Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Eskisehir...
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 15 Jan 2008 1:45 Sujet du message: Eskisehir...
Buraya takilanlardan Eskisehirli var mi bimiyorum, ama Eskisehir'in gelisimini sik sik duyar olunca 30 kusur senedir gormedigim bu sehirle ilgili bir roportaj gorunce Hurriyet'de okumadan edemedim ve buraya da aktarmak istedim.
Eskisehirliler fotografta koysunlar.
Avrupa kokteyli Eskişehir
Hurriyet 13 Ocak 2008
Þermin TERZİ
Yılmaz Büyükerşen yaptıklarıyla daha şimdiden efsane. Kimileri onu solu kurtaracak müstakbel lider, kimileri cumhurbaşkanı olarak görmek istedi. Kimileri, 40 yaşlarından beri gel, milletvekili ol, dedi. O bunlara kulağını tıkadı. Hayatının, kalbinin ve aklının ortasına Eskişehir'i koydu. Bu şehirde doğdu, bu şehri düşünerek büyüdü. Önce 1982'de rektör atandığı Anadolu Üniversitesi'ni baştan sona yarattı.
Öyle ki, iki dönem rektörlükten sonra YÖK'teki kanun değişikliğiyle görevden alındığında, öğrencileri 100 otobüsle Ankara'ya gidip "Rektörümüzü istiyoruz" diye bağırdılar. 1999 ve 2004 yerel seçimlerinde yüzde 45 gibi büyük çoğunlukla Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Öğrencilik yıllarında arkadaşlarıyla kanlarını kan bankasına satarak tiyatro kuran, statükoya teslim olmayacağının işaretlerini o zamanlardan veren o genç adam, şimdi renkli kişiliğini, varını yoğunu doğup büyüdüğü şehre harcıyor. 71 yaşında ama gözleri ışıl ışıl, popülizmin değil, idealizmin sembolü.
Kendinizi adadığınız bu şehirle gönül bağınızı nasıl tarif edersiniz?
- Çocukluk yıllarım İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki yokluk dönemlerine denk geliyor. Hayalim çok genişti. Ailemle büyük şehirlere gittiğimizde niçin benim şehrim böyle değil diye hayıflanırdım. Anadolu Üniversitesi'ne kurucu rektör atanınca, hiç olmazsa Eskişehir için düşündüğüm idealleri gerçekleştirecek insan kaynağını yetiştirme olanağını elde ettim diye düşündüm ve sürekli bu şehir için projeler ürettim.
Kafanızın içinde sizi provoke eden ne var?
- Baktığım yerlerde eksik veya hata ararım. Beğenmediğim yerleri nasıl düzeltirim diye düşünürüm. Yapmak istediğim şeyleri eninde sonunda gerçekleştirme inadım var. Üniversitede rektörken, şimdi de belediye başkanıyken yapmak istediğim pek çok şeye bürokrasi ve karar verici organlar daima olmaz, demiştir önce. Ama ben yılmam ve senaryolar yazarak o hedefe gitmek için çeşitli yollar ararım. Eninde sonunda da yaparım istediğimi. Bugüne kadar doğru olduğuna inanıp da yanlış çıktığını gördüğüm bir girişimim olmadı. Bu da bana risk alma cesareti verdi.
Takıntılı ve inatçısınız o zaman.
- Evet takıntılı diyebilirsiniz.
Eskişehir dediğiniz zaman kalbinizden geçen ilk duygu ne?
- Benim şehrim.
DİLENCİ HEYKELİNE OLTA DAYANDIRAMIYORUM
Nü tabloların bıçakla tahrip edildiği, çıplak heykellerin giydirildiği, sanatın içine tükürüldüğü bir ülkedeyiz. Ama siz şehrin her yerine heykeller dikiyorsunuz. Vandallıkla karşılaşmadınız mı?
- Zaman zaman fiber heykelleri kırıyorlar. Onlar kırdıkça ben de kıramasınlar diye bronzdan yaptırıyorum. Heykelleri boyuyorlar, ama ertesi gün düzeltiyorum. Porsuk Çayı kıyısında bir dilenci heykeli var. Önündeki kovadan balık tutuyor ve heykelin altında, "Allah rızası için Porsuk'u kirletmeyelim" yazıyor. Meselá o heykele olta dayandıramıyorum, sürekli çalıyorlar. Þehirdeki bazı bağnaz kafalar hariç, halk heykelleri çok kabullendi. Þimdi kenar mahallelerden bile hocam buraya niye heykel dikmiyorsunuz diye soranlar var. Heykelleri koyacak meydan olsa koyacağım ama oralarda öyle meydan yok.
Zamanında fazla çalışmaktan sürmenaj olmuş birisiniz. "Bu yaşıma kadar karıncalık yaptım. Biraz da ağustosböceği olayım" dediğiniz anlar olmuyor mu?
- Hayır hiç. Çok hastalanıp yattığımda kendimi hapsedilmiş sanırım ve orada bile sanki bir hapishanedeymişim gibi, kafamdan oradaki mahkumlarla röportaj yaparım.
Aktif yaşam bittiğinde, kendinize hazırladığınız bir B planınız var mı?
- Aktif yaşam bittiğinde herhalde ben de bitmiş olurum.
Þu ana kadar en haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz konu nedir hayatınızda?
- İki kez rektörlük yaptıktan sonra, YÖK Kanunu'na ilave edilen, "İki dönemden fazla rektörlük yapılamaz" hükmü geriye doğru işletildi ve üçüncü dönemde iki yıl rektörlük yapmama rağmen görevim sona erdirildi.
Bir şehirde görmeye en dayanamadığınız, görünce tüylerinizi diken diken eden görüntü nedir?
- Çekirdek kabukları, yere atılmış sakızlar ve ağaç diplerinde söndürülmüş izmaritler. Bunları görmeye dayanamıyorum. Çekirdek konusunda baktım başa çıkamıyorum, çekirdekçilere satmayın da diyemem. İki taraflı küçük kesekağıtları yaptırttım. Bir tarafına çekirdek koysunlar, diğer tarafına kabuklarını diye ama çekirdekçiler bu fikrimi hiç tutmadı. Ticarete müdahale ediyorsun dediler. Ben de kızdım ve çekirdek kabuklarıyla dolu bir heykel yaptım. Yere atmaya devam ederseniz, bunu meydana dikeceğim dedim. Bu yazı bekliyorum, yine devam ederlerse dikeceğim o heykeli.
PARTİZAN DİRENÇLER YÜZÜNDEN ENERJİM TOPRAÐA GİDİYOR
2004 seçimlerinde yüzde 45 oyla başkan seçildim ama belediye meclisindeki 19 üyenin 13'ü AKP'li, sadece 6'sı DSP'li. AKP'li meclis üyeleri yapmak istediğim şeyleri baştan reddediyor. Halbuki kabul etseler, bu onların da başarısı olacak. Bu yüzden sürekli enerji kaybediyorum. Kendimi elektrik sıkıntısı çeken, ama elektrik hatlarının kötülüğünden enerjinin çocuğunu boşu boşuna toprağa veren Türkiye'ye benzetiyorum. Bazı adamların anlamsız ve sırf partizan dirençleri yüzünden enerjim toprağa gidiyor.
VİYANA KÖPRÜLERİ AMSTERDAM BOTLARI
Avrupa'nın içinden su geçen şehirleri var, tıpkı içinden Porsuk Çayı geçen Eskişehir gibi. Ben de Eskişehir'i Avrupa kentlerinin bir kokteyli yapmak istedim. Porsuk'un kıyı düzenlemesi Strasbourg'dur, köprüler biraz St. Petersburg biraz Viyana'ya benzer. İlkbaharda Venedik'e benzeyecek çünkü Venedik gondolları yaptırdım, kanallarda onlarla gezilecek. Yaz akşamları gezinti yapmak için Amsterdam'daki gibi botlarımız var.
ESKİÞEHİRSPOR'A PARA VERMEZSEN SEÇİMİ KAYBEDERSİN DEDİLER, VERMEDİM YÜZDE 45'LE KAZANDIM
1999 yerel seçimlerinde belediye başkanlığına adaylığımı koyduğumda, Eskişehirspor taraftarlarının olduğu bir lokalde konuşmamı istediler. Beni masanın üzerine çıkardılar. Yapacaklarımı anlatırken, içlerinden biri, "Hocam boş ver bunları. Eskişehirspor'a para verecek misin, onu söyle" dedi. Ben de, "Vermem, niye vereyim? Eskişehirspor profesyonel bir takım. Belediye kanunu ancak amatör kulüplere yardım edilebileceğini söyler. Öbür türlüsü kanunsuzluk olur" dedim. Yanımdakiler ceketimden çekiştirip "Hocam deli misin? 50 bin oyu kaybettik. Hiç kazanma şansın yok" dedi. Ama yüzde 44'le seçildim. Sonra yenildikleri her maçın ardından amigolar belediyenin önüne gelip "Başkan istifa" diye bağırdı. 2004 seçimlerinde, bu kez kesin kaybedeceksin, takıma hiç yardım yapmadın dediler. Ama bu sefer de yüzde 45'le seçildim. Eskişehirlilerin bir tek bu konuda bana itirazları var.
TÜM MUHTARLIKLARI İNTERNETE BAÐLATTI
Mamuca Vadisi'nde kaybolup giden suyu gölette topladı. 2 km uzunluğunda, 3 milyon m3 su rezervi sağladı. Bu uzunlukta durgun su başka yerde yok. Bu gölet su sporları için müsabaka ve eğitim merkezi oldu. Geçen yıl Balkan Kano Þampiyonası'na ev sahipliği yaptı.
Porsuk Çayı'nı bataklıkken ıslah etti, etrafına köprüler yaptı. Þimdi Porsuk'ta gondollar ve botlarla gezinti yapılıyor, ulaşımda kullanılıyor.
Þehir içindeki minibüs ve otobüsleri kaldırarak tramvaylı ulaşımı başlattı. Bu projeye 2004'te Uluslararası Hafif Raylı Taşımacılık Derneği tarafından, dünyanın en iyi sistemi ödülü verildi.
Tarihi Odunpazarı Evleri'ni restore etti. Evler butik otel olarak kullanılacak.
Eskişehir'in en meşhur kaynak suyu Kalabak'ı depolatarak şişeletti, yurtiçi ve yurtdışına satılmasına önayak oldu.
Þehrin çeşitli yerlerine, yüze yakın heykel dikti.
Þehir tiyatrosu, opera ve belediye senfoni orkestrası kurdu.
Gençlik merkezleri kurdu.
Büyük parklar inşa etti.
İtfaiyenin eksiklerini görünce, Avrupa'dan bilgisayar sistemli merdivenler, büyük yangın söndürme araçları, donanımlı ambulanslar satın aldı. İtfaiye personelini "balıkadam eğitimi" dahil yeniden eğitime tabi tuttu. Elektronik yangın ihbar, haber alma ve kayıt sistemlerini modernize etti.
Deprem zemin haritaları ve yeraltı su haritaları hazırlattı.
Tüm mahalle muhtarlıklarını internete bağlattı.
Altyapı için gerekli tüm malzemeler ile beton malzemeler üretim fabrikası kurdu.
40 dönüm araziye Bilim Kültür ve Sanat Parkı, 30 dönüme Kent Park projesi kurdu. İçlerine göletler inşa etti. Porsuk'tan ayrı bir kol alınarak, nehir kıyısı kumsalı ve plaj olarak kullanılacak bir proje yaptı.
Eh bien, Murat Bey, merci. Disons que c'est notre champion de Sim City dans le réel !
Darisi, guney ve dogu Anadolu bûyûksehir belediye baskanlarina. Onüç AKP’liylede basa çikmak kolay degil.
Basbakanin esi, magaza kapattirip alisverise giderken, herhalde zimmetine birseyler katmayan nadir belediye baskanlarindan biri olsa gerek !
Ah oui, les coques de tournesol compressées sous forme de granulés sont utilisées pour l’alimentation animale à cause du coût de production alors que c’est un biocombustible. Donc, il a la solution toute faite pour lui ! D’abord il pousse à une consommation immodéré, et ensuite par un coup de génie, fait ramasser proprement les coquilles ! D’ailleurs, l’idée de statue qui ramasse tout seul les coquilles par l’acte de civilité des citoyens n'est pas si mauvaise.
Est-ce que la matière de ‘yurttaslik’ ‘=citoyenneté’ est toujours enseigné comme il serait obligatoire l’enseignement religieux !?
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 07 Fév 2008 1:38 Sujet du message: Eskişehir Mucizesi...
Eskişehir Mucizesi...
ORHAN BİRGİT - Cumhuriyet 24.02.2006
Kapı yoldaşım ve adaşım Orhan Bursalı, dünkü yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ''Dr. Mimar'' başkanının kentte sürdürdüğü çalışmaları büyüteç altına almış; o çalışmalarla ilgili projeleri adeta hallaç pamuğu gibi atmıştı.
Bursalı, ''İstanbullulardan bu projelerin durdurulmasını isterken" mimar değil, maliye öğrenimi yapmış bir başka büyükşehir belediye başkanı dün ülkenin tek güzel sanatlar üniversitesinden şehircilik alanındaki olumlu çalışmalarının karşılığında onursal doktora unvanını aldı.
Genellikle görev aldıkları kentlerdeki icraatlarını rant ya da seçmene popülist yaklaşımlar açısından değerlendirmeyi vazgeçilmez bir hobi olarak görmeyi huy edinmiş belediye başkanlarına, meclis üyelerine alıştığımız için, Prof. Dr. Büyükerşen 'e verilen bu ödül elbette anlamlıdır.
Mimar Dr. büyükşehir başkanı, ülkenin en büyük kentini daha da yaşanmaz hale getirmeyi kafasına koyup kolları sıvarken Orta Anadolu'da yakın zamana kadar tam bir büyük ve hantal kasaba olarak bilinen Eskişehir, tipik bir Avrupa şehri olmak üzere...
Büyükerşen'in dünkü teşekkür konuşmasında yükseköğrenimini, ''hayatının bugüne dek erişilmemiş bir sevgiliye duyulan platonik bir aşk benzetmesi ile'' tanımladığı Mimar Sinan Üniversitesi 'nde yapmak istediğini öğrendik. Ne var ki ekonomik güçlükler üç büyük kentteki öğrenim kurumlarına ulaşmasını engellemiş; İstanbul'da o günkü adı ile Güzel Sanatlar Akademisi'ne yaptırttığı ön kayıttan sonra babasından aldığı yanıt, ''akademi rüyasından hüzünlü bir şekilde uyanmak zorunda'' bırakmış. O da hem Eskişehir'de geçimini sağlayacak bir işte çalışmak hem de dışarıdan sağlayacağı ders notlarıyla sınavlarına hazırlanmak olanağının sağlandığı Ankara Hukuk Fakültesi'nin öğrencisi olmuş.
Açık öğretim fikri nasıl oluşmuş?
Eskişehir'de gazeteciliğe başladığını söyledi. Kendi durumunda olan gençlere, devletin niçin yükseköğrenim yapabilme imkân ve fırsatını eşit olarak sağlamadığı sorusuna yanıt aradığını anlattı. Kafasında açık öğretim sisteminin belki de ilk düşünce embriyonlarının oluştuğu dönem olarak açıkladı o yılı.
Bir beklenmedik mucize olarak nitelendirdiği Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi açılınca ilk öğrencileri arasında Büyükerşen'in de bulunduğunu biliyorum. Hem öğrencilik yapıp hem de gazetecilik alanındaki çalışmalarını da. Tiyatro, heykel, resim ve karikatür üstündeki hobilerinin de tanığı oldum.
Derken başarıyla bitirdiği akademide asistanlıktan başlayan ve akademi başkanı olarak doruğa çıkan bir dönemde -kendi deyişiyle- biraz da yasaları zorlayarak da olsa sinema televizyon okulları, güzel sanatlar dallarında atölyeler, stüdyolar kurmakla geçen bir dönem. Ve 1973'te ilk Ecevit hükümetinde, Başbakan yükseköğrenim yapma olanağını ekonomik nedenlerle bulamayan on binlerce gencin sorununa çözüm ararken Büyükerşen'in açık öğrenim sistemini başlatarak imkân ve fırsat eşitliğini sağlaması...
1982'de Anadolu Üniversitesi'nin kuruluşu. Büyükerşen'in bu üniversitede rektör kimliğiyle gerçekleştirdiği bir dizi başarılı kurumlar. Dün o kurumlar arasında özellikle güzel sanatların çeşitli dallarına ait olanlardan kısaca söz ederken ''1956 yılında tanıştığım, ama öğrencisi olamadığım Güzel Sanatlar Akademisi'ne olan platonik aşkımın bir dışavurumudur'' açıklamasında bulundu.
Sonra yaşam rüzgârının 1999'da kendisini siyasete ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na savurduğunu söyledi.
İyi ki o rüzgâr esmiş...
O rüzgârı Ecevit'in estirdiğini biliyorum. İyi ki öyle bir ''savurma'' olmuş da ''600 bin kişinin yaşadığı 1780 kilometrekarelik eski bir kentte plancı ve mühendis arkadaşlarıyla'' büyük bir uğraş içine itmiş Büyükerşen'i...
''Siyasetin çirkinliklerine ve Türkiye'nin içinde bulunduğu bütün olumsuzluklara rağmen Eskişehir'i kentsel rant ve çıkar kavgalarından, yağmalardan korumaya çalışarak; özendiğimiz Avrupa kentlerindeki estetik, sanat ve şehircilik anlayışını, AB'ye üye olarak kabul edilmesek bile, kendi imkânlarımızla ve güvenimizle yaratabileceğimizi göstermeye yönelik bir mücadele veriyoruz'' dedi dün.
Ve kurduğu Þehir Tiyatrolarının senfoni orkestrası konserlerinin nasıl tıklım tıklım dolduğunu gözleri parlayarak anlattı. Kentsel gelişim çizgisini yakalamayı sağlayan öteki etkinlikleri de kısaca sergiledi.
***
Eskişehir Mucizesi, Büyükerşen'in yeni bir yol kavşağına geldiği yönünde bir süreden beri önemli bir kamuoyu oluşturmaktadır. Dünkü töreni fırsat bilerek o kamuoyunun özlemlerini salı günkü yazıya saklıyorum.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 06 Nov 2008 2:28 Sujet du message:
Eskisehir'le devam :
Parisliler bile kıskanacak
Eskişehir'e plaj yapıldı. Denizi olmayan Eskişehirliler bu yaz plaj keyfiyle tanışacak
İç Anadolu'nun denizi olmayan kenti Eskişehir, plaja kavuştu. Eskişehirliler, Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan yapay plajda önümüzdeki yaz deniz keyfi sürebilecek. Büyükşehir Belediyesi'nin Eskişehir Otogarı karşındaki Porsuk Çayı kıyısında 300 dönümlük alana yaptırdığı Kent Park içerisinde yer alan 350 metre uzunluğundaki yapay plaj tamamlandı. DSP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Anadolu bozkırında yer alan Eskişehir'de yaptıkları yapay plajla, kent halkının deniz ve plaj özleminin giderileceğini söyledi. Büyükerşen, plajın suyunun artezyenden sağlandığını ve klorlanarak yüzmek için sağlıklı hale getirildiğini belirtti.
Onlar yüzemiyor, güneşleniyor
Paris ve Viyana gibi içinden çok büyük nehirlerin geçtiği kentlerde de yapay plajların oluşturulduğunu kaydeden Yılmaz Büyükerşen, buralardaki plajların suyunda yüzülmediğini sadece güneşlenilebildiğini söyledi. Eskişehir'deki yapay plajda yüzülebileceğini de anlatan Yılmaz Büyükerşen şöyle konuştu: "Bizler çocukluğumuzda yüzmeyi Porsuk Çayı'nda öğrenmiştik. O zamanlar Porsuk Çayı'nda 1970'lerde başlayan kirlenme yoktu. Porsuk'ta balık tutardık. Başkan olarak seçildikten sonra, Porsuk'un tekrar eski günlerine döndürülerek, yaz tatillerinde deniz kenarlarına gidemeyen ailelerin çocuklarının, bizlerin 40 yıl önce yaptığı gibi Eskişehir'de ve daha güvenlikli koşullarda yüzme öğrenmelerini istedim. AKP'li belediye meclis üyelerinin yaptığımız bu çalışmalarla ilgili olarak finansman konusundaki bütün engellemelerine rağmen, çok şükür Eskişehirliler için yapmayı istediğim bu hayalimi de gerçekleştirdim. Çok bahtiyarım."
Inscrit le: 15 Déc 2008 Messages: 182 Localisation: France, Paris
Posté le: 17 Fév 2009 1:05 Sujet du message:
vay be ben oralari hiç oyle zannetmiyordum. belki tatilde ailecek gideriz artik bu sene. (: _________________ Ey Ulu Basbug ATATÜRK ; senin için ölürüz, öldürürüz! Daglar, taslar ve hatta Türklerin tüm düsmanlari bunu böyle bilsinler!
"Bu memleket tarihte Türk'tü,bugün de Türk'tür ve ebediyen de Türk olarak yaşayacaktır. TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR."
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 18 Juil 2009 18:22 Sujet du message:
Bugunku Hurriyet'ten
Eskişehir'e deniz geldi
Eskişehir / DHA 18 Temmuz 2009
Eskişehir'de Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Kent Park'ın içerisindeki 350 metre uzunluğundaki yapay plaj 22 Temmuz'da açılıyor.
İŞTE O PLAJIN FOTOĞRAFLARI
GÖLETTE BİR KORSAN GEMİSİ
Büyükşehir Belediyesi'nin Eskişehir Otogarı karşındaki Porsuk Çayı kayısında 300 dönümlük alana yaptırdığı Kent Park içerisinde 350 metrelik yapay plaj da bulunuyor. DSP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Anadolu bozkırında yer alan Eskişehir'de yaptıkları yapay plajla deniz ve plaj özleminin giderileceğini söyledi. Büyükerşen, plajın klorlanan artezyen suyu ile yüzmek için sağlıklı hale getirildiğini belirtti.
Paris ve Viyana gibi içinden çok büyük nehirlerin geçtiği kentlerde de yapay plajların oluşturulduğun kaydeden Yılmaz Büyükerşen, buralardaki plajların suyunda yüzülmediğini sadece güneşlendiğini söyledi. Kendilerinin yaptığı yapay plajın suyunun yüzme amaçlı da kullanacağını ifade eden Yılmaz Büyükerşen, 22 Temmuz 2009 tarihinde açılacak olan plajda 15 soyunma kabini, 150 şezlong ve 2 can kurtaran kulesinin bulunduğunu belirtti.
Kent Park içerisindeki plajla birlikte yanında bulunan açık olimpik yüzme havuzunun da aynı tarihte açılacağı kaydedildi.
Eskişehirliler, denizi olmayan kente plaj yapılmasına sevindiklerini belirterek, "Artık deniz özlemimizi bu plajda gidereceğiz" dedi.
Ben kucukken bir kez Eskisehir'e gitmistim. Sehrin içinden geçen su hariç hiçbirsey aklimda kalmadiydi, bu sitede sehirin geçirdigi degisimi gorunce sasirmistim. O zamandan beri takip ederim.
Buradaki resimler silinmis, bari ben de bir kontribusyon yapip Hurriyettr çikan resimleri koyayim.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 01 Juin 2010 12:16 Sujet du message:
Eskisehir'i muhalefette olan kuçuk bir siyasi partiden olmasina rgmen bu hale getiren Belediye baskaninin neden basarili oldugunu nedeni asagidaki seviyeli konusmasinda bulmak olasi.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 24 Juil 2010 17:09 Sujet du message:
Yine Hürriyet Eskisehir'i konu edinmis...
Gerçekten Büyükşehir Belediye Başkanı DSP'li Prof. Yılmaz Büyükerşen’in Eskisehir'i bir baska. Artik Turkiye'ye gidiste bir Eskisehir konaklamasi yapmamak kaçinilmaz. DSP gibi kuçuk bir partiden olup iktidar partisine uzak olmasina ragmen bunlari basarmak gerçekten mucize.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page 1, 2Suivante
Page 1 sur 2
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum