329 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 329
Membre(s) : 0
Total :329

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 22 min.05
murat_erpuyan : 1 jour, 24 min.29
SelimIII : 1 jour, 13h49:01
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 14 MAYIS 1950
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

14 MAYIS 1950

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Mai 2016 0:29    Sujet du message: 14 MAYIS 1950 Répondre en citant

Citation:
14 Mayıs 1950 günü Türk siyasi tarihi açısından oldukça önemlidir. 1946 yılında ilk kez yapılan gerçek anlamdaki çok partili seçimlerin ardından, 4 sene sonra Demokrat Parti seçimleri kazanarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarına son verdi. Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra ilk kez ikinci bir parti iktidarı devralıyordu.

Tüm yurtta değişik yansımaları olan 1950 genel seçimlerinin Demokrat Parti'nin zaferiyle sonuçlanmasında, kullandığı "Yeter, Söz Milletindir." afişinin büyük payı vardı. Toplum katmanlarının tümünün kolayca anlayacağı, akılda kalıcı ve muhalefetin iddiasını gayet iyi yansıtan bir slogan bulunmuştu.
Afişin hikayesini, tasarımcısı yıllar sonra şu sözlerle anlatmıştı.

"...Ankara'da kapı komşum, güzel düşünen, güzel konuşan, çok sevdiğim, ipek gibi bir gazeteci olan Kenan Akmanlar, birgün bana ilginç bir teklifle geldi: Adnan Menderes'e uzun uzun benden bahsetmiş ve Menderes, daha evvel kurulmuş olan propaganda ve afiş hazırlama komisyonuna benim de katılmamı rica ediyormuş. Ertesi gün Demokrat Parti Genel Merkezindeki komisyon toplantısına katıldım. Üç toplantı süresince yapılan görüşmeleri ve tartışmaları izledim ve gördüm ki yaklaşık 15 kişilik bu komisyonda grafik sanatlardan ve hattâ sanattan anlayan bir tek kişi yoktu.

Bir akşamüstü yeni bir toplantı başlarken, üyelerden birisi elinde bitmiş bir afişle geldi ve arkadaşlar afiş işi hallolmuştur, işte Demokrat Parti'nin afişi, dedi. 15 gündür geceli gündüzlü verdiğim emekler işte böylece bir anda yok olup gitmişti, isyan ederek ayağa kalktım. Komisyonunuzdan istifa ediyorum. Böyle bir afiş Demokrat Partiyi iktidara getirmez. Elimi kaldırıp onlara doğru avucumu göstererek: Kocaman bir el yaparsınız, üzerine de Yeter Söz Milletindir yazarsınız, işte afiş dediğiniz böyle olur, diye bağırdım ve çıkıp gittim.

Ertesi gün Sayın Celâl Bayar'dan bana yeni bir çağrı geldi, içeriye girdiğim zaman liderlerin yüzlerinde aradığını bulan insanların mutluluğu okunuyordu. Gösterilen koltuğa oturdum. Bayar "Selçuk Bey, fikrinizi çok beğendik, ancak biraz sert değil mi?" diye sordu, İçim rahatlamıştı ve ayrıca "biraz sert değil mi?" sorusundan afişin istediğim etkisi ortaya çıkıyordu. "Kesinlikle hayır" diye cevapladım ve devam ettim: "Seçim günü ne kadar yumuşak kaldığını göreceksiniz. Ayrıca halkın kendisine değer veren bir Partiye nasıl büyük bir güven ve sevgiyle sarılacağına da şahit olacaksınız. Böylece millet gerçek demokrasiyi anlayacak tanıyacak, kendi gücünü görecek ve Demokrat Partiyi iktidara getirecektir."

Sayın Bayar: "Güzel söylüyorsunuz" dedi ve ilâve etti: "Bu afişi bize ne zaman hazırlayabilirsiniz?" "Hemen" dedim. "Bu gece. Yarın sabah getiririm.
Koşa koşa eve geldim. Şafak sökerken afiş bitmişti. Afişler yıldırım hızıyla duvarlara yapıştırılmaya başlanmış ve benim heyecanla beklediğim etki hemen görülmeğe başlanmıştı...."

Demokrat Parti'ye tarihi başarısını kazandıran ve siyasi tarihimizi değiştirmesini sağlayan afişin tasarımcısı mimar Selçuk Milar'dan (GSL69) başkası değildi. Afişin başarısının ardından, Selçuk Milar Ankara'da Teknik Öğretim Müsteşarlığı'ndaki görevinden alınarak Urfa'da bir şantiyeye tayin edildi ve benzer bir başarının tekrar yaşanmaması için seçim afişlerinde resim, çizgi ve fotoğraf kullanımı Demokrat Parti tarafından uzun yıllar yürürlükte kalacak bir kanun ile yasaklandı.




https://www.facebook.com/120yuz/posts/922427621199176:0
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Mai 2016 1:09    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


14 Mayıs 1950

Ali Sirmen - Cumhuriyet, 14 Mayıs 2016





66 yıl önce bugün, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerle Türkiye’de iktidar el değiştiriyor ve Cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisi devriliyor, yerine Demokrat Parti geliyordu.

Dünya tarihinde pek sık görülmeyen bir olayla karşı karşıyaydık. Bir kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanmasının, Cumhuriyet ilanının üzerinden 27 yıl geçtikten sonra, bu hamlelerin başını çeken kadroların oluşturduğu tek partinin, herhangi bir toplumsal kargaşa, darbe veya darbe teşebbüsü yaşanmadan, dürüst ve serbest seçimlerle iktidardan çekilmesi, gerçekten, eşine az rastlanır bir olaydır.

Tek partinin egemeni İsmet İnönü çok partili yaşamın önünün açılmasına rıza göstermekle yetinmemiş, aynı zamanda ona öncülük de etmiştir.
Tek parti rejiminden çok partililiğe geçişin gerçekleştiği 14 Mayıs 1950 Türkiye’nin demokrasiye geçiş bayramı olabilirdi, eğer değişimin sunduğu fırsat değerlendirilebilmiş olsaydı.

Ne yazık ki tek partililikten çok partililiğe geçişi, darbesiz sorunsuz gerçekleştirmiş olan Türkiye, çok partililikten, insan hak ve özgürlüklerini temel alan çoğulcu rejime sarsıntısız geçişi beceremediğinden, 14 Mayıs’ı da demokrasi bayramına çeviremedi.

***

Bunun çeşitli nedenleri arasında en önemli olanı, DP iktidarı ve karizmatik lideri Menderes’in, demokrasiyi çoğunluk diktasına dönüştürmesi kaçınılmaz yanlış milli irade algısıdır.

Demokrasi ve uzlaşma kültürü zayıf, despotik hafızası henüz taze bir toplumda, denge ve kontrol mekanizmaları tam oturtulamamış, rejim kısa süre içinde “en çok oyu ben aldım, ben milli iradeyim, her şeye kadirim” zihniyetinin iktidarın bütün katlarında yer etmesiyle birlikte, ilk “seçimle gelen dikta” dönemi açılmış oldu. 1950’de aldığı çoğunluk desteğini, 1954’te daha da arttıran DP, başlangıçta Kore konjonktürünün de katkısıyla, hızlı bir kalkınma sağladıysa da, 1955 6-7 Eylülü’nde, basiretsizliği ve şoven popülizmi ile tarihimizin en büyük utançlarından birinin ve 20. yüzyılın en çarpıcı vandalizm olayının sorumlusu olmasının ardından, 1956’dan başlayarak, muhalefetteyken vaat ettiği özgürlükçü demokrasi doğrultusunda değil, tam tersi yönde yol almaya koyulmuş, ifade özgürlüğü, basın özgürlükleri çiğnenmiş, yaş haddinden ve resen emekliye sevk uygulamasıyla, yargı bağımsızlığı ayaklar altına alınmış, 1957’den sonra ivme kazanan uygulamalarla Türkiye, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve çok partili yaşamın önünü açan muhalefet partisi liderinin saldırıya uğradığı, gazetecilerin hapishaneleri doldurduğu, Menderes’in çok kızdığı Bölükbaşı’nın Millet Partisi’ne oy verdiği için Kırşehir’in statüsünün ilden ilçeye indirildiği, milletin Vatan Cephesi garabetiyle karşıt kamplara bölündüğü ülke olmuştu.

***

27 Mayıs 1960 darbesi DP iktidarına son verdiğinde, Türkiye sıkıyönetimle yönetilen, sansürün, gazetelerin boş bırakılmış beyaz sütunlarına yansıdığı, üniversite öğrencilerinin polisle çatıştığı, Menderes’in “kara cüppeliler” diye tezyif ettiği üniversite profesörlerinin polisler tarafından yerlerde sürüklendiği bir ülke konumundaydı.

En vahimi ise iktidar partisinin kendi milletvekillerinden oluşturduğu ve İnönü dahil herkesi yargılayıp ağır cezalar verme yetkisiyle donattığı Tahkikat Encümeni (Soruşturma Komisyonu) aracılığıyla, kuvvetler ayrılığı ilkesini ayaklar altına alarak, demokrasinin kırıntısını bile bırakmamış olmasıydı.
27 Mayıs bir darbeydi. Ama demokrasiye karşı bir darbe değil, çünkü o gelmeden önce gitmişti zaten demokrasi.

Neden böyle oldu?

Çeşitli açıklamalar içinde, DP’nin Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na karşı direnen toprak ağaları tarafından, bu amacı hayata geçirmek için kurulduğunu anımsatıp “Bu kadar olurdu toprak ağalarının demokrasisi!” diyen dostum, olaya en doğru teşhisi koymuştu belki de.

Yine de 14 Mayıs 1950, kaçırılmış bir fırsattı. Yazık oldu!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 27 Mai 2016 21:52    Sujet du message: Répondre en citant

Eh bu gün de 27 Mayis 1960'in yildönümü.

KARANLIK GÜNLER AYDINLIK YARINLARIN HABERCISIDIR (Ladino Atasözü)

Elbet her gecenin bir gündüzü, her gündüzün de bir gecesi var, "it's obvious" comme dirait sherlock!
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.