Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Erol Günaydin aussi est parti
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 15 Oct 2012 21:53 Sujet du message:
Citation:
Erol Günaydın ile yapılan bir röportajdan alıntı..
“Ben hiç üzülmem. Bayılırım anılarıma. Gidenlerle gider, gelirim. O kadar güzel şeyler ki onlar. Onlara bakıp hatırlamak, o günlerin içinde yaşamak. Çok severim o günleri… Kayıplarla beraber yaşıyorum ben, onları öldürmüyorum ki. Kayıplar öldü diye ben onlara öyle bakmıyorum. Yaşıyor, ben de yaşatıyorum. Altan’ı (Erbulak) yaşatıyorum. Arkadaşlarımı, dostlarımı düşünüyorum. Yaşıyorlar, onlar varlar. Nasıl olsa bir gün buluşacağız. Bu böyle yarım kalmaz.”
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 15 Oct 2012 22:13 Sujet du message:
Citation:
Galatasaray Lisesi’nin 1956 yılı mezunlarından, lisede öğrenciyken
1953’te "hardallı gece" adıyla şamata gecelerini başlatan, usta
tiyatro ve sinema sanatçısı Erol Günaydın aǧabeyimizi maalesef bugün
saat 14:45’te kaybettik.
Bașta sevgili kızı Günfer olmak üzere, yakınlarına ve Galatasaray
camiasına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Erol Günaydın aǧabeyimiz ıșık içinde uyusun.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 17 Oct 2012 1:31 Sujet du message:
Citation:
Mektebimizin 1956 yılı mezunlarından Derneğimizin 5020 sicil numaralı üyesi usta tiyatro ve sinema sanatçısı Erol Günaydın’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Erol Günaydın için 17 Ekim Çarşamba günü saat 13.30’da Beyoğlu Ses Tiyatrosunda anma töreni düzenlenecek olup, cenazesi Teşvikiye camiinde kılınacak ikindi namazından sonra defnedilecektir.
Merhuma tanrıdan rahmet ailesine, sevenlerine ve camiamıza sabır ve metanet dileriz.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11194 Localisation: Nancy / France
Posté le: 22 Oct 2012 2:17 Sujet du message:
Citation:
Yeteneğin Eli
Ali Sirmen - Cumhuriyet 21.10.2012
Sevgili,
Hafta içinde yitirdiğimiz “Tiyatro Adam” Erol Günaydın Galatasaray’dan ağabeyimdir. Kendisiyle aynı yıllarda aynı çatı altında okumuşluğum var. Hatta yedinci sınıftayken, “Tıjın” Erol Abi’mizin sahneye koyacağı bir oyunda oynayacaktım, ama sonra oyun, bilemediğim bir nedenle kaldı.
Lakabı “Tıjın” olan Erol Günaydın bir efsaneydi. Okul yılları gibi, sonrasıyla ilgili öyküler kulaktan kulağa dolaşır dururdu, buraya yazmaya kalksam, değil sütun, sayfa yetmez. Üstelik bunların hangisi gerçektir, hangisi yakıştırma bilmek de artık mümkün değil. Bu gibi efsane adamlarla ilgili öykülerin önemli bir bölümü de yakıştırma olur.
Galatasaray’daki öğrencilik yıllarımda, okulda tiyatroya gönül ve emek vermiş, sahne tozunu ilk kez Tevfik Fikret’in 1909’da yaptırdığı ve artık kendi adını taşıyan Tevfik Fikret Salonu’nda solumuş çok kişi vardı.
Galatasaray hep öyle olmuştur. Diyebilirim ki, konservatuvarlardan sonra Türk tiyatrosuna en çok eleman yetiştiren kurumdur Tevfik Fikret’in ocağı.
***
Öğrencilik yıllarımda, tiyatroya gönül vermiş olanlardan aklımda kalanlar şunlardı:
Uzun yıllar aynı sınıfta okuduğum, sahneye koyduğu iki oyunda oynadığım, bütün yaşamı tiyatro olan, tutkusunu şimdilerde Berlin’de sürdüren, son olarak eşi Marietta İpekkaya ile librettosunu yazdıkları “Ali Baba ve Kırk Haramiler” operasının Berlin Opera Komik’te sahnelendiği Çetin İpekkaya, Ayberk Çölok, Mehmet Ulusoy, yalnız tiyatro değil, kültür tarihimizde önemli yeri olan Genç Oyuncular’ın kurucusu Atila Alpöge, Üstün Kırdar, Beyhan Türel, Ergun Köknar, dekorlarıyla Yücel Tanyeri, Erdoğan Soral, Yiğit Okur, Aydemir Akbaş, Alp Zeki Heper, AST’ın kurucusu Asaf Çiğiltepe...
Bizden birkaç sınıf küçük olan Þevket Altuğ sahneye daha yeni yeni adım atıyordu.
Dediğim gibi Galatasaray aynı zamanda adeta bir tiyatro okuluydu. Sen Mümtaz Soysal ile Coşkun Kırca’nın da o sahneye çıkmışlardan olduklarını bilir misin?
Gelenek devam edecektir. Ferhan Þensoy, Rasim Öztekin, Tarık Pabuççuoğlu gibiler, bir sonraki kuşak olarak seçkin yerlerini alacaklardır.
***
Benim kuşağımın tiyatrocuları içinde, bütün varlığıyla tiyatroya adanmış, ondan ayrı algılanması mümkün olmayan yaşamıyla, öyküleriyle, şakalarıyla, inanılmaz sempatik kişiliğiyle, Erol Günaydın’ın yeri bambaşkaydı. Kendisinden neredeyse harika çocuk olarak söz edilirdi.
O ise alçakgönüllü, çelebi kişiliğiyle bunları hiç farkında değilmiş gibi yaşardı. Ama sahneye çıktı mı, son derecede natürel oyunuyla devleşir, ulaşılmaz olurdu.
Gazeteciliğimin ilk yıllarında tattığım, matbaadan ayrılırken, yeni basılmış ilk akşam nüshalarını aldığımda, mürekkep kokusu hâlâ duyulan, kâğıdı henüz sıcak ilk gazetelerin keyfi gibi, Erol Günaydın’ı da çiçeği burnunda bir genç oyuncuyken sahnede görmek mazhariyetine ermiş olanlardanım.
Hiç unutmadığım an ise sahnede bir Lafonten şiiri okurken, ileri uzattığı kolunun birden çekilmişçesine Tıjın’ın sahnede adeta ayaklarının yerden kesildiği görüntüydü.
Kim hangi güç, onu hanidiyse ayaklarını yerden kesercesine çekmişti öyle?
Yıllarca sorunun yanıtını aradım, durdum.
Sonunda, 17 Ekim 2002 günü Teşvikiye Camii avlusunda yanıtı buldum:
55 yıl önce sahnede Erol Günaydın’ı kolundan çekmiş olan yeteneğin görünmez ilahi eliydi.
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum