532 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 532
Membre(s) : 0
Total :532

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 2 jours
murat_erpuyan : 2 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP Türkiyesi...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

AKP Türkiyesi...
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 56, 57, 58 ... 67, 68, 69  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Sep 2016 23:26    Sujet du message: Répondre en citant

Diktatorluk yerlesiyor...

1° Adli yilin açilisina bakin, hakimler ve savcilar saygi ve husu içinde alkisliyor ve kendilerine verilen talimatlari dinliyor (RTE'nin konusma metnini okuyun)
ve de resimlere bakin :

http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/594065/15/Kuvvetler_ayriligina_bir_darbe_daha..._Yargi_ayakta.html

2° Can Dundar'in esinin pasaportu elinden aliniyor, yani RTE'nin devleti suçlu saydigi adamin esini rehin aliyor...


3° Kardesinin cenazesinde iktidarin hosuna gitmeyen sozler soyledigi için bir subay FETO'culer listesine konulup ordudan atiliyor.

4° Marksist ve ateistim diyen universite ogretim uyesi universiteden ve devlet memurlugudan atiliyor.

vs...

Bu durumda da asagidaki fotomontaja sasmamak gerek!


v
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Sep 2016 0:00    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Sep 2016 20:23    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Citation:

Bazıları ‘Seçilmişler görevden nasıl alınır?’ diyor. Bal gibi de alınır. Seçilmiş olmak size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez.



13 Eylül 2016 tarihinde, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “79 milyon bir bayrak altında bayramınız mübarek olsun” etkinliğinde


Eh bunu soyleyince birileri hemen ustune atlamislar.


1- Emre Kongar
Citation:

Seçilmişliğin sınırları

15 Eylül 2016

“Seçilmiş olmak, size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez. Çalışma alanın neyse, bu alan içerisinde çalışacaksın.”
Hemen açıklamalıyım ki, bu ifade benim değil:
Bunları, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı’nın ikinci günü olan 13 Eylül 2016 tarihinde, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “79 milyon bir bayrak altında bayramınız mübarek olsun” etkinliğinde yaptığı konuşmada, görevden alınan ve yerlerine kayyım atanan belediye başkanları bağlamında söyledi.

Demek ki neymiş?
Seçilmiş olanlar:
1) Sınırsız bir biçimde devlet ve millet aleyhinde işler yapamazlarmış.
2) Çalışma alanı dışına çıkamazlarmış.

***

Elbette birinci ölçütteki “sınırsız” sözcüğü, seçilmiş olanların “sınırlı” bir biçimde devlet ve millet aleyhine tasarruf yapabilirler anlamını taşımıyor...

Devlet ve millet aleyhinde tasarruflarda bulunanların yetki alanlarının “sınırsız” olmadığını, “sınırlı olduğunu” vurgulamak için kullanılmış bir sözcük.

***

Seçilmişlerin sınırlarını belirleyen birinci ölçütteki asıl sorun “devlet, millet aleyhinde” tanımından kaynaklanıyor:
Elbette, terör, cinayet, soygun, rüşvet, yolsuzluk gibi sadece yasalara değil, toplumun tümüne karşı olan eylemler bu tanımın içine rahatlıkla girebilir:
Hiç kimse, seçilmiş olduğu için, terör eylemi yapmaya, cinayet işlemeye, soygun yapmaya, rüşvet almaya, yolsuzluk yapmaya hak kazanmaz!
İş, iç ve dış politika sorunlarına gelince “devlet ve millet aleyhine” ölçütü birdenbire çok tartışmalı bir nitelik kazanıyor:
Somut örneklerden sadece bir tekinin üzerinden tartışırsak; örneğin, komşulardaki iç savaşa karışmak “devlet ve millet aleyhine işler” arasına girer mi girmez mi?

Amacım bu yazıda sadece “seçilmişlerin sınırları” konusunu irdelemek olduğu için bu dış soruna girmiyor, sadece bu birinci ölçütün iç ve dış siyaset alanlarında çok “tartışmalı” olduğuna işaret etmekle yetiniyorum.

***

Seçilmişlerin sınırlarını belirleyen ikinci ölçüt ise çok net: “Çalışma alanı”.
Seçilmişlerin görev ve yetkileri, yani çalışma alanları, cumhurbaşkanlarından belediye başkanlarına kadar, anayasa ve yasalar tarafından belirlenir...

Bunlara uyup uymadıkları da yargı tarafından denetlenir!

Dolayısıyla, bir cumhurbaşkanı da, bir milletvekili de, bir belediye başkanı da, kurallarına göre seçildiği anayasanın ve yasaların tanımladığı sınırlar içinde kalmak zorunda.

***

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediğine göre, “devlet, millet aleyhine iş yapan” ya da “çalışma alanı dışına çıkan” seçilmişler “Bal gibi de görevden alınır!”

Bu sözlere yürekten katılıyor ve sadece belediye başkanlarının değil, başta cumhurbaşkanı olmak üzere, milletvekilleri ve muhtarlar da dahil, bütün “seçilmişlerin”, bugüne kadarki eylem ve söylemlerinin bu iki ölçüte göre değerlendirilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum.


http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/600336/Secilmisligin_sinirlari.html


2- Aydin Engin hinzir bir yazi yazmis!
Citation:

Cumhurbaşkanı ‘bal gibi’ haklıdır

15 Eylül 2016

İşte bu aklıma gelmezdi. Cumhurumun başkanı Tayyip Erdoğan’la bir konuda aynı düşünüyorum. Hem de tıpa tıp aynı...

Hatırlayın, İstanbul’da düzenlenen bayramlaşma etkinliğinde (ne demekse artık) Erdoğan konuştu: “Bazıları ‘Seçilmişler görevden nasıl alınır?’ diyor. Bal gibi de alınır. Seçilmiş olmak size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez” dedi.

Evet, çok doğru, “bal gibi” doğru.

Şimdi fesatlık edip Cumhurumun başkanının cümlesindeki “... sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisi” sözcüklerine takılıp, “Yani devlet millet aleyhinde sınırlı tasarrufta bulunulabilir” gibisinden muhalif anlamlar süzmeye kalkışmasın.

Yine de aranızda iflah olmaz münafıklar ve muhalifler bulunabileceğini düşünerek o cümlelerin “özü”nü açıklayayım:

Cumhurumun başkanı “Seçilmişler de eğer devlet, millet aleyhine işler yapıyorlarsa görevden alınabilir ve yerlerine kayyım atanabilir” diyor. Sözlerini pekiştirmek, etkisini artırmak için de “Bal gibi” diyor...

Bence asıl bu cümle bal gibi...

Çünkü bence de ister belediyenin başı, ister cumhurumun başı olsun, her kim ki devlet, millet aleyhinde tasarrufta bulunur, derhal görevden alınmalı ve yerine kayyım atanmalıdır.

Mesela biri...

Komşu Suriye’nin devlet başkanı ile önce ailecek buluşup görüşür, Suriye ile Türkiye arasında vize zorunluluğunu ortadan kaldırır, ardından Suriye Devlet Başkanı’nın siyasal çizgisinde, ideolojik tercihlerinde, ülkesini yönetme tarzında herhangi bir değişiklik olmadığı halde Suriye’yi düşman ilan eder, işgalci güç konumunu benimseyip Şam’a girip Emevi Camii’nden cuma namazı kılmaktan söz etmeye başlarsa...
Ona “Kardeş sen bu işi beceremiyorsun. Kusura bakma. Seçilmiş olmak sana millet, devlet aleyhinde tasarrufta bulunma hakkı vermez. Seni görevden aldık; yerine kayyım atadık” denir.

Mesela biri...

İktidara el ele, kol kola, sarmaş dolaş geldiği, devletin en kilit kadrolarını doldurmak için kaynak olarak kullandığı bir “Cemaat” onun kirli çamaşırlarını, takımının kirli, ayıplı ilişkilerini “17/25” sürecinde ortaya saçınca “Bunlar bana ve bize karşı darbe yapıyorlar. Oysa ne istediler de vermedik. Aldatıldım. Bizi kandırdılar” diye yaygarayı basıyorsa; buna rağmen sadece yaygara yapıp 15 Temmuz’daki darbe girişiminin önünü kesemiyorsa ve darbenin ertesinde “Allah dedikleri için müsamaha gösterdik... Rabbim de milletim de bizi affetsin” diye günah çıkarırsa...
Ona “Kardeş sen bu işi beceremiyorsun. Kusura bakma. Seçilmiş olmak sana millet, devlet aleyhinde tasarrufta bulunma hakkı vermez. Seni görevden aldık; yerine kayyım atadık” denir.

Mesela biri “Laiklik bir tramvaydır, istediğin yere gelince inersin” gibi bir zihniyetin sözcülüğünü üstlenmişse...
Mesela biri Türkiye’nin AB serüvenini “Sultanhamam usulü pazarlık” konusu yapıyorsa...
Ona “Kardeş sen bu işi beceremiyorsun. Kusura bakma. Seçilmiş olmak sana millet, devlet aleyhinde tasarrufta bulunma hakkı vermez. Seni görevden aldık; yerine kayyım atadık” denir.

***

Peki, bu dediğini kim, nasıl yapacak ve kimi kayyım tayin edecek diye soruyorsanız...

Kim, nasıl yapacak bilemem. Meclis olur, seçmen yurttaş olur, AKP yönetim kurulu olur...

Peki, kim kayyım tayin edilecek sorusuna gelinceeee...

Valla, aday bulamıyorsanız, kendimi feda eder, ben kayyım olurum.
Herhalde işi de ondan daha kötü yapmam...



http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/600343/Cumhurbaskani__bal_gibi__haklidir.html

Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Sep 2016 23:53    Sujet du message: Répondre en citant

Paylasacak en uygun topigin burasi oldugunu dusundum, sasirdimsa afola...

Very Happy

1048-1131 yılları arasında yaşayan İranlı ünlü şair, yazar, matematikçi, filozof ve astronom Ömer Hayyam bugünün resmini 900 yıl önce görerek aşağıdaki dörtlükleri yazmış:



Celladına aşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet

İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstehaktır ona her türlü zillet.

Dünya üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm ilim kendilerinde

Üzülme, eşeği eşek beğenir
Bir hayır var sana bana kötü demelerinde.

Felek ne cömerttir aşağılık insanlara
Han,hamam,dolap,değirmen hep onlara

Kendini satmayan adama ekmek yok
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya.

Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeye
Altınlarıyle gümüşleriyle övünmeye

Tam işleri dilediği düzene sokar
Ecel çıkıverir pusudan: Ben ben diye.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Sep 2016 10:34    Sujet du message: Répondre en citant

Yilmaz Ozdil yazdi...
Citation:


Şort



“Dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı, parfüm haramdır, topuklu ayakkabı ayete aykırıdır” diyen herifin, sanki bunları hiç söylememiş gibi, profesör sıfatıyla hâlâ ders vermesine göz yumuyorsak… “Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir” diyen tarikat şeyhinin, hukuk otoritesi edasıyla, devlet televizyonu TRT'de program yapmasını hoş görüyorsak… “Eşinin dans etmesine izin veren erkek deyyustur” diyen müftünün arkasında namaz kılmaya devam ediyorsak… Şort giyen kızın suratına belediye otobüsünde tekme atılması anormal midir?

Bu ülkenin TBMM başkanı, kahkaha atan kadınların “iffetsiz” olduğunu söylüyorsa… Milli eğitim müdürü, kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı merdiveni kullanmasından rahatsız oluyorsa… Anadolu lisesi müdürü, kızlı-erkekli oynanan halkoyunlarını “din dışı” ilan ediyor, halaya horona “zina” yakıştırması yapıyorsa… Güzel sanatlar fakültesiyle ünlü üniversite, kadın heykelini erotik bulup, depoya kaldırıyorsa… Basketbol federasyonu mesela, muhafazakar siyasetçiler rahatsız oluyor diye, dünya basketbol şampiyonasında ponpon kızları saklıyorsa… İstanbul büyükşehir belediyesi, hacıların aptesti bozulmasın diye, panolardaki mayo reklamını sansürlüyorsa… Tesettür defileleri “İslami defile” adı altında yapılıyorsa… Şort giyen kıza “şeytan” diye saldırılması tuhaf mıdır?

Kalbinizi kırmak istemem ama…

O kızcağızın suratına o tekmeyi hep birlikte attırdık.

Harem-selamlık plajlara, güya “demokratik hak” olarak baktığımız için… “Bağyan yanı” bilet satılmasını normal karşıladığımız için… Ağzından salyalar akan kerestelerin, her yılbaşı gecesi Taksim'de turist kadınlara parmak atmasına seyirci kaldığımız için, hatta “kadın başlarına ne işleri var o saatte orada” diye sırıttığımız için… Yavaş yavaş, alışa alışa, sinsi sinsi, belediye otobüsünde uçan tekmeye kadar geldi.

Eğitimsizi yüceltmenin, cahil egosuna saygı göstermenin, cühelanın cüretine katlanmanın, lümpen küstahlığına yol vermenin, maganda şımarıklığına müsamaha etmenin, kaçınılmaz sonucudur bu.

O yaratık…

Bu iklimden besleniyor.

Bu atmosferden cesaret alıyor.

“Hangi hakla karışıyorsun, sana ne” diyeceğimize, “aman karışmayayım, bana ne” dediğimiz için… Bu korkaklıktan güç buluyor.

Ve, bu çirkin hadise iyi ki İstanbul'da oldu da, haber oldu. Maalesef aslında… Bu yılışık empati, bu bencil duyarsızlık yüzünden, bugün Türkiye'nin yüzde 70'inde şortla gezilemiyor. 40 sene önce 50 sene önce bikiniyle yüzülen şehirlerimizde, kadınlarımız denize bile giremiyor. Hatta, memleketin yarısında hava karardıktan sonra sokağa bile çıkamıyor. Mahalle baskısı, pranga gibi takılıyor.

O otobüstekiler gibi bön bön bakmakla olmuyor.

Fransa'dan İsviçre'den İtalya'dan çok önce “eşit hak”lar tanıyan Atatürk vizyonu, nasıl oldu da, bedevi kültürüne savruldu?

Herkesin bu soruya kafa yorması, harekete geçmesi gerekiyor.

Çünkü…

Ya kadınlar özgür yaşayacak.

Ya insan olmayacağız.

Başka seçenek yok.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Sep 2016 10:57    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Alman soruyor da biz soramayacak mıyız? 24 milyar ne uğruna

22.09.2016 Perşembe
CUMHURBAŞKANI Erdoğan New York'ta açıkladı...
Suriyeli göçmenler için 24 milyar dolar harcamışız.

Ülkemize göçmen gelen her Suriyeli için her bir Türk vatandaşı cebinden 300 dolar alınmış.

Yaklaşık 1000 Türk lirası yani...

Bizden alınan paralarla, ülkemize gelen her Suriyeli’nin cebine 8 bin dolar konmuş.

Yani 24 bin Türk lirası...

Asgari ücretle çalışan bir Türk vatandaşının neredeyse bir buçuk yılda kazanabileceği para...

Bu paranın yüzde birini harcamayan Almanya’nın halkı, mülteci sorununun hesabını kendi iktidarından çatır çatır soruyor da...

Türk vatandaşının hiç olmazsa şu masum soruyu sorma hakkı yok mu: Ne uğruna harcadık?

Cevabını biliyorum.
İnsanlık uğruna...

Bu hangi insanlık borcudur?

Minnet borcu desen, öyle bir borcumuz yok...

Öyleyse, komşuluk ve gönül borcu mu?

Yoksa uyguladığımız yanlış politikaların yarattığı trajedilerin vicdan borcu mu?



http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ertugrul-ozkok_10/alman-soruyor-da-biz-soramayacak-miyiz-24-milyar-ne-ugruna_40228771
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Sep 2016 0:50    Sujet du message: Répondre en citant

Dindarlık hangi yaramıza merhem olacak?

Oyle ya AKP, pardon RTE hep dindarliktan soz ediyor ama ulkesinde dindar insanlar insan yiyor...

Sorunun cevabini Levent Gültekin vermis :

http://www.diken.com.tr/dindarlik-hangi-yaramiza-merhem-olacak
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Sep 2016 12:36    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Emre Kongar

Değişen ittifaklar Hazin savrulmalar

22 Eylül 2016 Perşembe


Türkiye çok hızlı fikir değiştiren, “bugün ak dediğine yarın kara diyen”, dünkü dostlarını bugün düşman, dünkü düşmanlarını bugün dost ilan eden, otoriter bir siyasal iktidarın pençesinde kıvranıyor!
Bu iktidar hem çok hızlı fikir, müttefik ve düşman değiştiriyor...
Hem de otoriter!

Böylece, siyasal arenada ve medyada tetikçilik yapanlar, zayıf kişilikli biatçı gazeteciler, yazarlar ve politikacılar, bu keskin virajlar ve sert baskılar karşısında çok sık fikir değiştirmek, neredeyse her gün, bir gün önce söylediğinin ve yazdığının tersini yazmak ve söylemek zorunda kalıyorlar!

Hızlı değişim yaşanan alanlar çok fazla, üstelik hepsi de iç ve dış politikada önemli ve ciddi konular:
Fethullah Gülen ve Cemaat.
Kaddafi ve Libya.
Esad ve Suriye.
IŞİD ve Ortadoğu.
İsrail.
Mursi, Sisi ve Mısır.
AB.
Barış süreci, Kürt sorunu, Öcalan ve PKK.
Ayrı ayrı sorunlar olarak, HDP, MHP ve CHP.
Perinçek/Aydınlık/Vatan Partisi.
Ana akım medya (Doğan Grubu).

***

İktidar tetikçilerinin gülünç dönekliklerine alıştık.

Beni hüzünlendiren husus, iktidarın dönüşlerine koşut olarak tutum ve davranış değiştiren, Erdoğan/AKP çizgisinin eski ve yeni müttefikleri ve karşıtları:

1) Erdoğan’ı eskiden “demokrasi havarisi” ilan edip bugünkü gücüne erişmesine yardımcı olduktan sonra, şimdi ona “diktatör” diyen “FETÖ’cüler”, “İkinci Cumhuriyetçiler”, kendilerine “eski solcu” veya “liberal” etiketi yakıştıranlar.

2) Erdoğan’ı bir zamanlar yaptıklarından dolayı “diktatör” diye eleştirip şimdi ona, PKK ve FETÖ ile mücadelesinden dolayı (sanki FETÖ’yü iktidara getiren de PeKaKa’yı da “Barış sürecinde” güçlendiren de o değilmiş gibi) “kurtarıcı” muamelesi yapan Perinçek/Aydınlık/Vatan Partisi Grubu ve ana akım medyadaki bazı gazeteciler.

***

Ben her zamanki çizgimde, Demokrasiden ve Adaletten yana tavrımı sürdürüyor, elbette iktidarı da bu açılardan eleştiriyorum.
Eskiden, yapılan haksızlıklara çanak tuttuklarında, bunun yanlış olduğunu, kendilerine haksızlık yapıldığı zaman onların da haklarını savunacağımı söylediğim, şimdi de savunduğum, birinci gruptaki eski müttefik yeni muhaliflerden, sempati veya destek filan beklediğim yok...

Çünkü zaten tutum ve davranışlarım onları korumaya değil, Demokrasi ve Adaleti savunmaya yönelik.

Üstelik 15 Temmuz Kalkışması ve Post Mortem Darbe başta olmak üzere, Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu krizleri yaratmakta, Erdoğan/AKP iktidarı kadar onların da sorumlu olduğunu düşündüğüm için, kendilerine karşı herhangi bir olumlu duygum da yok.

Ama iktidarın eski muhalifliğinden yeni müttefikliğine geçen Perinçek/Aydınlık/ Vatan Partisi Grubu’ndaki veya ana akım medyadaki arkadaşlardan (iktidarı eleştirdiğim için) gelen saldırıları, hiddet ve kızgınlıkla değil, kendi adlarına, büyük bir üzüntü ve hüzünle izlediğimi vurgulamak isterim.

Bir yandan tarih ve vicdanlar önünde kendilerini mahkûm ediyor, öte yandan sadece kendi saygınlıklarına değil, adına politika yaptıklarını iddia ettikleri için, Atatürkçü çizgiye de zarar veriyorlar!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Sep 2016 11:59    Sujet du message: Répondre en citant

Meclis Baskanin, TBMM'de Atatürk portresini kaldirip, Abdulhamid'e vefa toplantisi duzenlerken, iktidar Anitkabir'de çocuk oyun alani yaparak (ki aslinda bu alan benim bildigim kdariyla ordunun gozetimindedir -anlayin artik ordu ne hale geldi-) Cumhuriyet degerleriyle dalga geçiyor...



Citation:


Anıtkabir’e büyük saygısızlık, Anıtkabir’e çocuk parkı yaptılar!

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Anıtkabir'e yapılan Çocuk oyun alanına ateş püskürdü

Konuyla ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Anıtkabir, anı mekanıdır, saygı mekanıdır. Tasarım sürecinde,Aslanlı yolda yere döşenen taşlarla, kafanızı yerden bile kaldıramayacağınız bir tasarım kurgulanmıştır. Bu ülkenin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuk sevgisini biliyoruz. Ancak zamandan ve mekandan bağımsız çocuk oyun aletleri koymak saygısızlıktır” dedi.
Anıtkabir plastik kaydırak alanı değildir

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz çocuklarımıza davranışlarını zaman ve mekana bağlı olarak geliştirmelerini söylüyoruz. Saygı zamanı ve saygı mekanında çocuklar saygı durmak için orada olmalılar. Anıtkabir plastik kaydırak alanı değildir. Ya o ucubeler oradan ya kalkacak ya kalkacak. Koruma kurulu buna izin verdi mi? MNG Kargo katkılarıyla yapılmış… MNG kargo neye sponsor olduğunu biliyor mu?”

Bu ucubenin hemen kaldırılması için Büyükşehir Belediyesine, Koruma Kuruluna, Anıtkabir komutanlığına yazı yazdıklarını bildiren Candan, bu mekansal saygısızlığı yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da kaydetti.

Tartışmayacağız, tartıştırmayacağız bile

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızlık mücadelesi vererek memleket topraklarının ve insanlarının aklı vicdanı hür bireyler olarak yetişmesi adına mücadelesi tüm dünyaca büyük bir saygı ile anılmakta olan Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz naaşının bulunduğu saygı ve anı Anıtkabir’de bu gün çocuk oyun eğlencesi araçları olan ekipmanın aynı bahçe içerisinde yer almasını tartışmayacağız, neden – niçin ilişkisini bile sorgulamayacağız. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Anıtkabir’in bir saygı ve anı mekanı olan niteliğinin ve değerinin hiçbir absürt müdahaleye açık olmadığı, mekanın algısını yönetilmesine asla izin vermeyeceğiz. Mekanda algıyı yönetmek olarak yorumladığımız ve Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anı ve saygı mekanı olan Anıtkabir de bugün karşılaştığımız tablo ülkemiz değerlerine karşı olan değişimin göstergesidir.”

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Sep 2016 23:21    Sujet du message: Répondre en citant

AKP'nin oylariyla Meclis Baskani olan er kisi, Atatürk'un portrelerini fila kaldirir, laiklik olmaz der, Abdulhamit'in 174. yasini kutlar ve de yalan soyler :

"Bu terörist başıyla (Fetullah Gülen) AK Parti arasında öteden beri bir mutabakat yok, beraberiyet olmamıştır. Daha değişik partileri desteklemiştir"

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/606270/Meclis_Baskani__Gulen_le_AK_Parti_arasinda_oteden_beri_beraberiyet_olmadi.html

Be adam, senin reisin "ne istediler de vermedik", "bitsin artik bu hasret" demedi? Sonra "af dilemedi" mi?

Ben boyle muslumanlik gormedim.

AKP gerçekten kendine yakisan bir kisiyi meclis baskani seçtirmis...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Sep 2016 12:04    Sujet du message: Répondre en citant

Su anda İngiltere'nin dış işleri bakanı olan Boris Johnson bir ziyaret için Ankara'ya geldi. Avrupa Birliği İşleri bakanı Ömer Çelik ile görüşmüş. Daha sonra da Erdoğan ile el sikisti. Sıradan bir haber.

Ama...

Bunun bir aması var.

Boris Johnson Osmanlı İmparatorluğunun en son bakanlarından birinin torununun oğlu. Yani bizim topraklarla uzaktan da olsa bir ilişkisi var. Londra belediye başkanlığı yaptı. Daha sonra İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma girişiminin en azılı lideri oldu. Referandumdan sonra İngiltere başbakanı olmaya hevesleniyordu. Ama dış işleri ile yetinmek zorunda kaldı. Şimdi Ankara'yı resmen ziyaret ediyor.

Ama Johnson'un başka bir özelliği daha var. 5 ay önce The Spectator dergisinin açtığı bir şiir yarışmasına katıldı. Ve birinci oldu, 1.000 sterlinlik ödül kazandı.

Yarışmanın ve şiirin konusu bizim Erdoğan'dı. Johnson bunda Almanya'da bir TV komiğinin söylediğini kullanmıştı. Adamın sözleri skandal yaratmış ve Erdoğan dava açmıştı Almanya'da. Bu komik Erdoğan'ın bir keçi ile cinsel ilişki kurduğunu söylemişti. İşte Johnson'un şiirinde de bu unsur apaçık kullanılmıştı.

Şimdi Johnson Ankara'da Erdoğan'ı İngiltere adına, resmen ziyaret edecek.

Bu rezaleti daha da merak ediyorsanız, aşağıdaki iki bağlantıya göz atabilirsiniz. İkisi de The Guardian gazetesinden.

https://www.theguardian.com/politics/2016/sep/27/boris-johnson-lauds-his-turkish-washing-machine-on-first-visit-to-ankara

https://www.theguardian.com/politics/2016/may/19/boris-johnson-wins-most-offensive-erdogan-poem-competition


Actulaité bolumune bakin, herkes gulusmede adam camasir makinesinin turk mali oldugunu soylemesiyle...

www.ataturquie.fr/boris-johnson-et-sa-machine-a-laver-turque


Bu da videosu
http://www.cumhuriyet.com.tr/video/video_haber/606789/Erdogan__ingiltere_Disisleri_Bakani_Johnson_u_kabul_etti.html


bir de foto koyayim tam olsun

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3006
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Sep 2016 12:18    Sujet du message: Répondre en citant

Bir de Dogan Meday grubu (Hurriyet) ile damat Albayrak arasindaki e-mail trafigini açiklayan redhack'cilarin ortaya çikardigi rezalet iliskileri de okuyun. Tam bir AKP Turkiye.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/607123/Aydin_Dogan_in_damadi_Yalcindag_dan__Erdogan_in_damadi_bakan_Albayrak_a_gunluk_rapor.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Oct 2016 1:07    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

EMİN ÇÖLAÞAN

Hukukçular yazıyor

2 Ekim 2016 Yazarlar


Sevgili okuyucularım, FETÖ olayında at izi ile it izi hakikaten birbirine karışmış durumda.

Samimi görüşüm şudur:
Terör örgütüyle mücadele veriyoruz diye hukuk ve adalet kavramları yok edilmiş, on binlerce insana büyük haksızlık yapılmaktadır. Açığa alınanlar,
devlet memurluğundan atılanlar ve tutuklanan 32 bin kişi…

Kim suçlu kim suçsuz, bilinmiyor!

Her gün çok sayıda yakınma mektubu alıyorum. FETÖ olayına karışanlar elbette vardır. Devlet olarak bin onların tepesine ama suçsuz ve masum insanların hayatını kaydırma…

Bana bu mektupları yazanları tanımıyorum, ne olduklarını bilmiyorum. Ama ortada çok ciddi bir sorun olduğu kesin.

İmzasız ihbarlarla, ya da amirlerinin ihbarıyla başına iş açılan on binlerce kişi var…

Madem bunlar FETÖ'cü idi, gereğini yapmak için neden 15 Temmuz'a kadar beklediniz? Neden göz yumdunuz?..

Ve ne ilginçtir ki, FETÖ'cü olduğu iddia edilen bu kimseleri savunmak da (hukuk ve adalet adına) şimdi bize düştü. Rüyamda görsem hayra yormazdım.

* * *

Mektup yazanların hemen tamamı, isminin açıklanmasını istemiyor. Kendilerinin ve yakınlarının başına iş açılmasından korkuyor. Toplum korkutulmuş, sindirilmiş durumda… Hak, hukuk, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılınca toplum bunalım içinde yaşıyor.

Biz bu korkutma ve sindirme sürecini Ergenekon ve Balyoz olaylarında da
yaşamıştık. Ancak olay o zaman bu kadar geniş kapsamlı değildi. O davalarda nasıl tezgahlar kurulduğunu, suçsuz insanların nasıl içeri
tıkıldığını sonrasında gördük.

İşin ilginç yanı, o davaları tezgahlayan baş aktör Fetullah cemaati, onların
gazete ve televizyonları idi.

Ancak unutmayalım, arkalarında hep AKP iktidarının desteği vardı. Keser döndü sap döndü, şimdi yakınan onlar!

* * *

Doğu Anadolu'dan bir avukat yazıyor. İsmini yazmış ama başına iş açılmasın diye ben kullanmıyorum:

“50 yaşındayım, 26 yıllık hukukçuyum. Hayatım boyunca hiçbir terör örgütüyle bağlantım olmadı. Evimde yapılan aramada yasaklı olmayan üç kitap, iki CD, bir miktar dolar bulundu. Hiçbir suç unsuru taşımayan, devletin aradığı seri numaralarından olmayan dolarlar olduğu halde gözaltına alındım ve tutuklandım.

Cezaevine girince şaşırdım. Koğuşumuzda bulunan savcılar, öğretmenler ve polisler çok basit nedenlerle tutuklanmış. Sendikaya üye olduğu için tutuklanan öğretmenler, Bank Asya'da hesabı olduğu için tutuklanan memurlar…

Burada 16 metrekarelik bir koğuşta 10 kişi kalıyoruz. Ranza olmadığı için iki kişi yerde yatıyor. Savcılar, öğretmenler, avukatlar ve polisler. Kitaplarımız verilmiyor.

Duş ihtiyacını plastik kovadaki sularla haftada iki gün birkaç dakika verilen sıcak su ile karşılamaya çalışıyoruz. İnanın bu olumsuzluklar bile insanın içini, hukukun düştüğü durum kadar acıtmıyor.

Tutuklamalarda hiçbir kriter yok. Yeter ki şikayet olsun. Bu husus toplumsal bir yaraya dönüştü.

İşin kötüsü, bu durum en çok gerçekten suçlu olanların işine yarıyor. Bir tane aklı başında hukukçu çıkıp “Siz ne yapıyorsunuz, CD'den, kitaptan, dolardan terör örgütü çıkar mı” diye soramıyor. Yazılarınızı cezaevinde okuyoruz, lütfen bu hususları ülke gündemine taşıyın…”

* * *

Batı Anadolu'dan bir bayan hakim yazıyor. İsmini yine vermiyorum ve mektubu özetliyorum:
“Sayın Emin Çölaşan Bey, bu mektubu size cezaevinden yazıyorum. 10 yıllık ceza hakimiyim. Tutukluluğumun 67. günündeyim. Cumhuriyet savcısı olan eşimle birlikte tutuklandık.

Hiçbir grupla bağlantımız asla olmamıştır.

İlimizde çok sayıda hakim ve savcı, hep birlikte tutuklandık. (Tutuklama
kararlarını konuyla ilgisi olmayan İş Mahkemesi hakimi verdi!) Cezaevinde
böyle hukuk dışı tutulmak ve bu işkencenin ne zaman biteceğini bilememek, hayatımda yaşadığım en büyük ıstıraptır. Eşimi başka bir ildeki cezaevine götürdüler. Görüşmemiz, haberleşmemiz mümkün değil. Meslekten ihraç edildiğimiz için maaşımız yok. Mal varlığımıza ve bankada eğer varsa paralarımıza el konuldu. Bir oğlumuz var, sekiz yaşında. Amcaya teslim edilmiş.

Üç yaşında bir oğlumuz daha var.

Kirada oturan dar gelirli amca şimdi bize muhtaç, biz ona.

* * *

Þu anda 21 kişilik bir koğuşta kalıyoruz. Bazılarımız yerde yatıyor. Koğuşta adım atacak yer yok. Bir banyo, duşa kabin. Fiziki şartlar çok kötü. Banyo ve tuvaleti kendimiz boyattık. Kütüphane yasak. Hamamböcekleri çok fazla olduğundan ilaçlama yapıldı. İlaçlayanlar
maskeli idi ama bizim koğuştan çıkmamıza izin verilmedi. Beş aylık hamile
arkadaşımız fenalık geçirdi.

Bir de üç aylık bebek var. Sürekli ağladığı için geceleri kimseyi uyutmuyor.

Koğuşun şartları iyi olmadığından üç yaşındaki evladımı yanıma alamıyorum.

* * *

Bayan hakim mektubuna devam ediyor:

“Türkiye genelinde 2.500 civarında hakim ve savcı tutuklandı. Bir bölümü,
meslektaş olan karı koca…

Özellikle dışarıda küçük çocukları varsa iş çok fena. Giderilmesi imkansız
zararlar ortaya çıkıyor. Anne ve baba hakim ve savcıların tahliye talepleri
hiçbir gerekçe göstermeden sürekli olarak reddediliyor.

Sizden tek ricam var:
Bir ailede hele küçük çocukları varsa, hem anne hem de baba tutuklu
olunca aile birliği bozuluyor.

Aralarından birinin tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesi gerekir. Lütfen ben ve benim durumumda olan annelerin sesini duyurun. Tarihte annelere ve çocuklarına hiçbir zaman böyle zulüm yapılmamıştır. Bir hakim olarak bunları üzülerek ve ağlayarak yazıyorum.

Bir anne olarak çaresiz kaldım. Küçük çocuklarıma kavuşmak arzusuyla size bu mektubu yazıyorum.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum.”

Bugün size hapishanede yatmakta olan iki hukukçudan, bir avukat ve hakimden aldığım iki mektubu hiçbir yorum yap

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Oct 2016 1:10    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:



Paris fuarından dönen turizmciler uyardı: İslamofobi, yerini Türkofobi'ye bırakıyor


Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizi, terör saldırısı, darbe girişimi gibi bir çok nedenle turizmde çöküş yaşayan ve sezonu büyük kayıplarla kapatan turizmciler, önümüzdeki yıl için de karamsar tablo çizdi. Yurt dışı temaslarını değerlendiren turizmciler, "2017 yılı kayıpları ürkütücü boyutta. Avrupa ülkelerindeki İslamofobi, yerini Türkofobi'ye bırakıyor, acil müdahale gerekir" dedi.

DHA
Cumhuriyet, 03 Ekim 2016 Pazartesi, 10:20


Yurt dışı temasları, fuar ve tur operatörleriyle görüşmelerini aktaran turizmciler, kruvaziyer ve konaklama turizminde 2017 yılı kayıplarının şimdiden ürkütücü boyutlara ulaştığını dile getirdi. Orta Avrupa ülkelerinde yaygın olan İslamofobi hastalığının yerini Türkofobi'ye bıraktığını öne süren Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı Fahrettin Çiçek, "Türkiye ile ilgili çok ciddi sıkıntı var" dedi. Paris Porte de Versailles Fuar Merkezi'nde düzenlenen IFTM Top Resa 38'inci Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı'na katıldığını, Fransız Tur Operatörleri Sendikası (SETO) Genel Sekreteri Jürgen Bachmann başta olmak üzere bir çok tur operatörü ile görüştüğünü aktaran Çiçek, Türkiye'nin imajının sıkı bir çalışma ile düzeltilebileceğini söyledi. Fahrettin Çiçek, şöyle konuştu:

"Paris'te fuardaydım. Maalesef ilk fuarımızın verimli geçtiğini söyleyemem. Aşılması gereken çok daha zorlu bir süreç bizi bekliyor. Orta Avrupa ülkelerinde 'İslamofobi' hastalığı yerini 'Türkofobi'ye bırakmış. Türkiye ile ilgili çok ciddi sıkıntı var. Türkiye ve Kuzey Afrika ülkeleri ikinci plana atılmış. Önümüzdeki sezonla ilgili tur operatörleri çok çekingen. Önümüzdeki bu engelleri aşmak için çalışmalara şimdiden başlamamız gerekiyor. Bu sene krizi bir şekilde yönettik. Asıl sıkıntı 2017 yılında başlayacak. Çünkü elimizde bir potansiyel yok. Eğer bu noktadan devam edersek sektörü yükseltmemiz çok zor. Bu pazarlardaki kapasitelere şimdiden müdahale etmek zorundayız. Verilecek destek ve teşvik programlarına şimdiden karar vermemiz gerekiyor. Birlikte tanıtım, birlikte ağırlama, akaryakıt desteği gibi teşvikler şimdiden açıklanmalı. Uçakların yönünü Türkiye'ye çeviremezsek onlar rotasını bulur."

"TEÞVİKLER BUGÜNDEN AÇIKLANMALI"

Kuşadası Otelciler Birliği (KODER) Yönetim Kurulu üyesi Gürsel Tonbul'da Avrupa'nın en büyük tur operatörlerinden alınan verilere göre kış rezervasyonlarının bıçak gibi kesildiğini söyledi. Tonbul, şöyle konuştu:

"2017 için erken rezervasyonlar yok denecek kadar az. Bu aşamadan sonra rezervasyon beklentisi gerçekçi değil. Bu da kış döneminin turizm sektörü için çok ağır ve zorlu geçeceğinin göstergesidir. İspanya yüzde 60-70, Yunanistan yüzde 40-50 geçtiğimiz yıla göre önde gidiyor. Bu da bizim kaçırdığımız rezarvasyonları aldıklarının açık göstergesidir. 2017'ye dair muhtemel kayıplar bugün itibarı ile ürkütücü görünüyor.Teşvikler devam edecek ise ki etmeli; nasıl ve hangi koşullarda teşvik verileceği bu günden belirlenmeli. Geç kalınmamalı ki özellikle erken rezervasyonlardaki kayıplar engellensin. Türkiye Avrupa pazarındaki ismini, müşteri hafızalardan silinmeden koruyabilsin. Geç verilen kararlarla, vaktinde belirlenemeyen teşviklerin sektöre beklenen desteği sağlayamadığını bu yıl gördük."

KRUVAZİYER GEMİLERİNİN REZERVASYONLARINDA DA DÜÞÜÞ VAR

Sea Song Ege Bölge Müdürü Mert Kavafoğlu, kruvaziyerle gelecek turist sayısında düşüşlerin her geçen gün arttığını söyledi. Kavafoğlu, kruvaziyer seferlerindeki düşüşlerin, her geçen gün katlanarak devam ettiğine dikkat çekerek şöyle dedi:

"Önümüzdeki yıl kruvaziyer sefer sayısının üç haneli rakamlara çıkması çok zor gibi görünüyor. Þu an fuarlar devam ediyor. Sayıyı yükseltmeyi umut ediyoruz fakat çokta umutlu değiliz. Temmuz ayı itibariyle 2017 yılı satışlarımız başladı. Gelinen noktada çok kötü bir tablo ile karşı karşıyayız. "Efes, Meryemana burada oldukça Kuşadası'na sırtını dönmez', denilen kuruvaziyer gemileri, Kuşadası'nı destinasyonun içinden çıkarmaya başladı. Her gittiğimiz yerde karşımıza güvenlik sorunu çıkıyor. Artık Türkiye'deki yatırımcılar, yurt dışında yatırım düşünmeye başladı. Kuşadası için kruvaziyer gemileri olmazsa olmaz. Ama çok ciddi iptaller, büyük düşüş bizi bekliyor."



http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/608978/Paris_fuarindan_donen_turizmciler_uyardi__islamofobi__yerini_Turkofobi_ye_birakiyor.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Oct 2016 1:13    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
İmamdan akıllara durgunluk veren paylaşım: "Cumaya gitmeyen erkekler, bacımsınız"
Çanakkale'nin Bayramiç ilçesi Gedik köyü İmamı A.Y., kendisine ait sosyal paylaşım sitesi Facebook hesabından, 'Hayırlı cumalar cuma'mız mübarek olsun. Cumaya gitmeyen erkekler bacımsınız'





http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/609366/imamdan_akillara_durgunluk_veren_paylasim___Cumaya_gitmeyen_erkekler__bacimsiniz_.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 56, 57, 58 ... 67, 68, 69  Suivante
Page 57 sur 69

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.