Forums d'A TA TURQUIE

[SelimIII]

Ben merakima karsi koyamadim, ogleden sonrami harcadim, NTV'ye karsisina geçip iki milletvekilinin karsilasmasini ve hemen arkasindan yapilan yorumlari izledim.

Evet dogru ben bir taraftanim ama, sonuçta AKP'li milletvekilinin ben "haram yemem" lafinin ortada kaldigini dusunuyorum. Bana lafi boyna baska yerlere goturmeye baligi suda bogmaya giristigi izlenimi uyandi.

Durumu biraz basindan takip eden birisi olarak tartismadan sonra en azindan iki seyin AKP'li milletvekili aleyhine gelistigini dusunuyorum.

1- CHP'linin AKP'linin iftiraci suçlamasina karsilik "ben sizin iftiraci oldugunuzu ispat edersem n'olcak?" demesinde hakli çikti. AKP'li sikayet hakki kullandigini ileri surerek isin içinden siyrilmaya kalkti ama gerçek o ki kedisi hakkinda olumsuz rapor yazan (bu CHP'nin aday adayi imis, AKP'nin aday adaylari nerelerde) mufettisi sikayet etmekle kalmiyor, ona haksiz zenginlestigini iddia ediyor. Patronu, basbakan tarafindan yapilan sorusturma sonunda bunun bir iftiradan oteye gitmedigi sonucu çikiyor ve basbakan da bunu imzaliyor.
Iftira edilenin mahkemeye basvurarak tazminat istemesi bu mahkemeyi kazanamamasi neyi degistiriyor.
Beni kizdiran hatta bana haksizlik eden birine karsi intikam için haksiz zenginlesti iddiasi atmak bunun da dogru çikmamasi sonucu iftiraci durumuna dusmek sikayet degildir ve de Islami referans alan bir grubun mensubu için çok ama çok buyuk bir gunahtir.

2- AKP'linin sirket yoneticiligi yaptigi zamanda (2000 ve oncesinde) bu sirket hayali ihracat yapmistir ve bu en ust mahkeme olan Dansitayca onanmistir. Demek o sirkete haksiz kaznaç yani haram girmis, o yonetici de bundan nasibini almistir. Kaldiki yoneticiligini yaptigi sirket gumruklerce kirmizi listede yani guvenilmez sirket kapsamina girmeyi basarmistir.

3- CHP'li ima yoluyla belki esrar kaçakçiligina bulastigini kastetmek istemistir ama sorusu "sirketin mallarini tasiyan kamyonda esrar çiktigi zaman bu sirketin yoneticisi miydiniz?"dir ki bu konuda AKP'lini en azindan su anda gorundugu kadariyla koseye sikismadigidir. Aslinda benim anlamadigim bir AS'nin hisselerinin satis isinin nasil olur da ticaret mahkemesi ya da ticaret odasinda kayit edilmeden resmilik kazandigidir. Turkiye kanunlarini bilmiyorum.

CHP'linin teknik aksakliklarini da goz ardi etmeyelim. Ukrayna deyip Ingiltere donmek ve de zaman asimi iddiasinin havada kalmasi. Ancak bunlar olayin ozunu degistirmiyor.

Su anda AKP'li suçlandirmak kabil olmasa da adi sirketten ayrildigini iddia etmesine ragmen sirketin gumruge basvurusu dilekçesine yonetici olarak islenmistir. Hadi burada nufus kullanmak uzere kendi haberi olmadan kullanildigini kabul edelim.

Ilginç olan da NTV'de ki yorumcular arasinda Nazli Ilicak'in ne edip ne yapip AKP'liyi aklama girisimidir. Bu kadar da olmaz gazeteci etigine zit dusmek...

Bakalim benden baska izleyen oldu mu?

[elbistanli46]

ben izledim , ve ne gördük ?

gördükki, Sayin Kiliçdaroglu, gerek iddalariyla , gerek gösterdigi belgeriyle, çok açik ve net bir bicimde yapilan yolsuzluklarin ispatlamistir.

Sayin Kiliçdaroglu, Mahkemelerin kesinlesmis kararlariyla suçlamarini ispat etmistir. Baska söze gerek yok , hersey ortada, yapilanlarin ispat'i var.

Buna Karsin, Bay Baron ne yapti..?? iddarlarla hiç alakasi olmiyan, hiç ilgisi olmiyan belgelerle karsilik vermeye çalisti. Ama nafile, çirpindi, çirpindi, eli ayagi titredi, yüzünde damla damla ter akti. Karsilik veremedi, çünkü karsisinda Sayin Kiliçdaroglu'nun belgeleri itiraz edilemez belgelerdi.

Bay Baron, Sayin Kiliçdaroglu'na ispatlarsan, ben istifa edecegim demisti...

[cengiz-han]

Bir "nazli ilicak" ta buraya gelse de karsi çiksa olmaz mi ?
Ben artik sogudum mesajlar birakmaktan, birbirimize konusuyoruz ve kisir dongudeyiz gibime geliyor...

[elbistanli46]

Aman, nazli ilicak gibi kadin getirmesin buraya. allah bizi nazli ilacaklardan muhafaza etsin

[murat_erpuyan]

Ali Sirmen çok saygi duydugum, duyarli, tutarli, terbiyeli, uluslarasi konularin uzmani bir kose yazaridir.
Ben de bu televizyon tartismasini izledim ve merak ettim basin nasil yansitacak diye? Hurriyet'teki oylamada Kiliçdaroglu % 60 civarinda hakli gorunuyorken, Yeni Safak'ta tam bir simetrik sonuç ortaya çikiyor ve Dengi hakli gorunuyor. Sirmen'in isaret ettigi gibi, SelimIII bence burada çok iyi ozetledigi saptamaya ragmen tartismadan once taraf olan kimse saf degistirmiyor !
Buyurun okuyun.



Açık Oturumun SonucuALİ SİRMEN - Cumhuriyet 26.09.2008

Kemal KılıçdaroÄŸlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat’ın UÄŸur Dündar’ın yönetiminde TBMM’de yaptıkları ve çoÄŸu televizyon kanalından yayınlanan açık oturumun sonucu ne oldu?

Bu soruya verilecek yanıt, bulunduğunuz yere göre değişir.

Bu konuda daha kesin bir kanaat edinmiş olanların hemen hiçbiri görüşünü değiştirmemiştir veya değiştiren olmuşsa da bunlar pek azdır sanırım.

Televizyonda açık oturum furyasının yeni başladığı ve arada bunlara katıldığım geçmiş dönemde günün birinde, böyle bir programın ertesinde seyyar satıcıdan portakal alıyordum. Satıcı,

- Dün gece çok güzel konuştun, çok doğru şeyler söyledin, dedi.

Bu sözler doğrusu bende aman ne güzel konuşmuşum, bak herkesi ikna etmişim, diye düşünmeme yol açmadı.

Çünkü biliyordum ki, önceden herhangi bir kanaat edinmiş olanlar, haklı ya da haksız görüşlerini değiştirmiyorlar kolay kolay.

Herhangi bir açık oturuma katılan konuşmacılara gelince, bu tür programlara çokça katılmış bir kişi olarak, onların da, tartışmalardan çok etkilenmediklerini, program başlarken sahip oldukları görüşleri, program sonunda da koruduklarını gözlemledim.

Demek ki, bu tür programlar, herhangi birinin görüşünü değiştirmesine yol açmıyor, herkes mevziini koruyor, ama ertesi günü alışveriş ettiğiniz seyyar satıcı programda gördüğü için sizi tanıyor, tek değişiklik bu.

***

“O zaman bu programların neye yaradığı sorusu yanıtsız kalmıyor mu” diyebilirsiniz.

Belki de buna verilecek en doğru yanıt, bu tür programların tümden bir şeye yaramadığı değil, kanaat oluşturmak konusunda, yalnızca önceden görüşünü belirlemeyenlere yararlı olduğudur.

Dünkü programa bu gözle bakmak isterim. Ama önceden hemen bir noktayı belirteyim. Ben AKP’nin zaten yolsuzluk ülkesi haline gelmiÅŸ olan Türkiye’nin bu niteliÄŸini daha da keskinleÅŸtirdiÄŸi konusunda bir fikre sahip olduÄŸumu her ÅŸeyden önce belirterek, gözlemlerimi sıralamaya baÅŸlayayım. Ardından da belirteyim ki, ÅŸimdi görev basına düşmektedir, iki tarafın ortaya koyduÄŸu belgeleri daha da yakından inceleyerek kamuoyunun daha net bir fikir edinmesini saÄŸlamak zorundadır medya.

Bunları incelemeden hemen ilk izlenim olarak bakıldığında dünkü tartışmada, KılıçdaroÄŸlu’nun, Menas ÅŸirketinin mallarını taşıyan bir TIR’da uyuÅŸturucu bulunmuÅŸ olmasını, ileri sürmesinin hangi amaca yönelik olduÄŸunu baÅŸtan beri anlamamış olduÄŸumu belirteyim.

KılıçdaroÄŸlu, bu uyuÅŸturucu ile ne ÅŸirketle iliÅŸkisi kalmamış olan, Dengir Mir Mehmet Fırat’ı ne Menas’ı suçlayabilir. Bunun için, o uyuÅŸturucudan Fırat veya ÅŸirketin haberdar olduÄŸunun kanıtlanması gerekir ki ortada böyle bir durum yok.

Gerçi, KılıçdaroÄŸlu’nun sadece, “Menas’ın malını taşıyan kamyonda uyuÅŸturucu yakalandı mı?” sorusunu ortaya attığı, daha ileri bir iddiada bulunmadığı söylenebilir.

Ama bu durumda da, imaya açık böyle bir iddianın, bugüne dek hep belgeli ve açık konuşmuş olan Kılıçdaroğlu açısından olumlu bir puan olmadığını belirtmek gerek.

***

Nitekim, KılıçdaroÄŸlu, Menas’ın hayali ihracat yaptığı konusundaki iddiasını, kesinleÅŸmiÅŸ yargı kararıyla kanıtladı ve Fırat’ın karşı yanıtları da pek inandırıcı olmadı.

Yine Fırat’ın ortaklığından ayrıldığı, hisselerini de sattığı ÅŸirketin resmi makamlara yazdığı yazıda, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın imzasının bulunması konusunda da, itham edilen tarafın herhangi bir açıklamada bulunmaması iddiaya yanıt bile vermemesi düşündürücüydü.

Çünkü iktidardaki bir partinin iki numaralı kiÅŸisinin imzasının orada bulunması pek de âlâ nüfuz suiistimaline girer. Burada Fırat böyle yapmıştır diye bir iddia öne sürmüyorum. Çünkü Fırat’ın adı, kendi haberi olmadan da kullanılmış olabilir.

Ama yine de bu iddiaya yanıt verilmemesi manidardır.

Bu tür programların, hakkında suç isnadında bulunan kişilerin, dokunulmazlık kalkanı ile korunmayıp, bağımsız yargı önünde hesap verebilmeleri halinde gerçekten yarar sağlayacaklarını söyleyebiliriz ki, durum bu değil.

Dün programdan önce yurtdışında bulunan bir arkadaşım telefon etti, konuşurken memleket ahvalini sordu.

Kendisine şu yanıtı verdim:

- Eskiden ulusal maçlar, olimpiyatlar, dünya şampiyonası gibi olayları nefesimizi kesip izlerdik, bugün yolsuzluk tartışmalarını bütün millet nefesini kesmiş ekranlardan izliyor, var sen hesap et, memleketin ahvalini!

[SelimIII]

Dedim ya bir kere seytrettim, takip ediyoruz. "Haram yemez" milletvekili Firat kukremis yine basin toplantisi duzenleyerek, CHP'liye vermis veristirmis.
Ama baksaniza olmuyor; hala bu gazeteci gibi dusunenler var :

28 Eylül 2008

Ahmet HAKAN
ahmethakan@hurriyet.com.tr

Ah Dengir Bey ah


OLMUYOR Dengir Bey, olmuyor... İnan ki kurtarmıyor...

Neden mi? Anlatayım:

Sen ki "koskoca" iktidar partisinin, "koskoca" ikinci adamısın...

CHP’den "Kemal" adlı bir müfettiÅŸ çıkmış, senin konumundaki bir adama, "uyuÅŸturucu kaçakçısı" ve "hayali ihracatçı" demiÅŸ...

Sen de bunun üzerine çılgına dönüp, "Ulan müfteri" diyerek karşı saldırıya geçmişsin... Yetinmemiş, meydan okumuşsun...

Ve nasıl olmuşsa olmuş...

Kendisine "Bay müfteri" diye lakap taktığın adamı kıstırıp yakalamışsın...

Hem de Meclis çatısı altında... Hem de 70 milyonun huzurunda...

Senden beklenen...

"Bay müfteri"yi ezim ezim ezmendi...

Senden beklenen...

"Bay müfteri"yi insan içine çıkamayacak duruma sokmandı...

Senden beklenen...

O "Kemal" denilen CHP’liyi, "Ne olur bağışla beni mirim" diyerek af dilemek zorunda bırakmandı...

Öyle çetin ceviz bir halde çıkmalıydın ki kavga meydanına...

Meydan gümbür gümbür inlemeliydi...

Öyle yaslanmalıydın ki "Bolu Dağları"na...

O "Kemal" denilen adam kaçacak yer aramalıydı...

Müfettiş raporlarını, Danıştay kararlarını öyle un ufak etmeliydin ki...

"Uyuşturucu" sözcüğüyle "Dengir" adını yan yana getiren o "Kemal" denilen müfettiş, gerçekten de "Ben müfteriyim... Ben müfteriyim..." demek dışında söyleyecek hiçbir söz bulamamalıydı...

O karmakarışık rakamların arasından...

O pek bir şey anlamadığımız hukuksal süreçlerden...

Öyle kesin, öyle net, öyle temiz, öyle pir ü pak, öyle masum, öyle beyaz çıkmalıydın ki...

Dost düşman herkes...

"Yapılır mı bu Dengir Bey’e?" duygusuyla dopdolu olmalıydı...

Dost düşman herkes...

"Allah hepimizi kuru iftiradan sakınsın" diye dua etmeliydi...

Dost düşman herkes...

Sana "Alçakça iftiralara maruz kalmış bir adam" muamelesi yapmalıydı...

* * *

Ama olmadı, olamadı...

Bak, senden yana olanlar bile "Maç berabere bitti" diyorlar...

Söyler misin? İçinden "hayali ihracat" geçen bir maçta, beraberlik kurtarır mı?

Söyler misin? "Uyuşturucu kaçakçısı" suçlamasının devreye girdiği bir maçta "şerefli" beraberliğe rıza gösterilir mi?

Dün televizyonda gördüm...

Çıkmış Baykal’a sorular soruyorsun...

"UyuÅŸturucu" ve "hayali" maçında berabere kalmış biri, Deniz Baykal’a en ÅŸahane golü atsa kaç yazar?

Kısacası... Dreyfus olamadın Dengir Bey... O yüzden bizden Emile Zola tavrı bekleme...