278 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 278
Membre(s) : 0
Total :278

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 19h20:12
murat_erpuyan : 19h22:36
SelimIII : 1 jour, 08h47:08
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - R.T. Erdogan'in son 12 yilda soyledikleri
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

R.T. Erdogan'in son 12 yilda soyledikleri
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5 ... 18, 19, 20  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mar 2014 0:54    Sujet du message: Répondre en citant

Basbakan Pinokyo olsaydi her halde dunyanin en uzun burunlularindan biri olurdu.

Yine 16 yasinda polis tarafindan oldurulen çocugun terorist oldugunu yutturmaya çalisiyor kendi adamlarina, ama bu yalanlardan dolayi Allah korkusunu da nasil olur yasamiyor anlamiyorum. Iste yine YILMAZ bu yalan uzerine kurmus bugunku yazisini.

Citation:


Mehmet Y. YILMAZ
myy@hurriyet.com.tr
21 Mart 2014

Bir ‘kara propaganda’ yalanı daha!

BAÞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, karşısına uslu gazetecileri dizerek önceki gece bu kez TRT ekranlarına çıktı.

Berkin Elvan’ın ölümünden dolayı kendisinin sorumlu tutulmasını “komplo” olarak niteledikten sonra şunu söyledi:
“Ekmek almaya giden çocuk var mı? Ekmek almaya giden çocuğun elinde sapan olur mu? Cebinden demir bilyeler, patlayıcılar çıkıyor. Sanki polis o çocuğu bilerek hedef alarak bizzat fişeği atmış. Yüzünde poşu olduğu zaman polis kaç yaşında olduğunu anlamaz ki. Polis terörle mücadele ederken orayı dağıtmaya çalışıyor.”

Bunu Başbakan’ın ağzından duyunca ne düşünürsünüz?

“Cebinden patlayıcılar çıkan bir terörist” var!

“Patlayıcı” denildiğinde ne anlarsınız?

C4 plastik patlayıcı mı, dinamit mi, başka patlayıcılar içeren bombalar mı?
Evet, normal olarak “patlayıcı” denilince bunu anlarız.

Başbakan da zaten bu sözü söylüyor ki öyle düşünelim, “ekmek almaya giden çocuk” yerine “cebinden bomba çıkan bir teröristi” koyalım.
Böyle yapınca da 14 yaşında bir çocuğun polisin hedef gözeterek attığı bir gaz fişeği ile vurulup ölmesini normal karşılayalım.
Hatta kendisi gibi “Oh oldu” diyelim!

Berkin Elvan, gaz fişeği ile vurulup hastaneye kaldırılınca, hastane güvenliği üzerinden çıkanların listesini yapmış, polise vermiş.
Polis de o tutanağa dayanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir tahkikat evrakı yollamış.

O belgeye göre Berkin Elvan’ın üzerinden çıkan ve Başbakan’ın “patlayıcı” dediği şey, üzerinde “FEZA TORPİL” yazılı çatapat!

Polisin tahkikat evrakında bu “torpilin” piyasada satılanlar ile benzerlik gösterdiği de belirtiliyor.

Bu evrakın fotokopisi dün Yeni Akit gazetesinde de yayımlandı.

Her yerden satın alabileceğiniz, bizlerin de çocukken bayramlarda aldığımıza benzer, ses çıkaran bir tür çatapat!

Son yıllarda maçlarda da atılıyor, son örneklerini Trabzon’daki maçta gördük, o çatapatları atan seyirciler için Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde bir soruşturma açıldığını da duymadık.
Başbakan bunu bilmez mi?

Kuşkusuz ki biliyordur, çocukluğunda o da benzer mantarları, maytapları, çatapatları, “kızkaçıranları” kullanmıştır, hiç kuşkum yok.
Peki, bunu bildiği halde neden ısrarla “patlayıcı” diyor?

Bu da “Camide içki içtiler” ya da “Türbanlı kardeşimize üstü çıplak adamlar Kabataş’ta saldırdılar, üzerine işediler” gibi çiğnenerek sakız edilecek bir yalan mı?

Bir kara propaganda örneği daha mı?

Başbakan’a vicdan çağrısı çok yapıldı ama belli ki işe yaramamış.

Allah’a havale edeceğiz, öyle görünüyor ki!

Öte yandan Başbakan’ın “insan haklarından” da haberi yok gibi görünüyor.

“Başında poşu sarılıydı, polis yaşını nereden anlasın” diyor.

O gaz fişeği ile vurulup ölen insan, bir çocuk değil de mesela benim yaşımda birisi olsaydı, polise hak mı verecektik?

O fişeklerin en az 45 derece açıyla havaya doğru atılması gerektiği, hedef gözetilerek atılmamasının şart olduğu bir gerçek değil mi?

Fişeklerin üzerinde hedef gözetilerek atış yapılmasının can kayıplarına, ağır yaralanmalara yol açacağı belirtilmiyor mu?

AİHM, fişeklerin doğrusal olarak atılmasının insanın yaşam hakkına tehdit olduğunu, işkence ve kötü muamele sayılması gerektiğini belirtmedi mi?
Türkiye bu yüzden daha önce tazminat ödemek zorunda kalmadı mı?
Başbakan bunu hatırlamıyorsa hemen hafıza güçlendirici çalışmalara başlamalı, çünkü o kararın tarihi geçtiğimiz yılın temmuz ayı!

Ama o belli ki polisin hedef gözeterek gaz fişeği atmasını normal görüyor.
O böyle görmeye devam ettiği sürece, polisin bu tutumunun önüne geçilebilir mi?

O bunu teşvik ettiği sürece, gaz fişeği ile meydana gelen ölümlerden ve yaralanmalardan kimi sorumlu tutmamız gerekiyor?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mar 2014 1:09    Sujet du message: Répondre en citant

Ahmet Hakan da yalanin kuruklusunu soyluyor Basbakan demek istemis!

Citation:


Bir çocuk cebine sığar mı bunlar?
BAÞBAKAN Erdoğan yine Berkin’le ilgili tanıklıkta bulunmuş.
*
Sanki olay yerindeymiş gibi ve sanki Berkin’e cep kontrolü yapmış gibi konuşmuş.
Söyledikleri şunlar:
Berkin’in bir elinde sapan, bir elinde taş vardı.
Cebinden 11 tane çeşitli patlayıcı çıktı.
Cebinden demir bilyeler çıktı.
*
İnsaf yoksa bile izan olmalı.
11 çeşit patlayıcı, demir bilyeler, sapanlar, taşlar bir çocuk cebine nasıl sığabilir?
*
Altı üstü bir çocuk cebi bu.
Milyon dolarların istiflendiği adam boyu para kasası değil.




http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26051230.asp
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mar 2014 1:14    Sujet du message: Répondre en citant

Yalan, iftira, somuru...

Basbakan Adnan Menderes'e sarilip oy toplayacagini dusunebiliyor !

Citation:



Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
21 Mart 2014

Adnan Menderes


Tayyip Erdoğan her gittiği şehirde, her çıktığı mitingde “Adnan Menderes” diyor.

Þu işi netleştirelim artık.

*

“Ben Erbakan’ı Erdoğan’a tercih ederim. Erbakan, Erdoğan’a göre çok daha ulusçudur, Türkiye’nin bağımsızlığından yanadır. Tayyip Erdoğan tam bir kapalı kutu, kendisini hangi kişilerin, hangi fikirlerin yönettiğini bilmiyoruz. Tayyip Erdoğan’ı şahsen tanımam, uzaktan izlediğim kadarıyla, etrafında devamlı negatif elektrik var. Üslubunda hep tehdit var. Girdiği her yerde kavga çıkarabilir. Benim Türkiye adına endişelerim var. Þoför acaba bir terslik yapar mı diye, herkesin yüreği ağzında... Erdoğan başbakan olduğunda, Erbakan katıla katıla gülerek, bana inat, başlarına getirdiklerine bakın demiştir herhalde.”
*

Kime ait bu sözler?
Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes’e ait... Rahmetli olmadan önce, 2003 senesinde, AKP iktidara geldikten hemen sonra, Hürriyet’e vermişti bu röportajı.

*

Başka ne demişti?
“Avrupa Birliği, açık ve aleni şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kendine hedef seçti, umarım AKP bu oyuna gelmez, bir Cumhuriyet hükümeti için, yabancının lafıyla kendi askerine yönelik düzenleme yapmaya kalkışmak, Türkiye Cumhuriyeti adına çok büyük bir hata olur” demişti.
*

Taa 2003’te..
Öngörüye bak.

*

Fatin Rüştü Zorlu.
Adnan Menderes’le birlikte sehpaya gönderilen dışişleri bakanı... Büyük metanetle yürüdü ölüme, önce masaya, sonra masanın üstündeki sandalyeye çıktı, Allah memleketi korusun, haydi Allahaısmarladık dedi, ittirdi ayağının altındaki sandalyeyi... Torunu var, kendisiyle aynı adı taşıyor, Fatin Rüştü... Gaz maskesini taktı, Gezi direnişine en ön saflarda katıldı. Niye katıldın diye sordular? “Allah memleketi korusun, dedemin son sözleriydi, annemin bana bıraktığı en büyük miras da buydu” dedi.
*

Başka ne dedi torun Fatin Rüştü?
“İnsanların yaşamlarına müdahale edilmeyen bir ülkede yaşamak istiyorum. Annem Mülkiye’de okurken, bir hocayı görevden aldıkları için eyleme katılmış. Anneannem, Emel ne yapıyorsun böyle demiş. Annem, yürüyüşe katılıyorum diye cevaplamış. Dedem ise, kızım bir bireydir, karışamam demiş. Yani, annem, kendi babasına karşı yürümüş... Bu tür farklılıkların bu ülkede olması gerekiyor.”
*

Adnan Menderes’e dönersek... Onun da torunu var, onun da adı soyadı, Adnan Menderes... Tıp profesörü. İzmir’de yaşıyor.

*

Adnan Menderes’in üç oğlu vardı, büyük oğlu Yüksel intihar etti, ortanca oğlu Mutlu trafik kazasında vefat etti, en küçük Aydın ise, 2011’de rahmetli oldu. Mutlu’nun oğlu, torun Adnan... Menderes soyadını taşıyan tek kişi.

*

Siyasetten uzak, huzurlu hayatını rahatsız etmek istemezdim ama, mecburuz, kusura bakmasın. İzmir’deki fısıltılara göre, AKP’nin milletvekili yapmak için Adnan Menderes’e yalvardığını biliyoruz. Adnan Menderes’in kesinlikle kabul etmediğini de biliyoruz. Zaten bana sorarsanız, böyle bir birliktelik, asla mümkün değil... Annesi, Profesör Münevver Menderes’in, zamanında ANAP’a karşı açıkça SHP’yi desteklediğini, sosyal demokrat görüşe sahip olduğunu biliyoruz.

*

Peki, anneyle oğul illa aynı görüşü mü destekler? Elbette böyle bir şart olamaz. Ancak, amcası Aydın Menderes’in eşi Ümran hanım, yani yengesi şöyle diyor: “Torun Adnan Menderes, siyasi olarak dedesiyle aynı yerde durmuyor.”
*

Rahmetli başbakan Adnan Menderes’in doğduğu köye gelirsek... Aydın, Çakırbeyli... AKP, darbelerle hesaplaşıyoruz ayağıyla 12 Eylül’de yetmez ama evet referandumu yaptı. Adnan Menderes’in köyü Çakırbeyli’den “Hayır” çıktı!
*

Öyle kıl payı filan değil.
Yüzde 70 hayır çıktı.

*

Ve, Aydın...
Adnan Menderes’in şehri.
Bugün gidin, sokakta rastladığınız herhangi birine Adnan Menderes deyin, gözleri buğulanır. Rahmetlinin matemi, hâlâ devam eder Aydınlılarda.

*

CHP’nin kalesi şu anda.
CHP büyük ihtimalle Türkiye’deki rekor oyunu alacak Aydın’da... Sadece şehir merkezi değil, bütün ilçelerinde, Söke, Nazilli, Kuşadası açık farkla, ya CHP’nin ya MHP’nin... Adnan Menderes’in şehrinde AKP anca üçüncü durumda... Bazı ilçelerde DSP’nin bile arkasında.

*

Tayyip Erdoğan...
Aydın’da yok hükmündedir.

*

Hal böyleyken... Merhum Adnan Menderes’in AKP’ye alet edilmeye çalışılması, Adnan Menderes’in ruhuna işkencedir.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mar 2014 1:17    Sujet du message: Répondre en citant


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26051304.asp
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 16 Mai 2014 17:50    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Hiç kaza olmayacak diye bir şey madenlerde yok. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun (madenciliğin) yapısında, fıtratında (yaradılışında) bunlar var…


Geçmişte de aynı bilimsel görüşünü gündeme taşımış, 2010 yılında Zonguldak’ta meydana gelen ve 30 maden emekçisinin can verdiği olay sonrasında aynen şöyle demişti:

Citation:

Maden işçisinin kaderinde bu var.


Citation:

Biraz geçmişe gidiyorum. 1862 yılında İngiltere’de madende göçük. 204 kişi ölmüş. 1866’da grizu ve kömür tozu patlaması sonucu 361 kişi ölmüş…
Belçika’da 1877’de metan gazı patlaması, 120 ölü. İngiltere’de 1894 yılında kömür ocağında patlama 290 ölü. Hindistan’da 1965 yılında grizu patlaması 375 ölü. Bakın ABD’nin teknolojisi ve her şeyi ile 1907 yılında grizu patlamasında 361 ölü…
Türkiye’de 1942 yılından 2010 sonuna kadar benzer kazalarda toplam 900 civarında işçi hayatını kaybetti.




Yani madenci olacaksan olecek arkadas, askersen de oyle...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Mai 2014 0:54    Sujet du message: Répondre en citant



http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/74941/Erdogan__Berkin_Elvan_olmustur__gecmistir.html#

<
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 03 Juin 2014 17:52    Sujet du message: Répondre en citant

Basbakan'in hasladigi, asagiladigi, kufrettigi insanlar git gide çogaliyor ve genis bir yelpazeye yayiliyor.

Barolar bilrigi baskanina "edepsiz" diyerek konusmasini kestikten sonra simdi de CNN muhabirini hedef almis :

"Başbakan Erdoğan CNN International muhabirine grup toplantısında sert çıkmış Canlı yayında gözaltına alınan Ivan Watson'a dalkavuk demiş, sonrasında yabancı basın yayın organlarını ajanlıkla suçlamıştı." diye yazan Cumhuriyet :

Citation:
International'in dalkavuğu orada bir şeyler yapmaya çalışıyor. Geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Þimdi de suçüstü yakalandı. Bunlar görevli, bunlar ajan görevi icra ediyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Juil 2014 2:32    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Mülkün sahibi Allah’tır. Zaferin sahibi
sadece ve sadece Allah’tır. Bu davayı, bu hareketi, bu mücadeleyi işte bugünlere eriştiren Rabbime sonsuz hamdü senalar olsun. Bu davanın bayraktarlığını yapmış her bir kardeşime Rabbim rahmet etsin, onlardan razı olsun.



Ertugrul Özkük'ün yorumu
Citation:

Anahtar cümle şu:
“Zafer sadece ve sadece Allah’ındır...”
Manası çok açık:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları oy verecek...
Erdoğan kazandığı takdirde bu, “Allah’ın zaferi” olacak...
***
Peki ya başka biri kazanırsa...
Bu da “Allah’ın hezimeti mi” olacak...
Dünya demokrasi tarihinde, sandıktan çıkacak sonucun “Allah’ın zaferi veya hezimeti” olarak nitelenebileceği ilk seçimi yaşayacağız...
Erdoğan’a oy vermeyecek her kişi, daha şimdiden “kâfir” ilan edilmiş durumda.
Yani bu ülkede şu an, ramazan ayı dolayısıyla oruç tutan, namaz kılan milyonlarca kâfir yaşıyor...
***
Konuşma metninin ilk 14 satırında 10 kere “Allah” ve “Rab” kelimeleri geçiyor...
Fatiha Suresi’nin ilk 10 satırında bile Rab kelimesi sadece 4 kere geçiyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 03 Juil 2014 3:05    Sujet du message: Répondre en citant

Ben, adayligi ilan edildikten sonraki konusmasinda bir cümleye takildim. "Türkiye'yi uçuracagiz" demis, ilk kez dogru bir laf etmis...... Simdiye kadar uçuramadiklarini da cumhur'un basi oldugunda uçuracagini simdiden alenen söylüyor....

Bu arada küçük bir hatirlatma: bir vakitler bayan Cille var idi, hükümetin basi, kocasinin adi da "Uçuran" idi, Allahin ve kulun izniyle, bankalar hortumlandi, ülke de o kisinin adiyla mûtenasip tarzda "uçuruldu" gitti!
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Aoû 2014 13:55    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

"Bana da affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu."

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Sep 2014 9:47    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhurbaskani sifatli kisiden bir inci daha...


Hurriyet

Bu seviyeye gelen bir insan bu kadar mi kisir goruslu olur, hadi Soma katliaminda eline bir yazi tutusturdularda 1820 de Ingiltere'de de olmustu gibi bir zirvaligi ortaya atmisti, ama bu danisman yaniltmasi da olamaz...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Oct 2014 12:35    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Cumhurbaskani sifatli kisiden bir inci daha...


Hurriyet

Bu seviyeye gelen bir insan bu kadar mi kisir goruslu olur, hadi Soma katliaminda eline bir yazi tutusturdularda 1820 de Ingiltere'de de olmustu gibi bir zirvaligi ortaya atmisti, ama bu danisman yaniltmasi da olamaz...


Citation:

Mehmet Y. Yılmaz

Hürriyet
01.10.2014

Keşke bu kadar basit olabilseydi

BAZEN Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a benzesem daha mı mutlu olurum diye düşünmeden edemiyorum.

Hayata karşı çok açık ve açık olduğu kadar da basit fikirleri var.
Birbiriyle ilgisi olmayan konuları kolayca birbirine bağlıyor, onlardan kendisine kesin doğrular çıkarıyor ve hayatta karşılaştığımız meseleleri kafasının içinde şıp diye çözebiliyor.

Bir ülkeyi yönetmiyor olsaydı, bu düşünce sistematiği içinde mutlu, huzurlu yaşar giderdi.

Ama o bir ülkeyi yönetiyor, sorunlarımızı çözmesini bekliyoruz, fakat bu düşünme sistematiği gerçek hayattaki sorunları çözmeye de yetmiyor.
Zorunlu din dersleri ile ilgili olarak AİHM'nin aldığı karar üzerine yaptığı yorumlara bakınca bunu bir kez daha düşündüm.

Basit bir şekilde "Madem ki fizik dersi, matematik dersi zorunlu olarak okutuluyor, niye din dersi de zorunlu olarak okutulmasın" diye düşünüyor.
Oradan toplumun önemli başka önemli sorunlarına sıçrayabiliyor.

"Din dersi okutulursa toplumda terörizm, ırkçılık, şiddet, antisemitizm, uyuşturucu bağımlılığı da olmaz" diye kesin bir hükme varıyor.

Din eğitimi zorunlu olursa, toplumun bütün bu dertlerden kurtulabileceğine inanıyor.

Ama hayat bu kadar basit değil tabii.

Mesela "Taliban" dediğimiz kimseler, adları üzerinde, dini eğitim gören "talebelerden" çıktı.

Terörizmin en vahşisini kolayca sergileyebiliyorlar. Kafa kesiyorlar, uçakları kulelere çarpıp yüzlerce masumu öldürebiliyorlar.

Dini eğitimse herkesten daha yoğun dersler aldılar, hayatlarını buna göre tanzim ettiler ama ırkçılık, şiddet, antisemitizmden kurtulamadılar.
Alalım bizim Deniz Fenercileri!

Alman mahkemesi, bu beylerin yaptığı işi "yüzyılın dolandırıcılığı" olarak niteledi.

Bakarsan neredeyse tümü imam hatiplerde okudular, beş vakit namaz kıldılar ama inanmış Müslümanların zekâtlarını, fitrelerini ceplerine atmakta bir sakınca da görmediler.

İmam hatipli Halkbank Genel Müdürü'nün evinden ayakkabı kutularına saklanmış milyonlarca dolar çıkabildi.

Dindarlık konusunda herkesle yarışan bakanlar ve çocukları, kolayca rüşvetler alabildiler.

Bununla da kalmadılar, rüşvet uçakla ailecek umre ziyaretine bile gidebildiler.

Cumhurbaşkanı'nın bizzat kendisinin her gün yana yakıla anlattığı "Cemaatçiler" desen, onlar da sıkı dini eğitimden geçtiler.

Ama Cumhurbaşkanı, kendisi söylüyor ki bunlar yasaları tanımamışlar, insanları yasadışı olarak dinlemişler, sahte deliller üretip suçsuz insanları senelerce hapislerde yatırabilmişler.

Hayat, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği kadar basit değil çünkü.
Her toplumsal sorunun ardında çok derin olaylar var ve bunların hepsinin ortak ilacı da "zorunlu din eğitimi" değil.

Dedim ya bir ülkeyi yönetmiyor olsa bu bir mesele sayılmaz, kendisini bağlar. Kahve sohbetlerinde meseleleri kolayca çözer, sonra gidip huzur içinde yatağına yatıp uyuyabilir.

Ama kendisi bir ülkeyi yönetiyor.

Kafasının içindeki basit neden–sonuç ilişkileri toplumsal hayatla uyuşmadığı için de meseleleri kavramakta zorlanıyor, bu nedenle de sorunları çözemiyor.

'Yeni Türkiye' eskisi gibi!

İNSAN Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Türkiye'deki "otoriterleşmeye" dikkat çeken 38 sayfalık bir rapor yayınladı.
Haberi Hürriyet'te okumuş olmalısınız, bu nedenle ayrıntılarına girmeyeceğim.

"Türkiye'nin İnsan Hakları Alanındaki Gerilemesi ve Reform Önerileri" başlıklı raporun adına itirazımı belirteyim önce.

Bir "gerilemeden" söz edebilmek için "ileri bir noktaya" gelmiş olmak gerekir diye düşünürüm.

Bu açıdan baktığımızda bir gerilemeden söz edemeyiz, çünkü zaten bugün yaşadığımız insan hakları sorunları ile ilgili olarak "ileri bir noktada" hiçbir zaman olamadık.

İfade özgürlüğü ve protesto hakkının, örgütlenme özgürlüğünün kullanılması her zaman için bir sorundu, bugün de o sorun devam ediyor.
Türkiye geçmişte de demokratik bir hukuk devleti değildi, bugün de değil.
Yargı geçmişte de "bağımsız ve tarafsız" sayılmazdı, bugün de öyle.
Bugün hükümeti bu açıdan eleştireceksek, bu hakları geri götürdüğü için değil, söz vermiş olmasına rağmen bu konuda isteksiz bir tutum içinde olmasını eleştirmeliyiz.

Raporun dikkat çektiği basın özgürlükleri konusunda ise bu hükümete söylenecek elbette çok fazla şey var.

Medyayı kontrol etmek için çabalamakla kalmayıp, kendisine bağlı bir medya oluşturmaya girişmek, bunun dışında kalanların üzerine devletin bütün olanaklarını hukuksuz bir şekilde kullanıp gitmek, bugünkü hükümetin sabıka dosyasında yer alıyor.

Raporda, "Kürtlerle yürütülen barış sürecinin başarısını garantilemenin en iyi yolu, insan haklarını korumak ve herkesin insan haklarını güçlendirmektir" deniliyor.

Bu konuya daha önce de defalarca dikkat çekmiştim.

Hükümet eğer bu "barış süreci" konusunda gerçekten samimiyse sürecin ilk adımları ülkenin genelinin demokratikleşmesine çalışmaktan geçiyor olmalıydı.

Ama biliyoruz ki Cumhurbaşkanı'nın böyle bir niyeti hiç olmadı.

O bir tek şey istiyor: "Türk tipi" bir başkanlık sistemi ile ülkeyi tepeden, otoriter bir şekilde yönetmek!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Oct 2014 18:25    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Dam üstünde saksağan

CUMHURBAÞKANI Recep Tayyip Erdoğan, TBMM komisyonunda görüşülmekte olan "güvenlik paketi" ile ilgili olarak konuştu, eleştirileri yanıtladı.

Bu görev neden ona düştü, bilemiyorum.

Paketin sahibi hükümet, Başbakan'ı var, sözcüsü var, ama "tarafsız" Cumhurbaşkanı, çıkmış hükümetin yasa önerisini savunuyor!

Merak ettim, Başbakan bunu neden kendisi yapamıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "güvenlik–özgürlük" arasında bir denge olmasını savunuyor ve konuyu şöyle bir örnekle açıklıyor:
"Katilin elinde bıçak var, doktorun elinde neşter var. Doktorun elindeki neşter hayat kurtarır ama katilin elindeki bıçak insan hayatına kasteder ve öldürür. Biz neşterden yana mıyız, yoksa katilin elindeki bıçaktan yana mıyız? Eğer bunu iyi ayırt edemezsek, tefrik edemezsek bunun bedelini işte aynen IÞİD'in elindeki bıçaklar gibi görürüz veyahut da şu son dönemde 42 vatandaşımızın öldüğü olaylardaki gibi, onların elindeki bıçaklar gibi görürüz."

Çocukken, birbiriyle ilgisiz konular arasında böyle ilişki kuranlara "Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" derdik!

İlginç bir akıl yürütme biçimi var, Cumhurbaşkanı'nın.

Katilin elindeki bıçak ile doktorun elindeki neşter arasında bir ilişki kuruyor önce.

Sonra soruyor, "Kimden yanasın"?

E salak değiliz herhalde, herkes doktorun elindeki neşterden yana doğal olarak.

O zaman ne oluyor: Madem doktorun elindeki neşterden yanasın, güvenlik paketine itiraz etme!

İyi etmeyelim de, bu ikisinin ne alakası var birbiriyle?

Biz demiyoruz ki "Katilleri serbest bırakın"!

Adam öldürmek yasak değil mi zaten bu memlekette, ağırlaştırılmış müebbet hapse kadar cezası var.

Üstelik aynı akıl yürütmeyle tam tersini de söyleyebiliriz!
Katilin elindeki bıçaktan mı yanasın, doktorun elindeki neşterden mi?
Doktorun elindeki neşterden yanayım.

Madem doktorun elindeki neşterden yanasın, özgürlükleri güvenlik endişesine çiğnetme!

Oldu mu şimdi yani?


http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/68/Mehmet-Y-Yilmaz/80459/iste-bu-suphe-cok-makul
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Oct 2014 18:29    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Mehmet Y. Yılmaz
Hürriyet
23.10.2014 Perşembe

Dön derviş dön!

International New York Times'ın editoryal sayfasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir karikatürü yayımlandı.

Karikatürde Erdoğan bir Mevlevi dervişi olarak çizilmiş. Kafasında külahı, etekleri uzun elbisesi ile bir Mevlevi dervişi.

Karikatürün sağ tarafında bir Amerikan askeri uçağının tepesinde Obama var, şaşkınlıkla Erdoğan'ı izliyor.

Sol tarafta da elinde IÞİD bayrağıyla biri sakallı, diğeri silahlı ve maskeli iki kişi var, onlar da aynı şaşkınlıkla bakıyorlar.

Derviş Erdoğan, iki taraf arasında zikzaklar çizerek dönüp duruyor.
Belli ki Erdoğan–Davutoğlu ikilisinin kafa karışıklığı, okyanusun öbür ucunda bile açık seçik görülüyor.

Bir saat arayla "PYD'nin PKK'dan farkı yoktur, silah vermemek gerek"
diye düşünürken, Amerika'nın PYD'ye silah vermesine ses çıkarmamak, "PYD ile PKK aynıdır, IÞİD ile PKK'nın farkı yoktur" derken, silahlı peşmergelerin Türkiye'den geçişine izin vermek!

Kafaları belli ki çok karışık, politika üretemiyorlar, rüzgârın önünde savrulup duruyorlar.



http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/68/Mehmet-Y-Yilmaz/80459/iste-bu-suphe-cok-makul

Sozu geçen karikatur :


http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/132793/Turkiye_nin_distan_gorunusu.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Oct 2014 18:37    Sujet du message: Répondre en citant

Ve Yilmaz ile Sirmen Erdogan'daki 180 derecelik donusu islemisler !

Citation:


Telefonda hipnoz!
Mehmet Y. Yılmaz
Hürriyet
22.10.2014


CUMHURBAÞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan'dan dönerken uçakta gazetecilere şunu söyledi:

"PYD bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Amerika'nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden 'evet' ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur."

Sonra Kobani için de şöyle konuştu:
"Niye illa Suriye, niye illa da Kobani diye sormak lazım. Irak'ın üçte biri gitti, acaba bu üçte birde niye hiç rahatsız değil bunlar. Varsa yoksa Kobani, neden? Bunlar manidar."

Ve uçaktan inmesinin üzerinden bir saat bile geçmeden Obama ile telefonda konuştu, bütün fikri değişti!

Amerika, Kobani'de PYD'ye uçaklar ile silah ve tıbbi malzeme yardımı yaptı, arkasından da Türkiye, sınırını Kuzey Iraklı peşmergelere açtı ki Kobani'ye yardıma gidebilsinler!

İşte bunu çok merak ediyorum: Nasıl bir zihin açıklığı geldi ki, uçaktan iner inmez bir telefon konuşmasıyla 180 derece dönüş yapabildi?
Acaba diyorum, Obama, telefonda "dünya liderini hipnotize edip", söylediklerinin tam tersini mi yaptırdı?



Citation:


Ali Sirmen

‘Uyumlu İslam’a Dönüş



23 Ekim 2014 Cumhuriyet

Cumhurbaşbakan Tayyip Erdoğan 18 Ekim Cumartesi günü Afganistan’dan dönen uçakta, gazetecilerin Kobani ile ilgili sorularına alışıldık yanıtlar veriyordu:
- PYD de PKK gibi bir terör örgütüdür. ABD bizden PYD’ye yardım etmemizi isterse hayır deriz.

Açıklamalar alışılmış türdendi. Daha önce de Düz Başbakan Davutoğlu aynı türde açıklamalar yapmış, Türkiye’nin yardım amaçlı da olsa Kobani’ye koridor açmayacağını söylemiş ve tekrar vurgulamıştı:
- PYD de PKK gibi terör örgütüdür. PKK ile eşittir. PYD’ye silah gönderilmesine onay veremeyiz.

AKP iktidarı IÞİD’e karşı mücadelelerde de ÖSO’ya destek olunması koşulunu getirerek ayak diremekteydi.

Cumhurbaşbakan’ın uçağı pazar sabahının ilk saatlerinde Esenboğa’na inince, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın, Erdoğan’a Obama’nın aradığını söylüyor ve Erdoğan yurt topraklarına ayak bastıktan yarım saat sonra, pazar gününün ilk anlarında, Obama ile telefonda konuşuyordu.

Ne konuşuyorlar?

İlk bakışta bu konuda herhangi bir şey söylemek mümkün değil gibi görünüyorsa da, daha sonra Washington’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Marie Harf’ın açıklamaları ipucu veriyor.

***

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, Kobani’ye Amerikan silah yardımı başlarken Türkiye’nin onayının alınıp alınmadığı sorusuna yanıtı aynen şu olmuştur:
- Sorun rızayla ilgili değil. Biz bunu yapma niyetimizi onlara bildirdik.
Görülüyor ki Obama, Tayyip Erdoğan’ı herhangi bir konuyu konuşmak için değil, kararını tebliğ etmek için aramıştır.

O andan itibaren, “PYD terör örgütüdür, Kobani’ye koşulsuz koridor açmak söz konusu değildir” diyen ‘Cumhurbaşbakan’, yelkenleri suya indiriyordu.
Þimdi bu durumda çıkıp da “neden” diye sormak, izanla bağdaşmaz.
Çünkü neden o kadar açıktır ki!..

Neden, Cüneyd Zapsu’nun deyişiyle “deliğe süpürülmenin” önüne geçmek arzusudur.

Gerçekten de son zamanlarda, ılımlı İslama artık genelde soğuk bakan, ayağı suya ermiş olan Washington, bir zamanlar ılımlı İslamın en parlak temsilcisi olarak herkese örnek gösterilen Tayyip Erdoğan konusunda ciddi kuşkular taşımakta ve şu soru, ABD’nin etkin karar kademelerinde ciddi olarak sıkça sorulmaktaydı:
- Acaba yanlış adam mı seçtik?

Onlara Zapsu’nun yanıtını vermek ve “Hayır, deliğe süpürmeyin, daha kullanın!” diyebilmek için, ılımlı İslamın vaatlerini yerine getirmeye amade olduğunu kanıtlamak gerekiyordu.

Biliyorsunuz, bu sütunda çok kez yazıldığı gibi, “Ilımlı İslam” diye yazılan ibare aslında “uyumlu İslam” olarak okunur ve burada önemli olan öğe “ılımlılık” değil, “uyumluluk”tur.

***

Cumhurbaşbakan’ın ABD Başkanı Obama ile 19 Ekim Pazar sabahının ilk saatlerinde yaptığı telefon görüşmesinin ardından AKP iktidarının 180 derecelik rota değişimi, ılımlı yani uyumlu İslama dönüşün teminatıdır.
O telefon görüşmesinde Obama herhangi bir görüş sormamış, yalnızca kararını tebliğ etmiş olduğuna göre, ya Kobani ve IÞİD karşısındaki politika değişerek uyumlu İslam yoluna devam edilecekti ya da “süpürülme” durumu olacaktı.

Son zamanlarda çeşitli konulardaki falsolu çıkışlar, Washington’daki yönetim ile Tayyibizm arasında soğuk rüzgârlar esmesine neden olmuş ve Beyaz Saray kulislerinde, Ankara’daki iktidar konusunda kuşkuların artmasına yol açmıştı.

Uyumlu İslama bu dönüş, Zapsu’nun sözünü ettiği süpürülme tehlikesini tümden ortadan kaldırmıştır denebilir mi?

Doğrusu orası oldukça şüpheli. Çünkü kendi kamuoyuna yönelik dolduruşlarına herkesten önce kendisi gelenlerin, ne zaman ne yapabileceğinin belli olmadığı düşüncesi bir kez kaygılı zihinlerde yer etti mi silinmesi çok güçtür.

O zalim şüphe de uyumlu İslama tam güven duyulmasını her zaman engeller.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5 ... 18, 19, 20  Suivante
Page 4 sur 20

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.