244 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 244
Membre(s) : 0
Total :244

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 11h59:30
murat_erpuyan : 1 jour, 12h18:09


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Euro_türkler (Cumhuriyet kitap)
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Euro_türkler (Cumhuriyet kitap)

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Salih_Bozok
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 25 Nov 2006
Messages: 1441

MessagePosté le: 03 Juil 2007 23:23    Sujet du message: Euro_türkler (Cumhuriyet kitap) Répondre en citant

TAM Direktörü Prof. Dr. Faruk Þen, yeni kitabında Avrupa Türkleri'ni işliyor

'Euro-Türkler' siyasal ve ekonomik bir gerçektir

Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Þen, Günizi Yayıncılık tarafından yayımlanan "Euro-Türkler" başlıklı yeni kitabında, Avrupa'da yerleşik ama Türkiye ile çok güçlü bağlara sahip bir topluma sahip olduğumuzu belirterek, bu toplumun özgün yapısının mutlaka göz önünde tutulması gerektiğine bir kez dikkat çekti. Prof. Þen, yeni çalışmasından hareketle, Avrupa'daki Türk varlığı ve geleceğiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Osman ÇUTSAY

-Avrupa Birliği sınırları içinde yaşayan ve "Euro Türkler" olarak adlandırdığımız bu toplum, sizce Türkiye'deki siyasi gelişmelerden bundan sonra hangi boyutlarda ve nasıl etkilenir? Daha doğrusu, etkilenir mi, etkiler mi? - Bugün Avrupa Birliği sınırları içerisinde 5.2 milyon Türk kökenli yaşıyor. Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya'da azınlık statüsüyle yaşayan yaklaşık bir milyon kişinin dışında 4.2 milyonluk bir nüfus, uluslararası göç yoluyla Batı Avrupa ülkelerinde yerleşikleşmiş bulunuyor. Bu büyük göçmen nüfusun 1.8 milyonluk bölümü yaşadıkları ülkelerin vatandaşlıklarına geçmişken, diğerleri Türk vatandaşlıklarını koruyor. Yaptığımız araştırmaların sonuçları Euro-Türklerin her iki ülkenin gündemiyle yakından ilgilendiklerini yüzde 92'sinin her iki ülke medyasından gelişmeleri takip ettiğini gösteriyor. Yine bir başka araştırmamız Almanya'daki Türklerin yaklaşık üçte ikisinin Türkiye'ye güçlü bağlılık hissettiklerini ortaya koyuyor. Buna karşın yaptığımız bir diğer araştırmanın neticeleri Euro-Türklerin kendilerini hiçbir kurum ve ülke tarafından yeterince temsil edilir hissetmediklerini ortaya koyuyor. Bunda şüphesiz en büyük etken, bulundukları ülkelerde Türk vatandaşlıklarını koruyanların yerel seçimlerde dahi oy kullanabilme haklarının olmaması ve Türkiye'ye yönelik siyasi haklarını kullanabilmelerinin de facto olarak mümkün olmaması. Buna karşın, ülkeler arasında güçlenen ulaşım ve iletişim ağları kimi konularda yükselen istemlerin güçlü bir şekilde dillendirilebilmesini sağlıyor. Özellikle son dönemde bizim de kurum olarak aktif olarak yer aldığımız "Avrupalı Türkler Sandık İstiyor" kampanyasının gördüğü ilgi ve yarattığı etki, ortak tavrın güçlü biçimde ortaya konması halinde belirli sonuçların elde edilebileceğini gösteriyor. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimi konusu ve genel seçimin öne alınması nedeniyle bu konuda sonuç alınamadı, ancak gelecek seçimlere kadar bu hakkın sağlanabileceğine inanıyorum. Bu sağlanabildiği takdirde oy veren bir kitle olarak Euro-Türkler ciddi bir pazarlık gücü elde edecekler. Ulaşım ve iletişim ağlarındaki ilerleme sayesinde Türkiye gündemini anında izleyebilen Euro-Türkler, bu gündeme de yön vermeye başlayabilecekler. Ancak unutulmaması gereken bir faktör de şu ki, Euro-Türklerin bir de Avrupa gündemi bulunuyor.

TÃœRKLER KÄ°LÄ°T ROLE SAHÄ°P

- Sizce Euro Türkler, Alman siyaseti içinde bundan böyle nasıl bir rol üstlenecektir? Geçmişe hangi açılardan benzemeyecektir? - Alman vatandaşlığını almış Türklerin sayısı 900 bini buluyor. Hatırlayacaksınız bu kitle 1998 ve 2002 seçimlerinde iktidarı belirlemede kilit rol üstlenmişti. Bu faktörün de etkisiyle Sosyal Demokrat-Yeşiller iktidarı döneminde göç ve uyum alanında ciddi ilerlemeler sağlandı. Almanya, tarihinde ilk defa göç ülkesi olduğunu kabul etti. Bugün federal mecliste 5 Türk kökenli parlamenter bulunuyor. Yine Hamburg, Berlin gibi eyaletlerin parlamentolarında da Türk kökenlilerle karşılaşıyoruz. İkinci ve üçüncü kuşakla birlikte yükselen eğitim seviyesi, Almanca düzeyleri, gelir seviyesi ile farkına varılan kalıcılaşmanın siyasi alanda var olma yönünde isteme kapı araladı. Bu yönde eğilim gitgide artıyor. Ancak diğer yandan son dönemde getirilen yasal düzenlemeler ve 11 Eylül sonrasında değişen bakış açısı vatandaşlığa geçiş eğilimlerinde ciddi bir düşüşe yol açtı. Mevcut tartışmaların aynı biçimiyle sürmesi ve bürokratik engellerin yükseltilmesi halinde, göçmenler kendilerini Almanya'dan soyutlayabilir. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin geçtiğimiz yıl yaptığı bir araştırmanın sonuçları Euro-Türkler arasında Almanya'ya bağlılığın yüzde 30'lardan yüzde 20'lere gerilediğini gösteriyor. Bir anlamda Almanya'nın entegrasyon konusunda göstereceği başarı, Türklerin bu ülke siyasetine katılımı ile yakından ilişkili. - Türkiye ekonomisinin dış dünyadaki ilk ve en büyük bağlantı merkezi, diğer Avrupa Birliği ülkelerinin de çok üzerinde bir ekonomik güce sahip Almanya'dır. Zaten siz de yıllardır çalışmalarınızda bu konuyu vurguluyorsunuz. Peki, bu durum, Alman ekonomisinin bir sermaye, teknoloji ve piyasa olarak çok daha küçük ölçekli Türkiye ekonomisinin belirlenmesine yol açmayacak mıdır? Türk ve Alman ekonomilerinin ölçekleri arasındaki makas sürekli açıldığına göre, nereye gidiyoruz? - Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda tavrı nedeniyle Almanya ile siyasal alanda ilişkiler son dönemde durgunlaşmasına karşın, ekonomik alanda en büyük partner olan Almanya ile ilişkiler bu alanda gelişmeye devam ediyor. 2006 yılında 25 milyar dolara ulaşan iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 2007 sonunda 28 milyar doları bulmasını bekliyoruz. İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de faaliyet gösteren Almanya menşeli büyük ve orta ölçekli firmaların sayısı bini aşıyor. Sayıları 68 bin 300'ü bulan Almanya'daki Türk kökenli girişimciler yanında 200'ün üzerinde Türk firması da Almanya'da faaliyet gösteriyor. Bu grupların hareketlendirdiği ikili ticari ilişkilerin daha da ileri noktalara taşınabileceğine inanıyoruz. Türkiye son yıllarda kaydettiği büyümeyi önümüzdeki yıllarda da sürdürebildiği takdirde açılan bir makastan değil, kapanan bir makastan söz edebileceğiz. Bu çerçevede belirleme değil ortak çıkara dayalı bir ilişkiden söz etmek daha doğru olacaktır. - Avrupa'daki Türkiye'nin, çoktandır adeta bir AB üyesi olarak varlığını sürdürdüğüne dikkat çekiyorsunuz. Bu üyenin insan malzemesiyle (Euro Türkler ile), Türkiye'deki Türkler arasında, "tanımlayıcı nitelikler" açısından bir mesafe ortaya çıkmadı mı? Siz bu iki Türk toplumu arasındaki mesafeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? - İki toplum arasında benzerlikler kadar farklılıklardan da söz edilebilir. Endüstriyel toplum aşamasından bilgi toplumu aşamasına geçiş sürecini yaşayan bir toplum ile yarı tarım toplumunun ortalama insanları arasındaki yaşam tarzlarındaki farklar bu noktada dikkate alınmalı. Yeme içme ve tüketim davranışlarında net biçimde gözlemlenebilen bu farklılık, dinsel ve kültürel ritüellerin günlük yaşama taşınma biçimine kadar pek çok alanda da dikkat çekebiliyor. Diğer yandan dikkate alınması gereken bir faktör ise "Euro-Türklerin" bulundukları ülkelerde de facto birer azınlık olmaları ve farklılıklarını korumaya yönelik bir içe kapanma ve Türkiye'de aşınmaya yüz tutmuş kimi ritüellere sıkı sıkıya sarılma yönünde bir davranış da geliştirmeleri. Bütün bunları göz önünde tutmak zorundayız.

AB İLE İLİÞKİLER ZORLAÞIYOR AMA...

- Türkiye'nin AB ile ilişkilerini nasıl görüyorsunuz? - Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin kültürel, dinsel farklılık gibi görünür tartışmaların ardında beş temel konu üzerinde ilişkilerin tartışılması gerekiyor. Türkiye'nin katılımının birlik organları üzerine etkisi, üyeliğin birlik bütçesine tesirleri, güvenlik politikası/dış politika, serbest dolaşımla ilintili olarak işçi göçü ve Gümrük Birliği ile bağlantılı olarak dış ticaret ilişkileri bu beş ana başlığı teşkil ediyor. Bu alanların her birinde Türkiye'nin kendi konumunu doğru anlatması, Birlik üyeliğine giden ve olabildiğince daralmış bulunan yolun genişletilmesini sağlayacaktır. Öncelikle Türkiye Avrupa'nın en büyük ordusuna sahip ve büyük jeopolitik önemi haiz bir ülke olarak, AB'nin gerçek anlamda bir dünya gücüne dönüşmesi için anahtar konumdadır. Merkel, dönem başkanlığı sürecinde ABD ile yakınlaşmaya ve ortak bir ticari alan yaratmaya yönelik politika izlerken, Yakındoğu, Kafkasya ve Balkanlar'daki gelişmeler Türkiye'yi daha fazla ön plana çıkaracak gibi görünüyor. Türkiye'nin elindeki bu büyük kozu iyi kullanması gerekiyor. Türkiye'nin birliğe üyeliği konusunda önemli tartışma noktalarından biri olan büyük göç dalgası korkusu, gerçekleşme olasılığı çok düşük bir ihtimaldir. Yılda yüzde 5.6 büyüme kaydeden Türkiye'nin, üyelik için en optimist yaklaşımla öngörülen 2014 yılında ulaşacağı refah seviyesi, göçe istekli nüfusun daralmasına yol açacaktır. Bir göç dalgası olduğunu varsaydığımızda dahi, yerleşikleşme için zorunlu koşul olan ikametgâh ve iş teminini üç ayda gerçekleştirebilme şansları olanların çok yüksek rakamlara ulaşmayacağı öngörülebilir. Diğer yandan serbest dolaşım pek çok örnekte görüldüğü gibi hemen üyelikle beraber başlamamakta, durum ve koşullara göre bekleme süreleri konmaktadır. 2014'te konacak 5-7 yıllık bir bekleme süresinde Türkiye'nin ekonomik anlamda önemli mesafe kaydedeceğinden hareket edilebilir. Türkiye'nin üyeliğinin birlik bütçesine etkileri konusunda ise sunulanın aksine bir tablo çıkacağı rakamlardan anlaşılıyor. Türkiye eğer, 2004'te 10 ülke ile birlikte AB'ye dahil olsaydı alacağı mali yardım 8 milyar Avro seviyesinde olacaktı. En iyi ihtimal olarak görülen 2014 yılında birlik üyeliği gerçekleşirse bu yardım 1.4 milyar seviyesine düşecek. Diğer yandan son beş yılda yüzde 42 büyüme kaydetmiş bir ülkeden söz ediyoruz. İlerlemenin bu şekilde devamı halinde, üyelik gerçekleştikten bir süre sonra Türkiye birlik bütçesinden yardım almak bir yana katkıda bulunacak noktaya erişecek.Diğer tartışma noktalarından Gümrük Birliği'nin uygulama süresince Avrupa'nın yararına işlediği açıkken, verilmiş bir vaadin öncülü olan bu uygulamanın tam pazar entegrasyonuna çevrilmesi gerekiyor. Türkiye'nin genç nüfusu ile üretici güç ve birliğin sosyal yükümlülüklerinin bölüşülmesi bağlamında birliğe kazandırabilecekleri daha iyi sunulmalı. - Bütün bunlara baktığımızda, AB'nin bir tutarsızlığından ve bu nedenle de Türkiye nezdinde yitirilen bir güvenden söz etmemiz yanlış mı olacaktır? - Bilindiği gibi, en çok tartışılan konulardan biri, Türkiye'nin AB organlarında temsili konusudur. Ama bu, AB'nin artan nüfusu ve üye sayısı göz önüne alındığında Türkiye'nin AB içinde ağırlık kazanmasından endişe edenler için korkulur olmaktan uzak bir neden haline geliyor. Birliğe büyük katkılar sağlayacak bir ülkenin eşit temsil hakkının tartışmaya açılması, birliğin iç dokusuna dair güvensizliği yansıtmanın ötesinde, ortak Avrupa inancına da ters düşmektedir. Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı tutumunda daha adil bir tavır takınması gerekiyor. Türkiye'nin önüne başka üyelerin karşısına konmayan şartlarla çıkan AB'nin, uygulamada kendi sözlerinde durmadığı görülüyor. Türkiye'nin hayli güçlü olduğu kara lojistiğinde yeni uygulamalar bunun açık bir örneğini teşkil ediyor. AB içinde iş bölümünde lojistik sektörünün Bulgaristan ve Romanya'ya kaydırılması düşünülürken bunun faturası, maalesef dünyanın en büyük TIR filolarından birine sahip olan Türkiye'ye çıkıyor. Türkiye'ye göre zayıf kalacak bu pazarları güçlendirmek adına kota ve vizeler devreye sokulmuş durumda. Türkiye'nin ihracatında meydana gelen son üç yılda yüzde 103'lük artışa karşın, AB kota belgelerinde artış yüzde 32 seviyesinde kaldı. Gümrük Birliği ile pazarını Avrupa Birliği'ne tümüyle açan Türkiye'nin karşısına kota engelleri çıkarılması açık bir adaletsizlik olarak ortada duruyor.TIR şoförlerine verilen vize sürelerinin 45 güne indirilmesi de rekabetteki adaletsizliği körüklemiş bulunuyor. Kota sorunu Türkiye'ye yapılacak yatırımlar üzerinde de olumsuz tesirler yaratıyor. Diğer ülkelerde faaliyet gösteren firmaların imalathanelerini Türkiye'ye taşımaları halinde karşılaşabilecekleri kota kısıtlaması riski, yatırımların da önüne geçiyor. Benzer sıkıştırmaların turizm sektöründe de yaşanabileceği ihtimali de gözden kaçırılmaması gereken bir husus. Böylesi durumlar, Türkiye'de AB'ye güvensizliği körükleyen unsurlar olarak devreye giriyor. Türk kamuoyu da AB heyecanını çoktan yitirmiş durumda. Koşullarda ani değişiklikler olmadığı takdirde - ki mevcut durumda böylesi bir olasılık görünmüyor- Türkiye ve AB'nin 2014 yılına gelmeden yollarını ayırma ihtimali ortaya çıkabilir. Yani Türkiye, AB'siz, Çin, Rusya ve Hindistan gibi kendi başına bir büyük güce dönüşme yoluna da gidebilir.
Euro Türkler/ Faruk Þen Güncel Yayınları.
Cumhuriyet Kitap 28 Haziran 2007
_________________
« Le faux courage attend les grandes occasions... Le courage véritable consiste chaque jour à vaincre les petits ennemis. »
[ Paul Nizan ]
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group ¦ Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.