Yine her ÅŸey yolunda gitmiÅŸ ya da gitmemiÅŸ ama oraya kadar gelmiÅŸsiniz...
Nereye kadar?
Onu da ben mi söyleyeceğim? Oraya kadar işte!
Yalnız kalmışsınız nihayet.
Çorap çıkarma faslını falan kazasız belasız atlatmışsınız... (Atlatmışsınızdır artık o kadar tüyo verdik.)
Tam havaya girilmiÅŸ...
Önsevişmeyi bile geçmişsiniz...
İşte tam o sırada,
“AÅŸkııımmm baksana bana, aÅŸkııımmmm” diye çalmaya baÅŸlıyor.
ARABADA 5, EVDE 15
Bu arada, internetten en çok indirilen melodilerin başında Ankaralı Namık’ın “Arabada 5 evde 15” geliyormuÅŸ ama biz Nazan Öncel’i tercih edelim.
Evet tam o sırada cep telefonunuz çalmaya başlıyor.
Ne yaparsınız?
Ben biliyorum.
Tabii ki herkes aynı şeyi yapmıyor. Sevgililer, evliler ve yasak aşkçıların tavırları farklıdır.
Sevgililer de aralarında ikiye ayrılır.
Yeni sevgililer telefona bakmaz.
Çalmaya baÅŸladığında bir-iki saniye durulur, “Amaaan, çalsın. Kimse, kim? Sonra bakarım” diyene kadar... O andan sonra sesini bile duymaz.
O, orada bağırır durur, açan olmaz.
Eski sevgililer yani eskiden kastım eskimiş olanlar, bir başka deyişle sevişmeye alışık olanlar (birbirleriyle yani) o çalan telefonu ne yapar eder, açarlar.
En azından “kim arıyor” diye bakarlar. Arayan çok ama çok lüzumsuz biriyse telefon açılmaz. Ama görünmeyen numaraysa bile açılır.
Onun o halde telefonla konuşması en az çorap çıkarması kadar abestir. Etikten falan bahsetmiyorum. Yani sevişme adabından...
Telefonla konuşur, sonra da utanmadan sizi bıraktığı yerde bulmak ister.
Hem de bıraktığı gibi...
Zaten sevgililik “eski” sıfatını böyle böyle hak etmeye baÅŸlar.
Gelelim evlilere...
Onların cep telefonları çalmaz.
En azından o sırada çalmaz.
Genellikle akşamları, el ayak çekildikten sonra yaptıkları için, kim arayacak ki?
Olur ha çalarsa da hemen açarlar.
Ama “hayırdır inÅŸallah” diye...
Öteki de hemen sorar: “KimmiÅŸ?”
Hııı...
Yasak aşkçılar...
Onlar her çaldığında telefonu açmaya adeta mecburdur.
Zaten o ihtimal için bahaneleri de hazırdır.
Yani tam o sırada evden gelecek telefon için hazırlığı vardır onun.
Normal zamanda duymadığı birçok telefon için, “duymadım n’apayım” ya da “tatlım ÅŸarjım bitmiÅŸ”i rahatlıkla söyleyebilen yasak aÅŸkçı, böyle anlarda aynı rahatlığı gösteremez.
Suçlu ya...
Telefonu açar ve önceden hazırladığı yalanı hemen söyler.
Öyle de rahat söyler ki!
Hatta o telefondan sonra rahatlar.
“Ha aradı, ha arayacak” stresi üzerinden kalkmış olur.
Yakın bir arkadaşım var, evinde yaz kış çoraplarını çıkarmadan terlikle dolaşır, hele şortlayken ne sakil bir görüntü..bunu kadın olmadığm halde Dilek hanımdan önce saptayıp ilgili şahsı defalarca ikaz eylediysem de, sonuç sıfır, babasından böyle görmüşmüş, nato mermer nato kafa denir böylelerine, sonra da avrat bulamamaktan yakınır el arabasına binerler!!!!
Dilek Önder okusunlar biraz..hep birlikte okuyalim (S.B.)
Kısmetimiz nasıl açılır, öğrenelim!
Bugün de ne döktürüyor.....
İyi ki kadınım...
Bir daha dünyaya gelsem yine kadın olmak isterdim. Ama tabii mümkünse yerkürenin doğusu olmasın...
Madem ki bugün bizim günümüz, kadın olmanın avantajlarını hatırlatayım size...
Önce bütün erkeklerin en fazla özendikleri avantajımızdan başlayayım.
“Biz istediÄŸimiz erkekle yatabiliriz.”
Ne acayip deÄŸil mi?
Diğerlerini internetten toparladım.
* Tuvalette sadece tavana değil, sağımıza solumuza herhangi bir ölçme biçme endişesi duymaksızın bakınabiliriz.
* Evde, banyoda kıl-tüy dökmeyiz.
* 50 yaşından önce hiçbir erkeğe seks için para ödemek zorunda değiliz. (Gelin şunu 60-65 yapalım.)
* 31 sayısı diğerleri gibi sadece bir sayı...
* Bir gece hoş bir rüya görsek ertesi sabah pijamamızı kirliye atmamız gerekmez.
* Kızdığımızda birbirimizin annesine, kız kardeşine, ebesine, dayısına ya da sülalesine dair cinsel taleplerimiz olmaz.
* Bale, dans, ritmik jimnastik, buz pateni vb. uğraşlar edinmemiz cinsel tercihimiz hakkında tartışma yaratmaz...
* Belli dönemlerimiz, cinayet bile işlesek hafifletici neden kabul edilir.
* “BoÅŸanmak istersek” tek celsede boÅŸanırız.
* “BoÅŸanmak istemezsek” zengin bir dul oluruz.
* Kol saatimizin aynı zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olması gerekmiyor.
* Kuaförde kimse yüzümüzü kolonya ile ovuşturarak gözlerimizi yuvalarından çıkartmıyor. Bir de başımızı öne eğerek saç yıkatmıyoruz...
* Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur.
* “Ya ereksiyon olmazsa”, “Ya kısa sürerse...” gibi bir sorunumuz yok.
* Kişiliğimiz, kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmiyor.
* “Gerçek mi, rol mü yapıyor?” gibi bir şüphemiz yok.
* Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması ya da bir aracın bizi sollaması gururumuzu incitmez.
* Dünya yerle bir olsa önce kadınlar ve çocuklar!
* Bedenlerimize tapınacak bir karşı cins varken, kozmetik ürünleri ve estetik cerrahının olanaklarından sonuna kadar yararlanıyoruz.
* Tecavüze uğradığımızda cinsel tercihimizi değiştirmek zorunda değiliz.
* Meslek grubunda “ev kadını” diye kebap bir ÅŸeçenek var...
* Rahatlıkla “3 dubleden sonra feci sarhoÅŸ olurum” diyebiliriz..
* Blue-jean’lerimizin muhtelif kısımları diÄŸer taraflarına göre dengesiz biçimde durmaz-beyazlamaz... Ya da sararmaz...
Posté le: 20 Mar 2007 11:18 Sujet du message: yine çorap konulu....
Bunu biraz geç gördüm, hemen aktariyorum..çorap konusuna katki babinda!!!!
Tek hareketle çorapsız ve pantolonsuz kalmaca...
Demek ki, gerçekten de böyle bir sorunumuz varmış.
Çorap çıkarma sorunu...
Ama merak etmeyin, birlik olup bu sorunun üstesinden geleceğiz.
Mail gönderenler sağolsun:
“Bilmem izliyor muydunuz, Coupling adlı bir dizi vardı.
Orada sizin anlattığınız bu çorap-erkek dilemması hakkındaki bölümde, karakterlerden Jeff Murdoch, bu arapsaçı durumunu ‘cock gap’ olarak açıklar..
Ona göre bu ‘çorap aralığına ya da kuyusuna’ düşen erkek, bir daha kurtulamaz..
Onun çözümü, çorapları pantolonu çıkardıktan sonra değil, önce çıkarmaktır.
Böylece, ‘yatağın kenarında çoraplı ve boxer’lı olarak duran adam’a dönüşmezsiniz.
Sanırım dâhiyane bir fikir!!!”
Evet, ben de bunu önermiştim; önce çoraplarını çıkarmalarını...
Ama sonradan düşündüm de, o da tuhaf bir durum. Gerçi “çaktırmadan yapın” dedim. Dedim ama nasıl olacak?
Yoksa düşünsenize, takım elbiseli bir adam (yatağın kenarında!) ayakları çıplak...
Size bakıyor...
Önce çoraplarını çıkardı ya...
Marifet yapmış gibi...
Çok şirinmiş gibi...
Bunlar çorapları da ellerinde unutur...
Ötekinden iyi ama en iyisi değil.
Þimdi sıra başka bir arkadaşta:
“Bi kere düzgün adam duÅŸ almadan o iÅŸe giriÅŸmemeli. DuÅŸ alınca da zaten çoraplı olunmaz. Haklısınız çoraplı ve tecavüzcü bakışlar estetik deÄŸildir.
Þimdi o anı güzelleÅŸtirelim... Erkek duÅŸunu almış, ‘pür nur o mevki’ durumları... Hatun ve erkeÄŸin o anda karşılıklı aynı mıntıkaya bakışları... Bence o an çok güzeldir. O anda âşık bakışı olmaz artık, vuslat zamanıdır ve biraz edepsiz olmak lazımdır. AÅŸk zamanı, aÅŸk... MeÅŸk zamanı, meÅŸk... Seks zamanı, seks....” Ä°yi. Anladık. Ne seks seks diye bağırıyorsun?
Ayrıca güzel söyledin de...
Yemekten gelmiÅŸsiniz eve...
Kahve-grappa zamanı...
“Dur bir duÅŸ alıp geleyim” mi diyeceksin? “Ãœzerime hafif bir ÅŸeyler alayım” geyiÄŸi...
Dizi film mi çeviriyoruz?
Kadın ne yapacak o sırada? Sen içeride “la la laaa...” diye duÅŸ alıp diÅŸini fırçalarken... Ha, senin niyetin baÅŸka bir ÅŸeyse, açık konuÅŸ. Banyo manyo...
Fantezi falan...
E, peki ne olacak? Dedim ya, birlik olup çözeceğiz bu işi diye... İşte buyurun:
“Sorunun bence iki cevabı vardır. Yurtdışında cevap gayet basittir. Zira ayakkabısını evin içinde de giyen bazı orta Avrupa ülkelerinde ayakkabınızı çıkarırken küçük ve şık bir hareketle aynı anda çorabı çıkarmak gayet kolaydır.
Ayrıca ayakkabının içine koyarak ortalıkta bir çorap dağınıklığından ve hatta (Allah muhafaza) ayak kokusundan da kurtulabiliriz. Bu taktik tüm otel ortamlarına da gayet uyum sağlar.
Yok efendim halis muhlis alaturka bir ortamdaysak iş biraz daha zordur. Bu durumda pantolonunuzu ayak bileklerinizden çıkarırken, kemerin iç tarafında duran başparmaklarınızı çorabın da içine geçirmeniz ve ikisini aynı anda sıyırmanız icap eder.
Tabii esas sorun bu karmaşık manevrayı yaparken tek ayak üzerinde denge saÄŸlamaktır. Önemli püf noktalarından biri de çorapları paçaların içinde bırakmaktır. Bu ÅŸekilde yine ayakkabının içine koymanın tüm faydalarını görebiliriz. Hatta ve hatta tek bir hareketle pantolonlu, çoraplı durumdan pantolonsuz ve çorapsız duruma geçmek kendi çapında bir sihirbazlık numarası bile sayılmalı Bakın erkeklerin de kendilerine göre çaktırmadan yaptıkları birkaç ÅŸey var.”
Bravo!
Seninki soyunma deÄŸil, sanat.
Sen var ya...
Evet beyler, bir daha okuyun ve çalışmaya başlayın.
Tek harekette çorapsız ve pantolonsuz kalma egzersizi...
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum