285 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 285
Membre(s) : 0
Total :285

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 21h34:40
murat_erpuyan : 21h37:04
SelimIII : 1 jour, 11h01:36
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Türkiye'de ordunun yeri
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Türkiye'de ordunun yeri
Aller à la page Précédente  1, 2, 3
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Sep 2016 23:38    Sujet du message: Répondre en citant

Necdet Pasa gitti, Akar Pasa geldi... Ordu da bitti... GATA denilen askeri hastahanesi bile Abdulhamid hastahanesi oldu da giki bile çikmadi dugunlerde esir dusen pasalarin...

Ve Bekir Coskun da tasi gedigine koymus...

Citation:


Paşa kaysın kaydıraktan…
25 Eylül 2016


Çünkü bizim çocuklarımız Anıtkabir'e gittiklerinde gözlerinde boncuk boncuk yaşlar olur…

O an sadece annelerinin, babalarının ya da arkadaşlarının elini tutmak isterler…

İçlerinde kıyametler kopar, hissettikleri minnet, güven, sevgi, umut duygularını anlatmak isterler, anlatamazlar…

Dudakları titrer…

Gözleri kaydırak maydırak görmez…

*

İzin verdiğine göre, o kaydıraktan Akar Paşa kaysın…

Cumhuriyetimizi yıkanların, Atatürk'ü silenlerin düğünlerinde mutlu olduğuna, ruhani söylemlerinde ağladığına göre, Atatürk'ün mezarında ağlayacak değil…

*

Kaydırak eğlenceli bir şey…

Oturunca ayaklarını havaya kaldırıyorsun, ayaklar kafadan yukarıda olacak…

Oturur oturmaz “Uvvv…” diye ses kendiliğinden çıkıyor ağzından, bu biraz korku, biraz heyecan, ama en çok etrafa “Kahramana bakın” sesidir…
Başlıyorsun dönmeye…

Döne döne iniyorsun…

Hiçbir şey yapmadan gidiyorsun nasılsa…

Çuval koysan kayar…

*

Öyle kıpırdamadan “Uvvv” diye uçuyorsun…

Kafanı kıçını oynatmayacaksın… Kıpırdarsan kafa altta, gövde sistemin dışında, tepetaklak çıkarsın borudan…

Biliyorsun:
“Dereyi geçerken at değiştirilmez…”

Tadını çıkaracaksın…

En keyifli yanıdır:

Uçtuğunu sanıyorsun…

Ama aşağı iniyorsun…

*

Atatürk büstünün yanına umumi tuvalet yaptılar… Tam 300 yerden adını sildiler… Okul duvarlarından resmini indirdiler… Çiftliğini yıktılar… Köşkünü yerle bir ettiler… “Ayyaş” dediler… Her Allah'ın gecesi televizyonlara çıkıp yapmadıkları hakareti bırakmadılar…

Cumhuriyetini yıkmaya devam ediyorlar…

Onun eseri yıkılırken seyrettiler…

*

Anıtkabir'e kaydırak koymak -huylarıdır- bir test…
Sesini çıkarmazsan, Emin Çölaşan'ın dediği gibi restoran, yanına dönerci açarlar…

*

Boncuk boncuk gözyaşları ile Ata'sına giden bebeklerim…

İlk kez bir kaydırağı istemediler…

Eminim…

*

Ya onu oradan kaldıracaklardı…

Ya da ilk fırsatta biz kaldıracaktık…



Dernière édition par cengiz-han le 20 Déc 2018 2:00; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Nov 2016 0:15    Sujet du message: Répondre en citant

Yukarida eski genelkurmay baskani Özel pasa ile ilgili yazilar var, ben de yazdim. Simdi bu adam çikmis :

"Kaçmak ne demek. Niye kaçayım. Kaçacak olsam 2011'de kaçardım. Ben elini taşın altına koymuş biriyim. O dönem gidenler gibi yapmadım, görevi üstlendim ve elimi taşın altına koydum. Ben yasaya, usule uygun bir dilekçe verdim, konuyu nerelere getirdiler"
http://www.hurriyet.com.tr/isik-kosanerden-necdet-ozele-cevap-40266431?utm_source=email&utm_medium=newsletter&utm_channel=Mail&utm_content=manset_baslik



demis, ve boylece yapilan haksizliklar karsisinda gorevlerini yerine getiremedikleri için istifa eden 4 pasayi kaçmakla suçlamis.

Eee simdi sormazlar, sen kaldin, elini tasin altina koydun da ne oldu? Senin subaylarini, pasalarini tek tek hapse koydular, garnizonun içindeki direkten Turk bayragini indirdiler, askerlerin Afyon'da patlamada olmusken sen sirita sirita validen hediyeler alirken fotograflar çektirdin... Buna 'elimi tasin altina sokmak" mi diyorsun sen?

Gelen pasa da ayni kumastan, orduyu darmadagin ettiler adam tinmiyor, koltugunda oturuyor. Sadece GATA'ni Abdulhamid olmasi katlanilmaz bir zuldur ama adam katlaniyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 19 Nov 2016 3:00    Sujet du message: Répondre en citant

Ordu filan kalmadi bu iktidar sayesinde... Zorunluluk olsa savas uçaklari kullanan pilotlarin yarisi yok, ordudan atildilar...

CHP gunumuz Genelkurmay baskanina hakli bir çikis yapmis.

Citation:


CHP'den Hulusi Akar'a: Gücü 93 yaşındaki Rahşan Hanım'a yetiyor
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, KKTC'nin kuruluş yıldönümünde Rahşan Ecevit'e saygısızlık yapılmasına tepki gösterdi.



videosu da var, bakabilirsiniz

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/632156/CHP_den_Hulusi_Akar_a__Gucu_93_yasindaki_Rahsan_Hanim_a_yetiyor.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Mar 2017 0:43    Sujet du message: Répondre en citant

Artik T.C. ordusu da Canakkale'yi anmada Ataturk'un ismini anmaktan korkar olmus.

http://odatv.com/tskdan-ataturksuz-canakkale-afisi-1803171200.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Aoû 2018 1:38    Sujet du message: Répondre en citant



https://eksiup.com/4aba3d5a223

&


https://odatv.com/hulusi-akar-hakkinda-carpici-sozler-02051810.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Déc 2018 2:04    Sujet du message: Répondre en citant

Ve emrindeki ordunun baskaldirmasindan haberi olamayip, esir dusen ama bundan gocunmadan gorevine devam eden ve de simdi de savunma bakanligi titrini alan kisiye çok sert bir yazidan onemli bor bolum.

Citation:

16 yılını bitirip 17’sine girdiğimiz AKP iktidarı döneminde; Fetullah Gülen gibi kanlı bir terör örgütünün palazlanmasına, devletin her bir kurumuna sızmasına olanak sağlayan, adına paralar basan, olimpiyatlar düzenleyen, sonra da “aldatıldık” diye işin içinden çıkan, binlerce Türk askerinin hapislerde haksız yere esir edildiği dönemde, hapiste ya da hemen sonrasında hayatlarını kaybeden kumpas mağdurlarına savcılık yapan, yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına sebep 15 Temmuz’un gelişine kulaklarını tıkayan, sonrasında da bu olayın kaymağını yiyen, ilk iş olarak askeri okulları ve hastaneleri kapatan, sonrasında yeni cemaatlere TSK içinde yol açan, üç güne subay yetiştiren sisteme onay veren hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Hani andımızı yasaklayan, tabelalardan T.C.’yi kaldıran, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan, Türk askeri kendi ayağıyla geldiği mahkemede kaçma şüphesiyle tutuklanırken, dağdan inen teröristi kucaklayan, milletin a.sına koyanlara yol açan, askeri arazileri yandaşlarına peşkeş çeken, milleti benden ve benden olmayan diye ikiye bölüp, benden olmayanları her gün tehdit eden bir hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Sayın Akar. Sen Sayın Özgür Özel’in, ebedi başkomutanımız Atatürk’ün partisinde nasıl grup başkanvekili olduğunu sorgulayacağına; sen önce emrindeki emir subayı tarafından boynuna kement takıldıktan sonra nasıl Genelkurmay Başkanlığı yapmaya devam edebildiğini ve Atatürk’ün ordusunda 49 yıl hizmet ettikten sonra, Atatürk’ün adını silmeye yemin etmiş bir partide nasıl Milli Savunma Bakanlığı görevini kabul ettiğini sorgula bence.


yazinin tumu için

https://odatv.com/bu-devrin-gercek-efsane-komutani-sensin-hulusi-akar-18121845.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Déc 2018 1:04    Sujet du message: Répondre en citant

yukaridaki yazimin devami niteliginde...

Citation:

“Birinde IÞİD silah dayamış, diğerinde darbeciler, ama akıbetleri bambaşka” demekle yetinip, Astsubay Örs'ün Avukatı Erkan Akkuş'un, TSK'dan atılma davasındaki dilekçesinden şu cümleyle bitirelim:

“Basına bansıyan bu olay sebebiyle müvekkilimiz hakkında işlem tesis edenlerin, basına daha vahim şekilde yansıyan buna benzer olayların sujesi olmasındaki paradoksu sayın heyetinizin takdirlerine bırakıyorum.”



ibretlik okuyun...

https://odatv.com/hulusi-akari-zor-durumda-birakacak-imza-26121809.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 03 Aoû 2019 0:41    Sujet du message: Répondre en citant

Agustos 2019 YAS kararlari tasviye olarak yorumlaniyorlar ki, emekli edilenler ozellikle 15 Temmuz kalkismasinda FETO'ya karsi olan ve Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda hapishaneden alinip goreve getirilenler var.


Ilgileniyorsaniz bir bakin :
https://www.youtube.com/watch?v=I1gRACaAxCw




<
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Aoû 2019 1:01    Sujet du message: Répondre en citant

Bir yalaka demisti ya "Erdogan'in arkasinda esek gibi duracaklar". Esek gibi durmayacagi dusunulenler gonderilmis herhalde. Yukarida "Pankus" "extrémiste" algilayanlar olabilir ama Oda TV'de çika yazida da ayni seyleri okumak mumkun.

https://odatv.com/15-temmuzun-en-kritik-isimleri-gitti...-01081949.html

Velhasil Devletin temel taslari ile oynamaya devam ediliyor. Bu arada Savunma Bakaninin da 15 Temmuz kalkismasinda esir edilen eski Genelkurmay baskani oldugunu unutmayalim.


Sonumuz hayirola derler ya...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Aoû 2019 0:28    Sujet du message: Répondre en citant

Turklerin tarihinde ordunun onemi ve rolu baska ulkelerle kiyaslanmayacak kadar onemlidir.

Erdogan iktidari 2002 den beri herhalde "parantezi" kapatmak gayreti ile devletin temel taslari ile oynuyor.

AKP iktidarinda Turk askerinin basina çuval geçirildi; dunyada bir buyuk savasta bile olmayacak oldu, yuzlerce general hapse tikildi, hatta Genelkurmay baskani hapse atildi, hapse atilanlarin yerine getirdikleri adamlar askeri darbe duzenlemeye kalktilar, bu darbeyi ongoremeyen, komutanlari hapse atilirken kendisi genel kurmay baskani olan ama darbe girisiminde esir dusen kisi istifa etmedigi gibi savunma bakani yapildi...

Ve son kararlara dayanamyana, ordunun gelenek ve goreneklerini yerle bir eden kararlara karsi çikan general istifa etmeye basladilar...


Genelkurmay kapatılacak mı
Müyesser Yıldız yazdı...

okuyun isterseniz :
https://odatv.com/genelkurmay-kapatilacak-mi-26081931.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2020 13:44    Sujet du message: Répondre en citant

RTE için TC'yi bitirmek uzerinde deyince kizanlar oluyor. Günümüzde de ordu bir ulkenin temel direklerindendir. RTE Turk Ordusunu darmadagan eden biri olarak da tarihe geçecektir...

Ordunun "kozmik odasi"na nasil girildigi, fetocularin bilgileri nasil ABD'ye aktardigini biliyorduk. Olayin bas kahramanlarindan, B. Arinç denilen kisiye suikatle suçlanarak kozmik odaya ulasan kisi anlatiyor :

'Kozmik Albay' konuştu

3 gun surecek bir dizi soylesi :

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kozmik-albay-konustu-1787527


Ibretlik!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 14 Nov 2020 0:34    Sujet du message: Répondre en citant

Yukariya dogru birkaç katki giderseniz Atilla Kiyat adli kisinin su an Savunma Bakani koltugunda oturan kisinin ozelliklerini okursunuz. Ordunun basindayken kendi subaylari tarafindan rehin alinip, basinda oldugu ordunun bir kisminin 15 Temmuz da yaptigi kalkismaya maruz kalan kisinin, benim babamdan bildigim ordunun geleneklerine bakarak, nasil Savunma Bakanligini kabul ettigi anlamak zor. Anlasilan benim bildigim ordu gelenekleri ve etik kavramlari bu kisi tarafindan bilinmiyor ya da kaale alinmiyor.

Simdi de tutmus Yilmaz Özdil'i 5 ay hapse mahkum ettirmis hakkinda dava açarak. Kisiligini bir kez daha gozler onune sermis. Tabii Özdil gibi kalemi keskin bir gazeteci de tasi gedigine koymakta çekinmemis.

Evet, RTE iktidarinin en buyuk basarilardan biri de, dunyada hiç bir savasta gorulmedigi kadar subayi saf disi birakmasidir. Tabii bu subaylar hakkindaki kumpaslar nihayet çoktugu zaman da orduyu çokertenlerin yuzleri kizarmamistir.

Citation:

Meslek hayatımın en büyük onurunu ilk kez açıklıyorum

Yılmaz Özdil, Sözcü - 13 Kasım 2020



Kumpas sürecinin en vahşi dönemiydi.

O zamanlar Aydın Doğan'ın Hürriyet gazetesinde yazıyordum.

2012 yılıydı, yine böyle güneşli bir Kasım günüydü.

Maltepe askeri cezaevine gittim.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Mamak, Sincan, Şirinyer'i temsilen, Maltepe'de gördüklerimi, dinlediklerimi kaleme almaya başladım.



Asrın ihanetine uğrayan, kendi hükümeti tarafından esir alınan kahraman subaylarımızın sesi olmaya gayret ediyordum.



Maltepe askeri cezaevinin avlusunda, sisler içindeki Büyükada'nın karşısında, oturmuş yazarım bu şiiri…
Eylül başlarında bir cumartesi sabahı, lodos titretiyor ağaçları, yağmur geceden yıkamış çiçekleri
gökyüzü mavi, bulutlar beyaz, ardından baharın geçti koca bir yaz, hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri
avlunun dört bir yanı dikenli teller, tellerin gerisinde nöbetçiler bekler, kapanır uykusuzluktan gözleri
on gündür çocuk sesi duymadım, özledim “baba” deyişini kızımın, özledim beni görünceki sevincini
hayatım benim, kırk yıllık hayatım, seni başarabildiğimce dürüst yaşadım, içim burada da pırıl pırıl şimdi
geçer, güzelim, bu günler de geçer, sökülüp atılır dikenli teller, koparır halk bir gün zincirlerini.



Bu mısralar, varlığıyla onur duyduğumuz Ataol Behramoğlu'na aitti.

Çünkü…

12 Eylül darbecileri, büyük ozan'ı Maltepe askeri cezaevine tıkmıştı.

Hayata küseceğine, hayatı yeşertmiş, cezaevinin bahçesine ayva fidanı dikmişti.




12 Eylül'den yıllar yıllar sonra asrın iftirasına uğrayarak Maltepe askeri cezaevi'ne tıkılan subay arkadaşlarım, işte bu ayva ağacının kuytusunda oturuyorlardı. Çocuklarına, eşlerine, sevdiklerine, o ağacın altından mektup yazıyorlardı.



Ben de oturdum…

Aylarca “o ağacın altı”ndan Balyoz kumpasını yazdım.



Ortak özellikleri, hepsi kurmay albaydı, hepsi sınıfının birincisiydi, hepsi generallik/amirallik bekliyordu, topluca içeri tıkmışlardı!

Fırkateyn komutanları vardı aralarında, kimisi Aden Körfezi'nden gelmişti tutuklanmak için, kimisi Hint Okyanusu'ndan, sınırötesi harekatlara katılmış pilotlar vardı, denizaltı komutanları vardı, SAT komutanları, bordo bereliler vardı, ataşeler vardı,

16'şar sene hapis yemişlerdi.

Ben hayatımda bu kadar onurlu, bu kadar çelik iradeli adamları birarada hiç görmemiştim. Canları elbette çok sıkkındı ama, o zor zamanda ailelerinin, eşlerinin, çocuklarının moralini sağlam tutabilmek için gülümsemeye devam ediyorlardı.



Hani “sessiz çığlık” deniyordu ya…

Ben o avaz avaz sessizliklerin şahidiyim.




Annesini kaybeden oldu, babasını kaybeden oldu, oğullarıyla bir ömür boyu övündüler, hayatlarının son deminde kahırdan gittiler, eşi üzüntüden kanser olanlar oldu, kızı kanser olanlar oldu, tedavileri sırasında yanlarında olamadılar, kahırdan beyin kanaması geçirenler oldu, şehitlerimiz oldu.

Mermi bile sıkmadan Türk ordusunu imha etmekle kalmıyorlar, zifiri karanlık bir kindarlıkla, subayların ailelerini de cezalandırıyorlardı.



Her ziyaretimde görüyordum ki… Vatanı/millet için hayatını ortaya koyan, kariyerlerinin zirvesindeki bu pırıl pırıl Atatürkçü subayları nizami rekabetle geçebilmeleri, komuta kademesindeki ilerleyişlerini durdurmaları asla mümkün değildi. Tek yol vardı, kumpas kurmak, içeri tıkmak ve silahlı kuvvetlerden atmak… Bu adamlarının önünü kesebilmenin başka yolu yoktu. Tam olarak öyle yapmışlardı.



Fetocularla imam nikahlı olan Akp hükümeti alkışlıyordu.

Korkunç bir şuursuzlukla, hapse tıktıkları Atatürkçü subayların yerine fetocuları terfi ettiriyorlar, fetocuları amiral/general yapıyorlardı.

Atatürkçüleri imha ediyoruz diye sevinç çığlıkları atarken, aslında, 15 Temmuz darbe girişimine giden cehennem yolunu kendi elleriyle döşüyorlardı.



Aylar ayları, yıllar yılları kovaladı, madalyalı kahramanlarımız yatmaya devam ediyorlardı.



Elimden geleni yaptım.

Tek tek hepsini tanıtmaya gayret ettim, neler çektiklerini, aslında neden bu iftiraya uğradıklarını anlatmaya gayret ettim.

Ordu yenilebilir ama, halk yenilmez diye düşündüm.

“Sahte delillerle asrın iftirasına uğradılar, sahte kalabalık olmayalım” sloganıyla mektup kampanyası başlattım.

Dünyanın en büyük ailesi'ne çağrı yaptım.

Maltepe askeri cezaevine sağanak mektup yağdı, çok kısa süre içinde 1 milyon 300 binden fazla mektup geldi.

Ptt'den kamyonetle taşınıyordu, o denli çoktu.

Asrın iftirası, halkın vicdanında beraat etmişti.



Yazılarım ve bu kampanya nedeniyle, açık açık tehditler aldım.

Yandaş medyada “derhal tutuklanmam gerektiğini” yazdılar.

“Niye öldürülmüyor” diye yazan bile oldu.

Miting kürsülerinden hedef gösterildim.

Sanki suçmuş gibi “Kürt, Ermeni, Yahudi, Rum” olduğum yazıldı.

“Irkçı, kafatasçı, darbeci, vatan haini” olduğum yazıldı.

İftiralara maruz kaldım, ekranlarda türlü yalanlarla linç edildim.

Telefon numaralarım yayınlandı.

Ev adresim yayınlandı.

Aynen devam ettim.



Mektup kampanyasıyla gelen mektuplar derlendi, “Er Mektubu Görülmüştür” adıyla Kırmızı Kedi tarafından kitap haline getirildi.

Bu kitap için, Kırmızı Kedi'nin sahibi, mangal yürekli arkadaşım Haluk Hepkon'la birlikte Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en büyük imza gününü organize ettim.

Dünya hukuk tarihinde bir ilk yaşandı.

“Anıt kadın” avukat Şule Nazlıoğlu, tek başına, cübbesini giydi, Anayasa Mahkemesi'nin önünde adalet nöbeti başlattı, tek başına yola çıktı, milyonları peşine taktı, gün gün yazdım.



Neticede, devran döndü, fetocularla Akp arasındaki imam nikahı bozuldu, asrın iftirası Balyoz kumpası çöktü, Anayasa Mahkemesi kararıyla hepsi serbest bırakıldı, demir parmaklıklar açıldı.



İşte o gün…

Genelkurmay'ın özel izniyle, son kez Maltepe askeri cezaevine girdim.

Askeri savcılıktan fakslanan tahliye evrakını getirdiler, arkadaşlarım tek tek imzaladı, nihayet çile bitmişti, kucaklaştık.

“E hadi gari, sallanmayın çıkalım” dedim.

“Son bir işimiz var” dediler.

Hayrola dememe kalmadı ki, vaziyet anlaşıldı.

Umutla beklediğimiz tahliye günü için önceden hazırlık yapmışlar, çam fidanı satın almışlardı.

Anayasa Mahkemesi'nden karar çıkınca, ayva ağacı'nın bulunduğu bahçeyi elleriyle kazıp, benim gelmemi beklemişlerdi.

İsmet, Ender, Yavuz, Erdinç, Cem yan yana dizildik, yaşayan efsane, bordo bereli Hulusi Gülbahar ağabeyim fotoğrafımızı çekti, çam fidanını diktik.

Allah sizi inandırsın, iki dakika sonra yağmur başladı.

Fidanın ilk can suyu böyle verildi.

Tıpkı büyük ozan Ataol Behramoğlu gibi, hayata küsmemişler, hayatı yeşertmeye devam etmişlerdi.



Hepimiz için gerçekten çok duygulu bir andı.

“Çıkalım artık” dedim.

Kardeşim İsmet kolumdan tuttu.

“Buradan ayrılmadan” dedi, “bizden sana bir hatıra…”

Minicik, bordo renkli, kadife bir kese uzattı.

“Nedir bu?” dedim.

“Bize nefes oldun, seni asla unutmayacağız, hepimizin aileleri adına teşekkür olarak kabul et lütfen, biri kızın için, biri eşin için” dedi.

Açtım.

İki madalya vardı.

Biri, Devlet Övünç Madalyası.

Biri, Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası'ydı.



Gerçeküstü bir törendi ama, madalyalar gerçekti, orijinal madalyalardı.



Kendi aralarında toplantı yapmışlardı.

Bu madalyalara sahip olma onurunu yaşamış iki subayımız, büyük bir fedakarlıkla göğsünden çıkarıp vermişti.

“Bu madalyalar, kumpas mağduru Türk subaylarının yanında yeralan, yalnız bırakmayan, Yılmaz Özdil'e aittir” kararı almışlardı.



O an neler hissettiğimi tarif edecek kelime bulamamıştım.

Bugün hâlâ bulamıyorum.

Yanaklarımdan süzülen yağmur damlaları mıydı, gözyaşı mıydı, bugün hâlâ bilemiyorum.

Şaşkın bir refleksle “alamam” dedim.

“Almazsan çıkmayız” dedi.

“Bari kimlere ait olduğunu söyle” dedim.

Sahiplerine iade edeceğimi bildiği için, söylemedi.

Bugün bile hâlâ aslında kimlere ait olduğunu bilmiyorum.



Devlet Övünç Madalyası.

Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası.

Türkiye'de bu iki madalyaya birden sahip olan ilk ve tek sivil'im.

Benden başka yok.



Hayatımın en büyük onuru olarak, evimde saklıyorum.



Ve dün öğrendim ki…

Hulusi efendiyle gezmeye bile gitmem dediğim için, Hulusi efendi üç sene hapsimi istemiş, beş ay hapis cezasına çarptırılmışım.


“Askeri ceza kanununa muhalefet ettiğim, astlık üstlük münasebetlerini zedelediğim, komutanlara karşı güven hissini yok ettiğim, Hulusi efendinin şahsında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni aşağıladığım” için suçlu bulunmuşum.



(Takvimde başka gün kalmamış gibi, tam 10 Kasım'da bu cezayı verdiler.)



(Sözcü davasına beni dahil edememişlerdi, buradan tutturmuşlar.

Sözcü'ye operasyonu tam 19 Mayıs'ta başlatmışlardı, bana cezayı tam 10 Kasım'da verdiler. Belli ki, akıllarınca eğleniyorlar.)



Bu beş aylık ceza için, hükmün açıklanmasını geri bıraktılar.

Yani “askıda karar” haline getirdiler.

Beş yıl denetim şartı koydular.

Beş yıl içinde yine ceza alırsam, ikisinin toplamı kadar hapse tıkacaklar.

Beş yıl boyunca Demokles'in kılıcı gibi kafamızın üstünde tutmak istiyorlar.

Hukuki mücadelemize devam ediyoruz, ağır ceza mahkemesine itiraz edeceğiz, olmadı Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız.



Davanın nihai kararı nereye varır, bilemem.

Ama değişmeyen tek gerçek şu.



Hulusi efendinin göğsündeki en ünlü madalyasını Amerikalılar taktı.

Benim göğsümdeki madalyaları ise, asrın iftirasıyla hapse tıkılan Atatürkçü subaylarımız taktı.



Gezmeye gitmektense, girer yatarım.




<
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 03 Déc 2021 22:30    Sujet du message: Répondre en citant

Table ronde : La République turque et son armée

Diffusée en direct le 29 nov. 2021

https://youtu.be/Z7MbN0RgSoI







<
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3
Page 3 sur 3

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.