Forums d'A TA TURQUIE

[Raskolnikoff]

Rüküşlük tarifi, meydan sözlüge göre :

"şık olmak adına yapılan ancak komik duruma düşmekle sonlanan bir mevzudur."

"tarkanın da dediği gibi kıl olunacak bir mevzudur rüküşlük..

***

"Altı kebap üstü şişhane" veya
"Altı kaval üstü şeşhane" diye de geçer......






Cumhuriyet 26.11.2011
SAÐNAK
Nilgün Cerrahoğlu
nilgun@cumhuriyet.com.tr
Gandhi’den Gül’e Buckingham Adabı Hindistan’dayken anlatmışlardı.Buckingham Sarayı’ndaki ilk ziyaretine Gandhi; sırtında battaniye, ayaklarında sandalet, üzerinde her daim bulunan Hint fakiri kıyafetiyle gitmiş.Gandhi o dönemde Büyük Britanya İmparatorluğu’nun sömürgesi olan Hindistan’ın bağımsızlık savaşının bir numaralı lideri. İngiltere’ye karşı gözü kara bir direnç sergiliyor. Ama saraydan içeri öyle bir kılıkta girince İngiliz muhafızlar “hazrola” geçiyor. Gandhi’nin ayağındaki iki paralık sandalete, tuhaf kılığına kimse kafayı takmıyor; “küçümseyen” bakışlarla hayrete düşmüyor. Tarih yapan liderin İngiliz sarayına adım atması başlı başına olay oluyor, saray kapısında biriken kalabalıklar sırf bu anı izlemek ve bu anın parçası olabilmek için sıraya giriyor. Buckingham Sarayı son kertede neler görüp geçirmiş… Hintlisi, Afrikalısı, siyahı, beyazı akla gelebilecek en tuhaf, en geleneksel, en eksantrik giysilerle kapısına dayanana kimse şaşmıyor şaşmıyor da Hayrünnisa Gül’ün 15 santimlik ökçeleri ile yandan fermuarlı çizmelerine şaşıyor! Neden acaba?Moda avcıları ne derdi?Hiç gözünüze takıldı mı?Show TV’de “Bugün Ne Giysem?” adında matrak bir program var. Programı “moda avcıları” olarak tanımlanan Hakan Akkaya, Barbaros Þansal, Ivana Sert jürisi yönetiyor. Yarışmacılar, seçtikleri giysilerle; “moda avcıları” önünde resmigeçit yapıp, podyuma çıkıyor ve “şık” görünmeye çabalayarak jüriden geçer/geçmez not alıyor. Bu “reality şov” podyumuna çıkma cesareti gösteren kadınlara jürinin ilk sorusu; “Bu kılıkla nereye gideceksin?” oluyor. Giysinin ayrıntılarına girmeden önce modacılar giysiyi taşıyana enine boyuna “düşünmeyi” öneriyor. “Nerede?”, “kimlerle”, “nasıl bir ortamda” bulunulacak; “nasıl bir moda sahnesine” çıkılacak?O ortamın, o sahnenin yazılı olan/ olmayan kuralları ne? “Þıklık” iddiasındaki kişilere ivedelikle moda anayasasının bu altın kuralı hatırlatılıyor. Gerçekte buna resmi düzeyde “protokol”, gayri resmi düzeyde de “adabı muaşeret/görgü” kuralları deniyor. İngiltere kraliçesini “hipnotize eden”(!) çizmeler; işte bu alışıldık protokol kurallarının dışına çıktığı için böylesine genel bir şaşkınlık yaratmış durumda. Hayrünnisa Hanım’ın çizmelerini görünce aklıma Barbaros Þansal ile Hakan Akkaya’nın her daim muzip yüz ifadeleri geldi: “Moda avcıları” bu çizmelere ne derdi? Yarışmacılarla konuştukları açıklıkla fikirlerini acaba beyan ederler miydi?Bu bizde pek alışılmış bir durum değil. “First lady”lerin kılıkları, kıyafetleri hakkında kimse kolayına ahkâm kesmiyor. Daha çok “övgü moduna” giriliyor ve “first lady”lere her şartta “şıklık korosu” yapılıyor. Ertuğrul Özkök daha dün sütununda; “Hayrünnisa Hanım’ın özellikle gündüz çekilmiş fotoğrafındaki elbisesini ve ayakkabılarını çok beğendim. Elbiseyi çok güzel taşıyordu” diye yazmadı mı? Buralara böyle hep, gelmiş geçmiş tüm “first lady”lere alkış tutarak gelmedik mi?‘Başka gezegenden gelmiş gibi!’İngiliz gazetecilerin haliyle böyle bir sorunu yok. Gazetelerin birinci sayfalarına taşınan haber başlıklarını ve yorumları gördünüz; laflarını esirgemiyorlar. Yalnız gazeteciler değil, okurlar da konuya bir o denli ilgi göstermiş… yorumlarında döktürüyorlar. “Öldürücü topuklarla saraya gelen Türk Cumhurbaşkanı’nın karısı önünde kraliçenin şaşkınlığı” başlığıyla çıkan “Daily Mail”in haberi ve de fotoğrafı (Bkz. Hürriyet’in manşetindeki fotoğraf!) altındaki yorumlardan işte size bir demet: Kraliçe çok yaşasın! Muhteşem bir fotoğraf karesi…. Kraliçenin yüz ifadesine bayıldım. Bugüne değin her şeyi görmüş olmasına rağmen hâlâ mükemmel bir espri anlayışı var. Çok komik. Çizmeler -“hideous”-feci... Saçlarını göstermiyor da altına bu fetiş pabuçları mı giyiyor?Türkiye Atatürk sayesinde seküler ve modern bir ülke olmuştu. Bunlara bakın yüz yıl geri gittiler. Pek çok Türk kadını başörtüsü takmıyor. Cumhurbaşkanı ile eşi aşırı dindar. (Hayrünnisa Hanım) burada yalnız dini bir tavır koymak için bu kıyafeti giyiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın karısı belli ki tavır koyuyor. (Türk) Protokol(ü7) ona gösterişsiz İslamı giysileri dayatmış. Ancak çizmeler; giysinin altındaki gerçek kadını dışa vuruyor. Mısır mumyası gibi sarıp sarmalanıp sonra da bu seksi pabuçları giymek!!!Ben Lady Gaga sandım… Uzay aracından henüz inen bir uzaylı gibi.

******

ONUNCU KÖY
Bekir Coşkun
bcoskun@cumhuriyet.com.tr
Kayserili Þövalye ve First Leydi’nin Çizmeleri...Muhterem karımın rahmetli annesi Madam Nelly, şu sırada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ağırlamakla meşgul İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’e tıpatıp benzerdi...Ben kazara üzerine oturuncaya kadar şapkası da aynıydı...Protokol kurallarına önem verirdi...Dikkatli ve titizdi...Tanışmak için evlerine gittiğim ilk kahvaltıda, uzun uzun burnu sivri rugan ayakkabılarıma bakmıştı...Þık giyinmiştim...Sonradan öğrendim ki yaka cebimdeki biraz büyük beyaz mendil için Andree’ye “Peçetesini de yanında getirmiş” demişti...*İngiliz sarayındaki Kayserili çifti anlıyorum aslında...O sofralar özellikle...Masaya dekor için konulmuş pastanın üzerindeki kuşu yediğimde, sadece “Kuşu gören oldu mu?” diye kızına sormuştu...*Nereden aklıma geldi?..Biliyorsunuz; Kraliçe, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “şövalye nişanı” verdi...Bu iyi bir şey...Ama İngiliz medyası daha çok bizim First Lady’nin beyaz tesettür kıyafeti altına giydiği 17 cm. topuklu yandan fermuarlı beyaz çizmelere geniş yer ayırdı, başka iyi bir şey olmamış gibi...Çünkü fotoğrafta Kraliçe, şaşkınlık içinde çizmelere bakıyordu...Rugan ayakkabılarım geldi aklıma...*Bu yabancılar niye böyle yapıyorlar?..*O biziz...Dar etek, oturmuş beden, ayaklarda yüksek ökçeli fermuarlı çizmeler, başta tesettüre uygun türban...Yanında Kayserili şövalye...İşte size Türkiye...*Memleketin fotoğrafı böyle oldu... İster beğen, ister beğenme...Modern Türk kadınını yaratmak isteyen Cumhuriyetin kurucularının amacı, çağdaş dünyayla bütünleşmekti...Ki çocuklarımız yer kürenin eşit, özgür, medeni bireyleri olsunlar...Neredeyse yüz yıl sonra, başa dönüp laikliği tekmelerken... Devleti türbanın, tesettürün temsil etmesini istediniz...O zaman da işte bu kadar olur...*Çizmenin topuğu çıktı Daily Telegraph’ın manşetine...Þövalyenin güzel fikirler söyleyen kafası yerine...Sevgili Nelly...
*******
_________________
Родион Романович Раскольников

[SelimIII]

Basortunce hiç bir seyin hallolmadiginin bir kaniti.

Benim anlamadigim, bu tip torenler için bu kisilere tavsiyede bulunanlar yok mu?

Neyse Ozkok gibi bazi kose yazarlari yagciliga devam etsinler...

[emre57]

Rüküslügünün sebebi gercektende basörtüsümü? Dekolte falan yapsaydi ne dersin?
Raskolnikoff cest quoi ton probleme avec le voile?! Chacun fait ce qui veut tant que ça nuit pas à autrui. En plus tu met le slogan bien visible avec marianne pfff.
Donc toi taimerais bien voir toutes les femmes se balader comme ça dans la rue ç'est ça?
Ne pas porter le voile c'est une liberté incontestable, mais lancer une action contre le voile c'est incontestablement un comportement stupide.
Décidemment il y a vraiment des gens bizarre dans ce forum.

Je suis ni un islamiste ni un partisan du Akp.

[Raskolnikoff]

Emre57 écrit:

[emre57]

Donc selon vous ou votre pensée, l'Islam est une religion qui fait en sorte que la femme soit soumise à l'homme? C'est totalement injuste.
Je m'en doute vraiment que vous n'ayez fait aucune recherche historique.
On sait jamais peut-être que je pourrais vous apprendre quelque chose.
Avant l'Islam la femme était vue justement comme un "objet", une esclave qui sert de plaisir aux hommes. On sait même que les filles nouveau né étaient entéré de suite après leur naissance! Pourquoi? Justement parce que la femme était considéré comme inutile dans certains cas ou pour autres raisons.

C'est avec l'arrivée de l'Islam que la place de la femme a complètement changé! Son statut a changé. Désormais les hommes ont compris que la femme devait être protégé.


Mais sinon dans les sociétés occidentales, dans les mentalités des gens la femme est toujours considérée comme un bojet.Dès qu'elle sont sans aucune protection, on fait comme si elles étaient destiné au service des hommes.


Ce qui est normal, c'est le respect des comportements des membres d'une religion. Le voile est un élément essentiel protecteur de la femme.
J'ai pas envie de débattre plus la dessus car ça me semble vraiment inutile.

[cengiz-han]

Emre57, vous êtes hors sujet !Ici la discussion ne tourne pas autour du foulard ou de çarsaf, ça c'est déjà débattu dans ces forums, ni même une discussion qui prétend que c'est une obligation. Ceci aussi a fait l'objet d'un débat.
Vous pouvez apporter votre vision pour que nous puissions prolonger la discussion.

Ici le sujet est : rukusluk...

La compatibilité et l'harmonie que créeent le foulard, la jupe serré et ces chaussure de pin-up pour ne pas dire autre chose.

Zerafet d'1 first lady est un sujet qui intéresse l'opinion.

Tenez vérifiez la façon d'habiller du président précédent, une dame d'un certain âge qui portait avec élégance ce qu'elle mettait...

Alors pour ne pas rester trop turco-turc, que pensez-vous de notre first lady Carla? Est-elle rüküs ?

[emre57]

Dans ce contexte il est clair que c'est hors sujet mais je pensais quand même que je devais dire un mot sur 'Contre la Voile'!
C'était pour répondre à Selim et quand j'ai vu l'image de Roskolkof je voulais réagir. Bref n'en parlons plus.


Si je devrais commenté la tenue de la first lady je peut dire que ça tiens la route mais le seul souci c'est les talons qui sont énorme, et ça parait pas tres beau.

Pour Carla Bruni (dont je m'en fous totalement) elle n'est pas rukus.

[Raskolnikoff]

[cengiz-han]

C'est exacte je voulais dire l'épouse du président précédent...
Et encore ici c'est avec une tenue quotidienne...

[Raskolnikoff]

Ici, quelques photos de la visite de la reine Elisabeth II en Turquie, reçue à istanbul en 1974 par le président de l'époque, Cevdet Sunay.....





_________________
Родион Романович Раскольников