527 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 527
Membre(s) : 0
Total :527

Administration


  Derniers Visiteurs

SelimIII : 06h10:12
lalem : 1 jour, 05h37:51
administrateu. : 3 jours
murat_erpuyan : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - BELGE: Avrasya cografyasinda misyonerlik faaliyetleri
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

BELGE: Avrasya cografyasinda misyonerlik faaliyetleri

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 11 Juil 2007 9:54    Sujet du message: BELGE: Avrasya cografyasinda misyonerlik faaliyetleri Répondre en citant

AVRASYA COÐRAFYASINDA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

Yard. Doç. Dr. Ömer TURAN

http://www.turksam.org

Kuruluşlarından itibaren gerek Katolik, gerekse Protestan Hıristiyanlık'ta misyonerlik teşkilatları hiç bir dönemde sadece dini amaçlı müesseseler olmamıştır. Misyonerlik faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı tesirleri her zaman dinin kapsama alanının dışına tasmış; siyasi, coğrafi, sosyal ekonomik, kültürel bakımlardan geldikleri ülkelerin lehine, gittikleri ülkelerin ise aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Bu makalede misyonerlik teşkilatının yapısı ve geldikleri ülkelerin otoriteleri ile ilişkileri ele alındıktan sonra, kısaca Türk dünyası olarak tanımladığımız, Türkiye merkez olmak üzere; Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarında son yıllarda artan misyonerlik faaliyetlerine temas edilecektir.

Misyonerlik ve Misyonerler

Misyonerlik teşkilatları her zaman su veya bu nispette siyasi otorite ile temas, daha doğrusu işbirliği içerisinde olmuşlardır. XII. asrin son yarısı ile XVI. asrin ilk yarısı arasında kurulmuş bulunan önemli Katolik misyonerlik teşkilatlarının destekçileri ilk yıllarda dönemin iki büyük koloni sahibi gücü Portekiz ve İspanya, sonraki dönemlerde Fransa ve Almanya, daha sonra yine Almanya ve İrlanda, daha yakın yıllarda ise ABD olmuştur.

Misyonerlik kuruluşları ve bunları destekleyen ülkeler arasında bir alan kargaşası yaşanmaması için ilk yıllardan beri belirtilen yeni misyon alanlarının patronajının bazı ülkelere ve/veya kuruluşlara verildiğini görüyoruz. Mesela 1454 yılında Papa V.Nikolas, Afrika ve Doğu Hindistan' da çalışma imtiyazını Portekiz'e vermiştir. 1493'te Papa VI.Aleksander, dünyayı Portekiz ve İspanya arasında ikiye bolmuş, bu bölünmede Portekiz eski imtiyazlarını korurken, yeni dünya İspanya'ya verilmiştir. Söz konuşu ülkelerin kralları bu imtiyazlar karşılığında kendi hakimiyetleri altındaki insanları Hıristiyanlaştırmakla yükümlüydüler. Tabii olarak bütün misyonerlik faaliyetlerinin masrafları söz konuşu devletler tarafından karşılanıyordu. Bu şekilde daha sonraki asırlarda Siyam, Tibet ve Burma Paris Dis Misyonlar Cemiyeti'ne verilirken, Formosa Dominikanlar'a, Malezya ise Aziz Gönül Misyonerliği'ne bırakılmıştır.

İngiliz Protestan Misyonerlerin ada dışına gönderilmesi ve bunun İngilizlere maliyeti konuşunda gecen asrin ikinci yarısında İngiliz kamuoyunda yapılan bir tartışmada bunu savunanlar Hindistan'da kendi menfaatlerini korumanın ve bu ülkenin İngiltere'ye bağlılığını sürdürmenin en emin yolu olarak misyonerlerin faaliyetlerini gördüklerini ifade etmiştir. Ayni şekilde İngiliz misyonerlerinin Afrika'daki faaliyetleri örnek göstererek, bu vahşi kıtada daha iyi şartların temini bakımından misyonerlerin, ordular, donanmalar, konferanslar ve anlaşmalardan daha müessir olduğunu ifade etmişlerdir. 19. asrin ortalarında, uzunca bir süredir ülkelerini Ortodoks Ruslar'a karşı her turlu fedakarlığı göz önüne alarak savunan Kafkas Müslümanlarını ziyaret eden bir Hollandalı gezgin, dönüsünde dindaşlarına bu insanları yumuşatıp direnme güçlerini kırabilmek için Kafkasya'ya misyonerlerin gönderilmesini önermiştir .

Yine İngiltere'de bu asrın başlarında, 1903 yılında misyonerlerle ilgili bir tartışmada İngiliz İmparatorluğu için misyonerlerin çok gerekli olduğu savunulmuştur. Almanya Musnter'de bulunan İlahiyat Fakültesi, 1910 yılında devletten misyonerlik ile ilgili bir bolum kurulmasını isterken gerekçe olarak Misyonerlik ile yüksek okullarımızda hem teolojik, hem de ilmi olarak uğraşmak, Alman devletinin çağımızda sürdürdüğü kolonileştirme gayret ve çabalarını başarılı kılmak için bir zaruret halini almıştır demiştir.

XVII. asrin sonlarında İngiltere'de teorik yorumlar yerine, pratik yönü ağırlıklı bir dini anlayışın gelişmeye başladığını görüyoruz. Bu cümleden olarak dini ve sosyal maksatlarla pek çok gönüllü cemiyet kurulmuştur. Bunların büyük bir kısmı küçük ve kısa omurlu cemiyetlerdi.

Ancak bunlardan günümüze kadar ulaşan güçlü cemiyetler de vardır. 1698'de kurulan Hıristiyan Bilgisi'ni Yayma Cemiyeti (Society for Promoting Christian Knowledge) ve 1701'de kurulan İncil'i Propaganda Cemiyeti (Society for the Propagation of the Gospel) gibi. Ele aldığımız coğrafya ve dönem bakımından iki asra yakın ömrü bulunan İngilizlerin The Society for Missions to Africa and the East (daha sonraki adiyla Church Missionary Society, en son sekliyle ise Church Mission Society) 1799 yılında kurulmuş ve hala önemini korumaktadır. 1810 yılında kurulan American Board of Commissioners for Foreign Missions, 19. asırda dünyanın en güçlü Protestan misyonerlik teşkilatı olmuştur. 19. ve 20. asirlarda Anadolu başta olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında en çok faaliyet gösteren misyonerlik kuruluşudur.

1960 yılında United Church Board for World Ministries ile birleşerek bu kuruluşun ismini almiştir. Bunların yanı sıra, geçtiğimiz asrin ikinci yarısında ve bu asırda kurulmuş pek çok misyonerlik cemiyeti vardır. Bunların bir kısmı konumuz olan bölgede faaliyet göstermektedir. Misyonerlik cemiyetlerinin isimleri çok uzun bir liste teşkil eder. Gerek personel sayısı, gerek imkanlarının genişliği itibariyle dünyadaki Protestan misyonerlik teşkilatlarının en güçlüleri Amerikan misyonerlik teşkilatlarıdır. Bugün Amerika'da en çok misyoner gönderen cemiyetlerin başında 'Southern Baptist Convention International Mission Board', daha sonra 'Wycliffe Bible Translators USA', 'Assemblies of God', 'New Tribes Mission' ve 'Campus Crusade for Christ International' gelmektedir .

Kendi içlerinde çeşitli gruplara ayrılmakla birlikte, sadece Kuzey Amerika'daki misyonerlik kuruluşlarının sayısı 1975 yıli itibariyle 714'tur. Bunların 470 tanesi misyoner yollayan, 244 tanesi ise bunları destekleyen kuruluşlardır. 1975'ten 1990 yılına kadar 47 misyonerlik cemiyeti daha kurulmuştur.

J. H. Kane'e göre, büyük çoğunluğu Kanada, İspanya, Fransa ve İtalya'dan olmak üzere, bugün dünyadaki Katolik misyonerlerin sayısı 138.000'dir. Yine Kane'e göre 53.000 tanesi Kuzey Amerika'dan olmak üzere, bugün dünyadaki Protestan misyonerlik teşkilatlarının çeşitli pozisyonlardaki elemanlarının toplam sayısı 85.000'dir. Kane'in bilhassa Protestan misyonerler hakkında verdiği bu rakamların Amerika ve Kanada'daki misyoner kuruluşlar ile ilgili yari resmi istatistiği bilgileri içeren Mission Handbook ile karşılastirildiğinda oldukça düşük kaldığı görülmektedir. Söz konuşu esere göre, Amerika dışında faaliyet gösteren Amerikalı misyonerlerin toplam sayısı 105.689'dur. Ayrıca, Amerikalı olmadığı halde, Amerikalılarca desteklenen 30.326 misyoner vardır. Söz konuşu misyoner kuruluşlarının merkezinde ise 59.332'si gönüllü, 22.249'u para karşılığı olmak üzere, toplam 81.581 kişi çalışmaktadır. Sadece Mormonlar'in 75 ülkedeki misyonerlerinin sayısı 30.300'dur .

Ayni şekilde, İngiltere'de 111 tanesi Katolik, 122 tanesi Protestan olmak üzere, toplam 233 misyonerlik cemiyeti vardır. Protestani ve Katoliği ile İngiliz misyonerler, Afrika'daki misyonerlerin %38'ini, Avrupa'daki misyonerlerin %20'sini, Amerika kıtasındaki misyonerlerin %15'ini, Asya'daki misyonerlerin %14'unu ve Uzak Doğu misyonerlerinin %15'ini, Avustralya'daki misyonerlerin %12'sini teşkil etmektedirler. İngiltere'nin yanı sıra, Almanya, Hollanda ve İsviçre Avrupa'daki diğer önemli Protestan misyonerlik cemiyetlerine ev sahipliği yapan ülkelerdir..

Denizaşırı çalışan Amerikan misyonerlerinin sayısında son yıllarda önemli bir artış görülmektedir. Söz konuşu Amerikan misyonerlerinin sayıları 1992 yılında 78.463 iken, 1996 yılında 105.689'a çıkmıştır. Ayni şekilde, 2,3 milyar ABD doları civarında olan toplam bütçeleri de 1992'den 1996'ya % 1,5 nispetinde artmıştır. 1992 yılında 5.295 olan denizaşırı Kanadalı misyonerlerin sayısı, 1996 yılında 6.124'e yükselmiştir. Son yıllarda İngiltere'deki misyoner cemiyetlerinin personel sayısı ve maddi imkanlarında da büyük bir artış gözlenmektedir. Protestan misyonerlik cemiyetlerinin 1972 yılı toplam gelirleri 10 milyon sterlin civarında iken, 1995 gelirlerinin 115 milyon Sterlin civarına yükseldiği dikkati çekmektedir. Ayni dönemde İngiltere'deki Katolik misyonerlik cemiyetlerinin gelirleri ise çok yavaş bir artışla 10-20 milyon sterlin civarına yükselmiştir. Halbuki son yıllarda,İngiltere'de Hıristiyan dindarların sayısında büyük bir düşüş yaşanmaktadır. Bu ülkede 1975 yılında kiliseye kayıtlı insanlar, toplam yetişkin nüfusun %18,5'ini teşkil ederken, bu nispet 1994'te %13,9'a düşmüştür. Ayni kaynaklar bu düşüşün giderek devam edeceğini ve 2010 yılında bu oranın %10,8 olacağını tahmin etmektedirler .

Bir yandan insanların dine karşı ilgisi azalırken, öte yandan misyonerlik teşkilatlarının bu derece güçlenmeleri, bu kuruluşların bütün bu faaliyetlerini sadece dindar insanların bağışlarıyla yürütmediklerini düşündürtmektedir. Gerek Katolik, gerekse Protestan büyük misyonerlik kuruluşlarının tarihine ve gönderen ülke ile ilişkilerine, bir bakıma tarihsel karakterlerine temas ettiğimiz yukarıdaki paragraflarda yer alan bilgiler de bir başka açıdan bu düşünceyi teyid etmektedir. Öte yandan, son yıllarda Türkiye ve Türk dünyasına yönelik misyonerlik faaliyetlerini Almanya merkezli olarak inceleyen İsa İnandı, bu ülkedeki gerek Katolik, gerekse Protestan misyonerlik kuruluşlarının, bağışlar, kilise gelirlerinden kesintiler ve gayrı menkullerinin kiraları gibi gelirlerinin yanı sıra, Almanya hükümetinin gizli ödeneklerinden de finanse edildiklerini belgeleri ile ortaya koymuştur .

Türkiye'de Misyonerliğin Geçmişi

Misyonerler açısından 19. yüzyıl Türkiye'si bir 'İncil Ülkesi'dir (Bible Land). Hıristiyanlar için çok önemli pek çok merkez Anadolu'dadır. Misyonerlerin kendi ifadeleriyle: 'Bu mukaddes ve vaad edilmiş topraklar, silahsız bir Haçlı seferiyle geri alınacaktır.' Bunun yanı sıra, 19. yüzyıl itibariyle Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi olan İstanbul ve Anadolu, Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Orta Doğu'dan Kafkaslar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyanın tabii merkezidir. Bir Amerikan misyonerinin 1880 yılındaki raporunda ifade ettiği gibi 'Misyonerlik faaliyetleri acısından Türkiye, Asya'nın anahtarıdır.'

Osmanlı İmparatorluğu'nun Hıristiyan misyonerleriyle tanışması Katolik misyonerler ile başlamıştır. XIV. Lui zamanında Fransa'ya gösterilen müsamahakar tavrın neticesi olarak İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği'nin himayesinde Cizvit ve Fransiskan misyonerler evvela Müslümanlar üzerinde çalışmışlar, bunda başarılı olamayacaklarını görünce Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayrı Müslim toplulukları kendilerine çalışma alanı olarak seçmişlerdir. Bu cümleden olarak, 'Paris Capucin Cemiyeti' papazlarından Rahip Pasifiko 1621 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na gelerek İstanbul, Balkanlar, Kıbrıs, Suriye, Filistin ve Irak'ta manastırlar kurmuştur. Bu dönemde Fransa Kralı'nın talebi üzerine evvela Cizvitler'in İstanbul'da oturmalarına izin verilmiş, daha sonra bu izin genişletilerek Selanik, İzmir ve Atina'ya yerleşip propaganda faaliyetlerinde bulunmalarına musaade edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda Cizvit ve Fransiskan misyonerler en çok İstanbul, İzmir, Halep, Suriye, Filistin, Mısır, Irak, Kıbrıs ve Orta Yunanistan'da faaliyet göstermişlerdir. Buradaki misyoner teşkilatları Paris Torraine ve Britanya'dan yönetiliyorlardı .

Katolik misyonerler, Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler, ve Yahudiler üzerinde çalışmışlardır. Kiliseler, okullar ve sair eğitim kurumları, sağlık ve sosyal yardım kuruluşları açmışlardır. Fakir ve kimsesiz çocuklardan yaşlılara kadar bilhassa yardıma muhtaç insanları kendilerine ilgi alanı olarak seçmişlerdir. Bu sekilde insanları kendi dinlerine çevirme yolunu takip etmişlerdir. Elbette her zaman Fransa'nın siyasi ve maddi desteği arkalarında olmuştur .

Katolik misyonerler Osmanlı İmparatorluğunda büyük bir serbestiyet içerisinde idiler. Bu serbestiyet, Katolik olmayan diğer Hıristiyan ülkelerde kendilerine sağlanmıyordu. Bir Cizvit misyoneri olan Emile Lagrand bu duruma, 'Gönül isterdi ki, Katolikler, Osmanlı Padişahı'nın ülkesinde olduğu gibi İngiltere ve Hollanda'da da rahat ve serbest olsunlar.' cümleleriyle itiraf etmiştir. 1830 yılında Yunanistan'ın Rusya'nın desteğiyle bağımsızlığını kazanması ve devletinin kurulması esnasında Fransa'nın bu yeni devleti tanımak için ileri sürdüğü şart, Yunanistan'daki Katolik papazlarının, yeni Yunan yönetiminde Osmanlı döneminde olduğu kadar serbest olmalarıdır.

Osmanlı topraklarına ayak basan ilk Protestan misyoner, Ingiliz Church Missionary Society'e bağlı bir papazdır ve 1815 yılında Mısır'a gönderilmiştir. 1820 yılında ise 'American Board of Commissioners for Foreign Missions' adlı Amerikan Protestan misyonerlik kuruluşuna bağlı iki misyonerin İzmir'e geldiklerini görüyoruz. Baslangiçta hedefleri Yahudileri Protestanlaştırmak idi. Kısa bir süre sonra bunun imkansızlığı görüldü ve Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki gayrı Müslimler esas çalışma alanı olarak seçildi.

İstanbul'daki ilk Protestan Kilisesi 1846 yılında açılmıştır. 1850 yılında ise Sultan'ın fermanı ile Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Protestanlar müstakil millet statüsünü almışlardır. Dönemin İstanbul'daki İngiliz Büyükelçisi Lord Stratford Canning'in, Protestanların bu statüye kavuşmalarında tartışmasız bir rolü olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki faaliyetlerinde Amerikan elçiliği ve konsoloslukları açılana kadar İngiliz elçiliği ve konsoloslukları kendilerine destek çıkmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk Amerikan Protestan okulu, 1824 yılında Beyrut'ta açılmıştır. Okullar kısa sürede İmparatorluk coğrafyasının pek çok bölgesine yayıldı. Sadece Elazığ'da 1894 yılında Protestanların açtığı okul sayısı 83'tür. 1900 yılı itibarıyla Anadolu'daki Amerikan misyonerlik okulu sayısı 417, öğrenci sayısı ise 17.556'dir. Osmanlı İmparatorluğu'nda Yabancı Okullar konusunda doktora tezini hazırlayan I. P. Haydaroğlu'nun eksik olduğunu ifade ettiği tespitlerine göre 1904 yılında Amerikan Protestan misyonerlerinin okul sayısı 465'tir. Katolik rahiplerin okul sayısı 306, rahibelerin 354'tür. Bunlar sadece belli başlı belgelere dayanan rakamlardır.

Haydaroğlu tam bir sayım yapılsa bu okulların toplam sayısının 2.000'e yaklaşacağı kanaatindedir. Anadolu'daki Amerikan Protestan Misyoner okullarını kendi arşivlerinden çalışan Uygur Kocabaşoğlu'nun ifadesiyle, Amerikan misyoner okulları tüm dinsel kılıflarına rağmen pozitivist ve liberal bir eğitim veriyorlardı. (...) Okullar misyoner faaliyetinin bir tür vitriniydi.

Okulların yanısıra hastaneler ve başın-yayın, misyoner faaliyetin diğer iki önemli alanıdır. XIX. asrın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nda 600 milyon sayfa baskı işi yapılmış olması azımsanacak bir faaliyet değildir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Protestan misyonerlerin gayrı Müslim azınlıkların milliyetçilik hareketlerinde önemli tesirleri olmuştur. Gittikleri yerlerde bulunan azınlıkların dillerini öğrenmişler, evvela o dillerin gramerini tesbit etmişler, o dillerde neşriyat yapmislar, İncil'i onların dillerine cevirmişler, onların dillerinde ve Ingilizce veren okullar açmışlar, okullarında o toplulukların liderlerini yetiştirmişler, o toplulukları dünyaya tanıtmışlardır. Bunlardan Ermeniler ve Bulgarlar en önde gelenleri teşkil ederler .

I.Dünya Savaşı yılları, Milli Mücadelenin başarıyla kazanılması, tehcir, mübadele ve milli bir devlet kurulmasıyla Türkiye'de misyonerlik faaliyetlerinin bir durgunluk içerisinde girdiğini görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında misyoner okullarının büyük bir kısmı kapanmış, misyonerler uygun bir 'çalışma zemini' bulamadıkları için ülkelerine geri dönmüşlerdir. 1928 yılında Bursa Amerikan Kız Koleji'nde Müslüman kızların Hristiyanlastirilmasının ortaya çıkarılmasından sonra bu okul da Atatürk'ün emriyle kapatılmış ve misyonerlerin çalışma şartları çok zorlaşmıştır.

Misyonerlik kaynaklarında Türkiye'deki 1923-1961 yılları arasındaki dönem kendi faaliyetleri acısından karanlık dönem olarak adlandırılır .

1990'li Yillarda Türkiye ve Türk Dünyasında Misyonerlik Faalıyetleri

1961'den sonraki yıllarda misyonerlik faaliyetleri yeniden canlanmış, bilhassa 1980'li yıllarda büyük sayida Protestan Hıristiyan Türkiye'ye gelerek, dinlerini yaymaya başlamışlardır. Gecen yüzyılda açıldığı halde Cumhuriyet döneminde kapatılmış Amerikan Protestan misyonerliğine bağlı eğitim müesseselerinin bir kısmı Sağlık ve Eğitim (Sev) Vakfı tarafından yeniden açılmaktadır.

1847 yılında Gaziantep'te kurulan Amerikan Koleji özel bir hemşirelik okulu olarak 1995 yılında yeniden acılmiştir. Misyonerlik yayınlarında Türkiye'de tek tek kişilerden ziyade aileler bazında insanları Protestanlığa çevirmeye çalışılması tavsiye edilmektedir.

Türkler, 'Dünyada ulaşamadıkları en büyük topluluk', Türkiye ise 'Orta Doğu'nun ekmek sepeti' olarak tanımlanmaktadır. 19. Asrin ortalarında Türkçe'ye çevrilen İncil, 1988 yılında yeniden bugünkü Türkçe'ye çevrilerek basılmıştir. Ülkede Hıristiyan yayınların, radyo programlarının ve Hıristiyan filmlerinin gittikçe çoğaldığı ve Hıristiyanlık propagandası yapan yayınların basımı, yapımı ve dağıtımı bakımdan şartlarının herhangi bir bati demokrasisindeki kadar müsait olduğu belirtilmektedir.

Mission Handbook'a göre bugün Türkiye'de 14 Amerikan misyonerlik kuruluşuna bağlı 45'i Amerikan, 9'u Türk vatandaşı olmak üzere, toplam 54 Protestan misyoneri faaliyet göstermektedir. Soz konuşu misyoner kuruluşlarının isimleri, hangi yıldan itibaren Türkiye'de faaliyet göstermekte oldukları ve Türkiye'deki Amerikalı ve yerli misyonerlerin sayısı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. Bu tabloda da görülebileceği gibi, eski adı American Board of Commissioners for Foreign Mission olan United Church Board haric, Türkiye'de faaliyet gösteren Amerikan misyonerlik kuruluşlarının tamamı 1960'dan itibaren ülkemize gelmeye başlamışlardır. Avrupalı ve diğer ülkelerden gelen Protestan veya diğer dinlerden misyonerler bu rakamlara dahil değildir .

Patrick Johnstone tarafından hazırlanmış olan Operation World isimli esere göre, Türkiye'de başta Foreign Protestants ve Minority Indig. Groups olmak üzere, bilhassa dört Protestan kilisesi faaliyet göstermektedir. Kendi kaynaklarına göre bunlardan birincisinin 32 cemaat halinde 3.500, ikincisinin 17 cemaat halinde 950 ve diğerlerinin de 4 cemaat halinde 520 üyesi vardır. Diğer bir söyleyişle, toplam dört ayrı teşkilata bağlı 53 cemaat halinde 4.970 üye ve 12.564 kayıtsız sempatizanları vardır. Bunların yansıra, Ankara ve İstanbul'da TEE (Theological Education by Extension) programları ve yine İstanbul'da bir İncil okulu başlatılmıştır. Yeni Protestan kiliseleri açılmaktadır. Bu zamana kadar daha az ulaşılabilmiş Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde de faaliyetler hızlandırılmıştır. Kürtler, Aleviler ve Lazlar öncelikli olarak hedefledikleri topluluklardır.

Türkiye'deki Amerikan Protestan Misyonerlik Kuruluşları

Organizasyon Başlangıç Amerikan T.C. Calvary International 1991 2 - Christian aid Mission - - 4 Evangelical Mennonite Church 1995 2 - Pioneers 1989 3 - Presbyterian Church (USA) - 2 - Rosedale Mennonite Missions 1984 8 - Seventh-Day Adventists 1889 - 2 Shield of Faith Mission Intl. - 1 - TEAM 1960 2 - Türkish World Outreach 1965 8 - United Church Board World Mins. 1819 13 1 World Horizons 1990 2 - World Witness 1993 2 - World-Wide Missions 1963 - 2 Toplam 45 9

Türkiye'de son yıllarda kapı kapı gezmek suretiyle 5 milyon parça kitap ve broşür seklinde Protestan Hıristiyanlık propagandası yapan basın-yayın dağıtılmıştır. Sadece 1992 yılında 250.000 İncil propagandası yapan mektup posta ile yollanmıştır. Türk Protestanlar tarafından 'Kutsal Kitapları Araştırma Derneği' (Holy Books Research Association) kurulmuştur.

Beş uluslararası radyo istasyonundan haftada 12 saat Türkçe Hıristiyanlık propagandası yapılmaktadır. İstanbul'dan yayın yapan veya İstanbul'dan yayın yaptığını iddia eden radyolarla Türk dünyasının muhtelif bölgelerine Türkçe Hıristiyanlık propagandası yapılmaktadır. Ayrıca, İstanbul'da İncil ve diğer Hıristiyanlık kitaplarının dağıtımın yapıldığı bir kitapevi/yayınevi vardır. 1993 yılı itibariyle Türkiye'de mevcut Türkçe Hıristiyanlık propagandası yapan kitap sayısı 40'tir .

Son yıllarda bu faaliyetlerin hiç olmazsa bir kısmı ithal misyonerler yerine, Protestanlaştırılmış yerliler marifetiyle yürütülmektedir. Bu kişiler gerek diğer gazete ve dergilere ilanlar vererek, gerekse kendi sahibi oldukları yayınevleri ve radyo istasyonlarında Hz.Isa'yi ve İncil'i anlatan programlar yaparak ve kitaplar basarak Protestan Hristiyanlık propagandası yapmaktadır .

Esasen son yıllarda gerek Türkiye, gerekse takip eden satırlarda örnekler vereceğimiz Türk dünyası dediğimiz coğrafyadaki misyonerlik çalışmalarının bu derece artması bir tesadüf değildir. Aksine sistemli ve programlı bir hareket söz konuşudur. Katolik Hıristiyanlığın lideri Papa'nın 22 Ocak 1991'de yayınladığı bildiride ve nüfusunun büyük çoğunluğu Protestan olan ABD Başkanı'nın 3 Mart 1992 tarihinde yaptığı konuşmada 'Kilise öğretilerinin, Hıristiyanlığın, çöken Komünist bloka, III.Dünya'ya ve İslâm ülkelerine taşınması için misyonerler göreve çağrılmıştır' .

Söz konusu coğrafya, Protestan misyonerlerin yayınlarında daha net olarak Kuzey yarımküredeki 10. ve 40. paralel çizgilerinin arasındaki yer olarak tanımlanmaktadır. Bölge, Kuzey Afrika, Türkiye de içinde olmak üzere Ortadoğu, Kafkaslar ve bu doğrultuda Hindistan ve Çin'e kadar uzanmaktadır.

Bilindiği gibi bu bölgenin büyük bir kısmında Müslümanlar ve Türkler yaşamaktadır. Kıbrıs'ta 15 Amerikan misyonerlik kuruluşuna bağlı 39 Amerikalı, 8 Kıbrıslı ve 3 yabancı toplam 50 misyoner faaliyet göstermektedir. Kıbrıs Türk İslâm Kültür Cemiyeti Başkanı I.Arıkan, ülkesinde insanların dine karşı ilgisiz olmalarından dolayı misyonerlerin pek başarılı olamamakla birlikte ev faaliyetleri yaptıklarını, kimsesiz, zeki ve çalışkan çocukları toplamak suretiyle SOS Çocuk Köyleri kurduklarını bildirmektedir .

Türkmeneli Vakfı Başkanı Hasan Özmen'in bildirdiğine göre, Kuzey Irak'ta bulunan Erbil'de bugün 120 civarında önemli bir kısmı misyonerlik kurulusu olan NGO (Non Governmental Organiation-Hükümet Dışı Kuruluşlar) faaliyet göstermektedir.

Sovyetler Birliği başta olmak üzere, eski Doğu Bloku ülkelerinde ateizm resmi devlet dini gibi telakki ediliyordu. Bu blokun çöküp dağılmasından sonra misyonerler söz konuşu coğrafyadaki insanlarda ortaya çıkan inanç boslugünu doldurmak maksadıyla bu bölgeye ağırlık vermişlerdir. Bilindiği gibi Arnavutluk'tan, eski Yugoslavya'dan, Bulgaristan'dan Kirim, Kafkasya, Türk Cumhuriyetleri'nden Çin'e kadar uzanan bu serit ayni zamanda Türklerin yoğun olarak yaşadıkları, Türkçe'den başka bir dil konuşmadan baştan basa gezilebileceği ifade edilen bir bölgedir.

Misyonerler bu coğrafyada evvela kendileriyle etnik ve dini bağları olan insanlara yönelik olarak çalışmalarına başlamışlardır. Protestan ve Ortodoks kiliseler, Yehova Þahitleri ve Baris Gönüllüleri'ne bağlı misyonerler öncelikle gittikleri yerlerdeki Hıristiyanlar üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Daha sonra yetiştirdikleri bu elemanlar vasıtasyla diğer topluluklara yönelmişlerdir. Örneğin, Kırgızistan'daki Alman asilli Hıristiyanlar 1988-1990 yılları arasında Almanya'ya götürülüp, buradaki Protestan misyoner okullarında yetiştirildikten sonra Kırgızistan'a geri gönderilmişlerdir .

Arnavutluk, Avrupa'da Müslüman nüfusun çoğunluk olduğu tek ülkedir. Bugün yaklaşık olarak nüfusun %70'ini Müslümanlar, %20'sini Katolikler ve %10'unu Ortodokslar teşkil ederler. Komünist rejimin yıkılmasıyla Hıristiyan misyonerler adeta buraya akın etmişlerdir. Burada 33 Amerikan misyonerlik teşkilatına bağlı 127 Amerikalı, 21 Arnavut ve 37 başka ülkelerden misyonerler vardır. Bu ülkedeki Kanadalı misyonerlik kuruluşlarının sayısı 5, Kanadalı misyonerlerin sayısı ise 2'dir. Ülkede 1995 yılı itibariyle 80 Hıristiyan tarikat ve dini teşkilata bağlı yüzlerce misyoner faaliyet göstermektedir.

Tamamına yakını 1990'dan sonra bu ülkeye gelmişlerdir. Bunlar hatta birbirleriyle rekabet halindedirler ve sokaklarda propaganda malzemesi dağıtmaktadır. Sinemalarda dahi propaganda faaliyetlerinde bulundukları bildirilmektedir. Protestan misyonerleri uzun yıllardır ülke dışından yaptıkları radyo yayınlarıyla lehlerine bir vasat oluşturmuşlardır. 1990'dan sonra yüz yüze yaptıkları görüşmeler ve vaadler neticesinde Protestanlaşan Arnavutlar'ın sayısında katlanarak bir artma gözlenmektedir. İncil'in Arnavutça'ya tercümesi 1992 yılında tamamlanmıştır. Buradaki misyonerler dışarıda basılan kitapları taşıma yerine, bu ülkede bir Protestan basımevi açarak, kitaplarını burada basma çalışmaları içerisindedirler.

Bosna-Hersek'teki savaşa kadar bölgede 5 ayrı Protestan misyoner teşkilatına bağlı 28 cemaat halinde 1.203 kayıtlı Protestan vardı. Savaş ve savaş sonu dönemde bu sayı azalacağına artmıştır. Balkan uzmanı O.Akgonenc'in tespitine göre, 1996 yazı itibariyle sadece 120.000 kişinin yaşadığı Tuzla'da hepsi de misyoner kökenli 140 adet NGO çalışmaktadır . Makedonya'da beş ayrı Protestan misyoner kuruluşuna bağlı 19 cemaate kayıtlı 1.500 civarında Protestan vardır. Protestan misyonerler yayınlarında bu ülkede yaşayan Türkleri, Müslüman Arnavutları ve Türk Çingeneleri bilhassa hedef kitle olarak işaret etmektedirler .

Romanya'da 59 Amerikan misyonerlik kuruluşuna bağlı 198 Amerikalı, 147 Romen vatandaşı ve 9 yabancı olmak üzere toplam 354 misyoner faaliyet göstermektedir. Burada ülkeyi baştan basa yayın alanı içerisine alacak 12 Protestan Hıristiyan radyo istasyonunun kurulması çalışmaları yürütülmektedir. Bundan ülkede yaşayan Türklerin de etkilenmemesi mümkün değildir .

Balkanlarda Türkiye'den sonra en çok Türk nüfusunu barındıran ülke olan Bulgaristan'da 30 Haziran 1995 tarihi itibariyle Din İşleri Kurulu'na kayıtlı toplulukların sayısı 30'dur. Bunların beş tanesi bilinen Bulgar Ortodoks Kilisesi, Müslümanların Dini Teşkilatı, Katolik Kilisesi, Ermeni Ortodoks Kilisesi ve Yahudi Hahamlığı'dır. Kalanların hemen tamamının ise Methodistlikten Evangelistliğe, Mormonlardan Luterciliğe kadar uzanan ve genel olarak Protestanlık ortak ismi altında toplanabilecek Hıristiyanlık misyoner teşkilatlarına ait kiliseler ve küçük topluluklar teşkil eder .

Bu listeye yasal olarak faaliyet gösterenlerin yanı sıra, izinsiz olarak çalışan misyonerlik teşkilatlarını da ilave etmek gerekir ki, bunların başında Yehova Þahitleri gelmektedir. Bulgaristan Hükümeti'ne resmi bir dil olarak kabul ve tescil edilmeleri için yaptıkları başvurusunun reddedilmesi üzerine, Yehova Þahitleri şirket seklinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bulgaristan'da 2.000 civarında mensuplarının bulunduğu tahmin edilmektedir. Romanya'nın Brasov ve Cluj kasabalarında Temmuz 1996'da yaptıkları kongreye Bulgaristan'dan, aralarında Türk, Pomak ve Çingenelerin de bulunduğu 800 kişilik bir grubun katıldığını gazeteler yazmıştır. Bulgar gazeteleri ayrıca, bunların Yunanistan ile irtibatlı oldukları ve buradan ülkelerine sokulmak istenen kitapların gümrük kapılarında yasaklandığını yazmaktadırlar. Kuzey Avrupa orijinli bir dernek 1995 yılında Sofya'da Vasil Levski Stadyumu'nda bir havai fişek gösterisi düzenler. Bulgaristan'ın güneyindeki Rodoplar bölgesinde Pomaklar ve Türkler özel otobüslerle gösteriyi seyretmeye getirilmişlerdir. Stadyumun tamamen dolmasından sonra program başlar. Genc kızlar dans etmekte ve gösteriler yapmaktadırlar. Ancak her 15-20 dakikada bir değişik ülkelerden ilahiyatçı, papaz ve profesörler çıkıp beş dakika İncil üzerine konuşup çekilmektedirler. Ertesi günkü gazeteler bu toplantıyı düzenleyenlerin Moon'cular olarak bilinen Protestanlar olduklarını yazarlar.

Yine Bulgar gazetelerinin yazdıklarına göre, söz konuşu misyonerler nüfusunun tamamına yakını Türk ve Müslümanlardan müteşekkil Rodoplar bölgesinde faaliyetlerine hız vermiş bulunmaktadırlar. Eski Zagra civarındaki Türkçe konuşan ve kendini Türk olarak takdim eden Müslüman Çingeneler de bugün söz konuşu Protestan misyonerlerce Protestanlaştırılmaktadır. Yine kendi ifadelerine göre, 1980'li yılların sonundan günümüze kadar Balkanlarda yaşayan 5.000'in üzerinde Türk veya Türkçe konuşan Çingene Protestanlığı benimsemiştir .

Avrupa'daki Türk isçiler de misyonerliğin ilgi alanıdır. Onlara yönelik çalışmalar bilhassa OM (Operation Mobilization), WEC (WEC International), 'Friends of Türkey' ve 'Orientdienst' isimli kuruluşlarca yürütülmektedir. Bu çalışmaların sonucu olarak, Avrupa'daki Türkler arasında da Protestan Hristiyanlığı benimseyenler olmuştur, olmaktadır .

Sovyetlerin dağılmasından sonra kurulan Ukrayna'da Protestan misyonerler bölgede yaşayan diğer toplulukların yanı sıra, Kirim Tatarları üzerinde de çalışmaktadırlar. Beş Rus ve Ukraynalı, ve bir batili misyonerlik teşkilatı Kirim Tatarlarına yönelik olarak çalışmaktadır. İncil, Kirim Tatar Türkçesi'ne tercüme edilmektedir. Dinler Tarihçisi H.Gungor'un tespitlerine göre, Kirim'da, Babtist misyonerler Gozleve'deki camilerin birinde oturmakta, 'Halkın Hıristiyan olması karşılığında sondaj makinaları ile su kuyuları açmaktadırlar' .

Kafkasya'da da misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır. Merkezi İsveç'te bulunan IBT (Institute of Bible Translation) İncil'i Adige, Kabartay, Osetin, Karacay, Cecen, Nogay, Avar, Lezgi, Kumuk, Lak, Dargin, Tabsaran, Sakhur, Rutul, Agul, Andi ve Bezhti dillerinin bir kısmına tercüme ettirmis,diğerlerine de ettirilmektedir. Yakında bu dillerin konuşulduğu bölgelere kiliselerini de kurmayı hedeflemektedirler . Bilhassa Batı ve Orta Kafkasya'da İslâmiyet'in çok güçlü olmadığını düşünen misyonerler, söz konuşu bölgedeki Müslümanları dinlerine kazandırma uğraşısı içerisindedirler. Bir Kafkasya uzmanı olan Ufuk Tavkul, 1990'li yıllarda Kafkasları defalarca ziyaret etmiştir. 1993 yılında Karaçay-Çerkez ve Kabardin-Balkar Cumhuriyetleri'ni ziyareti esnasında, misyonerlerin, Karacay-Balkar diline tercüme edilmiş Hollanda basımı bir İncil'i bedava dağıttıklarını, ancak İslâmiyet'e yönelen halkın bunlara pek itibar etmediğini tespit eder. Ancak, 1996 yılında bölgeye yaptığı bir diğer seyahat esnasında Kislovodsk (Narsana) isimli Rus şehrinde yaşayan bazı Karacay gençlerinin Hıristiyanlığı kabul ettiklerini gözlemler. Kendi yayınlarında misyonerlere bilhassa şehirli, entelektüel ve karışık evlilik yapan insanlara yönelmeleri tavsiye edilmektedir.

Azerbaycan'da mevcut maddi ve manevi problemler Hristiyan misyonerlik faaliyetleri için uygun bir zemin teşkil etmektedir. Ülkede 10'un üzerinde Hristiyan kuruluşun faaliyet gösterdiği ve bunların dini yayılmacılık amacıyla şimdiye kadar 20 milyon dolar harcadıkları bildirilmektedir. Misyonerlerin hedefi kısa sürede Azerbaycan'ın %20'sini Hristiyanlaştırmaktır. Misyonerlerin ülkeye 100 bini askın kitap ve 175 bin adet gazete getirdikleri ifade edilmektedir . Malta ve Lubnan'dan bu ülkeye yönelik Protestan Hristiyanlık propagandası yapan radyo yayınları vardır. Yoğun dis ekonomik destekli faaliyetler neticesinde son yıllarda 5.000 kisiyi Hristiyan yapmaya muvaffak olmuslardır.

Nahcivan'da ise misyonerler çalışmalarını yardım faaliyeti görünümünde yapmaktadırlar. İnsanlara maddi yardımda bulunurken, onlara kendi inançlarını benimsetmek istemektedirler. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin 1990'li yıllarda bağımsızlıklarını müteakip hazırladıkları anayasaya göre genel olarak devlet, bütün dinlere karşı ayni mesafededir, yani tarafsızdır. Dini teşkilatlar siyasete karışamazlar. Herkesin inanç özgürlüğü ve dini tebliğ hakki vardır. Misyonerler bu serbestlikten kendi lehlerine istifade etmek istemektedirler. Bağımsızlık sonrası Özbekistan'da Müslümanların ve Rus Ortodoksların geleneksel dini teşkilatları yanı sıra, Evangelist Hristiyan Baptistleri ve Yedinci Gun Adventistleri isimli misyoner örgütlerinin dini organizasyonları da kayıtlı resmi kurumlar arasında yer almışlardır. Özbekistan'daki kanunlar dini teşkilatların kendi inançlarını anlatabilme ve bu maksatla yayın yapabilmelerini taahhüt etmektedir . Bu şartlarda misyoner teşkilatları hukuken geleneksel din mensupları ile ayni hak ve özgürlüklere sahip olarak faaliyette bulunabilmektedirler.

Özbekistan'da yedi ayrı misyonerlik teşkilatına bağlı 63 cemaate kayıtlı Protestan üyelerinin sayısı 10.000 civarındadır. Bu cemaatlerden sadece 35 tanesi Korelilere aittir. Yeni Ahid, 1992 yılında Özbek diline tercüme edilerek basılmıştir. Mahalli televizyon ve radyolarda misyonerler propagandalarını yapabilmektedirler .

Türkmenistan'da Baptist Kilisesi (Baptist Church) teşkilatı başta olmak üzere, toplam üç misyoner teşkilatı faaliyet göstermektedir. Hz.Isa filmi ve videosu dağıtılmaktadır. İncil'in Türkmence'ye tercümesi 1993 yılında tamamlanarak basılmıştir .

Kazakistan ve Kırgızistan'da Hristiyanlık propagandasının oldukça etkili olduğu bildirilmektedir. İlmi araştırma merkezlerinde, (BM temsilcileri arasında) elemanları vardır. Kazakistan'da 15 Amerikan misyonerlik kuruluşuna bağlı 48 Amerikalı, 65 Kazakistan vatandaşı ve 2 yabancı olmak üzere toplam 115 misyoner çalışmaktadır . Ayrıca, Alman asilli misyonerler ile bilhassa Yehova Þahitleri Kazakistan'da çalışmalar yapmaktadır. 'Senim' (Inanc) Vakfı aracılığıyla Ortodoks-Katolik-Protestan isbirliğiyle misyonerlik faaliyetleri yürütülmektedir. Basta 'İncil, Tevrat ve Zebur'dan Seçmeler' isimli kitap olmak üzere, Kazakça olarak bastırılmış İnciller, propaganda kitap ve broşürleri evlerde, sokaklarda, hatta Müslümanların en mukaddes yerlerinde dağıtılmaktadır. Müslümanlığın kuvvetli olduğu yerlerde kendilerini Müslüman gibi göstermekten çekinmemektedirler. Kendi kitaplarını bazen İstanbul'da basılmış Kur'an diyerek dağıtmaktadırlar .

Kırgızistan'da 9 Amerikan misyonerlik kuruluşuna bağlı 23 Amerikalı, 14 Kirgizistan vatandaşı ve 3 yabanci olmak üzere, toplam 40 misyoner çalışmaktadır. Yeni Ahid 1992 yılında Kirgizca'ya tercüme edilerek basılmıştır. Ayrıca, bu dilde çocuklar için de Kırgızca İncil tercüme edilerek başılmıştir . Kirgizistan'daki misyonerlik faaliyetleriyle ilgili gözlemlerde bulunan A.Güngör, bu ülkenin başkenti Bişkek'te üniversite düzeyinde misyoner okulu açıldığını, Hristiyanlık propagandası maksadıyla Almanca hazırlanan bir programın Rusca'ya cevrilerek devletin resmi televizyonunda pazar günleri yayınlandığını bildirmektedir.

Kirgizistan'da serbest bir şekilde faaliyet gösteren misyonerler bir yandan onlara yardım ederken, ote yandan 'Bizim dinimizi kabul ederseniz, daha müreffeh, daha Avrupai hayat yaşarsınız!' diyerek yardım ettikleri fakir insanları Hıristiyanlığa çekmektedirler. İnsanların yoksulluklarından istifade edilmektedir. Ayrıca, Batı medeniyetlerin nimetlerinden yararlanmak isteyen çocuklar, çocukları İngilizce eğitim görebilsin diye Amerika, Kanada ve İngiltere kaynaklı bu tur faaliyetlere ilgi göstermektedirler .

Kirgizistan Din İşleri Komisyonu Başkanı Emil Kaptagayev'in ifadesine göre, bu tür propagandaların sonucu olarak son yıllarda 5.000 civarında Kırgız Hıristiyanlığı benimsemiştir .

Tacikistan'da İncil'in tamamının Kril harflerine çevrilmesi ve basılması merkezi Stockholm'de bulunan IBT (Institute for Bible Translation) tarafından 1992'de tamamlanmıştır. Bunun yanı sıra, bir de çocuklar için İncil çevirisi yapılmıştır. Kanada ve Amerika orijinli kuruluşlarca haftada 4 gün Tacik dilinde radyo yayını yapılmaktadır.

Çin'in hakimiyetinde bulunan Sincan'da ve Çin'in diğer şehirlerinde bulunan Uygur, Kazak gibi Türklere yönelik Hristiyan misyoner faaliyeti son yıllarda artmıştır. Son yıllarda Çin'in Amerika ve Bati Avrupa ülkeleri ile münasebetlerini geliştirmek istemesine paralel olarak, bu ülkede Hristiyanlığı yaymaya yönelik çalışmalar artmıştır. Dil eğitim ve öğretimi görünümünde buraya gelen Amerikan ve Alman misyonerler çeşitli yollarla halk ve bilhassa öğrenciler arasında inançlarını yaymaya çalışmaktadırlar. Bunun için ücretsiz yabancı dil kursları düzenlenmekte, Uygurca basılmış kitap ve broşürler dağıtılmakta ve kendileriyle ilişki kuran ve toplantılarına devam eden öğrencilere karşı burslar vermektedirler.

SONUÇ :

Metin boyunca Türkiye ve Avrasya ülkelerindeki misyonerlik faaliyetlerine dair kendi kaynaklarından verdiğimiz istatistiki bilgiler ve rakamlar büyük ölçüde 1990 yılına aittir, bir kısmında ise 1995 yılına kadar gelinebilmiştir. Bu çerçevede, Protestan misyonerlik faaliyetlerine dair rakamların minimum rakamlar olduğu günümüze dair gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu hususu daima göz önünde bulundurulmalıdır.

Görüldüğü gibi misyonerler çalışmalarının başlangıcında o ülkede kendilerine dinen veya etnik bakımdan en yakın topluluklara yönelmektedirler. Çalışmalarının ikinci safhasını o ülkelerin yerli insanlarını kendilerine çekmek teşkil eder. Böylece çalışmalarını onlar vasıtasıyla yürütebileceklerdir. Çalışmalarında söz konuşu ülkelerde yaşamakta olan ekonomik sıkıntıları, insanların fakirliğini kendi ekonomik üstünlüklerini ve diğer psikolojik faktörleri de kullanmaktadırlar. Bunun yanı sıra, gittikleri her bölgenin ve ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel vs... şartlarını tespit ettikten sonra, bu şartlara uygun çalışmalar yapmaktadırlar.

Misyonerler, bilhassa eski Doğu bloku ülkelerindeki insanların içerisinde bulunduğu inanç boşluğundan ve günümüzde bu ülkelerde inanç özgürlüğünden yararlanmaktadırlar. Türkiye de pek çok özelliği itibariye, son yıllarda misyonerlerin yoğun ilgi gösterdikleri ülkelerin başında gelmektedir. Misyonerler bazı yerlerde aileler, bazı yerlerde tek tek fertler üzerinde çalışmaktadırlar. Lehlerine olabilecek her unsuru değerlendirmektedirler.

Misyonerlik hareketleri hiç bir zaman sadece dini hareketler olmamıştır. Dini olduğu kadar siyasi, bir o kadar ekonomik ve kültüreldir. Misyonerler, gittikleri ülkelerde doğrudan veya dolaylı olarak geldikleri ülkeler lehine bir 'hayat alanı' yaratma fonksiyonunu yerine getirmişlerdir, getirmektedirler.

Türkiye ve Avrasya ülkeleri bugün sistemli bir misyonerlik faaliyeti karşısında bulunmaktadır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında yoğunlaşan misyonerlik faaliyetleri, herhalde 'Sark Meselesi' ile birlikte ele alınmalıdır. Protestan misyonerlerin ilgi ve çalışma alanı olarak gösterdikleri coğrafyanın Brezinsky'nin son kitabında yakın gelecekteki muhtemel çatışma alanları olarak gösterilmesi bir tesadüf değildir. Bugün dünyanın belli başlı üniversitelerinde misyoloji ana bilim dalları kurulmuştur. Bu kürsülerde misyonerlik çalışmaları tarihi, stratejik, dini, sosyal ve ekonomik boyutlarla ele alınmakta, disiplinler arası çalışmalar yapılmakta, hazırlanan doktora tezleri kabul görmektedir.

Türkiye'de ve Avrasya ülkelerinde faaliyet gösteren misyonerlik teşkilatları, bu teşkilatların yapısı ve çalışma metotları konularında çalışacak araştırma merkezlerine büyük ihtiyaç vardır.
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.