328 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 328
Membre(s) : 0
Total :328

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour19 sec.
murat_erpuyan : 1 jour, 02 min.43
SelimIII : 1 jour, 13h27:15
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 15 Temmuz darbe girisimi sonrasi yorumlar...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

15 Temmuz darbe girisimi sonrasi yorumlar...
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Oct 2016 10:39    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Fetullah kalkıp gelirse!..
Sozcu 9 Ekim 2016
Mehmet TÜRKER


Meclis Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu'nun ilk toplantısında ilk teklif AKP'li üyeden geldi:
“Fetullah Gülen'i dinleyelim”

Öteki AKP'li üye destekledi:

“Çok parlak bir teklif”

Bunlar herhalde Fetullah'ı, komisyon salonunun kapısında bekliyor sandılar, çağırınca gelecek…

Fetullah'ı bulursan aman dinlemeyi ihmal etme!..
* * *
Komisyon böyle bir ciddiyetle işe başlarken…

Balyoz ve Ergenekon davalarının devam ettiği günlerde TV kanallarındaki tartışma programlarının gediklisi AKP'li vekil komisyon başkanlığına getirildi…

Kumpas davalarında yargılamaları savunan ve adı “Fetullahsevere” çıkan eski savcının komisyon başkanı olarak ilk icraatı (!) toplantıları TV kanallarına kapatmak oldu…

Çıkan tartışmalarda araya AKP'li vekil Revza girdi:
“İyi niyetle Yenikapı ruhuyla başladık toplantıya”

* * *

Ey ruh geldinse komisyon masasına üç defa vur!..
O ruh zaten yapay bir ruh, ne gelecek ne de birleştirecek durumu var…
Yenikapı ruhu, iktidarın içe ve dışa karşı payanda bulma arayışlarının sonucuydu…

Ülkenin kanlı bir darbeyle yüz yüze gelmesine sebep olan bir iktidarın sarılmak zorunda kaldığı icat edilmiş bir ruh…

O ruhu şimdiki uygulamalarında da arkasına almak istiyor, ama olmuyor!..
FETÖ Komisyonu'nun CHP'li üyesi Aytun Çıray'ın dediği gibi, Yenikapı ruhu nane ruhu oldu!..

Zira, komisyon kuruluyor başkan, başkan vekili, komisyon sözcüsü, katip üye hepsi AKP'li…

“Yenikapı ruhu” dedikleri bu; buna itiraz ederseniz ruhu bozmuş oluyorsunuz!..

* * *

Görüldüğü gibi, FETÖ Komisyonu bir komedi halinde başladı; bulurlarsa Fetullah'ı dinleyecekler…

Bu komisyonun işinin çok uzun süreceğe benzer…

Çünkü ABD'nin Fetullah'ı Türkiye'ye göndermesi beklenecek…

Gönderir mi göndermez mi orası da belli değil…

Yani, Fetullah'ın ifadesini almaya komisyon üyelerinin siyasi ömürleri yeter mi bilinmez…

Aslında bunun pratik bir yolu var…

Komisyon üyelerinin bir ABD havası almaları…

Diğer üyeler de katılır mı bilinmez, ama AKP'li üyeler yolluklarını alırlar, ABD'ye Pensilvanya'ya giderler Fetullah'ı orada dinlerler!..

Bunca meşguliyet, bunca yoğunlukta güzel bir değişiklik de olur…
İşin tek sakat tarafı, orada günlerce Fetullah'ı dinleyip sonunda Fetullahçı olup orada kalmalarıdır!..

* * *

Þu ciddiyete bakınız…
Yenikapı Ruhu…
Nane Ruhu…
Tuz Ruhu…
AKP'lilerin yönetimindeki komisyon 15 Temmuz kanlı darbe girişimini araştıracak…
Fetullah'ı dinleyecekler…
Eğer bulurlarsa!..
“Darbeyi sen mi yaptırmaya kalkıştın?” diye soracaklar…
Eğer yakalarlarsa…

* * *

Ama bakarsınız, Fetullah komisyonu kırmaz Pensilvanya'dan kalkıp gelir bülbül gibi şakımaya başlar, geçmişteki bütün ilişkileri ortaya döner…
İşte o zaman yer yerinden oynar, iktidarı ne Yenikapı ruhu, ne nane ruhu, ne de tuz ruhu kurtarır!..

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Oct 2016 11:11    Sujet du message: Répondre en citant

Bu kadar basit !


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 14 Oct 2016 17:44    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Meçhullerle dolu bir darbenin üçüncü ayı

14 Ekim 2016

Sozcu - Emin Colasan

Sevgili okuyucularım, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yarın üç ay geçmiş olacak. Bu işin gerçek sorumluları henüz ortada yok.
Varsa bile biz bilmiyoruz!

Gerçek sorumlular deyince darbe girişimini kimin, kimlerin, hangi gücün örgütlediğini bilemiyoruz.

FETÖ mutlaka var da, diğerleri kim?

Bu konuda kafalarda yüzlerce soru var. Sanırım sizler de aynı soruları soruyorsunuz:

* * *

– O gün akşam saatlerinde MİT Müsteşarı Genelkurmay'da. Darbe olacağını biliyor muydu, hükümete haber vermiş miydi? Verdiyse niçin önlem alınmadı?

– Cumhurbaşkanı'na niçin bilgi verilmedi, Cumhurbaşkanı darbeyi niçin Marmaris'te iken eniştesinden haber aldı?

– MİT ve Genelkurmay dahil darbeyi bilip de hükümete haber vermeyenlerden niçin hesap sorulmuyor?

– Karargahta ele geçirilip elleri kelepçelendikten sonra hava üssüne götürülen Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve diğerleri niçin serbest bırakıldı?

– Cuma gecesi saat 21.30 dolaylarında, Boğaz Köprüsü'nde trafik tıkanmışken oraya üç beş tank ve 100 kadar asker gönderiyorsun. Bir süre sonra askerler yere yatırılıp ahali tarafından esir alınıyor, dayak yiyor. Ne biçim darbeci bunlar! Gecenin o saatinde darbe yapmaya soyunmak hangi sivri zekalının marifeti!

– Cumhurbaşkanı Marmaris'te tatilde. Darbeciler kaldığı oteli basıyor ama odasını bulamıyor. Cumhurbaşkanı uçağına binip İstanbul'a gidiyor. Niçin başkent Ankara değil de İstanbul?

– Jetler gecenin o saatinde boş olan Meclis binası ile Ankara'daki Emniyet birimleri binalarını hangi akla hizmet olsun diye bombalıyor?

– Her darbenin ilk koşulu medyayı ele geçirmektir. Darbeciler TRT hariç hiçbir televizyon kanalının yayınını kesemiyor. Böyle aptalca darbe Afrika'da bile olmaz.

– TRT'de Yurtta Sulh Konseyi'nin darbe bildirisi okunuyor, sonra TRT'ye gelen birkaç darbeci de teslim bayrağını çekiyor. Bu Konsey kimlerden oluşuyor?

– ABD'de yaşayan bir imamın Türkiye'de darbe yapıp hükümeti devirecek güce nasıl ulaştığı da başka ve çok önemli bir soru. Eğer bu güce sahipse, onun asker ve sivil adamlarını ve kadrolarını devlete kimler yerleştirmiş, devlet içinde ve özel sektörde palazlanmasına kimler göz yummuştu?

– Bu darbenin başı kim, kıçı kim?

– Bu darbe girişimini tezgahlayanlar arasında başka ülkeler ve onların istihbarat servisleri var mıydı?

Bu soruların yanıtı bugüne kadar verilmedi, verilemedi.

* * *

Yarın 15 Ekim… Darbe girişiminden bu yana üç ay geçti ama boşta kalan çok sorular var…

Ama asıl sorular bundan sonra ortaya çıkacak.

Þunu da hemen belirteyim:

Bu anlamsız, cahilce ve acemi işi darbe girişimi iyi ki başarılı olmadı.

Darbeciler her kimse, yeteneksiz, niteliksiz, beceriksiz ve korkak adamlarmış.

İyi ki başaramadılar çünkü başarsalardı Türkiye'de korkunç bir iç savaş çıkar ve kan gövdeyi götürürdü.

Darbecilerle onlara karşı olanların kıran kırana savaşında çok canlar yanar, ülkemiz harabeye dönerdi.

* * *

Sevgili okuyucularım, işin bu yönünü vurguladıktan sonra çok önemli olan bir başka boyutuna da bakalım.

Hükümet FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle asker, polis, öğretmen, üniversite hocası, öğrenci, ev kadını, hakim, savcı, memur, doktor, gazeteci, her kesimden on binlerce kişiyi açığa aldı, binlercesi tutuklandı.

İhraçlar, gözaltılar, tutuklamalar şimdi bile birbirini izliyor.

Hükümet ne yazık ki kurunun yanında, hiçbir suçu olmayan nice masumların da canını yakmayı olanca hızıyla sürdürüyor.

Gerekçe hep aynı:

“Sen FETÖ'cüsün.”

İçlerinde mutlaka FETÖ'cüler vardır da, darbeye karışanlar hariç çoğunun masum olduğuna inanıyorum.

Bu konuda her gün dışarıdan ve cezaevlerinden çok sayıda mektup alıyorum, mağdur edilenler ve yakınları yakınıyor, ağlaşıyor.
Haklarında delil yok, belge yok, hiçbir soruşturma yapılmamış.
Başvuracakları, hak arayacakları bir makam ve merci yok.

* * *

Ana gerekçe genelde iki ana başlıkta toplanıyor:

– Bank Asya'da hesabın olmuş.

Yasal bir banka. Neredeyse bütün kamu kurumlarının parası da AKP döneminde oraya yatırılmış. Açılış törenine Fetullah'la birlikte dünya liderimiz Recep Bey bile katılmış.

– Aktif-Sen'e (hükümetin desteklediği memur sendikasına) üye olmuşsun.
Herkesin canı yakılmış ama kimse hangi suçu işlediğini bilmiyor…Çünkü her şey gizli.

Bilinen bir tek şey var:

Bu on binlerce kişi darbeci falan değil.

Darbeye, teröre katkıları yok.

* * *

Bu süreçte insanlık dışı olaylar da yaşanıyor. Bir aylık bebeği ile cezaevine atılan kadınlar, emekliliğine birkaç ay kala görevine son verilen polisler, karı koca tutuklanan ve küçük çocukları şimdi başkalarının yanında perişan olan hakim ve savcılar…

AKP hükümeti bu yolla topluma bir gözdağı verip korkutmayı amaçladı…
Ama hukuk çiğnendi.

O insanlarla hayatın olağan akışı içerisinde karşılaşmış olsaydık, belki siyasi konularda tartışmaya girecek, hatta kavga edecektik!
Ne tuhaftır, şimdi onların haklarını savunmak bana düştü!..

Yine ne tuhaftır, uğradıkları haksızlıkları gündeme getireyim diye onlar da bana yazıyor!..

Bir gün böyle olacağını düşünemezdim.

Demek ki dünya bir acayip olmuş!


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Oct 2016 0:45    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Orhan Erinç

‘MİT’İ Karıştıran FETÖ’cü Aşkı’

20 Ekim 2016 Perşembe

Adalet ve Kalkınma Partisi, “Çözüm Süreci” diye başlattığı girişim döneminde terör örgütü PKK’ye gösterdiği hoşgörüyle oluşan “yardım ve yataklık” iddialarından MHP lideri Devlet Bahçeli sayesinde tereyağından kıl çeker gibi kurtulduğunu sanıyor.

Þimdi de sıra geldi Fethullah Gülen Cemaatine yaptığı “yardım ve yataklık” iddialarından kurtulmaya.

Bunu da gerici-dinci bir darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016’dan sonra aldığı anayasa dışı önlemlerle gerçekleştirmek istiyor.
Hukuk tanımazlığı da tırmandırarak, kendisini yargı erki yerine koyup FETÖ’nün miladını saptamaya kalkışıyor.

Ama kafalar karışık gibi. Tepedekiler 17-25 Aralık Darbesi (?) derken kimileri kendilerini daha da güvenceye almak için “15 Temmuz olsun” diyor.

Niye Cemaatin Milli Güvenlik Kurulu’nun 2004’teki kararına girmesi yok sayılıyor?

Ya da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın sorguya çağrıldığı 7 Þubat 2012 tarihi es geçiliyor.

Hem de zamanın Başbakanı Erdoğan “Asıl hedef bendim” demişken.
Anlaşılıyor ki AKP, hangi tarihi kendi çıkarına uygun görürse o tarih için yargıya da baskı oluşturacak.

***

Ama her geçen gün, AKP’nin Cemaatin devlet organlarında yapılanmasının önünü açışının yeni örnekleri ortaya çıkıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarından biri de 14 Ekim günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Ancak haberi, bir gazetede magazin haberi kapsamında ve özetle “MİT’i karıştıran FETÖ’cü Aşkı” başlığı ile çıktı. Ben de başlığımı oradan aldım.

Oysa karar, Cemaat yapılanmasının önünün açılmasının AKP tarafından nasıl kolaylaştırıldığının hatta desteklendiğinin somut örneklerinden biriydi.

***

Kısa öyküsü şu şekilde:
MİT uzmanlarından biri, âşık olduğu bir hanımla evlenmek istemiş ve durumu kurumuna 20 Temmuz 2001 tarihinde bildirerek izin isteğinde bulunmuştur.

MİT Müsteşarlığı yaptığı araştırma sonrasında, evlenmek istediği hanımın babasının “Fethullah Gülen grubuna mensup olduğundan evlenmesinin sakınca yaratabileceği” görüşüyle izin verilmediğini 8 Ekim 2001’de kendisine iletmiştir.

Damat adayı 30 Ekim’de evlenmekten vazgeçtiğini duyurmuş, 6 Ağustos 2002’de de yurtdışında sürekli bir göreve atanmıştır.

MİT’in daha sonraki belirlemelerine göre damat adayı yurtdışındayken 7 Nisan 2005’e kadar âşık olduğu hanımla yaşamış ve kendisini “Eşim” diye tanıtmıştır.

Bu nedenle de damat adayı açılan soruşturma sonunda 20 Temmuz 2005 tarihinde bir başka kuruma aktarılmıştır.

İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedilince de bireysel başvuru haklarından yararlanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi anayasanın 20’nci maddesinin ihlal edilmediği kararına ulaşmıştır.

***

Anayasa Mahkemesi’nin, Resmi Gazete’nin toplam 13 sayfasında yer alan kararından öğreniyoruz ki, “Fethullah Gülen grubu” devlet katında ve en azından MİT’e göre sakıncalıymış!

MİT sadece kendisinde çalışmak isteyenleri değil, çalışanlarının ilişki kurmak istedikleri kişileri de araştırır ve sakıncalı görürse izin vermezmiş.
Sonra ne olmuş da FETÖ’cüler bile MİT’e sızmayı başarmış. MİT’ten uzaklaştırılanFETÖ’cü sayısı da tartışmalı. Anadolu Ajansı “100” diyor, kimi gazeteler 150.

MİT Yasası’nda 2005 ve 2014 yıllarında yapılan değişiklikler bu sızmaları kolaylaştırdı mı? Onu da bilmiyoruz. Ama şu kesin ki FETÖ diye ortaya çıkan Cemaat 2001 öncesinde de sakıncalıymış.

MİT’in bildiğini, bağlı olduğu makam bilmez mi?



Yani FG'ni ne oldugu 2001 de biliniyor ama AKP / RTE amaçlarina ulasmak için FG ile ortaklik etmek, yollarda birlikte yurumekten çekinmiyor.

O zaman 15 Temmuz'un gerçek sorumlusu AKP / RTE'dir
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Oct 2016 0:56    Sujet du message: Répondre en citant

Kendileri "ne istedilerse verince" bir sey olmuyor, aldatilmis olmakla isin içinden çikiyor, ama binlerce kisi hiç yoktan yere hapsilere giriyor, girdigi ile kalmiyor, mallarina el konuluyor. Tam bir dikta rejimi.

Adam olduren katilin malina el konmaz, ama bunlar FETO'cu deyip istediklerinin malina el koyuyor. Savcilar, hakimler korkudan bile bile tutuklama karari veriyor...

Okuyun ibretlik.

Citation:


GARİBAN ÖÐRETMENİN MEKTUBU

Elime birkaç gün önce geçen öğretmen mektubunu, kimliğini gizleyerek ve hiçbir yorum yapmadan sizlere iletiyorum:

“Değerli abicim, 15 Temmuz darbe olayı mağduru bir öğretmen olarak size yazıyorum. İsmimin sizde kalacağına inanıyorum.

Anadolu'nun küçük bir kasabasında öğretmenlik yaparken darbeci olduğum gerekçesiyle tutuklandım.

Adına ByLock denilen ve telefonlara yüklendiğini yeni öğrendiğim programı bilmem. Zaten telefonum poliste. Eğer öyle bir durum varsa elbette ortaya çıkar ve ben suçumu (!) kabul etmek zorunda kalırım.

Bank Asya'da ömrüm boyunca bir kuruşluk hesabım olmadı. Þu anda sadece bir devlet bankasında 330 liralık hesabım vardı, ona da el koydular. Þimdi beş parasızım.

Ömrüm boyunca cemaatin okullarına, dershanelerine, hastanelerine, bankalarına, evlerine adım atmış ve içlerinden birini olsun tanımış değilim.
Sizi temin ederim ki bu darbeyi ben yapmadım ve yaptırmadım!.. Sıradan bir öğretmenim. Tabancam bile yok. Hangi çevremle, hangi gücümle darbeye karışabilirim?

* * *

Poliste ve savcılıkta sordular: Sen anayasal düzene karşı çıkıp hükümeti devirmeye teşebbüs etmişsin ve darbeye karışmışsın! ‘Ben anayasal düzeni yıkmak için ne yapabilirim ki, insaf edin. Benden darbeci olur mu' dedim. Onlar da güldü.

Neyle suçlandığımı sordum, söylemediler. Hakkımda imzasız ihbar mektubu varmış bu herif cemaatçi olabilir diye. İfadelerim çok kısa sürdü.
Polis savcıya gönderdi, savcı bey de delil olmadığını söyledi. Ancak ‘Þimdi ben tutuklama istemek zorundayım, kararı mahkeme verir' deyince kafama saksı düşmüş gibi oldum.

Mahkemeye çıktık, hakim bey tutuklama kararı verdi. Delil var mı, yok… O kadar şaşırmıştım ki hakim beye ‘Aman abi sen ne yaptın, bende darbe yapıp hükümeti devirecek kabiliyet ne arar' demişim. Baronun gönderdiği avukat dahil hep beraber gülüşmek zorunda kaldık. Hakim bey ‘Sen bu karara itiraz edersin, bırakırlar' dedi.

Emin abi şimdi sen bana söyle, derdimi kime anlatayım. İki ayı geçti, sıradan bir öğretmen olarak cezaevindeyim. Suçumu söylemiyorlar, her şey gizliymiş. Ailem de mahvoldu…”



http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/emin-colasan/camilere-bayrak-diyanetten-tik-yok-1457796/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Oct 2016 17:59    Sujet du message: Répondre en citant

3 Kasım 2002 de hersey belli, MGK'da birifingde :



“İrticai faaliyetler devletin laik yapısını tehdit eder boyuttadır. 1200 vakıf irticai faaliyette bulunuyor. 42 üniversitede irticai faaliyet var. Bu üniversitelerde bine yakın irticacı personel var. Bu irticai faaliyetler kapsamında, 480 özel okul, 2 bin 200 yurt ve pansiyon, 1100 Kuran kursu, 500 dersane, 1700 şirket ve finans kurumu, 34 holding, 245 radyo-televizyon kanalı var. 45 milyar dolarlık sermaye birikimleri var. 13 bin irticacı devlet memuru var. Bunlar en başta milli eğitim, sağlık, içişleri olmak üzere, bakanlıklarda görev yapıyor.”


Amma, FG ile birlikte yurumek islerine geliyor. Sonra da iktidari paylasma kavgasi çikinca FETÖ deyip için içinde siyrilmaya çalisiyorlar...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Oct 2016 1:02    Sujet du message: Répondre en citant

Ne istediler de vermedik denmesine ragmen FG bizim zamanimizda palazlanmadi diyebilenlerin iktidarinda binlerce kisi hapiste, yuakridaki ogretmen durumuna benzer bir baska olay daha :

Citation:

“Sevgili Emin Çölaşan, mağdurların sesini duyuran sayılı yazarlardan olduğunuz için çok sağolun. 18 Temmuz 2016 gününden beri Adana F Tipi Cezaevi'nde tutukluyum. Bana isnat edilen suç 15 Temmuz darbe gecesi F-16'lara havada yakıt ikmali yapmak.

İlk bakışta tutuklanmamda yanlış olan şey nedir diye düşünebilirsiniz ama kurulan kumpası öğrenmek isterseniz bu mektubumu lütfen okuyunuz.
İncirlik Hava Üssü'nde harbe hazır havada yakıt ikmal operatörü astsubay olarak görev yapmakta idim…

Uçuşa gitmediğimiz günlerde (uçağın) bir saat içerisinde kalkmaya hazır edileceği şekilde, lojmanda tabiri caizse hapis hayatı yaşarız.
15 Temmuz günü yine aynı şekilde lojmanda beklerken terörle mücadele harekatı kapsamında saat 21.02'de uçuşa çağrıldım. Apar topar filoya gittim. Üs komutanı general, uçak komutanı (tanker uçağı komutanı) pilota ‘Afyon üzerine gidiyorsunuz. Gelen uçaklara (F-16'lara) yakıt ikmali yapacaksınız' emrini verdi ve uçuşa çıktık.

Afyon üzerine yaklaştığımızda hava harekat merkezinden ‘Planlı görev yok, üsse dönün' şeklinde emir geldi.

Uçak komutanı emre riayet etti ve Adana üzerine geldik. Filo ile temasa geçtik ve durumu izah ettik. Yakıt azaltıp iniş yapacağımızı bildirdik.
Filodaki personel ise üs komutanı generalin emrini şöyle iletti: ‘İniş yapılmayacak, göreve devam edilecek.'

Uçuş ekibi olarak yerde neler olduğuna dair bir bilgimiz yoktu. Mecburen, askerlik gereği, sesini bildiğimiz ve tanıdığımız kişinin aktardığı bu emri yerine getirdik.

Zifiri karanlıkta, yerden 8 kilometre yükseklikte 700 kilometre hızla uçarken ve elinizde komutan emrinden başka bir şey yokken ne yapabilirsiniz?

Tanker uçağı hiçbir şekilde mühimmatı olmayan bir uçaktır.

Tek görevi (jetlere havada) yakıt ikmali yapmaktır.

Bizden yakıt alan F-16 uçağının pilotunu, ne kapsamda görev icra ettiğini, nereye harekat düzenlediğini, pilotun kim olduğunu, nereye operasyon yaptığını ve operasyonun amacını tanker uçağı olarak bizim bilme şansımız yoktur.

* * *

Sayın Çölaşan bu hainler emir komuta zincirini kullanarak çok sayıda vatansever askere ‘Vatanınız yanıyor yetişin' diyerek kumpas çekti. Sonuç ne oldu? Bu vatansever askerler saf dışı kaldı.

Bir uçucu personelin yetişme bedeli milyon dolarlarla ifade ediliyor. Hesabı size bırakıyorum. TSK'nın bu seçkin insanları (pilotlar ve mürettebat) saf dışı kalınca ordumuz kan kaybetti. Amaçları da bu değil miydi zaten.
Hava Kuvvetleri'nin lojistik bacağına kurulmuş olan bu kumpası es geçmeyin lütfen.

Verilen zararlar ve bu kumpas yanında, benim mahvolmuş hayatımdan söz etmiyorum bile. Vatan sağolsun. Þu anda anayasal suçtan yargılanıyorum. Benim fakir bir aileden çıktıktan sonra evlenip hayat düzenimi kurmaktan başka ne amacım olabilirdi?

Hain darbe girişiminde elinde tüfeği ile etrafa boş gözlerle bakan erlerden farkımızın olmadığını anlatabilmiş olmam dileği ile saygılarımı sunuyorum.”


http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/emin-colasan/29-ekimde-anitkabire-1468947
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Oct 2016 1:52    Sujet du message: Répondre en citant

FETÖ / PDY Darbe Komisyonunda dinlenen eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, 2011 yılındaki YAÞ toplantısından 2 gün önce neden görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Citation:

(...)

Büyük bir general, subay, astsubay kitlesi yok yere hapisteydi. Mahkeme görevini yapmıyordu. Savcı ve hakimlerin tutumları aleni olarak hukuka aykırıydı. Rastgele toplu tutuklamalarla, silahlı kuvvetlere bir mesaj veriliyordu. Kamuoyu nezdinde aşağılamak ve kadrolarımızı boşaltmak, kendi kadrolarına yer açmaktı. Biz asker olarak emir verdiğimizde askerimiz koşarak ölüme gidiyor. Biz onun hakkını korumak zorundayız, ölümüne korumak zorundayız. YAÞ kararlarında bunların hepsini bana attıracaklardı. Bu mümkün değildi. Yaptığım zaman bu suça ortak olacaktım

(...)

YAÞ kararıyla silahlı kuvvetlerden personel ayrılması sanki namaz kılan atılıyor, içki içmeyen atılıyor gibi propaganda yapılarak YAÞ’taki faaliyetlerimiz engellenmeye çalışıldı. Yetkili makamlar etkilendikleri için sanıyorum bu faaliyetlerimize şerh koyma ve bu şahısların silahlı kuvvetler dışına çıkarılmasını önlemeye başladılar.

(...)

Kendi görev sürem hakkında konuşabilirim. Þuradan çıkıp bakarsanız Harp okulunun bahçesinde bizim camimiz var. Harp okulu talebesi dahi gider namazını kılar gelir rahatça. Çoğunluk erkek burada. Herkes askerlik yapmıştır. Lütfen söyleyin, siz askerken orucunuza karışan oldu mu? İftarınız sahurunuz zamanında hazırlanmadı mı? Size askerler tarafından bu imkanlar sağlanmadı mı? Kimsenin diniyle ibadetiyle sorgulayıcı bilgimiz olmaz, kanaatimiz olmaz. Münferit bir iki olay gözden kaçmış olabilir ama bilgimiz dahilinde böyle bir şey olmaz.

(...)





Ifadenin tumunu okuyun, ibretlik...

http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/isik-kosaner-neden-istifa-ettigini-acikladi-2-1471134

.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Oct 2016 0:34    Sujet du message: Répondre en citant

Reis yenikapi ruhuna el fatiha okumus, organizatorlerin haberi yok !

Guya ne olup bitiyor diye ilgilenen benim de haberim yoktu, bu forumlarda da bulmadim, boyle bir "manif" duzenlenmis!!!

Neyse bir dost asagidaki resimleri gonderdi de haberim oldu.





Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2016 23:23    Sujet du message: Répondre en citant

Bunu koydugumu dusunmustum!


by Murad IDE
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Nov 2016 2:54    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Orhan Bursalı

cumhuriyet

‘Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna rabbim şahittir’


03 Kasım 2016 Perşembe

Üçüncü bir siyasi güç iktidarda olsaydı hem bugünkü iktidar hem de FETÖ yargılanırdı. İkincisi şüphesiz ki Türkiye Anayasası’nı ve Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmak suçundan... İlki de FETÖ örgütüne bu darbenin siyasi, idari, ekonomik ve her türlü sosyal yolunu açmaktan...

Durmadan yazmamız ve anımsatmamız gerekir, yok öyle yağma: FETÖ’nün (darbe öncesi Gülen Cemaati’nin) en büyük destekçisi, iktidar ortağı kimdi? İstanbul, Ankara ve neredeyse tüm belediyelerinize FETÖ sülük gibi yapışmamış mıydı, belediye ve Hazine’nin emanetine verilmiş, milletin malını mülkünü emmiyor muydu ve buna aracılık eden hükümetleriniz, bakanlarınız, devletiniz, yetkilileriniz, belediyeleriniz, valileriniz, kaymakamlarınız değil miydi?

Sistem, iktidar mensuplarına ve yandaşlarına peşkeş çekme politikasının bir gereği olarak, ortağa da yedirme içirme biçiminde işlemiyor muydu? Peşkeş çekilen malımız mülkümüzün miktarını bir bakan açıklıyordu: 15 milyar TL’lik mal mülk FETÖ’den geri alınmış. Düşünün artık!


Hiç bıkmadan anımsatmalıyız:

Yıl 2012 ve 2013. FETÖ ile iktidar kapışması en üst düzeyde sürüyor. 2012’nin 7 Þubat’ında FETÖ, Erdoğan ve iktidarına karşı elindeki yargıyı kullanmış, MİT Müsteşarı’nı tutuklamaya kalkışarak ortalığı darmadağın etmişti.

İktidarın mensupları FETÖ’nün bu saldırısını görmezlikten gelmiş ve mesela RTE’nin en yakınlarından Yalçın Akdoğan, “Cemaat ile çatışma yok, olmayacak... Bu sadece gönül birlikteliği değil, büyük Türkiye idealinde temerküz eden bir amaç ve hedef birlikteliğidir” demişti. (http://gazeteport.com/2016/akpninfetoriyasina- cok-carpici-bir-ornek-79528/)

2013 yılı ise bu ikili arasında dershaneler ve okullar savaşına sahne olmuştu. F. Gülen, aralık ayına giderken, daha büyük çatışmanın işaretlerini veriyordu. 17-25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu geliyordu.


‘Cemaatteki kardeşlerimiz...’

Cumhurbaşkanı, bu operasyona kısa bir süre kala 24 Kasım 2013 tarihinde de şöyle diyordu: “Þimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de vermedik... Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna rabbim şahittir.” Üzerine gelmekte olan büyük felaketi adeta hissederek ve durdurmak ve önlemek istercesine, “kardeşlerine” böyle sesleniyordu... Bunu “gelin anlaşalım” olarak da yorumlayabilirdiniz.

Bu konuşmadan 24 gün kadar sonra, 17 Aralık 2013’te ünlü yolsuzluk operasyonu patladı. Bakan çocukları, kutular, paralar, belediye başkanları artık ne varsa... İktidar şaşkındı, ve “bu beladan” nasıl kurtulacaklarını bilemiyorlardı.

18 Aralık’ta Fehmi Koru, Gül ve Erdoğan ile görüşerek “arabuluculuk” için Pensilvanya’ya uçtu. Koru’ya “Sana özel uçak verelim” bile demişlerdi. Koru “üzüntü” ve “rahatsızlıklarını” aktarmak işini üstlenmişti.

24 Aralık’ta F. Gülen’in –oyalama– mektubunu Ankara’ya ulaştıracak, ancak ertesi gün yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ikinci ayağı patlatılacaktı! Bu kez Erdoğan ve çocuklarını sahneye çıkartmıştı FETÖ.

İpler tam kopacak, ortaklık bitecek, “Cemaatteki kardeşler” “haşhaşiler” olacaktı.

Hepsini biliyorlardı

2010’dan beri devlete giriş sınavlarının FETÖ’cülerin elinde olduğunu, kendi adamlarına soruları dağıttıklarını ve devletin her kurumuna yerleştiklerini biliyorlardı... Balyoz ve Ergenekon davalarının düzmece olduklarını, FETÖ’cülere orduda Genelkurmay’a doğru yükselme yolunu açtıklarını da.

Ama “simbiyotik” (birbirinden yararlanma) ilişkileri içinde al gülüm-ver gülüm devlet ve kurumlarını paylaştılar.

FETÖ iktidarın yarısıydı. AKP içinde kök salıyor, milletvekilliklerini paylaşıyordu. F.G’nin bir oturmadığı doğrudan iktidar koltuğu kalmıştı. Kıyamet de, bu koltuğu isteyince koptu. Ama FETÖ bu işbirliği içinde yerini tutmuş, askeri darbe yapacak güce ulaşmıştı.

Þimdi Cumhuriyet gazetesini, hatta CHP’yi ve neredeyse herkesi FETÖ’cülükle suçlama utanmazlığı devrede. FETÖ’cülükten yargılanması gereken kimler acaba?
Bir FETÖ’cülükten yargılanan savcının, Cumhuriyet’e FETÖ’cülük davası açması, iktidarın muhteviyatına uygundur. Görev görevdir. Ama tutmaz bu dikiş. Bırakın arkadaşlarımızı...

Zaten amaç, fırsatçılıkla, medyanın son nefes borularını tıkamak ve ülkede fareli köyün kavalcısı masalı yaratmaktır.




Reis,
Þimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de vermedik... Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna rabbim şahittir
diyor, Basbakani FG bizim zamanimizda palazlanmadi diye yalan soyluyor.

Bunlar suçlu degil ama; Zaman'da çalisan adam, dersane ogretmeni, kurdelasini birlikte kestikleri Banka Asya'da hesabi olan fetocu damgasiyla hapse tikildigi yetmiyor bir de mallarina mulklerine el konuyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 11 Nov 2016 2:47    Sujet du message: Répondre en citant

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur'un 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce, 2 ve 24 Nisan'da kaleme aldığı iki yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cemaat yapılanmasının darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasını gündeme getirdiği ortaya çıktı. İki yazıda da darbe hazırlığına dikkat çekildiğini gündeme getiren Cumhuriyet yazarı Ahmet Þık, Fuat Uğur'un şu sözlerini hatırlattı:

“Her türlü kumpası, iğrençliği, ahlaksızlığı ve sahtekârlığı yapabilen bu adamların istihbaratın içinde olmaları büyük tehlike değil midir? Ya Bilgisayar yönetiminde etkili olmaları? Bizzat Dursun Çiçek’in ıslak imzalı belgesini bile üreten bu şebeke bir MÜDAHALE emrini emir komuta zinciri içerisinde tüm kuvvet komutanlıklarına ve alt birimlerine gönderse ne olur düşünebiliyor musunuz? O emrin manipülasyon olduğunu anlayana kadar iş işten geçmez mi?..”

devami
http://t24.com.tr/haber/ahmet-sik-turkiye-yazari-hukumetin-darbe-girisimini-onceden-bildigini-yazdi,370079


kaynak makale için :
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/591124.aspx
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Nov 2016 11:25    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Darbe günü 'kayıp saatlerin' esrarı

25.11.2016 Cuma

15 Temmuz darbe girişimi, daha önceden haber alınıp önlenebilir miydi tartışması giderek ilginç bir hal alıyor.

Önce 15 Temmuz gecesi, darbeciler tarafından vurulan ve hastanede önce öldü sanılan Kartaltepe Kışlası Komutanı Albay Davut Ala’nın, TBMM Komisyonu’nda verdiği ifadedeki şu bölümü okuyalım:



“15 Temmuz günü saat 17.04’te cep telefonlarına ‘15–16–17 Temmuz günleri Ayasofya, Taksim, Sultanahmet, Metro, Marmaray, vapur seferleri, Sancaktepe, Fatih, Kartal’da eylem ikazı diye bir mesaj geldi. Normalde eylem ikazı belirli bir bölge için olur. 3 gün boyunca İstanbul’un her yerinde eylem ikazı. Bir hazırlık süreci olduğu buradan belli.”



Þimdi Albay Davut Ala’nın ifadesinde yer alan şu bölümü de okuyalım:



“Zeytinburnu’ndaki lojmana giderken, GATA’dan refakatçi Yusuf Astsubay aradı, darbeyi haber verdi. Biz inanamıyoruz. O arkadaşı GATA’da psikiyatriye göndermiştik. Psikiyatriye gitti, kafayı yedi dedik.”



Ancak Albay Ala belli ki “Kafayı yedi” dediği astsubayın uyarısından da etkilenmiş.



Daha sonra evden çıkıp kışlasına gittiğini ve silah kuşanarak Top Kule Kışlası’na gittiğini anlatıyor. Sabaha karşı 04.00 sularındaki çatışmada da vurulmuş.



Þimdi geriye dönelim, olaylar dizisini kısaca hatırlayalım:



14.45: Binbaşı H.A., MİT’e gelerek darbe hazırlığını haber veriyor.



16.00: Bu bilgi MİT Müsteşarı’na aktarılıyor.



16.21: MİT Müsteşarı, bu bilgiyi telefonla Genelkurmay 2. Başkanı’na iletiyor.



16.30: Müsteşar, bilgiyi Genelkurmay’a aktarırken ikinci sorgu başlamış durumda. O sırada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, kendisine aktarılan bilgi için Müsteşar Hakan Fidan’ı telefonla arıyor.



17.30: Binbaşı H.A.’yı sorgulayan Müsteşar Yardımcısı, Genelkurmay’a giderek bilgiyi aktarıyor.



18.00: MİT Müsteşarı, Genelkurmay’a gelerek Başkan ile konuyu konuşuyor.



18.30: Genelkurmay, darbeyi önlemek amacıyla bazı emirler veriyor: Uçaklar kalkmayacak, tanklar kışlalardan çıkmayacak vs. Sonra da kimi komutan düğüne gidiyor, kimisi evine.



Ve Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürü’nü arayıp sohbet ediyor ama darbe girişimi istihbaratını paylaşmıyor.



Albay Davut Ala’nın telefonuna gelen mesajın saati 17.04.



Yani o saatte MİT de, Genelkurmay da darbe girişiminden artık haberdar durumda ve Albay Ala’ya gelen telefon bu bilginin doğruluğunu teyit eder mahiyette.



Bu mesaj sadece Albay Ala’ya mı gönderilmişti? Yoksa o düzeydeki diğer komutanlara da, darbeci olsun olmasınlar gönderilmiş miydi?



Bunu bilmiyoruz, çünkü TBMM Komisyonu’nda bu sorulmamış.



Bu durum sadece bana mı tuhaf geliyor?


http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/mehmet-y-yilmaz_148/darbe-gunu-kayip-saatlerin-esrari_40287745
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Nov 2016 10:59    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Orhan Bursalı

Darbe girişiminin karanlık sayfası



28 Kasım 2016 Pazartesi

O gece ne oldu.. Bunu az çok biliyoruz. FETÖ çetesi darbe girişiminde bulundu. Hepimizin bildiği başka bir şey daha var: MİT, darbe gününü-saatini en azından o gün, yani 15 Temmuz günü haber aldı. En azından o gün diyorum. Bunu bize sunulan haberlerden, yazılardan biliyoruz. Böyle önemli bir girişim üzerinde, iktidar cephesinin elinde çok çok daha farklı bilgiler olduğunu, biz iktidar cenahının bize sunduğu kısıtlı bilgi ile olay hakkında senaryolar çizdiğimizi unutmayalım. Bu bakımdan, MİT ve iktidarın “darbe olacak” bilgisine daha önce sahip olabileceğini kabul etmemiz gerekir. Fakat “bir gün önce” bilgileri var mıydı bilmiyoruz. İktidarın FETÖ çetesinin darbe girişiminde bulunabileceğini, darbenin çapı boyutu vb. hakkında o kadar bilgi sahibi olamayabileceğini de düşünmeliyiz. Kronolojilere göre, bir binbaşı 14.45’te MİT’e geliyor ve darbeyi haber veriyor. 16.00’da MİT Müsteşarı bilgilendiriliyor; o da hemen Genelkurmay 2. Başkanı’na bilgi aktarıyor. Yarım saat sonra Hulusi Akar bilgi sahibi oluyor. Bu arada “muhbir” binbaşının sorgusu sürüyor. 18.00’de MİT Müsteşarı, Hulusi Akar’a gidiyor. Söylentiye göre, Hakan Fidan Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürünü arıyor ama bilgi iletmiyor. Akar, hava kuvvetlerine bazı talimatlar veriyor.. Neyse buraya kadar, bildiğiniz şeylerle kafa ütüledim, özür dilerim.


İnanılmayacak iddia

Bize inandırılmak istenenlere gelelim: Cumhurbaşkanı’na bilgi aktarılmadı! Hatta Başbakan’a da! Buna inanacak salak varsa ne diyeyim. Bir darbe girişimi tezgâhta, MİTGenelkurmay Başkanı toplanıyor, en az 2 saat konuşuyorlar. Ama Cumhurbaşkanı’na haber verilmiyor. Kime? Darbenin hedef aldığı 1 No’lu kişiye! Bu olasılık 1000 kez 0’dır. Burada sorulacak soru şudur: Fidan ve Akar, Cumhurbaşkanı ile neler konuştular? Kaç saat haberleştiler ve hangi önlemleri kararlaştırdılar? Bizi anlatılmayan “karanlık saatler” veya darbe kronolojisinde gizlenen sayfalar burasıdır.


'Başlarını kaldırdıkları anda ezilecekler..'

Tabii bir de darbenin kaç gün önceden bilindiği de bir sorudur. Çünkü darbecilerin haberleşme uygulaması ByLock, darbeden çok önce epey çözülmüştü ve “40 bin üyenin isimleri, yerleri, telefon numaralarına varıncaya kadar” tasnif edilmişti. MİT ve siyasi iktidar yapılanmadan haberli. Bilgiler Cumhurbaşkanı’na aktarılıyordu, taa mayıs ayında! Darbeye kalkışabilecekleri de, çok daha önce; mesela Fuat Uğur’un iki makalesinden de biliniyordu. Devlet, “Başlarını kaldırdıkları anda ezilecekler..” diyordu. Fuat Uğur’un devletten aldığı duyumların tıpkısının aynısı gerçekleşti. Başlarını kaldırmaları bekleniyordu ve ezildiler. Burada, “kontrol altında darbe girişimi” yüzde 99 gerçek durum olarak ortaya çıkıyor. 15 Temmuz günü harekete geçecekleri haber alınınca, MİT-Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığı (belki de Başbakan) o bilmediğimiz karanlık saatlerde, durumu gözden geçirmiş olmalılar. Birinci Ordu diğer ordular, kolordular vb. Hiyerarşi büyük ölçüde korunuyordu.


‘Çıksınlar ortaya toplayalım'

Ordu içinde hiyerarşi korunuyorsa, bir darbenin başarıya ulaşma olasılığı sıfıra yakındır ülkemizde. Bunu sonra yazacağım. O karanlık saatlerde “ortaya çıksınlar, toplayalım hepsini ve ezelim” kararının alınmış olması büyük olasılıktır. Bu karar ne kadar riskliydi? Riski azdı ve bu nedenle üstlenilebilir bir risk olarak görülmüş olabilir. Bu girişim bastırıldığında ise risk, getireceği siyasi kazançlarla karşılaştırılamazdı bile. Þüphesiz, darbe girişiminin başından sona denetimli olduğunu söylemiyoruz. Hele hele darbe tamamen tezgâhtı gibi komplo teorilerine sığınmanın da olayı aydınlatmaktan çok, kararttığını bilmeliyiz. Meclis’te kurulan Darbe Soruşturma Komisyonu’nun gidişatına bakıyorum da, CHP milletvekili ve komisyon üyesi Aytun Çıray’a çok hak veriyorum. Komisyon, darbenin bütün boyutlarıyla ortaya çıkmasını önlemek için çalışıyor. Yani karanlık sayfaları gizli tutuyor. Fidan ve Akar’ı komisyon şefi çağırmıyor. Darbecilerin ifade vermesini istemiyor. Aytun Bey çok haklı bir istekte bulundu: Fidan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın o gece yaptıkları telefon görüşmelerinin dökümlerinin ve içeriklerinin istenmesi.. Çıray da yani, en saklı tuttukları bilgileri istiyor!




http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/637304/Darbe_girisiminin_karanlik_sayfasi.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Nov 2016 15:11    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


KONTROLLÜ DARBE GİRİÞİMİ

Tek başına AKP İktidarı 14’üncü yılını tamamlayıp, 15 yaşına girdi!
Bu sürede FETÖ, en çok Adalet Bakanlığında örgütlendi. Aynı zamanda HSYK Başkanlığı ve HSYK Başkan Vekilliği görevlerini yapan Adalet Bakanlarından ve Müsteşarlarından yargılanan, tutuklanan bir kişi bile yok!
Var mı? Vallahi de billahi de yok!

Kim bunlar?
Bakanlar; Cemil Çiçek (5 yıl), Mehmet Ali Þahin (2 yıl), Sadullah Ergin (4 yıl), Bekir Bozdağ (3 yıl)
Müsteşarlar; Kenan İpek-Fahri Kasırga- Ahmet Kahraman

Bu 7 (YEDİ) kişi, 2002 yılından bu yana Adalet Bakanlığının tüm birimlerindeki özellikle HSYK (Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu) ve Yüksek Yargıdaki yapılanmalardan, atamalardan, usulsüzlüklerden hem teker-teker hem de müteselsilen sorumludurlar.

Bugünden 1 yıl kadar önce, cep televizyonlu gazeteci Hande Fırat Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ’a ayrı-ayrı soruyor;
“Sayın Bakan, kamuoyunda yaygın olarak bir kanaat var! Cemaatin özellikle Yüksek Yargıyı ele geçirdiği, kararların Cemaatin isteğine göre verildiği söyleniyor! Siz ne diyorsunuz?”
Ergin ve Bozdağ, yaklaşık olarak aynı şekilde yanıt veriyorlar;
“Yok efendim, hiç öyle şey olur mu? Külliyen yalan. Biz, işe almada ve atamalarda liyakat esasına göre hareket ederiz!”

1 hafta önce, HSYK eski Başkanvekili Ahmet Hamsici’nin ifadesi yayınlandı. Yüksek Yargıç olan Hamsici şunları söylüyordu;
“Ben, Fethullah Gülen Cemaati mensupları sayesinde altın bir nesil yetişeceğini düşünmüştüm. Ama 53 yaşına girdikten sonra, altın nesil değil, katil nesil yetiştirdiklerini gördüm. Pişmanım, beni de kandırmışlar!”

2011 yılı Danıştay ve Yargıtay seçimlerini anlatan Hamsici;
“Seçim Sonucu Cemaatin daha önce belirlediği 108 adaydan 107’si Yargıtay üyesi seçildi. Danıştay’da ise adayların tamamı seçildi. Bakan Sadullah Ergin ve Müsteşar Ahmet Karaman’ın talimatıyla Genel Sekreter Mehmet Kaya’nın evinde Cemaat elemanları ile beraber adayları belirledik!”

Vicdan ve akıl sahibi herkes şu soruya cevap vermelidir;
FETÖ’nün, Adalet Bakanlığı-HSYK ve Yüksek Yargısındaki örgütlenmesinden, Bakanlık Müsteşarlarının- Adalet Bakanlarının- dönemin Başbakan’ının haberleri ve izinleri olmaması mümkün müdür?

O zaman, sorumlu bu kişiler yargılanmadan, tutuklanan- işinden atılan
100 binden fazla kişi için verilen kararları hangi hukuk ahlakı, hangi sağlıklı beyin, hangi dürüst vicdan kabul edebilir ki?

Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılan FETÖ-AKP organize suç anlaşmasını
Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Emniyet Teşkilatında ve MİT’te yapılmadığını kim iddia edebilir?

Uzun yıllar Türk Devleti adına yurtiçi ve yurtdışında görev yapmış bir istihbaratçı dostum ziyaretime geldi. İlerde, belgeleriyle kitap haline getireceği çalışmasından bahsetti. Onun 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili düşüncelerini sordum. Özetle şunları anlattı;
“İstihbarat dünyasında bu olayın adı “Kontrollü Darbe Girişimidir.” Büyük çaptaki uyuşturucu operasyonlarında, terör örgütlerinin çökertilmesinde benzeri olaylar yaratılır ve sonuç alınır.
Kitabımda belgeleriyle yazacağım gibi 15 Temmuz, bizzat devleti yönetenlerin kontrollü olarak götürdükleri, kamuoyuna “Darbe Yapıyorlar” görüntüsü verilen, gerçekte ise hem kışkırtılıp darbeye kalkıştırılanların hem de yönetime karşı olanların tamamının temizlenmesini sağlayan bir operasyondur.”

Abartmıyor musun, 241 kişi ölmedi mi, diye sordum?
O da bana şunları sordu;
-AKP, Cumhuriyet’in değerlerine karşı olduğunu açıkça söyleyen parti değil mi?
-FETÖ ile, menzilimiz, yolumuz (İslam Devleti) aynıdır, demediler mi?
-Darbe girişiminin hemen ertesinde on binlerce insan ya tutuklandı ya da işten atıldı. Bu kişilerin sadece isimlerini ve ifadelerini yazmak için aylar gerekir.
Bu durum listelerin yönetimin elinde önceden hazır olduğunun kanıtı değil mi?
-FETÖ’nün ayak takımının temizlendi, tepe noktalara ve örgütün siyasi ayaklarına dokunuldu mu?

Tekrardan, kardeşim insanlar öldü, değer mi diye sordum!
Güldü ve şunları söyledi;
“Hedefiniz rejim değişikliği, özellikle dine dayalı bir diktatörlük kurmaksa,
200-300 insan ölmüş, kimin umurunda? Humeyni hareketinin, yönetimi ele geçirirken, rakiplerini yok ederken neler yaptığını, nasıl çakma darbeler yarattığını iyice araştırın, gerçeği göreceksiniz!
Son olarak şunu söyleyeyim, MİT bu konuda çok etkin rol oynadı!”

Dostumu yurtdışına yolcu ettim ve çok iyi bildiğim bir kuralı bir daha hatırladım;
Siyasette iki kişinin bildiği sır değildir ve hiçbir şey gizli kalmaz…

Halkın Filozofu Bergamus’a 15 Temmuz’u sordum! Sen ne diyorsun, diye?
“Darbe haberi enişteden, darbeciler listesi yengeden, kahramanlar yeğenlerden! Böyle darbe mi olur a üstad?

Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Kasım 2016
Rifat Serdaroğlu



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5, 6  Suivante
Page 5 sur 6

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.