268 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 268
Membre(s) : 0
Total :268

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 21h52:03
murat_erpuyan : 21h54:27
SelimIII : 1 jour, 11h18:59
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Turkiye'de kadin olmak
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Turkiye'de kadin olmak
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 12, 13, 14 ... 17, 18, 19  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Nov 2016 2:13    Sujet du message: Répondre en citant

İşte dehşete düşüren istatistikler

Esra ÜLKAR

20 Kasım 2016 - Hürriyet



TBMM’ye getirilen cinsel istismar düzenlemesi, bir kez daha o acı, o inanılmaz gerçeği suratımıza çarptı tüm sertliğiyle... Adalet Bakanlığı’nın son 10 yıllık verileri, akıl almaz bir tablo ortaya çıkarıyor. Çocuk istismarında dava sayısı 3 kat artmış. Bunlar tabi ki sadece kayıtlara girenler...

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuk haklarının gündeminde ise çocuk istismarına karşı alınması gereken önlemler var. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı. Bu konudaki son gündem tarışmalarından biri de, TBMM’de görüşülen ve kamuoyunda büyük tepki çeken, cinsel istismarla ilgili son kanun tasarısı.



İşte dehşete düşüren istatistikler

Birçok sivil toplum kuruluşu tasarıya tepki gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi. 2015 yılında evlendirilenlerin 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğuydu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk anneler’de. Yine TÜİK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu.



‘ÇOCUK TİCARETİ YASALLAÞIR’

Öneriyi Hürriyet’e değerlendiren Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Þahin Antakyalıoğlu ise, şu çarpıcı gözlemlerini aktardı, yorumda bulundu:

“Bu resmen çocukların cinsel yönden sömürülmesi, baskı altına alınması, tehdit edilmesi sonuçlarını doğuracak. Çocuk ticaretinin yolunu açacak. Türkiye maalesef uluslararası sözleşmeleri ihlal eder nitelikte davranıyor. Tasarı hem hukuk hem etik açıdan ciddi sorunlar barındırıyor. Yasalaşırsa, telafisi imkânsız zararlar doğar. Birçok çocuk intihara sürüklenebilir. Değil evlenmek, istismar mağduru çocukların faillerin tahliyesini duyduğunda bile intihara teşebbüs ettiğini gördük. Bu açıkca anayasal bir ihlaldir. Bundan derhal dönülmeli. Bir çocuk bile intihara kalkışırsa bunun sorumlusu öneriyi verenlerdir.”

İşte dehşete düşüren istatistikler

BUGÜN 20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

İşte çocuklarımızınihlal edilen hakları

ÇOCUKLARIN ihlal edilen diğer bazı haklarıyla ilgili bilgiler şöyle:

EÐİTİM HAKKI: Tohum Otizm Vakfı verilerine göre, Türkiye’deki 0-18 yaş arası 352 bin otizmli çocuk ve gencin sadece 29 bin 905’i eğitim alabiliyor. Yani okula gidenlerin oranı 10’da 1 bile değil. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 834 bin. Þu ana kadar okula gönderilen Suriyeli öğrenci sayısı, 479 bin.

ÇALIÞMAMA HAKKI: Türkiye İstatistik Kurumu’nun çocuk işçiliği konusunda en son 2012’de yaptığı Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, çalışan çocuk sayısı 6-14 yaşta 292 bin, 15-17 yaş grubunda 601 bin. Çocuk işçilerin yüzde 52.6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46.2’si ücretsiz aile işçisi.

VATANDAÞ OLMA HAKKI: Çocuk hakları bildirgesinde, “Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım 2015 tarihli ‘Vatansız Çocuklar’ raporuna göre, dünyada her 10 dakikada bir vatansız (haymatlos) çocuk doğuyor. Raporda etnik kimlik, din, savaşlar, yerinden edilme gibi nedenlerle herhangi bir yere ait olamayan kişilerin yaşadığı 20 ülkede, her yıl en az 70 bin vatansız çocuğun dünyaya geldiği belirtiliyor.

http://www.hurriyet.com.tr/iste-dehsete-dusuren-istatistikler-40282914
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 21 Nov 2016 10:53    Sujet du message: Répondre en citant

İstismarcısı ile evlenen Nurcihan: Bu yasa çıkmasın
Cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini öngören yasa teklifi tartışmaları sürerken, 11 yaşındayken yaşı büyütülüp tecavüzcüsüyle evlendirilen Nurcihan K. “Böyle bir yasa çıkmasın” dedi

http://www.haberturk.com/gundem/haber/1326203-istismarcisi-ile-evlenen-nurcihan-bu-yasa-cikmasin
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Nov 2016 11:19    Sujet du message: Répondre en citant

Onca benzer olaydan biri...

Citation:

Taciz mağduru küçük kızın kalbi duruşma stresine dayanamadı
Taylan YILDIRIM/ İZMİR (DHA)

25 Kasım 2016 - 10:08Son Güncelleme : 25 Kasım 2016 - 10:18


İZMİR’in Bornova İlçesi’nde evinde fenalaştıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden ilkokul öğrencisi 9 yaşındaki Y.K.’nin ölümünün ardından yaşadığı dram ortaya çıktı. 4 ay önce arkadaşının dedesinin tacizine uğradığı öne sürülen, o günden sonra okula gitmeyen, psikolojik tedavi gören Y.K.’nin, duruşmada tacizcisiyle karşılaşacağı için yaşadığı stres ve korkuya minik kalbinin dayanmaması sonucu kalp krizinden hayatını kaybettiği ileri sürüldü. Cinsel istismarla suçlanan sanık 56 yaşındaki T.Ç. ise tutuksuz yargılanıyor.

Bornova’nın Kızılay Mahallesi’nde geçen 29 Temmuz akşamı meydana geldiği belirtilen olayda, ilkokul öğrencisi Y.K., babasından izin alıp komşularının kızıyla balkonlarında oynamaya başladı. Oyunda yaşadıkları tartışma sırasında arkadaşı küsüp yanından ayrıldı. Bunun üzerine tek kalan Y.K.’nin yanına gelen arkadaşının dedesi T.Ç., iddiaya göre bebek alacağı vaadiyle küçük kızı torununun odasına götürdü. Hem bu odada, hem de evin salonunda torunu olmadığı sırada T.Ç.’nin tacizine uğradığı öne sürülen Y.K., bu durumdan rahatsız olup dışarı çıkarak karşıdaki evlerine gitti.

Yaşadıklarını annesine anlatması üzerine ailesi polise şikayette bulundu. Gözaltına alınan T.Ç., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Savcılık soruşturmasından sonra da T.Ç., hakkında İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 'çocuğa cinsel istismarda bulunmak'tan dava açıldı.

KÜÇÜK KIZ OLAYIN TRAVMASINI ATLAMADI

Yaşadığı travmanın ve büyük korkunun etkisinden kurtulamayan Y.K., o günden sonra okula gitmedi, psikolojik tedavi gördü, tek başına kalamayıp, altını ıslatmaya başladı.

Ailesinin sürekli yanında bulunduğu Y.K., davanın ilk duruşması öncesinde büyük stres yaşadı. Duruşma günü pedagog eşliğinde ifade vermesi beklenen Y.K., bunun neden olduğu stres ve tacizcisiyle karşılaşacak olmanın yarattığı korkuyu yaşamaya başladı.

DURUÞMADAN 2 GÜN ÖNCE FENALAÞTI

Yaşadığı strese minik kalbinin dayanamadığı öne sürülen Y.K., duruşmadan iki gün önce geçen pazartesi günü evinde fenalaştı. Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Gözyaşlarıyla toprağa verilen Y.K.’nin tacizden sonra ve dava gününün yaklaşmasından dolayı yaşadığı ağır stres ortamından dolayı kalp krizi geçirdiği ileri sürüldü.

Davanın geçen çarşamba günü yapılan duruşması ertelenirken, olayın peşini bırakmayacaklarını söyleyen baba T.K., "Tacizden sonra kızım çok korktu. Biz olaydan kısa süre önce bu sokağa taşınmıştık. Meğer bütün komşularımız biliyormuş adamın öyle olduğunu. Kızı da hatta uyarmış komşularımız. Kızım tacize uğradığını söylediğinde bize saldırdılar. Þimdi kızım hayatını kaybetti. Þimdi taşınıp gittiler ama ben ceza alması için elimden geleni yapacağım" dedi.



http://www.hurriyet.com.tr/taciz-magduru-kucuk-kizin-kalbi-durusma-stresine-dayanamadi-40287871
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Nov 2016 2:13    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Citation:

AKP’nin çocuk ve kadına bakışı kökten sorunludur

21 Kasım 2016
Nasuh Mahruki

AKP'nin bütün zihinsel kodları kuvvetli bir Sünni İslam algısıyla mezhepçilik üzerine oluşturulmuştur. Bu kültürde erkek egemendir, kadının ve çocuğun üzerinde çağdaş dünyada olmayan haklara sahiptir. Bu nedenle sık sık anayasayla, kanunlarla, çağdaş dünyanın toplumsal kurallarıyla çatışmalar yaşamaktadırlar. Ne yazık ki, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi gücüne erişmiş en radikal partisine dönüştükleri için de, kendi ajandalarına uygun olarak her fırsatta Cumhuriyet'in kazanımlarını, anayasayı, kanunları ve çağdaş dünyanın kurallarını hiçe sayıp kendi ideolojilerini dayatmaktadırlar…


Mayıs 2015'te Anayasa Mahkemesi imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartını kaldırdı ve resmi nikah yapılmadan imam nikahı yaptırılmasını cezalandıran kanun hükümlerini iptal etti. AKP iktidara geldiğinde, Türk Ceza Kanunu'nda resmi nikah yapılmadan imam nikahı yaptıranlara ve resmi nikah belgesini görmeden imam nikahı kıyanlara ‘iki aydan altı aya kadar hapis cezası' verileceği hükmü vardı. AKP allem etti, kallem etti bu yasayı da kendi mezhepçi bakış açısıyla sonunda kaldırmayı başardı. Oysa 1999'da, Ahmet Necdet Sezer'in başkanlığı dönemindeki Anayasa Mahkemesi, aynı başvuruyu oybirliğiyle reddetmişti. Ret kararında, resmi nikâh önceliğinin kalkacağını, dini nikâhın resmi nikâhın alternatifi olacağını, kadınlar açısından hukuki ve ekonomik sorunlar yaratacağını savunmuşlardı, hatta bazı üyeler, kararın laiklik ilkesine ve devrim yasalarına aykırı olacağını da dile getirmişlerdi…

* * *

1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, AYM'nin 2015'te aldığı bu kararın, resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlilerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlilikler nedeniyle toplumda çocuğun soy bağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” diye uyarmıştı. Tabi AKP'lilerin ideolojik gözü, kulağı bu ve benzer uyarıları görmedi ve duymadı…
Ülkemizin kanayan yaralarından çocuk gelinlerin dramını hepimiz bildiğimiz için dehşet içinde konuştuğumuz bu utanç verici sorun, AKP'nin oluşturduğu Anayasa Mahkemesi'nin, artık resmi nikahın dini nikahtan önce zorunlu olması kanununu kaldırmasından dolayı artmıştır. Yasayı kendi mezhepçi görüşüne göre yorumlayan ve herkesi de böyle yorumlamaya zorlayan AKP, şimdi kendi büyüttüğü sorun için bir defaya mahsus bir af çıkarmaya çalışıyor. 2015 AYM kararı da yanlıştır, bu konuda bir defaya mahsus af çıkarmak da. Çünkü burada söz konusu olan, çocuk yaşta gelin olmak zorunda bırakılan, ellerinden fırsat eşitliği, adil rekabet, eğitim, özgürlük hatta çocuk olma ve oyun oynama hakları zorla alınan, yaşamları çalınan kızlarımızdır…


Hatırlarsanız, çocuk istismarı gibi hem yasal olarak hem de ahlaken en utanç verici toplumsal suçların başında gelen ve ülkemizin korkunç bir karneye sahip olduğu konuda, tüm muhalefet milletvekillerinin evet oyuna rağmen bütün AKP'liler blok oyla, ‘Çocuk İstismarı için komisyon' önerisine hayır demişti. Ağır toplumsal baskıyı görünce de geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Kafayı dindar nesil yetiştirmekle bozmuş, tek derdimiz İslam, İslam, İslam diye bütün dünyaya sözde hedefini ilan eden AKP'nin iktidarında, fuhuş % 790, cinsel taciz % 449, çocukların cinsel istismarı % 434, uyuşturucu bağımlılığı % 678, kadın cinayetleri % 1400 arttı. Çocuk pornosunda dünyada 5'inciyiz, hayvanlara tecavüzde dünyada 1. sıradayız. Uyuşturucuyla tanışma yaşı 10'a kadar düştü, ilköğretime kadar indi. Bu rakamlar resmi rakamlar bir de kayıt dışı olanlarla durumumuz aslında çok daha beter…

* * *

AKP'nin bir gece yarısı yine bir torba yasaya sokuşturup oldu bittiye getirerek, halk arasında tecavüz yasası diye nitelenen bu yasayı geçirmeye çalışması toplumu derinden sarstı bir kez daha. AKP'nin bahanesi, kırsalda bu durum geleneksel olarak yaşanıyor ve imam nikahıyla düğün yapıldığı halde, gelin 18 yaşın altında diye damat tutuklanınca aile içinde mağduriyetler yaşanıyor olması. AYM'nin 2015'te aldığı çağdaş dünyanın normlarına aykırı kararı nedeniyle kasten yaratılan boşluktan dolayı bu mağduriyetlerin arttığı ortada. Ancak burada gözden kaçırmamamız gereken şeyler var. AKP, 3-4 bin ailenin bu durumda olduğunu ve bu yasanın bir kereye mahsus olmak üzere çıkarılacağını savunuyor. Her şeyden önce böyle bir seferlik yasa olmaz. Yarın öbür gün, bu durumdaki insanların sayısı mevcut yasal boşluk nedeniyle yine belli bir çoğunluğa eriştiğinde, o zaman yine aynı baskıyla karşılaşmamızı nasıl engelleyeceğiz? Buna evet dedikten sonra o zamanki baskıya hangi gerekçeyle hayır diyebileceğiz. Ayrıca bu 3-4 bin ailenin içinde gerçekten de bütün çocuk gelinlerin durumu aynı mı? Hepsi kendinden büyük veya çok büyük kocasını severek mi istemiş, severek mi evlenmiş?


Söz konusu 3-4 bin mağdur aile, uzmanlardan oluşan bir komisyon tarafından her bir vaka için ayrı ayrı araştırılmalıdır. AKP'nin iddia ettiği durumda olup gerçekten mağdur olanların cezalarında indirime gidilebilir ama kocasını istemeden, daha evliliğin bile ne olduğunu bilmeden ailesinin baskısıyla evlenmek zorunda kalan kızlarımız mutlaka korunmalıdır ve bu yeni yasanın zorlamasıyla ömür boyu tecavüzcüsüyle birlikte yaşamak zorunda bırakılmamalıdır…


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 10 Déc 2016 2:39    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Mine Söğüt

Yeni Türkiye, yeni kadın


09 Aralık 2016 Cumhuriyet


Ne giyerseniz giyin.

İster şort, ister kapüşonlu mont.

Nasıl görünürseniz görünün.

Seksi ya da sportif; farklı ya da sıradan; mutaassıp ya da frapan.

İster eğitimli olun, ister cahil.

İster içe kapalı yaşayın, ister dışa açık.

Sesiniz gür de çıkabilir, titrek de.

Ürkek de olabilirsiniz, cesur da.

Kendinizi hep kollayın ya da hiç kollamayın.

Fark etmiyor.

Kadın... herhangi bir kadın olmanız yeter.

Biliyorsunuz ki...

Bu memlekette, sokakta ya da evde...

Tanıdığınız ya da hiç tanımadığınız bir erkek tarafından...

Saldırıya uğramanız... Yumruklanmanız... Tekmelenmeniz...

Bıçaklanmanız... Boğulmanız... Hırpalanmanız...Aşağılanmanız...

Öldürülmeniz...

Artık eskisinden daha kolay.

Artık eskisinden daha sıradan.

Bu feodal toplumda, sadece devrim yasalarıyla değil, sonrasında da zorlu çabalarla, direnişlerle, mücadelelerle güç bela şekillenen;

Kabul görmesi ve yaygınlaşması nesillerden nesillere zaman alan güçlü, bağımsız ve özgür kadın imgesini;

Her açıdan korunmaya muhtaç ve tacize açık kadın imgesine indirgemek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın üzerimize düşen uğursuz gölgesi hızla koyulaşıyor.

Toplumsal algıyı yeniden çağdışı seviyelere fırlatma gayretiyle;
Eğitimden hukuka her alanda harıl harıl çalışan zihniyetin çarkları arasında alenen ufalanan kadınlık hali;

Kolektif bilincin küflü ve tehlikeli köşelerinde yeniden şekilleniyor.

Yaşadığımız coğrafyanın zaten aklı hep karışık, zihni hep bulanıktı.

Kadınları erkenden evlendirmeye;

Annelikle kutsayıp hayattan koparmaya;

Ahlaki baskılarla kapanmaya;

Nihayetinde varlığından utanmaya ikna etmeye baş koymuş bir ideolojinin egemenliğinde onaylanan;

Ve onaylandıkça da etkisi artan bu karışıklık ve bulanıklık gittikçe daha büyük bir tehdide dönüşüyor.

Bir zamanlar çığlıklara burun kıvırıp kulak tıkayanlar;

Tehlikenin inatla ama inatla farkında olmayanlar sorarlardı:
“Ne sanıyorsunuz; iktidara gelip herkesin zorla başını mı kapatacaklar!”
Zorlama nedir, kapanmak nedir, tartışmak için artık çok geç.

Çünkü öğrencilerine laiklikten sapmadan eğitim vermeye çalışan ama seneliği 50 bin lira olan bir liseye öğrenci taşıyan servisin, ayda 1800 lira maaş alan şoförünün çocuğu, mahallesindeki imam hatibe çevrilmiş devlet okuluna gitmek zorunda.

O çocuk milyonlarca yaşıtı gibi okuldan eve her gün başını bağlamayan kadınların cehennem ateşinde cayır cayır yanacağını sanarak dönüyor.
Kadınların erkekleri günaha davet eden bir varlık olduğunu...
Matematikten, fizikten, kimyadan, tarihten ve edebiyattan daha iyi belliyor.

Ve bu çocuklar...

Paralı okullarda laik bir eğitim alarak okuyabilen az sayıdaki yaşıtlarıyla...
Aynı hızda ve hızla büyüyor.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Jan 2017 2:57    Sujet du message: Répondre en citant

Ey Türkiye kadinlari, 2016 da nerede oldugunuzu ve nereye goturuleceginizi bilin artik, birakin intihar etmeyi, kurunun yaninda yas da yaniyor.

Citation:

Pranga
25 Ocak 2017
Sozcu
Yilmaz Ozdil


Rejim değişiyor diye havaya giren Akp'nin kadın milletvekili, “100 yıllık prangadan kurtuluyoruz” dedi.

*

Pranga öyle mi?

*

Satı kadın mesela…

Tee 1935'te TBMM'ye seçilen ilk kadın milletvekillerinden biriydi. Gazi eşiydi. Beş çocuk annesiydi. Kazan'ı Kahramankazan yaptılar ya… İşte o Kahramankazan'ın muhtarıydı! Seçimlerden kısa süre önce Mustafa Kemal'le tanışmış, kendi elleriyle ayran ikram etmişti. Sohbet sırasında muhtar olduğunu öğrenince “kaç doğumlusun?” diye sormuştu Atatürk… Satı o sırada 44 yaşındaydı, 1890 doğumluydu ama, “19 Mayıs 1919'da doğdum” cevabını verdi. Nasıl yani demeye kalmadan devam etti, “O tarihten evvel yaşamıyordum!”

*

Akpli kadın vekilin “pranga” dediği… İşte bu şuurdur.

*

Fatma Seher Erden… Þehit eşiydi. Sivas kongresine gitti, yolunu gözledi, simsiyah atının üstünde, simsiyah elbiseler içinde, simsiyah çizmeleri ve simsiyah tüfeğiyle, Mustafa Kemal'in önüne dikildi, “bana iş ver” dedi. Bu esmer tenli, gözü kara kadının görev pusulasını bizzat imzalayan Mustafa Kemal, tarihi sıfatını da bizzat taktı, “Kara Fatma” dedi. Aralarında kendi kızının da bulunduğu, neredeyse tamamı kadınlardan oluşan 300 kişilik birliği vardı. İnönü'de Sakarya'da Dumlupınar'da vuruştu, yaralandı, bir ara esir bile düştü, kaçmayı başardı, Ege dağlarında çarpıştı, 9 Eylül'de İzmir'e ilk giren süvarilerimizin arasındaydı. İstiklal madalyası aldı. Onbaşı olarak başladı, üsteğmen olarak emekliye ayrıldı. Maaşını hiç almadı, Kızılay'a bağışladı. Dara düştü, kimseye haber etmedi. Galata'daki Rus manastırına sığındı, tesadüfen farkedildi, madalyam bana yeter demesine rağmen, zorla maaş bağlandı, Darülaceze'de vefat etti.

*

Akp'nin Erzurum milletvekili olan kadın “bu topraklara pranga vuruldu” diyor ama… Bu toprakları özgürleştirmek için canını ortaya koyan Türkiye'nin ilk kadın subayı Kara Fatma, Erzurumlu'ydu.

*

Bademlerin yere göğe sığdıramadığı Abdülhamid'in 16 eşi vardı. TBMM'de anma töreni yaptıkları Abdülmecid'in 22 eşi vardı. Atatürk hakkında idam fermanı yazan, İngiliz gemisinin ambarına saklanarak kaçan zat-ı şahane Vahdettin'in altı eşi vardı. 1926'da… Zehra Say medeni kanunla evlenen, Türkiye'nin resmi nikahlı ilk kadını oldu.

*

Suat Berk ilk kadın hakimimiz, Nebahat Sarıyal ilk kadın savcımız, Süreyya Ağaoğlu ilk kadın avukatımız oldu, 1925'te… Ferdane Bozdoğan ilk kadın diş hekimimiz oldu, 1924'te… Esma Deniz ilk diplomalı hemşiremiz oldu, 1924'te… Kamile Þevki Mutlu ilk kadın tıp profesörümüz oldu, 1935'te… Kadınlarımızın değil insanlarla ilgilenmesi, hayvanlarla ilgilenmesi bile yasaktı, Sabire Aydemir ilk kadın veteriner hekimimiz oldu, 1937'de… Nüzhet Gökdoğan ilk kadın gökbilimcimiz, ilk kadın dekanımız, 1933… Gül Eser ilk kadın muhtarımız, 1933… Herifler bugün bile hâlâ kadınların gülmesine, kahkaha atmasına tahammül edemiyor ama, Selma Emiroğlu ilk kadın karikatüristimiz oldu, 1943'te.

*

Afife İpek ilk kadın zabıtamız 1952, Akp'li kadın vekil üzülecek ama, ilk kadın zabıtamız Erzurum belediyesinde görev yapıyordu. Jale İnan ilk kadın arkeoloğumuz 1943, Feriha Saner ilk kadın emniyet müdürümüz 1953, Tülin Tepedeldiren ilk kadın komando subayımız 1999, Seher Aytaç ilk kadın makinistimiz 1990, Lale Orta ilk kadın futbol hakemimiz 1986, Türkan Akyol ilk kadın bakanımız 1971, Tansu Çiller ilk kadın başbakanımız 1993, Özlem Bozkurt ilk kadın kaymakamımız 1992, Lale Aytaman ilk kadın valimiz 1991, Müfide İlhan ilk kadın şehir belediye başkanımız 1950, Filiz Dinçmen ilk kadın büyükelçimiz 1982, Fürüzan İkincioğulları ilk kadın Danıştay başkanımız 1994… Yüksek yargı üyesi ilk kadınımız Melahat Ruacan, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın ilk Yargıtay hakimi oldu, 1945'te.

*

Bedriye Tahir Gökmen ilk kadın pilotumuz oldu 1933'te, Sabiha Gökçen ilk kadın savaş pilotumuz oldu 1937'de, Semiha Es dünyanın ilk kadın savaş muhabiri unvanı kazandı, 1950'de… Leman Bozkurt Altınçekiç sadece Türkiye'nin değil, NATO'nun ilk kadın jet pilotu oldu, 1958'de… Adile Tuğrul, Mualla Bayülken, Münevver Erdoğdu, Nermin Þen ilk hosteslerimiz 1946, Yıldız Uçman ilk kadın paraşütçümüz 1935, Dilhan Eryurt NASA'da görev yapan ilk Türk kadını 1961.

*

Feriha Tevfik ilk Türkiye güzelimiz oldu, 1929'da, Keriman Halis Ece ilk dünya güzelimiz oldu, 1932'de… Prangalı kraliçeler yani!

*

Samiye Cahid Morkaya ilk kadın otomobil yarışçımız 1932, Asıme Þahsuvaroğlu resmi otomobil ehliyeti olan ilk kadınımız 1934… Aliye Berger ilk kadın gravürcümüz 1951, Sabiha Bengütaş ilk kadın heykeltıraşımız 1924, İlgi Öztuncer ilk kadın kaptanımız 1959, Zehra Kosova Durmaz ilk kadın sendikacımız 1933, Dervişe Koç ilk kadın sendika başkanımız 1955, Hikmet Cengiz ilk kadın komiserimiz 1957, İnci Özdil ilk kadın orkestra şefimiz 1983, Tennur Yerlisu ilk kadın dünya şampiyonu sporcumuz 1987, Emel Gazimihal ilk kadın radyo spikerimiz 1937, Nuran Devres ilk kadın televizyon spikerimiz 1968, İclal Ersin ilk kadın muhasebecimiz ve ilk kadın banka müdürümüz 1928, Arzuhan Doğan Yalçındağ Tüsiad'ın ilk kadın başkanı 2007, Tülay Tuğcu Anayasa Mahkemesi'nin ilk kadın başkanı 2005, Eylem Elif Maviş, Burçak Özoğlu Poçan, Meltem Özmine ve Suna Yılmaz, Everest'e tırmanan ilk kadın dağcılarımız 2006, Seniha Sami Moralı ilk kadın müzecimiz 1927, Cahide Sonku ilk kadın film yönetmenimiz 1949, Yıldız Moran eğitim almış ilk kadın fotoğrafçımız 1950, Nesrin Olgun Manş'ı yüzerek geçen ilk kadın sporcumuz 1979, Gizem Girişmen paralimpik olimpiyatlar tarihinde altın madalya kazanan ilk kadın sporcumuz 2008, Behice Boran ilk kadın siyasi parti başkanımız 1975, Beyza Bilgin ilk kadın vaizimiz 1962, Sabiha Rıfat Gürayman ilk kadın inşaat mühendisimiz 1933, Semiha Berksoy ilk kadın opera sanatçımız 1934, öncü kadınlarımızın hepsini yazmaya kalksak sabaha kadar bitiremeyiz.

*

Mustafa Kemal Atatürk özetle diyor ki… “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça, öteki kısım göklere yükselebilsin?”

*

Pranga denilen vizyon, işte budur.

*

Pranga'dan önce bu topraklarda… Nüfus sayımı yapılıyordu ama, sadece erkekler ve büyükbaş-küçükbaş hayvanlar sayılıyordu.
Pranga'dan önce bu topraklarda… Erkek vardı, ahırdaki inek vardı, ağıldaki koyun vardı ama, kadın yoktu!

*

Atatürk devrimleri sayesinde eşit insan haklarına sahip olacaksın, Atatürk devrimlerinin yarattığı imkanlardan sonuna kadar faydalanacaksın, Atatürk devrimleri sayesinde milletvekili seçileceksin, sonra da “100 yıllık pranga” diyeceksin öyle mi?

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 09 Mar 2017 22:39    Sujet du message: Répondre en citant

8 Mart'ta aldigim bir elmegi burada paylasayim da bu konuda biraz da ferahlik getirsin.


Türk kadını çekicidir;
İşe başlarken besmele çeker,
Kendini naza çeker,
Altını gümüşü kendine çeker,
Alışverişte başı çeker,
Yüz çifti olsa da vitrindeki o ayakkabıya iç çeker…
Bekârken abisinden çeker,
Evlenir; kaynanadan çeker,
Yapılanları sineye çeker,
Ama aldatılırsa korku filmi çeker!..
Kâğıttan bigudi yapar fön çeker,
Gecenin bi yarısı canı tatlı çeker,
Hamarattır; mutfağa girdi mi ziyafet çeker,
Kibrit kutusu kadar peynirle açlık çeker,
1.5 İskenderin yanına diyet içecek çeker!
Anadır; doğum sancısı çeker,
50 yaşında bile olsa evladının kulağını çeker,
ATM’den parayı elini ekrana siper eder de çeker,
Eninde sonunda annesine çeker…
Sağlam laf sokar şimşekleri üzerine çeker,
Başa çorap örer kenarına tığla zincir çeker,
Kavga esnasında saç çeker,
Hoşuna gitmeyen durumlarda “Cık cık cık” çeker,
Cevaplardan çok soruya dikkat çeker,
Demir eksikliği, vitamin eksikliği en çok da ilgi eksikliği çeker,
Çoluk çocuğa karışınca çok şeyden elini eteğini çeker,
Evlada kızdığında bilgisayarın fişini çeker,
Eve geç gelen sıpayı sorguya çeker üstüne fırça çeker,
Þifacıdır; sırta bardak çeker,
Perdeleri sıkı sıkı çeker, yorganı da üstünüze çeker,
Bulaşığa girişirken kolları dirseğe çeker,
Elektrik süpürgesiyle vura vura ayakları kenara çeker,
Dikkat; gölgesinden hızlı terlik çeker!..
O eteğe gireceğim diye göbeği içine çeker,
Topuklu ayakkabılar yüzünden halayda, yağmurlu havada, yokuşta patinaj çeker,
Güne gittiği gün hazımsızlık çeker…
Geç gelen kocaya zılgıt çeker,
6.ncı hisle yapılan tüm ‘yaramazlıkların’ röntgenini çeker!
Buket çiçek görünce iç çeker,
Tek kaşı kaldırmak suretiyle ihtar çeker,
Sabrı taşarsa bombanın pimini çeker!..
Dişle tır çekmek de neymiş, dişini tırnağına takar evin bütün yükünü çeker,
Kıymetinin anlaşılacağı günü iple çeker....
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Mar 2017 3:15    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 11 Mai 2017 23:46    Sujet du message: Répondre en citant

Bosuna demedik Türkiye'de kadin olmak zordur diye, birak kadinlari kiz bebeler bile zor. Bakin Ayse Harman'in bugunku (11 2017) aktardigi rezalete:


El insaf! 5.5 yaşındaki kız çocuğuna istismara Yargıtay’dan beraat



YEMİN ederim...
Kendimi parçalamak istiyorum!
Nerdeyse her hafta, her hafta yazıyorum.
İnanır mısınız...
Ardı arkası kesilmiyor...
Ne ülkeymiş kardeşim!!!
Her tarafından cinsel istismar fışkırıyor.
Yıllar önce denirdi ki, “Ensest mi? Bizde asla olmaz! O tür iğrençlikler, bizim örf ve âdetlerimize uymaz!”
Pandora’nın kutusu bir açıldı, pir açıldı.
Birbirinin üzerine yığılıyor aile cinsel istismar vakaları.
Dedeler, babalar, abiler.
Ayrıca öğretmenler.
Kaç tane ilkokul öğretmeninin cinsel istismarının haberini yaptım, sayısını unuttum.
Bu sapıkların, öğretmenliğin, o kutsal görevin adını kötüye çıkarmaya ne hakkı var!
Hep birlikte bu adamları, sapıklık yapmaktan alıkoymamız gerekiyor.
Önce hak ettikleri yüksek cezayı vereceğiz.
Caydırıcı olacağız.
Korkacaklar, akıllarından bile geçiremeyecekler.
Bedelinin ağır olacağını bilecekler. Sonra da bütün kurumlarımızla, bu sapık erkeklik anlayışını değiştirmek için çalışacağız.


İÐRENÇLİKLER SİLSİLESİ

Bugün yazacağım olayı, 5.5 yaşında bir kız çocuğu yaşadı.
İsyan ediyorum.
Nefret ediyorum.
Kusmak istiyorum.
Olan biteni normal bir bünyenin kaldırabilmesi mümkün değil.
16 yaşındaki teyze oğlunun kendisine kötülük yaptığını söylüyor.
Hep ondan kaçmaya çalışıyor ama her defasında yakalanıyor.
Yakalanınca da yine o korkunç şeyi yaşamak durumunda kalıyor.

5.5 yaşında, yaşadığı şeyin adını bile bilmiyor.
Nasıl mı ortaya çıkıyor?
Sonunda, ağlayarak annesine gidiyor ve poposunu gösteriyor.
Anne gözleriyle gördüğü tahriş belirtileriyle durumu anlıyor.
Hemen karakola gidiyor, dava açılıyor.
İlk celsede, teyze oğlu tutuklanıyor. Karar duruşmasında, küçük kız, eniştenin de kendisine kötülük yaptığını söylüyor.
Korku filmi gibi!
Bir iğrençlik silsilesi!
Bu arada, ben bu vakayı Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Canan Güllü’den dinledim.
Gizlilik kararı olduğu için yer, zaman ve isim veremiyorum.
Ama bu ülkede yaşanmış ve yaşanmakta olan feci gerçeklerden sadece biri!


SİYASİ BİR FİGÜR KENDİSİ!

İstismarcı çocuk, 12 yıl ceza alıyor. Çocuğun babası hakkında da suç duyurusu yapılıyor, ne var ki, bunca zaman geçmiş olmasına rağmen baba hakkında dava açılamıyor.
Çünkü iktidara mensup siyasi bir figür kendisi!

Bu arada biliyorsunuz, cinsel istismar davalarını, pek çok STK temsilcileri takip ediyor.
Bu davayı da takip etmek istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi gereği bu mümkün.
Ama nedense bu davada, sivil toplum kuruluşlarının müdahilliği kabul edilmiyor.
Neden acaba?!

KÜÇÜCÜK ÇOCUK NASIL UYDURSUN

İstismarcı teyze oğlu 12 yıl yedi ya, avukatı davayı temyiz ediyor.
Bu arada, 5.5 yaşındaki kız, üniversite hastanesinde rehabilite ediliyor. Daha sonra tedaviye ilaçla devam ediliyor. Kız çocuğun yaşadığı travma çok ağır tahmin edeceğiniz gibi...
Ama Aile Bakanlığı’nın müdahil avukatı nedense gelmiyor. Yani devletin çocuklara sahip çıkılması için görev verdiği hukukçusu görevini yapmıyor.
Neden acaba?!
Ve temyiz...
Yargıtay davayı bozuyor.
10 ay sonra, istismarcı beraat ettiriliyor.
Nedeni de...
(Önce hukuki dilde yazacağım sonra Türkçesini anlatacağım...)

ZORLA ALIKOYMA DEÐİLMİÞ!

Kişiyi, hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin olarak, dosya kapsamında toplanan delillere göre, sanığın cebir, tehdit veya hile kullanarak, mağdureyi alıkoyduğunun sabit olmadığı, bu nedenle eyleminin, TCK’nın 109/1 maddesi kapsamında kaldığı ve o hüküm uyarınca, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun zorla işlendiğinin çelişkili olması şeklindeki gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, suça sürüklenen çocuğun atılı suçlardan beratına çoğunlukla karar verilmiştir.
Yani Türkçesi, delil yetersizliği.
Zorla alıkoyma söz konusu değil, onlar oyun oynuyorlardı!!!
Yani nedir?
5.5 yaşındaki çocuk, her şeyi uydurdu! Cinsel eylem nedir bilmeyen bir çocuk nasıl uydurabilir?
Hangi hayal gücüyle uydurabilir?
O çocuk cinsel organ, anal seks filan nereden bilecek?
Peki popodaki tahrişler ne olacak? O tedaviler ne için yapıldı?
5.5 yaşındaki kız neden ilaç almak zorunda kaldı?
Akıl, mantık adına konuşun lütfen.
Bizi de yemeyin!

MÜCADELEYE DEVAM

Haaa hikâye böyle bitti zannediyorsanız, yanılıyorsunuz.
Kadın örgütleri mücadeleye devam diyor.
Asıl şimdi, her şey yeniden başlıyor.
Bu davanın da takipçisi olacağım ve gelişmeleri yazmaya devam edeceğim...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 21 Juin 2017 10:56    Sujet du message: Répondre en citant

Kadinlara giysileri için dayak atmak artik moda Turkiye'de... Boyle giyinice tahrik oluyormus adam. Bunlarin beyinleri kafalari yerine apisaralarinda, anormal olduklari anlayamiyorlar.

Saldiriya ugrayan kadina da kimse yardim etmiyor!!! Iste boyle bir ulke artik Turkiye.

Citation:

Þortlu kadına minibüste dayak kamerada: Saldırgan kendini böyle savundu

Üniversite öğrencisi Asena Melisa Sağlam, İstanbul Pendik'te bir minibüste şort giydiği için saldırıya uğramıştı. Yaşanan saldırının görüntüleri ortaya çıktı.



cumhuriyet.com.tr
Yayınlanma tarihi: 21 Haziran 2017 Çarşamba, 09:39


İstanbul Pendik'te Melisa Sağlam isimli genç kadına bir minibüste Ramazan ayında mini etek giydiği için saldıran Ercan Kızılateş'in saldırı görüntüleri ortaya çıktı. Yaşanan saldırı sonrası gözaltına alınan Ercan Kızılateş serbest bırakılmıştı. Birgün'ün haberine göre Kızılateş ifadesinde gerçekleştirdiği saldırıyı 'Tahrik oldum' diye savundu. 'Kadınların bu şekilde giyinmesi insanın nefsini tahrik ediyor' dediği iddia edilen Kızılateş bu ifadelerinin ardından bir de Sağlam'dan şikayetçi olduğunu belirtti.

GENÇ KIZ YAÞANAN OLAYI ÞÖYLE ANLATMIÞTI

Pendik Devlet Hastanesi’nden darp raporu alan 21 yaşındaki İngilizce Psikoloji öğrencisi Asena Melisa Sağlam o anları şöyle anlatmıştı:
''Oturduğum andan itibaren, ’Ramazan’da böyle giyinilir mi? Böyle giyinmeye utanmıyor musun’ gibi laflar söyledi. Beyaz bir tulum giymiştim, şort şeklinde. Önden dekoltesi vardı. Fakat çantam önüme asılıydı. Zaten kim düşünür ki, insan rahatsız olur mu bu giysiyle. O...u lafını diyene kadar bir şey dememiştim. Onu dedikten sonra. ’Bakma sen de dedim, hiç yüzüne bakmadan. Ondan sonra işte, ’sen kıçını başını açarsan nasıl bakmayayım’.'Ben de bakarım işte’ dedi. ’Bu sana bağlı, nefsine bağlı’ dedikten sonra tekrar söylendi. Kulaklığımı taktım o sırada. Duymak istemedim. Yolculuğuma devam ettim.''

Bir süre sonra 30’lu yaşlardaki bu kişinin yanına gelerek ayakta dikildiğini, minibüsten inerken de kendisine yumruk attığını söyleyen Asena Melisa Sağlam, "Sol çenemde aniden bir ağrı hissettim. Çünkü cama çarptım. Kök dişim kırıldı arkadaki. Ne yapıyorsun diye bağırıp kolundan kavradım. Ondan sonra yardım bekledim. ’Kim oluyorsun, ’nasıl bana vurursun’ şeklinde cümleler kullandım. Buna rağmen kimse gelmedi. Tutup sarstığım için şahıs bana tekrar vurdu ben ayaktayken, şoför arkasını dönüp izliyordu. Bana bir kez daha vurduktan sonra ben de onun yüzüne tokat attım. Sonra saçımı tuttu çekti. Kafamı eğip yumruk attı. Yumruktan sonra ben yere düştüm. Kaçtı, kimse gitmedi peşinden" şeklinde konuştu.

''BENİM AİLEM BANA HİÇ VURMAMIÞ''

"Benim ailem bana hiç vurmamış insanlar. Ben hiç şiddet görmüş değilim. Bunu yaşayınca şaşırdım" diye konuşan Asena Melisa Sağlam, "Bu olayı yaşadıktan sonra yakın arkadaşlarım bunun üzerinden prim yapmaya çalıştı. ’Biz seni uyarmıştık’, 'biz sana bunu demiştik’. Bana gelen yorumlara şaşırmadım. Olayın darp olması da insanları etkilemiyor. Ben böyle giyiniyorsam, insanlara göre ben bunu hak etmiş oluyorum" diye konuştu.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/765359/Sortlu_kadina_minibuste_dayak_kamerada__Saldirgan_kendini_boyle_savundu.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Juil 2017 1:09    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Sheeran01



Inscrit le: 16 Juil 2017
Messages: 1

MessagePosté le: 16 Juil 2017 2:48    Sujet du message: Re: Turkiye'de kadin olmak Répondre en citant

duygu a écrit:
Tam bir disiplin içinde forumlarda kadina siddet, tore cinayeti gibi bir topic açilmismi diye arastirdim bulamadim.

Yillar once, 2007 de birisi bir tore cinayeti haberi vermis o kadar :
http://www.ataturquie.asso.fr/modules.php?ModPath=phpBB2&ModStart=viewtopic&t=3011&t=3011&sid=8a67ef83832549af7379475a685fb452

Son gunlerde kadina siddet konusunda çok olay gazetelerde yer aldi, siddet goren kadinlari koruma derneklerinde bir yatagi 3 kadinin paylasmasindan tututun da sort giydi diye dovulen, ramazanda sigara içiyor diye siddet goren kadina kadar.

Turkiye garip ulke, kadnin basbakani oldu, isadamlari derneginin basi kadin, çok onemli gorevlerde yiginla kadin var ama dayak yiyek kadinlarda çok çok fazla.

Geçenlerde Bekir Coskun yazmisti, bir Turkle evlenen yabanci kadin kocasi tarafindan dovulunce tamam simdi Turk oldum gibi bir laf etmis. Guler misin? Aglar misin?

AKP iktidarinda da kadinin durumunun crédit dusunulecegini sanmiyorum.

Butun bunlari yazmamin nedeni biraz evvel Hurriyet'te okdugum yazi. En ust safhadaki mahkeme tore cinayeti konusunda hafifletici neden bulursa yapacak pek bir sey kalmiyor galiba.

Evet ben Fransa'da yasiyorum, ama Turkiye dogumluyum, Turkiye'yi çok çok sevdigimi dusunuyorum ama...

j'aimerai essayer
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 17 Juil 2017 11:04    Sujet du message: Répondre en citant

Sheeran01, qu'est-ce que vous voulez essayer ???
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 10 Aoû 2017 12:09    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Citation:

TİKA sadece erkek öğrencileri yurtdışına gönderiyor
Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA) '2017 Afrika Tecrübe Paylaşım Programı' kapsamında Afrika’ya göndereceği öğrencilerin tamamı erkek öğrencilerden seçildi. Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, “TİKA’nın yurtdışına öğrenci gönderme kriteri erkek olmak mı?” diye sordu.


http://www.sozcu.com.tr/2017/egitim/tika-sadece-erkek-ogrencileri-yurtdisina-gonderiyor-1967473/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 24 Sep 2017 1:57    Sujet du message: Répondre en citant

Ve muslumanlik adina erkek egemenligi kadina tecavuze devam ediyor...

Citation:

Kafaya bak... "Kadınlar pantolon giymesin, kaşlarını almasın, üniversiteye gitmesin"

İlahiyatçı İhsan Þenocak kadınların pantolon giymesinin günah olduğunu ve cehennemde cezalandırılacağını iddia ederek, pantalon giyen, kaşlarını alan kadınların babalarını hedef aldı.


cumhuriyet.com.tr Yayınlanma tarihi: 23 Eylül 2017 Cumartesi, 12:35


Babalara "öğütler" veren Þenocak, "Nasıl ki bir çoban, koyunları ateşe atsa o çobanın ceza almasını istersiniz, bir baba da çocuklarını cehennem ateşinden korumalıdır" ifadelerini kullandı.

“KIZLARINIZ PANTOLON GİYERKEN YÜREÐİNİZ PARÇALANMIYOR MU?”

Þenocak kadınların pantolon giymesinin de zararlı olduğunu ve cehennemde cezalandırılacağını iddia ederek şu ifadeleri kullandı:

"Yani kızın şu sokaktan geçip de okula pantolonla giderken yüreğin parçalanıyor mu senin? 18 yaşında kaşını aldıran kızın üniversiteye giderken o halde, yüreğin parçalanmıyorsa vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak. Allah'ın emanetini ne hale getirdin? Sevindin üniversiteyi kazanınca; ODTÜ'ye, Boğaziçi'ye gidince sevindin. Doktor olacak, mühendis olacak, 5 milyar aylık alacak, arabaya binecek, eşine mecbur olmayacak, mahkum olmayacak... Peki onlara sevindin; kot pantolonuyla erkeklerin bakışı arasında kızın yürüyor, delikanlılar arkasına takılmışlar, arkasından gidiyorlar. Yavrunu cehenneme attın cehenneme!”


Sinirlerinize hakim olabiliyorsaniz buradan videodan da izleyebilirsiniz :
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/829905/Kafaya_bak...__Kadinlar_pantolon_giymesin__kaslarini_almasin__universiteye_gitmesin_.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 12, 13, 14 ... 17, 18, 19  Suivante
Page 13 sur 19

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.