hakkında meşhur sözü vardır” diyor, Napolyon'un “Abdülhamid han benden sonra ikinci zengindir” dediğini söylüyor.

*

Napolyon paradan iyi anlar.

*

Ama küçük bi pürüz var…

*

Napolyon öldüğünde, Abdülhamid henüz dünyaya gelmemişti.
İkinci Napolyon öldüğünde, Abdülhamid hâlâ dünyaya gelmemişti.
Üçüncü Napolyon öldüğünde, Abdülhamid henüz tahta çıkmamıştı.
Dördüncü Napolyon zaten yok.

*
Esnaf sultan sallıyor yani.

*

Dede zat-ı şahaneydi.

Torun zart-ı şahane.

*

Ve, temsil ede ede, bu engin bilgiye sahip arkadaş temsil ediyorsa gari…
Kırk yıl düşünsem, Abdülhamid'e üzüleceğim aklıma gelmezdi!



Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Mar 2017 2:57    Sujet du message: Répondre en citant

AKP iktidarinda TRT Abdulhamid imajini iyilestirme amaciyla bir dizi yayinliyor ve bir dokumanter olarak sunuyor. Sinirlenmemek için ben seyretmiyorum, çok ta dogru yapiyorum. Ama bu sayede yanlis bir bilgimi de duzeltmis oldum. Fatih Sultan Memhet'in Bellini tarafindan yapilan portresini Islamda resim olmaz diye Beyazid'in saray atmasi ve bunun soncu tarihi resmin Londra'ya kadar gitmesi. Oyle degilmis.

Iste :


Citation:

İngiliz’e hediye!

-Güncellenme Tarihi05.03.2017 - 0:23

Melih Aşık»Açık Pencerem.asik@milliyet.com.trTüm Yazıları

TRT’nin yayınladığı “Payitaht Abdülhamid” dizinde en çok akılda kalan sahne Padişah’ın İngiliz elçisine attığı kallavi tokat oldu. Ne var ki İngiliz elçisini iki seksen yere uzatan bu tokattan ne tarihin, ne tarihçilerin haberi vardı! Üstelik, Padişah 2. Abdülhamid yabancı elçilere bu tarz davranışlarda bulunacak bir kişilik de değildi.Sultan tam tersine başta İngilizler olmak üzere yabancı elçilere son derece mültefit idi. Çok ilginç bir örnek...



İstanbul, Osmanlı, Bizans üzerine çok sayıda kitabı bulunan tarihçi John Freely’nin “Inside the Seraglio” adlı kitabının 157. sayfasında İngiliz Elçisi Henry Layard’ın 1880 yılı nisan ayında Londra’ya dönerken Sultan’a yaptığı son ziyaret anlatılır. Abdülhamid o gün Elçi’ye çok anlamlı bir hediye verir... Bu hediye Gentile Bellini’nin yaptığı ünlü Fatih Sultan Mehmet portresidir. Eser, bugün Londra’da National Gallery’de sergilenir. Bilgiyi gönderen okurumuz E. Kayış, Padişah’ın İngilizlere yalnız Kıbrıs’ı değil dedesinin portresini de hediye ettiğini mizahi bir dille eklemiş...
İngilizlere sevgi ve sempati o düzeydedir.



http://melih-asik.tumblr.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 06 Nov 2017 1:08    Sujet du message: Répondre en citant

Yeni Osmanlıcılık niçin dayatılıyor?


Citation:
Bu konuşma sosyal medyada olay oldu: Yeni Osmanlıcılık niçin dayatılıyor?
İcmal Gençlik Derneği’nin düzenlediği geleneksel yaz kampında eğitimci Asude Havuzlu, son dönemde sürekli empoze edilmeye çalışılan Yeni Osmanlıcılık akımının dayandığı temeller hakkında çarpıcı bir konuşma yaptı. İşte geçtiğimiz Ağustos ayında yapılan ve sosyal medyada çok konuşulan o konuşma.


bakin, okuyun, ilginç...


http://bit.ly/2w64LvX




.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.