329 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 329
Membre(s) : 0
Total :329

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 13h35:06
murat_erpuyan : 13h37:30
SelimIII : 1 jour, 03h02:02
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 'Türk olarak görevim askerlik değil'
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

'Türk olarak görevim askerlik değil'

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » La vie sociale, économique & politique en Turquie mais aussi en France
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Jan 2009 13:38    Sujet du message: 'Türk olarak görevim askerlik değil' Répondre en citant

'Türk olarak görevim askerlik değil'-A.Karayay

11-10-2008



Source: http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=5&ArsivAnaID=48140

"Türk olarak ödevim ve hakkım askerlik yapmak değildir. İnsan olarak ödevim ve görevim yaşadığım coğrafyaya en az zarar vererek yararlı bir şey olmaktır. Dünyamızın ihtiyacı olan budur. Bunun için asker olmaya gerek yoktur. Hiç kimse için ölmeyeceğim ve öldürmeyeceğim, askeri herhangi bir eğitimi veya emri ömrüm boyunca yerine getirmeyeceğim. Bu şekilde düşündüğüm için hor görüleceğimi, dövüleceğimi ve insanlık dışı birçok muameleye maruz kalacağımı biliyorum"
1973 Ankara doğumlu olan Ahmet Karayay, Yüksel Caddesi'nde yaptığı basın açıklamasıyla vicdani ret hakkını kullanmak isterken gözaltına alındı.
İHD, Karayay'ın gözaltına alınmasını protesto etti
Vicdani retçi Karayay, askerlik şubesine gitti
Karayay'ın vicdani ret açıklaması

**

Ahmet Karayay, "Türk olarak ödevim ve hakkım askerlik yapmak değildir" dedi.

Vicdani ret hakkını kullanmak isterken gözaltına alınan Ahmet Karayay hayatı boyunca hiç kavga etmemiş ve dövüşmemiş bir insan olarak şiddeti, silahları, orduları ve savaşları reddettiğini belirterek, "Türk olarak ödevim ve hakkım askerlik yapmak değildir" dedi.

1973 Ankara doğumlu olan Ahmet Karayay, Yüksel Caddesi'nde yaptığı basın açıklamasıyla vicdani ret hakkını kullandığını belirtti. Karayay'a İHD Ankara Þubesi, DTP, SDP, ESP, DSİP, EKD, Devrimci 78'liler Federasyonu, Anti Kapitalist, KAOS GL gibi örgütler de destek verdi.

Karayay'ın vicdani reddini açıklamasını desteklemek için bir araya geldiklerini belirten İHD Ankara Þube Yöneticisi Adile Erkan, ayrıca vicdani reddin yasalarda yer almasını sağlamak amacıyla toplandıklarını ifade etti. Böylesi küçük gibi görünen ancak çok anlamlı ve cesur adımlara ihtiyaçları olduğunu söyleyen Erkan, "tezkerenin yeniden onaylandığı, ülke içinde ve bölgede savaş çığlıklarının çılgınca yükseltildiği, imha planlarının devreye girdiği ve halkların kışkırtılarak birbirlerinin üzerine saldırılmaya çalıştığı bugünlerde, ses yükseltme, tavır koyma ve taraf olma bilinciyle hareket etmek zorundayız. Ahmet Karayay ın bu eylemini destekliyor ve sonuna kadar yanında olacağımızı da bu bilinçle bir kez daha tekrarlıyoruz" dedi.

'Bugüne kadar hiçbir problem silah ile çözülmedi'
Bu açıklamadan sonra vicdani reddini açıklayan Ahmet Karayay, insanoğlunun var oluşundan bu yana hiçbir problemin silah ile çözülmediğini belirterek, "zira çözülmüş olsalar bugün var olmazlardı. İnsanların sorunlarını konuşarak çözememesi zaten başlı başına çok acı bir durum ama bunu binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen hala yapamıyor olmamız daha da acı. İnsanoğlu ne zaman tam olarak gelişip insan olduğunun bilincine varacak" diye konuştu. TSK'nin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana insan kaynağını kullandığını sözlerine ekleyen Karayay, "burada söz konusu olan insandır ve insan hayatıdır. Türkiye'de dünyaya gelmiş bir erkeğin sadece Türkiye'de dünyaya geldi diye askerlik yapma gibi bir vatan borcu olamaz" şeklinde konuştu.

'Ölen insanların hakkını kim, nasıl ödeyebilir'
Türkiye'de birçok genç insanın askerlik adı altında hayatlarının baharında ölüp gittiğine dikkat çeken Karayay, "bu ölen insanların hakkını kim nasıl ödeyebilir. Askerlik kurumu var olduğu müddetçe askerlik yapmak isteyen insanlar olacaktır. Bu insanlara da saygı duymaktan başka yapacak bir şey yoktur. Ama kimi insanların da tamamen barış yanlısı sebeplerle askerlik yapmamak istemelerine de saygı duyulmalıdır" ifadelerini kullandı. Kendisi gibi düşünen insanların artmaması durumunda yakında insanoğlunun kendi sonunu hazırlayacağına işaret eden Karayay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünyamızın bugünden yarına arzuladığım hali almayacağını biliyorum ama bir yerden başlamak gerekir. Ülkemizde TSK'nin silah ve asker alımına ayırdığı kaynağı daraltıp bu kaynağı çevre kirliliği ile mücadeleye ayırması ve bu yolla küçülerek insanlığın gözünde büyümesi ütopya olmasa gerek."

'Türk olarak görevim ve ödevim askerlik yapmak değil'
Hayatı boyunca hiç kavga etmemiş ve dövüşmemiş bir insan olduğunu, şiddeti, silahları, orduları ve savaşları reddettiğini anlatan Karayay, insan olmanın gereğinin asker olmaktan geçmediğini vurguladı. Karayay şöyle dedi: "Türk olarak ödevim ve hakkım askerlik yapmak değildir. İnsan olarak ödevim ve görevim yaşadığım coğrafyaya en az zarar vererek yararlı bir şey olmaktır. Dünyamızın ihtiyacı olan budur. Bunun için asker olmaya gerek yoktur. Hiç kimse için ölmeyeceğim ve öldürmeyeceğim, askeri herhangi bir eğitimi veya emri ömrüm boyunca yerine getirmeyeceğim. Bu şekilde düşündüğüm için hor görüleceğimi, dövüleceğimi ve insanlık dışı birçok muameleye maruz kalacağımı biliyorum. Ama insanlık adına böylesine bir adım atmaktan gururluyum ve gerekirse bu uğurda ölmeye hazırım. Çünkü bizi binlerce yıldır doyuran, koruyan dünyamız ve insanlık onuru buna değer."

Açıklamanın ardından Karayay gözaltına alınarak Çankaya Merkez Polis Karakolu'na götürüldü. İHD Ankara Þube Başkanı Gökçe Otlu da Karayay ile birlikte karakola gitti. (DİHA)[/color]
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 08 Jan 2009 20:41    Sujet du message: Répondre en citant

Sayin Murat Erpuyan

Yasalar konusunda titizliginizi bildigimden, yukaridaki yaziyi bu açidan incelemenizi naçizen öneririm..sonra basiniza bir vukuat gelmesin...
Bilmem hatirlarmisiniz..kimilerini forumdan çikarirken, sonra yasalar nezdinde bize ucu dokunur mu türünden kaygilariniz olmustu...

Haydi bir de sorunlara "girgir"indan bakalim..

Bugün gelen bir e-postayi aktariyorum.


muaf tutulma talebi
(Aşağıda anlatılan bu olay resmi kayıtlardan alınmıştır.)

Saygı değer Hakim Bey.



Saygılarımla size açıklama özgürlüğümü kullanarak bazı şeyleri bildirmek



istiyorum. Umarım bu durumu en kısa zamanda açıklığa kavuşturursunuz.



Þu günlerde askerliğe çağrılacağım. Adım Cafer Keskinbıçak.

24 yaşındayım ve şu anda 44 yaşında olan Mahmure adındaki dul bir


bayanla üç yıl önce evlendim. Evlendiğim kadının şu anda 25 yaşında
Düriye bir kızı var ve babam Ferit

Keskinbıçak ise bu bahsetmiş olduğum üvey kızım Düriye ile geçen yılın
ocak ayında evlendi. Böylelikle babam, karımın



kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu.

Aynı zamanda, üvey kızım da babamla evlendiği için üvey annem
olmuş
oldu.Karım geçen sene benden hamile kaldı ve bir Kamil adını
koyduğumuz bir oğlumuz oldu.



Oğlum Kamil, üvey kızım Düriye'nin erkek kardeşi ve aynı zamanda
babamın da hem kayınbiraderi ve hem de torunu, üvey annemin de erkek
kardeşi olduğu için benim de dayım oldu.

Babamın eşi yani üvey kızım Düriye geçen sene kasım ayında babamdan


bir erkek çocuğu dünyaya getirdi ve adını Arif koydular.

Arif'te ta babamın oğlu olduğu için benimde erkek kardeşim ve de
kızımın oğlu olduğu için de benim torunum oldu.

Yani ben de aynı zamanda torunum olan Arif'in erkek kardeşi oldum.



Ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduğuna göre bende eşimin
kızının babası olmuş oldum.

Aynı zamanda kızımın erkek çocuğunun da erkek kardeşi oldum.

Kısacası ben şimdi aynı zamanda üvey kızım Düriye'nin
oğlu Arif'in de


büyük babasıyım.



Sayın hakim bey sizden ricam, benim askerlik görevimden muaf olmam
yönünde karar vermenizdir.

Zira şu anda ben...

Babam Ferit Keskinbıçak'ın oğluyum.

Babamın üvey kızım ile olan evliliğinden doğan Arif Keskinbıçak'ın



büyükbabasıyım.

Aynı zamanda babamın torunu olan oğlum Kamil Keskinbıçak'ın babasıyım.

Bu durumda, sizde iyi biliyorsunuz ki mevcut kanunlarımız uyarınca

büyükbaba, baba ve oğul aynı zamanda askerlik yapamazlar..



Saygılarımla.

Cafer Keskinbıçak.



Not : Adıyaman ili .... ilçesi ... Asliye Hukuk Mahkemesince...

Adli Tabiplik raporunda belirtilmiş olan psikolojik
rahatsızlıklarından ve (!) aile içindeki dengesizliklerden dolayı


Cafer Keskinbıçak'ın askerlik hizmetinden muaf tutulmasına ve
askerlik
şubesindeki dosyasına bu şekilde işlenmesine karar verilmiştir.
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Jan 2009 19:11    Sujet du message: Répondre en citant

Altemur agabeyimin eski bir yazisini buldum, bu forumda söylenenlere "cuk" oturuyor.... Ayrica bedelli askerlik tartismalarini da kapsiyor...

"Vicdani ret" ve ordu düşmanlığı

" Vicdani Ret’çilik”- ( yabancılardan görme ve özenti “Consciıentious Objection” ,-) Türkiye’de moda oldu. Askerlik görevinden kaçmak isteyenler, “vicdanen askerliğe –silah kullanmaya –savaşa, karşıtlık ” bahanesiyle eşcinsel, olduklarını ileri sürerek, vatan görevinden kaçmak istiyorlar… Anlaşan “cinsel tercih”le, Askerlikten kaçmak arasında, bir ilinti var. Türk kanunlarına göre, sapıklıkları, “tıbben” tespit ve ispat edilmedikçe, askerlik görevinden kaçmak suç Fakat AB normlarına göre öyle değilmiş ve bunun için de bu gibilerin “davaları” AIHM’ kadar gidiyor- göçürülüyor.

Askerlik hizmetinden açanların – “vicdani retçilerin” savunucusu da, medyamızda, tabii, milliyetçiliğin de, ordu ve asker düşmancığının organı, . Generallerimize “makûs talihimizin meşum aktörleri “ diyebilen, yazıları da yayınlayan RADİKAL gazetesi!
Bu gazetenin Başyazarı Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, AKTÜEL dergisinde “ Vicdani retçileri ve retçiliği” savunan yazısından dolayı, bugünlerde yargılanacak olan Perihan Mağden’i, kendi köşesinde savunuyor ve iki gün, üst iste yazıdan alıntılarım köşesinde yayınlıyor… Böylelikle de, yargıyı etkilemeye teşebbüs ederek, suç ışılıyor, ama bu onun problemi.

MAÐDEN’İN İNCİLER
Davası AIHM’ giden “ vicdani retçi” Mehmet Tahran’ı savunan Mağden Hatun, “Ben diyorum ki” diye başlıyor ve devam ediyor :”, hayır kardeşim Her Türk Asker Doğmaz! Her Türk asker doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, asker de ölebilmek mecburiyetinde değildir. Nasıl her Türk nükleer fizikçi, baraj mühendisi, balet, narenciye üreticisi, son ütücü olarak doğmuyorsa, doğmayacaksa, doğmaması tercih nedeniyse her Türk, asker de doğamaz. Doğmayacaktır. Doğmaması gerekir… Ben diyorum ki, hayır kardeşim Her Türk Asker Doğmaz! Her Türk asker doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, askerde ölebilmek mecburiyetinde değildir. Nasıl her Türk nükleer fizikçi, baraj mühendisi, balet, narenciye üreticisi, son ütücü olarak doğmuyorsa, doğmayacaksa, doğmaması tercih nedeniyse her Türk, asker de doğamaz. Doğmayacaktır. Doğmaması gerekir.”

Perihan Mağden’in bu sözlerim tartışmaya kalkışacak değilim… Körlere renk tarif edilemeyeceği gibi, Mağden gibilere de, bazı duygular tarif ve telkin edilemez… Bizlerle, onlar –böyle düşünmeyen ve hissetmeyenler -arasında asla s dolmayacak bir uçurum var Bu duygu ve inançlar, ya vardır ya da yoktur. Ben-bizler. Ondan ve onlardan başka “kültürler ve ortamlarda büyüdük, yetiştik. Asıl soru, bu bizimle aynı ülkede olanlar, nasıl böyle yozlaştılar, Frenkçesi “dejenere” oldular?

Bizler, Askerlik yapmanın, Türkler için geleneksel kutsal bir görev olduğuna ve Türk milletinin, şimdiye kadar bu sayede yaşadığına ve mücadele ettiğine inanırım. Bugün de çok güç ve tehlikeli bir coğrafyada ve hiç eksik olmayan düşmanlara karşı, Türk Nillerinin asıl üstünlüğü ve belki de nükleer silahlardan da güçlü “silah ” budur- ordu-millet olmak geleneği ve inançlarıdır! ! Benim –bizim kitabımda, askerlik yapmamak bir zül- askere güle oynaya gitmek büyük onurdur. ! Bu inanç ve duyguların- Askerlik ve Ordu sevgisinin, asla savaş sevgisi-militarizm olmadığını, hatta saldırıları ve savaşı caydırıcı olduğunu da belirtmek gerek.

Perihan Mağden, Berkan’ın geniş alıntı yaptığı yazısında, Mehmet Tarhan’ın davasının ayrıntılarını ve Askeri Yargıtay 3. Ceza Dairesinin hükümlerin eleştirmiş. Ama anlaşılıyor Kı onun asıl derdi, davası ilke olarak Ordu ve askerlik sistemi... Diyor ki: “Þimdi eğri oturup doğru konuşalım: Yurdumuz topraklarında 300 bin ila 400 bin arasında değişen (kayda değer) sayılarda asker kaçağı dolaşıyor. .Ne yapılıp edilse bu sayı aşağı çekilemiyor, her üç ila beş yılda bir 'bedelli askerlik' çıkarılarak zevahir kurtarılıyor: Yani 'bedelini' ödeyebilecek maddi imkânlara sahip çocuklarımız Askeriye'nin emrinde geçirilecek 15 aylık bir süre ve süreçten 'yırtıyorlar.'…Modernize edilmiş bir ordudan, profesyonelleştirilmiş bir ordudan (bizzat ordusu tarafından) bu denli sık söz edilen bir ülkede, ordumuzun bütçemizden aldığı pay bu denli 'hatırı sayılır' iken, teknoloji bu denli ilerlemiş (özellikle savaş teknolojisi) bir sürü aletin başına 'uzmanlar' yani 'teknik donanımlı subaylar' dışında kişilerin yerleştirilmesi giderek imkânsız hale gelmiş iken- . Askerlik süresi şu kısaltılmış haliyle bile, ziyadesiyle uzun değil midir? ,- Ordumuzun bu kadar çok sayıdaki kişiyi askere almaya çalışması hakiki bir zaruret midir?- . Bu denli çok para harcayabilen ve hatta elemanlarının kaynaklarıyla OYAK gibi bir ekonomi devini yara tıklandırabilen “Yüce Ordumuz”, 'Türkiye'nin içinde bulunduğu ÖZEL koşullar' teranesinin artık az biraz eski etkisinde ve inandırıcılığında olmadığını, bilmem kabule yanaşabilecek midir?”

Mağden. “AB sürecinde” Aczmendiler, Yehova Þahitleri, kimi fundamentalist Protestanlar Budistler ve Hindular gibi dinleri gereği ellerine silah almayanlar artacağına göre” “vicdani retçiler” de olacak “ diyor. Ve.”bedelli askerlik uygulamasını eleştiriyor .. Ve de “bedelli Askerlik' uygulamasını eleştirdikten sonra,” Türk Ordusu'nun profesyonelleşmesi, modernleşmesi konusunda ciddi adımlar atılmasını, askerlik süresinin kısaltılmasını, VİCDANİ RET bir insan hakkı olarak tanınmasını” istiyor!

İtiraf etmeli ki. Mağden ve onun gibilerin, bazı söyledikleri, eğer müzmini. Ordu düşmanlıklarını ve vicdanı ret konusundaki taleplerinin de, asıl bundan kaynaklandığını bilmesek, objektif olarak tartışılabilirdi… Hatta tartışılması da lazım. Ancak, Ordu düşmanlığının komplolarla kaşındığı, “militarizm” dediklerinin, adeta gericilik ve irtica ile aynı muzırlıkta telakki edildiği ve Türkiye’nin “cami ile kışla arasında sıkıştığının” iddia edildiği şu sıralarda Mağden ve Berkan’ın yazıkları başka anlam kazanıyor! Dedim ya Perihan hatunun ve onun gibilerin dertleri başka Ordu hiç olmasa mutlu olacaklar!

BEDELLI ASKERLIK-PROFESYONEL ORDU
Fakat gene de itiraf etmeliyim ; “Bedelli Askerlik” uygulaması hem eşitlik ilkesini bozduğu, hem de, Ordu-Millet ruhuna ters düştüğü için, beni de rahatsız eder.r… Sonra, eğer, parayı verenlerin askerlik süreleri kısaltılabiliyorsa. “vicdanı retçilerin” de, ya, para vererek, ya da kanalizasyon kazarak askerlik hizmetlerini yapmaları, savunulabilir!

Profesyonel Orduya gelince: çağımızda Silahlı Kuvvetlerin, uzmanlaşmış ve profesyonel teknik bir kadro omurgasında yapılanmaları doğrudur ama bu, Türkiye’nin koşullarında bu herkes için eşit şekilde “mecburi” olacak askerlik hizmetine –Ordu-Millet anlayışına karşı olmamalıdır!

Bir şey daha var: şu sıralarda, oralarda ortalıkta dolaşan “Alternatif Ordu” projesini hatırlattı. Geçenlerde Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın söz ettiği ve unutulmuş görünen “Alternatif Ordu” projesi. Rivayete göre, sadece paralı profesyonel bir kadrodan oluşacak böyle, bir “ sınır muhafızı para-mililer bir gücü” AB destekliyormuş ve finanse edecekmiş: Sadece AB parmağı bu projemin TSK ne karşı tehlikeli proje olduğunu kanıtlar! .

.TARIH NOTU - Askerlik ve savaş karşıtlığı, yeni değil… Kurtuluş Savaşı esnasında ve hemen sonrasında bunlar varmış… Mesela Cevat Þakir, Istanbul’da Zekeriya ve Sabiha Sertellerin yayınladıkları REESİMLİ AY gazetesinde asker kaçaklarını savunan bir yazı yazmış ve tutuklanarak İstiklal Mahkemesine sevk edilmiş. Babamın da üyesi olduğu Ankara’daki Mahkeme, yargılayacak ve balkı de idam cezası verilecek… Cevat Þakir'in , bir de sabıkası var. Afyon da çiftlikte Babası Þakir Paşayı hala bilinmeyen bir sebepten öldürmüş… Fakat Cevat Þakir'in dayısı Nedim Bey, Babamın Medine'den asker arkadaşı… Anakaraya koşuyor ve Babama dan dan yeğeni için şefaat istiyor. Babam onu kıramıyor, “Sürün keratayı Bodruma” diyor ve Cevat Þakir’ikurtarıyor… Cevat şakır sonra "Halikarnas Balıkçısı" olarak Bodrumu kurtarıyor… Ve Babam da, tesadüf bu ya, Onun yeğeni Füreya ile evleniyor. Ben bu öyküyü bizzat rahmetli “Balıkçıdan” dinledim!
Yayın Tarihi : 07 Haziran 2006 12:33


Raskolnikoff'un notu : Altemur Kiliç, Atatürk'ün en yakin silah arkadaslarindan Kiliç Ali'nin hayattaki ogludur.
Att forumunda Sultani tarafindan açilan "topic", Altemur Kiliç yazilariyla sürmekte, 26000 ziyaretle en önemli "reyting yapan" bölümler arasinda yer almaktadir.

_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2009 19:46    Sujet du message: Répondre en citant


_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Jan 2009 20:00    Sujet du message: Répondre en citant

Evet, istiklal savasinda biraksaymislar o zaman, Türkiye "ecnebi düvellerin" hakimiyetinde kalsinmis!

Ikinci dünya savasinda da, Normandiya'ya cikmasinlarmis, sovyet ordulari da Berlin'e yüklenmesin, Stalingrad'da savasmasin....ve dünya nazi imparatorlugun boyundurugunda kalsin..

1960'larda, ve de 1974'te biraksaymis tsk, Kibris'taki türkleri basinin çaresine, adi bir cinayetten daha vahim olur diye, oradaki türkleri dograyanlari melun faaliyetleriyle basbasa....

Hadi ordan!
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2009 20:15    Sujet du message: Répondre en citant

Raskolnikoff a écrit:
.
Perihan Mağden’in bu sözlerim tartışmaya kalkışacak değilim… Körlere renk tarif edilemeyeceği gibi, Mağden gibilere de, bazı duygular tarif ve telkin edilemez… Bizlerle, onlar –böyle düşünmeyen ve hissetmeyenler -arasında asla s dolmayacak bir uçurum var Bu duygu ve inançlar, ya vardır ya da yoktur. Ben-bizler. Ondan ve onlardan başka “kültürler ve ortamlarda büyüdük, yetiştik. Asıl soru, bu bizimle aynı ülkede olanlar, nasıl böyle yozlaştılar, Frenkçesi “dejenere” oldular?

Bizler, Askerlik yapmanın, Türkler için geleneksel kutsal bir görev olduğuna ve Türk milletinin, şimdiye kadar bu sayede yaşadığına ve mücadele ettiğine inanırım.

Benim –bizim kitabımda, askerlik yapmamak bir zül- askere güle oynaya gitmek büyük onurdur. !


On a l'impression de lire un imam ou un prêtre qui juge ceux qui ne sont pas d'accord avec lui de dégénérés, de faibles, d'aveugles.
L'auteur catégorise les personnes et évidemment imite aussi les intégristes religieux: les gens qui pensent comme lui appartiennent à la majorité (nous) et les autres qui appartiennent à la minorité (eux), les aveugles, les égarés qu'il faut ramener sur le droit chemin.
Et dernier argument pour affirmer qu'il détient la Vérité: cela a toujours été comme cela et les Turcs pensent ainsi!

Il en a été de même lorsque de grandes avancées et progrès ont été nécessaires dans tous les pays du monde: abolition de la peine de mort, droit à l'avortement, liberté de conscience (fin des cours obligatoires de religion), droit des femmes, etc. Et maintenant le droit à l'objection de conscience.
Les arguments sont toujours les mêmes:
- Il en a toujours été ainsi;
- Ce sont des dégénérés;
- Ils vont détruire notre culture en nous imposant des idées qui ne sont pas les notres;
- La majorité ne pense pas ainsi;
- Si on acceptait, cela signifierait la fin de notre pays.

On trouvera toujours de telles personnes qui ont tellement eu l'habitude de décider à la place des autres, qu'ils ne comprennent pas comment aujourd'hui ces Autres en viennent à penser, à vouloir tout simplement un choix, leur liberté en somme!
Et ce refus de reconnaissance des droits individuels, ils le font payer très cher: prison, humiliations en tout genre, torture, etc.
Mais voilà, les temps changent, que vous le vouliez ou non messieurs les liberticides en tout genre... mais se moquer (sous forme d'humour) de l'institution militaire turque, ce n'est pas pour demain!
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2009 20:16    Sujet du message: Répondre en citant

Raskolnikoff a écrit:
Evet, istiklal savasinda biraksaymislar o zaman, Türkiye "ecnebi düvellerin" hakimiyetinde kalsinmis!

Ikinci dünya savasinda da, Normandiya'ya cikmasinlarmis, sovyet ordulari da Berlin'e yüklenmesin, Stalingrad'da savasmasin....ve dünya nazi imparatorlugun boyundurugunda kalsin..

1960'larda, ve de 1974'te biraksaymis tsk, Kibris'taki türkleri basinin çaresine, adi bir cinayetten daha vahim olur diye, oradaki türkleri dograyanlari melun faaliyetleriyle basbasa....

Hadi ordan!


Continue à tout mélanger Exclamation
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Jan 2009 21:12    Sujet du message: Répondre en citant

Au lieu d'affirmer que je mélange tout, répond sur la base de mes affirmations:

comment les anti-nazis se seraient défendues et comment aura-t-on mis fin à la domination nazie en Europe s'il n'y avait pas d'armées alliées anglo-américaine et soviétique?

Et à Chypre, sans intervention de l'arméee turque face aux tueurs de Grivas et de Eoka?

Et pendant l'occupation grecque de l'Anatolie? Sans l'armée de Mustafa Kemal?

Qu'est-ce que je mélange? Mes questions sont claires!

NB.. C'est toi qui mélanges tout au fond. On parle de l'armée et tu y mèles le droit à l'avortement pour les femmes.....
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2009 21:23    Sujet du message: Répondre en citant

Je vois surtout que lorsque certains désirent faire évoluer la société, d'autres les traitent de tous les noms et sont prêts à les faire traduire en justice, à les mettre en prison.

Pas mal comme façon de faire !
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Jan 2009 22:05    Sujet du message: Répondre en citant

Pas de réponse à mes questions..
Du bla bla...
Bravo Nobel, je te croyais plus intélligent!
Sur d'autres topics aussi, quand tu n'as pas de réponse claire et précise, tu te dérobes, et tu ponds tes affirmations qui sont autant de prêches, des paroles divines sans Dieu!

Ce n'est pas avec des prêches que les armées nazies auraient été vaincues, telles les armées de César face à Moise dont Dieu-Yehova etc a entendu les lamentations...en provoquant le reflux de la mer rouge. Ca n'arrive qu'au cinéma! Ni aux armées grecques occupant Izmir et l'Anatolie, et surtout pas aux hommes de Grivas et d'Eoka B à Chypre!

C'est clair et précis..en face : du vent, des affirmations......

Allez jusqu'au bout de vos arguments, demandez la suppréssion de la police, et de tout corps armé....Les voyous seront enchantés, la mafia aura de belles perspectives....
Faites de beaux rêves!
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Jan 2009 22:18    Sujet du message: Répondre en citant

Raskolnikoff a écrit:
Pas de réponse à mes questions..
Du bla bla...
Bravo Nobel, je te croyais plus intélligent!
Sur d'autres topics aussi, quand tu n'as pas de réponse claire et précise, tu te dérobes, et tu ponds tes affirmations qui sont autant de prêches, des paroles divines sans Dieu!

Ce n'est pas avec des prêches que les armées nazies auraient été vaincues, telles les armées de César face à Moise dont Dieu-Yehova etc a entendu les lamentations...en provoquant le reflux de la mer rouge. Ca n'arrive qu'au cinéma! Ni aux armées grecques occupant Izmir et l'Anatolie, et surtout pas aux hommes de Grivas et d'Eoka B à Chypre!

C'est clair et précis..en face : du vent, des affirmations......

Allez jusqu'au bout de vos arguments, demandez la suppréssion de la police, et de tout corps armé....Les voyous seront enchantés, la mafia aura de belles perspectives....
Faites de beaux rêves!


Mais enfin que veux tu que je répondes à ce que tu racontes ?
Tu aimes tout mélanger! On te demande un droit et toi tu me fais dire ce que je n'ai pas dit. Le droit à l'objection de conscience signfie t-il la fin de toute défense ?
Tu mets un texte, je l'ai commenté. Plusieurs de tes textes sont clairement liberticides et utilisent les mêmes procédés que les intégristes religieux. Ils se permettent de juger ceux qui n'ont pas la même vision de la société de dégénérés, de faibles, de les classer hors du groupe, donc presque d'anormal et d'une autre culture. Tu imagines que le mec utilise des procédés d'un autre temps en accusant les objecteurs de conscience d'être d'une autre culture! C'est ce genre de connard ultra nationaliste qui ne trouverait pas anormal qu'on emprisonne les objecteurs de conscience!

Quant à moi, comme bcp d'autres, je ne fais que demander un droit, d'où mes comparaisons que tu trouves sans intérêt.
Nous n'avons pas du tout les mêmes idées mais au moins qu'on ne me mette pas en prison pour cela sous le coup de l'article 301 du code pénal turc.
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Kemalist
Expert
Expert


Inscrit le: 15 Déc 2008
Messages: 182
Localisation: France, Paris

MessagePosté le: 29 Jan 2009 1:29    Sujet du message: Répondre en citant

HER TÜRK ASKER DOGAR!
_________________
Ey Ulu Basbug ATATÜRK ; senin için ölürüz, öldürürüz! Daglar, taslar ve hatta Türklerin tüm düsmanlari bunu böyle bilsinler!

"Bu memleket tarihte Türk'tü,bugün de Türk'tür ve ebediyen de Türk olarak yaşayacaktır. TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR."
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Nobel
Expert
Expert


Inscrit le: 27 Fév 2006
Messages: 203
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Jan 2009 2:12    Sujet du message: Répondre en citant

Kemalist a écrit:
HER TÜRK ASKER DOGAR!


Tous les Turcs t'ont ils donné l'autorisation de parler à ta place ?
Si oui, pourquoi y a t-il 400 000 déserteurs en Turquie ? Ils n'ont peut-être pas eu le gène de l'armée à leur naissance. Mais le tribunal et la prison sont là pour apprendre les bonnes manières! Ouf, l'honneur est sauf Very Happy
_________________
" Puisqu'on allume les étoiles, c'est qu'elles sont à quelqu'un nécessaires"
www.atheturk.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé Visiter le site web de l'utilisateur
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » La vie sociale, économique & politique en Turquie mais aussi en France Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.